Ana Sayfa Blog Sayfa 133

Yeşiller’le ‘iklim hedefleri anlaşmazlığı’ İskoçya Başbakanı Hamza Yusuf’un koltuğuna mal oldu

İklim hedeflerindeki anlaşmazlık nedeniyle İskoçya Yeşiller Partisi‘yle güç birliği anlaşmasını (Bute House) bozan İskoçya Başbakanı, İskoçya Ulusal Partisi (SNP) lideri Hamza Yusuf, bu hafta yapılacak güven oylamasından yeterli desteği alamayacağını öngördüğü için görevinden ve parti başkanlığından istifa etti.

Bugün (29 Nisan) basın açıklaması yapan Yusuf,  görevinin sona ermesinin ardından da Yeşiller Partisi ile resmî olmasa da ilişkilerinin devam edeceğini söyledi.

Ülkenin ilk Müslüman başbakanı olmasından dolayı gurur duyduğunu belirten Hamza Yusuf,  partisi SNP yeni bir başkan seçene kadar görevinde kalacak.

Yusuf  neden istifa ettiğine dair şunları söyledi:

“Geçen hafta SNP ile Yeşiller arasındaki işbirliği anlaşmasının, Bute House anlaşmasının sona erdiğini ve SNP’nin bir azınlık hükümeti olarak hükümet kurmaya çalışacağını duyurmak için buradaydım.  Bu kararı SNP’nin lideri olarak verdim çünkü Bute House anlaşmasını sona erdirmenin liderliğini yaptığım parti için doğru karar olduğuna inandım ve hala durumun böyle olduğuna inanıyorum. Ama en önemlisi bunun ülke için doğru bir karar olduğuna inanıyorum.

Umudum, SNP azınlık hükümetinin yeni bir aşamasına geçerken Yeşiller ile daha az resmi bir anlaşmayla çalışmaya devam etmekti. Ne yazık ki, Bute House anlaşmasını bu şekilde sona erdirirken, Yeşil meslektaşlarıma neden olduğum acı ve üzüntünün düzeyini açıkça hafife aldım.

Bir azınlık hükümetinin etkili ve verimli bir şekilde yönetebilmesi için muhalefetle çalışırken güvenin esas olduğu açıktır. Ve bu haftaki gensoru önergesini aşmak kesinlikle mümkün olsa da, değerlerimi ve ilkelerimi takas etmeye ya da sırf iktidarı korumak için kimseyle anlaşma yapmaya istekli değilim. Bu nedenle, hafta sonunu partim, hükümet ve yönettiğim ülke için neyin en iyi olduğunu düşünerek geçirdikten sonra, siyasi tartışmalarda ilişkimizi onarmanın ancak dümende başka birisinin olabileceği sonucuna vardım.”

İskoç Yeşiller partisi eş liderleri Lorna Slater ve Patrick Harvie, 25 Nisan 2024'te Edinburgh'daki Holyrood'da.
İskoç Yeşiller Partisi eş liderleri Lorna Slater ve Patrick Harvie, Edinburgh’daki Holyrood’da.

Bute House (güç birliği anlaşması) nedir?

Bute House Anlaşması, resmi olarak İskoç Hükümeti ile Yeşiller Parlamento Grubu arasında bir işbirliği ve güç paylaşımı anlaşması. Ağustos 2021’de önceki Başbakan Nicola Sturgeon, İskoçya’nın ilk bakanlarının Edinburgh‘daki ikametgahı Bute House’da İskoç Yeşilleri ile ‘çığır açan” bir ittifak yaptığını duyurmuştu.

İskoç Yeşilleri’nin eş liderleri Patrick Harvie ve Lorna Slater’ın da eşlik ettiği Sturgeon, Birleşik Krallık’ta ilk kez yeşil politikacıların hükümette yer aldığı anlaşmanın yeni bir “işbirliği ve fikir birliği oluşturma” çağını başlatacağını ve sonuçta “daha yeşil, daha adil, bağımsız bir İskoçya” sunacaktı.

Bute House ile İskoç Hükümeti, Parlamentodaki Yeşiller grubuyla birlikte çalışma biçimini, Yeşillerden atanacak bakanları, anlaşma dışında kalan politika alanlarını, güven ve arz ile anlaşmazlıkların çözümü ayrıntılarıyla ele alınıyordu ve iki partinin nerede işbirliği yapmaya karar verdiklerini ayrıntılı olarak ortaya koyan ortak bir politika programı yapılmıştı.

