Ana Sayfa Blog Sayfa 628

Sürücüsüz elektrikli araçların ‘karanlık yüzü’: Bilgisayarların emisyonu muazzam bir sorun yaratabilir

Sürücüsüz araçları çalıştırmak için gereken bilgisayarların çevre ve iklim için ciddi bir tehdit oluşturabileceği bildirildi.

Yeni araştırmalar, bu araçların Arjantin‘in şu anda ürettiğinden daha fazla sera gazı emisyonu üretebileceklerini gösteriyor.

Fosil yakıt yakan otomobiller milyarlarca ton karbondioksit yayıyor.  Massachusetts İnstitute of Technology araştırmacılarının araştırmacılarının bulduğuna göre elektrikli otonom muadilleri çok daha çevre dostu ancak sihirli değnek de değiller. 

Euronews‘den Charlotte Elton‘ın aktardığına göre bu araçlar, otonom olarak çalışmak için, yerleşik kameralara güç sağlayan ve sürüş algoritmalarını çalıştıran geniş bir bilgi işlem altyapısına güveniyor. Bu tür kendi kendine giden otomobillerin yaygın olarak benimsenirse onları çalıştıran bilgisayarların şu anda dünyanın mevcut tüm veri merkezlerinin ürettiği kadar sera gazı üreteceği  hesaplandı. Bu, kabaca küresel emisyonların yüzde 0,3’üne veya Arjantin‘in toplam karbon ayak izine eşdeğer.

30 milyondan fazla sürücüsüz araç var

Bu sorunun tam olarak ne kadar büyü olduğunu belirlemek için istatistiksel bir model kullanılan çalışmanın baş yazarı Soumya Sudhakar, sürücüsüz araç emisyonlarının “muazzam bir sorun” olma potansiyeline sahip olduğu konusunda uyardı. Modelde, her biri 840 watt tüketen bir bilgisayarla günde bir saat süren 1 milyar otonom araba varsayıldı. 

Şu anda dünyada 30 milyondan fazla sürücüsüz otomobil bulunuyor. Tesla  şirketler bu tür araçların geliştirilmesine para akıttıkça bu sayının katlanarak artması bekleniyor .

Bilgisayarları çalıştırmak için gereken enerjinin, yılda 200 milyon tondan fazla karbondioksit salacağı tahmin ediliyor. Bu tür emisyonların “kontrolden çıkmasını” önlemek için donanım verimliliğinin önemli ölçüde iyileştirilmesi gerekiyor.

Sudhakar, “Karbondan arındırmadaki her zamanki gibi iş eğilimlerini ve mevcut donanım verimliliği iyileştirme oranını sürdürürsek, bu, otonom araçlardaki bilgi işlemden kaynaklanan emisyonları sınırlamak için yeterli olmayacak gibi görünüyor. Ancak bunun önüne geçersek, en başından itibaren daha az karbon ayak izine sahip daha verimli otonom araçlar tasarlayabiliriz” diye konuştu. 

1,2 kilovattan daha az güç kullanmaları gerekiyor

Araştırmacılar, modellenen senaryoların yüzde 90’ından fazlasında, emisyonların ani artışını önlemek için her aracın 1,2 kilovattan daha az güç kullanması gerektiğini buldu.

Küresel araç filosunun yüzde 95’i 2050 yılına kadar otonom hale gelirse, emisyonları bu seviyelerin altında tutmak için donanım verimliliğinin her 1,1 yılda bir olduğundan daha hızlı iki katına çıkması gerekecek.

Bununla birlikte bu devasa ayak izi, benzinli araçların karbon ayak izi ile karşılaştırıldığında hala çok daha az. Ulaşım, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyor ve bu emisyonların yüzde 72’si fosil yakıtlı araçlardan geliyor.

Martin Luther King Jr Günü kutlamalarında silahlı saldırı: Sekiz yaralı

ABD‘nin Florida eyaletinde Martin Luther King Jr. Günü kutlamalarında meydana gelen silahlı saldırıda en az sekiz kişinin vurulduğu bildirildi.

CBS News‘in aktardığına göre, Fort Pierce kentinde meydana gelen saldırıya dair St. Lucie İlçe Şerif Dairesi tarafından yapılan açıklamada, bir kişinin durumunun ağır olduğu, diğer yedi kişinin durumuna dair net bilgi olmadığı belirtildi.

St. Lucie İlçe Şerif Ofisi Baş Yardımcısı Brian Hester, Ilous Ellis Park‘taki bir eğlence etkinliği sırasında yaşanan bir anlaşmazlık nedeniyle ateş açıldığını ve sekiz kişinin kurşun yarasıyla hastaneye kaldırıldığını söyledi. Hester, dört kişinin de silah sesinden sonra meydana gelen kaos nedeniyle yaralandığı duyuruldu.


