Doğa MücadelesiEditörün SeçtikleriManşet

AKP döneminin ekolojik yıkım projeleri: Türkiye artık bir enkaz

0

Dosya Haber: Müjgân Halis

*

AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana, bu topraklarda şahit olunan ekolojik yıkım eşi benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı. Tarım alanları, ormanlar, sulak alanlar, denizler, göller, nehirler ve hatta korunan alanlar bile artık bir enkaz.

Türkiye’nin dört bir yanında mega projeler, madenler, termik santraller, hidroelektrik santraller (HES) ve jeotermal enerji santraller (JES) geri dönülemez bir yıkıma yol açtı.

Dünya çapında ülkeler tek tek nükleer santrallerini kapatma kararı alırken AKP, nükleer anlaşmalar yapmaya başladı ve Akkuyu’da hala inşaatı devam eden nükleer santralin temellerini attı.

Belçika büyüklüğünde tarım alanı yok edildi

Türkiye genelinde 2 buçuk milyon hektarlık alan, sit alanı olmaktan çıkarıldı, kiminin ise dereceleri düşürüldü.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 41 milyon 196 bin hektar tarım arazisi bulunuyordu. Ancak bu araziler 2020 yılında 3 milyon 484 bin hektar azalarak 37 milyon 712 bin hektara düştü. Bu alan Belçika’nın yüzölçümüne denk geliyor.

Orman Kanunu’nda, 1956’dan-2003 yılına kadar 15 kez, 2003’ten 2021’e kadar 29 kez değişikliğe gidildi. 2008 ile 2019 yılları arasında ormanlardaki parça sayısı 102 binden, 159 bine çıkarak yüzde 56 arttı. Yani, orman alanları hızla parçalanarak küçük alanlara dönüştü.

AKP’nin iktidara geldiği dönemden bu yana, bölgelere göre ‘simge’ haline gelmiş yıkım projelerine biraz daha yakından bakıp arşivlere not düşelim.

Marmara Bölgesi

Istranca ormanları yıllardır tehdit altında

Kırklareli‘nde Istranca ormanlarının da bulunduğu Kapaklı Köyü’nde kapasite artışı isteyen taş ocağı için 144 bin 871 ağaç kesileceği ortaya çıktı. Kapaklı köyünde, Bakırcılar Madencilik İnşaat Sanayi ve Ticaret tarafından işletilen kalker ocağında kalker ve dolomit ocağı kapasite artışı talep edildi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuran işletme, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu da sundu. Arazilerin tarla vasfında olması nedeniyle sahiplerinden alınacağı ifade edilen raporda, 144 bin 871 ağaç kesileceği detayı da yer aldı.

Öte yandan Borusan Holding, Kırklareli Kıyıköy’de bulunan Rüzgâr Enerji Santrali’nde (RES) kapasite artırımına gidilerek 20 adet daha rüzgar tribünü yapmak istiyor.

Kuzey Ormanları Savunması RES’in bulunduğu yerin Kuzey Ormanları’nın Istrancalar bölümünde yer aldığı, Istrancalar’ın ise Türkiye’nin önemli doğa alanları içinde bulunduğu, maden ve taş ocakları, RES, nükleer santral, baraj, enerji ve nakil hatları projeleri ile tehdit altında olduğunu açıkladı.

Kolin 10 bini aşkın ağaç kesecek

Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün Kırklareli Koruköy köyünde “Kireçtaşı Mıcır Ocağı, Kırma Eleme Tesisi ve Mekanik Plent Tesisi’’ projesi için 10 binden fazla ağacın kesileceği ortaya çıktı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın Halkalı – Kapıkule Demir Yolu Hattı Çerkezköy – Kapıkule kesiminin inşası projesi sürüyor. Projenin yüklenicisi ise Salini İmpregilo -Kolin ortaklığı.

Bakanlığa sunulan proje tanıtım dosyasında 24.49 hektarlık sahanın 22.54 hektarlık kısmının orman, 1.95 hektarlık kısmının ise tapulu şahıs arazisi olduğu belirtildi.

Söz konusu proje sahası en yakın yerleşim biriminin 1.6 kilometre mesafedeki Koruköy ve kuzeydoğusunda 2.4 kilometre mesafedeki Kapaklı Köyü olduğu belirtildi.  Dosyada proje kapsamında 10 bin 421 adet meşe – gürgen ağacının kesileceği, kesilecek ağaç sayısının 5 katı kadar da ağaç dikileceği ifade edildi.

Kuş cennetine RES

Kocaeli ve Bursa sınırları içerisinde yapılması planlanan rüzgar enerji santrali (RES) projesi için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Proje alanında nesli tükenmekte olan birçok kuş türü yaşıyor.

Ruzen Elektrik Üretim ve Tic. Ltd. Şti. tarafından, Kocaeli Karamürsel, Gölcük ilçeleri ve Bursa’nın İznik ilçesi sınırları içerisinde yapılması planlanan rüzgâr enerji santrali çoğu orman arazisi olmak üzere bin 27 hektarlık üzerine kurulması planlanıyor. Ekonomik ömrünün 49 yıl olarak hesaplanan projenin bedeli 75 milyon TL olarak açıklandı.

Bölgede 14 takımdan 34 familyaya ait 100 kuş türü bulunuyor. Proje sahası ve çevresinde tespit edilen bu kuş türlerinden 47’si yerli, 14’ü yaz ziyaretçisi, 10’u kış ziyaretçisi ve 29’u da transit göçer.

Ayrıca yine dosyada belirtildiği üzere bölgede; vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi yaşayan Büyük Orman Kartalı ve Üveyik adlı iki kuş türü, şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte soyu tükenmekte olan kuş türleri kategorisine girmeye aday olan Ala Doğan, Kızılardıç kuşları bulunuyor.

Uludağ’daki 32 endemik bitki tehlikede

Uludağ Milli Parkı’nda daha önce çevrecilerin açtığı davayla iptal edilen 2’inci gelişim bölge sınırları, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yaklaşık 2 hektar daha genişletildi. Alana 10’u aşkın otel yapılacak ve bu yapılaşma Uludağ’a özgü flora ve faunaya zarar verecek.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Bursa Uludağ 2’nci Gelişim Bölgesi Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi’nin sınırları da genişletilerek yeniden belirlendi. Daha önce de davalık olan arazide yapılaşmanın önünün açıldığı ileri sürülüyor.

1961 yılında Milli Park ilan edilen Uludağ kış turizminin en popüler merkezlerinden biri olması nedeniyle yapılaşmanın yoğun olduğu yerlerden. Uludağ’ın birinci gelişim bölgesinde 17 kamu, 19 özel olmak üzere toplamda 36 otel ve dinlenme tesisi bulunuyor.

Uludağ’a özgü endemik tür olan Apollo Kelebeği, ayrıca dünyada sayıları çok azalmış olan Sakallı Akbaba, Uludağ Milli Parkı’nda bulunuyor. Bugüne kadar altı kez davalık olan bölge, doğaseverlerin davaları kazanmasına rağmen ikinci gelişim bölgesi olmasında ısrar ediliyor. Bölgede dünyada sadece Uludağ’da olan 32 endemik bitki türü var.

Kapıdağ kayın ormanına RES projesi

Kuzey Ormanları’nın önemli doğa alanlarından biri olan Balıkesir’deki Kapıdağ Yarımadası RES şirketlerine teslim edildi. İlk olarak 14 yıl önce Kapıdağ bölgesinde EPDK’den rüzgâr santralleri için lisans alınırken, 2006 yılında ise İlhan Mahallesi güney tarafında RES’lerin 14 tanesi faaliyete geçti.

2014 yılında ise dört RES lisansı ile Klapse Tepesi’ne de yedi RES lisansı alındı, ancak bölgedeki RES yoğunluğu nedeniyle yalnızca iki tanesinin yapılmasına karar verildi. Söz konusu projeler ile 140’ın üzerinde tıbbi değeri olan bitkinin yanı sıra kayın, kestane, meşe, ıhlamur gibi yüzlerce tür ağacın yaşamı da hiçe sayılırken, gelinen aşamada RES’lerin en çok oksijen üreten ağaç cinsi olarak bilinen kayınların olduğu bölgeye doğru ilerlediği görüldü.

Erdek Gazetesi’nde yer alan habere göre 50 milyon Euro maliyet ile yapılacak RES’lerin 40 milyon Euro’luk kısmı makina ekipman bedeli olarak, rüzgar türbini üreten küresel sermayeye gidiyor.

Görünüşteki sahibi Fernas Enerji olan RES’lerin her bir türbini için 3 milyon Euro küresel şirketlere ödeniyor. Projelerin kapasite büyüklükleri “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmasına uygun olarak lisanslandırılıyor. ÇED Gerekli Değildir kararı alınması aşamasında şirket tarafından verilen taahhütlere uyulup uyulmadığı ise denetlenmiyor. ÇED raporlarında belirtilen alanlar dışında inşaatlar devam ediyor.

İstanbul’da tarım alanına otel ve AVM

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul Beykoz’da 111 bin metrekarelik tarım alanını imara açarak ‘ticaret alanı’ ilan etti. Bin 443 ağaç bulunan parselin 61 bin metrekaresine 2 katı geçmeyecek AVM, otel, çarşı finans kurumu gibi ticari birimler inşa edilebilecek.

Söz konusu arazi, daha önce ormana yapılması gündeme gelen 553 adet villa projesinin ortasında bulunuyor. “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” statüsü de taşıyan parsel için hazırlanan imar planlarında alanın yüzde 55’i yani 61 bin metrekaresi ticaret alanı, kalan yüzde 45’i ise eğitim, ibadet, park ve yol olarak planlandı.

Plan değişikliği kapsamında hazırlanan “Ağaç Rölöve Raporu”na göre parselde 21 farklı türde 1443 adet ağaç saptandı. KİPTAŞ üzerine kayıtlı görünen taşınmaz, daha sonra Özyazıcı İnşaat’a ve yüklenici ZRS Yapı’ya devredilmişti.

Limak Balıkesir’de beşinci maden ocağını açtı

Dünyada en fazla kamu ihalesi alan 10 şirketten biri olan Limak, projelerini 25 hektarın altında hazırlayarak “ÇED gerekli değildir” kararı alıyor.

Limak Holding’e bağlı Limak Sanayi Çimento ve Ticaret A.Ş., Balıkesir’e beşinci maden ocağını açmak için kolları sıvadı. Son olarak İvrindi Mahallesi’ne açmak istediği maden ocağı ‘ormanlık alanda’ bulunuyor. 99 hektarlık ruhsat alanının 24,88 hektarlık kısmında üretim yapılacak maden ocağının proje bedeli yaklaşık 964 milyon TL.

Balıkesir’de ‘cehennem çukuru’

TÜMAD adlı şirket, İvrindi-Burhaniye sınırları içerisinde yer alan ve salgına rağmen faaliyetlerine devam ediyor. EGEÇEP tarafından yapılan açıklamada “ÇED raporuna göre maden şirketinin üretim sürecinde işletme alanında çapı 900 metreyi, derinliği 250 metreyi bulan dört adet ocak açacağı görülmektedir. Çevreciler büyüklükleri nedeniyle bu açık ocakları ‘cehennem çukuru’ olarak adlandırmaktadır” denildi.

Kırklareli’nin Poyralı köyü haritadan silinebilir

Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesi, Poyralı Köyü 200809438 ruhsat numaralı maden sahası sınırları içerisinde Salim Arslan tarafından kömür ocağı işletilmesi planlanıyor. 900 bin lira değerindeki proje kapsamında yaklaşık 108 hektarlık alanda açık işletme yöntemiyle kömür üretimi yapılacak.

Maden ocağından çıkarılan kömür doğrudan müşterilere sevk edilecek.Yapılan hesaplamalara göre, sahada 720 bin ton görünür rezerv bulunuyor. Kömür ocağında yılda 60 bin ton kömür üretilmesi planlanıyor. Ocağın ömrü ise 12 yıl olarak tahmin ediliyor.

Maden aramasına tepki gösteren CHP İl Genel Meclisi Başkanı Aydın Karakoç Poyralı köyünün toplam tarım arazisi, büyüklüğü yaklaşık 7 bin dönüm olduğunu belirterek, projenin bu alanın 1/7’si büyüklüğünde olduğunu ve bu büyüklükte bir proje Poyralı köyünü ilelebet haritadan silecek bir potansiyel taşıdığını belirterek, dava açacaklarını söyledi.

 

Bilecik’te bakır madeni genişletilmek isteniyor

Bilecik iline bağlı Bozüyük ilçesinde yer alan Muratdere Köyü’nde genişletilmesi planlanan bakır madeni ocağı için Muratdere Ormanları‘nda 36 bin ağacın kesilmesi planlanıyor.

Muratdere Madencilik tarafından hali hazırda işletilen bakır-molidren maden tesisinin kapasite artırımına ve yeni tesisler yapılmasına Bilecik İl Genel Meclisi’nde 9’a karşı 12 kabul oyu verildi.

Şirket böylece yeni bir ÇED süreci başlatabilecek. Kurulacak tesisin genişletmeyle birlikte Bilecik’e 30 km, Bozüyük ilçesine 15 km, Muratdere köyündeki en yakın yerleşim birimine ise 1,5 km uzaklıkta yer alması planlanıyor.

Dilovası’nda tonlarca asbest ölüm saçıyor

Gebze Dilovası’na bağlı Orhangazi ve Turgut Özal mahalleleri arasında kalan vadide, su kaynakları yakınındaki bir yamaca gömülmüş endüstriyel atıklar yaklaşık iki yıl önce ortaya çıkarılmıştı.

Resmen belirlenmiş çöp döküm alanı olmayan bu bölgede gömülü atıklar, yaklaşık iki dönümü kapsayan alana dağılmış, cam yünü, atermit parçaları, ve asbest ile kaplı cisimlerden oluştuğu tespit edilmişti. Yapılan laboratuvar araştırmalarında, cam yünleri arasına asbest karıştığı, atermit (çatı kaplaması) parçalarında asbest tespit edildiği, hatta atıkların gömüldüğü bölgede asbestli pek çok cismin serbest halde bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Açıklama yapan Kocaeli ÇMO eski başkanı Sait Ağdacı burası hakkında yıllardır mücadele ettiklerini fakat yetkililerden olumlu hiç bir adım göremediklerini belirtti.

Balıkesir’in çektiği bir değil

CHP Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin memleketi Balıkesir’de yaşanan çevre katliamlarını Meclis’te 25 Kasım 2020’de şu sözlerle anlatmıştı:
“AKP’nin yarattığı tahribat, seçim bölgem olan Balıkesir’de de net bir şekilde görülebiliyor. Şehrin kuzeyinde Bandırma-Erdek arasını RES’lerle, gübre fabrikası BAGFAŞ’ın kükürtlü dumanıyla, ağır metal OSB’siyle; şehrin merkezini yoksullukla; şehrin güneyindeki Edremit Körfezi’ni ise JES, RES, HES’lerle; Kazdağları’nı ve Madra Dağları’nı ise maden şirketleriyle delik deşik ettiler. Balya ilçesinden örnek verelim: Türkiye’nin en küçük ilçelerinden birisi Balya ama ilçenin her yanını maden arayacağız diye köstebek yuvasına çevirdiler. Geçtiğimiz bir ay içerisinde maden şirketinin yarattığı tahribatı yerinde gözlemledik. Atıklar dere yatağını değiştirmiş, yakında çökme riski var. Bu şirketler, bu pervasızlığı AKP iktidarına sırtını dayamakta buluyor. ‘Şirketler gelsin de nasıl gelirse gelsin’ diye her tarafı talan eden bu anlayışın Türkiye’ye vereceği bir şey yoktur.”

İstanbul Havalimanı milyonlarca ağacın katili

İstanbul Havalimanı proje sahası içinde 2012 yılından bugüne 8 milyon, havalimanı inşaatı için açılmış taş ocakları için en az 1,2 milyon ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu için en az 3,7 milyon ağaç kesildi.

Toplamda en az 13 milyon ağacın kesildiği ve kesilen ağaçların yaklaşık 6 bin 500 hektarlık bir alan olduğu açıklandı. Bu alanda yaşayan tüm yaban hayat canlıları, ağaçlar, hayvanlar, bitki türleri evlerinden yerlerinden oldu ya da yaşamını kaybetti.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü

İstanbul Boğazı üzerinde yer alan 3’üncü Köprü olarak da bilinen Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi, İstanbul’un ciğerleri sayılan bölgenin ekosisteminde tahribatlara neden oldu.

Kuzey Ormanları Bulgaristan sınırında İğneada’dan Sakarya’ya kadar uzanan bir bölge. Kuzey Ormanları hem Türkiye’nin hem de Marmara bölgesinin nefes alma kaynaklarından, oksijen depolarından biri. Ayrıca önemli bir canlı ekosistemine de sahip. Otoyol için kesilen ağaç miktarı hektar ölçümüyle yapıldığında İstanbul’un Beşiktaş ilçesinden daha büyük bir alanı kaplamıştı.

İstanbul’u yok edecek mega proje: Kanal İstanbul

Proje, Küçükçekmece Gölü’nden başlayarak, Sazlıdere Barajı havzası boyunca devam edip Sazlıbosna köyünden geçerek Dursunköy’ün doğusuna ulaşacak; Baklalı köyünü geçtikten sonra da Terkos Gölü’nün doğusunda Karadeniz’e uzanacak.

Kanal İstanbul ile bölgedeki 134 milyon metrekare tarım alanı yok ediliyor ve bu alanların 83 milyon metrekaresi yapılaşmaya açılıyor. Proje Sazlıdere Barajı’nı tamamen yok edecek. Terkos Gölü’nün su toplama havzası da yok olacak ve Terkos Gölü tuzlanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Proje etki alanında kalan ve projeden etkilenecek toplam orman arazisi 13 bin 400 hektar. Proje için 394 bin ağaç kesilecek.

