Ana Sayfa Blog Sayfa 781

‘Baklavacı kardeşler’e dört yıl ikişer ay hapis cezası

Anadolu 59. Asliye Ceza Mahkemesi‘nde görülen duruşmaya taraf avukatları katıldı. Mahkeme sanıklar Hasan ve Hüseyin Sel hakkında ‘Hürriyeti Tahdit’ suçundan ayrı ayrı 4 yıl 2 ay hapis cezası verdi. Sanık Hüseyin Sel hakkında, ‘Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması’ suçundan 10 ay hapis cezası vererek, erteledi.

Trafik saldırganı baklavacılar tutuklandı
Trafikte araca saldıran baklavacı kardeşlerin cezası bozuldu: Yeniden yargılanacaklar
Trafik saldırganlarına 20 yıl hapis cezası istendi

İddianamede, Hasan Sel’in, Pendik’te 6 Temmuz 2019 tarihinde yol verme tartışması yaşadığı 7 aylık hamile Ayfer Bahçıvan ve Yunus Emre Bahçıvan’ın içinde bulunduğu aracın aynasını kırdığı, kaputuna çıktığı belirtiliyordu. Sanık Hüseyin Sel’in de aracını müştekilerin otomobilinin önüne kırarak durdurmaya zorladığı belirtilen iddianamede, her iki kardeşin de ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘Mala zarar verme’ ve ‘Kamu ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma’ suçlarından 5 yıl 4 aydan 20 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edilmişti.

Bugünkü duruşmada mahkeme, sanık Hüseyin Sel hakkında, “ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” suçundan 10 ay hapis cezası verdi. Bu cezayı erteleyen mahkeme, sanıklar Hasan Sel ve Hüseyin Sel’i, “hürriyeti tahdit” suçundan ise ayrı ayrı 4 yıl 2 ay hapse çarptırıldı.

Bu kararla birlikte aracı kullanan Hüseyin Sel toplamda 5 yıl hapse mahkum edilirken, aracın kaputunu tekmeleyen Hasan Sel ise 4 yıl 2 ay hapse çarptırıldı.

Ne olmuştu? 

Pendik’te hamile kadının içinde bulunduğu araca saldıran baklavacı kardeşler Hasan Sel ve Hüseyin Sel, 18 Haziran 2020 tarihinde “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” suçlarından toplamda 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Dosya İstinaf Mahkemesi’ne taşındı.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, “ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” suçunun oluşmadığı halde bu suçtan mahkumiyet verildiğini belirterek, sanıkların mağdurların şahsına bir zarar vermeden olay yerinden ayrıldıklarını kaydetti. Yerel mahkemenin sanıklar hakkında verdiği hapis cezasını bozan İstinaf, dosyayı yeniden yerel mahkemeye gönderdi.

Somali’de 730 çocuk beslenme merkezlerinde öldü

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından dün yapılan açıklamada, Somali’deki beslenme merkezlerinde yüzlerce çocuğun öldüğü duyuruldu.

2022 Ocak-Temmuz ayları arasında Somali’de gıda ve beslenme merkezlerinde yaklaşık 730 çocuk öldü. Ancak bildirilmeyen ölümler nedeniyle rakam daha da yüksek olabilir.

Halima Hassan Abdullahi, 24 Mayıs 2022’de Somali’nin Dollow, Gedo bölgesinde, yerinden edilmiş insanlar için kurulan Kaxareey kampında açlıktan ölen ikiz torunları Ebla ve Abdia’nın mezarlarının yanında duruyor. 24 Mayıs 2022
Fotoğraf: Feisal Omar/ Reuters

Çocukla yollarda ölüyor

Reuters’in aktardığına göre ise; Somali’den bir yetkili, kuraklık ve El Şebab militanlarının şiddetinden kaçmak için omuzlarında çocuklarla uzun mesafe kat eden aç insanları anlattı. Bazı çocukların yolda öldüğü bildirildi.

Afrika Boynuzu bölgesi, art arda beşinci kez yağışın gerçekleşmediği bir mevsimle karşı karşıya. 2011’de Somali’de yaşanan kıtlık ise çoğu çocuk olmak üzere çeyrek milyondan fazla can almış durumda.