Sturgeon, anlaşma kapsamında Yeşiller’in Kuzey Denizi petrol sondajının kesilmesi, deniz yaşamı için daha güçlü korumalar; iddialı bir geri dönüşüm planı ve cinsiyet tanıma reformları da dahil olmak üzere  azınlıklar için yeni korumaları taleplerini kabul etti.

Ancak anlaşma Sturgeon döneminde bile yürümedi ve özellikle toplumsal cinsiyet politikası sürekli krizlere neden olunca istifa etti. Görevi devralan Yusuf, başlangıçta “ilerici gündemi” sürdürmeye söz verse de İşçi Partisi’nin de yükselişinin etkisiyle “yeşil politikalardan” uzaklaşmaya başladı. Yeşiller’e danışmadan belediye vergisinin dondurulacağını duyurmasının ardından geçen  ay da  İskoç seçmenlerini, genel seçimlerde Yeşiller’i desteklemenin boşa giden bir oy olduğu konusunda uyardı.

İskoç Yeşilleri de toplumsal cinsiyetin tanınması, denizlerin korunması ve son olarak iklim stratejisi gibi politikalardaki aksaklıklardan dolayı hüsrana uğradı. Geçen hafta da ülkenin karbon emisyonlarını 2030’a kadar yüzde 75 oranında azaltma hedefinden vazgeçme kararı, Yeşiller için bardağı taşıran son damla oldu.

Güvenoyu alamayacağı kesinleşmişti

Başbakanın istifa edeceği söylentisi geçtiğimiz hafta SNP ile ittifak partisi Yeşiller  arasındaki güç paylaşımı anlaşmasının bitirilmesiyle başlamıştı. İki parti, emisyon hedeflerindeki anlaşmazlık sonrası üç yıldır süren koalisyonu bozma kararı almıştı.

Yusuf’un bu hafta yapılması öngörülen güven oylamasından yeterli desteği alamayacağı gerekçesiyle istifa etmeyi düşündüğü konuşuluyordu.

Başbakan, geçen hafta güven oylamasında geçeceğine inandığını ve istifa etmeyeceğini açıklamış, Ancak Muhafazakar Parti, İşçi Partisi, Liberal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi’ndeki bütün vekiller Yusuf’a karşı oy kullanacağını bildirmişti.

Yeşiller Partisi’nin Eş Başkanı Lorna Slater, “İskoçya’da iklim ve doğa için doğru olanı yapan ilerici bir hükümete ihtiyacımız var ” dedi.

İskoç Yeşiller partisi de , Holyrood’da “ilerici” bir gündeme bağlı yeni bir liderin yönetimindeki SNP hükümetini desteklemeye devam etmek istediğini belirtti. Eşbaşkan  Patrick Harvie , Yusuf’un istifasına ilişkinyaptığı açıklamada şunları söyledi :

İskoç Yeşilleri, Bute House Anlaşması‘nı tek taraflı olarak feshetmeyi seçen Hamza Yusuf’a artık güvenemez durumdaydı…

Artık biraz istikrara dönmenin zamanı geldi.
SNP hâlâ parlamentodaki en büyük parti ve azınlık hükümeti kurma hakkına sahip. İskoç Yeşilleri muhalefette yapıcı bir şekilde çalışma konusunda uzun bir geçmişe sahiptir ve bunu bizim ilerici değerlerimizi paylaşan ve güvenimizi güvence altına alabilecek herhangi bir başbakanla yapacaktır.”

Yusuf’un partisi SNP, İskoç Parlamentosu’ndaki 129 sandalyeden 63’üne sahip ve Yeşiller ile birlikte İskoçya’nın Birleşik Krallık’tan ayrılmasını destekliyor.

SNP ile Yeşiller arasındaki ilişkiler neden bozuldu?

SNP ile Yeşiller arasındaki ilişkiler, özellikle geçtiğimiz hafta Yusuf’un emisyonları 2030 yılına kadar yüzde 75 oranında azaltma hedefinden vazgeçmesinin ardından bozuldu.

Yeşiller’in birçok üyesi kararı eleştirdi ve yapılan oylamada koalisyonu sonlandırma kararı çıktı.

Başbakan Yusuf ise bir basın toplantısında, koalisyonun artık Parlamentoda istikrarlı bir düzenlemeyi garanti etmediğini, ileriye dönük farklı bir düzenlemenin İskaç halkının yararına olacağını söyledi.

Anlaşmayı sona erdirme kararı, SNP’nin bu ayın başlarında bir önceki parti başkanı Nicola Sturgeon‘un kocası Peter Murrell‘in partinin mali durumuyla ilgili bir soruşturma kapsamında zimmete para geçirmekle suçlandığı haberiyle sarsıldığı bir dönemde geldi.

