Ana Sayfa Blog Sayfa 625

Akbelen’i yok etmek isteyen Limak’ın yöneticisi Davos’ta ‘çeşitliliğin coğrafyası’nı anlattı

İsviçre‘nin Davos kasabasında süren Dünya Ekonomik Forumu (WEF), dördüncü gününde devam ediyor. Zirvede, Yeniköy -Kemerköy termik santrallerine kömür sağlamak için İkizköy’deki Akbelen Ormanı‘nda ocak açmak isteyen ve yöre halkının bütün direnişine ve yürütmeyi durdurma kararlarına karşı ağaç kesimi yapan LİMAK şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı da bugün bir konuşma yaptı. 

Pek çok büyük şirket temsilcisinin yanı sıra LİMAK Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir‘in yaptığı konuşmanın başlığı “Çeşitliliğin Coğrafyası”. 

İkizköy Çevre Komitesi, konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “Küresel patronlar kulübünün şaşalı etkinliği Dünya Ekonomik Forumu, Covid pandemisi sonrası ilk defa bu yıl Davos Zirvesi’nde bir araya geliyor. Davos bu yıl parlak ekonomik analizlerden çok, en sıcak ocak ayını yaşıyor olması, yağmayan karı ve kayak turizmindeki düşüşle, yani iklim değişikliği ile manşetlere girdi” dedi. 

LİMAK’ın çeşitlilik ve kapsayıcılık adına yaptıklarından birkaç örnek de kendilerinin vermek istediğini belirten İkizköylüler, Özdemir’in konuşmasına katkı yapmak ve birkaç soru iletmek istediklerini belirtti. 

Akbelen davası: Saldıranlar değil, kurtarmaya çalışanlar yargılanıyor
Akbelen’in bilirkişi raporuna göre ‘madencilik yapılabilir’: Bilirkişiler hakkında suç duyurusu
Bodrum Belediyesi’nden Akbelen için Orman Genel Müdürlüğü’ne dava
Akbelen’de bilirkişi raporu sonrası yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı
[Bir konu/k] Kara çalınan bir ormanın mücadelesi: İkizköy’ün nöbeti
İkizköy’deki yıkım görüntülendi
İkizköy’de üçüncü bilirkişi keşfi: Akbelen’in korunmasına yönelik bir rapor bekliyoruz

İkizköylülerin katkıları ve soruları şöyle: 

  • İKLİM KRİZİ: LİMAK’ın sahibi olduğu Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri bugüne kadar atmosfere 254 milyon ton karbon saldı. Şirketin planladığı gibi işletmede kalırlarsa toplam karbon salımları 465 milyon tona çıkacak. Akbelen Ormanı yok edilirse 9 milyon ton karbon eşdeğeri yutak alanı bir daha rehabilite edilemeyecek şekilde ortadan kaldırılacak. Bu ve benzeri kömür santralleri çalıştırılmaya devam ederse, Davos bir daha asla eski Davos olamayacak! Ebru Hanımın iklim krizi sorununu LİMAK’ın termik santral ve kömür madenlerinden oluşan enerji portföründe nasıl “kapsadığını” merak ediyoruz. 
  • BİYOÇEŞİTLİLİK: İkizköy’ün LİMAK kömür madeni işletmesi ile tehlike altına giren önemli bir biyoçeşitliliği var. Akbelen Ormanı’nda Uluslararası Doğa Koruma Birliği IUCN tarafından nesli tükenmekte olduğu için kırmızı listeye alınmış olan çok sayıda kuş türü var. Ebru Özdemir’in şu an Davos’ta anlattığı LİMAK’ın “çeşitlilik ve kapsayıcılık” politikalarına maskeli ötleğen, karabaşlı ötleğen, kızılgerdan, büyük baştankara nasıl dahil ediliyor bilmek istiyoruz. Ya da Akbelen Ormanı ile birlikte yok olacak, aslında korumada öncelikli bir bitki olan kandil kökü (Cyclamen hederifolium Aiton –  VU) ve 10 endemik bitki türünü çeşitlilik politikalarına nasıl dahil ettiklerini de duymak istiyoruz. 