Gözaltına alınan biri olup olmadığına veya zanlının tespit edilip edilmediğine dair net bir bilgi verilmezken, emniyetin çok sayıda ipucunu değerlendirdiğini, kanıtların birden fazla silahlı saldırgan olduğuna işaret ettiğini söyledi.

‣ 50. yılında Martin Luther King’in ünlü konuşmasını yanlış hatırlamak
‣ Rosa Parks 100 yaşında: Irk adaleti için büyük bir Amerikan isyanı

Hester, silahla yaralanan sekiz kişinin tamamının yetişkin olduğunu ve saldırı sonrasındaki kaos sırasında yaralananlardan birinin çocuk olduğunu aktardı.
İki güvenlik görevlisinin etkinlikte güvenliği sağladığını, ancak ikisinin de tetikçiyi veya tetikçileri göremediğini kaydeden Hester, her iki güvenlik görevlisinin de kurbanlara yardım ettiğini söyledi.

Hester, “barış ve eşitliği temsil eden bir kişi için yapılan kutlamalar sırasında bir anlaşmazlığın yaşanması ve bunu çözmek için silah ve şiddete başvurulmasının talihsiz ve üzücü” olduğunu ekledi.

İklim krizi: Bartın’daki ayılar da kış uykusuna geçemedi

Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi‘nin ‘Yaban hayatının fotokapanla belirlenmesi’ projesi kapsamında, kenti çevreleyen ormanlara kurulan fotokapanla ayıların kış uykusuna geçmediği tespit edildi.

Fakültenin Orman Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Kaan Özkazanç, bölge halkını uyararak, “İklimin ılıman geçmesi, kar yağışının geç olması, bozayılarda kış uykusuna geçmede gecikme olduğunu gösterdi. Orman köylüleri ve işçilerimizin, mantar toplamaya gidenlerin olası bozayı karşılaşmasında dikkatli olmalarında fayda var” dedi.

Ormanda kış mesaisi: Havalar soğumadı, ayılar uyuyamadı... - Sayfa 2

 

Geçtiğimiz yüzyılda, küresel ortalama sıcaklık neredeyse bir derece arttı ve hala hızlı bir oranda artıyor.  Küresel ısınma yüzünden canlıların çevresiyle kurduğu milyonlarca yıldır devam eden ve hassas bir dengede yürüyen ekosistem bozulduğundan, türler de tehlikeye giriyor.

Kış uykusuna yatan hayvanların döngülerinin bozulması da bu etkenlerden biri. Bu hayvanlar, mevsim döngülerinin bozulması yüzünden daha geç kış uykusuna yatıyor, daha erken uyanıyor; göç ve üreme takvimleri de bozuluyor.

2019’da yapılan bir çalışmaya göre, kışın minimum sıcaklıkların arttığı her bir santigrat derece için, ayılar yılda altı gün daha az kış uykusuna yatıyor. Çalışma, küresel sıcaklıklar artmaya devam ederken, yüzyılın ortalarında siyah ayıların yılda 15 ila 39 gün daha uyanık kalabileceğine işaret ediyor.

Uzmanlar, iklim değişikliği ayıların uyanık geçirdiği zamanı uzatabileceği ve doğal gıda kaynaklarını bozabileceğini belirterek, insanlar ve ayılar arasındaki ilişkinin daha da gerginleşebileceği uyarısında bulunuyor.

‣ Ayı ‘Arkadaş’ kış uykusuna hala yatamadı, 141 gündür göç edip yiyecek arıyor

‣ Rusya’da ayılar aşırı sıcaklıklar sebebiyle kış uykusuna yatamadı
‣  Bingöl Karlıova’da ayı ailesi görüntülendi: Peki ya kış uykusu?
İklim krizi: Kars’ta boz ayılar kış uykusuna yatmadı, şehir çöplüklerinden besleniyorlar

Bartın’daki ‘Yaban hayatının fotokapanla belirlenmesi’ projesi kapsamında, fotokapanlarla izlenen ayıların da kış mevsimine rağmen kar yağışının olmaması ve hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle  kış uykusuna geçemediği tespit edildi.

Ormanda kış mesaisi: Havalar soğumadı, ayılar uyuyamadı... - Sayfa 3

 

Doç. Dr. Nuri Kaan Özkazanç, 10 yıldır fotokapanla izleme yaptıklarını, bu kış bozayıların sayısında artış olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu yıl iklimin ılıman geçmesi, kar yağışının geç olması bozayılarda kış uykusuna geçmede gecikme olduğunu gösterdi. Küresel iklim değişikliğinin göstergesi olarak meydana geldiğini düşünüyoruz. Yaptığımız bu çalışmada şu anda çok sayıda bozayının sahada geçmiş yıllara göre daha yoğun olarak dolaştığını görebiliyoruz. Normalde kış ayı içerisinde bozayıları görmek mümkün ama yoğunluğun artması açıkçası bizi endişelendirdi”

Ormanda kış mesaisi: Havalar soğumadı, ayılar uyuyamadı... - Sayfa 4

 

Ayıların kış uykusuna geçtiğini düşünenleri uyaran Özkazanç, şu uyarıları yaptı: “Bu açıdan ormanda ilişkisi olan orman köylüleri ve orman işçilerimizin, özellikle mantar toplamaya giden vatandaşlarımızın olası bozayı karşılaşmasında dikkatli olmalarında fayda vardır. Olası karşılaşmada hayvanları, bozayıları rahatsız etmemek; onlardan mümkün olduğu kadar yavaş, sakin şekilde uzaklaşmak hayatları açısından oldukça önem taşımaktadır.

