Ana Sayfa Blog Sayfa 843

Pınar Gültekin davası için hazırlanan istinaf dilekçesi mahkemeye gönderildi

Pınar Gültekin cinayeti davasında katil Cemal Metin Avcı‘ya verilen haksız tahrik indirimine karşı istinaf dilekçesi, mahkemeye sunuldu.

Davada ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan Cemal Metin Avcı’nın cezası, uygulanan haksız tahrik indirimiyle 23 yıla düşürülmüştü. Mahkeme, Avcı’nın kardeşi Mertcan Avcı ve diğer sanıkların beraatine hükmetmişti.

Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, gazetecilere yaptığı açıklamada, Cemal Metin Avcı ve beraat eden kardeşi Mertcan Avcı’nın “Canavarca hisle ve eziyet çektirerek tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep ettikleri 22 sayfalık gerekçeli istinaf dilekçesini mahkemeye verdiklerini açıkladı.

Dilekçede, haklarında beraat kararı verilen diğer dört sanık Selim Avcı, Ayten Avcı, Şükrü Gökhan Orhan ve Eda Avcı‘nın da “suç delillerini gizleme, yok etme ve değiştirme” suçundan beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanarak cezalandırılmaları talebinde bulunuldu.

‣ Pınar Gültekin için Muğla’da adalet nöbeti başlatıldı: Dava kadınlar için bitmedi
‣ Gültekin’i öldüren Cemal Metin Avcı’ya verilen haksız tahrik indirimine tepkiler büyüyor

Habertürk‘ün aktardığına göre, itiraz dilekçesinde, sanığın öldürme eylemini tasarlayarak ve canavarca hisle yaptığına dikkat çekildi:

“Sanığın Pınar Gültekin’i öldürmesi eyleminde tasarlama kastının var olduğu son derece açık ve izahtan varestedir. Zira, olay örgüsüne bakıldığı zaman sanığın eylem öncesindeki davranışları (AVM’ye çağırması, ardından bağ evine götürmesi, oradaki tüm eşyaların [varil, odun, ateş vs.] hazır olması vs.) ve olay sonrasındaki davranışları (beton dökülmesi, varilin palet yardımı ile taşınması, çalılıklara atılması, SIM kartın birden fazla parçaya bölünmesi ve farklı yerlere atılması) incelendiğinde sanığın suç işleme kararı aldığı, bu süreçte suçu işlemekten vazgeçmediği ve kurmuş olduğu plana göre hareket ettiği anlaşılmaktadır.”

Suçu işlemekten hiçbir aşamada vazgeçmemiştir

Epözdemir dilekçede, Pınar Gültekin’in görüşme talebini reddetmesine rağmen Cemal Metin Avcı’nın ısrarlı bir şekilde maktul ile yüz yüze görüşmek istediğine ve buna ikna ettiğine dikkat çekti:

“Sanık, kurmuş olduğu plan çerçevesinde maktulü bir AVM’ye getirdikten sonra suçu işlemekten vazgeçmemiş ve bağ evine götürmüş, bir diğer ifade ile kararın kesinleştirildiği an ile öldürme anı arasında düşünmek için yeterli bir süre geçtikten sonra burada da suçu işlemekten vazgeçmeyerek Pınar Gültekin’i katletmiştir. Ayrıca sanık, varili tutuşturamayınca benzin almaya gitmiş ve suçu işlemekten hiçbir aşamada vazgeçmemiştir.”

Haksız tahrik indirimi’ne gelen kamuoyu tepkileri sonrası Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı ve Aile Bakanlığı da mahkemenin kararını istinafa taşımıştı.

 

 

Orman yangınları: Datça’da binlerce kişi tahliye edildi, Çeşme’de kısmen kontrol altına alındı

Dün Muğla‘nın Datça ve İzmir‘in Çeşme ilçelerinde başlayan yangınları söndürme çalışmaları gece boyunca sürdü.

İki bölgede de çok sayıda insan başka yerlere yönlendirildi, yerleşim yerleri tahliye edildi, yollar trafiğe kapatıldı.

Sabah saatlerinde Çeşme’de çıkan yangının kısmen kontrol altına alındığı ve soğutma çalışmalarının başladığı açıklandı.

‣ Orman yangınları konusunda önemli soruların yanıtları
‣ Yangın sezonuna ne kadar hazırız? Ormanlar lunapark gibi işletiliyor
‣ Orman yangını, hava, iklim: Değişen bir şey yok
DATÇA

Muğla Datça’ya bağlı Mesudiye Mahallesi‘nde bir kızılçam  ormanında dün öğlen saat 12.30 sıralarında çıkan yangın, bu sabah hala kontrol altına alınamadı.

Şiddetli rüzgarın etkisiyle hızla büyüyen yangın nedeniyle 2400 kişi bölgeden tahliye edildi. Yangın akam saatlerinde Hayıtbükü ve Kızılbük’ü aşarak Domuzçukuru mevkiine ilerledi.

Alevlerin Kabaklarlı Plajı‘na kadar gelmesi üzerine Jandarma, çevredeki tesis ve evlerde kalan iki bin kadar kişiyi tahliye etti.

Datça Kaymakamı Mesut Çoban, tatilcilerin bölgeden ayrıldığnı fakat işletme sahiplerinin kendi istekleriyle kaldığını belirtti.

