Ana Sayfa Blog Sayfa 210

AB’de temiz enerji dönüşümü: Rüzgar kömürü geride bıraktı

Enerji ve iklim değişikliği konularında bağımsız araştırmalar yürüten Ember’in yeni bir raporuna göre Avrupa Birliği (AB) genelinde temiz enerji uygulamaları, fosil yakıtlara bağlı enerji üretimini geride bıraktı.

Ember’in “European Electricity Review 2024” (Avrupa Elektrik Raporu 2024) başlıklı çalışması, Avrupa Birliği genelinde fosil yakıtlı elektrik üretiminin ve karbondioksit (CO2) emisyonlarının düşüşünü, yenilenebilir enerji kaynaklarının artan payını ve elektrik talebindeki azalmayı belgeliyor.

AB’nin enerji politikaları ve iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki yol haritasını da ortaya koyan rapor, 2030 hedeflerine ulaşmak için yenilenebilir enerji ve sistem esnekliğinin önemini vurguluyor.

temiz enerji

Rapora göre AB, 2023’te kömür, gaz ve emisyonlarda rekor düşüşlerle fosil yakıtlardan uzaklaşma sürecini hızlandırdı. Fosil yakıtlar yüzde 19’luk rekor bir düşüşle, AB’nin elektrik üretiminin üçte birinden daha azıyla şimdiye kadarki en düşük seviyesine geriledi.

Yenilenebilir kaynaklar ilk kez yüzde 40’ı aşarak yüzde 44’lük rekor bir paya yükseldi. Rüzgar ve güneş enerjisi, 2023’te AB elektriğinin yüzde 27’sini oluşturdu ve şimdiye kadarki en büyük yıllık kapasite gelişmini gerçekleştirdi. Ayrıca rüzgar enerjisi üretimi, ilk kez gazı geride bırakarak önemli bir dönüm noktasına ulaştı.

temiz enerji

Avrupa ülkeleri temiz enerjide yarışıyor

Yayınlanan raporda Danimarka‘nın elektriğinin yüzde 58’inin rüzgar türbinlerinden geldiği belirtilirken; Almanya’nın 141 TWh ile en yüksek rüzgar enerjisi üretimine sahip olduğu görülüyor.

İsveç de kişi başına en çok temiz enerji üreten ülke olarak kayıtlara geçti. Almanya ayrıca rüzgar enerjisi üretiminde en büyük artışı gördü, ardından Fransa ve Hollanda geldi.

Rapor: Kömür üretimi tarihin en düşük seviyesine indi

2023’te AB’de fosil yakıt üretimi yüzde 19 oranında düşüş göstererek elektrik üretiminin üçte birinden azını oluşturdu. Kömür üretimi yüzde 26 azalarak tarihin en düşük seviyesine indi ve sadece yüzde 12’lik bir paya geriledi.

2016’dan 2023’e kömür üretimi yarı yarıya azaldı. Bu durum, rüzgar ve güneş enerjisi üretimindeki artışla bağlantılı görülüyor. Kömürdeki bu düşüş, gaz üretiminde bir artışa sebep olmadı. Gaz üretimi yüzde 15 düşerek, 1990’dan bu yana en büyük yıllık azalışı gösterdi ve toplam AB üretiminin yüzde 17’sini oluşturdu.

temiz enerji

Temiz enerji nedir? Kim ne kadar önemsiyor?
‘Dünyanın tüm enerji ihtiyacı için rüzgar, güneş ve su yeter, mucizeye gerek yok’
İklim zirvesi öncesi enerji dönüşümünü hızlandıracak yol haritası belirlendi

Temiz enerji ile sektör emisyonlarında rekor düşüş

2023’te AB enerji sektörü emisyonları, yüzde 19’luk bir düşüşle rekor bir azalma gösterdi. Bu azalma, 2020’de yaşanan yüzde 13’lük düşüşü geride bıraktı.

2007’den bu yana enerji sektörü emisyonlarının neredeyse yarı yarıya azaldığı belirtilirken, büyük düşüşün rüzgar ve güneş enerjisinin büyümesinden ve elektrik talebinin düşmesinden kaynaklandığı öngörülüyor.

2023’te elektrik talebi yüzde 3,4 azaldı, bu da 2021’deki enerji krizinin başlangıcından bu yana yüzde 6,4’lük bir düşüşe işaret ediyor. Bu dönemdeki azalmanın büyük bir kısmı endüstriyel elektrik tüketiminin düşmesine bağlanıyor.

Rüzgar enerjisi ikinci kez kömürü solladı

2023’te rüzgar enerjisi, yüzde 13 artışla 55 TWh üretim artışı kaydederek rekor kırdı ve böylece ilk kez doğalgaz üretimini geçmiş oldu.

Rüzgar enerjisi, 475 TWh ile Fransa‘nın toplam elektrik talebine eşdeğer bir miktar üretirken, doğalgaz ise 452 TWh üretti. 2023 yılı, 2020’den sonra rüzgar enerjisinin kömür üretimini aştığı ikinci yıl oldu.

2022’de 16 GW olan rüzgar enerjisi kapasitesi, 2023’te 17 GW’a yükselmişti. AB’nin hedeflerine ulaşabilmesi için bu oranın 2030’a kadar yıllık 30 GW’a çıkması gerekiyor.

temiz enerji

Ember’in Avrupa Programı yöneticisi Sarah Brown, raporu “AB’nin enerji sektörü büyük bir dönüşüm sürecinin ortasında” şeklinde değerlendirdi.