Kamuoyu yoklamaları İskoçya’da 2007’den bu yana siyasete yön veren SNP’nin, Birleşik Krallık’ta genel seçimler yaklaşırken İşçi Partisi’nin sert muhalefetiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor .

Hamza Yusuf kimdir?

İskoç Ulusal Partisi (SNP) lideri Nicola Sturgeon’un görevini bırakacağını açıklamasının ardından 27 Mart 2023’te Hamza Yusuf (37), parti üyelerinin yüzde 52’sinin oyunu almış ve partinin yeni genel başkanı olmuştu.

Babası Pakistan kökenli. Annesi ise Kenya’da, Güney Asyalı bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Yusuf’un babası 1960’lı yıllarda İskoçya’ya göç etti. Daha önce sık sık kendisi ve ailesinin ırkçılıkla karşı karşıya kaldığını söyleyen Yusuf, uzun yıllardır özerk yönetimin kabinesinde görev alıyordu.

Son olarak sağlık bakanlığı görevini üstlenen Yusuf, 2012’den bu yana adalet bakanlığı ve ulaştırma bakanlığı da yapmıştı.

Hamza Yusuf, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Birleşik Krallık’daki ilk Müslüman başbakandı.

İkizköylüler üç gündür susuz: ‘Bu bize ceza mı?’

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de 27 Nisan’dan beri devam eden su kesintisi tepkilere neden oldu. İkizköy muhtarı Nejla Işık, “üç gündür aradılar, patlağı bulamadılar. Meğerse, doğruysa, kimseyi zan altında bırakmak istemem ama, santralin deposundaki pompa arızalıymış. Santralde hiç mi elektrikçi yok da o arıza giderilmedi?” diye sordu.

Önceki hafta da birkaç gün kesinti olduğunu ve 3 gündür İkizköy Akbelen‘de suların tamamen kesik olduğunu belirten köylüler, yayınladıkları mesajda “Güttüğümüz hayvanlarımız susuz, evlerimiz susuz, çocuklarımız susuz, yaşlılarımız susuz. Maden şirketi suyun öncelikli kullanım hakkına sahip. Önce şirket kullanıyor, sonra yerleşim yerlerine gidiyor sular. Şirketin su deposunun patladığı ve tamir edilmediği için suların hâlâ kesik olduğu duyumlarını alıyoruz” dedi.

Termik santral koronavirüs dinlemedi, üç gün boyunca İkizköy’ün suyunu kesti
Akbelen, YK Enerji’nin madeni için patlatılan dinamitlerle toz içinde kaldı

Mesajda ayrıca “Yetkililer günlerdir bir şey yapmıyor. Ne şirket, ne MUSKİ ve DSİ gibi kamu kurumları, sorumluluğu üstlenmiyor. Herkes kulağının üstüne yatmış, zaten köyü satıp terk etmesini istedikleri köylülerin su sorununa çözüm bulmuyorlar. İkizköylüler susuzluğa, İkizköylüler deprem şiddetindeki dinamitlere, İkizköylüler nefes alamayacakları toza mahkum ediliyor” ifadeleri yer aldı.

Çin’de sellerin ardından hortum felaketi: En az beş ölü

Çin‘in güneyindeki 19 milyon nüfuslu Guangzhou kentinde Cumartesi günü (27 Nisan’da) şiddetli bir hortum meydana geldi, afet sonucunda en az beş kişi hayatını kaybetti ve 33 kişi yaralandı.

CNN’in aktardığına göre bölgede 141 fabrika binası hasar gördü ancak konut yapılarının çökmediği belirtildi. Hortumun şiddeti, beş seviyeli kasırga ölçeğinde üç olarak değerlendirildi.

Hong Kong’a 130 kilometre mesafede bulunan Guangzhou’daki hortum, bölgede günler süren yoğun yağışların ardından geldi. Güney Çin, son dönemde şiddetli yağışlarla mücadele ediyor; bu durum, yüz binlerce kişinin tahliye edilmesine ve ciddi sel felaketlerine yol açıyor. Özellikle Guangdong eyaleti, Çin’in ekonomik güç merkezlerinden biri olarak bilinirken, bu afetlerle büyük zarar gördü.

Çin’in Guangdong eyaletinde tarihi sel felaketi yaşanıyor
Asya’da El Niño etkisiyle sıcaklık rekorları kırılıyor

Çin

Çin Meteoroloji Ajansı, ay sonuna kadar sürecek şiddetli yağmur ve kuvvetli fırtınaların devam edeceği konusunda uyarılarda bulunuyor.