  • YEREL ÇEŞİTLİLİK VE KAPSAYICILIK: İkizköy’ün Işıkdere mahallesi ve tarım arazileri 2017’de kamulaştırılarak LİMAK’a kömür madeni işletsin diye devredildikten sonra 20 bin zeytin ağacı yok edildi. Şimdi kömür madeni genişlesin diye 45 bin zeytin ağacı daha tehlikede.
  • Zeytin, İkizköy’ün, Milas’ın, Anadolu’nun en önemli biyoçeşitlilik açısından çok zengin ekosistemlerinden biri, çok önemli bir ekonomik değeridir. LİMAK, maden işletecek diye sadece İkizköy ve çevresinde yüzlerce aile, zeytinsiz, işsiz, geleceksiz kalacak. LİMAK zenginleşirken, maden ve termik santral işlettiği İkizköy ve çevresinde yöre halkı fakirleşecek. Bu mülksüzleştirme ve yoksullaştırma hamlesinin LİMAK’ın kapsayıcılık politikaları doğrultusunda nasıl ele alınacağını sormak istiyoruz. 
  • EKONOMİK KAPSAYICILIK: Ebru Özdemir ve LİMAK yöneticileri her fırsatta kapsayıcılık öyküsü olarak İkizköy’de (aslında yok ettikleri) arkeolojik kazı alanında İkizköylü kadınları çalıştırdıklarını anlatıyor ve övünüyor. Ama bu işin sürekli bir iş olmadığından; her yılın aralık ayı başında işçilerin işten çıkarılıp, sonraki yılın ocak ayında yeniden işe alındıklarından, böylece çalışanların sosyal güvenlik ve tazminat haklarının gasp edildiğinden  bahsetmiyor.
  • Kazıda çalışan İkizköylülerin sırf Akbelen Ormanını savundukları için, bu lütuf gibi sunulan kazı işinden çıkarılmaları ise hiçbir şekilde konu edilmiyor. Yaşamı savundukları için işsiz bırakılan İkizköylüleri, LİMAKın sınırsız zenginleşmesinin içinde “kapsamayı” düşünüp düşünmediklerini Ebru Özdemir’e sormak istiyoruz. 

İkizköy davası Türkiye sınırlarını aştı
İkizköylüler alarma geçti: Akbelen nöbetine devam, Avrupa Konseyi’ne başvuru
Limak’ın yeşil badanasını protesto eden İkizköylülere gözaltı
Bir yerinden edilme hikayesi: Akbelen giderse Muğla da gider

İkizköy Çevre Platformu üyeleri, Ebru Özdemir’e, “İkizköy’ü termik santral ve kömür madeni çalışmalarınızda “kapsamak”tan vazgeçin. Böylece doğanın ve yüzlerce yıllık kültürün “çeşitliliği” bütün görkemi ve yaşamsallığı ile var olmaya devam etsin” diye seslendi. 

 

Öyle Değil Böyle: Toplumsal cinsiyet temelli şiddet haberleri için yeni kılavuz

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD), toplumsal cinsiyet temelli şiddetle ilgili medya dilinin doğru kullanılması amacıyla, kılavuz niteliğindeki ilkeleri Öyle Değil Böyle internet sitesinde bir araya getirdi.

Cinsel şiddete dair algıyı, kalıplaşmış söylemleri ve yanlış inanışları dönüştürmeye çalışmak, cinsel şiddetle mücadelede atılması gereken adımların başında geliyor. Medya üretimlerinde şiddetsiz ve hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi, toplumsal farkındalığın artırılması ve onay kültürünün yaygınlaşmasına katkıda bulunulması için büyük önem taşıyor.

Dernek, bu konuda medyaya düşen, üretimlerinde etik ilkelere olan bağlılığını gözden geçirerek yanlış inanışları ve klişeleri sorgulamak, hem topluma örnek olmak hem de toplumsal dönüşümün bir parçası olmak gibi sorumluluklara dikkat çekiyor. Özellikle toplumsal cinsiyet temelli şiddetle ilgili haber yaparken kullanılan sözcüklere özen gösterilmesi gerekiyor.

ÇŞMD’nin oluşturduğu kılavuzda, medyada sıklıkla rastlanan, faili mağdur gösteren ve hayatta kalanı, yani şiddete maruz bırakılan kişiyi, suçlayıcı bir dil kullanımının mevcut eşitsizlikleri daha da derinleştirdiğine de vurgu yapılıyor.

‣ Şiddet sonrası acil destek telefon hatları
‣ Mağdur suçlayıcılığa son vermek için yapabileceğiniz 10 şey
Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Doğru haber dili nasıl olmalı?

Cinsel/cinselleştirilmiş şiddet haberlerinde toplumsal farkındalığın artmasına faydalı olabilecek hak temelli haberlerin üretimi için hazırlanan web sitesinde, şu öneriler yer alıyor: 

