Ana Sayfa Blog Sayfa 189

Elazığ’da göçük altında kalan madenciler kurtarıldı

Elazığ‘ın Palu ilçesinde bulunan Kayaönü köyünde, bir özel şirketin işlettiği maden ocağında sabah saatlerinde yaşanan göçüğün ardından, mahsur kalan tüm işçilerin kurtarıldığı öğrenildi.

Kazada dört işçinin enkaz altında mahsur kaldığı bildirilmişti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, olaya ilişkin bir açıklama yaparak, mahsur kalan tüm işçilerin güvenli bir şekilde kurtarıldığını söyledi.

 

Bakanlık, kurtarma operasyonu detaylarını paylaşarak, bir işçinin kendi çabalarıyla enkazdan çıktığını, diğer üç işçinin ise kurtarma ekiplerinin yoğun çalışmaları sonucunda kurtarıldığını açıkladı.

Elazığ Valisi Ömer Toraman, sabah 10.00 sularında Palu’nun Kayaönü köyü yakınlarında bulunan bir krom madeni ocağında göçük meydana geldiğine dair haber aldıklarını, kurtarma ekiplerinin hemen harekete geçtiğini belirtti.

Vali, kurtarma çalışmalarının başında bir işçinin enkazdan çıkarıldığını, ancak üç işçinin daha göçük altında olduğunu ifade etti.

Elazığ Valiliği, kurtarma ekiplerinin çabaları sonucunda üç işçinin daha kurtarıldığını duyurdu ve bir işçinin daha kurtarılmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini bildirdi. Daha sonra yapılan bir açıklamayla, tüm işçilerin güvenli bir şekilde kurtarıldığı müjdesi verildi.

Olayla ilgili olarak Elazığ Valiliği tarafından hem adli hem de idari soruşturma başlatıldığı bilgisi paylaşıldı.

Çiftçi protestoları Avrupa’nın başkentinde

Yeşil Gazete 17 yaşına girdi 

Türkiye’nin iklim ve ekoloji alanında yayın yapan en önemli medya organı olan Yeşil Gazete, 16 yılı geride bıraktı. Gazete 17 yaşına, eski ve yeni ekip üyeleri, yazarları, gönüllüleri, dostları, destekçileri, sivil toplum örgütü temsilcileri, gazetecilerin katıldığı bir yaş günü kutlamasıyla girdi.

İstanbul Kadıköy’deki Werkstatt Akademi’de gerçekleşen buluşmada aynı zamanda Yeşil Düşünce Derneği’nin 15’inci yaş günü de kutlandı.

Kutlamada açılış konuşmasını yapan Genel Yayın Yönetmeni Alev Karakartal Yeşil Gazete’nin kurulduğu günden bu yana yolculuğunu, aldığı yolu anlattı; bundan sonraki hedeflerini, plan ve projelerini duyurdu.

Yeşil Gazete’nin kurumsal kimliğini oluşturan Alternatif Medya ve İletişim Derneği’nin (AMİD) Yönetim Kurulu Üyesi Rauf Kösemen, AMİD’in sürecinden söz ederek tüm katılımcılara teşekkür etti.

Yeşil Gazete

Yeşil Gazete’nin hikayesi: Nereden geldik?

2008 yılında iklim değişikliği, enerji, tarım-gıda, ekoloji gibi alanlarda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarının, aktivistlerin ve gönüllülerin katkısıyla kurulan Yeşil Gazete, aradan geçen 16 yıl içinde büyüdü ve gelişti:

  • Kadromuzu profesyonel iklim ve ekoloji habercileriyle güçlendirdik; web sitemizin tasarımını gelişen ihtiyaçlara uygun olarak değiştirdik; başka hiçbir medya organında yer almayan veya gerektiği gibi ele alınmayan konularda özel haberlere, dosya ve veri haberlerine ağırlık verdik; yeni medyaya uygun, etkileşimli, iki yönlü iletişimi içeren video haberler, belgeseller ve podcastler ürettik.
  • 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerini sahadaki muhabirlerinin özel haberleri ve video hikayeleriyle en yakından takip eden ve Türkiye toplumunu bilgilendiren yayın organı olduk. Bergama, Cerattepe, İkizdere, İkizköy, Akkuyu Nükleer Santrali, Kanal İstanbul, İliç gibi ülkenin dört bir yanındaki ekolojik sorunlarda doğanın, gezegenin ve onu savunanların yanında hak haberciliğini yükselttik. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın iklim gündemine ilişkin gelişmeleri bilim, veri ve çözüm haberciliğinin yöntemlerini etkin şekilde kullanarak okurumuzu bilgilendirdik, kamuoyu oluşturduk. Pandemi döneminde başlattığımız Yeşil Gazete TV’de Türkiye toplumunu Covid-19 konusunda uzmanların katılımıyla doğru bilgilendirdik; sonrasında çeşitlenen yayınlarımızla seçim dönemlerinde partilerin ve adayların iklim ve ekoloji alanındaki vaatlerini kayda geçirdik. Kurduğumuz Yeşil Stüdyo’da ürettiğimiz eğitim, hukuk, toplumsal cinsiyet, Yeşil Tarifler gibi programlarla habitatımızı genişlettik.
  • Bunların yanı sıra birlikte çalıştığımız serbest muhabirlerin iklim ve ekoloji alanında gelişmesine, bu alanda uzmanlaşmayı seçmesine destek olduk. Bu sayede son beş yıldır işbirliği yaptığımız çok sayıda haberci bu alanlarda sadece Yeşil Gazete’ye değil, diğer medya organlarına da haber üretmeye başladı, iklim ve ekoloji konularının ana akımlaşmasına katkıda bulunduk. Bir süredir İstanbul’daki merkez binamızda ve uzaktan bağlantıyla yaptığımız atölyeleri üniversitelere taşıdık. Türkiye’nin dört bir yanında iletişim öğrencileri, uzmanlaşmak isteyen haberciler ve sivil topluma yönelik “İklim ve Ekoloji Okulu” kurduk, ilk derslerimizi Batı Karadeniz’de vermeye başladık.

