Hayvan HaklarıManşetTarım-Gıda

Hayır, bitki bazlı beslenme endüstrisine geçmek büyük iş kaybına yol açmayacak

0

Caroline Christen‘ın Sentient Media‘da yer alan bu makalesi Yeşil Gazete‘nin de parçası olduğu küresel gazetecilik ağı Covering Climate Now (CCNOW) işbirliğinin bir parçasıdır.

*

Birkaç medya kuruluşu bu ay Cornell Üniversitesi‘nde yapılan ve ABD genelinde bitki bazlı sığır eti alternatiflerinin geniş çapta benimsenmesinin sonuçlarını inceleyen bir araştırmayı haberleştirdi.

Haberlerde, “et endüstrisinde endişe verici iş kayıplarını yaşanacağı” öne çıktı.

Yahoo News, sığır eti alternatiflerinin “İngiltere‘de 440 bin işe mal olabileceği” konusunda uyarırken The Hill, “bitki bazlı sığır etinin iklim değişikliğine nasıl yardımcı olduğunu, ancak nasıl işl  kayıplarına neden olacağını yazdı. Express, “Vegan ‘sığır eti’, gezegeni kurtarmak için duyarlı bir çaba olarak 1,5 milyon çiftçi işini tehdit ediyor” başlığını kullandı.

Sorun şu ki, tüm bu haberler, sayıları yanlış yazdı.

Araştırma ekibinin aslında bulduğu şey, daha fazla bitki temelli gıdaya dayanan bir sistemin sığır eti endüstrisi kayıplarını dengelemek için fazlasıyla yeterli iş yaratacağı oldu.

Daha da kötüsü, medya, mevcut et merkezli gıda sisteminde işçilerin karşılaştığı feci çalışma koşullarını ve insan hakları ihlallerini görmezden geldi.

İş kayıpları dengelenecek

Analiz için ulusal bir model kullanan ekip, bitki bazlı et alternatiflerine geçişin, sığır eti için yetiştirilen inek sayısını 12 milyona kadar azaltabileceğini ve ABD’deki gıda üretiminin karbon ayak izini yüzde 13,5’e kadar azaltabileceğini tespit etti.

Bu, gıda üretimi ve hayvansal tarımdan kaynaklanan emisyonları azaltmak için bitki bazlı diyetlere küresel bir geçiş çağrısında bulunan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPPC) en son tavsiyeleriyle tutarlı. Gıda sistemi, toplam sera gazı emisyonlarının yüzde 37’sine kadar katkıda bulunuyor.

Araştırmanın yazarları, ABD’de sığır eti tedariki zincirlerinde çalışan 1,5 milyondan fazla insanın, daha bitki bazlı bir gıda sistemine geçiş nedeniyle işlerini kaybedebileceğini tahmin ediyor. Ancak, bu iş kayıplarının un değirmenciliği, mısır işleme ve yağlı tohum çiftçiliği gibi diğer sektörlerdeki büyümeyle dengelenmesini de bekliyorlar.

Ama bu kritik denge, araştırmayla ilgili neredeyse tüm haberlerde göz ardı edildi.

Araştırma yazarlarından Mario Herrero‘ya göre, “Politika yapıcıların bu gelecek vaat eden teknolojileri teşvik etmeleri için iyi nedenleri var.”

Herrero ayrıca politikacıları, istenmeyen olumsuz sonuçların farkında olmaya ve “dezavantajlı işçileri, ağır darbe alan yerel toplulukları ve küçük üreticileri” desteklemeye çağırıyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Amerikalılar Arası Kalkınma Bankası (IDB) tarafından 2020’de yapılan ortak bir araştırma, işçileri ve ön saflardaki toplulukları merkezleyen iklim eyleminde adil bir geçişin nasıl sağlanacağını inceledive bitki bazlı diyetlere geçişin bir kayıpla sonuçlanabileceğini buldu.

4,3 milyon iş kaybına karşın Latin Amerika ve Karayipler’de 19 milyon potansiyel iş yaratılacak.

Medya, işçilere ve hayvanlara verilen zararı göz ardı etti

Yeni bir gıda sisteminin istihdam üzerindeki olumlu etkilerini göz ardı etmenin yanı sıra hiçbir kuruluş, bu hareketten etkilenecek en büyük nüfustan, yani hayvanlardan bahsetmedi.

Medyanın gıda sistemi değişikliğinin hayvanları nasıl etkileyeceğini hesaba katmaması şaşırtıcı değil. Ancak ayrıca, insan üzerindeki etkilerini de tam olarak değerlendirmeye almadı.

Araştırmacıların, insan hakları örgütlerinin ve psikologların tekrar tekrar belirttiği gibi, hayvancılığın insani maliyeti yıkıcıdır. Gıdanın geleceği hakkında haberler, bu insani maliyeti ve açık istatistikleri içermelidir.

Çoğu haber, iklim krizinin dünya çapındaki ekonomileri yok etmesini önlemek için daha sürdürülebilir bir gıda sistemine geçişin kesinlikle gerekli olduğundan da bahsetmedi.

ILO ve IDB araştırması, Latin Amerika ve Karayipler’de 2030 yılına kadar yalnızca ısı stresi nedeniyle 2,5 milyon kişinin işini kaybedebileceğini ve bunun, tarım işçilerini ve diğer açık hava çalışanlarını etkileyeceğini, ayrıca iklim krizinin neden olduğu zararların bölgeye yıllık 100 milyar dolara mal olabileceğini bulmuştu.

 

Mezbahada çalışmak travmalara neden oluyor

Gazeteciler, et işleme ve paketleme işçileri hakkında haber yaparken hayvanları yiyeceğe dönüştürmenin var olan en zorlu işlerden biri olduğunu bilmeli.