Brown, fosil yakıtların, rüzgar ve güneş enerjisinin omurga olarak yer aldığı bir sistemde her zamankinden daha az rol oynadığının altını çizdi.

“Enerji krizi ve Rusya‘nın Ukrayna işgali, kömür ve gazın yeniden canlanmasına yol açmadı, tam tersine. Kömür, kullanımdan kaldırılmak üzere ve rüzgar ile güneş enerjisi büyüdükçe, gaz da azalmaya başlayacak” diyen Sarah Brown, son olarak şunları aktardı:

“Ancak, rehavete kapılmak için henüz erken. AB, rüzgar ve güneş enerjisini hızla yaygınlaştırarak ve esneklik kazandırarak fosil yakıtsız bir sistem oluşturmak için yoğun bir çaba göstermeli.”

Uludağ Alan Başkanlığı, Uludağ’a 2024 için ücretleri biçti: Yağma düzeninin en açık ispatı

Uludağ Alan Başkanlığı’nın milli park vasfı düşürülen Uludağ için biçtiği 2024 ücret tarifesi açıklandı. Tarifede Uludağ’da inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni, kazı izni, sondaj, su kuyusu açma ve yıkım gibi faaliyetler için istenen ücretler belirlendi.

Uludağ Alan Başkanlığı Ücrete Tabi Başvurular ve Sunulacak Hizmetler Karşılığı Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlandı.

Yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte Uludağ’da pek çok faaliyet satın alınabilir hale getirildi. Benzer bir yönetmelik 18 Ocak 2024’te de Kapadokya için yayımlanmıştı.

‣ ‘Uludağ siyasetin ve sermayenin talanına ve insafına bırakılamaz’

‘Yaşadığımız yağma düzeninin ne Milli Park ne de sit alanı dinlediğinin en açık ispatı’

Bursa Su Kolektifi‘nden Şafak Erdem, Yeşil Gazete’ye söz konusu ücret tarifesine ilişkin değerlendirmede bulundu:

“Kapadokya Alan Başkanlığı geçtiğimiz günlerde Peri Bacaları’nı piyasanın kullanımına açan tarifesini açıklamıştı. Şimdi de Uludağ Alan Başkanlığı, Uludağ’ın piyasalaşma süreci için fiyat tarifesini açıkladı. Yaşadığımız yağma düzeninin ne Milli Park, ne Unesco tarihi mirası, ne de sit alanı dinlediğinin en açık ispatı bu yaşananlar.”

Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğe işaret eden Şafak Erdem, “Parayı veren, eskiden milli park korumasında olan alanda her tür etkinliği yapabilecek” dedi ve ekledi:

“Bu yönetmelikle birlikte Uludağ Alan Başkanlığı kuruluş amacı olan kullanma zihniyeti üzerinden yapılacak eylemleri fiyatlandırmış oldu. Uludağ Alanı Hakkındaki Kanun’un gerekçesi Uludağ’ın korunması gibi yansıtılmaya çalışılsa da kanunun içeriği esas amacı ele veriyordu. Yönetmelik de ispatı oldu.”

Uludağ,
Fotoğraf: Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

‘Bilimsel hiçbir veriye dayandırılmadan, ben yaptım oldu anlayışı…’

19 Ocak 2023’te kabul edilen yasa ile 1961 yılından itibaren milli park olan Uludağ’ın mevcut statüsünden çıkarılarak Alan Başkanlığı’na devredilmesine hükmedilmişti. Şafak Erdem bu karara atıfta bulunarak şunları aktardı:

“Bilimsel hiçbir veriye dayandırılmadan, ‘ben yaptım oldu’ anlayışıyla, otelcilerin daha geniş odalar, yeni kayak pistleri, daha sınırsız eğlence ve para kazanma hırsı sebebiyle 2100 hektarın milli park statüsü Cumhurbaşkanı’nın imzası ile kaldırılmıştı. Uludağ’ın zengin biyoçeşitliliğini yok edecek bu kanun, CHP tarafından Anayasa Mahkemesi‘ne götürüldü. Uludağ’ın Milli Park statüsünü iptal eden Cumhurbaşkanı Kararı da Mimarlar Odası Bursa Şubesi tarafından yargıya taşındı. Hukuki sürecin Uludağ’ın kurtuluşu lehine gelişeceğine inanıyoruz.”

Erdem, bu süreçte Uludağ’ın daha fazla zarar görmemesi adına kamuoyunu bilgilendirmeye ve tepkilerini her mecrada göstermeye devam edeceklerinin de altını çizdi.

uludağ
Fotoğraf: Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Uludağ’da inşaat ruhsatı, kazı izni ve sondaj izni…

Yönetmelikte, 7432 sayılı kanun kapsamında değerlendirilecek başvurular arasında şunlar yer alıyor:

  • Avan proje (ön hazırlık) değerlendirmesinde başvuru başına 2 bin 377 TL isteniyor.
  • ‘Turizm, günübirlik ve diğer’ şeklinde değerlendirilen başvurularda yeni yapı mimari projesi talebinde metrekare başına, 40 TL isteniyor.
  • ‘Turizm, günü birlik turizm ve diğer’ başvurularında yeni yapı mimari projesi tadilatı veya yasallığı belgelenmiş yapılan mimari tadilat projesi talebinde ise bin 188 TL alınıyor.