Söz konusu beslenme ve gıda merkezleri, şiddetli akut yetersiz beslenmenin yanı sıra kızamık, kolera veya sıtma gibi hastalıkları olan çocukların ülke genelindeki durumuna yönelik bilgi sağlıyor.

Birleşmiş Milletler, kuraklığın daha da kötü bir hal alması ve küresel gıda fiyatlarının artması nedeniyle Somali’nin bazı bölgelerinin Ekim ve Aralık ayları arasında kıtlıktan etkileneceğini söylüyor.

3 yaşındaki Abdulahi Hassan, Kaxareey kampında. 24 Mayıs 2022.
Fotoğraf : Feisal Omar/Reuters

Kuraklıkla mücadele ederken terör örgütünden yaya olarak kaçmak…

ABD milli güvenlik danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin bu vahim projeksiyon ile ülke ve bölge genelindeki önemli ölçekteki ihtiyaçtan ciddi şekilde endişe duyduğunu belirtiyor. Sullivan, uluslararası toplumdan Somali için ek yardım çağrısında bulundu.

Başkent Mogadişu’nun kuzeyindeki Glamudug eyaleti Enformasyon Bakanı Ahmed Shire, son aylarda 210 kişinin yetersiz beslenmeden öldüğünü söyledi.

Shire, “El Şebab beş kasabayı tamamen yaktı, kuyuları bile küle çevirdi” dedi ve ekledi:

“Bu insanlar hayvanlarının yarısının ölümüne neden olan kuraklıkla mücadele ediyorlardı. Kalan hayvanları da El Şebab yağmaladı.”

Shire, her biri en az yedi çocuğu olan yaklaşık bin ailenin bölgeden yaya olarak kaçtığını ve saldırı tehdidi nedeniyle kurtarılamadıklarını söyledi.

Kuraklığın olduğu bir bölgede, yerinden edilmiş çocuklar. 5 Nisan 2017.
Fotoğraf: Zohra Bensemra/Reuter

Çocuklar arasında hastalıklar yayılıyor

El Kaide bağlantılı İslamcı bir örgüt olan El Şebab, on yıldan fazla bir süredir askeri hedeflere ve sivillere saldırıyor.

UNICEF, son aylarda bildirilen yaklaşık 13 bin şüpheli kızamık vakası ile çocuklar arasında hastalık salgınlarının arttığını ve bunların yüzde 78’inin beş yaşın altındaki çocuklar olduğunu bildirdi.

Mogadişu’nun eteklerinde yerinden edilmiş insanlar için kurulan kamplardan dokuzunun yönetecisi olan Faduma Abdiqadir Warsame, ekibinin son üç ayda 115 çocuk ve yaşlı insanı toprağa verdiğini aktardı.

Çöp gibi gömülen çocuklar…

Warsame “Kalan binlerce aile sadece birer iskelet. Derhal yardım edilmezse onlar da aynı kaderi yaşamak zorunda kalacaklar” diyerek çoğu insanın sıradan bir cenaze töreni bile yapamayacak kadar yoksul olduğunu da sözlerine ekledi:

“Çocuklar ara sokaklara ve duvar diplerine çöp gibi gömülüyor.”

Somali’ye yönelik mali yardım son zamanlarda arttı ve Birleşmiş Milletler’in 1,46 milyar dolarlık çağrısı şu anda yüzde 67 oranında finanse ediliyor. Ancak yetkililer daha fazlasına ihtiyaç olduğu konusunda uyarıyor.

Danimarka Mülteci Konseyi Somali Ülke Direktörü Audrey Crawford, “Hızlı hareket etmezsek, hayal bile edilemeyecek boyutlarda çocukların ölümüne tanık olacağız” dedi.

James Webb’den Tarantula Nebulası fotoğrafı: Yıldızların yaratılış hikayesini yeniden yazıyoruz

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nin (NASA) gelişmiş teknolojili James Webb Teleskobu, Tarantula Nebulası‘nın (bulutsu) en net fotoğraflarından birini çekti.

Webb’in Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) ile kaydettiği ve 340 ışıkyılı boyunca uzanan bir alanı kapsayan bu görüntü, Tarantula Nebulası’ndaki yıldız oluşum bölgesini, daha önce kozmik tozla kaplandığı için hiç görülmemiş on binlerce genç yıldızı yeni bir ışık altında gösteriyor.