Projeyle Marmara Denizi mikroplarından arınamayacak hale gelecek ve bu sadece Marmara’nın değil bu denize komşu olan Karadeniz ve Ege Denizi’nin de ekolojisini tamamen değiştirecek ve yeni bir uluslararası sorunun kaynağı olacak. Kanal İstanbul yapılırsa bölge on yıllar boyunca bir hafriyat ve inşaat sahası olacak. Bu daha fazla fosil yakıt ve sera gazı salımı anlamına gelecek.

Kırsal alanlar yok olacak, kentsel ısı adaları artacak ve basınç farklılıkları, rüzgârlar gibi özellikler olumsuz etkilenecek. Hafriyatlar nedeniyle her gün 10 bin kamyon, araç trafiğine katılacak, karbondioksit emisyonunu artıracak.

Kazdağları: Altın mı oksijen mi?

Alplerden sonra dünyada oksijenin en fazla olduğu yerler arasında bulunan Kazdağları, Alamos Gold isimli Kanadalı altın şirketinin AKP ile birlikte altın sevdasına kurban edildi. 200 bin ağacın kesildiği Kaz Dağları’nda siyanürle aranan altın, bölgenin ekolojik yapısını alt üst etti.

Alamos Gold’un, yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik ile yürüttüğü altın madeni projesi, tertemiz havası, yemyeşil doğasıyla bir bölgenin nefesi olan Kaz Dağları’nda, ekosisteme darbe vurdu. Buna karşı doğaseverler aylarca “Vicdan ve Su Nöbeti” tuttu ve mücadeleleri sonuç verdi.

Süresi bittikten sonra ruhsat verilmeyen Alamos Gold şirketi ve taşeronu şimdilerde Türkiye’ye karşı 1 milyar dolarlık tazminat davaları açma hazırlığında.

Çanakkale’de köylülere baskı

Çanakkale Kumarlar Köyü’nde baraj inşa etmek isteyen Doğu Biga Madencilik tarafından köylülere mera alanlarını boşaltmaları için baskı yapıldı.

Bir başka baskı ise Çan ilçesine bağlı Halilağa köyünde yaşandı. Halilağa köyünün ormanlarla kaplı alanında yapılmak istenen bakır-altın madenciliği için ÇED süreci başlatıldı.

Köylüleri 28 Mayıs 2021 tarihinde Hacıbekirler köyünde bulunan salonda pazarlığa çağıran bir mektup gönderen Cengiz Holding; “Pazarlık görüşmelerine katılmadığınız ya da görüşmelere katılıp da satış konusunda anlaşamadığımız takdirde durum Noter marifetiyle tespit edilecek ve bunun sonucunda da 3213 sayılı Maden Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre kamulaştırılması için ilgili Bakanlığa talepte bulunulacaktır” ifadelerine yer verdi.

Yıllardır bölgede arama faaliyetlerini sürdüren maden işletmesi, AKP döneminde büyüyen en büyük sermaye gruplarından olan Cengiz Holding tarafından geçtiğimiz yıl Kanadalı Liberty Gold ve Teck Resorurces’dan 55 milyon dolara alındı.

Muratlar ve Halilağa köylüleri yıllardır bu madene karşı mücadele ediyordu. Cengiz Holding, ‘Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi Projesi’ni Nisan ayında faaliyete geçirmek amacıyla faaliyetlere başlamıştı.

Karamürsel’de taş ocağı

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, DSİ’nin Kocaeli’nin Karamürsel ilçesine bağlı Kızderbent Mahallesi’ne yapmak istediği taş ocağı tesisi ve hazır beton santraline ‘ÇED olumlu’ kararı verdi.

Yapılması planlanan tesis ve santral, Yalova’da bulunan Karadere sulama ve Kınalı içme suyu barajlarına yapı malzemesi çıkarılması için kullanılacak. Sebzecilik, meyvecilik ve hayvancılığın devam ettiği Kızderbent’te bölge halkı, kurulacak tesis ve santral ile birlikte doğanın hızla tahrip edileceğini belirtiyor. Karara karşı çıkan bölge halkı ‘siyaset yapmakla’ suçlanmış, hazırladıkları ‘Taş Ocağına Hayır!’ yazılı pankartlar gece yarısı kimliği belirsiz kişilerce yakılmıştı.

Ergene Nehri’nde kirlilik

Trakya’nın en önemli su kaynağı Ergene Nehri, çarpık sanayileşme nedeniyle kirlendi. Artan yağışlar nehri taşırırken tarım arazileri de kirli sular altında kaldı.

Sanayi atıklarının yanında zirai ilaçlama, gübreleme ve evsel atıkların da karıştığı Ergene Nehri kirliliği, halk sağlığı ve gıda güvenliği sorunlarıyla beraber tartışılıyor.

Malkara’da balık katliamı

Tekirdağ Malkara ilçesi Çimendere Köyü‘nden geçip Çokal Barajı‘na dökülen derede yaşayan binlerce balık can verdi. Salgın yasağını fırsat bilen fabrikaların atık saldığı dereye kokudan yaklaşılamıyor. B

inlerce balığın halen can çekiştiği dere, tarımda ve içme suyu olarak kullanılıyor. Derenin fabrika atıklarıyla kirletildiğini söyleyen Çimendere Muhtarı Tolga Güngör, “Bu deremizden tarım arazileri sulanıyor. Aynı zamanda Çokal Barajı’na gidiyor, içme suyu oluyor” dedi.

Tekirdağ’da fay hattına yakın kimyasal depo

Tekirdağ’da özelleştirilen Tekirdağ Uluslararası Limanı, şimdiki adıyla Ceyport Tekirdağ Uluslararası Limanı’nda kurulması planlanan likit tank çiftliği projesi kapsamındaki kimyasal depolama alanının temelleri deniz kıyısında atıldı. Kimyasalların depolanacağı alanın 500 metre ötesinden aktif fay hattının geçmesi nedeniyle projeye tepki gösteriliyor.

Dilovası’nda TIR Parkı için zeytin ağaçları kesildi

Kocaeli‘de AKP’li Dilovası Belediyesi’nin TIR parkı için asırlık yüzlerce zeytin ağacı kestiği ortaya çıktı. Dilovası Belediyesi’nin AKP’li Başkanı Hamza Şayir’in 31 Mart Yerel Seçimleri’nde sözünü verdiği ‘TIR parkı projesi’, asırlık yüzlerce zeytin ağaçlarının bulunduğu 100 dönümlük alan üzerine inşa edilmeye başlandı. TIR parkı için bölgede yaşları 800 yıla kadar çıkan zeytin ağaçlarının kesildiği öğrenildi.

Saros Körfezi’nde bilim ve hukuk çiğneniyor

Saros Körfezi’ne kıyısı bulunan Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere Köyü sahilinde, BOTAŞ tarafından Saros “Yüzer gazlaştırma terminali (FSRU) ve Kara Boru Hattı, Taşıma ve Yükleme Limanı Projesi” yapılmak isteniyor.

Saros Gönüllüleri tarafından açılan davalarda bilirkişilerin proje aleyhine görüş bildirmesine rağmen  sonuçlanmadan ilerliyor.

Fotoğraf: Saros Gönüllüleri

Validebağ Korusu’nda Millet Bahçesi

Millet Bahçesi projesi ile gündeme gelen Validebağ Korusu 2006 yılından beri yapılaşmaya açılmaya çalışılıyor. Mülkiyeti hazineye ait 354 bin metrekarelik Validebağ Korusu’nun Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’na tahsis edilmiş kısımları dışında kalan 261 bin metrekarelik bölümü, 2020 yılının Mayıs’ında alınan bir kararla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından Üsküdar Belediyesi’ne tahsis edilmişti.

Karar metninde, tahsis işlemine konu olan 261 bin metrekarelik alanın bakımsız olduğu ve güvenlik sorunu yaşandığı belirtilmiş, bu alanda bakım ve onarım çalışmalarının yapılacağı ifade edilmişti. Validebağ Gönüllüleri’nin açıklamasına göre Üsküdar Belediyesi koruyu Millet Bahçesi olarak düzenlemek ve yapılaşmaya açmak istiyor.

Fotoğraf: Validebağ Savunması

Koruda 500 araçlık otopark, festival alanı, açık hava sineması, çim amfi, yoga-pilates alanı ve izci eğitim alanı kurulacak. Öte yandan davalık olan projeyi inceleyen bilirkişi heyeti, hazırladığı zehir zemberek raporunda korudaki korunması gereken ağaçlar için eksik sayı verildiğini ortaya çıkardı. Projeyi inceleyen bilim insanları ise şu tespitleri yaptı:

Validebağ Korusu’nda bulunan 3 bin 194 ağaçtan 2 erguvan, 2 fıstık çamı, 4 sakız ve 1 meşe olmak üzere 13 adedi anıtsal ağaçtır. Ayrıca 310 adedi korunmaya değer olmak üzere toplam 323 adet tek ağaç, korunması gereken bireylerdir. Validebağ millet bahçesi peyzaj raporunda ise korunmaya değer ağaçların 12 adet olduğu belirtilmiştir. Koruda 2004-2014 envanterine göre 119 kuş türü tespit edilmiştir. Peyzaj raporunda ise kuşların 27 adet olduğu belirtilmiştir.” Heyet, Millet bahçesi projesinin tarihi Validebağ Korusu’na telafisi mümkün olmayan zarar verebileceğini de belirtti.”

Sapanca 3 bin ağaç teleferik için kesildi

Sakarya Sapanca Kırkpınar Mahallesi’nde 3 bin ağacı yok edecek Teleferik Projesi yapıldı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin yap-işlet-devret modeliyle ihaleye açtığı proje için 10 Eylül 2018’de Bursa Teleferik AŞ-Teleferik Holding AŞ Ortaklığı isimli şirketle 25 yıl süreli gelir paylaşımı sözleşmesi yapıldı.

Kırkpınar Hasanpaşa mevkiinden başlayarak, Mahmudiye İncebel mevkiinde sona eren 1500 metrelik teleferik projesi Kuzey Ormanları’nın içinde yer alıyor.

Fotoğraf: Kuzey Ormanları Savunması

Kirazlıyayla’da şirket pandemi dinlemiyor

Bursa‘nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla köyünde, Lübnan sermayeli Meyra Mühendislik Proje ve Madencilik şirketi tarafından Kurşun-Çinko-Bakır Zenginleştirme (Flotasyon) ve Atık Barajı tesisi yapılması planlanıyor. Tesis için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) onayı alındı.

Şirketin faaliyet gösterdiği alanda on binlerce ağacın kesileceği tahmin ediliyor. Kirazlıyayla’da pandemi yasaklarını fırsat bilen maden şirketi jandarma eşliğinde çalışma yaparken yaşam alanları için direnen köylüler ceza kesmekle tehdit ediliyor. Öte yandan Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi’ne karşı köylülerin yürüttüğü mücadele devam ediyor.

Şile-Kandıra’daki HES 16 köyü etkiliyor

İstanbul’un Şile ile Kocaeli‘nin Kandıra ilçesi arasında yapılması planlanan Sungurlu Barajı ve HES projesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan ‘ÇED Olumlu’ kararı çıktı. Köylüler daha önce ÇED toplantısını yaptırmamış ve tepkilerini dile getirmek için eylem yapmıştı.

DSİ tarafından planlanan ve ilk ÇED raporu 10 Haziran 2016 yılında kabul edilen Sungurlu Barajı’na karşı köylüler dava açmış ve İstanbul 11’inci İdare Mahkemesi verilen ‘ÇED Olumlu’ kararını eksik bularak 2018’de iptal etmiş, Danıştay da bu kararı geçen yıl onaylamıştı.

Danıştay’ın kararından sonra köylülerin itirazını hiçe sayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sungurlu Barajı projesine 3 Nisan tarihinde ‘ÇED Olumlu’ kararı verdi. Projenin etkileri ise oldukça büyük. Baraj projesi, Kandıra’da sular altında kalacak Akçaova ve Tekzen köyleri ile çevresindeki 16 köyü etkileyecek.

İznik’te de altın ve bakır aranıyor

Gizem Madencilik, İznik‘in Hisardere, İhsaniye gibi mahallelerini etkileyecek altın ve bakır arama çalışmaları için çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecini başlattı.

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden 2019 yılında yedi yıl geçerli olmak üzere dördüncü grup maden arama ruhsatı alan şirket, 2020 yılının ağustos ayında İznik’te kaçak sondaj yaparken köylüler tarafından fark edilmişti. Proje dosyasına göre, maden sahası ormanlık alandan oluşuyor.

Proje alanı, en yakın yerleşim yeri olan 206 nüfuslu Hisardere‘ye 1500 metre, 47 nüfuslu İhsaniye Mahallesi’ne ise 2 bin 800 metre mesafede bulunuyor. İki mahallede de insanların ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanıyor. Maden araması yapılacak sahada İznik Gölü’ne dökülen ve köylülerin içme suyu olarak kullandığı birden fazla su kaynağı bulunuyor. Arama yapılacak saha ormanlık alan olmasına rağmen, ne kadar ağaç kesileceğiyle ilgili bir bilgi tanıtım dosyasında yer almıyor.

KARADENİZ BÖLGESİ

Rize’de akarsular HES’lere akıyor

Rize’de işletmecileri arasında Çalık, Sanko, Zorlu, Eksim, Baro gibi holdinglerin olduğu ikisi yapım aşamasında olan 18 HES, ön lisans alınan iki santral ve planlanan dört santral bulunuyor. Bunların arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın memleketi olan Güneysu da var.

“Yol yapıyoruz” diyerek başlatılan Gürgen Deresi üzerine Baro Enerji isimli şirket, ‘özel izinle’ HES inşaatı yapıyor. İçme sularının bile HES’e gideceğini belirten Gürgen köyü sakinleri “deremizi kurutacaklar” diye isyan etti. Alicik HES adlı proje, şu anda işletmede.

İşletmenin ÇED raporu için açılan dava, Covid-19 salgını ve adli tatil sebebiyle bilirkişi incelemesi yaklaşık beş ay ertelendi. Güneysu’daki akarsu yan kollarının bile HES’lerin kullanımına sunulduğu projede, temiz içme suyu bile 49 yıllığına HES’lerin emrine verilmiş durumda.

İkizdere’de yine Cengiz

Cengiz İnşaat, Rize İkizdere’de bulunan ve biyolojik çeşitlilik nedeniyle koruma altında olan Eskencidere Vadisi’nde taş ocağı çalışmalarına başladı. Çalışmanın doğa katliamına yol açacağını belirten yöre halkı ise katliama karşı çıkmak için alandaki nöbetini sürdürüyor.

AKP’ye yakınlığıyla bilinen Cengiz İnşaat, Rize İkizdere’deki Eskencidere Vadisi’ne jandarmayla girip taş ocağı çalışmalarına başladı. CHP’lilerin de destek verdiği köylüler iş makineleri önünde direnişe geçti. Şirket, jandarma desteği ile bölgeye girerek direnen yurttaşların üzerine kepçe sürerken dün de alanda bekleyenlere jandarma ve polis tarafından müdahale edildi.

Yurttaşlar kepçenin önünde dursa da Eskencidere’ye girmesine engel olamadı. Polis ve jandarma, barikatlar kurarak vadiyi araç ve yaya trafiğine kapattı. Sit alanı ilan edilen bölgenin katledilmesini istemediklerini belirten köylüler direnişlerini sürdürüyor.

İkizdere’deki taş ocağından malzeme taşınarak yapılacak olan İyidere Liman Projesi’nin bedeli ile ihale sonucu arasında iki katı aşan bir farkın olduğu ortaya çıktı. İkizderelilerin yanı sıra yöredeki diğer köylülerin ve ülkedeki birçok yaşam savunucusunun aylardır karşı çıktığı Cevizli ve Güldere köylerindeki bazalt ocakları Rize İyidere’de yapılması planlanan lojistik limanına malzeme taşımak için açılmak isteniyor.

Bu ocaklardan çıkarılan malzemeler İyidere’nin Hazar Mahallesi mevkiinde 924 bin 592 metrekare deniz dolgusu için kullanılacak. Bu dolgu sonrası alanda ana mendirek, tali mendirek, kuru yük rıhtımı, rampa, tahkimat alanı gibi liman üniteleri yapılacak.

Fırtına Deresi talana açıldı

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Rize Çamlıhemşin Fırtına Deresi kenarında bulunan alana toplu konut, turizm, ticaret ve cami alanı yapımı için acele kamulaştırma kararı aldı. 6 Şubat 2021 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararında şöyle denildi:

Rize ili, Çamlıhemşin ilçesi, Merkez Mahallesinde bulunan ve ekli listede ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların, bölgedeki toplu konut, turizm, ticaret ve cami alanı ihtiyacının karşılanması amacıyla Çamlıhemşin Belediye Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27’nci maddesi gereğince karar verilmiştir.”

Ordu’da maden ve HES’ler yayılıyor

Ordu’da Fatsa, Ünye, Korgan, Kabataş ilçelerindeki maden arama, sondaj ve işletmeleri yetmedi yeni alanlara genişleme devam ediyor. 17 Mart 2020 tarihinde Gürgentepe, Perşembe ve Fatsa’yı kapsayan yeni bir maden sahası arama ruhsatı ihale edildi. Yaklaşık 2 bin hektar alanda orman ve fındık bahçeleri tehdit altında.

Fatsa’da ormanlık alanda yapılaşma kararı

Ordu’nun Fatsa ilçesinde Çerkezler Tepesi olarak bilinen 99 dönümlük ormanlık alan Cumhurbaşkanlığı kararı ile yapılaşmaya açıldı. Ocak ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile koruma statüsü kaldırılıp Fatsa Belediyesi’ne devredilen ormanlık alanda, otel, restoran ve kule inşası için çalışmalar başlatıldı. Ayrıca bölgede kesilecek ağaçlar işaretlendi. Konuya ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Ordu Milletvekili Seyit Torun yazılı açıklama yaparak ranta işaret etti.

Öte yandan Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) Fatsa’da siyanürle altın işletmeciliği yapan şirket hakkında bilgi vermeyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hakkında dava açacağını açıkladı.