Ayrıca 2024 ücret listesinde şunlar yer alıyor:

  • Basit onarım, temizlik görüş taleplerinde başvuru başına 6 bin 338 TL,
  • İzin, görüş ve her türlü izin (inşa faaliyet, izin, inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni, kazı izni, sondaj, su kuyusu açma, yıkım vb) için 6 bin 338 TL,
  • Tel çit ve duvar yapım talebi için metretül başına 24 TL
  • Uludağ alanına ilişkin bilgi (çıktı) talebi evrak başına 238 TL iken pafta başına 475 TL,
  • Kiralama ve tahsis talepleri için inceleme alanı başına 3 bin 169 TL,
  • Ticari reklam filmi çekimleri için ise günlük ücret 14 bin 270 TL iken saniye başına ücret 40 bin 773 TL,
  • Ticari fotoğraf çekimlerinin günlük ücreti 815 TL iken aylık tutar 12 bin 232, yıllık ücret ise 109 bin 337 TL,
  • Turizm amaçlı sportif faaliyette bulunan turizm işletmecilerinin izin belgesi talebi ise belge başına 24 bin 56 TL,
  • Turizm işletmecilerine verilecek yeterlilik belgesi talebi ise belge başına 19 bin 245 TL,
  • Yazılı, görsel ve işitsel eserlere ilişkin başvuru başına; bir saatlik fotoğraf çekiminde bin 223 TL, film ve video çekiminde dakika başına 36 bin 696 TL, basılı eserler için 12 bin 232 TL,
  • Sahne, sistem, stant, platform kurulmasına ilişkin başvurular; hafta içinde günlük 36 bin 686 TL iken, hafta sonu günlük 48 bin 928 TL.

Resmi Gazete’de yayımlanan kararın ekinde belirtilen ücretlere ayrıca bağlantıdan da ulaşabilirsiniz.

Kararlar biyoçeşitlilik için tehlike oluşturuyor

Milli Park statüsü düşürülen Uludağ’da yaşayan canlılar da karardan etkileniyor. Doğal yaşam alanları üzerinde hükümetçe karar verilen canlılar ve yeryüzü şekilleri ise şöyle:

  •  Yaban domuzu, tilki, çakal, kurt, porsuk, yabani kedi ile hasancık veya diğer adı ağaç yedi uyuru, köstebek, sincap, soreks, sansar ve az miktarda ayı Uludağ’da yaşıyor…
  • Sakallı akbaba (Gypaetus Barbatus) ise Uludağ’da yaşayan endemik bir tür.
  • Türkiye’de yaşayan en büyük kelebek türü olan Apollo Kelebeği, Uludağ’ın en önemli renklerinden biri. Temmuz ve Ağustos aylarında Uludağ’ın binbir çeşit çiçekle süslü çayırlarında gezinen Apollo Kelebeği, zaman zaman altı bin metre yükseklikte bile kendine yaşama imkânı bulabilen bir tür olarak biliniyor.
  • 1961 yılında milli park ilan edilen ve 12 bin 762 hektarı kapsayan Uludağ’ın yüzde 71’i orman, yüzde 28’i mera ve kayalık, yüzde 0,4’ü açık, yüzde 0,1’i sulak alan, yüzde 0,5’i ise yerleşim alanı.
  • Türkiye’de ilk buzul devri izleri Uludağ’da görülüyor. Uludağ’ın kuzeye bakan yamaçlarında buzullarca şekillendirilmiş oluşumlar ve ilginç görünümlü kaya kitleleri bulunuyor. Yılanlıkaya, Cennetkaya, Çobankaya gibi şekiller bunların en tipik örnekleri.
  • Uludağ’da yüksek kesimlerde buzul gölleri de bulunuyor. 

‣ Meclis’in Uludağ kararına tepki yağıyor
‣ Bursa Su Kolektifi: Alan Başkanlığı kanun teklifi utanç verici
‣ Uludağ’da yapılaşmayı hızlandıracak Alan Başkanlığı teklifi yasalaştı
‣ Tüm tepkilere rağmen Uludağ Alan Başkanlığı resmen kuruldu

Avrupa’daki çiftçi protestolarına İspanya da katıldı

Avrupa‘da bir süredir devam eden ve AB mevzuatı kapsamında çıkarılan  sıkı düzenlemeleri hedef alan protesto dalgasına İspanyol çiftçiler de katıldı.

Fransa, Belçika, Hollanda ve İtalya‘daki çiftçiler gibi onlar da Avrupa Biriği‘nden (AB) yönetmelikteki tarım sektörüne yönelik kısıtlamalarda daha fazla esneklik, AB üyesi olmayan ülkelerin ürünleri üzerinde daha sıkı kontroller ve hükümetlerinden daha fazla yardım talep ediyor.

BBC‘nin aktardığına göre, çiftçiler dün (6 Ocak) İspanya’nın birçok bölgesinde yolları kapattı. Traktörleri ve bayraklarıyla sokağa dökülen üreticiler, ‘Tarım alanları ve hayvancılık olmadan sofralar boş’ yazılı pankartlar açtı.

Kuzeydoğudaki Katalonya, güneydeki Endülüs ve batıdaki Extremadura bölgelerinde de protesto gösterileri düzenlendi.

Eylemlerin önümüzdeki dönemde devam etmesi bekleniyor. Şubat ayı sonunda başkent Madrid’in merkezinde büyük bir gösteri planlanıyor.