Nereye gidiyoruz?

Bundan sonra da çevre ve iklim adaletini, doğrudan demokrasiyi, katılımcılığı önceleyen; şiddeti, erkek egemen dili reddeden, doğayı merkeze alan, çeşitliliği, demokratikleşmeyi, eşitliği, hakkaniyeti ve toplumsal adaleti savunan yayın politikamızdan sapmadan yerel ve küresel iklim ve ekoloji mücadelesi ağının bir parçası olarak yolumuza büyüyerek ve güçlenerek devam edeceğiz.

Artık bir kriz olarak yaşadığımız iklim konularında çözüm haberciliğine, uyum politikalarına, adil geçiş ve dezavantajlı kesimlerin hak ve hukukuna daha çok ağırlık verecek, her türlü ekokırımı, doğa savunucularının sesini yükselterek, özel ve derinlikli haberlerle nitelikli ve kaliteli habercilikten taviz vermeden takip edecek; sorumlularını ve politika yapıcıları denetleyecek, teşhir etmeyi ve hesap sormayı sürdüreceğiz.

Yeni medyaya uygun daha çok içerik üretecek, Türkiye’nin ‘yeşil yüzü’nü çoğaltmaya, var ettiğimiz topluluğu yaygınlaştırmaya emek harcayacağız.

Okurlarımız, dinleyicilerimiz ve izleyicilerimizin Türkiye’nin bu en benzersiz markasının uzun yıllar boyunca var kalmasına ve köklerini çok daha derinlere salmasına  destek olmaya devam edeceklerine inancımız tam.

Birlikte büyüyebildiğimiz yeni yaşlara ve yeni yollara. İyi ki doğdun Yeşil Gazete…

Ömrün uzun olsun!

İliç faciasının ardından Fırat Nehri’nde ölü balıklar görüntülendi

ERZİNCAN- İliç‘teki Anagold Madencilik‘in Çöpler Altın Madeni‘nde yaşanan yığın liç alanının kaymasından sonra yurttaşlar bugün (26 Şubat) ölü balıkları görüntüledi.

Bölgede yaşayan bir yurttaşın Yeşil Gazete’ye verdiği bilgiye göre; bölgedeki yurttaşlar balık ölümü söylentilerinin ardından bugün Fırat Nehri’nin kıyısına gitti. Söylentileri teyit etmek adına Çöpler Köyü’nün hemen yanı başındaki Fırat Nehri kıyısına ulaşan yurttaş bölgede ölü balıkları kendi gözüyle gördüğünü bildirdi.

Fatsa’da ‘kapatıldığı’ duyurulan altın madeni faaliyete devam ediyor!

Ordu’nun Fatsa ilçesinde siyanürle altın ayrıştırma yapan işletmenin kapatıldığıyla ilgili karar üzerine Ordu Çevre Derneği maden sahasına giderek yerinde inceleme yaptı.

Dernek başkanı Ertuğrul Gazi Gönül, Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, Fatsa Doğa ve Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Cevat Atar, Derelerin Kardeşliği Platformu Fatsa Temsilcisi Osman Güvenalp ve Ulubey ilçesi Sayaca Çevre Platformu Sözcüleri Resul Ses ile Beytullah Seferoğlu, Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Yazar Özer Akdemir’den oluşan heyet Fatsa maden sahasına giderek Bakanlığın “kapatma” kararının uygulanıp uygulanmadığını yerinde görmek için maden sahasını ziyaret etti.