Ünye’de maden istemeyen köylüler şimdilik kazandı

Ordu’nun Ünye ilçesine bağlı Yeşilkent köyünde maden ocağı için yapılacak sondaj çalışmasını engellemek isterken gözaltına alınan 15 köylü hakkında ‘görevi yaptırmamak için direnme, mala zarar verme, kanunlara uymamaya tahrik’ suçlamalarıyla dava açıldı.

Üçpınar, Çiğdem ve Yeşilkent köylerinde geçtiğimiz yıl ekim ayında başlayan maden arama çalışmalarını köylüler, durdurmak için günlerce mücadele verdiler. Şirketin çalışmaları nedeniyle uykularının kaçtığını söyleyen köylüler, süresiz doğa nöbetine başladılar. Mücadeleleri sonuç verdi, şirket iş makineleri ile bölgeden ayrıldı.

Yason Burnu’nda peyzaj uygulaması

Ordu’nun önemli tarih alanı ve 1. Derece sit alanı olan Perşembe ilçesindeki Yason Burnu’na Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından doğal yapıyı bozan proje uygulaması başlatıldı.

Asar Kayası’na HES tehdidi

Ordu’da Turnasuyu Irmağı’na yapılmak istenen hidroelektrik santrali (HES), Kurul Kalesi ve Asar Kayaları’nda yapılan çalışmalarda ortaya çıkan arkeolojik kalıntıları tehdit ediyor. Kayalarda yapılan arkeolojik kazıda Tanrıça Kibele ve süren kazılarda benzer niteliklere sahip çeşitli kalıntılar bulunmuştu.

HES yapımına tepki gösteren Ordu Çevre Derneği (ORÇEV) yöneticileri, bölgede arkeolojik inceleme yapılmasını istedi. Saraycık Mahallesi’ndeki Asar Kayası olarak adlandırılan alanda inceleme yapan Ordu Çevre Derneği yöneticileri tarihi kalıntılar için gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.


Korgan’da HES’lere karşı yedinci hukuk mücadelesi

Ordu’nun Korgan ilçesine bağlı Çiftlik ve Çamlı mahallesi halkı altı kez derelerini, HES şirketlerinden kurtardı, şimdi yedinci mücadeleyi veriyorlar. Korgan ilçesinde köylülerin karşı çıktığı Bayındır HES için yapılmak istenen imar değişikliğine itiraz davasında bilirkişi heyeti şubat ayında bölgeye gelerek inceleme yaptı.

İncelemelerin ardından köylülerin avukatı İsmail Topçuoğlu, “Halkın istemediğini herkes biliyor. Burada halkın meşru direnişi sonrası şirket 6 kez dereden çıkarıldı. Halk kararlı. Hukuksal hakkımızı da kullanıyoruz. İnceleme sonucu gelecek raporun lehimize olacağını düşünüyoruz” dedi. Aynı yerde geçtiğimiz Ağustos ayında Balamir HES için yapılan imar değişikliğine Çiftlik Mahallesi halkı dava açarak itiraz etmişti.

Artvin maden işgali altında

Türkiye’nin en yeşil ve bozulmamış doğalarından birine sahip olan Artvin’in yüzde 71’i madenlere ruhsatlı. TEMA Vakfı’nın yaptığı açıklamaya göre Artvin’in tarım alanlarının yüzde 47’si, önemli doğa alanlarının ise yüzde 57’si madenlere ruhsatlı.

Artvin’in 521 parçaya bölündüğünü belirten TEMA’dan yapılan açıklamada, “Artvin’de doğal yaşam, meralar, insan sağlığı ve kadim bir kültür madencilik faaliyetleri ile yok olma tehlikesi altında” denildi.

Yüzde 55’i ormanlık alan Artvin’de kısa mesafede farklı yüksekliklerin olması birçok farklı türe ev sahipliği yapmasını sağlıyor. Artvin’de 2 bin 734 bitki türü yaşarken sadece Yusufeli Altıparmak Havzası’nda Türkiye’deki 380 kelebek türünün 215’i bulunmakta.

Cerrattepe’de talan

Artvin Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde Cengiz Holding’in altın madeni halkın büyük tepkisine karşın çalışmaya başladı. Halkın tepkisine kolluk güçleri gazla saldırırken, Cengiz İnşaat’a izin veren AKP, Cerattepe’nin talan edilmesinin önünü açtı. Ağaçların kesilmesinin yanında, ağır metallerle dolu zehirli atıklar derelere karıştı.

AKP’nin Yeşil Yol inadı

Artvin’e yapılması planlanan ve sekiz ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometrelik “Yeşil Yol Projesi” doğayı geri dönülemez bir şekilde tahrip etti. Yeşil Yol’a karşı, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı yaylalarda başlayan direniş de tüm Türkiye’nin gündeminde yer aldı.

İktidar, Danıştay tarafından durdurulmasına karar verilen “Yeşil Yol” projesini yapmakta kararlı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2020 Temmuz ayında “Yeşil Yol Projesi”ni durdurmasına rağmen, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank bakanlığının bütçe görüşmesinde milletvekillerinin sorularını yanıtlarken, “Yeşil Yol, Doğu Karadeniz’de yeni bir yol yapılanması asla değildir. Bu, zaten insanımızın kullandığı yolların, özellikle yaylaları birbirine bağlayan yolların güncellenmesi, düzenlenmesi ve biraz iyileştirilmesi projesidir” dedi.

Kamilet Vadisi kuşatma altında

Artvin’in Arhavi ilçesinde bulunan Kamilet Vadisi taş ocakları, HES projeleriyle kuşatılmış durumda. Son olarak MNG Holding tarafından yürütülen HES inşaatı nedeniyle Kamilet Vadisi’nden çamur akmaya başladı. MNG Holding tarafından yapılacak olan HES için 2014 yılında yollar yapılmaya başlandı.

Bölge halkı ve ekolojistlerin verdikleri mücadele sonucunda yol yapımı imar planı olmadığı için durduruldu. Aradan geçen zaman içerisinde HES projesine ulaşım yolu için imar planı yapıldı ve ardında da HES inşaatına başlandı. Arhavi ilçesinde 14 HES projesi var.

Pilarget Vadisi için mücadele sürüyor

AB Enerji Üretim Şirketi tarafından Artvin’in Arhavi ilçesine bağlı Pilarget Vadisi’nde yapılmak istenen Saka I-II HES projesinin imar planı, 9 Ekim 2020 tarihinde yeniden Artvin İl Genel Meclisi’nde görüşülerek AKP ve MHP grup oylarıyla kabul edildi.

AKP Arhavi İl Genel Meclis üyesinin grubuna karşı oy kullandığı oylama sonucunda 11’e 10 oyla HES için imar izni çıktı. Arhavi ADOKOP ve Pilarget Doğa ve Yaşam Derneği her türlü hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini yaşam alanlarını sonuna kadar savunacaklarını, Rize İdare Mahkemesi’ne başvurdu.

Mahkeme, Pilarget Vadisi’nde yapılmak istenen hidroelektrik santral için verilen Çevresel Etki Değerlendirme Olumlu kararını iptal etti.

Yusufeli’nde hukuka rağmen HES inşaatı

Artvin Yusufeli’nde; Demirdöven, Yaylalar ve Altıparmak köylerindeki yurttaşların altı yıl önce kovdukları Erari HES firması, doğaya zarar vermeye devam ediyor. HES Projesi çalışması yapacağı alana gelen ve Damla HES projesi çalışmalarını sürdüren Erarı şirketinin çalışma esnasında patlattığı dinamitler sonucu yaban hayatına zarar verdiği ve şirketin bu süre içerisinde suyun hapsedileceği tünel çalışmalarına başladığı görüntülendi.

Yaylalar ve Demirdöven köylerinin ortak merası olan arazide Hevek Çayı üzerinde HES yapmak isteyen şirket, köylerin tepkileri nedeniyle yıllardır yapamadığı santral için karantina günlerinde harekete geçmişti. HES ile ilgili açılan davaların ise hâlâ sürdüğü öğrenildi. 2014 yılında bölgeye gelen ve 2015 yılı ocak ayında HES için şantiye kurma çalışmalarına başlayan Erarı Elektromekanik Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin çalışmaları köylülerin direnişi ile karşılaşmıştı. Şantiye alanında toplanan yaklaşık 500 köylü işletme binalarının yapımını engel olmuştu.

Şavşat ve Ardanuç’ta 28 köy tehlike altında

Artvin’in Şavşat ve Ardanuç ilçelerine bağlı toplam 28 köyün geleceğini tehdit eden Hanlı HES projesine karşı bölge halkının tepkisi sürüyor. 28 köyün içme suyuna el koyan eski valinin HES projesine tepkiler sürüyor.

Selahattin Akyurt’a ait Akyurt Enerji Üretim A.Ş. tarafından yapılması planlanan Hanlı HES projesine tepki gösteren Şavşat Dernekleri Federasyonu üyeleri ve bölge halkı açıklama yaptı. Hukuki kazanımlara rağmen projenin hayata geçirilmeye çalışıldığını belirten bölge halkı, ‘derelerimizi özgür bırakın’ çağrısı yaptı.

Hanlı HES projesine verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporunun mahkeme tarafından iptal edilmesi üzerine Akyurt Şirketi, yeniden başvuru yaparak ‘ÇED gerekli değildir’ raporu almıştı. Şavşat Dernekler Federasyonu, ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptali için 11 Kasım’da Rize İdare Mahkemesi’nde yeniden dava açtı.

Samsun’da dağlar da ovalar da maden işgalinde

Karadeniz bir başka ili Samsun’da maden ve HES’lerin gözünü diktiği yerlerden biri. Samsun’daki Şahin Dağları’ndaki 12 bin hektarlık alanda TÜPRAG Madencilik tarafından maden arama faaliyetlerine başlandı.

Kanadalı maden firması Eldorado Gold Corporation’ın Türkiye uzantısı TÜPRAG Metal Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Samsun’un Kavak ve Havza ilçe sınırları arasında yer alan Şahin Dağları’nda yaptığı altın madeni arama çalışmaları kapsamında doğa yok oluyor.

Şahin Dağları’nda ilk etap için altın arama izni verilen ruhsat sahası Kazdağları’nın beş katı büyüklüğünde. Şahin Dağları’nda alınan şu andaki ruhsat sahası 13 bin dönüm yani 13 bin hektar. Çevreci örgütler; Şahin Dağları’nda kullanılan siyanürün, yalnızca bölgeyi değil aksine tüm Samsun’u tehdit ettiğini, kullanılan siyanürün Yeşilırmak ve Kızılırmak’a da döküleceğini söylüyor.

Çarşamba Ovasında biyokütle santrali

Oltan ve Köleoğlu Elektrik ve Enerji Üretimi Ticaret A.Ş.’nin Türkiye’nin sayılı nitelikli tarım arazilerine sahip olan ve ‘Büyük Ova Kanunu’ kapsamında koruma altına alınan Çarşamba ilçesi Eğercili Mahallesi’ni de kapsayan Çarşamba Ovası’nda ısrarla kurulumunu sürdürdüğü biyokütle yakıtlı enerji santralinde çalışmalar tam gaz devam ediyor.

Kazan temizleme ve test çalışmaları süren Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali’nden (BES), bölgeye atık su tahliyesi yapıldığı ortaya çıktı. Yetkililer santralden çıkan atık suları, iki farklı boru kanalıyla bölgedeki bir akarsuya tahliye ediyor. Çarşamba ilçesinden Karadeniz’e dökülen Abdal Deresi’nde ulaşan sular, diğer yandan ise akarsudaki canlı yaşamını ve bölgedeki diğer canlıları tehdit ediyor.

Öte yandan Çarşamba Ovası Çınarlık mevkiinde kurulmak istenen ‘Tehlikesiz Geri Kazanım Tesisi’ için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararı yargıya taşındı. Bilirkişi raporu talep eden Samsun 3’üncü İdare Mahkemesi, hazırlanan raporun objektiflikten uzak olduğu gerekçesiyle yeni bilirkişilerin atanmasına karar verdi.

Kavak’ta taş ocağı

Samsun’un Kavak içesine bağlı Karapınar, Köseli, Bekdemir, Emirli, Ilıca mahallelerini kırsal alanı içerisinde OYAK Beton Sanayi tarafından bin dönümlük bir alanda taşocağı işletmeciliği için ÇED süreci başlatıldı. Söz konusu bölgede OYAK’a ait çimento fabrikası için mevcut taşocaklarının ruhsatsız çalıştırılmasına devam ediliyor.

Amasya’da HES’ler tarımı bitirdi

Amasya, içinden geçen Yeşilırmak ile bölgenin önemli tarım şehirlerinden birisi. Fakat şehrin farklı bölgelerinde kurulu madenler ve HES’ler halkın gelir kaynağı tarımı bitirme noktasına getirdi. Aralarında Ağaoğlu, Rönesans, Masat, Boydak gibi pek çok şirketin işlettiği Amasya’da 21 aktif HES bulunuyor. Bunların 16 tanesi merkez ile Taşova ilçesi arasında tarım yapılan vadi üzerinde kurulu.

Yeşilırmak Çevre Platformu Sözcüsü Fazlı Kuru, HES’ler nedeniyle tarımın ve sulara verdiği zararları, köylülerin hasatta büyük zarar ettiklerini üreticinin masrafların karşılayamayacak durumda olduğunu dile getirdi. Tokat -Amasya arasındati Yeşilırmak üzerine kurulan HES’lerin ırmak suyunu tamamen kesmesi yüzünden Aksalur, Büyük Kızılca ve Ovasaray köylerinde suyun tamamen bittiği, binlerce canlı ve balığın da yok olduğu belirtiliyor.

Sinop’ta nükleer bilmecesi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sinop’ta planlanan nükleer santral için nihai çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunu onayladı ve ‘ÇED olumlu’ kararı verdi. ÇED öncesinde santralin inşa edilmesi planlanan 10,1 milyon metrekarelik alanda şimdiye kadar 650 binden fazla ağaç kesildi.

Türkiye’nin en kuzey noktası Sinop’taki İnceburun Yarımadası’na kurulması planlanan nükleer santral için imzalar 2013 yılında atılmıştı. Japonya’nın çekilmesiyle proje şimdilik dursa da, iktidara yakın Sabah gazetesi Sinop için kazı çalışmalarının 2021’de başlayacağını duyurdu.
Biri Mersin Akkuyu, diğeri Sinop’ta olmak üzere iki nükleer santrali hayata geçirmek, AKP’nin 2023 hedefleri arasında bulunuyor.

Sinop nükleer santralı için imzalar atıldı

Amasra’da 15 yıllık bir termik hikâyesi

Hattat Holding tarafından Bartın’ın Amasra ilçesinde yapılmak istenilen termik santralin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci bir kez daha durduruldu. 15 yıldır termik santrale karşı mücadele eden Bartınlılar; 43 bin dilekçe ve 2019 kişiyle projeye dava açmış ve birçok kez projenin durdurulmasını sağlamıştı.

Öte yandan ilçede yapılmak istenen termik santral projesine karşı şirketin muhtemel ortaklarına bir mektup yazan Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır hakkında Hattat Holding tarafından 1 milyon liralık tazminat davası açıldı. Davaya tepki gösteren Bartın Platformu bir açıklama yaparak Hattat Holding’e yönelik “Sana Amasra’dan zırnık yok, artık Bartın’da istenmiyorsun, tasınızı tarağınızı toplayın ve gidin” denildi.

EGE BÖLGESİ

Kimi bölgeler HES’ler, kimi bölgeler madenler için pazar haline getirilirken Ege Bölgesi de JES’ler için adeta açık bir pazar haline getirildi.

Bütün bunlar yaşanırken, halk sağlığı, çevre sağlığı, ekosistem, ekolojik denge, tarım bölgesi gibi önemli konular ise ikincil plana atılıyor.

Muğla’nın yarısından fazlası madenlere ruhsatlı

TEMA Vakfı tarafından Muğla ile ilgili hazırlanan raporda Muğla’nın yüzde 59’unun madenlere ruhsatlandığı ortaya konuldu. Rapora göre Muğla 1.449 maden ruhsatına bölünmüş durumda.

Raporda ruhsatlandırılan alanların uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen, nadir flora ve fauna barındıran, dünya ölçeğinde önemli ekosistemler olduğu belirtilirken, tarım alanlarının ise yüzde 48’lik kısmının madenler için ruhsatlandırıldığı iddia edildi. Raporda ayrıca, Muğla ve çevresindeki tabiatı koruma alanları ile milli park statüsündeki koruma alanlarının da tehdit altında olduğu, söz konusu alanların yüzde 55’lik bölümünün madenlere ruhsatlandırıldığı ifade edildi.

Bu rapordan kısa bir süre sonra Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından yayımlanan ilanda 32 adet jeotermal sahanın (28 arama, 4 işletme) ihale edileceği bildirildi. İhale ile üç yıl süreli arama ruhsatı ve 30 yıl süreli işletme ruhsatı verilecek. Muhammen bedeli 51 bin lira olan da var 656 bin lira olan da… Sahaların en büyüğü 4992,56 hektar.

Arama ruhsatlı sahalar arasında doğa harikası Bodrum Mazı, denizi meşhur Marmaris Turunç, Bozburun, İçmeler, Milas Ören, aynı zamanda tarihi geçmişi de bulunan Milas Gölyaka-Şenköy-Bafa, turizm merkezi Bodrum, caretta carettaların yuvalama alanları da olan kendine özgü doğasıyla Dalyan, Türkbükü ve Datça da var. Bunların dışında Bodrum Gökbel, Yalıkavak, Dalaman, Seydikemer, Milas Bozalan-Kayaönü, Menteşe, Ula, Bodrum Çamlık, Yatağan, Marmaris Alayar da bulunuyor. İşletme ruhsatlı sahalar da şöyle sıralanıyor: Milas Karahayıt, Bodrum Dereköy, Köyceğiz, Datça.

Yatağan’da zeytinliğe termik santral

Muğla’nın Yatağan ilçesinde bulunan zeytinlik alana termik santral için kömür ocağı açılmasına karşı Yatağan Yeşil Yaşam Derneği üyeleri dava açtı. Dava dilekçesinin verilmesinin ardından Yatağan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştiren dernek üyeleri bölgelerinde büyük yalanlar eşliğinde büyük talanların gerçekleştirildiğini dile getirdi.

