Ana Sayfa Blog Sayfa 627

AB, Net-Sıfır Sanayi Yasası’nı açıkladı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa’yı net sıfıra giden yolda temiz teknoloji ve endüstriyel inovasyonun merkezi haline getirme planlarını dün Davos‘ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda açıkladı.

Komisyon Başkanı, düzenleyici çerçeve, finansman, beceriler ve ticaret olmak üzere dört ayaklı Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’na atıfta bulundu. Küresel rekabet gücünü göz önünde bulunduran AB Komisyonu, devlet yardımı ve Avrupa Egemenlik Fonu (European Sovereignty Fund) ile desteklenen yeşil endüstri için işleri “hızlandıracak ve basitleştirecekNet-Sıfır Sanayi Yasası‘nı hazırlayacak.

ABD ve Çin’e yanıt

Von der Leyen, AB fonlarının AB’nin tamamında temiz teknoloji geçişini destekleyeceğini ve 27 AB ülkesi arasındaki farklılıklarını dengeleyeceğini söyledi. 

Yaygın olarak ABD‘nin Enflasyon Azaltma Yasası’na (IRA) ve Çin’den gelen meydan okumalara bir yanıt olarak yorumlanan açıklama bazıları tarafından da zirveye doğru bir yarış olarak adlandırıldı. Ancak uzmanlar AB’nin iklim ve büyüme stratejisinin mimarisi olan AB Yeşil Anlaşması‘nın, IRA’dan bağımsız olarak yeni dünyada başarılı olmak için sağlam ve dayanıklı bir temel oluşturduğunu ve geçmişe bakıldığında “aslında AB’ye büyük bir iyilik yapmış olabileceğini” savunuyor.

ABD’nin ‘tarihi iklim paketi’ onaylandı: Ne olacak?

Birlik son birkaç yıldır Covid-19 pandemisi, Ukrayna savaşı ve hayat pahalılığı krizlerine verdiği yanıtla etkili olan Yeşil Anlaşma hedefini  ilerletmek istiyor. 

Hem NextGenerationEU (AB’nin 800 milyar Avroluk COVID kurtarma fonu) hem de REPowerEU (AB’yi Rusya’dan doğal gaz ithalatından bağımsız hale getirmeyi amaçlayan acil müdahale paketi), yenilenebilir enerji de dahil olmak üzere net sıfıra ulaşmak için hayati önem taşıyan sektörleri desteklemek için gerekli koşulları yaratmış durumda. Aynı zamanda, AB’nin temiz geçişin önündeki yapısal boşlukları ve engelleri daha iyi tespit etmesi ve finansmanı gerçekten ihtiyaç duyulan yerlere yönlendirmesi gerektiğinin de altını çiziliyor. 

Avrupa Komisyonu’nun 1 Şubat’ta açıklayacağı teklif, 9-10 Şubat tarihlerinde düzenlenecek özel bir Avrupa Konseyi toplantısında ele alınacak.

Von der Leyen’in açıkladığı planı konuyla ilgili uzmanlar şöyle değerlendirdi:

Martin Porter (Cambridge Sürdürülebilirlik Liderliği Enstitüsü (CISL) İcra Kurulu Başkanı ): “Başkan Von der Leyen tarafından bugün açıklanan Yeşil Anlaşma Sanayi Planı, AB için olduğu kadar Davos ve ötesinde bulunan herkes için de bir dönüm noktasıdır. 

AB’nin 2015’ten bu yana diğer ülkelere iklim nötr bir ekonomiye geçişte ‘zirveye doğru yarışa’ katılmaları için sağladığı başarılı tetikleyicinin bir kanıtı ve bunun artık olumlu bir dönüm noktasına ulaştığının açık bir işaretidir.

Küresel katılım hızlandıkça ve fosil yakıtlı ekonomi hızla eskidikçe 21. yüzyılın dönüşümsel ekonomik fırsatı için rekabet artarken, Komisyon’un temiz teknoloji endüstriyel inovasyonu ve yatırımına yönelik politikalarında daha büyük ölçek, odak ve hıza olan acil ihtiyacı ele alarak rekabetçi sürdürülebilirlik stratejisinin başarısını arttırmaya çalışması kesinlikle doğrudur.

Bu yarışta riskler yüksektir ve şimdi rehavete kapılma zamanı değil; hem AB üye devletlerini hem de en yakın ortaklarını birleştiren eylem ve net tercihler yapma zamanıdır.   Kilit malzemelere, teknolojilere ve becerilere erişim yalnızca yerel ya da bölgesel bir odaklanma ile sağlanamayacaktır; bu nedenle, kilit ortak değer zincirlerinin dayanıklılığını ve paylaşılan temel değerlerin gücünü arttırmak ortak amacıyla, işbirlikçi bir zihniyet ve ABD gibi kilit müttefiklerle birlikte çalışarak tamamlanmalıdır.

Domien Vangenechten (E3G sanayide karbonsuzlaştırma Kıdemli Politika Danışmanı): AB’nin IRA’nın bazı yönlerine karşı çıkmanın ötesine geçtiğini ve kendi ülkesinde temiz endüstrileri artırmaya yönelik kendi yaklaşımını geliştirdiğini görmek güzel. Bununla birlikte AB, temiz geçiş sürecinin dünya genelinde sürdürülebilir kalkınma için gerçek fırsatlar sunmasını sağlamak üzere dostları ve ortaklarıyla da yakın bir koordinasyon içinde olmalıdır.

Net-Sıfır Sanayi Yasası’nın tüm ekonomiyi yeşillendirmede yetersiz kalmaması için bu girişimin iki şeye ihtiyacı vardır. Birincisi, metal ve kimya gibi ağır sanayilerin karbonsuzlaştırılması ve AB ekonomisi genelinde daha az enerji israfının sağlanması için gerçek bir Avrupa stratejisi ile el ele gitmesidir. İkincisi ise tüm üye devletlerde dönüşüm fırsatlarını değerlendirmek için alan sağlayan ve yeni AB parasıyla desteklenen mali kurallardır.