Karar önemli, yeterli değil

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın mahkeme kararı gereği Fatsa’daki siyanürle altın ayrıştırma işletmesinin “ikinci bir emre kadar” kapatıldığı konusundaki yazısının yanlış yorumlandığını söyleyen Ordu Çevre Derneği Başkanı Ertuğrul Gazi Gönül şunları söyledi:

“Öncelikle vurgulamak gerekir ki karar sevindirici. Madenin çalışma süresi için bir dava açılmış. Kararda ek çalışma süresi iptal edildi. Bakanlıkta bu karara bağlı olarak kapatma kararı verdi. Bu karar çok önemli ancak yeterli değil. Çünkü kesin kapatma değil, “ikinci bir emre kadar” deniyor. Yani şirket yeniden başvurur, izin alabilir. Madenin tamamen kapatıldığı anlamı çıkmasın. Bergama’da 41 kez başvuru yapılarak çalışmasını sürdüren maden şirketi var. Yeniden izin almaması için mücadele etmeliyiz. Buraya sürekli gelerek baskımızı yapmalıyız. Kamuoyu oluşturmalıyız.”

‣ Fatsa’daki doğa mücadelecilerine yedi yıl sonra gelen adalet
‣ Fatsa’da altın madeni şirketi ikinci maden sahası için başvurdu
‣ Fatsa’da maden alanının genişletilmesini tepki
‣ Ordu’da doğa mücadelesi kazandı: Altın madeninin ÇED süreci iptal edildi
‣ Fatsa Doğa ve Çevre Derneği’nden altın madenine karşı 10 itiraz
Fatsa’yı zehirleyen altın madeni ÇED alanı dışında çalışmayı sürdürüyor: Sahada bilirkişi incelemesi yapıldı

Altıntepe Madencilik, Fatsa’daki söz konusu maden için 2013’te ilk “ÇED olumlu” raporu alarak çalışmalara başladı. Aralık 2019’da  işletmeci, bu defa “Maden çevreye hiçbir zarar vermiyor” diyerek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na kapasite artım başvurusu yaptı. Firmanın ruhsat süresi 22 Şubat 2023’te sona erdi. Firma ruhsat yenilenmesi için başvururken, Fatsa Doğa ve Çevre Derneği de şirketin talebini yargıya taşıdı. Ordu İdare Mahkemesi, 25 Aralık 2023 tarihinde aldığı kararla bakanlığın ruhsat işlemlerinin iptal edilmesi yönünde karar verdi.

Karar üzerine Ordu Valiliği maden sahasındaki çalışmaların ikinci bir emre kadar durdurulduğu açıklandı.

Heyelan riski taşıyan altın madeninin siyanür liçleme sahasını geçen yıl yoğun yağmurlar sırasında sel basmış, siyanür ve ağır metallere bulanmış çamurlu su derelere akmıştı.

Birlik, dayanışma, mücadele sürmeli

Ordu Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Özbucak, da kapatma kararının kesinmiş gibi algılanması mücadeleye zarar vereceğini belirtti:  “Kapatma kararı “Artık maden işletmesi çalışamaz” anlamına gelmiyor. Burada gördük ki, maden şirketinin araçları alanda çalışıyor. Gördüğümüz kadarıyla araçların çalışması, linç yığını yapmasıyla ilgili. Yani “kapatıldı” dense de çalışma devam ediyor. Ayrıca kesin kapatma olmadığına göre mücadeleyi zayıflatmamak zorundayız. Bakanlık, şirketin yeni başvurusuna olumlu yanıt verebilir. Mücadelemizde kesinti olmamalı ki, Bakanlık şirketin çalışma süresini uzatmaya cesaret edemesin. Durdurma kararı önemli, ancak yeterli değil. Birlik ve dayanışma içinde kesin kapatmayı sağlayana kadar mücadelemizi devam ettirmek zorundayız. Kesin çözüm, çalışmanın tamamen durdurulması ve alanın yeniden zararlarını önleyici çalışmaların yapılmasıdır.”

Fotoğraf: Evrensel.

‘Bize, vatana zarar veriyorlar’

Evi ve arazisinin maden sahasına 500 metre mesafede olduğunu anlatan Fatsa Doğa ve Çevre Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Cevat Atar ise, “10 yıldır mücadele veriyorum. Arazilerim maden sahasına dahil edildi, dahil edilmeyenler de zarar gördü. Maden için ilk kazmayı vurdukları günden bugüne mücadele ediyorum. Bu maden ve çalışmasına izin verenler bizlere ve vatana zarar veriyorlar. Şu anda çalışıyorlar. Burada bizler yaşıyoruz. Dava açtık, kazandık. Çalışması durduruldu ancak görüyoruz ki, hala çalışıyor” diye konuştu.