Ormanda kış mesaisi: Havalar soğumadı, ayılar uyuyamadı... - Sayfa 5

 

Bozayıların kış uykusuna yatma ve uyanma dönemlerinde çok aç oldukları, bu anlamda saldırgan oldukları unutulmamalıdır. Özellikle de yavrulu olan bozayılardan mümkün olduğu kadar uzak durulmasında fayda vardır. Bir de orman içerisinde böyle bir tehlikeyi hissedebiliyorsa bir insan, mümkün olduğu kadar fazla gürültü çıkararak, civardaki bozayıları rahatsız etmesi ve onlarla karşılaşmalarını engelleyecektir.”

Ormanda kış mesaisi: Havalar soğumadı, ayılar uyuyamadı... - Sayfa 6

 

Meyvelerin az olması nedeniyle bozayıların hayvansal besine yönelebileceğini de söyleyen Doç. Dr. Özkazanç, hayvanların beslenme sürelerinin uzadığına ve dolasıyla alanda daha fazla dolaştıklarına dikkat çekti:

” Normal şartlarda bozayılar yırtıcı hayvan statüsü içerisinde yer alırlar. Ancak bu ayılar hayvansal beslenmeden daha çok meyvelerle ve yemişlerle beslenmeyi tercih ediyorlar. Şu anda mevsim itibarıyla meyve ve yemişlerin daha az olduğunu biliyoruz hatta ayıların birçok bitkinin sulu kısımlarını da tükettiği düşünüldüğü zaman bozayıların da hayvansal besine yönelmeleri daha yüksek olabilir ve bu mevsim içerisindeki davranışlarında ise farklılıklar gözlemek mümkün olacaktır”

ozayılar koruma altında olan ve avlanması yasak olan türler arasında bulunuyor. Türkiye, taraf olduğu “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi”yle bozayıların korunmasını taahhüt etti.

Ayrıca bozayılar, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES) kapsamındaki türler arasında yer alıyor.

 

Yargı kararlarına rağmen suç işlemeye devam eden Sinpaş’a toplu protesto

Muğla‘nın Marmaris ilçesinde yer alan İçmeler Kızılbük mevkiindeki Sinpaş Resort Otel ve Devre Mülk Projesinin yapımında, Çevresel Etki Değerlendirmesine (ÇED) gerek olmadığı yönündeki kararın iptal edilmesine rağmen Sinpaş’ın projesine devam etmesine karşı çevre örgütleri ve halk, İstanbul ve Marmaris’te bir araya gelerek tepkilerini gösterdi.

Marmaris Kent Konseyi ve Ekolojik Mücadele Komitesi, Sinpaş’ın hukuksuzluklarına karşı mücadelelerine devam ederken, söz konusu şirkete verilecek her iznin suçun meşrulaştırılmasına yol açarken sorumluların yasalar önünde yargılanmasını engellemeyeceğini belirtti.

‣ Sinpaş GYO davasında duruşma tutanağında değişiklik: Davanın akıbetini tamamen değiştirecek
‣ Marmaris Kızılbük koyunda bilirkişi keşfi: Yaşanan tahribatı gözlerimizle gördük

Komite inşaatın hız kesmeden ilerlemeye devam ettiğine, Danıştay kararına rağmen belediyenin ruhsatları iptal gereğini yerine getirmediğine ve ÇED sürecinin görülmemiş bir hızla yürütüldüğüne dikkat çekerek duydukları endişeyi dile getirdi.

12 Ocak’ta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda gerçekleşen İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısında Sinpaş’ın Marmaris’te yarattığı doğa yıkımına ait bilgilerin bakanlık yetkililerine sunulduğunu kaydeden açıklamada, şunlar denildi:

“Sunulan belgeler ışığında ÇED süreci derhal sonlandırılmalı, Marmaris Milli Park’ının yaralarını onaracağı koşullar yaratılmalıdır. Mahkeme kararı ve mühürleme işlemine rağmen kaçak yürüyen bu inşaata izin vermek/göz yummak suçun paydaşı olmaktır. Sinpaş hukuksuzluğu bütün doğaseverlerin meselesidir. Bu aşamadan sonra Sinpaş’a verilecek her izin suçun meşrulaştırılmasına yol açarken sorumluların yasalar önünde yargılanmasını engellemeyecektir.”