Sarah Jackson (E3G Transatlantik Diplomasi Politika Danışmanı): “AB’nin IRA’nın bazı yönlerine karşı çıkmanın ötesine geçtiğini ve kendi ülkesinde temiz endüstrileri artırmaya yönelik kendi yaklaşımını geliştirdiğini görmek güzel. Temiz ekonomik büyüme Avrupa’nın gelecek için en iyi stratejik bahsidir.

 Yurtiçinde temiz teknoloji üretimini arttırmak harika bir haber. Ancak daha fazla batarya ya da güneş paneli üretmek hikayenin sadece bir yönüdür; ekonominin tamamını yeşillendirmek için yetersiz kalır. Bunun için Net-Sıfır Sanayi Yasası, metal ve kimya gibi ağır sanayileri karbonsuzlaştırmaya ve AB ekonomisi genelinde daha az enerji harcamamızı sağlamaya yönelik gerçek bir Avrupa stratejisiyle el ele gitmelidir.

 Yeni keşfedilen bu siyasi ivme, temiz ekonomik büyümeye yönelik tüm AB’yi kapsayan bir yaklaşım geliştirmek için bir fırsattır. Avrupa’nın temiz ekonomisinin sadece AB’ye değil tüm dünyaya fayda sağlamasını temin etmesi gerekmektedir. Başkan von der Leyen, yatırımların Atlantik ötesinde karşılıklı fayda sağlamasını temin etmek üzere AB ve ABD sanayi politikaları ve standartlarının uyumlaştırılmasına yönelik fırsatlara ilişkin olumlu bir vizyon çizmiştir. AB, temiz geçiş sürecinin dünya genelinde sürdürülebilir kalkınma için gerçek fırsatlar sunmasını sağlamak üzere dostları ve ortaklarıyla yakın bir koordinasyon içinde olmalıdır.

Devlet yardımı kurallarının gevşetilmesi, kamu parasının kilit yeşil teknolojilerin üretimine akmasını sağlayacaktır, ancak AB’de tüm ulusal cepler eşit derinlikte değildir. Kuralların en zayıf olanı korumak için var olduğunu gözden kaçırmamalıyız. AB’nin acilen, tüm üye ülkelerde geçiş döneminin fırsatlarını değerlendirmek için alan sağlayan ve yeni AB parasıyla desteklenen mali kurallara ihtiyacı vardır.

 

İklim aktivistlerinden fosil yakıt CEO’larına ihtar: Sokaklardan çekilmeyeceğiz

İsveçli aktivist Greta Thunberg‘in batı Almanya‘da altındaki kömür yatağını kullanıma açmak için yok edilmek istenen Lützerath köyünden Alman polisi tarafından çıkarılmasının ardından yüz binlerce genç iklim aktivisti, fosil yakıtlara karşı sokaklarda muazzam katılımlı protestolara devam edeceklerini açıkladı.

Genç kampanyacılar fosil yakıt şirketlerinin CEO’larını temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreye yönelik insan haklarını, yasal yükümlülüklerini ve aynı zamanda yerli halkların haklarını doğrudan ihlal etmekle suçlayarak bir ihtarname yayımladı.

‣ İklim aktivisti Greta Thunberg, Lützerath’den polis zoruyla uzaklaştırıldı
‣ Binlerce iklim aktivistinin akın ettiği Lützerath’ta kömüre karşı direniş sürüyor
‣ Maden karşıtı aktivistler polis zoruyla Lützerath’tan çıkarılıyor

Metinde “Bu ihtar bildirimi, yeni petrol, doğal gaz veya kömür çıkarma sahalarının açılmasını derhal durdurmanızı ve hepimizin acilen ihtiyaç duyduğu temiz enerji geçişini engellemekten vazgeçmenizi talep ediyor” ifadeleri yer aldı.

Fotoğraf: Thilo Schmülgen / Reuters

Halihazırda 650 binden fazla kişi tarafından imzalanan ve dünyanın en büyük petrol şirketlerini hedef alan belgede, şunlar denildi:

Big Oil (büyük petrol şirketleri) fosil yakıtların yıkıcı iklim değişikliğine neden olduğunun onlarca yıldır farkındaydı, halkı iklim bilimi ve riskler konusunda yanılttı, şüpheye ve gecikmeye neden olan dezenformasyonla politikacıları kandırdı.”

Aktivistler, harekete geçmemeleri halinde, dünya çapındaki vatandaşların şirketleri sorumlu tutmak için “her türlü yasal işlemi” yapabileceği konusunda şirketleri uyararak, muazzam sayıda katılımcılarla sokaklarda protestoya devam edeceklerini açıkladı.

Fotoğraf: AA

İmzacılar arasında Uganda‘dan Vanessa Nakate, İsveç’ten Greta Thunberg, Ekvador‘dan Helena Gualinga ve Almanya‘dan Luisa Neubauer yer alıyor. Aktivistler şunları söyledi:

“Dünyanın dört bir yanındaki iklim yıkımı karşısında umutlu kalmak son derece zor. Ancak insanlardan umutluyuz – bir araya gelip eylem talep etmeye kararlı milyonlarca insandan. Bu CEO’lara 2023’ün hesap verebilirlik için bir dönüm noktası olacağını göstermenin zamanı geldi.”

Fotoğraf: AA

Neler yaşanmıştı?

Pazar günü, Almanya’nın Lützerath köyünde polis güçleri iklim aktivistlerini tahliye ederken Thunberg, çevik kuvvet teçhizatlı iki polis memuru tarafından zorla tahliye edilmişti. Açık ocaklı bir kömür madenine yer açılması için köy hakkında yıkım kararı verilmesini protesto eden ve abluka altına alan binlerce kişi arasında yer alan Thunberg, “Karbonu yeraltında tutmamız gerekiyor ve Almanya şu anda gerçekten kendini utandırıyor” demişti.