1. Şiddeti yaşayan kişinin beyanı için “iddiasıyla” gibi şüphe uyandırıcı ifadeler kullanmayın, nötr olun.
2. “Sapık”, “Canavar”, “Pedofil” , “Zoofil” gibi uç tanımları kullanmayın.
3. Görüşülen kişinin kendisi için tercih ettiği tanımı kullanın. Eğer görüşülen kişi özellikle tercih etmediyse “kurban” ve “mağdur” ifadelerini kullanmayın.
4. Bazıları detay içermediği ve kişiyi genel olarak bu şiddet türü ile ilişkilendirdiği için “cinsel şiddete maruz bırakılmış kişi”yi kullanabilir.
5. “Cinnet geçirdi, şeytana uydu, tahrik oldu” gibi failin şiddet davranışlarını meşrulaştıracak tanımlamalardan kaçının.
6. Cinsel şiddete maruz bırakılan kişinin hikayesini haberleştirirken “itiraf etti”, “kabul etti”, “sebep oldu”, “imkan verdi” gibi fiiller kullanmayın.
7. Cinsel şiddeti haberleştirirken hayatta kalanla fail arasında aidiyet ilişkisi kuran bir dil kullanmayın.
8. Cinsel saldırının şiddete dayalı ve rıza olmadan gerçekleştiğini kesin bir dille ifade eden kelimeler kullanın.
9. Cinsel saldırıyı aktarırken önemsizleştirici yumuşak bir dil ya da şiddetin pornografisini üreten, erotik hikaye dili ve ifadelerini kullanmayın.
10. “Alçakça, korkunç, iğrenç” gibi uç ve sansasyon yaratan ifadelerden kaçının.

Öyle Değil Böyle internet sitesi, doğru haber diline yönelik ilkeler dışında, cinsel şiddeti önlemek için neler yapılabileceğine yönelik bilgilendirme, cinsel şiddetle karşılaşan gazeteciler için öneriler, öz yardım ve cinsel şiddeti önlemede medyanın yapabilecekleri konusunda da içerik sağlayarak okuyucularına zengin kaynaklar sunuyor.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği; cinsel/cinselleştirilmiş şiddetin ve yarattığı hazarların azaltılması için çalışmalarda bulunuyor. Medya çalışmaları kapsamında oyledegilboyle.org’un yanı sıra doğru mesaj veren görsellerin kullanımını teşvik etmek amacıyla oluşturulan csgorselarsiv.org sitesi ve hak temelli yayıncılık kılavuzları ile farkındalık çalışmaları yürütüyor.

Van’da bahar havası: Kar yok, hayvanlar merada, kuraklık artıyor

Kış aylarında normalde yoğun kar ve dondurucu soğukların etkili olduğu Van, son zamanların en kurak dönemini yaşıyor. Sıcaklıklar da geçen yıllardaki kış ortalamalarıyla ölçülemeyecek derecede yüksek.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) verilerine göre, geçen yıl 18 Ocak tarihinde Türkiye’de en düşük hava sıcaklığının, eksi 34,4 derece, ölçüldüğü Van‘ın Özalp ile ikinci en düşük sıcaklık değerinin eksi 33,8 dereceyle kayda geçtiği Çaldıran ilçelerinde, bu yıl sadece yüksek kesimlere kar yağdı.

Ocak ayında, ağaçların kırağıyla kaplandığı, akarsu ve sazlıkların donduğu, evlerin saçaklarında uzun buz sarkıtlarının oluştuğu iki ilçede, geçen yıl soğuktan etkilenmemeleri için hayvanlarını ahırdan çıkaramayan besiciler, bu yıl kar yağmadığı için meralarda otlatmaya devam ediyor.

Fotoğraf: Hakan Sarı/AA

Güneşli havayı fırsat bilen vatandaşlar ise açık havada vakit geçiriyor,

‘Normal değil’

Çaldıran ilçesine bağlı Bezirhane Mahallesi muhtarı Mehmet Şefik Çakan, yıllardır ilk kez bu mevsimde ilçeye kar yağmadığına tanıklık ettiğini söyledi:

“Geçen yıl bu tarihte hava eksi 30-35 dereceydi. Bu yıl yaz havası var. Kar da yağmadı. Sadece gece biraz soğuk oluyor. Gündüz sıcak. Yıllardır burada yaşıyoruz ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyoruz. Hayvanlar merada, kimse ağılda yem vermiyor. Bu normal bir durum değil.”

Fotoğraf: Özkan Bilgin/AA

Besici Erhan Ersoy da “Geçen yıl bu ayda yerde bir metre kar vardı. Dondurucu soğuklardan dolayı çıkamıyorduk. Mevsimler değişti. Şu an hava güneşli ve hayvanlarımızı dışarıda besliyoruz. Bahar havası hakim” diye konuştu.

Ardı ardına sıcaklık rekorları kaydedilirken kışa ne oldu?
Alarm çanları: İstanbul’da ocak ayında erikler çiçek açtı, ülke genelinde kuraklık sürüyor
Dünya aşırı hava olaylarına teslim: Aşırı soğuklar, rekor sıcaklar, dinmeyen fırtınalar
‘Sıcak kışlar’, aşırı sıcak yaz ayları kadar hasara yol açıyor
İklim krizi: Bartın’daki ayılar da kış uykusuna geçemedi

İklim değişikliğinin etkisi

Küresel ısınmaya bağlı aşırı hava koşulları, tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de etkiliyor, Dünya’nın bir kısmı aşırı soğuk ve fırtınalar, sellerle boğuşurken, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda ülke ise kış aylarında yüksek sıcaklık ve yağış azlığı nedeniyle kuraklıkla boğuşuyor.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre; Türkiye’nin birçok bölgesinde eylül, ekim, kasım ve aralık aylarını kapsayan şiddetli bir kuraklık yaşandı. Kasım’da kuraklık iyice derinleşirken, son 52 yılın en sıcak aralık ayı kaydedildi. Mevsim normalinin çok üzerinde görülen sıcaklıklar nedeniyle ocak ayında da rekorlar bekleniyor.