Datça’da orman yangını: Marmaris’teki yangını geçebilir

Gece saatlerinde bölgeden açıklamalarda bulunan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci yaklaşık 500 hektar alanın yandığını belirtti.

Rüzgarın şiddetli devam ettiğini belirten Kirişci, gece görüşlü helikopterlerin gece boyunca da havadan müdaheleye devam ettiğini, yangından etkilenen beş kişinin durumunun iyi olduğunu aktardı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bu sabah yaptığı açıklamada, Datça’daki yangından 19 kişinin etkilendiğini, 9 kişinin tedavisinin sürdüğünü açıkladı. Koca, 84 sağlık personeli  ve 18 ambulansın da bölgede görevde olduğunu söyledi.

ÇEŞME

İzmir’in Çeşme ilçesindeki Alaçatı-Urla arasındaki makilik alanda dün aynı saatlerde çıkan yangının bu sabah kısmi olarak kontrol alındığı; söndürülebilen alanarda soğutma çalışmalarının başladığı açıklandı.

İzmir Valiliği, yangının bölgedeki bulunan bir çiftlikte çalışan işçilerin kaynak yaparken çıkarttığı kıvılcım nedeniyle başladığını ve yedi işçinin gözaltına alındığını açıkladı.

‣ Çeşme’de de yangın: Alevler rüzgar enerji santrallerini tehdit ediyor

İzmir-Çeşme otoyolu yangın tedbiri olarak İzmir istikametine kapatıldı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer gece yaptığı açıklamada, Ovacık‘ta yangına yakın bölgedeki Tur Sitesi ve Özpamir Sitesi‘nin tedbir amaçlı boşaltıldığını, Sertur Sitesi’ndeki tehlikenin kontrol altına alındığını yazdı.

AFAD bu sabah itibariyle yangının yerleşim yerleri için artık tehdit oluşturmadığını duyurdu.

Ülke gündemine oturan yangınlara dair en büyük endişelerden biri de yaşam alanları kül olan ve alevlerden kaçan hayvanlar oldu.

Yangınlara dair paylaşımlarda bulunan siyasiler, yangınların söndürülememesine dair eleştirilerini de paylaştı.

Daily Mirror, Türkiye’ye gönderilen İngiltere çöplerini manşetine taşıdı

İngiliz Daily Mirror Gazetesi, İngiltere’nin plastik atıklarının Türkiye’de son bulan yolculuğunu manşete taşıdı.

Gazetenin çevre editörü Nada Farhoud, Greenpeace ile Türkiye’ye gelerek Adana’da farklı bölgelere atılan İngiltere’nin plastik atıklarını yerinde görüntülemişti.

İngiltere yılda 100 milyar plastiği çöpe atıyor; Geri dönüştürülmeyenler Türkiye gibi ülkelere
Fotoğraf: Adam Gerrard: Daily Mirror

‘Adana’da utancımızın boyutunu keşfettim’

Farhoud, bugün kaleme aldığı ve gazetenin manşetinden verilen haberde Birleşik Krallık’tan çıkan plastik çöplerin Türkiye’de yasadışı bir şekilde atılarak yakıldığını belirtiyor.

Gazeteci “Bir çöp kutusunun enkazları arasında düzinelerce İngiliz ambalajının bulunduğu Adana’da çevresel utancımızın boyutunu keşfettim” diyor.

Farhoud Adana’da Aldi, Asda, Co-op, Morrisons, Next, Pets at Home, Sainsbury’s, Saxons ve Tesco’nun ambalajlarının bulunduğunu belirtiyor.

Tarsus, Mersin – Fotoğraf: Adam Gerrard : Daily Mirror

Büyük Plastik Sayımı raporu: Bu, dudak uçuklatacak düzeyde bir plastik atık miktarı

İngiltere’de bir yılda yaklaşık 100 milyar plastik ambalaj çöpe atılıyor. Greenpeace ve Everyday Plastic tarafından yapılan Büyük Plastik Sayımı‘nda İngiltere’deki plastik atıkların geri dönüşüm yolculuğu gözler önüne serildi.

Plastik Sayımı raporunun sonuçları, İngiltere’de başlayan plastik çöpün Türkiye’de son bulan yolculuğuna da yeniden işaret etti. Greenpeace’in plastik aktivisti Chris Thorne, plastik atık sayısına ilişkin şunları söyledi:

“Bu, dudak uçuklatacak düzeyde bir plastik atık miktarı ve görenler üzerine bir düşünmeli.”

Adana’da havaalanı yakınında – Fotoğraf: Adam Gerrard : Daily Mirror)

Greenpeace‘nin Nisan 2021’deki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığı tespit edilmesinin ardından döküm alanlarından örnekleri üzerinde inceleme gerçekleştirilmiş, analizler sonucu ortaya çıkan bulguların ise ‘sarsıcı’ olduğu bildirilmişti.

Nehirlerde yüzen çöpler, yakılan plastikler, atık patlamaları

İngiltere’nin plastiklerinin yarısına yakınının Türkiye’ye gönderildiğinin ifade edildiği haberde Türkiye’nin tüm plastik atıkları işleyecek yeterli altyapısı olmadığına, suç çeteleri tarafından ithal edilen atıkların atıkları yaktığına ve bu esnada patlamalara yol açtıklarına değiniliyor.