Webb’in bu görüntüsü, genç yıldızlara ek olarak, uzak arka plandaki gökadaları ve ayrıca bulutsunun gaz ve tozunun ayrıntılı yapısını ve bileşimini de ortaya koyuyor.

NASA, bu görüntülerin önemine dair şöyle diyor:

“İnsanlığın binlerce yıllık yıldız gözlemine rağmen, yıldız oluşum süreci hala birçok gizemi barındırıyor. Bu da, daha önce yıldız doğum alanlarının kalın bulutlarının arkasında neler olup bittiğine dair net görüntüler elde edemememizden kaynaklanıyor. Webb, daha önce hiç görülmemiş bir evreni ortaya çıkarmaya başladı ve yıldızların yaratılış hikayesini yeniden yazmaya daha yeni başlıyor.”

Büyük Macellan Bulutu gökadasında yalnızca 161 bin ışıkyılı uzaklıkta bulunan Tarantula Nebulası, Samanyolu Galaksimize en yakın gökadalar olan Yerel Grup’taki en büyük ve en parlak yıldız oluşum bölgesi ve bilinen en sıcak, en büyük kütleli yıldızlara ev sahipliği yapıyor.

‣ NASA’dan tarihi kareler: Evrenin en derin kızılötesi görüntüleri
‣ James Webb Teleskobu’ndan yeni Jüpiter görüntüsü: Bu kadar iyi olacağını biz de beklemiyorduk
‣ Beş bin ötegezegenden Dünya’ya benzeyenlerin sayısı ‘0’: Başka gezegenlerde yaşam arayışı nasıl gidiyor?

Önceki teleskop görüntülerinde bu tozlu iplikçiklerinin ortaya çıkması nedeniyle Tarantula adı verilen bu bulutsu, yıldız oluşumunu inceleyen gökbilimcilerin uzun zamandır ilgisini çekiyor.

Tarantula Bulutsusu’nun gökbilimciler için ilginç olmasının sebeplerinden biri bu bulutsunun, kozmosun yalnızca birkaç milyar yaşında olduğu ve yıldız oluşumunun zirvede olduğu evrenin “kozmik öğle vakti”nde gözlemlenen devasa yıldız oluşum bölgelerine benzer bir kimyasal bileşime sahip olması.

Samanyolu gökadamızdaki yıldız oluşum bölgeleri, Tarantula Bulutsusu ile aynı hızla yıldız üretmiyor ve farklı bir kimyasal bileşime sahip.

Bu, Tarantula’yı, ‘kozmik öğle vaktinde’ evrende neler olduğuna dair en yakın (yani, ayrıntılı olarak görülmesi en kolay) örnek yapıyor.

 

İspanyol ev işçileri, diğer işçilerle aynı haklara sahip oldu

İspanya‘da sol koalisyon hükümeti, ev işçilerine ilk kez diğer işçilerle aynı hakları tanıyan bir kararnameyi kabul etti

Bakanlar Kurulu‘nda alınan karar gereği, diğer tüm işçiler gibi ev işçileri de işsizlik sigortasıalmaya, greve gitmeye, işten çıkarılmalarında haklılık şartı aranmasına ve süresiz sözleşmeye sahip olacak.

Bu sektörde çalışan 400 binden fazla kişinin yararlanacağı hakların tanındığı kararnameyle ev işçileri artık serbest meslek sahibi olmaktan çıkarılıp, Sosyal Güvenlik korumasına alınacak, zorunlu olacak sigorta katkı payları eşitlenecek.

İspanya Eşitlik Bakanlığı’ndan kampanya: Bütün vücutlar ‘plaj vücudu’dur!
İspanya, 16 yaş ve üstü kişilerin ‘beyan üzerine’ cinsiyet belirlemelerine olanak sağlayacak
İspanya’da kadının açık ‘evet’ demediği her türlü cinsel ilişki tecavüz sayılacak

‘İspanya’nın tarihi ayıbı düzeldi’

Şimdiye kadar gerekçe gösterilmeden işten çıkartılabilen ev işçileri, bundan sonra sözleşmeli çalışıp, sadece İşçi Tüzüğü‘nde yer alan haklı gerekçe olması halinde işten çıkartılabilecek.