‣ İklim aktivistlerinden Londra sokaklarında ‘yavaş yürüyüş’ eylemi
‣ Alman iklim aktivistlerinden ‘düşük hız limiti ve sübvansiyonlar’ için yol kesme eylemi

Çağrı, İngiltere‘de aylarca süren sivil itaatsizlik kampanyası kapsamında yolları, köprüleri ve petrol terminallerini kapatan, sanat galerilerini ve spor etkinliklerini hedef alan radikal iklim aktivistlerini durdurmak için yeni güçler ararken geldi. Geçtiğimiz ay eylemciler taktik değiştirip polisi Londra‘nın merkezinde motorlu trafiği aksatan yürüyüşleri için yol açmak zorunda bıraktıklarında politikacılar çileden çıkmıştı.

Fotoğraf: AA

Geçen hafta yayımlanan bir araştırma, dev petrol şirketi Exxon‘un 1970-80 arasında “nefes kesici ölçüde” isabetli iklim tahminleri yaptığını ortaya koydu. Şirket, bu dönemde iklim değişikliğini açıktan açığa inkar etmeye devam ediyordu.

Uluslararası Enerji Ajansı, 2021’de dünyanın 2050 net sıfır amacına ulaşabilmesi için hiçbir şekilde yeni petrol ve doğal gaz sahası veya kömür madeni açılmaması gerektiğini açıklamıştı.

El Niño zamanı geliyor: Benzeri görülmemiş sıcak dalgaları görülebilir

Bilim insanları, El Niño iklim fenomeninin bu yılın sonlarında geri dönmesinin küresel sıcaklıkların “tablonun dışına çıkmasına” neden olacağı ve benzeri görülmemiş sıcak dalgaları görüleceği uyarısı yaptı.

Erken tahminler, atmosferik olayın dönüşüyle dünya genelinde aşırı hava koşullarının şiddetleneceğini ve dünyanın 1,5C’lik ısınmasını “çok muhtemel” hale getireceğini gösteriyor. Kayıtlı tarihin en sıcak yılı olan 2016’da büyük güçlü bir El Niño fenomeni yaşanmıştı.

Okyanus sıcaklıkları ve Pasifik‘teki rüzgarlar tarafından yönlendirilen El Niño, daha soğuk muadili La Niña ve nötr koşullar arasında geçiş yapan doğal bir salınımın parçası. Dünya son üç yıldır, sıra dışı olarak La Niña etkinliğine sahne oluyor.

2024’e de yayılacak

2023’ün şimdiden küresel kayıtlardaki en sıcak beşinci yıl olduğu 2022’den daha sıcak olacağı tahmin ediliyor. El Niño, kuzey yarımkürede kışın meydana geliyor  ve ısınma etkisinin hissedilmesi aylar sürüyor. Yani 2024’te de küresel sıcaklık rekorları çok olası.

2022 en sıcak beşinci yıl oldu
Tarihin en yüksek okyanus sıcaklıkları 2022’de kaydedildi

İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazları, bugüne kadar ortalama küresel sıcaklığı yaklaşık 1,2 derece artırdı. Bu , ABD ve Avrupa‘daki kavurucu sıcak dalgalarından Pakistan ve Nijerya’daki yıkıcı sellere kadar milyonlarca insanın zarar görmesine yol açarak dünya çapındaki felaketlere yol açtı.

2022 su raporu: Küresel ısınma su döngüsünü değiştiriyor

Guardian‘dan Damien Carrington‘a konuşan Birleşik Krallık Meteoroloji Ofisi uzun vadeli tahmin başkanı Prof Adam Scaife, şunları söyledi:

“Bir sonraki büyük El Niño’nun bizi 1,5C’nin üzerine çıkarması çok muhtemel. Önümüzdeki beş yıllık dönemde ilk yılı 1,5C’de geçirme olasılığı şu anda yaklaşık yüzde 50’ye 50. İklim değişikliği altında, El Niño olaylarının etkilerinin daha da güçleneceğini biliyoruz. Bu iki şeyi bir araya getirdiğinizde, muhtemelen bir sonraki El Niño’da benzeri görülmemiş sıcak  dalgaları göreceğiz”

Scaife, El Niño-La Niña döngüsünün dalgalı etkilerinin dünyanın birçok bölgesinde görülebileceğini de ekledi: “Bilim artık bize bu şeylerin aylar sonra ne zaman geleceğini söyleyebilir. Bu nedenle, onu gerçekten kullanmamız ve acil durum hizmetlerinin hazır olmasından hangi ekinlerin ekileceğine kadar daha hazırlıklı olmamız gerekiyor.”

‘Geçen iki yılı arayabiliriz’

New York‘taki Columbia Üniversitesi’nden Prof James Hansen ve meslektaşlarının uyarısı ise şöyle: “2024’ün muhtemelen kayıtlardaki en sıcak yıl olarak tablonun dışında olacağını öne sürüyoruz. Mevcut La Niña’nın dördüncü yıl devam etmesi pek olası değil.

Bir El Niño’nun küçük bir fiskesi bile rekor küresel sıcaklık için yeterli olur.” İngiltere’deki University College London‘dan Prof Bill McGuire de El Niño geldiğinde, 2021 ve 2022’de gezegenimizi kasıp kavuran aşırı hava koşullarının önemsizleşeceği öngörüsünde bulundu.  

El Niño-La Niña fenomeni, birçok bölgede yıldan yıla hava farklılıklarının en büyük nedeni. La Niña yıllarında, doğudan batıya Pasifik ticaret rüzgarları daha güçlü oluyor, ılık yüzey sularını batıya doğru iterek doğuda daha derin, daha soğuk suları çekiyorlar. El Niño olayları ise alize rüzgarları azaldığında, sıcak suların doğuya doğru yayılmasına ve küresel sıcaklıkların yükselmesine neden olduğunda meydana geliyor.