Okluk Koyu artık yazlık sarayın

Muğla’ya bağlı Marmaris Okluk Koyu’nda bölgenin sit derecesi düşürülerek 65 hektarlık bir alanda yapılan Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayı için 40 bin ağaç katledildi.

Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Yazlık Sarayı’nın bitişiğindeki 27 hektar alanın önce koruma derecesi düşürüldü, ardından da “kamu hizmet alanı” ilan edilerek Saray tarafından kullanımının yolu açıldı.

Dalaman’da kalker ocağı

Muğla’nın Dalaman ilçesi Kapukargın ve Çeştepe mahallesi sınırı içerisindeki kalan kalker ocağı “ÇED gerekli değildir” karalı ile çalışmaya devam ederken çevreye de zarar veriyor. Arı türlerini, endemik bir bitki olan kiriş otunu, zeytinlikleri, narenciyeyi, suyu ve canlı yaşamını tehdit eden kalker ocağına karşı tepkilerini dile getiren Çeştepe mahalle halkı, üç yıl içinde ocaktan çıkan tozlar nedeniyle hem zeytinlerinde hem de bal miktarında azalmalar olduğunu, ayrıca gürültü ve tozun çevreye zarar verdiğini ifade etti.

Milas’taki İassos Antik Kenti risk altında

Milas’ın Kıyıkışlacık köyünde bulunan Iasos Antik Kenti’nin yakınlarında ikinci bir maden ve kargo yükleme limanı yapılmak isteniyor. Ayıldız Madencilik ve Yükleme A.Ş. tarafından yürütülen projeye karşı çıkan bölge halkı, liman yapılmak istenen alanının sit alanı olması nedeniyle projeye tepkili.

Yürütmenin durdurulması için dava açan yöre halkı, proje alanının Aydın, Muğla, Denizli Planlama Bölgesi 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına göre ‘turizm tesis alanı’, ‘deniz’ ve ‘kırsal yerleşme ile ‘arkeolojik sit alanı’ olarak bakanlığın planlı alanında yer aldığını belirterek, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğacağını söylüyor.

Datça-Kargı Koyu için yapılaşma kararı

6 Nisan 2021 tarihli Resmi Gazete’de Erdoğan’ın imzasıyla Muğla’nın Datça ilçesinde bulunan Kargı Koyu yakınlarındaki hazine arazisinin bir bölümüne “Otel alanı, günübirlik tesis alanı, park alanı, otopark” yapılmasının önü açıldı.

Koyun, Cumhurbaşkanlığı kararıyla Özelleştirme İdaresi’ne devredilmesine karşı Datça’da düzenledikleri eylemde bir araya gelen halk karara tepkisini gösterdi. Eylemde, “Kargı halkındır, satılamaz” sloganları atıldı. Mücadelelerini Kargı Koyu’nun özelleştirilme kararı iptal edilene kadar sürdüreceğini belirten halk, önümüzdeki dönemde imza kampanyası, hukuksal girişimler, sokak eylemleri ve diğer etkinliklerle bu direnişi büyüteceklerini de duyurdu.

Sandras Dağı can çekişiyor

Muğla’nın Köyceğiz, Dalaman, Ortaca-Dalyan ilçelerinin yaşam kaynağı olan Sandras, diğer adıyla Çiçekbaba Dağı, iş makinelerinin vadide yankılanan sesleri, kayaları yükleyip götüren kamyonların tozu altında yaşam mücadelesi veriyor.

Türkiye’nin en çok yağış alan yerlerinden olan Sandras Dağı, bölgenin önemli su kaynaklarından birisi. Sandras’ta kapasite artırmak isteyen Alfa Olivin A.Ş.’nin madencilik faaliyetlerine, ekoloji örgütleri yeterli bilimsel araştırmanın yapılmaması, su kaynaklarının yer değiştirmesi ve endemik türlerin yok olması endişesiyle karşı çıkıyor.

Sandras Dağı’nda yapılacak madencilik faaliyetlerinin doğada geri dönüşü olmayan tahribata neden olacağını savunan halk ve çevreciler, Sandras’ı Koruma Platformu ile bölgede madencilik faaliyetlerine karşı mücadele edeceklerini duyurdular.

Sandras Dağı’nın bir bütün halinde korunması gerektiğine değinen Köyceğiz Turizm ve Doğayı Koruma Derneği raporunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2016 yılında Belediye ve ilgili kurumlara sunduğu planlara göre, Kartal Gölü’nün mevcut korunacak sit alanının 1203 hektardan 2989 hektara çıkarıldığını vurguluyor. Maden sahasına dönüştürülen bölgedeki ruhsatların gözden geçirilmesi gerektiği çağrısında bulunulan raporda şirketin hazırladığı ÇED dosyasının mevcut haliyle yanıltıcı olduğuna değiniliyor.

Bodrumlular RES istemiyor

Bodrum’un köylerinde, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu almadan 13 adet rüzgar enerjisi santrali (RES) kurmaya çalışan ve üç kez mahkeme kapılarından çevrilen Yıldız Enerji Elektrik Üretim AŞ, aynı yerde RES kurmak üzere yeniden harekete geçti.

Köylülerin avukatı ve Bodrum Çevre Platformu Kurucu Başkanı Remzi Kazmaz, RES sürecine dair şu açıklamayı yaptı:

“Biz iki kere mahkemeye gittik ve hem yürütmeyi durdurma kararı aldık, hem de Yıldız Enerji Elektrik Üretim AŞ’nin yaptığı RES projelerini iptal ettirdik. Biz şunu anlayamıyoruz; Bodrum’a RES kurmanın hiçbir faydası olmadığını bilimsel raporlarla açıklamamıza, mahkeme kararlarıyla ispat etmemize rağmen kurulacak RES’in 13 bin dönümlük alan üzerinde yapacağı bu tahribat karşısında Yıldız Enerji Elektrik Üretim AŞ hala neyi savunuyor?”

Danıştay tarafından onaylanan karara rağmen ikinci kez aynı şirket aynı bölgede tekrar ÇED gerekli değildir belgesi alarak RES kurma faaliyetlerine başladığını söyleyen Kazmaz, şöyle konuştu: “Adı geçen şirket gücünü kimden alıyor bilmiyoruz ama bu konuda hiç etik davranmıyor. Hukuka ve mahkeme kararlarına rağmen bu konuda ısrarcı davranmasının arkasında başka niyetler olduğunu anlıyoruz. Projede 900 bin dönümlük yerden bahsediliyor hem de turizm alanı. Ama sadece 8 tribün için bu kadar yerin kamulaştırılması düşündürücü. Bodrumun bağrına bir hançer gibi saplanacak bu RES direklerine asla müsaade etmeyeceğiz.”

Fethiye-Ölüdeniz’i bitirecek adımlar

Muğla’nın Fethiye İlçesi’ne bağlı Ölüdeniz ve Kayaköy’de birinci derece doğal ve arkeolojik sit alanı bulunan altı noktaya jeotermal arama ve ruhsat izni verildi. Süreçle ilgili ÇED süreci de başlatıldı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Muğla’ya bağlı Fethiye İlçesi’nin Kayaköy Mahallesi ve Ölüdeniz Mahallesi’nde bulunan 2 bin 182,5 hektarlık alan için jeotermal kaynaklar arama faaliyeti ihalesine çıktı. İhaleyi Abdulvahap Çelik isimli bir kişiye veren bakanlık, gerekli izin ve ruhsatlarla ilgili süreci de onayladı. Çelik’in proje için hazırladığı ÇED tanıtım dosyasını kabul eden Bakanlık, ÇED sürecini de başlatmış oldu. ÇED tanıtım dosyasında yer alan bilgilere göre sondaj alanları orman arazisi, tarım arazisi ve hazine arazisi içerisinde yer alıyor.

İkizköylüler, Akbelen ormanı için Limak’a direniyor

Limak Enerji ve IC İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji linyit kömürü madenini genişletmek için Muğla İkizköy’de bulunan Akbelen ormanlarını kesmek istiyor.

Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) olarak yapılan bilgi edinme başvurusu sonucu, 740 dönümlük Akbelen Ormanının Tarım ve Orman Bakanı’nın onayı ile Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye linyit madeni işletmesi için izin verildiği ortaya çıktı. KARDOK, bu olur kararının iptali için dava açtı.

Yurttaşlar, “Tam da Covid-19 salgınının ve iklim krizinin ortasında, bizim sağlıklı bir yaşam için garantimiz olan bu ormanı madene teslim etmeyeceğiz” diyerek direneceklerini açıkladı.

Mart 2021 tarihinden beri Milas İkizköy Mahallesi sınırları içindeki Akbelen Ormanı’nın kesimi için Milas Orman İşletme Müdürlüğü tarafından çalışma yürütülüyor. İkizköylülerin sahada yaptıkları müdahalelerle kesim işlemine geçilemiyor. Aynı orman alanının kesimi için 2019 yılı Kasım ayında harekete geçen Milas Orman İşletme Müdürlüğü’nün çalışması, o zaman da İkizköylülerin alandaki direnişi ile durdurulmuş, yüzlerce imzalı dilekçe ile yapılan başvuru sonucu Orman Müdürlüğü kesimi 2020 yılı programından çıkarmak zorunda kalmıştı.

Datça Alavara Koyu’nda yapılaşma riski

Datça-Emecik-Alavara Mevkii’nde küçük ama oldukça kritik bir alanın sit statüsü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından düşürüldü. Alavara Koyu olarak bilinen bölge ile ilgili ilan edilen sit kararında “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak belirlenmiş olan alanın sınırlarının mevcut tapu parsel sınırlarına uygun biçimde belirlendi.

Koruma-kullanma ilke kararındaki sürdürülebilir koruma alanlarında yapılabilecek yapı ve tesisler göz önüne alındığında, söz konusu kararın, belirtilen alanda doğal hayatı, bunun sürekliliğini tümüyle ortadan kaldıracak bir yapılaşmanın önünü açacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Cennet Koyu’nda yaşam turizm için heba ediliyor

Cengiz Holding’in bünyesinde bulunan Bodrumbir Turizm Yatırım A.Ş., Muğla’nın Bodrum ilçesinin en güzel koylarından biri olan Cennet Koyu’nda “Sahil Düzenleme, Koruma Yapıları ve Dolgu Alanı” projesi hazırladı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ÇED başvurusunda bulunan şirket, proje kapsamında dört mendirek ile iki plaj kurmayı planlıyor.

Ancak proje alanı ‘kültür varlıkları’, ‘tabiat varlıkları’, ‘3’üncü Derece Arkeolojik Sit Alanı’ ve ‘koruma alanı’ içerisinde kalıyor. Planlanan mendirek yapılarının üzerinde ve plajların içerisinde güneşlenme ve dinlenme amacıyla kullanılmak üzere bungalovların inşası da planlanıyor.

Projenin yatırım bedeli yaklaşık 40 milyon TL olarak belirlendi. Projenin yapılacağı alanda Posidonia oceanica (Deniz erişteşi) korunaklı bölgede yoğun çayırlar ve 71 bitki türü bulunuyor. Ayrıca proje alanında ve çevresinde bulunan ve habitat özelliği nedeniyle bulunma olasılığı yüksek 17 sürüngen türü, 20 memeli türü ile nesli tükenmekte olan Akdeniz foku, çizgili yunuslar ve deniz kaplumbağaları da yaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda Mehmet Cengiz Cennet Koyu için iki kez girişimde bulunmuştu. Danıştay 13. Dairesi, Cennet Koyu’ndaki 2 milyar 100 milyon TL değerindeki 700 dönümlük kamu arazisinin özelleştirme kararını daha önce ikinci kez iptal etmişti.

Turizm Bakanı otel yapmak istiyor

Kültür ve Turizm Bakanı, ETS Tur ve “Maxx Royal” otellerinin sahibi Mehmet Nuri Ersoy, 2005 yılından bu yana açılan tüm davalara ve Bodrumluların tepkisine rağmen Adalıyalı’da kendisine tahsis edilen araziye otel yapmaktan vazgeçmedi.

Gökova’nın girişi, Mavi Yolculuk teknelerinin konakladığı Kissebükü Mevkii Adalıyalı Koyu’nda, yıllar önce turizm bakanlığı tarafından Ersoy Otelcilik İnşaat ve Turizm İşletmeciliği’ne (ETS TUR) tahsisi yapılan alan ile ilgili, 2005 yılından bu yana Denizciler Derneği ve Deniz Ticaret Odası tarafından hukuki mücadele veriliyor.

Yanı sıra, ilk mücadeleyi başlatan ve Mavi Yol adı altında bir araya gelen sivil inisiyatifler de Adalıyalı’yı o günden bu yana korumaya çalışıyor. Ancak arazinin sahibi bu kez karşılarına Kültür ve Turizm Bakanı olarak çıkıyor. Proje tanıtım dosyasında; alanın 2’nci derece doğal sit, 3’üncü derece arkeolojik sit, taşınmaz kültür varlığı statüsünde Hellenistik Kule Yapısı ve tescilli eser koruma alanından oluştuğuna dikkat çekiliyor. Projenin orman alanı, önemli doğa alanı, doğal sit alanı ve kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi içerisinde olmasına rağmen, otel yapımında ısrar edilmesi tepkilere neden olmaya devam ediyor. Ayrıca otelin yanında Kissebükü arkeolojik deniz alanı bulunuyor.

Türkbükü’nde denize hafriyat dökülüyor

Bodrum Türkbükü’nde hafriyatı ile denizi dolduran, hakkında açılan dava eden BESA firmasının turizm kompleksi projesine, Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü’nün verdiği “olumsuz raporu” ÇED Dosyasında yer almadı. Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğünün, Bodrum Türkbükü Çetili Burnu’nda yapımı süren turizm kompleksi projesi ile ilgili verdiği “olumsuz” görüşün sümen altı edildiği ortaya çıktı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğünün yazısı Kültür ve Turizm Bakanlığının, 7 Eylül 2016 tarihli yazısına yanıt niteliğini taşıyor. Kültür Bakanlığının imar planları ile ilgili görüş istediği Genel Müdürlük yaptığı inceleme sonrasında verdiği yanıtında Besa Marin Turizm İşletmeleri AŞ’ye ait parsellerin bulunduğu alandaki hafriyat çalışmaları sırasında denize izinsiz dökülen molozlarla ilgili idari yaptırım kararlarının uygulanmasına karar verildiği belirtildi.

Bitez'de 23 Kamyon Hafriyat Toplandı! - Bodrum'un Lider Haber Merkezi...

Akyaka’da mülkiyet gaspı

Dünyanın en önemli doğal sulak alanlarından Gökova ve onun kalbi sayılan Akyaka, yeni bir imar cinayeti planıyla karşı karşıya. Yeni plan, el değmemiş alanları turizm şirketlerine açmayı hedefliyor. Gökova Bölgesi, 1988 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’nin 16 “Özel Çevre Koruma Bölgesi” statüsüne alınmıştı.

Akyaka’nın karşı karşıya kaldığı tehlike en kapsamlı olarak ilk kez 15 Ekim-14 Kasım 2020 tarihleri arasında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından askıya çıkarılan, “Akyaka İmar Değişikliği Planı” ile ortaya çıktı.

Planda şunlar bulunuyor: Kadın Azmağı’nın ağzına yat limanı ve otoparklar yapılması, çocuk oyun alanları, parklar, sosyal ve kültürel alanların küçültülmesi, sahildeki 200’e yakın ailenin mülkiyet haklarına dokunmak suretiyle tapulu evlerinin ellerinden alınarak turistik tesis yapma zorunluluğu getirilmesi, bu evlerin yerine otel ve AVM yapılması… Akyakalı gönüllüler 28 Kasım 2020 günü yürütmeyi durdurma talebiyle bir de dava açtı.

Fethiye’de yat limanları için betonlaşma uyarısı

Denizi ve tarihi ile bir turizm üssü olan Fethiye’yi yok etmek için yeni planlar devrede. ‘ÇED olumsuz’ raporu verilen yat limanı projesi beş yıl sonra iki parsel eklenerek yeniden devreye sokuldu.

Bölgede birçok yat limanı projesi için çalışmalar sürerken, uzmanlar betonlaşmaya karşı ilçenin artık dayanacak gücü kalmadığını vurguluyor. Uyarılar dikkate alınmazken bölgede yeni projeler de yapılmaya devam ediliyor.

Akmarin Marina Yat Limanı ve Turizm Şirketi de yeni bir yat limanı projesi için ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecini başlattı. Beş yıl önce de gündeme getirilen ve ÇED olumsuz kararı verilen projeye bu kez iki parsel daha sit alanı ve aynı zamanda Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde kalıyor. Deniz üzerinde dört adet yüzer iskele yapılması ve 328 adet yatın yanaşması hedeflenmiş.

Kızılağaç’ta arkelojik alan ve canlı hayatı için jeotermal tehdidi
Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Kızılağaç Mahallesi’ndeki jeotermal sondaj projesinin iptal edilmesi için Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisi üyeleri ile Kızılağaç Koruma ve Güzelleştirme Derneği üyeleri Bodrum Kaymakamlığı’na dilekçe verdi.

Tamamı 1. derece doğal sit olan bölge, aynı zamanda arkeolojik sit alanına da sadece birkaç yüz metre mesafede. İncelenen proje tanıtım dosyasında ruhsat tarihinin de Mayıs 2020’de bitmesine rağmen nasıl bir ÇED sürecinin başlayabildiği büyük bir soru işareti oldu.

400 hektarlık alanda, 1000 metre derinliğe iki sondaj izni talep edilen bölgede aranan kaynak bulunamazsa tüm alanda arama yapılabilecek. MUÇEP Bodrum Eş Sözcüsü Güney Şirin, sondaj çalışmalarında 1000 metre derinliğe kadar inilebileceğini ayrıca alanda belirlenen iki sondaj noktasında kaynak bulunamadığı takdirde başka noktalarda da sondaj çalışmasının devam edileceğini belirterek “Bu alandan başlayarak Muğla’nın derinliklerine, hatta makro ölçekte Toros’lara bağlanan bütüncül ve bölünmemiş bir habitat vardır. Yapılaşma baskısı, avcılık, endüstriyel tarım ve kullanılan kimyasallar nedeniyle yaşam alanları tahrip edilmiş ve son derece daraltılmış karakulak, vaşak, kurt vb. karasal memelilere de ev sahipliği yapan bu habitat bu projeler uygulanırsa yok olacaktır” diye konuştu.