Hükümet yetkilileri, ev işçilerine şimdiye kadar gerekli haklarının tanınmamış olmasının İspanya’nın “tarihi bir ayıbı” olduğunu, sektördeki tarihi ayrımcılığın sona erdiğini söyledi.

İki nükleer santrali rezervde tutan Almanya: Nükleerden çıkışta geri adım yok

Almanya hükümeti Pazartesi günü elektrik şebekesi ile ilgili sunulan stres testinin sonucunda, kalan üç nükleer santralinden ikisinin 2023 baharına kadar “acil durum rezervi” olarak çalışmaya devam edeceğini duyurmuştu. 

Almanya, kışa hazırlık için iki nükleer santrali rezervde tutacak

Ekonomi Bakanı, Yeşiller Partisi‘nden Robert Habeck tarafından düzenlenen basın toplantısında sunulan stres testinin bulguları, Güney Almanya’daki iki enerji santralinin şebeke rezervine aktarılmasını, yenilenebilir enerji santrallerinin çokça yer aldığı Kuzey Almanya‘daki son santralin ise, yıl sonunda tamamen kapatılmasını öngörüyor.

Geri adım yok

Kışın yaklaşması ve Ukrayna’yı işgal eden Rusya’nın ajitatif tutumu yüzünden halen mevcut enerji krizinin büyüyebileceğini öngören Alman koalisyon hükümeti, bununla birlikte santrallerin süresiz uzatılmasının söz konusu olamayacağının altını çizdi.

Ekonomi Bakanı Habeck Almanya’da kalan üç nükleer santralin tümünün planlandığı gibi 2022’nin sonunda şebekeden çekileceğini söyledi.

“Nükleer Enerji Yasası’nda düzenlendiği gibi nükleeri aşamalı olarak kullanımdan kaldırmaya kararlıyız. Yeni yakıt çubukları yüklenmeyecek ve 2023 Nisan ayının ortalarında rezerv de tamamen kapatılacak. Nükleer enerji yüksek riskli bir teknolojidir ve olmaya devam edecektir; ve yüksek seviyeli radyoaktif atıklar gelecek nesillere yük olacaktır. Nükleer güç, oyun oynanacak bir konu değildir. Bu nedenle, nükleer santrallerin işletme ömürlerinin kapsamlı bir şekilde uzatılması, güvenlik gerekçesiyle de savunulamaz.”

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, haziran ayında nükleer enerjinin genişletilmesini zaten reddetmişti. Muhafazakar muhalefet partilerinin ve Maliye Bakanı Christian Linder‘ın (FDP) baskılarına rağmen Almanya nükleer enerjiye son verme kararında geri adım atmadı.

Merkel liderliğindeki önceki koalisyon hükümeti, 2022’nin sonuna kadar nükleer enerjiyi aşamalı olarak tamamen kaldırmaya karar vermişti.

2011 ve 2021 yılları arasında toplam 14 nükleer santral kapatılmasıyla Bavyera, Baden-Wurttemberg ve Aşağı-Saksonya bölgelerinde şebekede sadece üç nükleer santral bugün faaliyetine devam ediyor.

İki santrali rezerv olarak tutma kararında, gaz krizinin yanı sıra Fransa’daki nükleer santrallerin sınırlı kalması ve Avrupa’daki tarihi kuraklıkla birlikte hidroelektrik üretiminin azalması nedeniyle arz kesintilerinin yaşanması gibi diğer faktörler de etkili oluyor.

Grundemiggen Nükleer Enerji Santrali. Fotoğraf: Reuters

Güvenilir, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir elektriğin tek yolu: Yenilenebilir enerji

Germanwatch Politika Bölümü Başkanı Lutz Weischer, ülkenin enerji şebekesine yapılan stres testinin, eski fosil-nükleer enerji sisteminin nasıl sorunlara yol açtığını teyit ettiğini belirtiyor:

Fransız nükleer reaktörlerinin çoğu güvenlik nedeniyle çalışmıyor, ucuz Rus gaz ithalatı dönemi sona erdi ve iklim krizi nehirleri kurutuyor, kömürle çalışan elektrik santrallerine artık yakıt sağlanamıyor.