Yaşanan kış ortası bahar koşulları ve yağış olmaması nedeniyle barajlar kurudu, ağaçlar erkenden çiçek açtı, hayvanlar kış uykusuna yatamadı. MGM’nin tahminlerine göre, ocak ayı sonuna kadar da bu koşullarda radikal bir değişiklik beklenmiyor.

Afganistan’da şiddetli soğuklar can alıyor: En az 70 kişi ve 70 bin hayvan öldü

Afganistan‘da hüküm süren şiddetli soğuklar, en az 70 kişinin canına mal oldu.

Doğal Afetlerden Sorumlu Devlet Bakanlığı, ülkede son sekiz günde kış şartlarının ağırlaştığını bildirdi. Bakanlığın Acil Durum Operasyonları Merkezi Müdürü Mevlevi Abdullah Muhammedi, “İlk verilere göre, kar yağışı ve soğuk havalar nedeniyle Badgis, Gazni, Nimruz, Paktika, Herat, Kandahar ve Faryab‘da 70 kişi yaşamını yitirdi” dedi.

Yetkililer ayrıca aşırı soğuk hava nedeniyle 70.000’den fazla çiftlik hayvanının da öldüğünü söyledi.

Afganistan’ın batısındaki Herat vilayetinde kış mevsiminin başlangıcından bu yana sokaklarda yaşayan 45 kişinin donarak yaşamını yitirdiği açıklanmıştı.

Son yılların en ağır kışı

10 Ocak’tan bu yana başta başkent Kabil olmak üzere Afganistan’ın pek çok vilayetinde hava sıcaklıkları sıfır derecenin altında seyrediyor. Bu süre içinde en düşük sıcaklık eksi 33 ile Gur vilayetinde kayıtlara geçti.

Afganistan Meteoroloji Ofisi Başkanı Mohammad Nasim Muradi, “Son yılların en soğuk kışını yaşıyoruz. Soğuk dalgasının bir hafta veya daha fazla süreyle devam etmesini bekliyoruz” dedi.

Ülkede, Taliban’ın yönetimi ele almasından bu yana konulan ambargolar nedeniyle yaşanan ekonomik kriz ağırlaşıyor. Buna bağlı olarak kışın odun ve kömür alamayan dar gelirli büyük bir kesim bulunuyor. Ayrıca, kırsalda resmi kayıt tutma konusundaki eksiklik de benzeri can kayıplarının sayısının daha yüksek olması ihtimalini artırıyor. Özellikle kış mevsiminde ulaşım zorlukları, insani yardım kuruluşlarının muhtaç ailelere yardım götürmesini güçleştiriyor.

Yeni Zelanda Başbakanı Ardern şubatta görevinden ayrılıyor

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, şubat ayında görevinden ayrılacağını ve bu yıl genel seçimlerde aday olmayacağını açıkladı.

14 Ekim’de ülkede genel seçimler yapılacak. Seçimlere kadar ülkede görev yapacak Başbakan’ı belirlemek için İşçi Partisi’nde oylama gerçekleşecek.

Ülkedeki yaz tatili boyunca atacağı adımlara karar vermeye çalıştığını söyleyen Yeni Zelanda Başbakanı, görevi sürdürmek için “yeterli yakıtı kalmadığını” ve “zorlayıcı geçen 6 yılın kötü etkileri olduğunu” dile getirdi.

‘Artık bu işin hakkını veremem’

“Son dönemde bu konu üzerinde çok düşündüm. Sadece bir yıl değil, bir dönem için daha hazırlanmanın bir yolunu bulmayı ümit ettim, ancak bunu başaramadım. Ülkenize barış zamanında liderlik etmek bir şey, kriz sırasında onlara liderlik etmek başka bir şey.” 

Görevinin gerekliliklerinin farkında olduğunu kaydeden Ardern, “Artık bu işin hakkını verecek kadar yeterli olmadığımı biliyorum. Devam edersem, Yeni Zelanda’ya zarar vermiş olurum” diye konuştu.

Ardern, Ekim 2017’de 37 yaşında başbakan seçildiğinde dünyanın en genç kadın başbakanı unvanını almıştı.

Ardern, istifasını duyurduğu basın açıklamasına partneri Clarke Gayford’la birlikte katıldı.