Endonezya ve Avustralya da dahil olmak üzere Batı Pasifik’i çevreleyen ülkeler daha sıcak ve daha kuru koşullar yaşıyor ve orman yangınlarına zemin hazırlıyor. Hindistan ve Güney Afrika ise El Niño yılında, son dönemlerde kuraklıktan mustarip olan doğu Afrika ve güney ABD gibi diğer bölgelerle birlikte daha fazla yağmur ve sel alabilir.

Palmer, cevaplanmamış en büyük sorunun iklim değişikliğinin daha fazla El Niño’yu mu yoksa daha fazla La Niña olayını mı desteklediği olduğunu söyledi: “Bu, uzun vadeli uyum arayan ülkeler için çok önemli ve çok daha yüksek çözünürlüklü iklim modellerine ihtiyaç duyacak.”

Palmer ve meslektaşları , uluslararası parçacık fizikçilerinin tek bir ulusun tek başına yapamayacağı şeyi birlikte yapmalarını sağlayan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’na benzer, 1 milyar dolarlık uluslararası bir iklim modelleme merkezi kurulması çağrısında bulundu.

BM’den çocuklara iklim kriziyle ilgili görüşlerini paylaşma çağrısı

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, “İklim Değişikliği Odağında Çocuk Hakları ve Çevre Hakkında bir Genel Yorum” çalışması başlatıyor. Bu kapsamda hazırlanan taslak metin kamuoyu ile paylaşıldı.

Ayrıca Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği, çocuklara bir çağrı yaparak düzenlenecek atölye çalışması ile birlikte, bu genel yoruma dair çocukların da görüşlerini almak istediklerini belirtti:

“Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, İklim Değişikliği Odağında Çocuk Hakları ve Çevre Hakkında bir Genel Yorum hazırlığı içerisine girdi. Bu kapsamda Komite, taslak bir metin hazırladı ve görüş almak amacıyla bu taslağı kamuoyu ile paylaştı.

Yani anlayacağınız bu genel yorum doğrudan sizinle ve haklarınızla alakalı. Gerçekleştirilecek atölye çalışması ile birlikte, bu genel yoruma dair sizlerin de görüşlerini almak istiyoruz. Bir araya gelerek biraz haklarınıza, biraz iklim krizine, biraz gezegene, biraz da günlük yaşam deneyimlerinize dair sohbet etmek istiyoruz. ‘Genel Yorum’ kavramı bazen çok resmi bir şey gibi algılanabiliyor. Bunu öngören Çocuk Hakları Komitesi, taslak yorumun bir de çocuk dostu versiyonunu hazırlamış. Yine de atölye çalışması esnasında kafanız karışırsa, fikir alabileceğiniz yetişkinler de çevrenizde olacaklar.

Sizleri bu paylaşım alanına davet ediyor olduğumuz ve bir araya geleceğimiz için oldukça heyecanlıyız. Başvuru formunu doldurmadan önce, aşağıdaki bilgilendirmeleri okumanız iyi olabilir!”

Zoom üzerinde online yapılacak atölye için başvuruların şu kriterlere uyması bekleniyor:

  • Katılımcıların 14 – 18 yaş grubunda olmasına,
  • Katılımcıların bu atölye çalışmasına kendi istekleri doğrultusunda katılmalarına,
  • Bu çalışmaya katılmaya istekli olmasına.

Son Başvuru Tarihi: 24 Ocak 2023
Kontenjan: 25 kişi
Çalışma tarihleri: 30 – 31 Ocak 2023
Çalışma Saatleri: 19.00 – 21.30

İlk atölye çalışması 29 Ocak’ta yüz yüze gerçekleştirilecek. Başvuru için buraya tıklayın

İkincisi başvuru 30-31 Ocak’ta alınacak.

‘Sefalet zammı’nı reddeden kuryeler direniyor: Taleplerimiz kabul edilmeden kontak açmayacağız

Şirketin ücretlerine yaptığı zammı protesto eden Trendyol GO kuryeleri kontak kapatarak yüzde 11 oranındaki ‘sefalet ücreti’ni kabul etmeyeceklerini açıkladı.

Koşullarının iyileştirilmesini ve paket başı ücretlerin artırılmasını talep eden Trendyol Go kuryeleri önce İstanbul Alibeyköy, Pendik, Kozyatağı, Maltepe, Yenikapı gibi farklı Trendyol ofisleri önünde toplandı. Talepleri karşılanmayan işçiler, şirketin Maslak‘taki genel merkezi önünde buluştu.

Evrensel Gazetesi‘nin aktardığına göre, 2023 yılı için yapılan ve mart ayından itibaren uygulanacak olan yüzde 11 oranındaki ücret artışını protesto eden araçlı kuryeler, geçinebilecekleri bir ücret talep etti.

Fotoğraf: @motokuryekargo / Twitter

Yenikapı Meydanı’nda buluşan Trendyol araçlı kuryeleri adına basın açıklamasını okuyan Berkay Hepgüven,  açıklanan yüzde 11’lik zam teklifinin kuryeler tarafından yeterli bulunmadığını söyledi. Hepgüven, Trendyol araçlı kuryeleri olarak taşeron çalıştıklarını belirtti.

‘Taleplerimiz kabul edilene kadar kontak açmayacağız’

Araçlı kurye çalışanlarının masraflarının tamamını kendilerinin karşıladığına dikkat çeken Hepgüven, işçilerin enflasyonla baş etmekte zorlandığını vurguladı:

“Tüm masraflar şahsımıza ait, bu nedenle zamlanan her unsur bizi doğrudan etkilemektedir. Yakıt, vergi dilimleri, bağkur, motorlu taşıtlar vergisi, kasko, sigorta, gibi maddelerde enflasyon nedeniyle ciddi artışlar meydana gelmiştir. Yemek, muhasebe masraflarımızdan sigortamıza kadar her masrafı kendimiz karşıladığımız bilindiği üzere buna rağmen yapılan bin liralık zam aylık yakıt giderimizi bile karşılamamaktadır.”