Bir hafta önce, Guangzhou’nun da bağlı olduğu Guangdong eyaleti genelinde ‘tarihi’ olarak nitelendirilen sel felaketleri gerçekleşmişti. Yoğun yağışlar, on binlerce insanın tahliye edilmesine neden oldu ve Bei Nehri‘nin 50 yılın en yüksek su seviyesine ulaşması bekleniyordu. Sel, 82 binden fazla kişinin tahliye edilmesine ve büyük miktarda altyapının zarar görmesine yol açmıştı.

1 Mayıs’ta Taksim için vali ‘olmaz’ dedi, örgütler ısrarlı: Yasaklar hukuksuz

İstanbul‘da 1 Mayıs kutlamalarını yasaklayan Valilik kararının ardından sendikalar ve sivil toplum örgütleri, Taksim Meydanı’nda hukuka uygun şekilde buluşma ve kutlama hakkını savunmaya devam ediyor.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Anayasa Mahkemesi‘nin kararını hatırlatarak, Taksim Meydanı’nda kutlama yapma çağrısını sürdürdü. Anayasa Mahkemesi’nin kararında, Taksim Meydanı’nın işçi ve sendika kültürünün bir parçası olduğu ve emekçilerin 1 Mayıs’ta orada bulunma hakkının bulunduğu belirtilmişti.

Ancak İstanbul Valisi Davut Gül, 23 Nisan’da yaptığı açıklamayla, Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapalı olacağını duyurdu. İstanbul Valiliği, kutlamaların Taksim dışında başka bir yerde yapılması gerektiğini ifade etti​.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve diğer örgüt temsilcileri, emekçilerin Taksim Meydanı’nda olma haklarının Anayasa ve uluslararası mahkeme kararlarıyla koruma altında olduğunu ve bu haklarının kullanılacağını belirtti.

Yargı kararı ‘ortak hafıza’ değerini onaylamıştı

Anayasa Mahkemesi’nin geçmişteki kararlarında, Taksim Meydanı’nın sadece fiziksel bir alan olmanın ötesinde, emekçiler için simgesel ve tarihi bir öneme sahip olduğu ve bu mekanın işçi ve emekçiler için ‘ortak hafıza’ niteliği taşıdığına dikkat çekilmişti.

Kutlamaların yapılacağı yer ve koşulların, hafta içerisinde netleşmesi bekleniyor. Bu süreçte, DİSK ve diğer emek örgütleri, 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda olma çağrısını sürdürüyor ve kutlamaların yasaklanmasını ‘hukuksuz’ olarak nitelendiriyor.

‘Valilik hukuku yok sayıyor’

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Taksim meydanının 1 Mayıs alanı olduğunu belirterek yasağın kaldırılmasını talep etti. Emek ve meslek örgütlerinin bu yıl Taksim meydanına çağrı yaptığını belirten İHD, “Ancak Valilik bir kez daha Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İLO Sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayarak yasak kararı verdi” dedi.

İHD, yetkililere hukuka uygun davranmaya, mahkeme kararlarının gereğini yerine getirerek yasağı kaldırmaya ve Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs kutlamalarına açmaya çağırdı.

Sendikalar köprülere pankart astı: 1 Mayıs’ta herkes Taksim’e
Gözaltılardan halaylara Türkiye’nin 1 Mayıs’ı

Bakan Yerlikaya’dan ‘1 Mayıs’ta Taksim uygun değildir’ hükmü

İstanbul Valiliği, 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nın kutlamalara uygun olmadığını açıklayarak, daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Taksim’de kutlama yapılmasına izin verilmeyeceğini belirtmişti. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da bugün (29 Nisan’da) yaptığı açıklamada, Taksim Meydanı ve çevresinin toplantı ve yürüyüşler için ‘fiziksel yapısı ve güvenlik zorlukları nedeniyle’ uygun olmadığını söyledi.

1 Mayıs

Yerlikaya, İstanbul Valiliği’ne başvuran konfederasyon ve temsilcilerin Taksim anıtına çelenk bırakabileceklerini belirtirken, İstanbul dışındaki 55 ilde 103 ayrı etkinlik için izin verildiğini vurguladı. Ancak, Taksim Meydanı’nın kutlamalar için uygun olmadığını ve güvenlik ile kamu düzenini koruma önceliğini dile getirdi ve her yıl Ocak ayında belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri için uygun yer ve güzergahların bu yıl da İstanbul genelinde ilan edildiğini, ancak Taksim Meydanı’nın bu kapsam dışında olduğunu belirtti.