Bu krizin cevabının, yenilenebilir enerjiye, enerji verimliliğine ve enerji tasarrufuna büyük bir yatırım olması gerektiği açıktır; güvenilir, uygun fiyatlı ve sürdürülebilir elektriği sağlamanın tek yolu budur.

Weischer, hükümetin bu ‘acil durum’ adımını ise şöyle değerlendiriyor:

“Eski Fransız reaktörlerindeki güvenlik sorunlarının cevabının eski Alman reaktörlerini daha uzun süre çalıştırmak olması absürt olmakla kalmıyor, aynı zamanda stres testi, santrallerin ömürlerini uzatmanın şebeke istikrarı üzerinde çok sınırlı bir etkiye sahip olacağını da doğruluyor. Habeck’in dört aylık güvenlik rezerviyle önerdiği şey, büyük olasılıkla asla kullanılmayacak bir güvenlik önlemidir. Bunun yerine ihtiyacımız olan şey, enerji geçişini hızlandıracak devasa bir politika ve yatırım paketidir.”

Nerckarwestheim Nükleer Enerji Santrali. Fotoğraf: Michael Probst / AP

Nükleer için gösterilen çaba ve getirisi oransız

Friends of the Earth Almanya (BUND) Uluslararası İklim Politikası Uzmanı Susann Scherbarth, arz açığı olmamasına rağmen bu önlemin orantısız olduğunu savunuyor.

Kalan üç nükleer santralin ülkenin enerji krizinde ne elektrik fiyatı ne de gaz kıtlığı için önemli bir rol oynadığını belirten Scherbarth krize rağmen, Almanya’daki arz güvenliği ve elektrik şebekesinin istikrarının yüksek olduğunu hatırlatıyor:

Arz açığımız yok, ancak küçük faydalar için orantısız riskler içeren kabul edilemez bir güvenlik açığımız var. Almanya’nın nükleer santralleri Neckarwestheim 2 ve Isar 2 31 Aralık’ta kapatılacak, ancak yapılan stres testinin sonucu olarak acil bir durum olduğunda Nisan 2023’e kadar herhangi bir zamanda yeniden başlatılabilirler.”

Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü (DIW Berlin) Enerji Ekonomisi ve Enerji Politikası uzmanı Prof. Claudia Kemfert de uygulamayı eleştirenlerden:

Stres testleri, Almanya’daki enerji arzının nükleer güç olmasa bile güvenli olduğunu gösteriyor.  Nükleer santraller, bir anda açılıp kapatılamadığından şebeke rezervi için uygun değildir. Güvenlik açısından kontrol edilmeli, personel ve yakıt ögeleri hazır bulundurulmalıdır.

Bu zaman alıcı ve pahalıdır. Bu nedenle gösterilen çaba ve getirisi orantısız.

Kemfert de tedarikin güvence altına alınması için özellikle Almanya’nın güneyinde yenilenebilir enerjinin genişletilmesi, etkin enerji ve baz yük yönetiminin sağlanmasının yanında depolama seçeneklerinin genişletilmesi ve en önemlisi Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde kapasitelerin artırılmasının önemine vurgu yapıyor.

Isar 2 Nükleer Enerji Santrali. Fotoğraf: Reuters

Nükleer histeri karşısında Bakanlığın aklını kaybetmemesi güzel

Berlin Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (HTW Berlin) Yenilenebilir Enerji Sistemleri Bölümü’nden Prof. Volker Quaschning ise hükümetin kapatma kararından caymadığına dikkat çekerek uygulamanın doğru olduğunu savunuyor:

“Nükleer histeri karşısında Ekonomi Bakanlığı’nın aklını kaybetmemesi güzel. İki nükleer santrali acil rezervine almak ve sadece mutlak bir acil durumda devreye almak, Almanya için güvenlik risklerini en aza indiren iyi bir çözümdür.”

Rusya’dan Avrupa’ya videolu tehdit: Kış geliyor

Rusya‘nın devlet enerji şirketi Gazprom, “Kış büyük olacak” sloganıyla paylaştığı bir reklam yayımladı.