Herkes birbirini suçluyor

Çiftçiler, AB Ortak Tarım Politikası‘nın bazı düzenlemeleri ve yüksek yakıt ve enerji maliyetleri nedeniyle kâr etmelerinin zorlaştığını söylüyor. Fransız çiftçiler ise İspanyol üreticileri AB kurallarına tam uymayıp kendilerini baltalamakla suçluyor. İspanya ise benzer eleştirileri güney komşusu Fas gibi AB üyesi olmayan ülkelere yöneltiyor.

İspanya’da çiftçilerin durumu birkaç sezondur yaşanan aşırı kuraklık nedeniyle daha da kötüleşti. Son aylarda ülkenin birçok bölgesinde yağış seviyeleri mevsim normallerinin altında kaldı. Geçtiğimiz hafta Katalonya, üç yıl süren kuraklık nedeniyle olağanüstü hal ilan etti.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de dün, “kutuplaşmanın bir sembolü” olarak nitelendirdiği pestisit kullanımını azaltmaya yönelik bir planı geri çekme hazırlığında olduklarını açıklamıştı.

AB, pestisit azaltma planını iptal ediyor

Finlandiya deniyor: ‘Yer çekimi bataryası’ yenilenebilir enerji depolamada işe yarar mı?

İskoçya merkezli Gravitricity, Finlandiya’daki bir eski maden sahasını, yenilenebilir enerjiyi depolayan yer çekimi bataryasına dönüştürüyor.

Euronews Green’in aktardığına göre, Finlandiya‘nın küçük bir kasabasında bulunan Avrupa’nın en derin madeni  yer altı enerji deposu haline getiriliyor. Bu durumda ihtiyaç halinde fazla enerjiyi depolamak için yer çekimini kullanacak.

Helsinki’nin 450 kilometre kuzeyindeki, bin 400 metreden daha derin Pyhäjärvi madeninde,  çinko ve bakır çıkarılıyordu. İskoçya merkezli Gravitricity şirketi, artık kullanılmayan maden sahasında ilk tam ölçekli yer çekimi enerjisi depolama prototipini inşa etmek için çalışacak.

Gravitricity’nin icra başkanı Martin Wright, “Bu proje, teknolojimizin  enerjiyi nasıl güvenilir bir şekilde elde edip depolayabileceğini ve gerektiğinde hızla serbest bırakabileceğini gösterecek” dedi.

Aktif olduğu süreçte 60 milyon tondan fazla cevher çıkarılan maden 2022 yılında kapatılmış, birçok kişi işsiz kalmıştı. Wright’a göre yer çekimi bataryası, madenin kapatılmasından sonra işsiz kalan bölge halkı için “daha düşük karbonlu” bir istihdam alanı da oluşturacak.

Uygulamalı Sistemler Analizi Uluslararası Enstitüsü‘nden (IIASA) bilim insanları tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, dünyadaki terk edilmiş maden şaftlarının yaklaşık 70TWh güç depolayabileceği bulundu. Bilim insanları bu miktarın küresel enerji ihtiyacını karşılayabileceğini belirtiyor.

Yer çekimi bataryaları nedir?

Yer çekimi bataryası enerji depolama sistemleri olarak da bilinen, yenilenebilir enerjiyi depolamak ve serbest bırakmak için yer çekimini kullanan bir depolama cihazı.

Kimyasal reaksiyonlara dayanan geleneksel bataryaların aksine, yer çekimi bataryaları yükseklik farklarını ve potansiyel enerjiyi kullanıyor.

Fotoğraf: Gravitricity

Sistem, genellikle uzun bir yapı, makaralar ve büyük ağırlıklar içeriyor. Ağırlıklar asansörler veya vinçler kullanılarak yüksek bir konuma kaldırılıyor ve potansiyel enerji depolanıyor. Enerjiye ihtiyaç duyulduğunda, yukarı çıkarılmış kütleler serbest bırakılıyor ve potansiyel enerji elektriğe dönüştürülüyor. Bu süreç döngüsel olarak tekrarlanabiliyor.

Çalışma prensibi olarak, güneş veya rüzgardan üretilen enerjiyle elektik motorunun, ucunda ağırlık bulunan ipi sarması ve ihtiyaç halinde ipin serbest bırakılarak motoru jeneratör gibi çalıştırması esasına dayanıyor.

Dünya genelinde yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması hedefleri günden güne yaygınlaşırken, buralardan elde edilecek enerjinin nasıl depolanacağı hala çözülmemiş durumda. Depolama sorununu çözmek için daha önce Birleşik Krallık‘ta yenilenebilir kaynaklardan elde edilen enerjiyi depolayacak ve fosil yakıtlı elektrik santrallerinden kaynaklanan karbon emisyonlarını azaltacak sıvı hava bataryası geliştirilmişti.

 

Başak Demirtaş İstanbul’dan aday olmayacağını açıkladı

Edirne Cezaevi‘nde tutuklu olan eski HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş‘ın eşi Başak Demirtaş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi‘nden (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adayı olmayacağını duyurdu. DEM Parti de Demirtaş ile ortak bir kararla aday olmaması yönünde bir görüş birliğine varıldığını açıkladı.

DEM Parti, İstanbul için ilerleyen günlerde İBB Başkan adayının açıklayacak.