Ayrıca, Yerlikaya, Taksim Meydanı’nın yoğun araç ve yaya trafiği nedeniyle toplantı ve yürüyüşler için “fiziksel olarak” uygun olmadığını, bu durumun “güvenlik” tedbirlerinin alınmasını zorlaştıracağını ve “kişisel haklar ile özgürlükler için” ciddi riskler barındırdığını ifade etti.

Kartepe’de doğa savunucuları kazandı: Haddehane projesi reddedildi

Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde, bölge halkının yargıya taşıdığı hukuk mücadelesi sonucunda, planlanan Haddehane ve Çelikhane Projesi için Mayıs 2023’te verilen ‘ÇED olumlu’ kararı iptal edildi. Kocaeli 2. İdare Mahkemesi, bölgenin ekolojik dengesini bozacağı endişesiyle geliştirilen projeye karşı çıkan yerel halkın lehine karar verdi.

Proje, ilk olarak bölge halkının çevresel kaygıları nedeniyle tepkilere sebep olmuştu. TMMOB‘a bağlı meslek odaları, çevre dernekleri ve muhalefet partileri ile omuz omuza veren Kartepe sakinleri, projenin uygulanması halinde doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkilerini sıkça dile getirdi. Projeyle ilgili ÇED toplantısına yönelik itirazlar, toplantının öncelikle ertelenmesine, daha sonra da halkın gösterdiği yoğun tepki sebebiyle gerçekleştirilememesine yol açmıştı.

Yıldız Demir Çelik Sanayi A.Ş. tarafından geliştirilen ve toplam yatırım bedeli 3 milyar TL olarak planlanan tesisin, sıvı çelik üretimi ve sıcak haddeleme kapasitesi yıllık sırasıyla 4 milyon ton ve 3,5 milyon ton olarak tasarlanmıştı.

Kartepe’de karlar eriyince çöp yığınları ortaya çıktı
NATO boru hattından sızan akaryakıt Sapanca Gölü’ne karıştı
Hava kirlililiğinin zirve yaptığı Kocaeli’ne lastik yakma fabrikası kuruluyor

Bu kararın alınması için ilk olarak projenin ÇED toplantısı, halkın yoğun itirazları sonucunda ertelenmiş, ardından yapılmak istenen ikinci toplantı da benzer sebeplerle gerçekleştirilememişti. Bölge halkının verdiği itiraz dilekçelerine rağmen 12 Mayıs 2023’te ‘ÇED olumlu’ kararı verilen tesis, CHP Kocaeli milletvekillerinin desteğiyle yargı yoluna taşındı.

Bilirkişi incelemesi sonucunda, Kocaeli 2. İdare Mahkemesi, projenin ÇED olumlu kararını iptal etti.

Irak’ta LGBTİ+ karşıtlığı had safhada: Gay ve translar için hapis cezası onaylandı

Irak‘ta eşcinsel ilişkileri 15 yıla kadar hapisle cezalandıran ve trans bireyleri üç yıla kadar hapse mahkum eden ‘fuhuşla mücadele’ yasasında yapılan değişiklikler, insan haklarına saldırı olarak kınanıyor.

Iraklı 329 milletvekilinden 170’inin katıldığı bir oturumda kabul edilen değişiklikler, eşcinsel ve trans bireylerin zaten sıkça saldırıya uğradığı ve ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığı bir ülkede, mahkemelere 10 ila 15 yıl arasında hapis cezası verme yetkisi tanıyor.

Guardian’ın aktardığına göre düzenlemeler ayrıca, eşcinsel ilişkileri “teşvik eden” kişilere en az yedi yıl hapis cezası öngörüyor ve “kasten” kadın gibi davranan erkeklere bir ila üç yıl arası hapis cezası verilmesini içeriyor. Yasaya eklenen madde, “kişisel istek ve eğilimlere bağlı biyolojik cinsiyet değişikliğini” suç kapsamına alıyor ve cinsiyet değiştirme ameliyatı yapan doktorlar ile trans bireyleri üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırıyor.

Irak’ın muhafazakar toplumunda eşcinsellik tabu olarak görülüyor, ancak daha önce eşcinsel ilişkileri açıkça cezalandıran bir yasa yoktu. Irak’taki LGBTİ+ topluluğunun üyeleri, Irak ceza kanunundaki belirsiz “ahlak” ve “fuhuş” maddeleri altında “ahlaksızlık” suçlamasıyla yargılanıyordu.