Yat limanı projesi Fethiye Körfezi'ne zarar verecek' - Gerçek Gündem

Karaburun’da GES’in zararları

İzmir Karaburun‘a bağlı Küçükbahçe Mahallesi‘ndeki güneş enerji santrali (GES) inşaatı, daha şimdiden bölgedeki ekosisteme ciddi zararlar verdi. Karaburun Kent Konseyi, yarımadanın ekolojisine zarar veren tüm faaliyetlerin bir an önce durdurulmasını istedi.

Bölgede yangından mal kaçırırcasına hummalı bir çalışma sürdürüldüğünü belirten Konsey; “İlgili Bakanlık kurumlarıyla yapılan yazışmalar sonucunda Sevtur Turizm ve Ticaret A.Ş’nin Karaburun GES Projesi ile ilgili olarak Bakanlık tarafından verilmiş bir ÇED kararı veya yürüyen bir ÇED sürecinin olmadığını da biliyoruz. Devlet erki adına, karar verme yetkisini kullanan ilgililerden, tamamen yıkıma uğrayan 300 bin metrekarelik alanın hesabını kimin vereceğini öğrenmek istiyoruz” açıklaması yaptı.

Karaburun’un ekolojik değerinin devlet belgesi olarak tescillendiği vurgulanan açıklamada, “Karaburun Yarımadası’nın, bu değerli doğa hazinelerini yok edecek bir biçimde talancı sermaye yatırımlarına bırakılmasına yarımadada yaşayanlar olarak razı değiliz. ÖÇKB sürecini denetleme yetkisini üzerine alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığını; ÖÇKB ilanının gereklerini yerine getirmeye bir kez daha davet ediyor ve Sevtur Turizm ve Ticaret AŞ.’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine aykırı ve suç teşkil eden yatırımının acilen durdurmaya çağırıyoruz” denildi.

Öte yandan Danıştay Karaburun’da RES’in önünü açtı. Karaburun Yaylaköy’deki Karaburun Yarımadası’nın yüzde 61’ini (252 km²) tek başına kaplayan LODOS Elektrik Üretim A.Ş’ye ait RES projesine dair “ÇED olumlu kararını” iptal eden yerel mahkemenin kararı Danıştay tarafından bozuldu. Karaburun Kent Konseyi konuya ilişkin yazılı açıklama yaparak, bilirkişi raporlarıyla, 50 türbinli tesise ilave edilecek 37 türbinden 9’unun, doğal ortam ve hayvan popülasyonuna zarar vereceği tespit edildiği halde iptal kararının bozulmasına tepki gösterdi.

Bergama’da fıstık ormanları yok ediliyor

Bergama ve Ayvalık’ta 14 hektarlık alanda faaliyet gösteren granit ocağının 110 hektarlık alana yayılması için hazırlanan ÇED raporuna İnceleme Değerlendirme Kurulu son şeklini verdi. Söz konusu genişleme ile eşsiz güzelliğe sahip Kozak Yaylası’nda Türkiye’nin en kaliteli doğal fıstık çamı ormanı taş ocağı tehdidi altına girdi. ÇED raporunda 8 bin 882 adet ağacın kesileceği belirtildi.

Kozak (Pindasos), Antik Çağın Kaikos Irmağı (Bakırçay) Havzası’nın tacı olarak kabul ediliyor. Kentin yanı başında yükselen Kozak Yaylası, sadece Bergama’nın içinde bulunduğu bölgenin değil, ülkemizin ve hatta dünyanın oksijen deposu olarak biliniyor. Kozak Yaylası aynı zamanda yeraltı kaynakları açısından da oldukça zengin ve sahip olduğu fıstık çamı ekim alanları nedeni ile toplam 17 köyden oluşan, yaklaşık 10 bin nüfuslu özel bir ekolojik havza.

Tire’de sekiz köy mermer ocağına karşı mücadelede

Tire’de sekiz köyün yaşam ve doğasını etkileyecek olan mermer ocağına karşı dayanışma çağrısı yapan Kartal Dağı Koruma Platformu Sözcüsü Zeynel Aydın, hukuki süreç başlatacaklarını söyledi. İzmir’in Tire ilçesi kızılçam ormanlarıyla kaplı Kartal Dağı’nda Emerald Madencilik, yıllık 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurulması amacıyla Şubat ayında Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü’ne başvuru yaptı.

Bölge halkının zeytin, incir, ceviz gibi tarımsal faaliyetlerle geçimini sağladığı alanda Ramsar Sözleşmesi çerçevesinde sulak alan ilan edilen Belevi Gölü bulunuyor. Platform Sözcüsü Aydın, tarihi kalıntılar nedeniyle bölgenin arkeolojik SİT alanı ilan edilmesi gerektiğini söyledi.

Metropolis Antik Kenti yakınlarında kalker ocağı

İzmir’de Menderes ve Torbalı ilçelerini kapsayan ormanlık alanda patlatmalı Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi yapılması planlanıyor. Proje alanı Metropolis Antik Kenti, 1. Derece Arkeolojik Sit alanına 100 metre mesafede, 3. Derece Arkeolojik Sit alanına 1,23 km mesafede yer alıyor.

Proje sahası, İzmir’in içme suyu ihtiyacını karşılamak için inşa edilen Tahtalı Barajı’na 22,7 kilometre, Büyükuyuz Deresi’ne ise 1,31 kilometre uzaklıkta yer alıyor.

Seferihisar’da jeotermale hayır

İzmir’in oksijen kaynağı olan Ege ormanlarını tehlike altına sokan jeotermal santral projesine karşı çıkan Seferihisar’ın Orhanlı köylüleri ve Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği, jeotermal sondajların durdurulması için dava açtılar.

Bölgedeki sondaj faaliyetlerinin proje sahası ile alakası olmayan 2016 tarihli “ÇED gerekli değildir” kararı gerekçe gösterilerek ÇED süreci dışında bırakıldığını öğrenen bölge halkı verilen bu kararın iptalini istiyor. Dava açan doksan dokuz köylü, asırlık zeytin ağaçlarıyla dolu olan yaşam alanlarını korumak için sürecin sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirtti.

Foça’da biyogaz santrali

Foça‘nın Yeniköy Mahallesi’nde İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni İmar Planında imar mera alanında kalan bölgede Biyogaz Santrali yapılmasına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onay verildi.

Santralden 2,468 MWm güç sağlanması planlanıyor. Verilen izin gereği söz konusu parselde, biyogaz enerjisine dayalı elektrik üretim santralinin yanı sıra iletim tesisleri de yapılacak. Söz konusu santral için Hazine’ye ait arazilerin parselasyon planları da Çevre Bakanlığınca yapılarak ilan edildi.

Foça’nın Hancivarı Mevkii Yeniköy Mahallesi’nde 7.5 hektarlık bölgede kurulacak enerji santralinin İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni İmar Planında imar mera alanında kaldığı belirtildi. Verilen izin gereği söz konusu parselde, biyogaz enerjisine dayalı elektrik üretim santralinin yanı sıra iletim tesisleri de yapılacak. İmar planında mera olarak ayrılan alanın Hazine arazilerinin parselasyon planlarının da tamamlanması ile santralin yapım süreci önünde hiçbir engel kalmadı.

Panaztepe arkeolojik sit alanında RES tehlikesi

İzmir Menemen’de tarihi Tunç Çağı’na kadar uzanan ve sayısız uygarlığa ev sahipliği yapan 5 bin yıllık Panaztepe arkeolojik sit alanına Rüzgar Enerji Santrali (RES) kurulması için gerekli imar plan değişikliği onaylandı.

Yamanlar Doğal Tabiat Parkı’nın da sınırında yer alan alanda yapılan imar plan değişiklikleri, Çevre Bakanlığınca askıya çıkarıldı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan (EPDK) 49 yıllığına üretim lisansı olan Çapar Elektrik A.Ş., İzmir Menemen’de RES kurmak için çalışma başlattı.

Santral alanı Menemen Asarlık Mahallesi ile Emiralem mahallelerindeki Yantarla (Çakaltepe) bölgesinde yer alıyor. Santralin kurulmak istendiği bölge İzmir Manisa Çevre Düzeni Planları’na göre Karıncalı Devlet Ormanı’nın içerisinde. Santralin kurulacağı yer ise tarihi dokusu ile dikkat çekiyor.

Panaztepe arkeolojik sit bölgesi içinde kalan Yantarla (Çakaltepe) Mevkii Planlama Alanı, İzmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 2009 yılında 3. Derecede Arkeolojik Sit Alanı olarak kabul edilmişti. Parselin çok sayıda arkeolojik kalıntının bulunduğu Yahşelli köyüne de sınır olması dikkat çekiyor.

Urla-Çeşme’de kamulaştırma

Suudi Arabistan merkezli Albassam Group’un Urla ve Çeşme’deki “acil kamulaştırma” kararı alınan arazilerin yer aldığı bölgede ‘Yeni Çeşme’ adıyla proje hazırlattığı ortaya çıktı.

Projede Alaçatı Koyu ile Mersin Körfezi arasında bir deniz kanalı planladığı görüldü. 25 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı’nın 2054 nolu kararı ile Urla Zeytineli Mahallesi’nde toplam 333 adet parsel, Çeşme Alaçatı bölgesinde ise toplam 178 adet parsel acele olarak kamulaştırılmıştı.
İzmir yarımadası (Ahmet Soysal’ın yazısı)

Menderes’te orman ve nehirlere maden tehdidi

Menderes’te 57 hektarlık alanda yıllık 1,5 milyon ton kapasiteli kalker ocağı kurulması için hazırlanan ÇED raporu nihai olarak onaylandı. BATIÇİM tarafından hayata geçirilecek proje kapsamında 85 yıl boyunca delme-patlatma yöntemi kullanılacak. Taş ocağının orman alanının yanı sıra, Tahtalı Barajı ve Menderes Nehri Yeraltı Suyu Alt Havzası Bölgesi’nde olması dikkat çekti.

Uşak’ta ekolojik tehditler

Uşak’ta 16 bin 572 hektar arazi JES kaynak alanı olarak ihaleye açılacak
Uşak merkeze bağlı Çevreköy ve Kalfa, Banaz ilçesi Ayrancı, Baltalı, Güllüçam ve Derbent köyleri sınırları içerisinde kalan toplamda 16.572 hektar arazi jeotermal kaynak alanı olarak ihaleye açıldı.

Uşak İl Özel İdaresi İl Encümeni Başkanlığı tarafından 6 ayrı ihale duyurusu yayınlandı. Yayınlanan ihale yazılarında da, “Ayrancı ve Baltalı Köyleri sınırları içerisinde kalan toplam 16.572 hektar arazi jeotermal kaynak alanı 5686 Sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun 4.maddesinin 2.bendinde belirtilen şartları taşıyanlar arasında, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45.maddesine göre Açık Teklif Usulü ile ihale edilecektir” denildi. 6 ihalenin 28 Temmuz tarihinde yapılacağı duyuruldu.

“Ege Bölgesinin can damarı” denilen ve bölgenin en önemli ovalarını sulayan nehirlerin kaynağı durumunda olan Murat Dağı’nda yapılmak istenen altın işletmeciliğine karşı Uşak ve yöresindeki ilçe ve diğer illerle beraber topyekun bir mücadele başlatılmıştı. ÇED olumlu kararına karşı dava açarak madencilik projesinin iptalini isteyen yöre halkı, yapılan keşif sonunda bilirkişi heyetinin hazırladığı ve bu madencilik projesinin bir yıkım yaratacağını belirten 109 sayfalık bilirkişi raporunun lehlerine olması nedeniyle rahat bir nefes almaya bile imkan bulamadan bu kez de JES tehdidi ile karşı karşıya bırakıldığını öğrendi.

Uşak-Kütahya il sınırında yer alan Murat Dağı, yöredeki dört büyük su kaynağı olan Büyük Menderes, Gediz, Porsuk ve Banaz Çayı’nın da doğduğu yer. Bu nehirlerin suladığı Büyük Menderes, Çivril, Denizli, Aydın, Söke, Gediz, Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Manisa ve Bakırçay havzaları Ege bölgesinin en önemli tarım merkezleri durumunda.

Murat Dağı’nda 114 endemik tür bitki bulunuyor. Öyle ki Türkiye’de ve Dünya’da tanınmış ilaç firmalarından biri olan Roche , ilaç yapımında kullandığı bitkilerin bazılarını Murat Dağı’ndan temin etmekte.

Denizli’de Afrodisias tehlike altında

1958 yılında ünlü fotoğrafçı Ara Güler tarafından keşfedilen ve Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarından biri sayılan Denizli’deki Afrodisias antik kenti, 2017’de UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedildi.

Yedi bin yıldır yok olmadan günümüze kadar ulaşan dünya mirası Afrodisias antik kenti bugün iki büyük tehlike ile karşı karşıya. İlki Afrodisias antik kentine 3 km mesafe uzaklıkta Amadeus Resources Enerji Tic. Ltd. Şti tarafından yapılacak olan jeotermal santrali. Afrodisias’ı bekleyen ikinci büyük tehlike ise Tavas Avdan köyünde Avdan Madencilik tarafından Afrodisias’a kuş uçuşu 14 km mesafede, 300 MW’lık Termik santral kurulacak olması.

Balıkesir Ayvalık’ta tabiat parkı rantı

Türkiye’nin en büyük tabiat parkı olan Balıkesir Ayvalık Adaları Tabiat Parkı’nda Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca yapılan revizyon çalışması, parkın enerji, turizm ve madencilik faaliyetlerine açılmasının hedeflenmesi nedeniyle tepki uyandırıyor.

20 ada ile anakaradan bir bölümünün yanı sıra kıyı alanlarıyla birlikte yaklaşık 18 bin hektarlık alanı kapsayan ve 1995 yılında koruma altına alınan tabiat parkının enerji, turizm ve madencilik faaliyetlerine açılacağını öne süren Ayvalık Tabiat Platformu, Türkiye’de zaten çok az sayıda bulunan koruma alanlarının sipariş planlarla tamamen yok edilmek istendiğini açıkladı.

Aydın Kuşadası’nda milli parkta sondaj

Aydın’ın Kuşadası ilçesine bağlı Türkmen ve Kirazlı mahallelerinde tarım ve makilik araziler üzerinde Bozyazı Körfez Turizm tarafından üzerinde dört adet sera amaçlı jeotermal kaynak için sondaj arama çalışması başlatılması planlanıyor.

Şirket 22 Mart’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ÇED başvurusunda bulundu. Proje alanına 1,6 kilometre mesafede “1. ve 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı” yer alırken, 40 metre mesafede ise Değirmen Deresi geçiyor. Ayrıca proje alanına 12 kilometre uzaklıkta Dilek Yarımadası Menderes Deltası Milli Parkı yer alıyor. Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı Nihat Fırat, “Serada kullanmak için yapılan başvuru tamamen bir kılıf.

Akışkanın sıcaklık derecesine göre her an enerji üretimine dönüşebilecek bir proje. 1990 yılından beri Kirazlı köyüne musallat olan çevre düşmanlarına karşı mücadele etmekten yorulduk. Yaşam alanlarımızı, tarım topraklarımızı korumak boynumuzun borcu” diye konuştu.

Efeler-Yılmazköy’ün yüzde 85’i JES işgali altında

Aydın’ın Efeler ilçesine bağlı 200 nüfuslu Yılmazköy Mahallesi’nde 2007 yılında çıkarılan yasayla toprakların yüzde 85’i jeotermal kullanımına açıldı. Yılmazköy o günden bugüne jeotermale mahkum edildi.

Jeotermal santrale ait borular evler ve bahçelerin içinden geçiyor. Zeytin ve incir ağaçlarının bol olduğu mahallede artık zeytin ve incir yetişmiyor. Mahalleliler sağlık sorunlarının artmasından şikayetçi.

Efeler- Çiftlikköy’de kuvars ve feldspat ocağı

Aydın’ın Efeler ilçesi Çiftlikköy Köyü’nde tamamı hazine arazisinden oluşan ve Çine Çayı, Büyük Menderes Nehri, Çine Barajı, Topçam Barajı’nın olduğu bölgeye Kuvars Kumu ve Feldspat Ocağı yapılması projesi için “ÇED Gerekli Değildir” kararı verildi.

Yapılması planlanan alan; Çiftlikköy Mahallesi’ne 770 metre, Savandere Mahallesi ve Boğaziçi Mahallesi’ne ise 780 metre uzaklıkta bulunuyor. Bölgedeki yurttaşlar ise tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Proje alanına yakın bölgede 770 metre yakınlığında Çine Çayı, 1.6 kilometre yakınlığında Büyük Menderes Nehri bulunuyor.

Proje alanının hemen yanında ise Karagöz Deresi, isimsiz mevsimsel akışlı dereler ve kuru dere yatakları bulunuyor. Proje alanına Topçam Barajı 14 kilometre uzaklıkta yer alırken, Çine Barajı ise 37 kilometre uzaklıkta yer alıyor.

Manisa Yırca Köyü’nün zeytinlikleri katledildi

Ege’nin birçok bölgesinde özellikle termik santraller için binlerce zeytin ağacı kesildi. Bunların başında da 6 bin 66 ağacın söküldüğü Manisa Soma’ya bağlı Yırca’daki ağaç katliamı geliyor.

Üzüm diyarı Alaşehir can çekişiyor

Manisa, Alaşehir ilçesi, Türkmen, Baklacı, Akkeçili, Selce, Tepeköy, Ilgın ve Işıklar mevkiinde yapılması planlanan Özmen-3 JES, Özmen-4 JES, Özmen-5 JES, Özmen-6 JES, Özmen-7 JES, Özmen-8 JES projesi ile ilgili ÇED süreci başladı.