Reklamın videosunda, bir Gazprom çalışanının Avrupa‘ya gazı tamamen kapattığını gösterdiği bir sahnenin ardından kar ve buzla kaplı Avrupa başkentleri görünüyor.

Reklam, Rusya’dan Avrupa’ya giden ana boru hattı Kuzey Akım 1‘e verilen gazın tamamen kesilmesinin ardından Putin‘in Avrupa’yı tehdit etmesi şeklinde yorumlanıyor.

‣ AB, üye ülkelerden gaz tüketimlerini yüzde 15 azaltmalarını istedi
‣ AB raporu: Fosil yakıt altyapısına yeni yatırımlar olmadan da enerji güvenliği sağlanabilir

2 Eylül’de Gazprom, Portovaya kompresör istasyonundaki bir ünitede “rutin bakım sırasında bir petrol sızıntısı tespit edildiğini” söyleyerek sorun çözülene kadar gaz boru hattının tamamen durdurulacağını duyurmuş, AB’de enerji fiyatları yüzde 30 artmıştı.

5 Eylül’de Kremlin Basın Sözcüsü Dimitri Peskov, Avrupa’ya gaz tedarikinin siyasi bir hamle olarak kesildiği yönündeki iddiaları reddetmiş ancak “Batı yaptırımlarının boru hattının onarımı üzerinde ‘tahribata yol açtığını'” söylemişti.

‣ Rusya’nın fosil yakıt geliri, Ukrayna savaşının maliyetini geride bıraktı
‣ Rusya gaz akışını yine kısıyor, AB tasarruf yapmaya çalışıyor

İtalya’dan Sinemada Kadın Ödülü alan Mater’in mektubu: Ya filmi çekmiş olsaydım?

VENEDİKVenedik Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen 2022 Sinemada Kadın Ödülü (Women in Cinema Awards, WiCA) 2013 Gezi Parkı eylemlerinde yer aldığı gerekçesiyle 18 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan sinemacı Çiğdem Mater‘e ithaf edildi.

Festival Başkanı Alberto Barbera’nın da katıldığı törene, Çiğdem Mater’i temsilen Yönetmen Sinem Sakaoğlu katıldı.

‘Her zaman çok kıymet verdiğim kadın dayanışmasının değerini bana bir kez daha hissettirdiğiniz için minnettarım’

Çiğdem Mater’in WİCA ekibine gönderdiği mektubu da yanında getiren Sakaoğlu “Yapımcı ve sevgili arkadaşım Çiğdem bugün burada olmalıyken, ne yazık ki şu anda Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nde” dedi.

Çiğdem Mater’in Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi’nden yazdığı mektupta yer alan “her zaman çok kıymet verdiğim kadın dayanışmasının değerini bana bir kez daha hissettirdiğiniz için minnettarım” sözleri, salonda duygusal anlar yaşanmasına neden oldu.

Mektubun İtalyanca çevirisinin okunduğu törende, Mater’in el yazısıyla yazıp WICA’ya gönderdiği Türkçe mektup ekrana yansıtıldı.

Birçok önemli ismin yer aldığı ödül töreninde 5. WICA Ödülleri’ni bu yıl İtalyan moda tasarımcısı ve girişimci Anna Fendi, İtalyan şarkıcı Malika Ayane, Ukraynalı oyuncu Daria Trehubova, Lübnan asıllı Fransız yönetmen ve gazeteci Audrey Diwan ve İtalyan gazeteci Chiara Ugolini aldı. Ödül töreni sonrasında Çiğdem Mater’in fotoğrafı önünde fotoğraf çektirip, Mater’e dayanışma ve desteklerini ilettiler.

Çiğdem Mater’in törende okunan mektubunda ise şu ifadelere yer verildi:

‘Cezaevinden, ‘kendime ait’ masamdan yazıyorum’

“Çok sevgili WICA Ekibi,

Dayanışmanızı ve desteğinizi duyduğum günden beri içim kıpır, kıpır!
Nasıl teşekkür etsem az.