‘Temiz su, temiz hava istiyoruz’

Derelerin Kardeşliği Platformu Fatsa Temsilcisi Osman Güvenalp da, “Kirletmeye karşı mücadele ediyoruz. Temiz hava, temiz su, temiz toprak istiyoruz. Kirletiyorlar. Bunun yasasını çıkaranlar da yönetenler. Durdurma kararına karşın hala çalışıyorlar. Çocuklarımız için mücadele veriyoruz. Hatta mülki idarenin çocukları için de. Onların çocukları da buradan zehirleniyorlar. Çalışma durduruldu deniyor ancak biz burada çalışmanın devam ettiğini görüyoruz” dedi.

İspanya, kısa mesafe iç hat uçuşlarını yasaklamaya hazırlanıyor

İspanya, karbon emisyonlarını azaltma planının bir parçası olarak bazı kısa mesafeli iç hat uçuşlarını yasaklayacak.

Ülkede iki buçuk saatten kısa süren demiryolu alternatifli uçuşlara, “uluslararası güzergahlara bağlantı sağlayan merkez havalimanları ile bağlantı durumları haricinde” artık izin verilmeyecek.

Koalisyon hükümeti tarafından Kongre‘de yapılan anlaşmanın bir parçası olan uygulama ülkenin 2050 iklim eylem planı kapsamında 2021 yılından bu yana hayata geçirilmeye çalışılıyordu.

2023’te Fransa’da trenle iki buçuk saatten daha kısa sürede yapılabilecek yolculuklar için iç hat uçuşları resmen yasaklanmıştı.

PSOE ve Sumar partilerinin üzerinde mutabakata vardığı metin, aynı zamanda özel jet kullanımının kısıtlanmasını ve havacılık yakıtı olarak kullanılan gazyağı da dahil olmak üzere enerji ürünlerinin vergilendirilmesine ilişkin bir Avrupa Birliği direktifinin potansiyel etkisini analiz etmeyi de amaçlıyor.

Kısa mesafe uçuş yasağının etkisi nasıl olacak? 

Sumar lideri Yolanda Díaz’ın teklif taslağı, dört saatten kısa demiryolu alternatifleriyle kısa mesafeli uçuşlardan kurtulmayı içeriyordu, ancak bu yeni metinde iki buçuk saate indirildi.

Ecoologistas en Acción tarafından geçen yıl yayımlanan bir araştırmaya göre, ilk taslak teklif 300.000 tona kadar CO2 tasarrufu ve yılda 50.000 uçuş tasarrufu sağlayacaktı. Çevreci gruplardan oluşan koalisyon, 11 hava rotasının dört saatin altındaki tren yolculuklarıyla değiştirilebileceğini ve bu sayede İspanya’nın CO2 emisyonlarının yaklaşık yüzde 10 oranında azaltılabileceğini açıklamıştı.

Uygulamaya Madrid gibi uluslararası havaalanları dahil edilmeyecek. Tedbirlerden fiilen etkilenen uçuş sayısının da asgari düzeyde olması muhtemel. Aynı durum Fransa’da da görülmüştü.

Muhalefet yasağa karşı çıkıyor

Muhalefet partileri PP ve Vox, yasağın İspanya’yı “daha az rekabetçi” hale getireceğini söyleyerek yasağa karşı çıkıyor.  PP üyesi Guillermo Mariscal, Uçak Mühendisleri Birliği’nin (COIAE) verilerine göre emisyonlarda yalnızca yüzde 0,06’lık bir azalmaya yol açacağı için girişimin “etkisiz” olduğuna inandığını söyledi.

COIAE de geçen yıl uçuşları üç saatin altına düşürme planına karşı olduğunu ifade eden bir açıklama yaparak, bunun karbon emisyonları üzerinde neredeyse sıfır etkiye sahip olacağını iddia etmişti.

Tedbirlerin ne zaman uygulamaya konulacağı veya hangi rotaların etkileneceği henüz belli değil. Yasağın Senato tarafından onaylanıp yasalaşması için birkaç aşamadan daha geçmesi gerekecek.

Belgesi yayınlandı: İliç’te liç yığını onay belgesinde de Kurum’un imzası var!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, sosyal medya hesabından göçük altında kalan dokuz işçiye halen ulaşılmayan Erzincan İliç’teki madende kayan yığın liçinin onay belgelerinin de eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum döneminde verildiğini açıkladı.

İliç

Yavuzyılmaz paylaşımında şunları kaydetti:

“Erzincan İliç’te, Anagold şirketinin işlettiği altın madenindeki; felaketin gerçekleştiği yığın liç sahasının, çamur olarak akan 4. Fazına ait yığın liçi onay belgelerinin dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum imzasıyla verildiğini tespit ettik. Kaynak: 13.09.2022 tarihli Çevre Bakanlığı resmi belgesi.”

Murat Kurum İliç için ne demişti?