Her kuryenin uzun vadeli araç kredileri çektiğini söyleyen Hepgüven, “Masraflarımıza ek olarak uzun vadeli kredi borçlarının göz önünde bulundurulması Trendyol Express tarafından şart olmuştur” dedi.

Fotoğraf: @motokuryekargo / Twitter

Yapılan zammın revize edilmesini, güncel ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak akılcı bir zam teklifi iletmesini talep ettiklerini aktaran Hepgüven, “Durumdan geri adım atmayacağını bildiren Trendyol firmasına tepkimizi kontak kapatarak iletmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

En az yüzde 50 zam talebinde bulunan işçiler, mobbing, baskı, yaratılan stres ve sürekli kesilen cezalara da tepki gösterdi. İşçiler, direnişte olan işçilerin iş akdinin feshini kabul etmeyeceklerini ve talepleri kabul edilene kadar kontak açmayacaklarını belirttikten sonra sloganlarla dağıldı.

Fotoğraf: @motokuryekargo / Twitter

‘Yüzde 400 büyüdük ama size zam yok’

Motokurye Kargo Çalışanları adıyla açılan sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan işçiler şu ifadeleri kullandı:

“Size hakkınızı vermeyenler burada hakkınızı yiyorlar. Hakkınızı yedirmeyin, hakkımızı yedirmiyoruz. Bugünkü zam açıklamasını normalde 1 Ocak’ta yapacaklardı ama 15 gün bizi beklettiler. Diğer firmaların yaptığı zam oranlarına göre bizi oyaladılar. Biz 15 gün bedava çalıştık. Ona rağmen dün çıktılar, hepimiz gittik o anı bekliyoruz bize ne zam yapacaklar diye. Dediler ki; ‘Arkadaşlar biz bir aileyiz. 2,5 yılda yüzde 400 büyüdük ama size zam yok.'”

Çalışma koşullarının insani olmadığını dile getiren bir diğer çalışan, şunları kaydetti:

“Bundan kaç gün önce size zam yapacağız diye bütün fiyatları indirdiler. İndirdikleri fiyatları bir daha bize sundular. Bizimle dalga geçiyorlar. ‘Size mobbing uygulamıyoruz’ diyorlar, kimse sizin üzerinizde baskı yapmıyor diyorlar. İki hafta çalışmayınca bize 23 saat alevli saatte çalışacaksın diyorlar. Alevli saat de akşam altıdan gece 10’a kadar. Ben 10’a kadar çalışmak zorunda mıyım? Çocuğu olan var. Evinde ekmek isteyen var. Böyle bir şey mi var ya! İllaki çalışacaksın diyorlar.”

Kendilerine verilen gelirin yeterli olmadığını aktaran bir başka kurye,  “Hastaneye para ödüyoruz. Normalde Bağ-Kur‘luyuz ama ödeyemiyoruz. Neden ödeyemiyoruz, çünkü gelirimiz giderimizi karşılamıyor. Biz bu sıkıntıları yaşıyoruz” dedi.

Fotoğraf: @motokuryekargo / Twitter

Geçen yılki eylemler başarıya ulaşmıştı

Trendyol’da kendi namına çalışan sözleşmeli teslimatçılar, geçen yıl da hak edişlerine yapılan zammı protesto etmek amacıyla İstanbul’da kontak kapatma eylemleri başlatmış, bu eylemler ülke geneline yayılmıştı.

Şirket, çalışanların hak edişlerinin on bin liranın altında kalmadığını söylerken, çalışanlar ise masraflar çıkarıldığında kendilerine dört bin lira kaldığını aktarmıştı.

Fotoğraf: @motokuryekargo / Twitter

Eylemleri başarılı olan sözleşmeli teslimatçıların maaşlarına yüzde 39 zam yapılarak aylık toplam hak edişlerinin 12 bin 500 lira ve KDV olacağı aktarılmıştı.

Artan enflasyonla yükselen hayat pahalılığına rağmen yapılan düşük zamlar birçok sektörde eylem dalgası yaratmıştı. Esnaf kuryelerle başlayan süreç, tekstil, gıda ve perakende sektörlerine sıçramıştı.

Binlerce ağaçlık Paşalimanı Koyu’nun satışında ihtiyati tedbir kararı

İzmir‘in Çeşme ilçesinde yer alan, Dr. Binbaşı Halis Temel’in yaşamı süresince kendi çabalarıyla koruduğu Paşalimanı Koyu‘ndaki 21 parselden oluşan 120 dönüm arsanın satışının iptali için dava açıldı. Yargılama sürerken, dava sonuna kadar taşınmazların devrinin önlenmesi amacıyla tapu kaydına ihtiyati tedbir koyuldu.

Paşalimanı’ndaki doğal alan Mart 2022’de satışa çıkarılmış, alanın betonlaşmaya açılmaması için bölge sakinleri ve çevreciler ihaleyi protesto etmişti.

‣Çeşme Paşalimanı’nda ihale: Binlerce ağaç tehlikede 

Paşalimanı Koyu’ndaki 21 parselden oluşan toplam 120 dönüm arsanın satışı için ilk olarak geçen yıl 7 Mart’ta ihale yapıldı ancak yeterli katılım olmadığı gerekçesiyle ertelendi.

28 Mart’ta ikinci kez yapılan ihaleye, ALDO Enerji ile AKT Enerji şirketleri katıldı. 385 milyon TL ile en yüksek teklifi veren ALDO Enerji, ihaleyi kazandı.

Halis Temel’in dokuz mirasçısından Timur Temel, ihaleyi mahkemeye taşıdı. İzmir 17’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ihalenin iptali için dava açıldı.