İBB Başkan adaylığı beyanının başvuruya dönüşmemesi konusunda görüş birliğine vardıklarını aktaran Başak Demirtaş, “Tüm halkımız ve partililerimiz bilmeli ki bütün kararlar Partimizle tam bir uyum ve koordinasyon içerisinde alınmıştır. Önümüzdeki günlerde partimizin ilan edeceği adaylar hepimizin adayları olacak ve tüm gücümüzle bu kıymetli arkadaşlarımızın arkasında duracak, partimizin başarısı için çalışacağız” dedi.

Başak Demirtaş’ın şunları dile getirdi:

“Partimizin büyük bir titizlikle sürdürdüğü yerel seçim politikasına güçlü bir destek vermek amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adaylığı için sorumluluk almaya hazır olduğumu ifade etmiştim.

5 Şubat 2024 Pazartesi tarihinde partimizi temsilen bir heyetle bir araya gelerek tüm gelişmeler hakkında bilgilendirildim. Karşılıklı yürüttüğümüz istişareler sonucunda partimiz, bu irade beyanından güç aldıklarını belirterek bizleri onurlandırmıştır. Adaylık tartışmalarında bize eksiksiz desteğini sunan ve güven duyan DEM Parti Genel Merkezine ve saygıdeğer halkımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bununla birlikte gelinen aşamada benim İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylık beyanımın bir başvuruya dönüşmemesi konusunda da partimizle ortak görüş birliğine varmış bulunmaktayız. Tüm halkımız ve partililerimiz bilmeli ki bütün kararlar partimizle tam bir uyum ve koordinasyon içerisinde alınmıştır.

Önümüzdeki günlerde partimizin ilan edeceği adaylar hepimizin adayları olacak ve tüm gücümüzle bu kıymetli arkadaşlarımızın arkasında duracak, partimizin başarısı için çalışacağız.

Partimizin resmi açıklamaları dışındaki hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini, hiçbir spekülasyona prim verilmemesini özellikle rica ediyoruz. Hep birlikte başaracağız, ne olursa olsun temel demokrasi ilkelerimizden; adalet, eşitlik ve barış arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve mutlaka kazanacağız.

Dem dema me ye!”

DEM Parti’den açıklama

Başak Demirtaş’ın açıklamasını ardından DEM Parti de yazılı bir açıklama yayımladı. Başak Demirtaş’a teşekkür edilen açıklamada, ilerleyen günlerde İBB Başkan adayının açıklanacağı da duyuruldu.

DEM Parti’nin açıklamasının tamamı şöyle:

“Tüm seçim bölgeleri arasında doğal olarak en fazla tartışılan yer İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu çerçevede partimiz de İstanbul’u özel olarak ele almış ve yetkili kurullarımızda kapsamlı tartışmalar yürütülmüştür.

İstanbul için aday adayı olarak ismi geçen tüm kıymetli arkadaşlarımızın varlığı ve irade beyanı partimize, tabanımıza güç ve moral vermiştir. Bu isimler arasında kamuoyunda en çok yol arkadaşımız Sevgili Başak Demirtaş’ın ismi öne çıkmıştır. Yoldaşımız Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı konusunda partimize verdiği destek hiç kuşkusuz bize büyük bir güç katmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı için yaptığı irade beyanıyla partimizin seçim politikalarını destekleyerek bizleri daha da güçlendiren Başak Hanım’la sürecin başından itibaren istişare halindeyiz. Yetkili kurullarımız gelinen aşamada tüm seçenekleri masaya yatırarak gelişmeleri değerlendirmiş ve Başak Hanım’la bir araya gelerek tam bir uyum ve koordinasyon halinde ortaklaşarak aday olmaması görüşüne varılmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday isimlerimiz ise önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Sevgili Başak Demirtaş’a katkılarından ötürü olanca güvenimizle teşekkür ediyor, sürecin bundan sonraki kısmında da destek sunmaya devam edeceğini biliyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı konusunda partimizin resmi açıklamaları dışında cereyan eden hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini ve hiçbir spekülasyona zemin sunulmamasını özellikle rica ediyoruz. Demokrasi mücadelesinden taviz vermeden, cezaevlerindeki ve sürgündeki tüm yoldaşlarımızla omuz omuza yürümeye devam edeceğiz.”

AB sera gazı emisyonlarını 2040’a kadar yüzde 90 azaltacak

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, sera gazı emisyonlarının 2040’a kadar yüzde 90 azaltılması tavsiyesinde bulundu.

İklim Eyleminden Sorumlu Avrupa Komisyonu üyesi Wopke Hoekstra, “2040 hedefimizin 1990 seviyelerine göre yüzde 90 emisyon azaltılması olması gerektiğini öneriyoruz” dedi. Hoekstra, bu hedefin bilimsel verilere ve detaylı bir etki analizine dayandığını vurgulayarak, AB’nin 2050 yılına kadar karbon nötr bir geleceğe geçiş yaparken “hiç kimsenin geride bırakılmayacağı” bir sürecin önemini dile getirdi.