Yedi bölgede yapılacak yedi ayrı proje “üzüm diyarı” Alaşehir alarm veriyor. Aynı zamanda “büyük ova statüsü” ile Koruma Alanı kapsamına alınan bir bölge olmasına rağmen, jeotermal enerji santrali uygulamaları nedeniyle Alaşehir ilçesi tarımın adeta can çekiştiği bir yer haline geldi.

Geçtiğimiz yıl ve önceki yıllarda meydana gelen jeotermal patlamalar nedeniyle de gündeme gelen ciddi zararlar nedeniyle tarım bölgeleri ve bağları zarar gören köylü ve çiftçiden başka, sanayi kesimi de JES uygulamalarına karşı tepkili. İlk olarak 2012 yılında yaşanan jeotermal patlamalarla gündeme gelen ve üzüm bağları ile tarım alanlarında büyük zararlar oluşan Alaşehir’de, geçen yıl Mart ayında da yine jeotermal patlamalar yaşanmıştı.

Alaşehir Çayı’nda önlenemeyen kirlilik

Ege Bölgesi’nin en önemli tarımsal su kaynaklarından olan Gediz Nehri’ne dökülen Alaşehir Çayı, siyah renkte akarak, kötü kokular saçıyor ve tedirginliğe neden oluyor.

Çayın çevresindeki işletme atıkları sebebiyle suyun renginin değiştiği düşünülürken, siyah akan çay nedeniyle tarımsal alanlar da tehdit altında. Önlem alınmadığı taktirde içme sularının da tehlike altında olduğunu söyleyen Gediz Havzası Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma, Çevre ve Kalkınma Vakfı (GEMA) Başkanı Şener Kilimcigöldelioğlu, “Alaşehir’de 40’a yakın tarım işletmesi var. Bu tarım işletmelerinin atıkları nedeniyle kirlilik sürüyor. Salihli’de de bazı fabrikaların atıkları da buraya geliyor” bilgisini verdi.

Salihli’de HES ve biyogaz inşaatları

Gökova Enerji Üretimi İnşaat Limited Şirketi, Manisa’nın Salihli ilçesi, Karaağaç köyü, Gümüş Çayı üzerinde, altı yıl önce alınan ve yasal geçerlilik süresi sona eren “ÇED Gerekli Değildir” kararına dayanarak hukuksuz bir şekilde HES inşaatına başladı.

Öte yandan Salihli ilçesi Çapaklı Köyü yakınlarında kurulmak istenen biyogaz enerji santrali için çalışmalara başlanması köylüler tarafından engellendi. Şirketin iş makinelerinin geçtiği yolu kapatan köylüler araçların çalışmasına izin vermedi.

Kütahya’da HES için acele kamulaştırma

Kütahya’daki Dola Deresi üzerinde yapılması planlanan Karaköy Regülatörü ve HES’i için, Domaniç ilçesine bağlı iki köyde “acele kamulaştırma” kararı verildi.

HES için 2013’te Aknil Enerji Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne üretim lisansı verilmişti. Projeye yönelik 2020’nin ocak ayında ise su kullanım hakkı anlaşması imzalanmıştı.

İÇ ANADOLU

Beyşehir Gölü’nde kirlilik

Anadolu’nun en büyük tatlı su gölü olan Konya’daki Beyşehir Gölü’nde kirlilikten dolayı balıkçılık yapılamaz hale geldi. Devlet Su İşleri’nin zamansız çektiği sular, fabrika atıkları ve bilinçsiz avlanma Anadolu’nun en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nü ve içindeki balık türlerini tehdit ediyor.

Öte yandan Beyşehir Belediye Başkanı, Türkiye‘nin en büyük tatlı su gölü durumundaki Beyşehir Gölü‘nün kenarında bulunan 188 hektarlık bölgeye plaj, marina, kamping alanı, bungalovlar ve çadır kamplı tesisler yapılacağını açıkladı.

Ilgınlılar ata topraklarını vermek istemiyor

Konya’nın Ilgın ilçesinde yer alan Çavuşçugöl mahallesinde bölge halkının 200 yıllık ata toprakları kömür madeni açmak için acele kamulaştırıldı.

Dava sonucu beklemeden başlayan çalışmaları engellemek isteyen köylüler ise jandarma müdahalesiyle karşılaşmış tarlalar iş makineleri tarafından tahrip edilmişti.

Davaya bakan Danıştay 6’ncı Daire burada işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya imkansız zararların doğacağı belirtilen açıklamada yürütmenin durdurulmasına oybirliğiyle karar verdi. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Danıştay kararına rağmen kömür madeni çalışmalarını devam ettirdi.

Karapınar’ın Meke Gölü kurudu

Konya‘nın Karapınar ilçesinde, ‘Dünyanın nazar boncuğu’ olarak bilinen krater bir yapıya sahip Meke Gölü‘nde bir damla bile su kalmadı. Kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama nedeniyle yeraltı su seviyesinin hızla azalması sonucu kuruyan göl, eski günlerini arıyor.

Meke Gölü’nün doğuşu 5 milyon yıl öncesine dayanıyor. Volkanik patlamayla meydana gelen kraterin suyla dolması, 9 bin yıl önce ise gölün ortasında ikinci patlamanın olması ve buranın da suyla dolması sonucu oluştu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca göle, çevre dere ve göllerden su taşınarak, Meke’nin kurtarılacağı belirtildi.

Karatay’da 85 bin ağaçlık orman sır oldu

10 yıl önce Konya‘nın Karatay ilçesinde AKP’li eski Belediye Başkanı Mehmet Hançerli tarafından, Hazine’den alınan 2 milyon 472 bin metrekarelik yere 85 bin ağaçlık ormanlık alan oluşturuldu. Hançerli; iğde, akasya, sofora, aylantus, gladiçya, ılgın ve dişbudak gibi türlerin de bulunduğu 85 bin ağacın sanayi bölgesine nefes aldıracağını ifade etti.

Aslım Ormanı olarak bilenen alan; AKP’li bazı milletvekillerinin girişimiyle, imarı sanayi alanı olarak değiştirilerek Konya Büyükşehir Belediyesi’ne devredildi. Devrin hemen ardından buradaki 85 bin ağaç söküldü. Şu anda 2 milyon metre karelik alanda ne bir ormanlık alan var ne de tek bir ağaç kaldı. Ormanlık alanın bir kısmının AKP’li belediye tarafından arsa olarak satılacağını belirtiliyor.

Kangal’da Alevilerin kutsal yerinde altın aranıyor

Sivas’ın Kangal ilçesi Pınargözü, Bakırtepe’de ve çevre köylerde; Koç Holding şirketi Demir Export, Alevilerin kutsalı olan ziyaret yerinde siyanürle altın arama çalışması yapıyor.

Pınargözü’ndeki ziyaret yerlerinin talan edildiğini ve artık sularının akmadığını belirten köylüler, ÇED raporu için başvurdukları mahkemenin kararını bekledikleri karar açıklandıktan sonra Anayasa mahkemesine başvuracakları vurguladı.

Sivas Tokuş köyünde kalker ocağı

Geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan Sivas merkeze bağlı Tokuş köyünün içme suyu kaynaklarının bulunduğu tek mera alanlarına yapılmak istenen taş-kalker ocağına karşı köylüler dava açtı.

Tokuş köyüne 2015 yılında da taş-kalker ocağı açılması için verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararı köylülerin yürüttüğü hukuki süreç sonucu engellenmişti. Sivas İdare Mahkemesi o zaman verdiği kararda taş ocağı açılmak istenen projeye verilen ÇED Gerekli Değildir” kararını “proje alanındaki su kaynağı ile ilgili eksiklikler nedeniyle hukuka uygun bulmamıştı. Karar için hukuk mücadelesi başlatan köylüler, beş yıl önce de benzer bir girişimin yapıldığını hatırlatıyor. (fotolu)

Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği Saray kurbanı

Ankara Beştepe’ye yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Atatürk Orman Çiftliği’ni (AOÇ) tahrip etti. Danıştay tarafından, yapıldıktan sonra ‘yürütmesi durdurulan” Saray, yeni binalarla büyürken, güvenlik amacıyla kurulacak yeni yerleşkeler de AOÇ’yi yok ediyor.

Beypazarı’nda kalker ocağı hayvancılığı bitirecek

Ankara’nın Beypazarı ilçesi Doğanyurt Köyü’nde yapılacak olan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi Projesi’ne Doğanyurt köylüleri itiraz ediyor. 26 memeli hayvan türünün yanı sıra sekiz farklı ağaç türüne ait fosilin ve yirmi endemik bitki türünün bulunduğu bölgede, söz konusu projenin hayata geçmesi halinde günde 40 kilo dinamit patlatılacağını söyleyen Doğanyurtlular Derneği Başkanı Adil Taşkıran, kalker ocağının hayvancılığı bitireceğini söylüyor.

Köylülerin çiftçilikle geçimini sağladığını söyleyen Doğanyurt Muhtarı Rıza Koçak ise kalker ocağının yapılmasıyla bölgenin ormansızlaştırılacağını, meyve sebze bahçelerinin yok edileceğini ifade ediyor.

 

Eskişehir’de Alpu termik santrali

Eskişehir’in verimli tarım arazisi Alpu Ovası’nda yapılmak istenen termik santrale karşı verilen uzun soluklu mücadele kazanımla sonuçlandı.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), bölgede termik santral yapılması için kömür rezerv alanlarının özelleştirilmesine ilişkin kararı iptal etti.

Gerekçe olarak ise alanın, Büyük Ova Koruma Alanı olarak belirlenen Alpu Ovası içinde kalması nedeniyle bölgenin en verimli tarım arazilerinin tarımsal bütünlüğünün bozulacağına tereddüt bulunmaması ve insan sağlığına olası etkilerin hesaba katılmaması gösterildi.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı rapora göre, Eskişehir Alpu Kömürlü Termik Santrali hayata geçirilirse, 24 şehirde 11 milyondan fazla insan sağlığı bozulacaktı. Ayrıca, proje kapsamında 575 futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı tarım amacı dışında kullanılarak yok olacaktı.

Bozüyük’te 36 bin ağaç maden için kesilecek

Eskişehir, maden şirketlerinin de tehdidi altında. Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerindeki ocakların ardından şimdi Bilecik Bozüyük‘teki mevcut maden sahası genişletiliyor.

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Eskişehir-Bilecik polimetal aramaları kapsamında Bozüyük Muratdere mahallesinde bakır ve molibden maden sahası kapsamında 36 bin ağaç kesilecek.

Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği’nin (ESCEVDER) paylaştığı bilgilere göre, maden ocağı alanı Muratdere köyündeki yerleşime 576, köy merkezine 900 metre uzaklıkta.

Sivrihisar’da siyanürlü altın

Eskişehir‘in Sivrihisar İlçesi‘ndeki TMSF’ye ait Koza Altın İşletmeleri’nin yaşam alanlarının dibine yapmak istediği Siyanürlü Atık Barajı için korona döneminde apar topar ÇED raporu yazılıp jet hızıyla onaylandı ve inşaat çalışmalarına başlandı.

Kaymaz ve Karakaya köyleri arasına ikinci siyanürlü atık barajına, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Çevre Derneği‘nin yazılı itirazlarına rağmen Çevre Bakanlığı ÇED raporunu jet hızıyla onayladı. Bin 500 kişinin yaşadığı Kaymaz ve Karakaya mahallelerinin ortasına yaklaşık 40 hektar mera alanına inşa edilecek atık barajı 1 milyon 750 bin metreküp hacme sahip olacak.

Öte yandan Eskişehir’de dokuz adet jeotermal kaynak arama sahası için ruhsat verileceği açıklandı. Eskişehir il sınırları içinde kalan dokuz adet jeotermal kaynak arama sahasına üçer yıllık arama ruhsatı vermek üzere, açık teklif usulüyle ihale yapılacak.

Kapadokya da altın tehdidiyle karşı karşıya

Kanadalı Centerra maden şirketi, Nevşehir’in Avanos ilçesine bağlı Özkonak ve Göynük köylerinde toplam bin 306 hektarı kapsayan devasa alanda altın aramak için Enerji Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nden resmen ruhsat aldı.

Yöre halkı altın madeninden, şirketin sondaja başlamasıyla haberdar olabildi. Madenin durdurulması için dava açılırken, on binlerce itiraz dilekçesi toplandı.

Kapadokya yöresinde altın madeni arama çalışmalarını sürdüren Kanadalı Centerra Şirketi “rezerv yetersiz” gerekçesiyle bölgeden çekilme kararı aldı.

Niğde Ulukışla’da altın aramada siyanür sızıntısı

Niğde‘nin Ulukışla ilçesi Tepeköy Mahallesi yakınlarında işletilen altın madenindeki siyanür sızıntısı resmi raporlarla tespit edilmesine rağmen gerekli önlemler alınmıyor. Uzmanlar analiz sonuçlarına yansıyan siyanürün son derece tehlikeli olduğu ve madenin derhal kapatılması gerektiği düşüncesinde.

Niğde’de altın çıkarma tesisindeki havuzun patladığı ve siyanürün toprağa karıştığı iddiaları üzerine açılan davalar sürerken Gümüştaş AŞ tarafından ikincisi yapılmak istenen cevher tesisi projesine “ÇED olumlu” kararı verildi. Ulukışla’ya bağlı Tepeköy’ün sakinleri, topraklarının ve sularının siyanür nedeniyle kirlendiğini belirterek yapılmak istenen ikinci tesis için Aksaray idare Mahkemesi’ne 400 imza ve 4 bin evrak ile itiraz etti.

AKDENİZ BÖLGESİ

Salda Gölü’ne millet bahçesi inadı

‘Türkiye’nin Maldivleri’ olarak bilinen ve 2 milyon yıllık bir sürede oluşan Salda Gölü’ne 300 bin metrekarelik millet bahçesi yapılmak isteniyor. Kamuoyunun büyük tepkisi ile karşılaşan projeye ilişkin tartışmalar uzun süredir devam ediyor. Projeyi yürüten yüklenici firmaya ait iş makinesi ve kamyonlarla, alandaki kumsal tahrip edilmişti. Tepkinin ardından, şirket hakkında soruşturma başlatılmış, taşınan kumlar da eski yerlerine geri getirilmişti.

Ancak Millet Bahçesi için çalışmalar, açılan davaların sonuçları beklenmeden bir kez daha hızlandı. Şu sıralarda göl kenarında inşaata faaliyetleri devam ediyor. Göle güzelliğini veren beyaz kumlar ise sarıya döndü. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sarı rengin polenlerden kaynaklandığını ve normal bir durum olduğunu iddia etti.

Ancak Tabiatı Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Erol Kesici “Salda Gölü’nün çevresinde yapılan değişikliklerin Salda Gölü’nde bir değişiklik meydana getirmeyeceğini düşünmek bilime aykırı bir düşünce. O yüzden Millet Bahçesi’ne karşıyız” diyor.

Afşin insan sağlığı için tehdit

Maraş’ın Afşin ilçesinde Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan Afşin C Termik Santralı Açık Kömür İşletmesi ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da 27 Mart tarihinde ‘ÇED Olumlu’ kararı verdi. Yıllardır mevcut santraller nedeniyle halk sağlığının yok sayıldığı kentte kurulmak istenen santralin ÇED dosyasını Kanal İstanbul’un ÇED raporunu hazırlayan Çınar Mühendislik yaptı.

Öte yandan Greenpeace tarafından Maraş’ta yer alan Afşin A ve Afşin B kömürlü termik santrallerinin tesis etki sahası içerisinde gerçekleştirilen ölçüm sonuçları, santrallerin bölgeye nasıl zehir saçtığını net şekilde gözler önüne serdi. 5 Ekim – 11 Kasım tarihleri arasında dört noktada gerçekleştirilen hava kalitesi ölçüm sonuçları, bölgenin insan sağlığı için nasıl yaşanmaz hale geldiğini ve kömürlü termik santrallerin havamızı nasıl kirlettiğinin bir kanıtı oldu. Çalışmada, insan kaynaklı hava kirliliğinin en büyük nedenlerinden olan partikül madde 10 (PM10), partikül madde 2,5 (PM2,5) ile SO2 ve NO2 yoğunlukları ölçüldü.

Mersin’de tehlikeli polipropilen tesisi

Mersin Karaduvar’da doğayı kirleteceği gerekçesiyle büyük tepkiye neden olmasına rağmen yapılmak istenen polipropilen tesisi için Toros Tarım AŞ’nin olduğu bölge “özel endüstri bölgesi” ilan edildi. Tesisle ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı iptal edildi.

Hukuki süreç devam ederken, halk sağlığını olumsuz etkileyecek tesisin ayrıca liman ve serbest bölge gelişimini olumsuz etkilemesinden dolayı bu projenin Mersin ekonomisine darbe vuracağı da belirtiliyor.

Olimpos’ta yapılaşmanın önü mü açılıyor?

Antalya’nın Kumluca ilçesinde bulunan ve 1. derece sit alanı olan dünyaca ünlü Olympos Antik Kenti’nin sit derecesi düşürülerek 3. derece arkeolojik SİT alanına çevrildi. Karar yapılaşmanın önünü açacak.

Antalya’da aralarında Mimarlar Odası, Antalya Kent İzleme Platformu ve Beydağları Kardeşliği gibi pek çok oluşum ve yerel halk konuyla ilgili itirazlarını sundu.

Akkuyu tam gaz devam

Mersin’in Gülnar ilçesinde Rusya devlet kurumu Rosatom tarafından yapılan Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatına 2018 yılında başlandı. 2023’de bitirilmesi planlanan santralde su soğutmalı reaktör kullanılacağı için, reaktörün deniz suyunu ısıtarak denize vermesi nedeniyle deniz canlıları yok olacak. Fay hatları üzerinde kurulacak santralden çıkacak nükleer atıkların ne olacağı ise henüz bilinmiyor.