İşçiler genellikle bıçaklar, testereler, öğütücüler ve diğer tehlikeli makinelerle çevrili soğuk ve karanlık alanlarda dip dibe çalışır.

ABD’de et işçileri, tüm imalat sanayilerinde en yüksek işyeri yaralanma oranlarına sahiptir ve yanık ve ampütasyon gibi ciddi yaralanmalara maruz kalma olasılıkları, ortalama bir işçiden üç kat daha fazladır.

Fotoğraf: Francois Mori/AP

Aşırı gürültü, hipotermi, kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları ve kansere neden olan kimyasallara ve virüslere maruz kalmanın neden olduğu işitme kaybı da et işçilerinin yaşadığı fiziksel strese katkıda bulunan faktörlerdir.

Fiziksel zararın ötesinde, birçok işçi, en zorlu fiziksel yönün hayvanları öldürme eylemi olduğunu bildiriyor.

Öldürme departmanındaki et işçileri her gün, çoğu genç, fiziksel olarak zayıf kalmış ve hatta bazen hamile olan yüz binlerce hayvanı öldürüyor. Bu tür işler, mezbaha çalışanlarının psikolojisine zarar veriyor.

2021’de 14 araştırmanın sonucu, et işçilerinin özellikle depresyon ve anksiyete olmak üzere daha yüksek oranda zihinsel sağlık sorunlarına sahip olduğunu buldu.

Ayrıca, mezbaha işi, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve suçluluğun neden olduğu travmatik stres sendromu (PITS)  gibi travmatik bozukluklarla ilişkilendirildi.

Bazı psikologlar, mezbaha işçisi travmasının şirket politikalarının ve halkın et talebinin sonucu olduğuna işaret ederek, deneyimlerini bunun yerine katılım kaynaklı travma (yine PITS olarak kısaltılır) olarak nitelendirmeyi tercih ediyor.

Et endüstri patronları, işçileri korunmasız topluluklardan seçiyor

Son derece zorlu çalışma koşullarına rağmen, dünyanın dört bir yanındaki et işçileri düşük ücretler alıyor.

ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu‘na göre, kasaplar ve et paketleyicileri 2021’de saatlik ortalama 15,53 dolar ücret aldı. Avrupa Birliği’nde et şirketleri, geçen yıl bir Guardian araştırmasına göre işçileri aracılar aracılığıyla (taşeron) işe alarak genellikle yasal sorumluluktan kaçıyor.

Bir başka Guardian raporu, Hollanda et sektöründeki göçmen işçilerin genellikle düşük ödeme, uzun çalışma saatleri ve yetersiz barınma ile karşı karşıya olduğunu tespit etti.

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde daha az insan mezbahalarda çalışmaya istekli olduğundan, et endüstrisi son yıllarda işgücü sıkıntısı çekmeye başladı.

Et şirketlerinin, bu pozisyonları doldurmak için belgesiz göçmenler ve mahkumlar da dahil olmak üzere savunmasız toplulukların üyelerini işe alma olasılığı daha yüksek.

Fotoğraf: Farm Sanctuary

Ekonomi ve Politika Araştırmaları Merkezi tarafından hazırlanan bir rapora göre, ABD’deki ön saflardaki et paketleme işçilerinin yüzde 51,5’i , yani yarısından fazlası göçmen, yüzde 25,2’si siyah, yüzde 44,4’ü Hispanik ve neredeyse yarısı federal yoksulluk sınırının yüzde 200 altında olan ailelerde yaşıyor.

Avrupa Birliği’nde de  durum benzer, mezbaha işçilerinin büyük bir kısmı göçmen topluluklardan.

Bu yıl Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinden sonra Alman domuz eti üreticisi Tönnies, şirket için çalışmayı kabul etmeleri halinde mültecileri Almanya‘ya götürmek için Polonya-Ukrayna sınırına ekip gönderdi.

Etsiz emek: Hayvan kesip parçalamak yerine malzeme karıştırma

Bitki bazlı bileşenlerin üretimi, et üretiminin fiziksel ve duygusal olarak en yorucu unsurlarını ortadan kaldırır: Hayvanların canını alıp bedenlerini kesmek.

Bitki bazlı gıda üretimi işinde  istihdam edilen işçiler, malzemeleri bir araya getirmek, üretim sürecinin şekillendirmek veya paketleme gibi diğer adımlarını denetlemek gibi işler yapar.

Bununla birlikte, şu anda et endüstrisinde çalışan herkesin bitki bazlı bir gıda sisteminde yeni bir iş bulması pek olası değil. Yeniden eğitim herkes için bir seçenek olmayabilir ve bazı işçiler tamamen tarım endüstrisinin dışında iş aramak isteyebilir.

Ayrıca uzmanlar, bitki bazlı alternatiflerin üretiminin eti işlemekten daha otomatik hale getirilebileceğini ve bunun da fabrikalarda daha az insan çalışmasıyla sonuçlanabileceğini belirtiyor. Bitki temelli bir sistemdeki işçiler, bileşenlerdeki değişikliklikler mutlaka iyi sonuç vermeyeceğinden diğer birçok işyeri zorluğundan da muaf olmayacak.

Ancak yine de bu zorluklar, gıda sistemi emisyonlarını azaltan, hayvanların katledilmesini önleyen ve işçilerin günlük olarak travmatik faaliyetlerde bulunmak zorunda olmadığı işler yaratan iklim eyleminin önünde durmamalıdır.

Mezbaha işinin neden olduğu travma ve hasar düşünüldüğünde, bu sektörde daha az iş olacak olması pek de kötü bir haber değil.

You may also like

Comments

Comments are closed.