Ege’de Son Söz gazetesinin aktardığına göre; yargılama sürerken dava sonuna kadar taşınmazların devrinin önlenmesi amacıyla tapu kaydına ihtiyati tedbir koyuldu.

Ne olmuştu?

‘Son yüzyılın ve tüm zamanların en başarılı Türk çevrecisi’ seçilen ve ‘Birleşmiş Milletler (BM) Ossakawa Dünya Çevre Ödülü‘ne aday gösterilen Dr. Halis Temel‘in yeşerttiği Paşalimanı Koyu, ölümünden 22 yıl sonra, kurduğu ve miras bıraktığı Doktor Binbaşı Halis Temel Vakfı‘nca satışa sunulmuştu.

Çevreciler, Temel’in 50 bin ağaçla yeşillendirdiği ve özenle koruduğu koydaki doğallığın, satış sonrası yapılaşma nedeniyle bozulacağını ileri sürerek karara karşı çıktı. Buna rağmen bölgenin birinci derece sit alanı olduğu, yapılaşmanın mümkün olamadığı kaydedilmişti.

 

Kuraklık: Sapanca Gölü’nde çekilen sular alarm veriyor

Sonbaharın ardından kış aylarında da beklenen yağışın gelmemesi Sapanca Gölü’nü de olumsuz etkiledi. Göldeki suların kıyıdan yaklaşık 40 metre çekilmesiyle, su seviyesi kritik eşik olan 30,99 seviyesine geriledi. Görüntüler bölge halkında endişeye sebep oldu.

Sakarya’nın içme suyu ihtiyacının yüzde 90’ının, Kocaeli’nin ise su ihtiyacının yüzde 15’ini karşılayan ve kuraklık sebebiyle Yuvacık Barajı‘na su çekilen Sapanca Gölü’nde, beklenen yağışların gelmemesi nedeni ile seviye her geçen gün düşüyor.

Beklenen yağışların gelmemesi ve en önemlisi kar yağışının olmaması nedeniyle Sapanca Gölü, yüzde 15 seviyesine gerileyen Yuvacık Barajı’na kasım ayından bu yana günlük 180 bin ton su vererek Kocaeli’ye de önemli miktarda su sağladı.

‣ Sapanca Gölü’nün su seviyesi alarm veriyor
‣ Sapanca’dan çekilecek su bitti, sıra gölü besleyen derelere geldi
‣ Kocaeli Yuvacık Barajı’nda su seviyesi dibi gördü, Sapanca’dan takviye yapılacak

İHA‘nın aktardığına göre; mahalle sakinlerinden Erdoğan Kaplan, balıkların sazlık alana yumurta bıraktığını belirterek canlı yaşamını da olumsuz etkilediğini ifade etti:

“Balıklar, ördekler gelip buraya yuva yapıyordu. Nasıl gelsinler hayvanlar buraya sazlar karada kaldı. Balık sayısı da azalıyor. Eskiden balıkçılık vardı burada şimdi kalmadı. Eskiden köyün geçim kaynağı balıkçılıktı.”

Sakarya’da yaşayan ve sık sık Eşme’ye geldiğini söyleyen Muhammet Taha Özbahçeli de şunları aktardı:

“Çocukluğumda buraya yüzmeye geliyorduk. Son zamanlarda bu çekilmeden dolayı su geriledi. Belimize su gelirdi, şu an çok zor. İklim değişiyor, geçmişte değişmişti yine değişecek. Ocak ayında olmamıza rağmen hava hala bozmadı.”

 

Pınar Gültekin davası 15 Şubat’ta yeniden görülecek

İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi, Cemal Metin Avcı tarafından katledilen Pınar Gültekin cinayetine ilişkin davanın yeniden görülmesine karar verdi. Davanın ilk duruşması 15 Şubat‘ta görülecek.

Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Muğla‘da 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı ile suç delillerini gizleyerek yok ettikleri gerekçesiyle suçlanan kardeşi Mertcan Avcı, annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan‘ın yargılandığı davada, katil Avcı’ya ‘canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme‘ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası vermiş, Avcı’nın cezası ‘haksız tahrik‘ indirime gidilerek 23 yıla düşürülmüştü.

‣Adli Tıp Raporu kesinleştirdi: Pınar Gültekin yaşarken yakılmış
‣Pınar Gültekin cinayetinde yeni gelişme: Olay yerindeki sigara izmariti failinin annesine ait çıktı
‣Pınar Gültekin’in katil zanlısı: İstanbul Sözleşmesi’nin iptali iyi oldu

Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık kardeşi Mertcan Avcı, annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı eşi Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan‘ın ise beraatine karar vermişti. Kamuoyunda tartışmalara neden olan kararın ardından hem Gültekin ailesi hem de Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı istinafa başvuracaklarını bildirmişlerdi.

DHA‘nın aktardığına göre, kararın istinafa taşınması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Mahkemesi, davanın yeniden görülmesine karar verdi.

Konuya ilişkin Habertürk‘e açıklamalarda bulunan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, şu ifadeleri kullandı:

“İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, istinaf talebini esastan reddetmemiş. Karardaki hukuka aykırı olan hususların ancak duruşma açılması ve yeniden yargılama yapılması suretiyle giderilebileceğini hükmetmiştir. Bu yönüyle 15 Şubat tarihine bir duruşma günü verilmiştir.

Şayet kararın hukuka uygun olduğu düşünülseydi istinaf talebi esastan reddedilebilecekti. Fakat mahkemenin gerekçesinde de vurguladığı üzere karardaki hukuka aykırılıkların yeniden yapılacak yargılama ile düzeltilebileceği belirtildi. Bu son derece önemli bir gelişmedir.

Biz adaletin tecelli edeceğini, maddi gerçeğin ortaya çıkacağını ve hakkaniyetin tesis edileceğini düşünüyoruz. Sonuna kadar hukuki mücadelemiz devam edecek.”