İstanbul Barosu, Erzincan İliç‘teki Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen facianın sorumlularıyla ilgili suç duyurusunda bulunmuş, sorumlular arasında dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bakanlığın o dönem yetkilileri, maden şirketi Anagold’un yetkilileri, Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürü, ÇED konusunda olumlu rapor yazan bilirkişiler, Erzincan Valisi ve Valilik yetkilileri, ÇŞİB Erzincan İl Müdürü ve müdürlük yetkilileri ve yapılacak soruşturma neticesinde yaşanan faciada sorumluluğu tespit edilecek diğer kişiler yer almıştı.

İliç faciası: İstanbul Barosu’ndan Murat Kurum, şirket yetkilileri ve bilirkişiler hakkında suç duyurusu
Murat Kurum’dan İliç eleştirilerine yanıt: Bakanlıkla ne ilgisi var?
AKP’nin İBB adayı Murat Kurum projelerini açıkladı: ‘Vizyon’da Kanal İstanbul yok

Daha sonra firmaya ÇED olumlu raporu verilmesiyle ilgili eleştirilere yanıt veren Kurum, “Faaliyet iznini biz vermiyoruz. ÇED raporuyla, toprak kaymasının ne ilgisi var?” dedi.

KanalD‘de yayınlanan Neler Oluyor Hayatta programında açıklamalarda bulunan Kurum, şunları söylemişti:

“İliç’teki kaza sonrasında dönemin çevre bakanı ÇED raporu verdi, bundan oldu diyorlar. Çevre bakanlığı çevre faaliyetini, çevreye olan etkisi var mı yok mu buna bakar. Her şey kuralına göre olur, bozan varsa da gereği yapılır. Bakanlık bu işletmenin sorunu var mı yok mu buna bakar. Faaliyet izni veremez. 135 kez denetlemişiz ve bu işletmeyi de kapatmışız üç ay. 2008’den beri ÇED’i var buranın. Birim artırmak istiyorum demiş, sorun olup olmadığının bildirilmesini istemiş. 21 kuruldan görüş aldık ve şu tedbirleri alırsanız çevresel açıdan sorunu yoktur demişiz. İlgili bakanlıktan da faaliyet izni almış. Şimdi oraya siz ÇED verdiğiniz için burası kaydı diyorlar ÇED raporu ile toprak kaymasının ne ilgisi var.”

Kuir Fest yasağa rağmen ‘küründen online’ gerçekleşti

Pembe Hayat Kuir Fest, Ankara Valiliği’nin yasak kararına ilişkin yaptığı basın açıklamasında 12. Pembe Hayat KuirFest‘in programında herhangi bir aksaklık olmadan, yasağa rağmen gerçekleştiğini ifade etti.

Getirilen yasağın hukuka aykırı bir karar olduğunu belirten temsilciler, “İstanbul’dan Mersin’e, İzmir’den Amed’e çok örgütlü, çok kalabalığız. Yasağınıza karşı filmlerimizi de izledik, sohbetimizi de ettik, çayımızı da içtik. Bir araya gelip film izlememizden, çay içmemizden daha olağan bir şey olamaz” dedi.

Pembe Hayat Kuir Fest programı açıklandı
‣ Kuir Fest’e yasak geldi: ‘Kışı ısıtmamıza engel olamayacaklar!’

Kaos GL’nin aktardığına göre 25 Şubat’ta İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara şubesinde bir araya gelen festival emekçileri, basın açıklamasında “Açtığınız savaş, hayatın ta kendisine karşı açılmış bir savaştır. Bu sebeple siz bizi yasaklayamaz, durduramaz ve kışı ısıtmamıza engel olamazsınız!” dedi.

Açıklamaya Pembe Hayat’ın yanı sıra İHD Ankara Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu, Kaos GL, ÜniKuir, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Kırmızı Şemsiye, Sağlıkta Genç Yaklaşımlar ve Kadının İnsan Hakları Derneği katıldı.

Pembe Hayat Kuir Fest adına basın açıklamasını okuyan Janset Kalan, yasağa itiraz ettiklerini ancak idare mahkemesinden sonuç alınamadığını söyledi.

Kalan, 2017’de Ankara Valiliği’nin getirdiği yasak kararlarını da hatırlatarak, “Lubunyaların bir araya gelip film izlemesine engel olabileceklerini düşünenler bilmelidir ki, KuirFest 2017 Ankara lubunya etkinlikleri yasakları ve akabinde idari baskıları deneyimlemiş, ana ayağını İstanbul’a taşımak zorunda kalsa da her seferinde yasakları yasaklamış, yasaksızlık özlemiyle her yıl yeni yollar açmış bir lubunya festivalidir. Tam olarak bu sayede 12. Pembe Hayat KuirFest, programında herhangi bir aksaklık olmadan, yasağa rağmen gerçekleşmiştir.”