Jacinda Ardern hakkında

Coronavirüs salgını, 2019 Christchurch’teki 50 kişinin öldürüldüğü cami saldırıları ve yanardağ patlaması gibi olaylarda sergilediği tutum övgü toplayan Jacinda Ardern’in Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterilmesi için kampanya başlatılmıştı.

Muhalifleri ise Ardern hükümetinin yoksulluğu azaltmakta başarılı olamadığı eleştirisi getiriyordu.

Eski Pakistan Başbakanı Benazir Butto’nun ardından, dünyada görevdeyken anne olan ikinci başbakan olan Ardern, İşçi Partisi’ne 17 yaşında üye oldu. İngiltere’de 1997 yılında işbaşına gelen İşçi Partili eski Başbakan Tony Blair‘in ve Yeni Zelanda’nın 2008 yılında seçilen eski başbakanı Helen Clark‘ın ekibinde çalıştı.

 

 

İklim değişikliğinin Grönland’daki imzası: Son bin yılın rekor sıcaklığı

Arktik ve Atlantik okyanusları arasında yer alan Grönland‘ın kuzey kesiminde sıcaklıkların 20. yüzyıla göre 1,5 santigrat derece arttığı, termometrelerin son bin yıldaki en yüksek ısıyı ölçtüğü açıklandı. 

Bilim insanları, buz tabakaları ve buz çekirdeklerinden aldıkları örnekler üzerinde yaptığı çalışmayla, sıcaklıkların 1995’ten bu yana hızlı bir artış ivmesine girdiğini tespit etti.

‣ Grönland eriyor: Bir haftada 40 milyar ton buz yok oldu
‣ Eylül ayının henüz ilk haftalarında Grönland’daki buzullar rekor düzeyde eridi

Nature dergisinde yayımlanan araştırmayı yapan ekipte yer alan buz bilimci Maria Hörhold, “1990’lar ve 2011 arasında yükselen sıcaklıkları görmeye devam ediyoruz. Artık küresel ısınmanın açık bir imzasına sahibiz.” dedi.

Hörhold, “Grönland engelleme” adı verilen, ara sıra meydana gelen bir hava sisteminin, bugüne kadar insan kaynaklı iklim değişikliğinin sonuçlarını gizlediğini aktardı.

‣ Grönland’da ilk kez görülen yağmur, gezegen için ne anlama geliyor?
‣ Grönland’ın acı kaybı: Eriyen buzullar suları öngörülenden çok daha fazla yükseltecek

Çalışmada yer alan Danimarka Meteoroloji Enstitüsü buz bilimcisi Jason Box, “Kuzey Grönland’ın ısınması konusunda çok endişelenmeliyiz. Çünkü o bölgede geniş gelgit buzulları ve bir buz akıntısı şeklinde bir düzine uyuyan dev var” ifadelerini kullandı.

Grönland’ın uzun vadeli sıcaklık değişimleri hakkında bilgi veren buz çekirdeklerinin analiz edilmesi için uzun bir zamana ihtiyaç duyulurken, buz çekirdeklerinden elde edilen veriler en son 1995’te güncellenmiş ve daha önce Grönland’ın Arktik bölgesinin, diğer bölgeler kadar hızlı ısınmadığı ileri sürülmüştü.

Thunberg, Lützerath’taki ikinci gözaltının ardından serbest bırakıldı

Binlerce aktivistle birlikte, Frankfurt‘un 120 kilometre batısında yer alan Lützerath köyünün yıkılarak kömür madeni projesine dahil edilmesine karşı çıkan Greta Thunberg, salı günü polis tarafından taşınarak köyden çıkarılmış ve göz altına alınmıştı.

The Wall Street Journal‘ın aktardığına göre, Ende Gelände adlı iklim hareketinin sözcülerinden Charly Dietz, Thunberg’in ve diğer göstericilerin kömür madeninin önünü kapattığını ve polisin onlardan ayrılmalarını istemesine rağmen ayrılmadıklarını söyledi.

Dietz, Thunberg’in ikinci kez Lützerath’taki protestolar sırasında göz altına alındığını, polisin Thunberg’i taşıyarak bölgeden uzaklaştırdığını açıkladı.

‣ İklim aktivisti Greta Thunberg, Lützerath’den polis zoruyla uzaklaştırıldı
‣ Maden karşıtı aktivistler polis zoruyla Lützerath’tan çıkarılıyor
‣ Binlerce iklim aktivistinin akın ettiği Lützerath’ta kömüre karşı direniş sürüyor

Aachen kentinde görev yapan yerel polis Dana Zimmermann, Thunberg ve içerisinde bulunduğu grubun tutuklanmadıklarını, yalnızca polis kişisel bilgilerini alana kadar tutulduklarını aktardı.

Thunberg, serbest bırakılmasının ardından Twitter’da yaptığı paylaşımda barışçıl protestolar sırasında göz altına alındıklarını ama akşam serbest bırakıldıklarını aktardı. Thunberg, “İklimi savunmak suç değil” dedi.

Neler yaşandı?