Bir yılda 381, son 15 yılda 4 bin 86 kadın öldürüldü

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu‘nun (TKDF), 2008 ile 2022 yılları arasında kaydedilen kadın cinayetlerine ilişkin raporuna göre; 2008 ile 2022 yılları arasında 4 bin 86 kadın cinayeti işlendi.

Ne olmuştu?

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020’de kayboldu. Soruşturma kapsamında beş gün sonra gözaltına alınan Cemal Metin Avcı, Gültekin’i öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti. Avcı’nın gösterdiği yerde bulunan varilde, Gültekin’in kısmen yanmış cesedine ulaşıldı.

Adliyeye sevk edilen Cemal Metin Avcı, “canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme” suçundan çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı. Kardeşi Mertcan Avcı’nın telefon sinyallerinden ağabeyiyle aynı zamanda bağ evinde olduğu tespit edildi ve tutuklandı.

24 Ocak’taki duruşmada Savcı, Pınar Gültekin’in hayattayken yangına maruz kaldığının oy birliği ile kabul edildiğini belirterek, Cemal Metin Avcı’nın “canavarca hisle öldürme” suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mertcan Avcı’nın da “suç delillerini gizleme ve değiştirme eyleminde bulunması”, Cemal Metin Avcı’nın eski eşi Eda Karagün, iş ortağı Şükrü Gökhan Orhan, annesi Ayten Avcı ve babası Selim Avcı’nın da “suç delillerini yok etmek ve gizlemek” suçlarından cezalandırılmasını istedi.

Mertcan Avcı’nın tutukluluğuna avukatı tarafından itiraz edildi. İtirazı değerlendiren Muğla 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi sanığın kaçma şüphesinin olmaması, adli kontrol tedbirlerine uyması gerekçesiyle itiraz yolu açık olmak üzere tahliyesine karar verdi.

Pınar Gültekin’in ailesinin avukatı, sanık Cemal Metin Avcı’nın annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı eski eşi Eda Karagün ile ortağı Şükrü Gökhan Orhan’ın da “delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme” suçunu işlediğini belirterek şikayetçi oldu.

Muğla Cumhuriyet Savcılığı, 2 Ekim 2020’de şüpheliler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Karara yapılan itirazın Muğla Sulh Ceza Hakimliği de kesin olarak reddine hükmetti.

Ailenin avukatı Rezan Epözdemir, Muğla Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği kesin kararın Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulması istemiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.

Başsavcılık, kararı bozarak dört şüpheli hakkında iddianame hazırlanmasına karar verdi. Savcılık tarafından hazırlanan yeni iddianamede şüpheliler Selim Avcı, Ayten Avcı, Eda Karagün ile Şükrü Gökhan Orhan’ın “kasten öldürme” sonrasındaki zaman diliminde olay mahalline birlikte gidip, suç delillerini yok ederek, gizlediklerine dair haklarında yeterli şüphe bulunduğuna kanaat getirilerek ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.

Baba Gültekin, “Ben bu mahkemeden gerçekten hiçbir şey beklemiyorum. Mertcan Avcı mahkemeye çıkmadan Muğla 3.’üncü Ağır Ceza Mahkemesi bunu tahliye ediyor. Kızımı kardeşiyle beraber, babasıyla annesiyle, ortaklarıyla beraber, delilleriyle her şey ortada iken diri diri yakıyorlar. Canice katliam yapıyorlar” dedi.

Karar çıkması beklenen bu duruşma da sanık Cemal Metin Avcı’nın mahkeme heyetine yeni deliller sunacağını belirtmesi ve erteleme talep etmesi üzerine 16 Mayıs’a ertelenmişti.

Cemal Metin Avcı ile suç delillerini gizleyerek yok ettikleri gerekçesiyle suçlanan kardeşi Mertcan Avcı, annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan‘ın yargılandığı davada, katil Avcı’ya ‘canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme‘ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası vermiş, Avcı’nın cezası ‘haksız tahrik‘ indirime gidilerek 23 yıla düşürülmüştü.

Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık kardeşi Mertcan Avcı, annesi Ayten Avcı, babası Selim Avcı, boşandığı eşi Eda Karagün ve ortağı Şükrü Gökhan Orhan‘ın ise beraatine karar vermişti. Kamuoyunda tartışmalara neden olan kararın ardından hem Gültekin ailesi hem de Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı istinafa başvuracaklarını bildirmişlerdi.

Kadıköy’den Paris’e elektrikli scooter’ları toplama kararı

Sağladığı mikromobilite avantajları nedeniyle popülerleşen elektrikli scooter’ların İstanbul‘un Kadıköy ilçesinden toplatılması gündeme gelirken, Paris de bu konuda referanduma gideceğini açıkladı. Scooter’larla ilgili Kadıköy Belediyesince yapılan açıklamaların ardından ilçede bugün scooter’ların toplanmasına başlandı.

Kısa mesafeler için uygun ücretli ulaşım sağlaması nedeniyle çok sayıda insanın tercih ettiği elektrikli scooter’lar, doğru park edilmediklerinden ötürü kaldırımlarda yayaların geçişlerine engel teşkil etmeleri nedeniyle birçok vatandaşın tepkisine neden oluyor.

‣ İstanbul’da elektrikli scooter kullanımıyla ilgili yeni düzenlemeler getirildi
‣ Elektrikli scooterlara yasal düzenleme

Koruyucu ekipman kullanmadan mikromobilite araçlarının kullanılması sebebiyle çok sayıda insanın yaralanması güvenlik kaygılarını da beraberinde getiriyor.

‘Düzenleme getirilmezse toplatılacak’

Kadıköy Belediyesi, kaldırımlarda yaya geçişlerine engel teşkil eden araçların toplatılması için adım atılacağını duyurmuştu. Scooter’lar bugün toplanmaya başlandı.