Sinpaş binasının önünde protesto

Marmaris Kent Konseyi ve Marmaris Ekolojik Mücadele Komitesi Marmaris meydanında basın açıklaması gerçekleştirirken, İstanbul Beşiktaş’ta da eş zamanlı olarak Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Komisyonu Sinpaş binası önünde açıklama yaptı.

‣ Çevre aktivistlerinden Sinpaş’a izin veren Marmaris Belediyesi hakkında suç duyurusu
‣ Sinpaş’ın çevre aktivistine açtığı 300 bin liralık davada ikinci duruşma

Burada yapılan ve Sinpaş’a karşı bir buçuk yıldır mücadele verildiği hatırlatılan açıklamada, mahkemenin “ÇED gerekli değildir” kararını iptal etmesine rağmen Sinpaş’ın inşaata devam ettiği bilgisi verildi.

Açıklamada ÇED sürecinin başladığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın vereceği kararın önemli olduğu ifade edildi:

“Bakanlık parçası olduğu kamusal düzenin, dolayısıyla tüm kamunun ve dolayısıyla canlıların yaşam hakkını korumak için kuruluş amacı ve görev tanımlarının gereğini mi yapacak, yoksa yine sermayenin çıkarlarına onay verip tüm hukuksuzluğa rağmen yapımı süren bir ucubeye göz mü yumacak? Bizlerin beklentisi bakanlığın görevinin gereğini yerine getireceği yönündedir. Şimdi başta bakanlık olmak üzere tüm icra kurumlarına bir kez daha seslenmek istiyoruz. Mahkeme kararlarının, Danıştay onayının gereği yapılmalı suç işlemekten çekinmeyen Sinpaş durdurulmalıdır.”

Neler yaşandı?

13 Ağustos 2021’de Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü “ÇED gerekli değildir” kararını ilan etti. Buna tepki gösteren Marmaris Kent Konseyi ve Marmaris halkı, kararın iptal edilmesi için dava yoluna gitti.

Muğla 3. İdare Mahkemesi, 7 Temmuz 2022’de görülen ilk duruşmada “ÇED gerekli değildir” kararını, otel ve konut projesi bir arada yer alan projenin ÇED’den muaf tutulamayacağı gerekçesiyle iptal etti.

‣ Kızılbük’te dinamitler patlıyor: Marmaris’ten imdat çığlığı!
‣ Sinpaş’ın projesinin bilirkişi raporundan ekokıyım çıktı

Öte yandan Sinpaş mahkeme kararını göz ardı ederek çalışmalarına devam etti. Birçok vatandaş yaklaşık beş ay boyunca milli park alanında nöbet tuttu.

28 Aralık 2022’de, Danıştay 6’ıncı Hukuk Dairesi sürece dair son sözü söyleyerek “ÇED gerekli değildir” kararının iptali yönünde verdiği kararı onadı.

İklim aktivisti Greta Thunberg, Lützerath’den polis zoruyla uzaklaştırıldı

Almanya‘nın batısındaki Lützerath köyünün genişletilmek istenen dev kömür madeni nedeniyle yıkılmaması için haftalardır mücadele veren iklim aktivistlerine katılan İsveçli Greta Thunberg, Alman polisi tarafından bölgeden zorla uzaklaştırıldı.

Geçen hafta köyü işgal eden eylemcilere karşı binlerce polisin katıldığı bir operasyon gerçekleştirilmişti. Polisin eylemcilere müdahale ederken çamura saplandığı görüntüler ise sosyal medyada viral oldu.

Yanında yaklaşık 70 kişiyle önceki gün Lützerath’a giden Thunberg ve arkadaşlarının sosyal medyada yansıyan görüntülerinde polis tarafından kolundan tutularak ve arkadan itilerek olay yerinden uzaklaştırılması görünüyor.

Genç aktivist, polisin göstericilere yönelik sert tavrını eleştirerek, 2023’te hala böyle şeylerin yaşandığına inanmak istemediğini söyledi. Thunberg, geçen cumartesi günü düzenlenen büyük eylemden önce de “Buraya gelerek halkın gücünün neye benzediğini, demokrasinin neye benzediğini göstermek istedik” demişti.

Köyün maden ocağı için yıkılmaması için iki yıldır bölgeyi işgal eden aktivistlerin büyük ölçüde köyden uzaklaştırıldı. İki aktivist ise halen köyün altına kazılan tünellerde bulunuyor. İki aktivistin bulunduğu tünele, düzenli olarak havalandırma cihazlarıyla temiz hava sağlanıyor. Madenin sahibi RWE şirketinin sözcüsü, aktivistlerin durumunun ‘stabil’ olduğunu, onları oradan çıkarmanın ne kadar süreceğinin belirsiz olduğunu söyledi.