Alman enerji şirketi RWE, bölgede bulunan kömür madenini genişletmek ve Lützerath’ın altındaki kömürü kullanmak için hükümet ile köyün yıkılmasına yönelik anlaşma yapmıştı.

Öte yandan iklim acil durumu için kömürden bir an önce çıkılması gerektiğini hatırlatan iklim aktivistleri, köyde bir araya gelerek direniş gösterdi. İklim savunucularının dünyanın birçok yerinden katılması ile haftalar içerisinde sayıları binlere ulaşan göstericiler, Almanya‘nın son yıllardaki en büyük polis operasyonu ile karşı karşıya kalmışlardı.

‣ Almanya’da, kömür için yok edilmek istenen Lützerath köyü yine karıştı: Polisle aktivistler karşı karşıya geldi
‣ Lützerath maden ocağı mücadelesi: Almanya’nın iklim politikasının turnusolu

RWE geçen hafta Lützerath’ı yıkmaya başlamayı planladığını açıkladı. Şirket, bir kömür madenine yer açmak için gerekli lisansları ve mahkeme kararlarını aldığını söyledi.

Şirket sözcüleri geçen hafta “potansiyel protestocuları şirket sahalarına izinsiz girmemeye, yasa dışı eylemlere katılmamaya ve protesto kampanyası sırasında sakin kalmaya” çağırdı.

Kenya, mahsulleri yok eden milyonlarca kuşa savaş ilan etti

Kenya‘da yaklaşık 300 dönüm pirinç tarlasının kuşlar tarafından yok edilmesi üzerine, hükümet altı milyona yakın kırmızı gagalı quelea kuşunu öldürme planı yapıyor. Ancak bu planın nesli tükenmekte olan yırtıcı kuşlarına zarar verebileceği tahmin ediliyor.

Uzmanlar, Kenya hükümetinin çiftlikleri işgal eden altı milyona yakın kırmızı gagalı quelea kuşunu öldürme girişiminin, yırtıcı kuşlar ve diğer yabani türler üzerinde istenmeyen sonuçlara yol açacağı konusunda uyardı.

Normalde ana besin kaynağı yerli otların tohumları olan quelea kuşları, Afrika Boynuzu‘nda devam eden kuraklıktan ötürü yerli ot miktarının azalması nedeniyle tahıl tarlalarını giderek daha fazla istila etmeye başladı.

Yaklaşık 300 dönüm pirinç tarlası kuşlar tarafından yok edilirken, iki bin dönümlük pirincin de tehdit altında olduğu belirtildi. Batı Kenya’daki çiftçilerin, kuşlar yüzünden 60 tona yakın tahıl kaybedeceği tahmin ediliyor.

Gıda ve Tarım Örgütü‘ne (FAO) göre, tek bir quelea günde 10 grama kadar tahıl yiyebiliyor. 2021’de FAO, kuşlara atfedilebilen mahsul kayıplarının yıllık 50 milyon doları (939,7 milyon lira) bulduğunu tahmin ediyor.

Guterres Davos’ta: Küresel sıcaklık artışını 1,5C ile sınırlandırma taahhüdü heba oluyor

İsviçre‘nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) üçüncü gününde. Bugün (18 Ocak 2023) Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, zirvenin açılışı kapsamında gerçekleştirilen programda konuştu.

Bu yıl 53’üncüsü düzenlenen zirve için bir kez daha Davos’ta bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirten Guterres, WEF’in belirlediği “Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği” temasının, dünyada mevcut ikilemi ortaya koyduğunu söyledi.

Dünyanın birçok krizle karşı karşıya olduğuna ve son dönemde yaşanan ekonomik krize dikkati çeken BM Genel Sekreteri, “Dünyanın birçok bölgesi resesyonla karşı karşıya. Tüm dünya yavaşlama ile yüzleşiyor. En çok kadınları ve kız çocuklarını etkileyen, giderek derinleşen eşitsizlikler ile hızla artan yaşam maliyeti krizini görüyoruz” dedi.

Konuşmanın ardından sosyal medya hesabından da bir mesaj paylaşan BM Genel Sekreteri, “Nesillerdir görülen en ağır bölünme ve güvensizlik seviyeleri ile karşı karşıyayız. Davos’ta liderlerini barışı, sürdürülebilir kalkınmayı ve insan hakları geliştirmek için bölünmeler arasında köprü kurmaya ve işbirliğini yeniden sağlamaya davet ettim” dedi.

‘Yeni salgınlara hazır değiliz’

Guterres, tedarik zinciri ve enerji alanında sıkıntılar yaşandığını, enflasyonla birlikte faiz oranlarının arttığını ve borç seviyelerinin savunmasız ülkeleri olumsuz etkilediğini aktardı. “Covid-19 hala ekonomileri zorlamaya devam ediyor” diyen Genel Sekreter, dünyanın gelecekteki muhtemel salgınlara yeterince hazırlanmadığını dile getirdi:

“Katlandığımız onca şeye rağmen, salgının küresel halk sağlığına yönelik etkilerini öğrenemedik. Yeni salgınların gelmesine karşın hazır değiliz.”