France24’ün aktardığına göre Hoekstra aynı zamanda bu açıklamanın yeni bir hukuki tavsiye olmaktan ziyade bir diyalog başlangıcı olarak algılanması gerektiğini vurguladı. Bu hedef, Haziran 2024’te yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında yeni AB Komisyonu tarafından detaylıca değerlendirilecek.

sera gazı emisyonları
Fotoğraf: Frederick Florin / AFP
Temiz enerji dönüşümündeki hız küresel sera gazı emisyonlarını 2024’ten itibaren düşürebilir
Sera gazı emisyonları rekor kırdı: 1,5 derece hedefine vaktinde erişilemeyebilir

Çiftçi protestolarına ‘rağmen’ sera gazı emisyonları hedefi belirginleşiyor

Avrupa çapındaki çiftçi protestoları, AB’nin iklim politikalarında önemli bir etki yarattı. Çiftçiler, artan üretim maliyetleri, yüksek enerji ve gübre maliyetleri, ucuz tahıl ithalatı ve çiftçi desteklerindeki kesintilere karşı çıktı. Bu tepkiler, AB Komisyonu’nun tarım sektörüne yönelik hedeflerini gözden geçirmesine neden oldu. Özellikle, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen‘in tarım ilaçları ve pestisit kullanımını azaltma planından vazgeçmesi, bu etkinin bir göstergesi olarak görülüyor.

AB pestisit azaltma planını iptal ediyor
Avrupa’da çiftçi eylemleri yayılıyor: Bir traktör ordusu da Roma’da

AB’nin raporunda, iklim değişikliğiyle mücadelede başarısız olunması durumunda 2050 yılına kadar 2,4 trilyon euro ek maliyet oluşacağı belirtiliyor. Hoekstra, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, vatandaşların iklim değişikliğinin etkilerini gördüğünü ve korunmak istediğini, ancak geçim kaynakları üzerindeki etkiler konusunda endişelendiklerini ifade etti.

Avrupa Çevre Ajansı‘nın raporuna göre, AB ve üye devletleri, 2030 hedeflerine ulaşmak için iklim ve enerji politikalarını destekliyor. Sera gazı emisyonlarının Covid-19 pandemisi sonrası toparlanma sürecinde düşmesi kaydedildi. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarında ilerleme kaydedilmesi gerektiği belirtilirken, rüzgar ve güneş enerjisi kullanımındaki artış ve elektrikli araçların payının yükselmesi, bu hedeflere ulaşmada önemli bir adım olarak görülüyor.

Bu kapsamlı politikalar ve gelişmeler, AB’nin 2040 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 90 azaltma hedefine ulaşmasında kritik bir rol oynayacak. Hem Avrupa’da hem de dünya genelinde iklim değişikliğiyle mücadelede atılan bu adımlar, gelecekteki çevre ve iklim politikaları için önemli bir temel oluşturuyor. Bu gelişmeler, AB’nin 2050 yılında karbon nötr bir kıta olma hedefine doğru ilerlemesinde önemli bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor.

Avrupa’nın sera gazı emisyonları 1990’a göre 1 milyar ton azaldı

İklim krizi: Atmosferik nehirler Kaliforniya’yı tehdit ediyor

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kaliforniya eyaletinde atmosferik nehirlerin sıklığının ve şiddetinin son yıllarda belirgin bir şekilde arttığı ifade ediliyor.

Kaliforniya Valiliği, buharlaşarak yükselen havanın rüzgarla taşındığı ve gökyüzünde yoğun nemli hava akımları oluşturduğu atmosferik nehir etkisiyle meydana gelen afet nedeniyle Los Angeles ile eyaletin Meksika sınırında yer alan San Diego‘nun da bulunduğu yedi ilçede olağanüstü hal (OHAL) ilan etti.

Eyaletin Batı kıyısını bir haftadan daha kısa süre içinde ikinci kez vuran ve “Ananas Ekspresi” olarak adlandırılan şiddetli Pasifik fırtınası, 5 Şubat’ta Güney Kaliforniya üzerinde şiddetli yağmurlara neden oldu ve bölge genelinde sel baskınları ve heyelanlar görüldü.

Kaliforniya’nın bazı bölgeleri ve güneybatı Arizona‘da yaklaşık 35 milyon insanın yaşadığı bölgelerde, sel, yüksek rüzgar ve kış fırtınası uyarıları yayınlandı ve yetkililer, sürücülerin seyahatlerini sınırlandırmalarını istedi.

Bölgeye özgü bu meteorolojik olaylar, su ihtiyacını karşılamada kritik bir role sahip olmasına rağmen, sıklığı ve şiddeti arttığı için bölgede tehdit oluşturuyor. Columbia İklim Okulu ve Lamont-Doherty Dünya Gözlemevi‘nden iklim bilimci Profesör Mingfang Ting‘in aktardığına göre, son yıllarda atmosferik nehirlerin sıklığı ve yoğunluğunda belirgin bir artış var.

atmosferik nehir
Görsel: NOAA & LA Times

Atmosferik nehir nedir?

Atmosferik nehirler, atmosferde belirli bir alandan diğerine yoğun nem taşıyan uzun ve dar hava akımları olarak tanımlanıyor. Genellikle tropik bölgelerden orta ve yüksek enlemlere kadar uzanan bu nem bantları çıplak gözle görülemese de, uydu teknolojileri sayesinde tespit edilebiliyor. Atmosferik nehirlerin dünya çapında büyük miktarda su buharını, özellikle tropiklerden kutuplara taşımaktan sorumlu olduğu biliniyor.