Lützerath maden ocağı mücadelesi: Almanya’nın iklim politikasının turnusolu
Maden karşıtı aktivistler polis zoruyla Lützerath’tan çıkarılıyor
Binlerce iklim aktivistinin akın ettiği Lützerath’ta kömüre karşı direniş sürüyor

İklim aktivisti bir başka grup olan Ende Gelande ise, köyde yeni protesto eylemlerinin başlayacağını duyurdu. Örgütün web sitesinden şu çağrı yapıldı:  “17 Ocak’ta ‘Lützerath unräumbar’ ittifakıyla toplu eylem: Yıkımın önünde duruyoruz! Çeşitli eylem biçimleriyle Lutzerath’ı koruyacağız ve Garzweiler’ı durduracağız. Referans gruplarıyla gelin ve bizimle birlikte eyleme katılın!” 

Eylemcilere destek için cumartesi günü binlerce kişi köye gitmiş ve büyük bir gösteri düzenlemişti. Binlerce polisin de gittiği köyde, aktivistlere karşı cop ve göz yaşartıcı gazla müdahale edildi.

Almanya Yeşiller Partisi’nin de yer aldığı hükümetle yapılan anlaşma kapsamında RWE, kömürden çıkış sürecini sekiz yıl öne alacak ve linyit yakıtlı elektrik üretimini 2030 yılına kadar sonlandıracak.

 

 

Bulgaristan’dan ‘kömürden çıkış’ planlarında geri adım

 Bulgaristan Meclisi’nde milletvekilleri, ülkenin enerji sektörünün karbondan arındırılmasına yönelik planların geri alınması yönünde oy kullandı.

Geçen hafta 1500’den fazla madenci ve işçi kömür endüstrisini desteklemek için parlamento önünde gösteri yapmıştı. İşçiler kömürle çalışan termik santrallerin erken bir aşamada kaldırılmasına yönelik planlamaları protesto etmek üzere toplanmıştı. Karar, bu gösterinin ardından alındı.

187’ye karşı 11 oyla, siyasi yelpazenin tümünden milletvekilleri geçici hükümetin AB’nin enerji sektöründeki sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdüne uygun planlamalardan geri adım atılması gerektiği konusunda anlaştı.

Kömürlü santraller 2038’e kadar tam kapasite çalışacak

Bulgaristan’ın hedefi, emisyonları 2025’in sonuna kadar 2019 seviyelerine göre yüzde 40 oranında azaltmaktı. Milletvekilleri, bunun kömürle çalışan bazı santrallerin gereğinden erken kapatılmasına yol açacağını belirterek santrallerin 2038’e kadar tam olarak çalışır durumda olması gerektiği konusunda uzlaştı.

Ülkede kömürle çalışan santraller, elektriğinin yüzde 45’inden fazlasını üretiyor. Nisan 2022’de Avrupa Birliği fonlarından 6 milyar Euro’nun üzerinde yararlanma karşılığında, enerji sektöründen kaynaklanan karbonu azaltmayı ve kömürü aşamalı olarak terk ederek yenilenebilir enerji üretimini artırmayı kabul etmişlerdi.

İklim hedefleri yeniden müzakere edilecek

Eski enerji bakanı Temenuzhka Petkova görüşmeler sırasında “Bu santraller bize enerji bağımsızlığı ve güvenliği sağlıyor. Onları kapatılmaktan kurtarmamız gerekiyor” dedi.  

Rusya-Ukrayna savaşının ve Rusya’ya yönelik yaptırımların ardından yeni seçim olasılığı doğan ve yüksek enerji maliyetleriyle zor duruma düşen Bulgaristan hükümeti ve diğer milletvekilleri, AB yardımının bir kısmını kaybetmek anlamına gelse bile, küçük ekonomilerini  korumak için iklim hedeflerinin yeniden müzakere edilmesinde uzlaştı. 

Güneydoğu Avrupa’nın önde gelen elektrik ihracatçılarından biri olan Bulgaristan, şimdiye dek işletmeleri ve tüketicileri artan elektrik maliyetlerinden korumak için çoğunlukla devlete ait enerji üreticilerinden elde edilen kârları kullanıyordu.

Yeni Çek Hükümeti ‘kömürden çıkışı’ üç yıl erteledi: Son tarih 2033
Almanya’da enerji krizine acil yanıt: Kapatılan kömür santrali tekrar faaliyete geçti
Polonya’dan kömür ısrarı: Enerji krizi var, emisyon endişeleri ertelenmeli
Almanya’dan sonra Fransa: Kapatılan kömürlü santral ‘enerji krizi’ gerekçesiyle yeniden açılacak
Friends of Earth, Birleşik Krallık’ta açılmak istenen Cumbria kömür madenine karşı dava açıyor
Binlerce iklim aktivistinin akın ettiği Lützerath’ta kömüre karşı direniş sürüyor
IEA: Enerji kriziyle boğuşan AB’de kömür tüketimi yükseldi

AB’den ‘yeşil yıkama’ya karşı yasa tasarısı

Avrupa Komisyonu, şirketlerin “yeşil üretim” iddialarını kanıtlarla desteklemesini öngören bir yasa taslağı hazırladı.