Kuir Fest

Kuir Fest yasağa rağmen sürdü

Bu sene 23-25 Şubat tarihlerinde “Ankara’ya dönüş” temasıyla yapılmak istenen Pembe Hayat Kuir Fest’te yapılacak film gösterimleri ve etkinliklerin, Ankara Valiliği tarafından yasakladığı etkinlik mekanlarına tebliğ edildi. 22 Şubat’ta festivalin yapılacağı mekanlara tebliğ edilen yasak kararında Valilik, “kamu düzeninin, genel sağlığın ve genel ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla” etkinliklerin yasaklandığını duyurdu.

Valilikten tebliğ edilen yasak kararında, 12 yıldır Pembe Hayat’ın organize ettiği Kuirfest’in “Kaos GL vb. gruplar tarafından” düzenlediği iddia edildi. Valilik mekanlara tebliğ ettiği yazıda ayrıca “LGBT-LGBTİ vb. konular ile ilgili olarak sergi, basın açıklaması, sinevizyon, sinema, tiyatro, panel, söyleşi vb. etkinliklerin” yasaklandığını yazdı.

Yasak kararı üzerine Kuirfest, “küründen” online yapılacak film gösterimi ve etkinlikler için kayıt formu paylaştı. Festival, yasak kararına rağmen alternatif bir şekilde yapıldı.

Yapılan basın açıklamasının tam metni şöyle:

“Basına, kamuoyuna ve özgür kültür sanat mücadelesi bileşenlerine,

Pembe Hayat KuirFest olarak, bu yıl on ikincisini düzenlemeyi planladığımız festivalimiz, açılışımıza yarım saat kala kolluk kuvvetleri tarafından tebliğ edilen karar ile yasaklandı. Yetkisi olmaksızın Ankara Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü tarafından hukuka aykırı şekilde getirilen yasak kararının iptali için aynı gün idare mahkemesine yürütmenin durdurulması talepli dava açtık. Ertesi sabah, idari işlemin mahkeme tarafından yürütülmesinin durdurulması amacıyla fiziksel olarak idare mahkemesine gittik, fakat idare mahkemesi kararını bizlere tebliğ etmedi. İdarenin hukuki dayanaktan yoksun, somutlaştıramağı, usulen de uygun olmayan kararına karşı mahkemeye idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğuracağını belirtmemize rağmen henüz sonuç alamadık.

Tıpkı yasak kararına verdiğimiz reflekste dediğimiz gibi: Elimize tutuşturulan seri kopya yasak kararına ayıracak bir dakikamız bile yok. Vaktimizden çalamayacağınız kadar ezberledik çerçevesi hukuk olmayan yasak kararlarınızı. Lubunyaların bir araya gelip film izlemesine engel olabileceklerini düşünenler bilmelidir ki, KuirFest 2017 Ankara lubunya etkinlikleri yasakları ve akabinde idari baskıları deneyimlemiş, ana ayağını İstanbul’a taşımak zorunda kalsa da her seferinde yasakları yasaklamış, yasaksızlık özlemiyle her yıl yeni yollar açmış bir lubunya festivalidir. Tam olarak bu sayede 12. Pembe Hayat KuirFest, programında herhangi bir aksaklık olmadan, yasağa rağmen gerçekleşmiştir.

Bu sebeple açıkça uyarıyoruz: KuirFest’in Ankara’ya dönmesine engel olamaz, KuirFest’siz bir festival şehri hayal edemezsiniz. Dayanışmamız bizi hapsetmeye çalıştığınız yasak döngüsünden daha büyük. 12. Pembe Hayat KuirFest’in aksaklık dahi olmadan gerçekleşmiş olması bunun en büyük kanıtıdır. Yasak kararının ardından festivale katılımda ve gönüllü sayısında ciddi artış yaşanmasının sebebi budur: Ablukanıza karşı dayanışma barikatı.

Şehri festival şehri yapacağız diyenler eğer biz olmadan bir festival şehri vaat ediyorsa, buna cevabı en başta bugüne kadar olduğu gibi lubunya hareketi müttefikleri verecektir. 2018 yılında da yasaklanarak gerçekleşmesi engellenen KuirFest’in “Biraradayız” adı altında 18 demokrasi mücadelesi bileşeni tarafından sahiplenilerek gerçekleştirildiğini hatırlatmak isteriz.

Şu bilinmelidir ki, bu direniş aynı zamanda “Silahım müzikken olamam terörist” diyen hemşehrimiz Ezhel’in direnişidir. Orta doğuda toprakları işgal edilen, kültür birikimi yok ve asimile edilen, örtülü ve açık soykırıma maruz bırakılan halkların direnişidir. Emeğinin sömürüsünden kar ettiğiniz işçilerin direnişidir. Geceleri de sokakları da terk etmeyen bahis dışı feminist kadınların direnişidir. Rant uğruna sömürülen, hala nefes almaya ve aldırmaya çalışan doğanın direnişidir. Unutulmamalıdır ki zincire bağlasan durmaz bu hareketin ne derdi yalnızca lubunyalardır, ne de dert edeni. KuirFest, bu kalabalığın içerisinde tek başına kurtuluşu hayal dahi etmeyen demokrasi güçlerinden yalnızca birisidir.