Atmosferik nehir olayı, genellikle ekstratropikal bir siklonun soğuk cephesinin önündeki kuvvetli düşük seviye rüzgarları ile ilişkilendiriliyor ve çoğunlukla kış mevsiminde etkili oluyor. Bu olaylar, bir karaya çarptıklarında sıklıkla ağır yağışlara neden oluyor, bu da bölgenin su kaynakları ihtiyaçları için hayati öneme sahip olabilse de, sel baskınları ve heyelan gibi ciddi risklere de yol açabiliyor.

atmosferik nehir
Fotoğraf: Damian Dovarganes / Associated Press

Kaliforniya’da yıllık yağış ve akarsu debisinin yüzde 50’si kadarı, sonbahar ve kış aylarında meydana gelen birkaç yoğun atmosferik nehir olayından kaynaklanabiliyor. Hem hayati su kaynaklarını sağlamak hem de bölgesel kuraklığı hafifletmek için önemli olan bu doğa olayları, güçlü atmosferik nehirlerin sebep olduğu sel, heyelan ve bent kırılmaları gibi ciddi risklere neden oluyor.

1861 Aralık’ında Kaliforniya, atmosferik nehirler tarafından tetiklenen yoğun yağışların etkisi altına girmiş ve bu durum tam 43 gün sürmüştü. Bu olay, binlerce insanın yaşamını yitirmesine ve eyalet ekonomisinin büyük bir darbe almasına yol açtı.

Özellikle etkilenen bölgelerden biri olan Merkez Vadisi, bu yağışlar sonucu adeta dev bir göle dönüşmüştü. Merkez Vadisi, Kaliforniya’nın en verimli tarım alanlarından biri olarak bilinir ve bu bölgenin su altında kalması, Kuzey Amerika‘nın Büyük Göllerinden biri olan ve Kanada ile ABD sınırında bulunan ve yaklaşık 19 bin kilometrekarelik bir alanı kaplayan Ontario Gölü kadar büyük bir alana yayılan bir sel baskınına neden olmuştu. Dolayısıyla, Merkez Vadisi’nin bu denli geniş bir alanda sular altında kalması, o dönem için alışılmadık ve şaşırtıcı bir doğal afet olarak kayıtlara geçmiştir.

İklim değişikliği atmosferik nehirleri nasıl daha da kötüleştirecek?
Kaliforniya sahillerinin yüzde 70’i yüzyılın sonuna kadar yok olabilir
İklim krizi, kasırgaların şiddetini artırıyor: Mega kasırgalara ‘Kategori 6’ gerekli

Atmosferik nehirler, iklim değişikliğiyle daha da tetikleniyor

2024 yılı, El Niño‘nun etkilerini hissettirdiği bir yıl olarak dikkat çekiyor. Bu durum, Pasifik Okyanusu üzerindeki atmosfer dolaşımını etkileyerek, jet akımının konumu ve yoğunluğunda değişikliklere neden oluyor. El Niño ile ilişkili daha sıcak deniz yüzeyi sıcaklıkları, atmosfere daha fazla nem sağlayarak, daha şiddetli atmosferik nehirlerin ve aşırı yağışların oluşumuna katkıda bulunuyor.

Ting ve diğer uzmanlar, iklim değişikliğinin atmosferin ısınmasına ve daha fazla neme sahip olmasına neden olduğunu vurguluyor. Bu durum, daha yoğun atmosferik nehirler ve daha aşırı yağış olaylarına yol açıyor.

Ting, aşırı yağış olaylarının tarım ve genel su kaynakları ihtiyaçları için faydalı olabileceğini, ancak sel ve şiddetli çamur kaymaları gibi ciddi riskler oluşturduğunu belirtiyor. Buna karşı alınabilecek önlemler arasında erken uyarı sistemlerine yatırım yapmak, altyapı dayanıklılığını artırmak ve toplum eğitimi programları bulunuyor. Son olarak, fosil yakıt kullanımını azaltarak ve net sıfır emisyon hedeflerine daha hızlı ulaşarak sera gazı miktarını azaltmak gerektiği de belirtiliyor.

[6 Şubat depremlerinin yıldönümü] Hataylılar: Bizi enkazda bırakanlara oy yok

Video Haber: Burcu ÖZKAYA GÜNAYDIN

Hatay‘ın Samandağ ilçesinde depremin birinci yıl dönümü dolayısıyla yürüyüş ve miting düzenlendi. “6 Şubat Deprem Platformu“nun düzenlediği mitinge Dem Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları ve TİP Genel Başkan Yardımcısı Barış Atay da katıldı.

“Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok”, “Hatay’ı yeniden kuracağız” ve “Bu bir afet değil katliam” sloganları atılan eylemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın sözlerine tepki gösterilerek, “Bizi enkazda bırakanlara oy yok” denildi.

Hataylılar depremin yıldönümünde bir araya geldi Fotoğraf: Burcu Özkaya Günaydın
Siyasiler Hataylılara destek olmak için 6 Şubat Deprem Platformu tarafından düzenlenen mitinge katıldı. Fotoğraf: Burcu Özkaya Günaydın
6 Şubat Deprem Platformu tarafından depremlerin yıldönümünde miting düzenlendi. Fotoğraf: Burcu Özkaya Günaydın
“Unutmak yok, affetmek yok, helalleşmek yok”, “Hatay’ı yeniden kuracağız” ve “Bu bir afet değil katliam” sloganları atıldı. Fotoğraf: Burcu Özkaya Günaydın

AB, pestisit azaltma planını iptal ediyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Strazburg‘da gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurul oturumunda, Avrupa’yı sarsan çiftçi protestolarının ardından pestisit (tarım ilacı) kullanımını yüzde 50 azaltma planından vazgeçildiğini bildirdi.

Pestisitlerin tartışmalı sürdürülebilir kullanımının düzenlemesi (SUR) teklifi, AB’nin temel  gıda politikasını şekillendiren Tarladan Sofraya stratejisinde,  pestisit kullanımını ve bundan doğa riskleri 2030 yılına kadar yarıya indirmeyi amaçlıyordu.