İngiliz süpermarketlerinden alınan çok sayıda plastiğin yol kenarlarına yığıldığını aktaran Farhaud, diğerlerinin ise nehirlerde akıntı yönünde yüzdüğünü söylüyor.

Haberde Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastikleri özenle elden çıkaran İngilizlerin çoğunun “geri dönüştürülmeyeceğini” bilmesi gerektiğini ifade ediyor. Gündoğdu şunları söylüyor:

“Yasa dışı bir çöplük alanının yakınında yaşayan çiftçilerden biri durumu mükemmel bir şekilde özetledi. ‘Biz batı ülkelerine vitamin gönderiyoruz, onlar bize zehir gönderiyorlar’ dedi. Kendi atıklarımızı toplayıp geri dönüştüremezken neden başka ülkelerin atıklarını getiriyoruz?”

Adana – Fotoğraf: Adam Gerrard : Daily Mirror

‘İngiltere yalnız değil: Almanya, İsrail ve Fransa’nın çöpleri de Türkiye’de’

Haberde ayrıca Çin’in 2017’den itibaren atık kabul etmemesiyle birlikte Türkiye’nin Birleşik Krallık için ana hedef haline geldiği aktarılıyor. Türkiye’ye yapılan ihracat 2016’da yılda 12 bin tondan 2020’de 210 bin tona yükseldi. Rakam İngiltere’nin tüm plastik ihracatının neredeyse yüzde 40’ını oluşturuyor.

Gazeteci Farhoud, Türkiye’ye atık ihraç eden tek ülkenin İngiltere olmadığını, aynı zamanda Kanada, Fransa, Almanya ve İsrail’den de çöplerin alanda olduğunu söylüyor.

Çeşme’de de yangın: Alevler rüzgar enerji santrallerini tehdit ediyor

Türkiye’nin Ege kıyılarından alevler yükseliyor. Muğla’nın Datça ilçesindeki yangın sürerken, İzmir’in Çeşme ilçesindeki Alaçatı’da da yangın çıktı.

Yangın otoban ve rüzgar enerji santrallerine yaklaştı. İzmir- Çeşme otoyolunun yangın nedeniyle trafiğe kapatıldığı belirtildi.

Şiddetli rüzgar nedeniyle yangın hızla ilerlerken bölgede alevleri söndürmeye yönelik çalışmalar devam ediyor.

Kutlu Aktaş Barajı yakınında bulunan makilik bölgede çıkan yangının nedeni ise henüz bilinmiyor.

Alaçatı Barajı yakınlarındaki makilik alandan bugün 13.45’te alevlerin yükseldiği görüldü.

İzmir Orman Bölge Müdürlüğü tarafından bölgeye üç helikopter, 10 arazöz ve çok sayıda orman işçisi sevk edildi.

Datça’da orman yangını: Marmaris’teki yangını geçebilir

Muğla, Datça’ya bağlı Mesudiye Mahallesi, Hava Radar mevkindeki kızılçam ağaçlarıyla kaplı ormanda saat 12.30 sıralarında yangın çıktı.

Bölgeden yükselen dumanları fark eden çevredekiler, 112 Acil Çağrı Merkezi‘ne durumu bildirmesi sonrası bölgeye yangın söndürme araçları ve ekipleri sevk edildi.

Muğla Orman Bölge Müdürlüğü‘nden saat 15.35’te yapılan açıklamada “Muğla Datça’da çıkan orman yangınına karadan ve havadan müdahalelerimiz sürüyor. 7 uçak, 14 helikopter, 103 arazöz, 3’ü dozer olmak üzere 11 iş makinesi, 415 personel ile yangınla mücadelemiz devam ediyor” denildi. Ayrıca vatandaşlara yangın bölgesinde bulunan yollarda trafik oluşturacak hareketlerden kaçınmaları yönünde uyarı yapıldı.

Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar, katıldığı Halk TV canlı yayınında “Uçaklar Radar’ı korumaya çalışıyor. Ama rüzgar tam tersi; köyün üzerine doğru geliyor. Köye zarar vermez ama köyün üstünde daha geniş bir alanımız var. Oraya doğru sıçrarsa yangın, Marmaris yangınını hızla geçer diye düşünüyorum” dedi. 

Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Veysel Tiryaki de sosyal medya hesabı üzerinden şu açıklamayı paylaştı:

 

Çıkış nedeni henüz belirlenemeyen yangına havadan ve karadan müdahale sürerken, kuvvetli rüzgar nedeniyle söndürme çalışmalarında güçlük yaşandığı bildirildi.

Alevler sahile doğru ilerlerken, tedbir amacıyla Datça – Palamutbükü kara yolu trafiğe kapatıldı.

Muğla Valiliği tarafından yapılan açıklamada ise“Yangını en kısa sürede kontrol altına almak için tüm imkanlar seferber edilmiştir. Yerleşim yerlerini yangından korumak için gerekli tedbirler ekiplerimizce alınmaktadır” denildi.

Datça Kaymakamı Mesut Çoban da  “Yangın yerleşim alanlarını tehdit etmiyor. Ancak bölgede yoğun bir duman oluştu” açıklamasında bulundu.

İngiltere yılda 100 milyar plastiği çöpe atıyor; Geri dönüştürülmeyenler Türkiye gibi ülkelere

Greenpeace son araştırmasıyla Birleşik Krallık’taki evlerde tek kullanımlık plastiğin yalnızca yüzde 12’sinin geri dönüştürüldüğünü ortaya koydu.

Greenpeace ve Everyday Plastic tarafından Mayıs 2022’de yapılan Büyük Plastik Sayımı raporunun sonuçları, İngiltere’de başlayan plastik çöpün Türkiye’de son bulan yolculuğuna da yeniden işaret ediyor.

Küçük Çin olma yolunda Türkiye: İthal çöp enkazını kim kaldıracak?

Yılda 100 milyara varan plastik ambalaj çöpü

Büyük Plastik Sayımı’nda ortaya konulan verilere göre; İngiltere’deki haneler yılda yaklaşık 100 milyar plastik ambalajı çöpe atıyor.

Guardian’dan çevre muhabiri Sandra Laville’nin aktardığına göre; plastik atık ölçeğine ilişkin en büyük gönüllü araştırma projelerinden birinin sonuçları, evlere giren tek kullanımlık ambalajların yalnızca yüzde 12’sinin geri dönüşüme gönderildiğini gösteriyor.

Yeşiller İstanbul’daki çöplerin izini sürdü: Hepsi yurt dışından gelen plastik çöpler

Greenpeace, Mayıs’ta bir hafta boyunca hanelerden plastik atıklarını saymalarını istedi. Yaklaşık 100 bin haneden yaklaşık 250 bin kişi çalışmaya katıldı ve sonuçlarını Greenpeace ve Greenpeace’nin partnerlerinden biri olduğu çevre örgütü Everyday Plastic‘e gönderdi.

Fotoğraf: Greenpeace

Çöplerin yüzde 83’ü gıda ve içecek ambalajları

Açık farkla en büyük plastik atık oranı yüzde 83’le gıda ve içecek ambalajlarından geldi. En yaygın kalem ise meyve ve sebze ambalajıydı.

Birleşik Krallık hükümeti evlerden toplanan plastik atıkların ağırlığına ilişkin verileri yayınlarken, çöpe atılan plastiklerin sayısıyla ilgili resmi bir rakam yok.

Araştırma kapsamında Birleşik Krallık‘ta 97 bin 948 hanede 6 milyon 437 bin 813 parça plastik ambalaj atığı sayıldı. Bu da hane başına bir haftada 66 parça plastik atığı düştüğünü gösteriyor.

Söz konusu sonuç yıl bazında hesaplandığında günde 3 bin 432 parça plastik atığa tekabül ediyor.

Fotoğraf: Bloomberg, Nimet Kıraç

Geri dönüşüm mü yoksa daha az üretim mi?

Araştırmacılar, buradan hareketle hanelerin haftada 1,85 milyar parça plastik ambalajı çöpe attığı yönünde bir tahminde bulunulabileceğini ve bunun yalnızca Birleşik Krallık’ta 96,6 milyar parçaya eşit olduğunu söylüyor.

2019’da bir araştırma, tek kullanımlık plastiğin dünya çapında yayılmasının iklim acil durumunu hızlandırdığını ve acilen durdurulması gerektiğini ortaya koymuştu.

Plastik Sayımı araştırmasında ise bazı plastiklerin geri dönüşümünün daha da zor olan plastik atıklar olduğu belirtildi. Buna göre; geri dönüşüm bazı plastikler için işe yaramıyor. Araştırmada geri dönüşümden çok üretilen miktarın azaltılması gerektiğine vurgu yapılıyor. 

Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi tarafından yapılan bir araştırmada da neredeyse tüm plastiğin fosil yakıtlardan üretildiği ortaya konmuştu.

‘Dudak uçuklatacak düzeyde bir atık’

Ayrıca araştırma plastiğin, üretiminden rafinasyonuna ve atık yönetim şekline kadar yaşam döngüsünün her aşamasında sera gazı emisyonlarına sebep olduğunu gözler önüne sermişti.

Greenpeace’in plastik aktivisti Chris Thorne, plastik atık sayısına ilişkin şunları söylüyor:

“Bu, dudak uçuklatacak düzeyde bir plastik atık miktarı ve görenler üzerine bir düşünmeli.”

İhracat yoluyla gönderilen çöpler dünyayı kirletiyor

Everyday Plastic‘in kurucusu Daniel Webb, tüm atığın yalnızca yüzde 12’sinin Birleşik Krallık’ta geri dönüştürülmesinin muhtemel olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Geri kalanı -depolama, yakma veya dünyanın dört bir yanındaki ülkelere ihracat yoluyla da olsa- kirlilik haline gelir ve yavaş yavaş her şeyi – suyumuzu, gıdamızı, hatta soluduğumuz havayı – kirletir.”

Türkiye’ye ihraç edilen plastik çöpler

Araştırmada ayrıca Türkiye’ye gelen ve yakılan plastik atıklara da değinildi: 2021’de Tesco, Asda, Sainsbury’s, Aldi, M&S ‘den gelen plastik atıkların Türkiye’de yasa dışı bir şekilde atıldığı ve yakıldığı tespit edildi.

Fotoğraf: Greenpeace

“Süpermarketler plastik ayak izlerini azaltana kadar, bunun yerel topluluklar ve çevre üzerindeki etkisine ortak oluyorlar.”

2020’de İngiltere’de hükümet tarafından ülkedeki plastiğin yüzde 46’sını geri dönüştürdüğünü açıklamıştı. Ancak Greenpeace, Birleşik Krallık hükümetinin ‘geri dönüştürülmüş‘ olarak kaydettiği plastik atıkların yarısının aslında diğer ülkelere gönderdiğini tespit etmişti.

Geçen sene Greenpeace araştırmacıları, o zamanlar İngiliz plastik ihracatının yüzde 40’ını alan plastik atık ihracatının en önemli destinasyonlarından biri olan Türkiye’ye geldiğini belgeledi.

Adana’da bulunan on ayrı bölgede araştırmacılar, Birleşik Krallık’ta satılan ürünlerin ambalajları da dahil olmak üzere, tarlalarda, nehirlerin yakınında, tren raylarında ve yol kenarlarında yasadışı plastik atık çöplüklerini belgelediler. Çoğu bölgede zaten yanmış ve halihazırda yakılmakta olan çöpler görüldü.

İthal çöp bertarafında yılan hikayesi: Görünenlerin ‘kabası’ alındı, yenileri yığılıyor, zehri Akdeniz’e dökülüyor

Greenpeace‘nin Nisan 2021’deki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığı tespit edilmesinin ardından döküm alanlarından örnekleri üzerinde inceleme gerçekleştirilmiş, analizler sonucu ortaya çıkan bulguların ise ‘sarsıcı’ olduğu bildirilmişti.

Plastik poşetlerin Londra’da başlayan yolculuğu Adana’da son buldu

İngiltere’de ekoloji örgütleri plastik atık ihracatının yasaklanmasını istiyor

İngiltere’de ekoloji örgütleri, sivil toplum kuruluşları, hükümeti 2025’e kadar tek kullanımlık plastikte yüzde 50’lik bir azalma hedefine ek olarak tek kullanımlık atıkları tamamen ortadan kaldırmak için bir yasal zemin belirlemeye çağırıyor.

Ayrıca çevre aktivistleri 2025’e kadar plastik atık ihracatının yasaklanmasını istiyor.

Thorne, “Bunu geri dönüşümle çözebileceğimizi iddia etmek sadece endüstrinin yeşil yıkamasıdır (greenwashing)” diyor.

Webb ise şunları söylüyor:

“Bu yeni rakamlar, hükümetin, büyük markaların ve süpermarketlerin bu krizle mücadele etme sorumluluğunu açıkça ortaya koyuyor ve bu zorluğun hemen şimdi üstesinden germeleri gerekiyor – kaybedecek zaman yok.”

Şırnak Barosu, ağaç kıyımına karşı mücadeleyi sürdürüyor: Ağaçlar, ticarete ve rant aracına dönüştü

Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu, kentte “güvenlik” gerekçesiyle yıllardır süren ağaç kesimine karşı Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet başvurusunda bulundu.

Çevre ve Kent Komisyonu Eşsözcüsü Avukat Fadıl Tay, büyük bir doğa katliamı yaşandığını belirterek, “Bütün kamuoyu bu durumu sahada incelemeli ve tahribatı bizzat görmeli” çağrısı yaptı.

Tay, Şırnak’taki korucuların iki yıla yakın bir süredir asker gözetiminde ağaç kestiğini, Keniyamîr, Birateto, Birapeşo, Deyndarok, Cinîwer, Belûzer, Rîsor, Serêrû, Tîkera, Qûrteka Pêşya, Girêdeyincê, Şerevan, Xirtkbestê ve Navyan bölgelerinde kesilen ağaçların, tırlarla farklı bölgelere taşındığını aktardı.

Konu, önceki haftalarda HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş tarafdından Meclis’e de taşınmış; Özgüneş, ağaç kıyımlarının ardından hangi faaliyetlerin gerçekleştirildiğinin ve bu yıkımlardan kimlerin sorumlu olduğunun aydınlatılması için TBMM’ye araştırma önergesi vermişti.

‣ Şırnak’ta korucular eliyle ağaç kıyımı sürüyor
‣ Şırnak’ta ‘güvenlik gerekçesi’yle binlerce ağaç kesiliyor!

Ağaçların götürüldükleri yerlerde satıldığı belirtilirken, ağaç kıyımından kaynaklı kentteki ormanlık alanlar da her geçen gün azalıyor.

Şanlıurfa Orman Bölge Müdürlüğü‘nün verilerine göre sadece 7 ayda kentteki ormanlık alanların yüzde 7’si yok oldu.

Ticarete ve ranta dönüştü: Özel ihaleler açılıyor

Mezopotamya Ajansı‘ndan Ömer Akın‘a konuşan Tay, konuya dair Şırnak Valiliği ve Orman Müdürlüğü ile görüştüklerini, kendilerine kıyımın “güvenlik” gerekçesiyle yapıldığının söylendiğini paylaştı:

“Bu bölgelerdeki bütün ağaçları keserek buraları çöle çevirmek istiyorlar. Bu ağaç kesiminin aynı zamanda ticarete dönüştüğünü ve büyük bir rantın sağlandığını görüyoruz” dedi.

Tay, ağaç kıyımının yapıldığı bölgelere, “güvenlik alanı” olmaları sebebiyle  giremediklerini aktararak şunları söyledi:

“Edindiğimiz bilgiye göre ağaç kesimi özel ihaleye çıkarılıyor. Bu ihale Şırnak Valiliği ve Şırnak İl Orman Müdürlüğü tarafından yapılıyor. İhale, sadece daha önce bu ağaç kesimiyle tanınan kişilere veriliyor. Ağaç kesimi her geçen gün artarak devam ediyor. Eskiden günde 10 ton kesiliyorsan şimdi 100 ton kesiliyor. Her gün ortalama 15 kamyon ağaç kesiliyor.”

Cudi Dağı’nın bitki örtüsünün zenginliğine değinen Tay, zeytin, palamut ve onlarca endemik ağacın burada yeşerdiğini, yine buranın ceylan, yaban keçileri ve daha birçok canlının yaşam alanı olduğuna işaret etti. Tay, asırlık ağaçlarının kesilmesinin ekolojik sistemi tahrip ettiğine dikkati çekti.

Bu yılın başında Komisyon, Şırnak Savcılığına suç duyurusu başvurusunun  reddedilmesi üzerine Şırnak Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu fakat bu itiraz da reddedildi.

Bunun üzerine geniş bir rapor hazırlayıp kamuoyunu bilgilendirdiklerini söyleyen Tay, “Şimdi de yeni bir rapor hazırladık. Bu sefer Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet başvurusunda bulunduk. Kurum, bağlayıcı bir kararı olmamakla birlikte tavsiye niteliğinde kararlar veriyor” dedi.

Yasal yollara başvurmayı sürdüreceklerini aktaran Tay, “Doğa bir kişiye ait değildir. Bütün halkındır. Gereken bütün adımları atacağız. Greenpeace gibi uluslararası kurumlara da başvuruda bulunduk. Onları, durum hakkında bilgilendirdik. Fakat o kurumlar da ‘güvenlik’ gerekçesi denildiği için şimdiye kadar olumlu bir dönüş olmadı. Yine de onları davet etmeye devam edeceğiz. Bütün kamuoyunun bu durumu gelip sahada incelemesi ve yaratılan tahribatı bizzat görmesi gerekiyor. Bölgede büyük bir katliam yaşanıyor” ifadelerini kullandı.

Doğa her yerde aynı doğa

Tay, bölge illerindeki ağaç kesimlerine karşı tepkisizliği şu sözlerle eleştirdi:

“Aynı zamanda büyük bir ikiyüzlülük var. Batı illerinde ufak bir ağaç kesimi gerçekleştiği zaman herkes ayağa kalkıyor. Doğa her yerde aynı doğadır. Nerede olursa olsun hepsine sahip çıkılması gerekiyor. Biz ayrım yapmıyoruz. Ama maalesef Cudi, Besta veya Siirt’te doğa talanı olduğu zaman Batı illerinden ses çıkmıyor. Görmedik, duymadık rolünü oynuyorlar. Bu da büyük bir haksızlıktır. Bir yerde ağaç kesimi olduğu zaman herkesin en üst perdeden ses çıkarması ve tepkisini ortaya koyması gerekiyor.”

NASA’dan tarihi kareler: Evrenin en derin kızılötesi görüntüleri

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) James Webb Teleskobu tarafından çekilen ve evrenin en kapsamlı, derin görüntüsünü dün yayınladıktan sonra bugün yeni fotoğrafları dünya kamuoyu ile paylaştı.

ESA (Avrupa Uzay Ajansı) ve CSA (Kanada Uzay Ajansı) ile bir ortaklık olan NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu‘nun yakaladığı kareler,Dünya’nın yaklaşık 1,5 milyon kilometre ötesinden şimdiye kadar görülmesi çok zor bir dizi kozmik özelliğin ilk tam renkli görüntüleri.

İlk kez bu kadar ayrıntılı ve keskin görüntülenen ve uzay bilimnde çığır açacak yeni bilgiler sunan bu karelerde, Carina Nebulası, Stephan Beşlisi, Güney Halkası Nebulası, WASP – 96b ötegezegeni ve evrenin en derin kızılötesi görüntüsünü oluşturan SMACS 0723 yer alıyor.

SMACS 0723 fotoğrafı, yeryüzündeki bir insanın kol mesafesinde tuttuğu bir kum tanesinin kapladığı alan kadar bir gökyüzü diliminin en keskin ayrıntılarını sunuyor.

Görüntülerin yayımlanmasının ardından Google,  yeni ‘doodle’ı ile keşifleri kutladı.

NASA Yöneticisi Bill Nelson şunları söyledi:

“Bugün, insanlığa James Webb Uzay Teleskobu’ndan kozmosun çığır açan yeni bir görüntüsünü sunuyoruz – dünyanın daha önce hiç görmediği bir manzara. Evrenimizin şimdiye kadar çekilmiş en derin kızılötesi görüntüsünü içeren bu görüntüler, Webb teleskobunun henüz sormayı bile bilmediğimiz,evrenimizi ve insanlığın içindeki yerini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak soruların yanıtlarını ortaya çıkarmamıza nasıl yardımcı olacağını gösteriyor.”

Görüntüler, uluslararası bir işbirliğiyle uzaya gönderilen son teknoloji James Webb Uzay Teleskobu’nun görüntülee kapasitesinin yüksekliğini de ortaya koyuyor.

Teleskop, 25 Aralık 2021’de, Güney Amerika, Fransız Guyanası’ndaki Avrupa Uzay Limanı’ndan bir Ariane 5 roketiyle fırlatılmıştı.

İşte o görüntüler:

Carina Nebulası: Daha önce görülmemiş yıldız ‘doğum’ alanları

Parıldayan yıldızlarla bezenmiş bu “dağlar” ve “vadilerden” oluşan görüntü, aslında Carina Nebulası yakınındaki NGC 3324 adlı genç, yıldız oluşturan bir bölgenin sınırı. James Webb Uzay Teleskobu tarafından kızılötesi ışıkta yakalanan bu görüntü, daha önce görünmeyen yıldız doğum alanlarını ilk kez ortaya koyuyor.

Genç yıldızlardan gelen kabarcıklı, ultraviyole radyasyon, nebula duvarını yavaş yavaş aşındırarak şekillendiriyor. Parlayan gaz duvarının üstünde yükselen ‘sütun’lar, bu radyasyona direniyor. ‘Dağlardan’ yükseliyormuş gibi görünen ‘buhar’  iseaslında sıcak bir iyonize gaz ve yüksek radyasyon nedeniyle nebuladan akan sıcak toz.

Yıldız oluşumunun en erken ve hızlı aşamalarındaki nesneleri yakalamak zor olsa da Webb teleskobunun aşırı duyarlılığı, uzaysal çözünürlüğü ve görüntüleme yeteneği, bu anlaşılması zor olayları tarihlendirebilir.

SMACS 0723: Evrenin en derin görüntüsü

James Webb Uzay Teleskobu, uzak evrenin bugüne kadarki en derin ve en keskin kızılötesi görüntüsünü üretti. Webb’in, İlk Derin Alanı olarak bilinen SMACS 0723 gökada kümesinin bu görüntüsü, ayrıntılarla dolup taşıyor.

Kızılötesinde şimdiye kadar gözlemlenen en soluk nesneler de dahil olmak üzere binlerce galaksi, ilk kez ortaya çıktı. Uçsuz bucaksız evrenin bu dilimi, yerdeki biri tarafından kol mesafesinde tutulan yaklaşık bir kum tanesi büyüklüğünde bir gökyüzü parçasını kaplıyor.

Stephan Beşlisi: Beş galaksinin 150 milyon piksellik görüntüsü

Beş galaksiden oluşan görsel bir grup olan Stephan’s Quintet, ilk kez James Webb Uzay Teleskobu tarafından yeni bir ışık altında ortaya koyuldu.

Bu muazzam mozaik, Webb’in bugüne kadarki en büyük görüntüsü ve Ay’ın çapının yaklaşık beşte birini kaplıyor. 150 milyondan fazla piksel içeriyor ve yaklaşık 1000 ayrı görüntü dosyasından oluşturuldu.

Webb’den alınan bilgiler, galaktik etkileşimlerin erken evrende galaksi evrimini nasıl yönlendirmiş olabileceğine dair yeni bilgiler sağlıyor.

Güney Halka Nebulası

Bu yan yana görseller, NASA’nın Webb Teleskobu’ndan Güney Halka Nebulası’nın  yakın-kızılötesi ışıkta (solda)ve orta-kızılötesi ışıkta (sağda)  gözlemlerini gösteriyor.

Bu, sönük yıldız binlerce yıldır her yöne gaz ve toz halkaları gönderiyor ve James Webb Uzay Teleskobu ilk kez bu yıldızın tozla kaplı olduğunu ortaya çıkardı.

Teleskop’taki iki kamera, NGC 3132 olarak kataloglanan ve gayri resmi olarak Güney Halka Nebulası olarak bilinen 2500 ışıkyılı uzaklıktaki bu gezegenimsi bulutsunun en son görüntüsünü yakaladı.

Bu görüntü gökbilimcilerin bunun gibi gezegenimsi bulutsular hakkında daha birçok ayrıntıyı incelemesine izin verecek. Ölmekte olan yıldızların fırlattığı gaz ve toz bulutlarında hangi moleküllerin mevcut olduğunu ve gaz ve toz kabukları boyunca nerede bulunduklarını anlamak, araştırmacıların bu nesneler hakkındaki bilgilerini geliştirmelerine yardımcı olacak.

WASP- 96b ötegezegeni: Suyun ilk net tespiti

Webb Teleskobu, sıcak, kabarık gaz devi bir ötegezegenin pus ve bulutlarla çevrili atmosferinde birlikte suyun belirgin kanıtlarını yakaladı.

Belirli gaz moleküllerinin varlığını ortaya çıkaran bu gözlem, bugüne kadar türünün en ayrıntılı örneğidir ve Webb’in yüzlerce ışıkyılı uzaklıktaki atmosferleri analiz etme konusundaki benzeri görülmemiş kapasitesini gösteriyor.

Son yirmi yılda çok sayıda ötegezegen atmosferini analiz eden Hubble Uzay Teleskobu 2013’te ilk kez net su tespitini yakalamış olsa da, Webb’in bu daha ayrıntılı gözlemi, Dünya’nın ötesinde potansiyel olarak yaşanabilir gezegenleri karakterize etme arayışında ileriye doğru dev bir adıma işaret ediyor.

‣ Beş bin ötegezegenden Dünya’ya benzeyenlerin sayısı ‘0’: Başka gezegenlerde yaşam arayışı nasıl gidiyor?

Cengiz Holding, Cennet Koyu’ndan vazgeçmiyor: Otel ve villa projesi için anlaştı

Cengiz İnşaat, Muğla‘nın Bodrum ilçesi Cennet Koyu‘ndaki 678 bin metrekarelik araziye villa ve otel inşaatına başlıyor.

Sözcü‘den İsmail Şahin‘in haberine göre, kamu arazisini hukuksuzca satın alarak inşaat girişimlerinde bulunan şirket, otel ve ville inşaati için dünyaca ünlü mücevher markası Bulgari ile el sıkıştı.

Türkiye’deki ilk oteli için Bodrum’u seçen Bulgari’nin bu anlaşmayı bu ay sonuna kadar duyurması bekleniyor.

Mehmet Cengiz ile o zamanki ortak Fettah Tamince’nin şirketi Bodrumbir Turizm Yatırım A.Ş, projenin yapılacağı araziyi Özelleştirme İdaresi’nden 2012 yılında satın almış, Danıştay 13’üncü Dairesi, koyda bulunan 2 milyar 100 milyon TL değerindeki 700 dönümlük kamu arazisinin özelleştirme kararını daha önce iki kez iptal etmişti.

Araziyi satın almak için Ziraat Bankası’ndan çekilen 277 milyon TL krediye usulsüz krediye dair suç duyurusu başlatılmış, fakat takipsizlikle sonuçlanmıştı. Geçen yıl Haziran ayında Tamince’nin ayrılmasıyla şirket, Eylül 2021’de Cengiz İnşaat ile birleşti.

Cennet Koyu, Üçüncü Derece Arkeolojik Sit Alanı ve koruma alanı içerisinde bulunuyor.

Bölge ayrıca Akdeniz foku, çizgili yunus ve deniz kaplumbağalarının da yaşam alanı.

Şirket Ocak 2021 yılında Cennet Koyu’nda dört adet mendirek yapısıyla iki adet plaj yapmak için ÇED başvurusunda bulunmuş, çevre aktivistleri inşaatın yapılmaması için imza kampanyası başlatmıştı.

‣ Cengiz Holding, şimdi de koruma altındaki Cennet Koyu’na inşaat yapacak
‣ Cennet Koyu’nda yapılacak projeye karşı imza kampanyası başlatıldı

 

İzmir Barosu: Yüzlerce köpek bakımevinde sistematik şekilde öldürüldü

İzmir Barosu, Bayındır Belediyesi Bakımevi‘ne alınan yüzlerce köpeğin sistematik olarak ilaç enjekte edilerek öldürüldüğü yönünde ihbarlar geldiğini duyurdu.

Hayvan Hakları Komisyonu‘ndaki avukatların bakımevine gidip inceleme yaptığını aktaran Baro, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, savcılığın incelemesinde ise toprağa gömülmüş köpek numuneleri saptandığını bildirdi.

İzmir Barosu’ndan dün yapılan yazılı açıklamaya göre, Hayvan Hakları Komisyonu’na, bakımevindeki yüzlerce köpeğin ve son olarak da 7 ve 8 Temmuz tarihlerinde 14 köpeğin sistematik olarak ilaç enjekte edilmek suretiyle öldürülerek Bayındır İlçesi, Turan Mahallesi’nde gömüldüğüne ilişkin ihbarda bulunuldu.

ANKA‘nın aktardığına göre, İhbar üzerine Hayvan Hakları Komisyonundan sorumlu yönetim Kurulu üyesi Av. Şefika Yıldırım Sert ile üyeler Av. Ayşe Alpsar Arısoy, Av. Ayşe Aydın, Av. Ceyda Ekin Gündoğdu, Bayındır’a giderek iddiaları yerinde inceledi ve şikayet dilekçesi verdi.

Baro, açıklamasında savcılığın incelemesine dair şu açıklamayı yaptı:

Bayındır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hayvanların gömüldüğü alanda, üzeri kapatılmamış otopsiye elverişsiz köpek ölüleri, numune olarak alınmıştır. Bayındır Cumhuriyet Savcılığı’nca sorumluların tam olarak tespiti, olayın aydınlatılması, delillerin karartılmaması için 7 Temmuz 2022 – 8 Temmuz 2022 tarihlerinde öldürülen köpeklerin gömüldüğü yer tespit edilerek kazı ve otopsi yapılması, bakımevinde bulunan kamera kayıtları ile köpeklerin gömüldüğü alanı gören kamera kayıtlarının muhafaza altına alınması ve dilekçemizde belirttiğimiz diğer delillerin ivedilikle toplanması sağlanmalıdır. İzmir Barosu olarak sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız.”