“Yetkiniz dahi olmayan hayaller kurmaktan vazgeçin”

Yasağa rağmen Ankara’ya dönen KuirFest’in gösterdiği direniş pratiğinin bu hareketin ilk pratiği olmadığını hatırlatarak karar alıcılara sesleniyoruz: Sinema salonlarını ablukaya almaya kalktığınız lubunyaların, bağladığınız zinciri kolye yapıp sokakları demokrasi defilesine çevirişini Haziran ayı boyunca izlediniz. Küreği ısrarla daha önce iki kere mahkeme kararıyla kaldırılan bu yasağa çekmenizden anlıyoruz ki siz bizi yağlı güreş sporu, kendinizi de yenilgiye doymayan pehlivan sanmışsınız. Siz unuttukça biz hatırlatacağız: Biz bu toplumun ta kendisiyiz! Siz ise kendi festival kültürümüzü inşa ederken ihtiyaç duyduğumuz fırsatlara erişmemizi sağlamakla sorumlu idari kamu görevlilerisiniz. Yetkiniz dahi olmayan hayaller kurmaktan vazgeçin.

Biliyoruz ki bugünler bitecek ve KuirFest’in Kültür Bakanlığı’ndan destek aldığı, belediye salonlarında gösterim yaptığı, kuir kültür sanatın özgür olduğu günler gelecek.  Ancak o günler gelinceye kadar, bu topraklarda kıyıya köşeye itilmiş hiçbir kimliğin varoluş mücadelesini sahiplenmekten vazgeçmeyecek, kalabalığımızla karşınızda olacağız.

İstanbul’dan Mersin’e, İzmir’den Amed’e çok örgütlü, çok kalabalığız. Yasağınıza karşı filmlerimizi de izledik, sohbetimizi de ettik, çayımızı da içtik. Bir araya gelip film izlememizden, çay içmemizden daha olağan bir şey olamaz. Açtığınız savaş, hayatın ta kendisine karşı açılmış bir savaştır. Bu sebeple siz bizi yasaklayamaz, durduramaz ve kışı ısıtmamıza engel olamazsınız!

Bıkmadan haykırıyoruz: Yeryüzü özgürlüğün yüzü olana dek heteroseksizme, neo-liberal patriyarkaya, nöronormativiteye, orospufobiye ve lubunyafobiye karşı mücadelemiz sürecek. Çünkü biliyoruz: Lubunyaların kurtuluşu nalubunyaları da özgürleştirecek!”

Limak Filarmoni Orkestrası protesto edildi: Elinizdeki müzik aletleriniz değil, dinamit!

İzmir‘deki Limak Filarmoni Orkestrası konseri İzmir‘deki Akbelen direnişçileri ve yaşam savunucuları tarafından protesto edildi.

Limak Filarmoni Orkestrası’nın üç şehirde düzenlediği konserler, sanatçılara ve dinleyicilere #LimakınDeğilAkbeleninSesiOl diye seslenen sosyal medya paylaşımları ile protesto edilmişti. Limak Holding, Muğla‘ya bağlı Milas‘ta Akbelen Ormanı’nı tahrip eden, yasalara rağmen zeytinliklerin yanı başında dinamitler patlatan şirketlerden biri.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili ve AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, AKP’li milletvekilleri, bakanlar ve Akbelen Ormanı için kesim iznini veren Tarım ve Orman eski bakanı Bekir Pakdemirli, Limak Holding sahibi Nihat Özdemir ile birlikte konserde yerini aldı. İzleyicilerin çoğunun Hamza Dağ’ın dağıttığı davetiyelerle geldiği bildirildi.

Aktivistler bir saat boyunca protesto gerçekleştirirken bazı vatandaşların konseri izlemekten vazgeçerek döndüğü belirtildi.

Limak Filarmoni Orkestrası şu sözlerle protesto edildi:

“Öncelikle Limak Holding’in kurduğu Limak Filarmoni Orkestrasında yer alan
sanatçılara ve onları dinlemeye gelenlere sesleniyoruz: Siz Limak Holding’in
neler yaptığını biliyor musunuz?

Muğla/Milas İkizköy’de 3 yıla yaklaşan nöbet ve 4 yılı aşan bir direniş ile oradaki tüm canlıların yaşam alanları, orman ekosistemi, su kaynakları için mücadele ediliyor.