Amnesty International‘ın Irak araştırmacısı Razaw Salihy, “Irak, bu düzenleme ile LGBTİ+ topluluğunun üyelerinin yıllardır mutlak bir cezasızlıkla karşı karşıya kaldığı ayrımcılığı ve şiddeti yasal hale getirmiştir” dedi ve düzenlemelerin temel insan haklarına aykırı olduğunu ve zaten her gün tacize uğrayan Iraklıları daha da riske attığını belirtti.

Rusya hükümeti ve yargısının homofobisi davaya yansıdı
Yunanistan’da eşcinsel evlilik artık yasal
Bangladeş’te transseksüel cemaat için cami açıldı
Birleşmiş Milletler interseks hakları kararını onayladı

Ayrıca, yasada eşcinselliği “teşvik eden” organizasyonların yasaklanması ve “eş değiştirme” olarak bilinen eylemler için 10 ila 15 yıl arası hapis cezası öngörülüyor.

Düzenlemeleri ilerleten milletvekili Raed al-Maliki, “Yasa, toplumu bu tür eylemlerden korumak için önleyici bir önlem olarak hizmet ediyor” dedi ve yeni düzenlemenin Irak başbakanının bu ayın başlarında ABD‘ye yaptığı ziyaretten sonra geçirildiğini belirterek, “Bu bir iç meseledir ve Irak işlerine herhangi bir müdahaleyi kabul etmiyoruz” dedi.

Irak’ta yapılan yasal değişiklikler, LGBTİ+ Iraklıların toplumun gölgesinde yaşamasına neden oluyor, sık sık “kaçırılma, tecavüz, işkence ve cezasız kalan cinayetlerle” hedef alınıyor. Human Rights Watch‘ın Irak araştırmacısı Sarah Sanbar, yasa değişikliğini “korkunç bir gelişme ve insan haklarına saldırı” olarak nitelendirdi ve “Irak, LGBTİ+ bireylere karşı ayrımcılığı yasallaştırmayı seçerken, aslında geçmişteki yasal boşluklardan faydalanan topluluğun üyelerini daha da tehlikeli bir duruma sokuyor” dedi.

ABD’nin güneyinde arka arkaya hortumlar oluşuyor

ABD‘nin Oklahoma eyaletinde, geçtiğimiz cumartesi gecesi (27 Nisan’da) yaşanan şiddetli hortum, Sulphur ve Holdenville kasabalarında yıkıma neden oldu. En az dört kişinin öldüğü afette yüzlerce yapı hasar gördü, birçok araç kullanılamaz hale geldi.

ABD’nin güneyinde yer alan Oklahoma City‘nin Sulphur kasabası, eyaletin en çok zarar gören bölgelerinden biri oldu. Eyalet Valisi Kevin Stitt, basına yaptığı açıklamada 2019’da göreve başladığından bu yana böylesine büyük bir yıkım görmediğini belirtti. Hortumun etkisiyle Sulphur’da bir kadının hayatını kaybettiği, 30 kişinin yaralandığı bildirildi. Yaralılardan 20’si hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı ve daha sonra taburcu edildi.

ABD Oklahoma

Holdenville kasabasında ise, biri bebek olmak üzere iki kişinin öldüğü doğrulandı. Diğer ölüm vakası ise Oklahoma City ile Dallas arasında bir otoyolda meydana geldi.

İklim krizi hakkında bilmeniz gereken 4 mühim mesele
İklim krizi, kasırgaların şiddetini artırıyor: Mega kasırgalara ‘Kategori 6’ gerekli
Araştırma: İklim krizi Türkiye’deki sellerin olasılığını 10 kat artırdı

Cumartesi günü (27 Nisan’da) başlayan ve dört gün süren şiddetli hava koşulları nedeniyle, Ulusal Hava Servisi 250 hortum uyarısı ve 494 şiddetli fırtına uyarısı yayınladı. Bu süreçte toplamda 35 hortum rapor edildi.

Bilim insanları ve çevre uzmanları, iklim değişikliğinin, hortumlar gibi şiddetli hava olaylarının sıklığını ve yoğunluğunu artırabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Etkin risk yönetimi ve hava durumu izleme sistemlerinin önemi, bu tür afetlere hazırlıklı olunmasında kritik bir faktör olarak öne çıkıyor.