‘2.8C’lik artışa doğru gidiyoruz, sonuçları yıkıcı olacak’

İklim felaketiyle ilgili sorunlara da dikkati çeken Guterres, her hafta iklimle ilgili yeni bir korku hikayesinin ortaya çıktığını kaydetti.

Sera gazı emisyonlarının rekor seviyelerde olduğuna işaret eden Antonio Guterres, “Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırma taahhüdü heba oluyor. Daha fazla önlem alınmazsa 2,8 derecelik bir artışa doğru gidiyoruz. Bunun sonuçları yıkıcı olacak, gezegenimizin bazı bölgeleri yaşanmaz hale gelecek. Bu birçok kişi için ölüm cezası. Ancak bir sürpriz değil, bilim bunu yıllardır açıklıyor” diye konuştu.

‘Gezegeni kavuran şirketlerden hesap sorulmalı’

Guterres, dünyanın önde gelen petrol şirketlerinin de katılım sağladığı zirvede, bu şirketlerin dünyayı onlarca yıl önce bile isteye bir iklim felaketine sürüklediklerini kaydederek, insanlığın hayatta kalma koşullarına ters düşen bir iş modelinden vazgeçmeyi reddetmekle suçladı.

ExxonMobil‘in 1970’lerden itibaren iklim değişikliği üzerinde yaptığı şaşırtıcı derecede isabetli araştırmaların yakın zamanda ortaya çıkmasına değinen BM Genel Sekreteri, şirketin en büyük ürünün “gezegenimizi kavurmak” olduğunu ifade etti.

Fosil yakıt şirketlerine eleştiriler yağdırmaya devam eden Guterres, büyük petrol şirketlerini, sigaranın kansere yol açtığını bilen tütün şirketlerine benzetti: “Tıpkı tütün endüstrisi gibi, onlar da kendi bilimlerini istismar ettiler. Büyük petrol endüstrisi, büyük yalanı pazarladı. Ve yine tıpkı tütün endüstrisine yapıldığı gibi, bu kişilere de hesap sorulmalıdır.”

BM Genel Sekreteri, şunları ekledi:

Günümüzde, fosil yakıt üreticileri ve bu üreticilere imkan sağlayanlar, iş modellerinin insanlığın hayatta kalmasıyla ters düştüğünü bilmelerine rağmen, hâlâ üretimi artırma yarışındalar. Bu çılgınlık bilim kurgudan çıkmış gibi de olsa, biliyoruz ki ekosistemin çöküşü su götürmez, bilimsel bir gerçektir.

‘Şirketlerin taahhütlerinin çoğu yeşil aklama’

Sıcaklıkların 1,5 dereceden fazla yükselmesinin önüne geçmek için küresel mücadeleye ivme kazandırmanın gerekliliği Davos toplantısının temalarından biriydi. Ancak BM başkanı, şirketlerin net sıfır karbona ulaşmak için yaptığı taahhütlerin çoğunun “yeşil aklama” olduğunu belirtti.

Uluslararası toplum tarafından kabul edilen iklim hedeflerine ulaşmanın özel sektörün tam katılımını gerektirdiğini belirten Sekreter, giderek daha fazla işletmenin net sıfır taahhütte bulunduğunu kaydetti:

Kıstaslar ve kriterler genellikle müphem veya şaibeli. Bu da düzmece hikaye tüketicileri, yatırımcıları ve denetçileri yanlış çıkarımlara itiyor. İklim hakkında yanlış bilgilendirme ve karışıklıklar üzerine kurulu bir kültürü besliyor. Ve de, yeşil aklamaya alabildiğine ön ayak oluyor.

BM Genel Sekreteri, şirket liderlerinin yıl sonuna kadar net sıfıra ulaşmak için güvenilir ve şeffaf planlar ortaya koyması gerektiğini söyleyerek, karbon kredilerine bel bağlamanın “gerçek” emisyon kesintileri anlamına gelmediğini de sözlerine ekledi.

Enerji krizi olsa da zamanla yarış devam ediyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin neden olduğu yükselen enerji fiyatları nedeniyle bazı ülkelerin pahalı gaz kullanımı yerine kömür kullanımını artırma yoluna gittiğine değinen Guterres, bu ülkeleri dünyanın karbon emisyonlarını azaltmak için zamana karşı yarıştığı konusunda uyardı:

1.5 derece limitini tutturmak için verilen savaş, içinde bulunduğumuz on yıl içerisinde ya kaybedilecek ya da kazanılacak. Bizim gözetimimizdeyken. Arkadaşlar, şu an söz konusu savaşı kaybetmeye doğru gidiyoruz. Birlikte hareket ederek emisyon açığını kapatmalıyız. Kömürü denklemden çıkarmalı ve yenilenebilir enerji devrimini güçlendirmeliyiz. Bunu, fosil yakıt bağımlılığına bir son vermek için yapmalıyız. Kaybedenin kendimiz olacağı bu doğaya karşı savaşı durdurmak için yapmalıyız.