Türkiye, Akkuyu Nükleer Santrali’nde üretilecek her kilowatt (kwh) elektrik için 15 yıl boyunca Rus Rosatom şirketine 15,33 dolar sent ödeyecek.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin hukuken geçerli bir ÇED raporu ve hukuken geçerli bir üretim lisansı olmaması ile ilgili bir dava açılmış bulunuyor. Dava süreci hala devam ediyor.

Adana’da Emba termik santraline kitlesel tepki

Çevre koruma kuruluşları, Çinli Şangay Elektrik tarafından Adana’ya kurulmak istenen termik santralin koruma altındaki Sugözü Kumsalı’na yapılamasının durdurulması için bir kampanya başlattılar.

Ziraat Mühendisleri Odası, 350.org, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Ekosfer, Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL), TEMA Vakfı, WWF-Türkiye ve YUVA Derneği tarafından başlatılan kampanyanın katılımcılarından Adana Tabip Odası eski Başkanı Doktor Ali İhsan Ökten, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna karşı Ankara İdare Mahkemesine santralin lisansının iptal davası açtıklarını da hatırlattı.

Hunutlu termik santrali

Adana’nın Yumurtalık İlçesi’ne yapılmak istenen Hunutlu kömürlü termik santrali bulunuyor.

Sağlık ve Çevre Birliği (HEAL) ile Enerji ve Temiz Hava Araştırma Merkezi (CREA) tarafından gerçekleştirilen modelleme çalışmasına göre, Hunutlu Kömür Santrali faaliyette olduğu süre boyunca Adana’da yaklaşık 2 bin kişinin erken ölümüne sebep olacak. Bu hesaba Adana ve İskenderun Körfezi’ndeki üç termik santral daha eklendiğinde erken ölüm sayısı 7 bin 400’e çıkıyor.

Adanaya Temiz Hava kampanyasını başlatan 20 çevre örgütü Çinli bankalara santrale yatırımlarını geri çekmeleri için mektup gönderdi.

Mersin Değirmençay köyünde kalker ocağı tehdidi

Mersin Yenişehir’e bağlı Değirmençay köyü halkı, çevreye büyük zarar verecek kalker ocağı ve kırma-eleme-yıkama tesisi riskiyle yüz yüze. Plana ilişkin rapor hazırlayan Çevre Mühendisleri Odası, bilimsel ve teknik değerlendirmeler yapılmadan projenin uygulanmaması gerektiğini ifade etti, tesisin faaliyet alanı ve çevresi için büyük riskler taşıdığını vurguladı.

Taş/kalker ocakları ve kırma-eleme tesislerinde malzemenin çıkarılması (delme, patlatma ve yükleme), kırma eleme tesisinde işlenmesi, nihai son ürün olarak depolanması ve nakliyesi gibi süreçlerde birçok olumsuz çevresel etki meydana geleceği uyarısında bulunan ÇMO, bu tesislerin, oluşturdukları atıklar, doğal ekolojik dokunun tahribatı, sarsılma, titreşim ve gürültü ile çevre ve insan sağlığına etkileri olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği konularında da etkilerinin olacağına dikkat çekti.

Isparta’da mermer uğruna 48 bin ağaç

Isparta’nın Sütçüler ilçesinde mermer ocaklarının yarattığı yıkıma bir yenisi daha eklenecek. Yukarı Köprüçay havzasında, ilçeye bağlı İbişler köyü sınırlarında yaklaşık 100 hektarlık alanda mermer ocağı ruhsatı verildi.

240 dekarlık kısmında işletmeye açılması planlanan mermer ocağı için Isparta Valiliği ÇED Gerekli Değildir kararı verirken orman arazisi olan proje sahasında yaklaşık 48 bin 612 adet ağacın kesileceği belirtildi.

Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu’ndan yapılan açıklamada, bölgedeki vahşi madencilik uygulamalarına son verilmesi istendi. Bölge aynı zamanda doğa korumada öncelikli alanlardan biri olan Köprüçay Vadisi Önemli Doğa Alanı (ÖDA) ile Dedegöl Dağları Önemli Doğa Alanı’nın kesişme noktasında yer alıyor.

Mezitli’de 60 bin narenciye ağacı

Cumhurbaşkanı Kararnamesi sonrasında Mersin Büyükşehir Belediyesi kamulaştırma kararı aldı. Arazinin sahipleri, tarlalarının rant alanına döneceği gerekçesiyle buna tepkili.

Tarla sahipleri, acil kamulaştırma kararı alınmasında Mezitli Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda MHP’nin Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Bünyamin Önel’in girişimlerinin de olduğunu söylüyor. Mezitli’de 60 bin narenciye ağacının bulunduğu tarım arazisi, yapılacak sanayi sitesi için kesilecek. Tepki gösteren bahçe sahipleri, arazilerini ranta kurban etmeyeceklerini söyledi.

Hatay’da olivin ocağı ve kırma tesisi

Hatay Ekoloji-Politik üyeleri, Hatay’ın İskenderun ilçesine Güzelköy, Bekbele ve Aşkarbeyli mahalleleri yakınında yapılması planlanan Olivin Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi projesine karşı olduklarını dile getirdi. İskenderun’da yapılması planlanan taş ocağına ilişkin yapılacak ÇED toplantısına tepki göstererek, “Canlıların yaşam alanlarının ranta peşkeş çekilmesi için talan edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

Öte yandan yapılması planlanan olivin ocağı ve kırma eleme tesisi ÇED toplantısı yöre halkı tarafından yaptırılmadı. Polis köylülere müdahale ederken çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Kaş’ta mermer ocağına ‘ÇED gerekli değil’ kararı

Antalya’nın Kaş ilçesinde Karadağ Mahallesi’ne yapılması planlanan mermer ocağı için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir kararı verildi. CTM Mermer İç ve Dış Ticaret tarafından açılması planlanan maden ocağının proje bedeli 910 bin TL.

Şirket 30,96 hektarlık ruhsat alanın 10,84 hektarlık alanında çalışma yapacak. Şirket 43 yıl boyunca işletmeyi düşündüğü maden ocağından senede 100 bin metreküp cevher çıkaracak. Proje kapsamında yılda 10 milyon 350 bin TL kâr edecek.

Nurhak’a ÇED hileleriyle bir maden daha

Maraş’a bağlı Nurhak ilçesi Biçin köyü yakınlarında yapılmak istenen demir-alüminyum madeni, şirketlerin yasal mevzuatın açıklarından yararlanarak nasıl ÇED süreçlerini geçiştirdiklerine örnek olacak türden bir proje. Aynı bölge için iki farklı ruhsat alanı gösteren madenci firma ÇED sürecinden kaçtı.

Kağıt üzerinde yapılan bu hilenin yurttaşların aklıyla alay etmek anlamına geldiğine belirten Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan, madene karşı her türlü mücadeleyi vereceklerini dile getirdi.

HDP Milletvekili Zeynel Özen, Maraş’ın Nurhak ilçesinde verimli arazilerin olduğu beş köyün ortasına kurulmak istenen maden ocağını Meclis gündemine taşıdı. Özen, “Alevilerin yaşadığı yerlere yoğun maden ocakları ve HES’ler yapılmasının amacı nedir?” diye sordu.

Antalya’nın mor üzümü HES tehdidi altında

Antalya’nın üç ilçesinden geçen 33 km’lik Karpuzçay üzerine HES inşa eden firma kapasite artışına gitti. Köylüler ise itiraz dilekçeleri verdi, tarım ve hayvancılığın biteceğini belirtti.

Mor üzüm bağlarıyla meşhur bölgede daha önce Kanyon Enerji A.Ş. firması tarafından ilk bölümü faaliyete geçirilen Çenger I HES için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na kapasite artışı başvurusunda bulunuldu. Bakanlık tarafından onaylanan ÇED raporuna göre projenin planlanan ikinci ve üçüncü bölümleri 30 km’lik bir alanı kapsıyor.

Projenin iki ve üçüncü bölümleri doğrudan tarım alanları ve korunması gereken alanlar içerinden geçiyor. Projenin gerçekleştirilmesinin planlandığı Çenger Deresi ekolojik ve biyoçeşitlilik açısından çok önemli bir alan.

Söz konusu proje sulak alanların korunması yönetmeliğinde sulak alanlar kapsamında yer alıyor. ÇED raporunda tarım alanlarına yer verilmezken, Gençler Köyü’nde 800 dönüm üzüm bağı ile 1 bin 500 dönüm tarım arazisi doğrudan doğruya etkilenecek. Geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan bölgedeki diğer köyler de aynı şekilde olumsuz etkilenecek.

Maraş’ın en verimli ovasına taş ocağı tehdidi

Maraş’ın Pazarcık ilçesinde bulunan ve deprem bölgesinde yer alan Çöçelli köyünde yapılmak istenen taşocağı için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu onaylandı. Türkiye’nin en verimli ve sulanabilen ovalarından birisi olan Pazarcık Mevkii’ndeki Narlı Ovası’na, çevre halkının karşı çıkmasına rağmen 2008’de SANKO ve KİPAŞ tarafından 6 kilometre ara ile devasa iki çimento fabrikası kurulmuştu.

Fabrikalarla birlikte, işletmelere kireç taşı, marn, kil sağlamak için ovanın geneline dağılan ocak ve tesislerin de yapılacağı öngörülüyordu. SANKO Holding’e bağlı Çimko Çimento ve Beton San. Tic. A.Ş tarafından Çöçelli Mahallesi Mevkii’ne yapılması planlanan Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi faaliyetleriyle ilgili olarak ÇED raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kabul edildi.

Projenin hayata geçirilmesi durumunda ise kırma-eleme işlemleri sırasında ortaya çıkacak çevresel etkilerin bölgenin doğal yapısını neredeyse geri dönüşü olamayacak şekilde bozacağının şüphe götürmeyecek bir gerçek olduğunu vurgulayan HDP’li Mahmut Toğrul, Narlı-Çöçelli Ovası’nın birinci sınıf tarım arazisi olduğunu söyledi. Bölgedeki mera alanlarında yöre halkının hayvancılık ile geçimini sağladığını da ekleyen Toğrul, “Söz konusu kalker ocağının yapılmasıyla birlikte birinci sınıf tarım arazisi olan, geçimini çiftçilik ve hayvancılık ile karşılayan yöre halkı büyük bir mağduriyet yaşayacaktır. Ocaklardaki patlamaların deprem fay hatlarını harekete geçirmesi gibi bir risk de bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Antalya’da SİT alanına 10 katlı otel

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde doğal sit alanı statüsündeki Selinus sahilinde yapılması planlanan 5 yıldızlı otel projesi tartışma yarattı. Green Park Otelleri’nin sahibi Adil Üstündağ, bu bölgede inşa etmeyi planladığı otel projesinin görsellerini yerel basınla paylaştı.

Selinus Sahiliyle ilgili hazırlanan koruma amaçlı imar planında 4 kat yapılaşma izni verilirken kamuoyu ile paylaşılan otel projesinin 8-10 kat niteliğinde olması akılları karıştırdı. Projenin uygulanmak istediği alanla ilgili Gazipaşa Belediyesi’nin yaptığı 18 uygulamasına karşı açılan dava sürerken otelin duyurusuyla ilgili fotoğraflarda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun kardeşi Hasan Çavuşoğlu’nun da yer alması dikkat çekti.

Covid-19 salgınının turizmi vurduğu bir dönemde bölgedeki kimi otel sahipleri tarımsal üretime yönelirken Gazipaşa’daki verimli tarım arazileri ve koruma altındaki sahil betonlaşmaya açılacak. Antalya’nın doğusunda yer alan Gazipaşa’daki Selinus sahili, kentin betonlaşmadan korunabilmiş son kıyı alanlarından biri. Adını Selinus antik kentinden alan 3. Derece doğal sit alanı statüsündeki sahilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan Koruma Amaçlı İmar Planı’na göre yaklaşık 2 kilometrelik alan 5 yıldızlı otellere açılmıştı.

Gazipaşa'da imar planına tepki gösterenler eylem yaptı

Eğirdir Gölü’ne de PHES

Çinli Gezhouba Group, KAF Teknik Yapı ve General Elektrik işbirliğiyle Isparta’da Eğirdir Gölü için projelendirilen 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santralinin (PHES) inşaatına Ocak 2022’de başlanacağı açıklandı. Santral dört adet 250mW’lık üretim ünitesinden oluşacak. Santralin inşa çalışmalarının başlamasından itibaren 75 ay içinde tamamlanarak faaliyete geçeceği belirtildi.

General Elektrik (GE) Hidroelektrik Bölümü Türkiye ve Ortadoğu Üst Yöneticisi Marwan Al Roub, Isparta’da kurulacak 1000 megavatlık pompaj depolamalı hidroelektrik santrali için 4 adet 250 megavatlık özel çift yönlü türbin ve ekipmanlarının kullanılacağını söyledi. Projenin jeolojik, topografik ve çevresel kısıtlarını içeren kriterler açısından araştırmalarının tamamlandığı ve harekete geçildiği söylendi.

Güç talebinin az olduğu zamanlarda suyu yüksekte bir havuza basan, talep arttığında ise suyu aşağıya basıp enerji üretilen bir HES çeşidi olan 1000 MW’lık pompaj depolamalı hidroelektrik santral (PHES) için söz edilen ‘havuz’ Eğridir Gölü’nü tamamen kurutabilecek bir kapasite içeriyor. Santralin, ilerleyen günlerde devreye girecek Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali için de enerji kaynağı tamamlayıcısı olacağı ifade ediliyor.

Antalya Dereköy’de kömür madeni karşıtı mücadele

Antalya’nın Korkuteli ilçesi Dereköy yaylasında kömür madenciliği yapılmak isteniyor. Dereköy köylüleri ise maden ocağına karşı çıkıyor. Tarım arazilerinin olduğu bölgedeki araziyi kiralayan şirket burada madencilik faaliyeti yürütmek istiyor.

Tarım Toprakları Koruma Kurulu’nun yanlış ve hukuksuz olduğu öne sürülen ve kömür madeninin açılmasına destek veren kararı sonrasında maden şirketi ÇED raporu çalışmaları için başvuruda bulundu. Madene karşı çıkan köylülerin ise tek dayanağı maden çıkarılmak istenen arazideki tarihi eserlere ilişkin yapan Antalya Kültür Varlıkları Koruma Müdürlüğü’nün vereceği karar.

DOĞU ANADOLU

Dersim’de maden işgali durmuyor

Türkiye’de yeraltı kaynakları bakımından en fazla çeşitliğe ve zenginliğe sahip olan Yukarı Fırat havzasında bulunan Dersim‘de her geçen gün daha fazla maden sahaları açılıyor

. Dersim coğrafyası ‘güvenlik’ amaçlı yapılan ve yapılması planlanan baraj ve HES projeleriyle, orman yangınlarıyla, maden ve taş ocaklarıyla, özel güvenlik bölgeleriyle büyük bir saldırı altında. 145 maden projesinin bulunduğu ve 43 bin 350 hektar alan maden sahası ilan edildiği Dersim’de 60 kilometre uzunluğundaki Munzur Dağları‘nın tamamının maden sahası ilan edildiği ortaya çıktı.

Kentte verilen bu ruhsatlardan bir kısmı Munzur Gözeleri, Munzur Suyu, Mercan Vadisi, Kırk Merdiven Şelaleleri, Tülin Tepe, Tepecik ve Pulur höyüklerini içine alan alanı kapsıyor. Arama ruhsatı verilen sahanın bir kısmının florasında bin 900 çeşit bitki tespit edilip, bunlardan 43 çeşidi Munzur Dağları’na, 227 çeşidi Türkiye’ye özgü endemik türlerden oluşuyor. Dersim şehir merkezine karayolu ile yaklaşık 6 kilometre uzaklıkta olan Milli köyü sınırları içinde 2006 yılında açılan taş ocağı köylülerin tüm tepkisine rağmen işletiliyor.

Munzur Gözeleri’ne kepçeyle girildi

Dersim’in Kürt Alevi halkının kutsal inanç mekânlarından biri olan ve Çewres Çime (Kırk Göze) olarak da adlandırılan Halvori Gözeleri’nde otel inşa edilmek isteniyor. Dersim’in Ovacık ilçesinde bulunan ve Alevilerin kutsal mekanlardan biri olan Munzur Gözeleri’ni imara açan peyzaj projesinin çalışmalarına da başlandı. Alevi toplumunun, kurumların ve yöre derneklerin tüm tepkilerine rağmen durdurulmayan proje kapsamında Munzur Gözeleri’ne kepçelerle girildi.

Danıştay 13. DairesiTunceli Ovacık‘ta bölge halkı tarafından kutsal kabul edilen Munzur Gözeleri‘ne yapılmak istenen ve beton dökülerek başlanan rekreasyon projesinin ihalesini iptal etti.

Segedik köyü baraj sularına gömülecek

Dersim Hozat’a bağlı Segedik köyüne yapılması planlanan sulama göleti 2010 yılından beri gündemde. Bu göletle esas olarak Çemişgezek’e su taşınması planlanıyor.

Bu göletle birlikte Peyik (Çağlarca) Karakolunun altından Kinzir Ormanları’na kadar su tutulacak. Segedik köyü ve tarım arazileri sular altında kalacak. Ayrıca Taşkirek, Zankirek, Gevüçler, Peyik, Norşin ve Ağzunik köyleri göletin yarattığı tahribattan etkilenecek. 200 milyon bedel biçilen projenin ihalesi 9 Şubat’ta yapıldı ve 55 firma katıldı.

Kürtlerin belleği olan Zilan Deresi’ne HES

Van’ın Erciş ilçesinde bulunan Zilan Deresi’ne hükümet tarafından 2014 yılında HES yapılması için başlatılan çalışmalar çevre örgütleri ve çevre köylerin başvurusu üzerine Danıştay kararıyla durduruldu.

2015 yılında Danıştay 6. Dairesi’nin kararıyla yapımı durdurulan HES projesi, son iki aydır yeniden başladı. Korona virüsü nedeniyle herkesin evine çekildiği bir dönemde söz konusu alanda yeniden HES çalışmasına başlandığı ortaya çıktı.