UNRWA: Gazze’de sıcak hava çocuklar için ölümcül

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze Şeridi‘nde aşırı sıcak dalgasının yol açtığı ciddi sağlık risklerine ve ölümlere dikkat çekiyor. Genel Komiser Philippe Lazzarini, bölgede yaşanan trajik ölümler ve insani kriz hakkında uyarılarda bulundu.

AA‘nın aktardığına göre Gazze’deki son duruma ışık tutan UNRWA‘nın açıklamasında, sıcak hava koşullarının özellikle çocuklar üzerinde ölümcül etkiler yarattığı belirtiliyor. Bölgedeki yerinden edilmiş halkın günlük ortalama bir litre suyla yetinmek zorunda kalması, Sphere Standards tarafından belirlenen günlük asgari 15 litre su ihtiyacının çok altında kalmasına neden oluyor.

İklim değişikliği, Gazze gibi bölgelerde yaşayan topluluklar için ek risk faktörleri oluşturuyor. Uzmanlar, bölgede artan sıcaklık trendlerinin ve suya erişimdeki sıkıntıların, özellikle çocukların sıcak dalgalarından etkilenmesine yol açabileceğini belirtiyor.

Gazze
Refah’ta yüzlerce Filistinli, sıcaklığın 37 dereceyi bulduğu bir günde serinlemek için Akdeniz kıyısında. Fotoğraf: NPR

Yıkılan yapıların ve savaşın getirdiği yıkımın ardından, insanlar sıcaktan korunacak altyapı ve kaynaklardan mahrum bırakılmış durumda. Gazze’de yaşanan son bombardımanlar sırasında sadece insan yaşamını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda bölgenin zaten kırılgan olan iklim ve çevre dengesine de zarar veriyor.

Gazze Hükümet Basın Ofisi Müdürü İsmail es-Sevabite, İsrail’in son dönemdeki saldırıları sonucunda 34 binden fazla Filistinlinin öldüğünü ve bunların 14 bin 800’ünün çocuk olduğunu ifade ederek, soykırım suçlamalarına dikkat çekiyor.

Gazze Savaşı’ndan kaynaklanan emisyonlar ‘iklim felaketi’ni derinleştiriyor
Gazze’deki hayvanlar da zorda: Hayvanat Bahçesi’ndeki çok sayıda hayvan açlıktan öldü
Gazze’de hayatta kalma mücadelesi savaş suçları, su krizi, açlık, hastalık riskleriyle sürüyor

Gazze’de hem savaş, hem de iklim krizinin etkileri öldürüyor

Gazze Şeridi, dünya üzerindeki en yoğun nüfuslu yerlerden biri olarak bilinirken, aynı zamanda çatışmanın yarattığı insani ve politik krizlerle de mücadele ediyor. İklim krizi ise zaten zorlu olan koşulları daha da ağırlaştırıyor. İsrail‘in askeri müdahaleleri ve Hamas‘ın gerçekleştirdiği saldırılar sonucu birçok altyapı zarar görürken, halkın karşı karşıya kaldığı çevresel riskler katlanarak artıyor.

İklim değişikliğinin etkileri, artan sıcak dalgaları ve dünya genelindeki ortalama sıcaklık artış hızının yüzde 20 daha hızlı olması gibi faktörlerle Gazze’yi sert bir şekilde etkiliyor. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC), çevresel ve iklimsel değişikliklerin çatışma durumlarının etkilerini şiddetlendirdiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Gazze, Akdeniz Havzası içinde yer almasıyla, İklim Değişikliği Hükümetlerarası Paneli (IPCC) tarafından yüksek oranda iklim değişikliğine hassas bir bölge olarak tanımlanıyor.

İklim krizi ve savaşın etkileri, Gazze’de su ve gıda güvenliği üzerindeki baskıyı artırırken, savaşın getirdiği çevresel hasar ve iklim değişikliğinin birleşik etkileri bölgenin geleceği üzerinde büyük tehditler yaratıyor. Gazze Şeridi ve Batı Şeria‘da iklim değişikliği nedeniyle su ve gıda güvenliğinin üzerindeki tehlikeler artarken, olumlu diplomatik işbirliği olmadan bu durumun devam edeceği uyarısında bulunuluyor.

Enerji Bakanı Bayraktar, LNG tedariki için ExxonMobil ile görüşüyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Financial Times‘a verdiği röportajda Türkiye‘nin yıllık 2,5 milyon ton sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) alımı için Amerikan enerji şirketi ExxonMobil ile görüşmeler gerçekleştirdiğini belirtti. Bu alımın maliyetinin yaklaşık 1,1 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

Financial Times’ın aktardığına göre Türkiye’nin ExxonMobil ile olan bu görüşmeleri, Türkiye’nin İsveç‘in NATO‘ya katılımına yönelik vetosunu kaldırması ve ABD‘nin Türkiye’ye milyarlarca dolar değerinde F-16 savaş uçağı satışını kabul etmesi gibi gelişmelerle iyileşen Türkiye-ABD ilişkileri çerçevesinde gerçekleşiyor.