Teklifle, ürünlerini “iklim nötr” veya “geri dönüştürülmüş malzeme içeren” olarak pazarlayan şirketler, etiketlerde verildikleri bilgileri kanıtlayamamaları durumunda bunları kullanamayacak ve baskıya maruz kalacak.

Reuters‘in aktardığına göre, yanıltıcı çevre reklamlarıyla mücadele etmeyi amaçlan taslakta, “Teklif, yeşil aklamayla mücadele ederek, işletmeler için ‘çevre dostu ürünler’ pazarında eşit ve adil bir ‘oyun alanı’ sağlayacaktır” deniyor. 

Yeşil yıkama, yeşil göz boyama yeşil aklama, yeşil badana veya yeşil cila (greenwashing) diye de anılan bu kavram, iklim krizinde rol oynayan, başta fosil yakıt ve moda endüstrisine mensup büyük firmaların aldatıcı pazarlama teknikleriyle kendilerini doğa dostu gibi lanse etmesi anlamına geliyor.

Avrupa Komisyonu, 2020’de ürünlerin “çevre dostu” özellikleriyle ilgili 150 iddiayı değerlendirmiş ve bunların yüzde 53’ünün ‘belirsiz, yanıltıcı veya asılsız bilgiler içerdiğini” tespit etmişti. Yasa teklifi, bu tespitin ardından, yeşil aklamayı tamamen ortadan kaldırma amacıyla verildi.

Karbon kredisi alanlar da açıklamak zorunda olacak

Tasarı, iklim değişikliğiyle ilgili farkındalık arttıkça sürdürülebilirlikle ilgili girişimlerde bulunan şirketlerin iddialarının kontrol edilmesini öngörüyor.  Teklife göre, ürünlerinin çevreye olumlu etkisi olduğunu iddia eden şirketler, bu durumun başka bir alanda olumsuz bir etkiye neden olup olmadığını da açıklamak zorunda kalacak. 

İddiaları kendi çevresel etkilerini dengelemek için karbon kredisi satın almaya dayanan şirketler de bunu açıklamak zorunda kalacak. Tasarı yasalaşırsa, AB kapsamında şirketlerin iddialarını doğrulamak ve uyumsuzluk durumunda cezalar uygulamak için bir sistem kurması da gerekecek. 

Taliban’dan cansız mankenler genelgesi: Başları örtülsün!

Afganistan’da iktidarı ele geçirdikten sonra kadınları sosyal hayattan uzaklaştırmaya dönük politikalarını birer birer hayata geçiren Taliban hükümeti, şimdi de mağazalardaki kadın mankenlerle ilgili bir açıklama yayımladı.

Daha önce cansız mankenlerin ‘başlarının kesilmesini’ isteyen hükümet, mağaza sahiplerinin bastırmasıyla geri adım atarak, ‘başlarının örtülmesi koşuluyla’ kadın mankenlerin mağaza vitrinlerinde kullanılmasına izin verdi.

kabil-manken-001.jpg

Taliban’a itaat etmekle müşteri çekmeye çalışmak arasında denge kurmak isteyen dükkan sahipleri de mankenlerin başını çeşitli şekillerde örtmek zorunda kaldı. Başkent Kabil‘in kuzey kesiminde giyim mağazalarının sıralandığı orta sınıf bir ticaret caddesi olan Lycée Maryam Caddesi’ndeki mağazaların vitrinleri ve teşhir salonlarında, renk ve dekorasyonla parıldayan abiyeler ve elbiseler içindeki cansız mankenler, kafaları kumaş çuvallara veya siyah plastik torbalarla sarılı biçimde sergilenmeye başlandı.

 

Taliban, Afganistan’da kadın ve erkeklerin beraber eğitim görmesini yasakladı
Taliban, Afganistan’da kadınlara üniversiteyi de yasakladı
Taliban Afganistan’da kadınlar için yaşam çemberini iyice daralttı: Dünya bizi izliyor ve hiçbir şey yapmıyor

Yönetimi 2021’in ağustos ayında ele geçiren Taliban, geçmişe kıyasla daha ‘ılımlı’ bir politika izleme ve kadın haklarını kısıtlamama vaadinde bulunmuştu. Ancak kısa süre içinde kadınlara yönelik kısıtlamalar getirilerek kız öğrencilerin sadece ilkokul düzeyinde okumasına izin vermişti. Ardından, kadınların üniversite eğitimi almasını da yasaklayan Taliban, ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının da kadınları çalıştırmasını yasaklamıştı.

 

Suya gem vurmak, tarihi ve doğa harikalarını sulara gömmek: Hidroelektrik santralleri

2022 Kasım ayı itibari ile Türkiye’de elektriğin yüzde 30,5’i hidrolik enerjiden üretilmiş olup, elektrik üretmekte kullanılan enerji kaynakları içinde hidrolik enerjinin payı ilk sırada yer aldı. Her ne kadar su gücü ile üretilen elektrik, yenilenebilir enerji kaynakları içinde yer alsa da (su miktarı azalmadan aynı kaldığı için yenilenebilir tanımına uyar) tartışmaya açık bir konu olduğu kesin.