Sizlere, İstanbul Bakırköy’de yaklaşık bin 400 kadının tutulduğu bir kadın cezaevinden, ‘kendime ait’ masamdan yazıyorum. Çekmediğim bir filmden dolayı aldığım 18 yıl hapis cezasının dört ayını burada, dünyanın dört bir yanından kadınların tutulduğu cezaevinde geçirdim. Yapmayı beceremediğim bir film nedeniyle ceza almak, mesleki olarak epey aşağılayıcı bir şey tabi ama insan şu ortamda sormadan edemiyor, ‘olmayan bir filmden 18 yıl aldım, ya filmi çekmiş olsaydım?‘.

Her zaman çok kıymet verdiğim kadın dayanışmasının değerini bana bir kez daha hissettirdiğiniz için minnettarım! Afganistan’dan Ukrayna’ya, İran’a, dünyanın her yerinde baskı altında olan ve buna rağmen susmayan, direnen ve ses çıkaran kadınlara, kız kardeşlerime, sizin aracılığınızla sevgilerimi gönderiyorum.”

Hollanda’nın Haarlem şehri, halka açık alanlarda et reklamlarını yasaklayan ilk şehir olacak

Hollanda‘nın Haarlem kenti, iklim krizine katkıda bulunan hayvansal ürünlerin tüketimini caydırmak amacıyla kamusal alanlardaki tüm et reklamlarını yasaklıyor.

Geçen yıl kabul edilen önergenin bu hafta resmileştirilmesiyle yasak, 2024’ten itibaren başlayacak.

Amsterdam’ın batısında yer alan ve yaklaşık 160 bin kişilik nüfusa sahip Haarlem böylece, sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla kamusal alanlarda et reklamlarını yasaklayan dünyadaki ilk kent olacak. 

Hollanda’da daha önce Amsterdam, Leiden ve Lahey şehirleri uçaklar, benzinle çalışan arabalar ve fosil yakıt endüstrisi reklamlarını zaten yasaklamış olsa da bu yasaklar ilk kez et ürünlerini de kapsıyor.

Haarlem’in otobüslerinde ve kamusal alanlarındaki ekranlarda et reklamlarını yasaklayan uygulama ayrıca bazı uçuşları, fosil yakıtları ve fosil yakıtlarla çalışan arabaların reklamlarını da kapsıyor. Şirketlerle yapılan mevcut sözleşmeler nedeniyle uygulamanın başlangıcı 2024’e kadar ertelendi.

Küresel gıda üretimi, tüm emisyonların üçte birinden (neredeyse yüzde 37’si) sorumlu ve hayvanların et için kullanılması, bitki bazlı gıdaların üretiminden iki kat fazla kirlilik  oluşturuyor.

‣ Hayır, bitki bazlı beslenme endüstrisine geçmek büyük iş kaybına yol açmayacak

‣ Avrupa’nın hayvan ihracatındaki karanlık koşulları biliyor musunuz?

Et sektörü ise bu uygulamayla belediyenin “insanlara kendileri için neyin iyi olduğunu söylemekte çok ileri gittiği” yönünde eleştiriler öne sürdü.

Yasak önergesini sunan Hollanda Yeşil Sol Partisi‘nden Haarlem meclis üyesi Ziggy Klazes, şöyle dedi:

“Et de en az onlar kadar çevreye zararlı. İnsanların kendi mutfaklarında ne pişirdiğiyle ilgilenmiyoruz; insanlar et yemeye devam etmek istiyorlarsa, tamam… Ama insanlara hem iklim krizinden bahsedip hem de onları bu krizin nedenlerinin parçası olan ürünleri satın almaya teşvik edemeyiz. Elbette, kararı aşırı bulan ve ‘tepeden baktığını’ söyleyen pek çok insan var ama bunun iyi olduğunu düşünenler de çok.”

‣ 1 Nokta 5: Hayvansal ürün tüketiminin iklim kriziyle ne ilgisi var?

Tarla satışlarındaki artış tarımı tehdit ediyor: Gıda krizini güçlendirebilir

Türkiye’de yılın ilk 8 ayında 2 milyon 137 bin 670 gayrimenkul satış işlemi yapıldı. İşlemlerin 917 bin 458’ini konut, 371 bin 358’ini arsa, 593 bin 521’ini tarla satışı oluşturdu. En çok gayrimenkul satış işlemi İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa oldu. Uzmanlar tarla satışlarının sonucunda tarımda oluşacak risklere dikkat çekti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Ağustos’ta 311 bin 428 gayrimenkul satış işlemi yapıldı, satışlardan 3 milyar 461 milyon 209 bin 600 lira tapu harcı geliri sağlandı.