Gelişmekte olan ülkelere kayıp ve zarar finansmanı sağlanmalı

Guterres, güvenin yeniden tesis edilmesi için “anlamlı iklim eylemi” gerektiğini söyleyerek, zengin ülkeleri, iklim krizinin yol açtığı acil durumla karşı karşıya olan gelişmekte olan ülkelere krizle başa çıkmaları için 100 milyar dolarlık iklim finansmanı taahhüdünü yerine getirmeye çağırdı:

Adaptasyon finansmanı iki katına çıkarılmalı. Ve en büyük karbon emisyonu üreticileri – yani G20 ülkeleri – 2020’li yıllarda 1.5 derece hedefini hayatta tutmak için daha fazla efor sarf etmelerini sağlayacak bir iklim birlikteliği paktında birleşmelidirler.

Ahlaki açıdan iflas etmiş finans sistemi

Dünyada çatışma, şiddet ve savaşların da yaşandığına vurgu yapan Guterres, Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinin, sadece Ukrayna halkının tarifsiz acısına neden olmadığını, aynı zamanda bunun küresel yiyecek ve enerji, ticaret ve tedarik zinciri, nükleer güvenlik ile uluslararası hukuk alanlarında da derin küresel sonuçları olduğuna dikkat çekti.

Davos Zirvesi, iklim protestolarıyla başladı

Küresel sorunların çözümünde birlikte hareket etmekten de çok uzak olunduğunu dile getiren Guterres, sistemle ilgili eşitsizliklerin toplumsal eşitsizlikleri artırdığını ve ahlaki açıdan iflas etmiş küresel finansal sistemin var olduğunu belirtti.

Mevcut sistemin, ihtiyaç sahibi ve savunmasız orta gelirli ülkelere borç yardımı ve ayrıcalıklı finansmanı sürekli olarak reddettiğine de işaret eden Guterres, tüm bu ayrılıkları aşmaları ve yeniden güveni tesis etmeleri gerektiğine dikkati çekti.

Genel Sekreter, yapılacak reformlarla adaletli bir küresel sistem inşa etmenin gerekliliğine vurgu yaparken, “Gelişmekte olan ülkelerin yoksulluğu ve açlığı azaltmaları, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini ilerletmeleri için finansmana erişmesi gerekiyor” dedi.

‘Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği’

Bu yıl “Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği” temasıyla 53.’sü düzenlenen WEF’te liderlere “dünyanın karşı karşıya olduğu krizleri birlikte ele alma ve koordineli eylem planı geliştirme” çağrısı yapılıyor.

İsviçre’nin Davos kasabasında 16 Ocak’ta başlayan ve 20 Ocak’a kadar sürecek olan, birçok ülkenin ve uluslararası örgütün lideri ile iş dünyası temsilcilerinin yer alacağı forum, 130 ülkeden 50’si devlet/hükümet başkanı olmak üzere 2 bin 700’den fazla katılımcıyı bir araya getiriyor.

WEF’e bu yıl Türkiye’den resmi katılım yok. DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise resmi olarak davet edildiği Davos’ta bulunuyor.

 

Gençler için ‘İklim Kampanyacılığı Eğitimi’ başlıyor

2022, kuraklığın ulaştığı korkutucu boyutlar, yangınlar, aşırı hava olayları ve sıcak dalgalarını yaşadığımız bir yıl oldu ve Dünyanın gördüğü en sıcak beşinci yıl olarak ilan edildi. 

“Türkiye iklim krizi ile mücadele için güçlü hedefler belirlemeli” diyen; iklim dostu bir gelecek için kampanya başlatmak isteyip de nereden başlayacağını bilemeyen gençler için Change.org Türkiye bir eğitim programı başlattı. 

Son başvuru tarihi 26 Ocak

İklim Kampanyacılığı Eğitimi herkese açık ve katılım ücretsiz. Eğitim 28 Ocak Cumartesi günü 11:00 – 13:30 arasında çevrimiçi (Zoom’dan) gerçekleşecek. 

Başvuru formunu burada bulabilirsiniz.

Başvuru için ise son tarih 26 Ocak Perşembe, 15:00. 

Eğitimde üzerine sohbet edilecek ve deneyim aktarımı olacak konulardan bazıları da şöyle:

  • Kampanya & kampanyacılık nedir?
  • Kampanya nasıl tasarlanır, başlatılır ve yürütülür?
  • Kampanyalar nasıl değişimler yaratıyor?
  • Etkili kampanyalar yürütmek için ipuçları ve taktikler neler?