Hidroelektrik santrallerinin kurulduğu yerlerde köklü değişimlere neden olduğu bilinen bir gerçek. Özellikle tarihi anıtlara ve doğa harikalarına ev sahipliği yapan yerlerde inşa edildikleri zaman çevreye verdikleri zarar bir hayli yıkıcı olabilmekte. Hidroelektrik santrallerinin baraj gölleri, kimi zaman bu paha biçilemez güzelliklerin üstüne bir perde çeker. Perdeyi aralayıp bakmadıkça arkada ne kaldığını her zaman bilebilmemiz mümkün değil. Türkiye’de bu bağlamda en çok konuşulan baraj, Ilısu Barajı olmuştur. Ilısu Barajı’na ev sahipliği yapan yer, aynı zamanda yaklaşık 12.000 yıllık tarihe sahip Hasankeyf’e de ev sahipliği yapmakta. Basında da bir hayli tartışılan Ilısu Barajı, en bilinen örnek olmakla birlikte maalesef tek örnek değil.

Hatıralarda kalanlar…

Babam, çocukken bizi farklı nedenlerden ötürü çok sık Maraş’a götürürdü. Göksun-Maraş Karayolu çok virajlı, dağlık bölgelerden ama inanılmaz doğal güzelliklerin içinden geçen bir yoldu. Yoldu diyorum, çünkü önce Menzelet Barajı’nın yapımı ile sonra da yolun kısaltılması amacı ile yapılan yeni yoldan dolayı hatıralarımızda kaldı. Eski yolun içinden geçtiği güzelliklerden biri de Maraş’a 29 kilometre uzaklıkta bulunan ve yolun iki yanında heybetli bir şekilde yükselen Ali Kayası’dır. Ali Kayası’na yaklaştıkça arabada içimi biraz korku, ama fazlası ile heyecan kaplardı. Bilirsiniz, küçükseniz her şey gözünüze daha heybetli görünür. Sağda olan kısmın eteklerinden Ceyhan Nehri’nin kollarından biri akar. Tam yanından geçerken kafamı ne kadar kaldırırsam kaldırayım tepeyi görmem imkansızdı.

Çocukken büyüklerimizden dinlediğimiz efsaneye göre, Hazreti Ali, atı Düldül‘ün üzerinde dağdan dağa uçarak sefer yaparmış. Küffar (Arapça müslüman olmayan kişilere verilen sıfat) ile savaşmaya giderken yolu bu kayaya düşmüş ve atının kayaya sertçe basması sonucu kayada atının ayak izleri kalmış. Yine büyüklerim, bu kayayı Hz. Ali’nin kılıcı ile vurarak ikiye ayırdığını da söylerlerdi. Velhasıl, kayalık bölgeye bu rivayetlerden esinlenerek Ali Kayası adı verilmiş. Geçenlerde birden aklıma gelen Ali Kayası’nı internette arayıp, bulunca çok heyecanlandım. Sadece bizim bildiğimizi (çocukluktan kalma akıl ve hatıralar ile) sandığım kayalar hakkında internette de yazılar karşıma çıktı ve bu yazılardan biri, kayaların yaşının 35 ya da 50 milyon yıl olduğunu belirtiyor. Resimleri görmek ise, ayrı bir heyecan! Orada öyle, yine çok heybetli ve büyüleyici şekilde duruyorlar. Aklımda kalan detayları tam tamına yansıtan resimler, siyah kayaların üstünde su yollarının bıraktığı beyaz izler… Sadece baraj gölü eksik hatıralarımda.

Ceyhan Nehri üzerinde inşa edilen Menzelet Baraj Gölü’nün 1989 yılında su tutmaya başlaması ile kayaların kaderi de değişti. 148 metre yükselikte olan kayaların, Menzelet Baraj Gölü tam dolu iken sadece 60 metresi su yüzeyinde kalmakta. Türkiye’de hesaplanan barajların ortalama ömrünün 50 yıl olduğunu düşünecek olursak (akıntı ile gelen toprak ve taşların baraj göletini hızla doldurmasından dolayı), bu kadar kısa sürede üretilecek elektrik için bu güzellikleri hapsetmeye değer mi diye sormadan edemiyor insan. Baraj gölleri, sadece tarihi ve doğal güzellikleri tahrip etmekle veya gizlemekle kalmıyor, daha başka olumsuz etkilere de sahipler. Barajların inşa edildiği yerlerde özellikle ekosisteme ve biyolojik çeşitliliğe verdikleri zararlar derinlemesine tartışılmayı hak eden konular.