BirGün’den Ezgi Can Ceylan’ın haberine göre; Ağustos’ta, 222 bin 578 gayrimenkul satış işleminin yapıldığı Temmuz’a göre, gayrimenkul satış işlemi oranında yüzde 40 artış gerçekleşti.

Ülke genelinde Ocak-Ağustos 2022 döneminde 2 milyon 137 bin 670 gayrimenkul satış işlemi yapıldı. Bu işlemlerden 24 milyar 480 milyon 235 bin 785 lira tapu harcı geliri elde edildi.

Gayrimenkul Uzmanı Nilüfer Kas, önceki yıllarda tüm gayrimenkul satışları içinde tarla ve arsa satışlarının payının yüzde 30 olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Bu oran geçen yıl yüzde 40’a bu yıl ise yüzde 50’ye dayandı. Türkiye’de son beş yılda yıllık ortalama bin 500 adet konut satışı 1 milyon adette tarla arsa ve iş yeri satışı olurdu. Pandemiden sonra özellikle müstakil bina arayanlar konutlardaki fiyat artışını bypass edebilmek amacıyla arsa ve tarla alımına yöneldi.”

Tarım yok olurken…

Son iki yılda arsa ve tarla fiyatlarının konut fiyatları ile yarışır vaziyete ulaştığını aktaran Nilüfer Kas, “Arsa ve tarla fiyatlarının yüzde 100’ün üzerinde zam gördüğünü söyleyebiliriz. Arsa ve tarlaya olan rağbet fiyatların artışının da önünü açmış oldu. Birkaç yıl öncesine kadar metre karesi 100 TL olan tarla ve bahçeler yani herhangi bir imarı izni bulunmayan araziler bugün için imarlı olan arsalarla yarışır vaziyette” dedi ve ekledi:

“İmarsız bir araziyi satan alanlar Tiny House dediğimiz son dönem karavan tipi konutlarla imarlı arsaymış gibi kullanmaya çalışıyor. Böylece tarım için kullanılacak, ekilecek bahçeler de arsa gibi satışa sunuluyor Bu da gelecekte gıda krizine güçlendirecek etkenlerden biri olabilir. Geçen yıl konut dışındaki tüm gayrimenkul satışı bu yılın sadece ilk 8 ayındaki tarla ve arsa satışı kadar neredeyse. Yılsonuna kadar yapılacak satışlarla bir rekor kırılabilir.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Balaban, arsa ve tarlaya yönelmenin amacının paranın değerini korumak olabileceğini söyledi. Arsa ve tarlaya yönelmenin üç riskini Prof. Balaban şöyle aktardı:

  1. Tarım arazisi ve bahçeyi alanlar burada tarım üretim yapmayacak
  2. Kente yakın yerlerdeki araziler üzerinde imar baskısı oluşabilir. Belediye meclislerine yayılmasını öngörülmeyen bölgeleri imara açma baskısı gelebilir. Planlamayan alanlara yayılım söz konusu olabilir.
  3. Küçük alanların karavan tipi ya da küçük ev biçiminde yapılar için ya da hobi bahçesi gibi kullanımı, bölgeyi değiştirir. Yol yapmak, su elektrik taşımak gerekir. Belediyeler üzerinde de planlanmayan yük oluşturur.

Hürriyet Gazetesi’ni basan AKP’li Boynukalın’la ilgili haberlere erişim engeli

Haber, video ve yorumlara erişilemeyecek

İstanbul Anadolu 3’üncü Sulh Ceza Hakimliği, bugün Boynukalın’la ilgili haberlere erişim engeli getirilmesi kararı verdi. Sansür kararı veren İstanbul mahkeme,  Boynukalın’ın ‘kişilik haklarının ihlal edildiğini’ savundu.

Böylece Hürriyet baskınıyla ilgili haberler, video ve yorumlara artık erişilemeyecek.