LNG
Financial Times’ın yayınladığı grafik, 2013-2022 yılları arasında Türkiye’nin doğal gaz tedarikindeki ticaret partnerlerinin yüzdelik payını gösteriyor. Rusya, sürekli bir lider olarak görülüyor ve Türkiye’nin doğal gaz tedariki içerisinde en yüksek paya sahip ülke konumunda. Azerbaycan, İran, Katar ve diğerleri gibi ülkeler de önemli tedarikçiler arasında yer alırken, Türkiye’nin enerji tedarik çeşitliliği arttırma hedefi doğrultusunda, grafikte ABD ile olan ticaretin artan bir trend göstermesi dikkat çekiyor.

Bayraktar, Exxon ile görüşülen anlaşmanın on yıla kadar sürebileceğini ve yılda 2,5 milyon ton LNG tedariki sağlayacağını ifade etti. Bu miktar, Türkiye’nin 2023’teki doğal gaz tüketiminin yaklaşık yüzde yedi kadarını karşılıyor.

Bayraktar, “Anlaşmanın ticari şartları hala müzakere ediliyor ancak şu anki fiyatlandırmaya göre 2,5 milyon ton LNG’nin maliyeti yaklaşık 1,1 milyar dolar olacak” dedi.

38 yıl sonra Çernobil’in gölgesinde: Türkiye ve Dünya nükleer enerjiyi tartışıyor
Rüzgar enerjisi 2023’te küresel kapasite rekorunu kırdı
Emisyonları azaltma sözü veren ABD’de petrol üretimi rekor kırdı
Avrupa’nın LNG kapasite artışı talebi geride bırakıyor

Türkiye, Rusya ve İran ile olan uzun vadeli doğal gaz sözleşmelerinin sırasıyla 2025 ve 2026 yıllarında sona ermesi öncesinde, doğal gaz tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeyi hedefliyor ve Exxon dışında diğer ABD’li doğal gaz üreticileriyle de görüşmeler yapılıyor. Türkiye, ayrıca enerji altyapısını genişleterek, LNG alma ve depolama kapasitesini artırdı. 2014 yılında yüzde 15 olan LNG ithalatı, geçen yıl yüzde 30’a ulaştı.

Bayraktar, bu yeni anlaşmaların Türkiye’yi Avrupa’daki enerji krizinin olumsuz etkilerinden koruduğunu belirtiyor.

İstanbul’a elektrikli metrobüs geliyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkanı Ekrem İmamoğlu, İETT‘nin Edirnekapı Garajı‘nda düzenlenen etkinlikte yüzde yüz elektrikli yeni metrobüs modelinin test sürüşlerine katıldı. Yeni model araçlarla İstanbul‘un metrobüs hattının daha verimli ve konforlu hale gelmesi amaçlanıyor.

İmamoğlu, yaptığı açıklamada, “Bu aracın en büyük özelliği, 420 yolcu kapasitesi ile metrobüs filomuzdaki en uzun araç olması ve Avcılar ile Söğütlüçeşme arasındaki yoğunluğu azaltacak olması” dedi.

İETT Genel Müdürü İrfan Demet, yeni elektrikli metrobüslerin dizel araçlara göre yüzde altmış yakıt tasarrufu sağladığını ve tamamen elektrikle çalışan araçların yılda 2,5 milyon lira tasarruf sağlayacağını belirtti.

TÜİK açıkladı, Türkiye’de elektrikli araçlara talep artıyor
Demiryolu sendikasından uyarı: Erdoğan’ın açtığı Sirkeci-Kazlıçeşme hattında güvenlik riskleri var

Yeni elektrikli metrobüsler aynı zamanda çevre dostu özellikleri ile de dikkat çekiyor. Demet, “Elektrikli metrobüsler, sessiz çalışma özelliği ile kentteki gürültü kirliliğini azaltacak, çift yönlü sürüş imkanı sunacak ve 300 ton karbondioksit emisyonunun önüne geçecek,” diye açıkladı. Test aracı, 800 kilovat güçle, yirmi dakika şarjla ortalama elli kilometre menzil sunuyor ve modüler batarya yapısı sayesinde menzil daha da artırılabiliyor.