Teklifin kasım ayında parlamento tarafından tamamen reddedilse de Belçika’nın başkanlığındaki Konsey’de en azından kimyasal bitki koruma ürünlerinin risklerinin azaltılmasına ilişkin bazı bölümlerinin kurtarılması için bir SURvival stratejisi oluşturması amacıyla çalışmalar devam ediyordu.

Komisyon Başkanı von der Leyen, bugün teklif dosyasının kesin olarak gündemden düştüğünü açıkladı.

SUR’un “kutuplaşma sembolü” haline geldiğini vurgulayan Komisyon Başkanı, “Tasarı Avrupa Parlamentosu tarafından reddedildi. Konseyde de artık bir ilerleme yok” dedi. Von der Leyen Komisyon’un doğayı iyileştirici önlemler için belki de “ikna edici” bir iş gerekçesi sunamadığına dikkat çekti ve konu hala masadayken ilerlemek için “daha fazla diyalog ve farklı bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu” vurguladı.

Komisyon’un daha “olgunlaştırılmış” içerikli ve tüm paydaşların onaylayabileceği  yeni bir teklif yapabileceğini belirten Ursula von der Leyen, AB’de tarımın geleceği konusunda yeni başlatılan ve yaz sonuna kadar masaya yatırılacak olan stratejik diyaloğunun sonucuna atıfta bulunarak, “Suçlamalardan açınmamız ve sorunlara birlikte çözüm bulmamız gerekiyor. Gelecekteki tarım politikamızın temelini oluşturuyoruz” diye konuştu.

Karar , artan maliyetler, serbest ticaret anlaşmalarından kaynaklanan haksız rekabet, külfetli bürokrasi ve artan maliyetlerle birlikte  düşen gelirlerden duydukları hayal kırıklığını dile getirmek için geçtiğimiz birkaç hafta içinde  binlercesi sokağa çıkan Avrupalı ​​çiftçiler arasındaki artan gerilimin ardından geldi. 

‣ Fransız çiftçiler Paris’i kuşatmaya hazırlanıyor
‣ İklim aktivistleri: Fransız çiftçilerin öfkesi adil ve meşru
‣ Çiftçi protestoları AB’nin ‘çevreci’ önlemlerini erteletti
‣ Fransa’da iklim önlemlerine karşı çiftçilerin öfkesi büyüyor, siyasetçiler çözüm arıyor
‣ Alman çiftçiler iklim krizi önlemlerine karşı yine sokakta: Çiftçi yoksa yemek yok, gelecek yok
Avrupa’da çiftçi eylemleri yayılıyor: Bir traktör ordusu da Roma’da

Tepkiler

Kararın, Belçika Başkanlığı’nın “ölü bir atı kırbaçlamaya devam etmesi”nden dolayı hayal kırıklığı yaratan Konsey’e bir rahatlama anlamına geleceği belirtiliyor.

Bir diplomat, taslak üzerinde çalışmaya devam etmenin yalnızca Parlamento’daki milletvekillerine “saygısızlık” etmekle kalmayıp aynı zamanda “zaman ve vergi mükelleflerinin parası kaybı” olduğuna dair endişelerin arttığını söyledi.

Pestisit planına karşı sürekli bir kampanya yürüten von der Leyen’in kendi siyasi partisi olan merkez sağ EPP ise haberi kutladı. Partinin Başkanı Manfred Weber  “SUR yönetmeliğindeki çevresel koşullar […] çiftçilerimiz için her türlü mantıksız bürokrasi anlamına geliyordu.” Parrtinin merkez sağ milletvekillerinden bazıları kararı övmek için X’i tercih etti .

Sosyalistler parlamenter Iratxe García Pérez, “Yaptığınız engellemelerle çiftçilere aslında kötü hizmet verdiniz” diyerek EPP grubunun sürdürülebilir  tarım politikaları reformuna sürekli olarak karşı oy kullandığına dikkat çekti: “Daha sorumlu olalım, daha ciddi olalım ve bu insanların acılarını kendi çıkarlarımız için kullanmayalım.

Parlamentodaki Yeşiller de aynı şekilde çiftçilerin endişelerini “çok ciddiye aldıklarını” vurguladı. Parti eş başkanı Terry Reintke, “Yıllardır CAP’nin sürdürülebilir olmadığını söylüyoruz; gezegen için değil, çiftçiler için de değil” dedi ve diğer politikacılara “popülist bir tartışma” başlatmamaları çağrısında bulunarak “Çiftçilerin kaygılarına odaklanalım ve bunları birlikte ele alalım” diye konuştu.

Çarpıcı fotoğraflarla depremin bir yılı

Fotoğraf: Gürcan ÖZTÜRK

Kurgu: Yuva Uğur CUYA

*

Maraş depremlerinin birinci yıl dönümünde deprem bölgelerinde anma gerçekleştirilirken bir yandan da “Hükümet istifa” sesleri yükseliyor.  Bundan tam bir yıl önce yıkılan kentler, yok olan hayatlar ve hala arananlar için ağıtlar yakılırken yaşamı diriltme umudu da yine dillerden dökülüyor.

Bir yıl boyunca Fotomuhabir Gürcan Öztürk‘ün kamerasına yansıyan görüntüler depremin yıkıcılığının boyutunu gözler önüne seriyor: