Ana Sayfa Blog Sayfa 93

İkizdere’de geç bilirkişi keşfi: Dağın derisini soydular

Rize‘nin İkizdere ilçesindeki Eskencidere Vadisi’nde Cengiz İnşaat’ın açtığı taş ocağına verilen ‘ÇED gerekli değil kararının’ iptali üzerine, dün ruhsat iptali için de açılan davanın keşfi yapıldı.

Taş ocağı, bölge halkının bütün itiraz ve direnmelerine, açılan davalara rağmen İkizdere Cevizlik ve Gürdere Köyü mevkiindeki vadide, İyidere’deki lojistik merkez ve liman projesinin taş ihtiyacını karşılamak için 2021 yılında açılmaya başlanmıştı. Üç yılda yaratılan büyük tahribatın ardından geçen ay ocağı verilen ‘ÇED Gerekli Değil” kararı Rize İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmişti.

Yine iş işten geçti: Rize İkizdere’yi talan eden taş ocağının ‘ÇED gereksiz’ kararına iptal

‘Burada bir utanç abidesi yaratıldı’

Keşfe katılan İkizdere Çevre Komisyonu Başkanı Osman Baş, şunları söyledi:

“Biz üç yıl önce burada yapılan projenin hatalı ve problemli olduğunu haykırmıştık. Hukuksal olarak meşru mücadele yollarını deneyerek ve ciddi çaba sarf ederek bu noktaya geldik ve  yaklaşık bir ay önce, Rize Mahkemesi bizim  itirazlarımızı ve bilirkişinin raporunu esas alarak buradaki ÇED yapılmaması yönündeki kararı iptal etti. Dolayısıyla hatalı olarak yapılan bütün çalışmaların  bilimsel değerlere, ekolojik sistemin bozulmaması yönündeki çalışmalara denk düşmedi kanıtlanmış oldu. Burada gerçekten bir utanç abidesi duruyor ve bu utanç abidesinin bir milyon yılda oluşan bu orman ve vadiyi ne hale getirdiğini hep izleyeceğiz.”

Bilirkişi keşfine katılanlardan CHP Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı da taş ocağı için girişimler başlar başlamaz davanın açıldığını hatırlattı: “2024 yılında gelinen noktada Danıştay eliyle davada bir yargı kararı çıktı ve artık bu taş ocağının bu yargı kararına göre hiçbir biçimde çalışmaması gerekiyor. Yapılması gereken şey mahvettikleri doğayı, söz verdikleri rehabilitasyon projesini yaparak yeniden canlandırmak. Bu, Bakanlığın veya şirketlerin görevidir. Biz de bunu takip edeceğiz. ”

Cengiz İnşaat ‘ol’ deyince olanlar…

İkizderelilerin avukatı Yakup Okumuşoğlu ise şu bilgileri verdi:

“‘ÇED gerekli değildir’ kararı bir ay kadar önce Rize İdare Mahkemesince iptaline karar verilen davaydı. Bu dava sonuçlandıktan sonra bu ruhsat davamızla ilgili olarak herhangi bir keşif yapılmamıştı ve ÇED davasında ilk önce diye davanın reddine karar verildiği için ruhsat davasının da reddine karar vermişti. Onun bozulması üzerine ruhsat iptal davasındaki ret kararı da bozuldu ve bu yüzden şimdi keşif yapılıyor. Keşif sırasında herkes doğanın nasıl yok edildiğini, bu alanın derisinin nasıl sıyrıldığını nasıl bir vahşet sahnesi yaratıldığını gördü.

“Burada gördüğümüz şey sadece bir taş ocağı ya da yıkılan bir doğa değil aslında hukuk sistemimizin hali. Eğer bu ülkede hukuk olsaydı, bu taş ocağı bu kadar zarar veremeden mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı verirdi, idareler izin ve  ruhsatlar vermezdi, gerekli denetimleri yapmış olurlardı ve işler bu noktaya gelmezdi. Bu maalesef sadece  İkizdere’ye özgü değil, Türkiye‘nin dört bir yanında benzer şekilde taş ocakları işletiliyor ve maalesef işleri bittikten sonra arkalarında büyük bir tahribat bırakıyorlar.  Bu ülke hepimizin, buna izin verenler de dahil olmak üzere hepimizin doğa alanlarımıza sahip çıkması gerekiyor.

Cengiz İnşaat büyük, dev bir firma, azametli bir firma; ‘ol’ dediği zaman oluveriyor her şey, bu ülkede bu beni son derece rahatsız eden bir durum idarenin hukuk devleti ilkesi içerisinde mutlaka tesis etmiş olduğu idari işlemin peşinde bakması değerlendirmesi ve denetlemesi gerekiyor ama maalesef denetlemiyor.”

Sıcak dalgaları birkaç ayda yüzlerce can aldı, sağlık çalışanları endişeli

İklim krizinin etkisiyle birlikte sıcak dalgaları giderek daha yaygın hale geliyor, artan sıcaklıkların yol açtığı yıkım her geçen gün artıyor.

Geçen aydan beri birçok ülke, sıcak dalgalarının yol açtığı can kayıpları ve sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor.

Copernicus İklim Değişikliği Servisi‘ne göre son 12 aydır mevsim normallerinin üzerinde ortalama küresel sıcaklıklar yaşanıyor. Haziran 2023’ten beri, endüstri öncesi sıcaklık ortalamalarının 1,63 derece üzerine çıkıldığı tespit edildi.

Deniz yüzeyi sıcaklıklarına bakıldığında ise 2024 Mayıs’ı, art arda sıcaklık rekorunun kırıldığı 14’üncü ay oldu.

Uzmanlar, dünya fosil yakıtlardan vazgeçip iklim taahhütlerini yerine getirmediği sürece küresel ısınmaya bağlı can kayıplarının giderek artacağını, hatta bölgelerde yaşamın tamamen son bulacağını tahmin ediyor.

‣ Bilim insanları açıkladı: İklim krizi yaşanmasaydı, aşırı sıcaklar neredeyse imkansızdı
İklim krizi ve El Nino etkisiyle ‘Sıcaklığa bağlı can kayıplarında artış yaşanabilir’

Hindistan’da en uzun sıcak dalgası dönemi yaşandı

Pakistan ve Hindistan, son aylarda sıcak dalgalarından en ağır etkilenen ülkeler arasında.

Hindistan’da sıcak dalgasının vurduğu dönemde yapılan seçimlerde en az 33 kişi hayatını kaybetti. Mayıs ayında termometrelerin 50 dereceyi gördüğü Delhi‘de ve Haryana, Madhya Pradesh, Pencap ve Racastan eyaletlerinde okullar tatil edildi.

BBC‘nin aktardığına göre Hindistan Meteoroloji Dairesi, 24 gün boyunca devam eden sıcak dalgasının ‘en uzun sıcak dalgası’ olduğunu söyledi.

İklim değişikliğinin etkilerinden en ağır etkilenen 5’inci ülke olarak gösterilen Pakistan’ın Sindh eyaletinde daha yaz ayları gelmeden sıcaklıklar 52 dereceyi aştı.

Bangladeş’te ise mayıs ayındaki sıcak dalgasında en az 15 kişi yüksek sıcaklıklara bağlı olarak hayatını kaybetti, okulların tatil edilmesine karar verildi.

[İklim Krizi] Pakistan’da sıcaklıklar 52 dereceyi aştı
Hindistan seçimlerinde 33 görevli aşırı sıcak nedeniyle öldü
[İklim Krizi] Delhi’nin tarihindeki en sıcak günde ibre 50°C’yi gösterdi

Mali’de dört günde 102 can aldı

Afrika‘nın batısında ve Sahel‘de, mart ayının sonundan itibaren yüksek sıcaklıklar hissedilmeye başladı.

Mali‘de, 48 derece ulaşan sıcaklıklar nedeniyle can kayıpları yaşandı.

Başkent Bamako‘daki Gabriel-Toure Hastanesi yetkililerinin açıklamasına göre nisan ayının ilk dört günü, 102 kişi hayatını kaybetti. Bu kişilerin yarısının 60 yaş üstü olduğunu belirten yetkililer, ölümleri sıcak havanın tetiklemiş olabileceğini açıkladı.

Burkina Faso Kızıl Haç İklim Değişikliği Merkezi‘nden iklim bilimci Kiswendsida Guigma, BBC‘ye bazıları için iklim değişikliğinin etkisiyle oluşan sıcak dalgasının sıcaklıkları 1,4-1,5 derece artırması bir şey ifade etmese de bu artışın birçok insan için yaşam ve ölüm artasındaki farkı ifade ettiğini söyledi.

ABD’de sıcak havaya bağlı ölümler üç yıldır artıyor

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de haziran ayına sıcak dalgalarının etkisinde girdi. California‘da sıcaklığın 50 dereceye çıktığı kaydedilirken Phoenix‘te sıcaklıklar 45 dereceye kadar yükseldi, Florida gibi doğudaki bölgelerde de 40 derecenin üzerinde sıcaklık görüldü.

Bir ısı kubbesinin etkisiyle oluşan sıcak dalgası sırasında Phoenix’te bir kişi hayatını kaybetti.

Ülkede sıcak havaya bağlı ölümler son üç yıldır artarken uzmanlar, bu yılki ölümlerin daha da artacağını düşünüyor. Geçen yıl sıcak havaya bağlı olarak 2302 ölüm kaydedilmişti.

ABD Güneybatısı’nda sıcak dalgası: Rekor sıcaklar devam ediyor

ABD’nin komşusu Meksika‘da da durum çok farklı değil. Mayıs ayının son iki haftasında rekor sıcaklıklar gören ülkenin 14 eyaletinde termometreler 40 derecenin üzerine çıktı.

Mayıs ayının son günlerinden haziranın başına kadar 29 kişi hayatını kaybetti, böylece ülkede 2024’te sıcaklıklara bağlı ölüm sayısı 90’a çıktı. İki bine yakın kişi ise sıcak çarpmasına bağlı şikayetlerle sağlık hizmetlerine başvurdu.

Meksika’daki sıcak dalgasında yüzlerce uluyan maymun da hayatını kaybetti. Halsiz kaldıkları için tutundukları ağaçlardan düşen maymunların ölüm sebebininin şiddetli dehidrasyon olduğu bildirildi.

Meksika’daki şiddetli sıcak dalgası, yüzlerce ‘uluyan maymun’un ölümüne neden oldu

Arap ülkeleri yanıyor

Suudi Arabistan, Mısır, Irak, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Filistin, Suriye, Libya ve Tunus, son günlerde yaşanan sıcak dalgalarıyla baş etmeye çalışıyor.

Arabia Weather internet sitesinin tahminlerine göre, Arefe Günü ve Kurban Bayramı‘na denk gelen günlerde birçok Arap ülkesinde sıcak ve çok sıcak hava etkili olacak. Sıcak hava kütlesi, Afrika kıtasından Mısır üzerinden yayılarak Ürdün, Filistin ve Suriye’yi etkileyecek.

Tunus’un güneyindeki Remada şehrinde ölçülen 47 derecelik sıcaklık, normalin üzerinde seyrediyor. Bu durum, geçmiş yıllara kıyasla belirgin bir artışı işaret ediyor.

Mısır Meteoroloji Kurumu, 13-15 Haziran tarihlerinde yaşanacak sıcak dalgası için uyarı yaptı.

Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da da sıcaklıkların 40 derecenin üzerine çıkması bekleniyor. Bu ülkelerdeki bazı bölgelerde 45 dereceyi aşması tahmin ediliyor.

Sağlık bakanlığı hacı adaylarını uyardı

Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da da sıcaklıkların 40 derecenin üzerine çıkması bekleniyor. Bu ülkelerdeki bazı bölgelerde 45 dereceyi aşması tahmin ediliyor.

Suudi Arabistan’da Dammam‘da 48, El-Asha‘da 47, Arafat‘ta 46 ve Riyad‘da 45 dereceye ulaşan sıcaklıklar üzerine Sağlık Bakanlığı sözcüsü Muhammed el-Abdulali, hacı adaylarını yüksek sıcaklıkların yol açabileceği sağlık riskleri konusunda uyardı.

El-Abdulali, 14-19 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek olan hac ibadetleri sırasında uyulması için yönergeler paylaştı.

Geçen yıl hac döneminde sıcaklıklar 48 dereceye ulaşırken 8 bin 400 hacı adayı sıcağa bağlı rahatsızlıklar yaşamıştı.

Arap yarımadası yaşanılamaz hale gelebilir

Arabistan’daki sıcaklıklar hac dönemine özgü bir durum değil. Suudi Arabistan Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversitesi‘nin bir araştırmasına göre 40 yıldır sıcaklıklar her on yılda bir 0,4 derece artıyor. Artış böyle devam ederse yüzyılın sonuna kadar Arabistan’da sıcaklıklar 5,6 derece artacak.

DW‘ye konuşan Heidelberg Üniversitesi‘nden araştırmacı Tobias Zumbrägel, tahminlere göre Arap yarımadasının bir bölümünün yüzyılın sonuna kadar tamamen yaşanılamaz hale geleceğini söylüyor.

Zumbrägel, iklim değişikliğinin etkilerinin sıcaklık artışıyla kısıtlı olmadığına dikkat çekerek zaten kurak olan bölgenin kum ve rüzgar fırtınaları, yükselen deniz seviyeleri ve artan su kıtlığından da etkileneceğini söylüyor.

Basit bir sıvı kaybından ölüme sıcaklık etkileri

AA‘ya konuşan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet İlkin Naharcı da aşırı sıcaklıkların etkisinin basit bir sıvı kaybından ölüme kadar birçok sağlık sorununa yol açabileceğini söyledi.

Bu sağlık sorunlarının görülme sıklığı ve ölüm riski özellikle 65 yaş üstü gruplarda artıyor. Naharcı, sıcaklık artışının yaşandığı bölgelerde yaşlı ölümlerinin sıcaklık artışının yaşanmadığı bölgelere göre iki kat daha fazla olacağının tahmin edildiğini söyledi.

Sıcak çarpması kendini mide bulantısı, kalp çarpıntısı, halsizlik, bağ ağrısı, baş dönmesi veya zihinsel bulanıklıklar ile gösterebiliyor.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), sıcak çarpmasının etkilerinden korunmak için açık hava aktivitelerinin mümkün olduğunca sınırlanmasını ve dışarı çıkılması durumunda hafif ve bol giysiler tercih edilmesini öneriyor.

Sıcak çarpmasının temel sebebi ise vücudun ısı dengesinin bozulması olduğu için sıcak dönemlerinde sıvı tüketiminin artırılması ve su kaybına yol açabilecek alkol, kafein gibi içeceklerden kaçınılması tavsiye ediliyor.

Sıcaklıklar 40C’yi geçecek: Sıcak dalgalarında sağlıklı kalabilmenin, rahat uyumanın yolları

Ege’de orman yangınları: Söndürme çalışmaları sürüyor

Denizli‘nin Babadağ, Muğla’nın Milas ve Menteşe, Balıkesir‘in İvrindi ve Aydın‘ın Didim  ilçelerinde orman yangınları çıktı.

İklim krizi yangınları körüklüyor

İnsan kaynaklı iklim değişikliği, artan sıcaklıklar, azalan yağışlar ve nem oranlarındaki düşüşe neden olarak orman yangınlarına elverişli hava koşullarına yol açıyor.

Aşırı sıcaklıkların toprağın nemini çekmesi özellikle rüzgarların kuvvetli olduğu dönemlerde yangınların büyümesine ve daha geniş bir alana yayılmasına neden oluyor. Ağaçların daha kolay tutuşmasını sağlayan bu koşullar, yangın söndürme çabalarını da zorlaştırıyor.

BM Çevre Programı‘na (UNEP), göre de değişen arazi kullanımı ve iklim değişikliğinin birleşik etkileri, orman yangınlarının sıklığını ve yoğunluğunu artırıyor.  UNEP’in tahminlerine göre orman yangınlarının sayısı 2100 yılına kadar yüzde 50 oranında artacak.

Uzmanlar, orman yangını mevsimlerinin süresinin giderek uzayacağı ve yangınların şiddetinin daha da artacağı uyarısı yapıyor.

Kuraklığın yanı sıra insan faktörüne de dikkat çeken iklim araştırmacıları, çoğu zaman gelişi güzel şekilde ormanda yere atılan sigara izmaritleri ya da söndürülmeyen mangal ve kamp ateşlerinin, büyük felaketlere neden olduğunu hatırlatıyor. Bu nedenle hükümetlerin sadece iklimin korunmasına dair önlemler almakla yetinmeyip yangın tehlikesine karşı daha bilinçli ve tedbirli olunması için halkı uyaran bilgilendirme kampanyaları yapması gerekiyor.

 

 

Şili’de ağır sağanak yağışlar nedeniyle ‘felaket’ durumu ilan edildi

İtalya’daki G7 zirvesinde ‘güvenli ve yasal kürtaj hakkı’ Başbakan Meloni’ye takıldı

İtalya‘nın Güney Puglia bölgesinde bir araya gelen G7 liderleri Ukrayna’ya on milyonlarca dolar finansal destekten yapay zekaya geniş bir yelpazede pek çok konuda fikir birliğine vardı.

Ancak kürtaj meselesi ev sahibi İtalya ile komşusu Fransa‘nın arasını açtı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, taslak metinden “güvenli ve yasal kürtaj” ifadesinin çıkarılmasını istedi. Bu talep Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un tepkisini çekti.

Meloni, kökleri neo-faşist bir gruba uzanan ulusal muhafazakar bir partiye başkanlık ediyor ve geçmişte, özellikle göç konusundaki katı tutumu nedeniyle Macron’la çatışmıştı.

Bu kez de kürtajla ilgili bir tartışma yaratmak için hiçbir neden olmadığını söyleyen İtalyan lider, AP seçimlerinde partisinin aşırı sağ karşısında uğradığı hezimet üzerine erken seçime gitme kararı alan Macron’u  “erken seçimler için puan kazanmaya çalışmakla” suçladı; “(Dünyanın içinde bulunduğu) Böylesi zor zamanlarda, G7 gibi değerli bir forumu seçim kampanyası için kullanmayı son derece yanlış buluyorum” dedi.

Seçim döneminde “Tanrı, İnanç ve Vatan” sloganıyla kampanya yürüten Giorgia Meloni, ülkesinde kürtaj konusundaki kazanımları terse çevirdiği eleştirilerine karşı çıkıyor. İtalya’da kürtaj 1978’den beri yasal bir hak. Ancak nisan ayında “anneliği destekleyen” grupların kürtaj kliniklerine girerek kadınları “fikir değiştirmeye ikna etmelerine” izin veren yasa gibi adımlar, muhalefetin “kürtaj hakkının aşındırıldığı” eleştirilerine neden oluyor.

Kürtaj yerine Hiroşima’ya atıf

İtalyan basınına konuşan Fransa Cumhurbaşkanı ise metinde kürtaj hakkına yer verilmeyecek olmasından “üzüntü duyduğunu” söyledi. “Kadın hakları kürtajı da içerir, kişinin kendi bedeniyle ilgili karar verme hürriyetidir” diyen  Macron, “Ancak bu görüş politik yelpazenin tümünde paylaşılmıyor. Bundan dolayı üzgünüm” ifadelerini kullandı.

İtalyan ANSA haber ajansının gördüğü metne göre, bu yılki bildirgede “kürtaj” kelimesi yerine, “Hiroşima deklarasyonuna bağlılık” ifadesi kullanılacak. Ayrıca; kadınların evrensel, yeterli ve sürdürülebilir sağlık hizmetlerine erişim taahhüdü yinelenecek.

Geçen yıl Japonya’nın Hiroşima kentindeki zirve sonrası yayınlanan bildirgede, kadınların güvenli ve yasal kürtaja erişim hakkına olan bağlılık ifade edilmiş; ayrıca cinsiyet eşitliğinin ve LGBTQ+ haklarının savunulacağı sözü verilmişti.

Biden da mutlu değil

Reuters’a konuşan bir diplomat, masadaki diğer tüm liderlerin kürtaj konusunu desteklediğini, ancak Meloni için bunun kırmızı çizgi olduğunu söyledi. Üst düzey bir ABD’li yetkili, Başkan Joe Biden‘ın da metinden kürtaj referansının kaldırılmasını istemediğini söyledi.

Kasım ayında yapılacak seçimler öncesi kürtaj, ABD’de oldukça tartışmalı bir konu. Kürtaj hakkını desteklediğini söyleyen Biden, rakibi Donald Trump’ın kazanması halinde “bu uygulamayı tamamen yasaklayacağını” iddia ediyor.

G7, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Birleşik Krallık ve ABD’den oluşan ve ekonomi politikası ile güvenlik konularını tartışmak için yıllık zirvenin düzenlendiği gayri resmi bir forum.

Bu yıl üzerinde durulacak konular arasında göç baskısının azaltılması, insan ticaretiyle mücadele, göçmenlerin çoğunlukta olduğu ülkelerde yatırımları artırmanın yollarının yanı sıra iklim değişikliğine yönelik önlemler ve Çin’le ilişkiler de bulunuyor.

Sinpaş GYO’nun Kızılbük Koyu’ndaki otel inşaatı mühürlendi

Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ’nin bölge halkının tüm itirazlarına ve yargı süreçleri devam etmesine rağmen inşaatına devam ettiği  “Marmaris Kızılbük Resort Otel ve Devremülk” projesi dün (13 Haziran) mühürlendi.

Yurttaşlar kıyılara sahip çıkıyor: Kıyılar özel mülk değil, hepimizin ortak yaşam alanıdır!

Türkiye’nin dört bir yanında mücadele eden kıyı hareketlerinin mücadelelerini birleştirmek için 18 Mayıs’ta bir araya geldiği Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Kıyılar Halkındır” kampanyasına ilişkin açıklamada bulundu:

“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başlattıklarını duyurdukları ‘Kıyılar Halkındır’ projesi kapsamında, kıyıları Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da MUÇEV veyahut başka bir şirketle işleteceklerini açıklıyor. Bu açıkça, mevcutta işlenen suçların devamı anlamına geliyor. Kıyılar ticari bir mülk değildir ve o nedenle işletilemez. Biz kıyı hareketleri olarak, kıyıların bakanlık, yerel yönetimler, şirketler vb aracılığıyla işletilmesini değil, kıyı ekosisteminin korunmasını öncelik alarak, insanların serbestçe ulaşabileceği bir düzenlemeyi talep ediyoruz. Bu düzenlemenin aslında mevcut yasalarca karşılandığını biliyor ve yasaların uygulanmasının yeterli olacağını değerlendiriyoruz. Yerel yönetimlerin, kıyıların temizliği, şemsiye, tuvalet, duş vb kullanım ihtiyaçlarının karşılaması konusundaki yasal yükümlülüklerini de bu noktada hatırlatmak istiyoruz.”

Kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara tüm insanların eşit ve ücretsiz olarak erişimini savunmak amacıyla yola çıkan KIYIDA hareketi açıklamasında “[…] tüm kıyıların ciddi ölçekte işgal altında olması nedeniyle, insanlar olarak denize ve kıyılara ulaşamıyoruz. İşgal diyoruz, çünkü Anayasa 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5. ve 6. maddeleriyle; kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi gerektiği ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesinin güvence altına alındığına bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Kıyı hareketleri olarak, güvencemizi yasalardan alıyor, kamusal haklarımızı savunuyoruz. Yasalar açık; kıyılar özel mülkleştirmeye konu edilemez, yani ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır” denildi.

‘Kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor’

Bakanlık tarafından yapılan açıklamalarda otel işletmelerinin kıyı işgalleri konusunda sorun oluşturmadığının, insanların kıyılara ulaşması konusunda hoşgörülü davranıldığının belirtildiğine de dikkat çekilen açıklamada ayrıca şunlara yer verildi:

“Oysa bizler yerellerimizden biliyoruz ki, kıyı işgalleri konusunda en geniş hacmi otel işletmeleri kaplıyor. Duvarlarla, çitlerle, kapılarla vb bariyerlerle, halkın kıyılara erişimi konusunda katı engeller oluşturulduğunu biliyoruz. Üstelik, yasal haklarımız çerçevesinde kıyıya ulaşmak istediğimizde, şiddet düzeyine varabilecek müdahalelere de maruz kalıyoruz.”

‘Sermaye gruplarına peşkeş çekildiğini, ekolojik yıkımı biliyoruz’

KIYIDA mücadelesinin kamu otoritelerini de harekete geçirdiğine dikkat çekilen açıklamada son olarak “Şüphesiz demokratik toplumlarda, yurttaşların kamuyu denetleme görevi bağlamında bu durumu bir kazanım olarak değerlendiriyoruz” denilerek şunlar aktarıldı:

“Bununla birlikte, yıllardır pek çok yaşam alanının büyük – küçük fark etmeksizin sermaye gruplarına nasıl peşkeş çekildiğini, bu talan politikaları sonucunda nasıl bir ekolojik yıkım yarattığını da biliyoruz. Kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, herhangi bir ticarileştirmeye dayalı modeli kabul etmeyeceğimizi, tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla saygı ve sevgiyle paylaşıyoruz.”

Akbelen için adalet arayışı devam ediyor

Muğla‘nın Milas ilçesinde bulunan İkizköy‘de Akbelen Ormanı‘nın kesim izninin uzatılmasına karşı açılan davanın duruşması dün (13 Haziran) yapıldı.

Muğla 1’inci İdare Mahkemesi‘nde görülen duruşma öncesinde İkizköylüler, Karacahisarlılar, Çamköylüler ve dayanışmaya gelen diğer aktivistler ‘Akbelen için adalet’ çağrısı yaparak mahkemeye yürüdü.

Duruşma günü Sınırsızlık Meydanı‘nda bir araya gelen kalabalık grup basın açıklaması yaptı.

‘Kesim izni hukuka uygun değil’

Akbelen Ormanı’nda orman kesim izni 28 Aralık 2021’de sona ermişti. Ancak Limak Holding ve İçtaş Holding‘in YK Enerji kömür madeninde saha genişletmesi için 24 Temmuz 2023‘te Muğla Orman Bölge Müdürlüğü‘nün bakanlık adına attığı imza ile ağaç kesimine başlamıştı.

Bölge halkının yürütmeyi durdurma davası devam ederken 25 Temmuz’da Türkiye Barolar Birliği Kent Çevre Komisyonu Yürütme Kurulu, Muğla Barosu ve İkizköylüler’in avukatlarının idare mahkemesine açtığı davanın duruşması dün gerçekleştirildi.

İkizköylülerin avukatı Arif Ali Cangı, mahkemeden Orman Bölge Müdürlüğü’nün imza yetkisinin hukuka uygunluğunun araştırılmasını ve bölgede bilirkişi keşfinin yapılmasını talep ettiklerini söyledi.

İkizköylüler Akbelen duruşması için dayanışma ve destek bekliyor
Akbelen Ormanı’ndaki kıyım Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

‘Eğer ufacık bir kırıntı kaldıysa adalet istiyoruz’

Akbelen’in katledilmesine karşı çıkan halk, ormanda açılan madenler, patlatılan dinamitler, zehirlenen zeytinlikler yüzünden nasıl evlerini boşaltmak ve topraklarını şirkete satmak zorunda bırakıldıklarını anlattı.

Daha önceki davalarda yaşanan hayal kırıklıklarına rağmen adalet arayışlarından vazgeçmeyeceklerini söyleyen İkizköylüler, “Eğer ufacık bir kırıntı kaldıysa adalet istiyoruz” dedi.

Akbelen’in son hali yıkımın boyutunu ortaya serdi
Akbelen, YK Enerji’nin madeni için patlatılan dinamitlerle toz içinde kaldı

İkizköylüler mücadele devam ediyor

Akbelen Ormanı’nın katli için verilen iznin iptalini isteyen köylüler, madenler köylerini terk edene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

Duruşma günü direnişin önde gelen isimlerinden İkizköy muhtarı Necla Işık, “Bugün hem şirkete hem de şirketin yaptığı bütün hukuksuzluklara, haksızlıklara izin verenlere karşı hep birlikte toplandık” dedi.

İkizköy muhtarı Nejla Işık’ın duruşmasında İkizköylüler mahkemeye alınmadı
İkizköy muhtarı Nejla Işık’a kesilen para cezası iptal edildi

İkizköylülerin avukatlardan İsmail Hakkı Atal ise bunun Akbelen için açılan yedinci dava olduğunu ancak haklı olmalarına rağmen davaların tamamının kaybedildiğine dikkat çekti. Muğla İdare Mahkemesi hakimlerini AKP memuru gibi hareket etmekle suçlayan Atal, davayı kazanamayacaklarını bilseler bile bu davaların kanunları uygulamayarak suç işleyenlerin çetelesini çıkardığını söyledi.

‘Bilirkişi incelemesi bile yapılmadı’

İkizköylülerin avukatlarından İpek Sarıca, mahkemenin karar verebilmek için bölgede inceleme yapmasının kanuni bir sorumluluk olduğuna ancak bu davada herhangi bir bilirkişi incelemesinin yapılmadığına dikkat çekti.

Mahkemenin dava görüntülerini izlemek istemediğini söyleyen Sarıca, Akbelen’deki kıyımın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘ne ve anayasaya uygun olmadığını vurguladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2005’te bölgedeki termin santrallerini kapatma kararı verdiğini hatırlatan Sarıca, bu kararın uygulanmasını ve hukuka uygun karar alınmasını talep etti.

Avukat Arif Ali Cangı, ormanı korumakla görevli olan Orman İdaresi‘nin 24 Temmuz sabahı tüm araç ve ekipleriyle ormana girişi için ormana girenlerden ve buna izin verenlerden mahkemede hesap sorulacağını söyledi.

Ormanın yok edilmesi nedeniyle bölgedeki su kaynakları da tehlike altında. Muğla Büyükşehir Belediyesi bölgedeki kesintiler nedeniyle bölge halkına su sağlama görevini yerine getiremiyor. Bu nedenle Muğla Belediyesi de bu davada davacıların yanında müdahil olmak istedi. Mahkemenin öncelikle Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin kararını değerlendirmesi, belediyenin görüşlerini alması ve bu doğrultuda karar vermesi gerekiyor.

İkizköylüler üç gündür susuz: ‘Bu bize ceza mı?’
Termik santral koronavirüs dinlemedi, üç gün boyunca İkizköy’ün suyunu kesti

‘Bize sormadan Akbelen’in katline imza attılar’

İkizköylüler’den Esra Işık “Bizim hayatlarımızı gasp eden bir karara imza attılar. Akbelen’in katline imza attılar. Bize bir defa sormadılar, köylüye bir defa sormadılar” diyerek kuruyan zeytinlikleri, verim alınamayan toprakları için mücadele ettiklerini vurguladı.

İkizköylü Aytaç Yakar ise “Gelin beşli çetelerin yanında olmayın. Bütün Türkiye size sesleniyorum, gelin köylünün yanında, vatandaşın yanında olun” diyerek herkesi yurtlarına, ağaçlarına ve yuvalarına sahip çıkmaya davet etti.

TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca da İkizköylüler’e destek için Muğla’ya geldi ve “Aslında bu direniş, bu dayanışma tüm Türkiye’de dikili her ağacın, uçan her kuşun bugünleri için, yarınları için, doğası için, toprağı için” dedi.

Destek için gelen isimler arasında CHP Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan ve Cumhur Uzun ile CHP İl Başkanı Zekican Balcı da vardı.

Şirket ve bakanlık yetkililerini dinleyen mahkeme heyeti, avukatların keşif ve yetki sınırı hakkında yaptığı talepleri reddetti. Mahkeme, kararı daha sonra açıklamak üzere duruşmayı sonlandırdı.

Toprakları linyit için ‘acele kamulaştırılan’ İkizköylüler: Davalar sürerken neyin acelesi bu?
İkizköy’deki acele kamulaştırma kararı ‘acele’ kaldırıldı: Direniş varsa umut var

Kuzey Afrika, Akdeniz ve Orta Doğu’da 290 milyon kişi aşırı sıcaklardan etkilendi

Climate Central araştırma kuruluşu İklim Değişim Endeksi (CSI)  Kuzey Afrika, Akdeniz ve Orta Doğu‘da son günlerde artan günlük yerel sıcaklıklar ve küresel iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi inceledi.

Araştırmada Türkiye, Suudi Arabistan, Suriye, Irak, Türkmenistan, Cezayir, Mısır, Afganistan ve Yunanistan‘ın birçok şehrinde günlük sıcaklık değerleri incelendi. Bazı bölgelerde sıcaklıklar 40 derecenin üzerine çıktı.

Yunanistan’ın Atina ve Selanik, Türkiye’nin Antalya ve İzmir şehirlerinde ise sıcaklıkların 30-38 derece arasındaydı.

İklim değişikliği aşırı sıcakları beş kat daha olası hale getirdi

Climate Central’in aktardığı bilgilere göre 11-13 Haziran tarihlerinde Kuzey Afrika, Akdeniz ve Orta Doğu’da 290 milyon kişi iklim değişikliğine bağlı anormal sıcaklık değerlerinden etkilendi.

Çalışmada iklim değişikliğinin son günlerdeki sıcaklıkları 5 kat daha olası hale getirdiği hesaplandı.

CSI’nın ölçü birimine göre sıfır değeri iklim değişikliğinin sıcaklıklar üzerinde etkisi olmadığını ifade ediyor. Etkinin olduğu değerler ise 1 ila 5 arasında bulunuyor. Seviye 1, iklim değişikliğinin yüksek sıcaklıkları 1,5 kat daha olası hale getirdiğini ifade ediyor ve seviye arttıkça sıcaklıklar üzerindeki etki de artıyor.

Türkiye’deki ısınma en üst seviyede

Araştırmaya göre Türkiye’nin batı bölgelerindeki sıcaklık artışında iklim değişikliğinin etkisi en üst seviyede (Seviye 5). Bu seviye, iklim değişikliğinin etkisiyle son günlerde artan sıcaklıkların beş kat daha olası hale geldiğini ifade ediyor.

Yani üç gündür 66 milyon insanı etkileyecen sıcaklıkların sebebi küresel ısınmaydı. Sıcaklıklardaki artışın bir süre daha devam etmesi bekleniyor.

İstanbul‘da 11 Haziran için ortalama sıcaklık değeri 24,3 dereceyken bu yılki sıcaklık, 4,9 derecelik bir artışla 29,2 derece olarak kaydedildi.

Bursa‘da ise 34,1 derece olan sıcaklık, ortalamaların 8 derece üzerindeydi.

Dün (13 Haziran) İzmir’de ise sıcaklık, mevsim normallerinin 9,6 derece üzerine çıkarak 39,7 dereceye ulaştı.

İklim değişikliğinin Seviye 5 olduğu diğer ülkeler ise Cezayir, Libya‘nın batısı ve güneyi, Bulgaristan, Kuzey Makedonya, Kıbrıs, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Umman, İran, Afganistan ve Türkmenistan.

 

Hak aktivisti Özgünlü’nün 4 yıl hapsi istendi

Urfa-Siverek’deki barınaktan sahiplenerek tedavi ve bakımları için Ankara’ya getirdiği köpekler nedeniyle tutuklanan Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü hakkında ‘bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma‘ ve ‘sahipli hayvana işkence‘ suçundan dört yıla kadar hapis talebiyle dava açıldı.

Köpekleri tutuklanan Özgünlü’ye tutanakla teslim ettik

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Özgünlü ve Muhammed Savaş Demir hakkında iddianame düzenlendi.

Özgünlü hakkında hazırlanan iddianamedeki ifadesinde, köpekleri belediye yetkilileri tarafından verilen onayla sahiplendiğini ve köpekler kuduz olsaydı böyle bir şeye izin verilmeyeceğini belirtti. İddianame Ankara 38’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

‣ Urfa Belediyesi ‘kuduz iddiasını’ yalanladı: Köpekleri tutuklanan Özgünlü’ye tutanakla teslim ettik
‣ Urfa’daki hayvan hakları aktivistleri köpekler için ayağa kalktı: Sokaklarda köpek kalmamış
‣ Kuduz bahanesiyle katliam yasası meşrulaşmaz: Yılda en fazla 2 vaka görülüyor
‣ Urfa’daki köpeklerle ilgili Tarım ve Orman Müdürlüğünden dezenformasyon açıklaması
Hukukçu ve siyasetçiler: Tutuklanan hak aktivisti Özgünlü’yü derhal serbest bırakın

Ne olmuştu?

Yaşama Tutunan Patiler Derneği Başkanı Buket Özgünlü, için Şanlıurfa Siverek’te bulunan belediyeye ait hayvan barınağından hasta 35 köpeği Ankara‘ya taşıması sonrası bazı sosyal medya hesaplarından “kuduz karantinası ihlal edilen bölgedeki köpekler taşındı” iddiaları ortaya atılmıştı.

‣ Urfa’daki hayvan hakları aktivistleri köpekler için ayağa kalktı: Sokaklarda köpek kalmamış

Bunun sonucunda Ankara Valiliği konuya ilişkin inceleme başlatıldığını bildirdi.

Köpekleri taşıyan Buket Özgünlü ve beraberindeki dernek çalışanı M.S.D. gözaltına alınmıştı.

Özgünlü gözaltına alınmasının ardından tutuklanmıştı. Urfa Belediyesi kuduz iddiasını yalanlayarak Özgünlü’ye köpekleri tutanakla teslim ettiklerini açıklamıştı.