Limak ise sorumlusu olduğu Akbelen’deki katliamı yapmamışcasına, bugün burada, kurduğu Limak Filarmoni Orkestrası ile konser düzenliyor! Yeşil boyama yapmaya
sanatı da alet ederek devam ediyor! Buna ortak olmayın!

İklim krizinin en büyük kaynağı olan kömürün bedelini maden çalışmaları ve termik
santrallerle zaten yıllardır ödeyen Muğlalılar artık buna bir son vermek için, kalan
yaşam alanları için direnmeye devam ediyor.

Akbelen ormanının kömür madeni için kesilmesi girişimleri İkizköylülerin alandaki
müdahalesi ile 4 yıl boyunca pek çok kez durdurulmuş fakat en son geçen yıl 24
Temmuz’da başlayıp baskı ve şiddetle, vatandaşın tüm engelleme çabasına rağmen
bir hafta içinde kesilmişti.

Yıllardır süren maddi manevi şiddet bu bir hafta içerisinde iyice artmış, devletin kolluk kuvvetleri özel işletmeleri için kullanılmış, toma, biber gazı, fiziksel şiddet, ağır müdahaleler, gözaltılar, para cezaları gibi çeşitli uygulamalarla direniş engellenmeye çalışılmıştır. Ardından köylülerin kendi özel mülklerinde kurdukları nöbet alanı zorla boşaltılmış, üzerinde Limak logosu olan konteyner ile karakol kurulmuş ve yine köylülerin bu alandaki kişisel eşyalarına el konulmuştur.

Her aşaması yasal olmayan uygulamalarla Akbelen ormanı yok edilmiş, Zeytincilik
kanunu da çiğnenmiştir.

Sonrasında hızlıca Akbelen Ormanı’nda maden çalışmalarına başlanmıştır. Aylardır
dinamitler köylülerin evlerinin yanında, zeytinliklerin hemen karşısında patlatılıyor.
Evlerinde çatlaklar oluşan köylüler adeta her gün depremi yaşıyor, çocukları için
endişeleniyor, her gün bu şiddetin yarattığı psikolojik zorlukla mücadele ediyorlar.

Burada sizler aryaları zevkle dinlerken, orada İkizköylüler her gün, günde defalarca
patlatılan dinamitlerin sesleriyle yerlerinden sıçrıyor, savaş psikolojisi içerisinde
hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.

Ama yılmıyorlar! Yeni nöbet alanlarında nöbet tutmaya, zeytinlerini korumaya, tüm
canlılar için, geleceklerine sahip çıkmak için direnmeye devam ediyorlar!
Onlar da bizler de vazgeçmiyoruz!

Ne Akbelen Ormanı’ndan, ne zeytinliklerden, ne yaşam alanlarımızdan, ne adalet
talebimizden, ne haklarımızdan, ne hukuktan vazgeçiyoruz! Direniyoruz! Limak’ı ve onun gibi ekokırım suçu işleyenleri tanıyoruz, biliyoruz!

Şimdi yeniden Limak Filarmoni Orkestrasında yer alan sanatçılara soruyoruz,
istiyoruz ki onlar da kendilerine sorsunlar:

“Sizce sanatınız bu kötülüğü, işkenceyi temize çıkaracak kadar değersiz mi? Bunun
için kullanılmak sizin için bir sorun değil mi?”

Ve birkaç soru daha:

– Siz testere ile kesilip yere düşen ağacın hangi notadan ses çıkardığını biliyor
musunuz?
– Peki korkuyla kaçan kuşların ötüşleri hangi tonda?
– Peki kaçamayan kirpinin, sincabın, kaplumbağanın, yılanın sesi?

Sanatçılara ve dinleyicilere çağrımızdır:

Limak için çaldığınız sürece elinizdekiler müzik aletleriniz değil, kepçe, testere,
dinamit! Bu suça ortak olmayın! Gelin Akbelen Ormanı’nın dostlarına katıl .”

Limak Filarmoni Orkestrası İstanbul ve İzmir’den sonra yarın (27 Şubat) da Ankara‘da konser gerçekleştirecek.

Elazığ’da maden ocağında göçük oluştu, 2 işçi toprak altında

Elazığ‘ın Kayaönü köyünde bir krom madeni ocağında meydana gelen göçük sonucu 2 işçi toprak altında kaldı. Göçük altında mahsur kalan üç işçiden biri, kendi çabalarıyla enkazdan çıkmayı başarırken, diğer iki işçinin kurtarılması için arama kurtarma ekipleri hızla olay yerine yönlendirildi.

AFAD tarafından yapılan açıklamada, yaşanan göçükte ilk tespitlere göre üç işçinin enkaz altında kaldığı belirtilmişti. Kurtarma ekiplerinin hızlı müdahalesiyle bir işçi güvenli bir şekilde kurtarılırken, diğer iki işçiyi bulmak için çalışmalar kesintisiz sürdürülüyor.