Yanlış arazi kullanımına örnek: HES’ler

WWF 2022 Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, evcil olmayan hayvan popülasyonunda ortalama kayıp, 1970-2018 yılları arasında (sadece 48 yıllık bir zaman diliminden bahsediliyor) yüzde 69. Daha da önemlisi ve trajik olanı, tatlı sularda yaşayan canlı kaybının aynı zaman diliminde yüzde 83 olması. Bu gelişmelerin temelinde çok farklı sorunlar yatmakta ve yanlış arazi kullanımı bu sorunların en önemlisi olarak gösterilmekte. Barajlar da yanlış arazi kullanımına bir örnek olarak gösterilebilir.

Kısaca, hidroelektrik santralleri her ne kadar elektrik üretimine önemli ölçüde katkıda bulunsalar da neden oldukları zorunlu göçler, ekosisteme, iklime ve biyolojik çeşitliliğe verdikleri zararlar, kültürel mirasa ve doğal güzelliklere oluşturdukları tehditler açısından inşa edilmeden önce tekrar tekrar düşünülmesi ve ona göre karar verilmesi gereken bir elektrik üretimi türüdür. Bir hidroelektrik santralinden elde edilecek net fayda hesaplanırken, dışsal maliyet olarak bilinen bu maliyetlerin de mutlaka hesaplara dahil edilmesi gerekir.

Birleşik Krallık’ta soğuk dalgası uyarısı

Soğuk ve yağışlı hava koşullarının önümüzdeki hafta devam edeceği tahmin edilen Birleşik Krallık genelinde 100’den fazla sel uyarısı yapıldı.

Ülkenin Çevre Ajansı, cumartesi günü İngiltere için yaptığı 98 sel uyarısı ve 169 sel alarmını, pazar gününün erken saatlerinde sırasıyla 119 ve 192’ye çıkardı.

Ülkenin Meteoroloji Dairesi de sıcaklıkların daha da düşeceği beklendiği için sarı çok sayıda sarı uyarıda bulundu.

‣ İklim değişikliği: Kuzey Amerika’daki şiddetli kar fırtınası, Batı Avrupa’da da görülebilir
‣ Dünya aşırı hava olaylarına teslim: Aşırı soğuklar, rekor sıcaklar, dinmeyen fırtınalar
Fotoğraf: BBC

İskoçya‘nın büyük bölümünü ve İngiltere’nin kuzeybatı ve kuzeydoğusunu kapsayan buzlanma uyarıda, cumartesi gecesi ve pazar sabahı bazı yerlerde zorlu seyahat koşullarına yol açan buzlanma ve yüksek bölgelerde kar olabileceğine dikkat çekildi.

Sık sık kar sağanakları yaşanabileceği tahmininde bulunan Meteoroloji Dairesi, İskoçya için pazar gününden çarşambaya kadar sürecek kar ve buzlanma için de bir uyarı yayımladı:

“24 saatlik bir süreç içerisinde düşük yüksekliklerde birkaç santimetrelik, 200 metre üzerinde ve özellikle Highland bölgesinin bazı kısımlarında ise 10-15 santimetrelik kar yağışı bekleniyor. Ayrıca, özellikle salı gecesi için buzlanma tehlikesi de var.”

Ulaşım faaliyetleri olumsuz etkilenebilir

Ayrıca, vatandaşlar bazı yollarda, kaldırımlarda ve bisiklet yollarında buzlanma görülebileceği, yollarda, ray hatlarında, otobüs ve tren ulaşımlarında aksaklıklar yaşanabileceğine karşı uyarıldı.
Hava tahminleri pazar günü itibariyle Birleşik Krallık’ın büyük bir kısmı kuzeyden gelen hava dalgasının etkisi altında olacağı, gece boyunca da düşük sıcaklıkların güneye doğru ilerleyeceğini kaydedildi:
“Alçak bölgeler de dahil olmak üzere kuzeyde karla karışık yağmur ve kar yağışı artacak. Daha güney ve batı kısımlarındaki bazı yağmurlar ve muhtemelen pazartesiye kadar gece boyunca görülecek yağışların da genel olarak Brecon Beacons, Exmoor ve Dartmoor gibi yüksek bölgelerde karla karışık yağmur ve kar yağışına dönüşmesi ihtimali mevcut. Gece boyunca yaşanan buzlanma Pazartesi gecesine kadar daha yaygın hale gelecek ve Birleşik Krallık’ın çok büyük bir kısmında gece sıcaklıkları 0°C’nin altına düşecek. Sıcaklıklar, korunaklı vadiler veya İskoçya’nın karla kaplı kısımları gibi yüksek bölgelerde ise to -10 dereceye kadar düşebilir.”
Fotoğraf: BBC

Taşan Ouse Nehri, York’ta sel baskınına yol açtı

Geçtiğimiz günlerde Ouse Nehri‘nin taşması, York şehrinde sele neden olmuştu. Şehir merkezine sel bariyerleri yerleştirilirken botlarla kurtarma çalışmaları yapıldı.

York Belediyesi, ziyaretçileri seyahatlerini önceden planlamaya çağırırken, bölgeyi “güvenli ve açık” tutmak için önlem aldığını söyledi.