Van’da HES’ten dolayı sayısız balık öldü

Çatak’taki Sortkin Çayı üzerinde bulunan HES’ten kaynaklı strese giren sayısız balık öldü. Tarım ve hayvancılığı da olumsuz etkileyen HES’e karşı “yürütmeyi durdurma” davası açıldı. Çataksuyu (Sortkin) Çayı üzerinde bulunan ve 2020’nin Kasım ayında faaliyete geçen “Saral-3” adlı HES’in doğaya ve canlılara olumsuz etkileri birkaç ay içerisinde kendisini göstermeye başladı.

HES’in faaliyete geçmesi sonrası ilk olarak deredeki su seviyesi düşmeye ve balıklar ölmeye başladı. Su seviyesindeki yaşanan ani yükseliş ve düşüşler özellikle bölgedeki alabalık tesislerinde ciddi zararlara neden oluyor. Suların çekildiği anlarda ise binlerce kırmızı benekli alabalık ölüyor.

Gevaş’ta yasaklı mesire alanına kalker ocağı

Van Gevaş’ta Orman Bölge Müdürlüğü tarafından mesire alanı olduğu için “yasak” tabelası asılan bölgede kalker ocağı açıldı, Karayolları 11’inci Bölge Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırıldı.

Akdamar Adası’nın karşı kıyısından 150 metre uzaklıkta Karayolları 11’inci Bölge Müdürlüğü’nün verdiği ruhsat ile Elit Yol Şirketi tarafından Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi kuruldu.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Ağaçlandırma sahasıdır, girmek ve otlatmak yasaktır” tabelası ile tel örgülerle çevrilen alan, insan ve hayvanlara yasaklanırken, aynı alanda iş makinalarının çalışması ise çevre örgütlerini ve mühendisleri harekete geçirdi.

Bölgede oluşturduğu gürültü ve çevre kirliliğinin yanı sıra tarım arazileri ve yaşam alanına kurulan ocak, Van Gölü’ne kuş bakışı bakılan nadir tepelerden biri. Buradan çıkarılan taşlar Gevaş ilçe çıkışında yerleşim yerlerine yakın kurulan aynı şirkete ait başka bir ocakta işleniyor.

Ocak yaşam alanları, tarım arazileri ve gölün doğal görünümü açısından şimdiden büyük tehlike oluşturuyor. ÇED raporu olmadan maden ocaklarının kurulamayacağının altını çizen mühendisler, ocağın kurulduğu alanın bitki örtüsünden, yaşam alanına yakınlığından ve gölden dolayı “ÇED olumlu” raporu verilemeyeceğini belirtti. Ekolojistler ise Van Gölü’ne has olan “inci kefali” balığı başta olmak üzere göldeki birçok canlı ile beraber yurttaşların ektiği sebze ve meyvenin de olumsuz etkileneceği uyarısında bulundu. Ocağın kurulduğu alanın Van’a 4 kilometre uzaklıktaki tarihi Hişet Kalesi, İzzettin Şiir Camii ve Selçuklu mezarlığına yakınlığının da olumsuz etkiler doğuracağı da belirtiliyor.

Van’da köylülere havaya ateş açarak müdahale

Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yurtbaşı Köyü’nde özel bir şirketin açmak istediği mermer ocağı için köye gelen askerler, köylülere ait 20 ahırı yıktı. Duruma itiraz eden köylülere havaya ateş açarak müdahale eden askerler dört köylüyü gözaltına aldı.

Mermer ocağının 10 yıl önce de açılmak istendiği ancak o dönem köylülerin itirazı üzerine açılamadığı öğrenildi. Şirket 10 yıl sonra bu sefer jandarma eşliğinde köye geri geldi. Tam içinde ocak açılması istenen köydeki 70-80 hanede 700’e yakın vatandaş yaşıyor. Köy, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor.

Direnen köylülerden dördünü gözaltına alan jandarma ve iş makineleri yıkımın ardından köyden ayrıldı.

Erzurum’daki Tortum Gölü’nde yağma

Tortum Gölü ve çevresi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Rekreasyon projesi adı altında 9 buçuk milyon lira maddi kaynak desteğiyle Erzurum’a bağlı Uzundere İlçe Belediyesi tarafından yağmalanıyor.

Doğal Sit Alanı Tortum Gölü ve çevresi, 2016 yılında AKP’li Uzundere Belediye Başkanı Halis Özsoy tarafından imara açıldı. Belediye, Uzundere ve çevre ilçelere bağlı yüze yakın köyün kanalizasyonunun aktığı Tortum Gölü’nü rehabilite edecek su dinlendirme ve arıtma tesisleri kurulması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sağladığı 9 buçuk milyon liralık kaynağı yapılaşma için kullandı.

Gölü temizlemek ve koruyucu önlemler almak yerine gölün çevresini yapılaşmaya açan Özsoy, aldıkları yaklaşık 2 bin kamyon toprakla gölün bir kısmını doldurarak çok katlı dikey betonarme tesisler yaptı.

Sarıkamış’ta HES tarımı bitirecek

Kars’ın Sarıkamış ilçesi Karakurt köyünde Aras Nehri üzerinde yapılan Hidroelektrik Santrali (HES) Iğdır Ovası’nı tehdit ediyor. HES projesi ile birlikte geçim kaynağı tarım ve hayvancılık bitirilecek. Öte yandan 2020 Nisan ve Mayıs aylarında, BİLSEV Enerji Üretim ve Ticaret AŞ tarafından 2014 yılında başlanan Karakurt HES Barajı su tutmaya başladı.

Hızla yükselen sular, Karakurt köyünde ev ve tarlaları sular altında bıraktı.
O dönem köyde yaşananlar basına yansırken, köylülerin kamulaştırma paralarını hala alamadıkları belirtiliyor. Seslerini evlerinin çatılarına çıkarak duyurmak isteyen köylülerin sorunları hala çözülebilmiş değil.

Şırnak’ta Nerduş Deresi ve kömür ocakları gerilimi

Şırnak’ta Cudi Dağı Bölgesi’ndeki kömür ocağı atık sularının bırakıldığı Nerduş Deresi’nin kirletilmesi ve balık ölümlerinin yaşanmasına dair tepkiler sürerken, bölgede kömür ocakları nedeniyle yeni gerginlikler ortaya çıkmaya başladı. Konuya ilişkin Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz imzası ile yapılan açıklamada, taraflara sükunet çağrısı yapıldı. Barodan yapılan açıklamada sorunun “büyük bir toplumsal probleme dönüşme ihtimali” nedeniyle gerginliğin nedenlerine odaklanılması gerektiği belirtildi.

Cudi Dağı yerleşkesi etrafında yıllardır gerçekleştirilmeye çalışılan santral, baraj, ocak inşaatı gibi ekonomik temelli tüm kapsamlı altyapı projelerinin ekolojik ve toplumsal sorunlara neden olduğu belirtilen açıklamada, “Yaşanan doğa katliamı neticesinde Şırnak bölgesindeki kolon kanseri vakaları büyük oranda artış göstermiştir. Aynı şekilde orman yangınları, ağaç kesimleri, derelerin kirletilmesi ve hayvan telefleri de bilindik sorunlar haline gelmeye başlamıştır” denildi.

Hekimhan’da 65 köyde mera satışı ve maden

Malatya Hekimhan’da çiftliklerin maden şirketleri tarafından çiftliklerin satın alınarak bu çiftlikler ve araziler üzerinde çalışmalarını başlattığını iddia eden Malatya Çevre Platformu üyesi Ali Rıza Özer, bölge vatandaşlarını uyardı. Hasan Çelebi bölgesinden siyanürlü altın arama faaliyetlerinin başlaması durumunda su kaynaklarının zehirlenme tehlikesine atılacağını aktaran Özer şunları söyledi:

Kuru Çaydan Köye gelen içme suyunu içemeyeceksiniz. Yine köyde sulama suyu olarak kullandığınız Kuru Çaydan gelen suyu sulamada kullanamayacaksınız. Böyle olunca da köyümüzde başka sulama suyu olmadığından ağaçlarınız kuruyacaktır. Demir, gümüş, altın madenlerinden hangisi çıkartılacak olursa olsun hepsi doğaya, hayvanlara kayısınıza, cevize, dut, almanıza, ormanlarınıza, yörede yaşayan hayvanlara ve tüm insanların sağlığı için zararlıdır. Onun için pek yakında Hekimhan’ın 65 köyünde ve mahallesinde açılacak taş ocağına, mermere, kireç ocağına, ve maden aramalarının tümüne karşı olmak gerekiyor.”

Malatya da madencilik kurbanı

Yüzlerce endemik türe ve zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapan Malatya ili ve çevresi mevcutta işletilenlerin yanı sıra yeni yapılacak maden ocaklarının tehdidi altında. 1 Ocak 2018 ile 1 Mart 2021 yılları arasında Malatya’da 907 ÇED başvurusu yapıldı. Hali hazırda ise 496 madencilik faaliyeti bulunmakta.

Resmi rakamlar paylaşılmadığı için bilinmemekle beraber taş, kum, mermer, demir, kuvars, bakır, kurşun, altın, kömür ocakları ve HES dahil olmak üzere bir kısım başvuru için “gerekli değil” raporu verildi. Yüzlerce endemik bitki türü ve zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapan Malatya’da artan madencilikle doğanın yok olduğunu belirten MAL-ÇEP Sözcüsü Halit Yücel, “Malatya’nın doğası ranta kurban ediliyor. Doğanın dengesini korumak zorundayız” dedi.

Altın madeni kapasitesini artırırsa Fırat Nehri ölecek

Erzincan İliç’te 10 yıldır faaliyet gösteren Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın madeni firması, yüzde 50 kapasite artırımına gidiyor. Ekoloji topluluklarının yaptığı açıklamalara göre; altın madeni için yılda 6 bin 500 ton siyanür, 8 bin 900 ton sülfürik asit, 4 bin 900 ton sodyum hidroksit kullanılacak.

Madenin sadece Erzincan değil, Tunceli, Sivas ve Malatya’ya da ciddi zararlar vereceği; ayrıca Keban, Karakaya ve Atatürk barajlarının da oluşacak sızıntılarla ve asit buharları ile tehlike altına gireceği belirtiliyor.

Bingöl’in Sağgöze köyünde bu kez HES baskısı

Sağgöze köyü (Riz), geçmişte üç defa boşaltıldı ve yakıldı. Şimdi ise köye HES yapılmak isteniyor. Daha önce Diyarbakır’in Lice ilçesine bağlı olan Riz köyü 1982 askeri darbenin ardından Bingöl’ün Genç ilçesine bağlanmıştı.

1993 yılında köyün yakılmasının ardından köylüler 2000 yılında tekrar dönerek köyü yeniden inşa ettiler. Şimdi HES tehditi altında olan köyde Silvan Elektrik tarafından yapılmak istenen BİRSU HES projesinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlamış durumda. ÇED başvuru dosyasında proje güzergahında orman, hazine arazisi ve tarla vasfında arazilerin bulunduğu belirtiliyor ve şu ifadeler yer alıyor:

Şahıs arazilerinin kamulaştırma işlemleri için öncelikle rızaen kamulaştırma yapılacaktır. Parsel sahipleri ile anlaşılamama durumunda ise kamulaştırma kararı çıkartılarak acil kamulaştırma yapılacaktır.”

Fotoğraf: Deniz İke

Güneydoğu Anadolu

Dicle’de madenler bağlar bahçeler kurudu

Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı kırsal Kurşunlu (Pirejman) mahallesi çevresinde yürütülen maden arama çalışmaları etraftaki köylerde yapılan tarımsal üretimi vurdu. AKP’ye yakınlığıyla bilinen İsmet Ölmez’in sahibi olduğu Ölmez Doğu Madencilik Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yürütülen faaliyetlerle bölgeden kurşun, çinko, magnezyum başta olmak üzere 12 çeşit maden çıkarılıyor.

Çevre köylerde yaşayan yurttaşlar ise, bu faaliyetlerden dolayı ektikleri bağ, bahçe ve tarlaların kurumasından ve ürün alamaz hale gelmelerinden şikayetçi.

Hewsel Bahçeleri Millet Bahçesi’ne dönüştü

UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilen Hewsel Bahçeleri’nin Millet Bahçesi’ne dönüştürülmesinin alanın ekolojik varlığını tehdit ettiğini söyleyen ekolojistler bölgenin statüsünün verilerek Kıyı Koruma Muhafaza Kanunu içerisine dahil edilmesini talep ediyor.

Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli arazinin 2015 yılında özel proje alanı ilan edilmesiyle birlikte ekolojik dönüşümü de başlamıştı.

Etaplar halinde planlanan projenin 1’inci etabının iptali için İdare Mahkemesi’ne yapılan başvuru ise, proje tamamlandıktan sonra sonuçlanmış böylece mahkemenin verdiği durdurma kararı alanı kurtarmak için yeterli olmamıştı.

 

Diyarbakır Lice’de toplu ağaç kesimleri

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde toplu ağaç kesimleri yaşanıyor. Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdussamed Uçaman “Çok daha geniş bir alana yayılan ağaç damgalama işlemi ile birlikte kesim işlemleri 98 hektara yayılmış durumda” ifadelerini kullandı. Bu alan 140 stadyum büyüklüğüne denk geliyor.

Siirt Zorava Çayı’nda hukuk HES’ten yana

Siirt’in Eruh ilçesine bağlı Kuşdalı (Şavura) köyünden geçen Zorava Çayı’nda, 2015 yılında köylülerin tepkilerine rağmen Hidroelektrik Santrali (HES) yapıldı. Beş yıl içinde tamamlanan HES’e yaklaşık 7-8 kilometre uzaklıkta yeni bir santral kurulmak isteniyor.

Devlet Su İşleri (DSİ) ile Tigris Enerji Üretim A.Ş. tarafından ortak yapılacak proje, 21 Mart 2019 tarihinde “Mergi Regülatörü ve Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisi için Su Kullanım Hakkı Anlaşması” kapsamında imzalandı. HES projesinin ÇED raporunun iptali için dava açan 57 köylüye 15 bin TL masraf çıkarıldı.

Batman’ın valisi HES projesi için ısrarcı

Batman’ın Sason ilçesi ile Diyarbakır’ın Kulp ilçeleri arasında yer alan Zorê Vadisi’nde, vadi üzerinde yer alan Zorê çayına HES yapılmak isteniyor. İlk olarak 2010 yılında gündeme gelen ve ömrü 50 yıl olacak proje için kamulaştırma kararı alındı.

Kamulaştırılacak araziler arasında Kulp ilçesine bağlı 140 haneli Hamzalı mahallesi ve ona bağlı 10 mezra da yer alıyor. Yurttaşların tepkileri sonrası birçok defa geri adım atılan proje için Batman Valisi Hulusi Şahin ısrarcı. Projenin hayata geçmesi ile binlerce dönümlük tarım arazileri sular altında kalacak yurttaşlar karara tepki gösteriyor. Mücadeleye devam edeceklerini söyleyen bölge halkı, çevre örgütlerinden ve ekolojistlerden destek bekliyor.

Mardin ilçelerinde RES’ler

Çoğunluğu Derik ilçesinde olmak üzere Mazıdağı ve Kızıltepe de toplam 50 adet rüzgâr türbini, bir adet de şalt sahasının hayata geçirilmesi planlanıyor. Projede en dikkat çekici olanı Derik’te I. Derece Sit Alanı olarak tescilli Rabat Kalesi ve harabelerinin bir kısmının proje alanında kalıyor olması ve kurul kararıyla bu arkeolojik alanların etkilenmeyeceği yönünde görüş verilmesi.

Rüzgâr türbinleri temel kazı işleminde bölge topoğrafyası sebebiyle patlatma işlemi yapılacağı proje raporunda da sık sık yer alıyor. Bu şartlar altında tarihi değere sahip ve korunması gerekli olan bu alanın, aynı zamanda doğal bitki örtüsünün ve orada yaşayan canlı türlerinin zarar görmesi kaçınılmaz olarak görülüyor. RES’ler aynı zamanda var olan ekosistem açısından bakılınca kuş türlerini olumsuz etkileyecek.

Hasankeyf artık yok

2016 yılının ilk ayında Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Ilısu Barajı projesi kapsamında Hasankeyf ilçesinin taşınmasına ilişkin madde de torba yasaya eklendi. Böylece 12 bin yıllık tarih ve doğa bu projeyle yerle bir oldu.

Batman’ın Hasankeyf ilçesinde yapılan Ilısu Barajı’nda geçen yıl su tutulmaya başlaması sonrasında birçok köy sular altında kaldı. Şimdiye kadar en az 50 köyü sulara gömen ve toplamda 199 yerleşim yerini sular altında bırakan Ilısu Barajı’nın ilk türbin açılışı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldı.

 

Cengiz İnşaat Siirt’te

Siirt‘te 16 madencinin hayatını kaybettiği bakır ocağı işletmesinde atık depoların kapasitenin artırımına ilişkin çevresel etki değerlendirme (ÇED) olumlu kararı verildi.

Şirvan ilçesi Maden Köy mevkiinde tarım ve hayvancılığı bitiren maden ocağı işletmesi kapasite artırımına gitti. ÇED raporuna göre, mevcut atık depolama tesisinin kapasitesini yaklaşık dört katına çıkaran ve ikinci atık deposu tesisi kurulması planlanan projenin bedeli 56 milyon 728 bin TL.

Cengiz Holding tarafından hazırlanan ÇED raporunda; proje sahası ve çevresinde madencilik faaliyetleri nedeniyle habitat kayıplarının ve tür çeşitliliğinde azalma meydana geldiği itiraf edildi. 2014 yılından bu yana işletilen maden ocakları bölgeyi adeta çöle çevirmiş durumda. Proje, ‘En büyük bakır ocağı’ söylemiyle 2014 yılında Ciner Holding’e ait Park Elektrik Şirketi tarafından işletilmeye başlanmıştı. 1

7 Kasım 2016’da 16 madencinin yaşamını yitirdiği katliamdan sonra şirket işçi çıkarmaya başladı. Maden ocağı, 2017 yılında Cengiz Holding’e bağlı Cengiz İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Madenköy İşletmesi tarafından satın alındı.

You may also like

Comments

Comments are closed.