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı toplu taşımaya veya yürümeye alternatif sağlaması nedeniyle tercih edilen scooter’lara ilişkin yaptığı basın açıklamasında şunları aktardı:

“Bizim amacımız bu araçları belli bir düzen altına almak. Yönetmeliğe göre ilçe belediyelerinin scooter’lara müdahale etme şansları yok. Sayısını biz belirlemiyoruz, kullanım şeklini belirlemiyoruz, nereye park edeceklerini belirlemiyoruz ama yaratmış oldukları bütün sorunlarla biz uğraşıyoruz.”

Zabıta Kanunu 6. maddesine göre kaldırım ve başka yerlerde yaya geçişini engelleyen scooter’ları ve diğer araçları toplayacaklarını söyleyen Odabaşı, “Bu tür yaya geçişini engelleyen scooter ve araçların hepsini toplayacağız, depoya kaldıracağız. Sahibi gelecek müracaat edecek” diye ekledi.

Odabaşı şunları söyledi:

“Kişilerin kendi şahsi scooter’larını kullanmalarına sözümüz yok, onlar önlemlerini alıyorlar. Elektrikli scooter’ları kiralayan şirketlerin kontrolsüzlüğüne, yönetmelikte belirtilen sayının kat kat üstünde olmasına, basit bir yazılımla engellenmeleri mümkünken engellenmemelerinedir isyanımız.”

Scooter’larla farkındalık yaratıldığını ancak konunun Avrupa‘da da tartışmalara neden olduğunu hatırlatarak Paris Belediyesi‘nin 2 Nisan’da bu konuda referanduma gideceğini açıkladı.

‘Martı, işbirliğine hazır’

Türkiye‘nin en büyük elektrikli scooter kiralama girişimlerinden biri olan Martı‘nın CEO’su Oğuz Alper Öktem, Twitter‘da yaptığı açıklamada Odabaşı’na yaya öncelikli belediye anlayışı konusunda destek vermeye ve işbirliğine her zaman açık olduklarını aktardı.

Öktem, Kadıköy’de doğmuş bir şirket olarak, ilçeye hizmet etmenin şirket için bir gurur olduğunu söyledi.

Paris, scooter’ları referandumda oylayacak

Öte yandan Fransa’nın başkenti Paris’te mikromobilite araçlarının haftasonları yasaklanması tartışılıyor.

Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, bu araçların çevre dostu olmadığını söylerken bu hizmeti sağlayan şirketlerin de çalışanlarına iyi davranmadığını belirtiyor. Oysa elektrikle çalışan scooter’lar için gereken enerjinin fosil yakıtlardan elde ediliyor olma ihtimali olsa dahi, scooter’lar fosil yakıtla çalışan otomobillere kıyasla daha çevreci bir alternatif sunuyor.


Paris halkının haftasonları scooter’ların yasaklanması için 2 Nisan’da referanduma gideceğini açıklayan Hidalgo, scooter’lardan memnun olmasa da bu araçların nasıl bir geleceğe sahip olacağını Parislilerin belirleyeceğini, yasaklanmama sonucu çıkarsa insanların kararına saygı duyacağını belirtti.

Avrupa’daki diğer düzenlemeler

Elektrikli scooter’ların park sorunu, diğer birçok Avrupa ülkesinde de düzenlemeye gidilmesine neden oldu.

İspanya, elektrikli scooterların sokaklara park edilmesini tamamen yasaklarken, Danimarka‘nın başkenti Kopenhag‘da bu araçların park edebileceği alanlara kısıtlama getirildi.

Avusturya‘da araçların sadece belirli alanlara park edilmesine izin verilirken, kullanıcılar park kurallarının ihlal etmediklerini kanıtlamak için fotoğraf sunmak zorunda. Paris‘te de araçları uygunsuz bir şekilde park edenlere 35 euro (711 lira) para cezası uygulanıyor.

Konya’da köpeği öldürenlerin tahliyelerine yapılan itirazlara ret

Konya’da bir köpeği kürekle döverek öldüren belediye çalışanının tahliyesine yapılan itirazlar nöbetçi mahkeme tarafından reddedildi.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, Konya Büyükşehir Belediyesi‘ne ait Hayvan Rehabilitasyon Merkezi‘nde köpeği kürekle öldüren Murat Bacak ile hayvanı sürükleyerek götüren Sefa Çakmak‘ın tahliyelerine itiraz etmişti. Nöbetçi üst mahkeme olan Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın itirazını reddetti.

‣ Konya Barınağı’ndaki köpeği kürekle öldüren sanıkların tahliyesine itiraz
‣ Konya’daki cinayete İstanbul’da protesto: Hayvan haklarını savunduğumuz için ters kelepçeyle gözaltına alındık
‣ Cehennem…

Bu süreçte Meram İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü de iki sanığın tahliye edilmesi kararına itiraz etti. Bu kez de nöbetçi olan Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi, itirazı reddetti.

Neler yaşandı?

Konya’nın Meram ilçesi Sefaköy Mahallesi’nde bulunan AKP’li Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde bir görevli, bir köpeği kürekle katletmişti.

‣ Konya’daki barınak vahşeti için iddianame hazırlandı
‣ Sokakta yaşayan hayvanlara yönelik şiddeti durdurmak için rekor destek
‣ Hayvan hakları savunucuları Ankara’da buluştu: Ormanda barınak olmaz

16 Kasım’da yaşandığı belirtilen olayın görüntüleri 24 Kasım’da sosyal medyada paylaşıldıktan sonra büyük tepkiye neden olurken, görüntülerin yayınlanmasından sonra gözaltına alınan Murat Bacak ve Sefa Çakmak, ‘ev hayvanı veya evcil hayvanı kasten öldürme’ suçundan çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameyle altışar yıla kadar hapisleri istenen Murat Bacak ve Sefa Çakmak, 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 Ocak’ta görülen duruşmada tahliye edildi.