Ana Sayfa Blog Sayfa 137

Göçmen kuş ölümlerinin yüzde 87’si insan kaynaklı

Türkiye‘den Prof. Dr. Çağan Şekercioğlu‘nun da aralarında bulunduğu, 91 ülkeden 161 bilim insanının katıldığı geniş kapsamlı bir araştırma, göçmen kuş ölümlerinin büyük bir kısmının insan kaynaklı olduğunu ortaya koydu. 2003-2021 yılları arasında, 45 büyük göçmen kuş türünün ölümleri incelendi ve bu ölümlerin yüzde 87’sinin insan etkisiyle olduğu belirlendi.

DHA‘nın aktardığına göre araştırma, Dr. Juan Serratosa liderliğinde, dünya genelinden birçok üniversite ve enstitüden gelen bilim insanları tarafından yürütüldü. Ölüm nedenleri arasında yüzde 40,5 elektrik çarpması, yüzde 21,7 yasa dışı avlanma ve yüzde 16,3 oranında zehirlenme gibi sebepler ön plana çıktı. Bu bulgular, kuşların göç yollarında karşılaştığı tehlikelerin çoğunlukla insan faaliyetlerinden kaynaklandığını gösteriyor.

göçmen kuş

Araştırma boyunca toplanan verilere göre yırtıcı kuşlar, leylekler ve turnalar dahil olmak üzere 45 tür üzerinde yapılan çalışmalar, kuş ölümlerinin genellikle Afrika-Avrasya göç yolu boyunca yoğunlaştığını ortaya koydu. İncelenen 1704 ölüm kaydı, bu türlerin doğal nedenlerden ziyade insan kaynaklı etkilerle karşı karşıya kaldığını belirtti.

Araştırmada, enerji altyapısının kuş ölümlerindeki rolü özellikle vurgulanıyor. Elektrik çarpması, enerji hattı çarpışmaları ve rüzgar türbinlerine çarpmalar, ölümlerin yaklaşık yüzde 49’unu oluşturuyor. Özellikle enerji altyapısının gelişimi, planlama ve işletme aşamalarında alınacak etki azaltma önlemleri, gelecekte kuşların korunmasına büyük katkı sağlayabilir.

BM: Göçmen kuşlar plastik kirliliğine karşı çok savunmasız
ABD’de göçmen kuşların ölümünden şirketler sorumlu tutulmayacak
Koruma altındaki göçmen türlerin beşte birinden fazlası yok olma tehditi altında

Çalışma, ayrıca yasa dışı öldürme ve zehirlenmelerin, kuş ölümlerinde önemli bir yer tuttuğunu gösterdi. Bu tür ölüm olayları, özellikle Afrika‘da yasa dışı avlanmanın en yüksek olduğu bölgelerde daha fazla görülüyor. Avrupa‘da ise elektrik çarpması, ölüm nedenleri arasında en yaygın olanı.

Araştırmanın bulguları, kuşların ve diğer tüm yaban hayatının korunması için daha etkin önlemler alınması gerektiğini işaret ediyor. Bilim insanları, koruma stratejilerinin güçlendirilmesi ve özellikle enerji altyapısının kuş dostu hale getirilmesi gerektiğini vurguluyor. Araştırma ayrıca bu konuda uluslararası işbirliğinin ve eylemlerin önemini de ortaya koyarak, küresel ölçekte bir farkındalık ve müdahale ihtiyacını dile getiriyor.

WEP: Her yıl üretilen gıdaların üçte biri ya israf ediliyor ya da kayboluyor

Dünyanın en büyük yiyecek, içecek, servis ve organizasyon kuruluşlarından Compass Group tarafından 2017’de başlatılan 26 Nisan Gıda İsrafını Durdurma Günü, küresel gıda kaybına, israfına dikkati çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programına (UNEP) göre, gıdanın yüzde 17’si evlerde ve perakende satışta israf ediliyor. Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan çalışmaya göre de her yıl insan tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri tüketilemeden israf ediliyor ya da kayboluyor.

AA’dan Dilara Karataş’ın aktardığına göre; gıda üretimindeki yetersizlik küresel açlık krizine yol açmıyor aksine halihazırda dünyadaki her bir bireyin beslenmesine yetecek gıda üretiliyor. Buna rağmen dünyada insanlar açlıkla mücadele ederken, zengin ülkelerin birçoğunda israf mutfakta başlıyor, gıdaların büyük bir kısmı yenmeden çöpe atılıyor. Gelişmekte olan ülkelerde de gıda israfı, hasat zamanı yaşanıyor. Açlık krizinin temel nedenlerinden biri olan gıda kaybı, aynı zamanda gıda üretimi için kullanılan toprak, su ve enerji gibi kaynakların da israfına yol açıyor.

Zengin ülkelerdeki tüketiciler, Sahra Altı Afrikası’nda üretilen gıda kadarını israf ediyor

Dünya Gıda Programının çalışmasına göre, küresel bazda üretilen ancak hiç yenmeden çöpe atılan gıdalar, 2 milyar insana yetiyor ve bu rakam yetersiz beslenen kişi sayısının iki katından fazlasına denk geliyor.

Zengin ülkelerdeki tüketiciler, her yıl neredeyse Sahra Altı Afrika‘nın net gıda üretimi kadar gıdayı israf ediyor. Gıdaların çoğunluğu tedarik zinciri aşamalarında kayboluyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) raporunda, dünya genelinde gıdanın yaklaşık yüzde 13’ünün hasattan perakendeye kadar tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında kaybolduğu bildiriliyor. Raporda, dünyada 3,1 milyar kişinin de sağlıklı beslenmeye erişimi olmadığı, kaybolan ve israf edilen gıdaların her yıl yaklaşık 1,26 milyar kişinin sağlıklı beslenmesi için yeterli olacağı tahminine yer veriliyor.

Her yıl yaklaşık 1 trilyon dolara mal oluyor

Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) Gıda Kaybı ve İsrafı Direktörü Liz Goodwin, dünya genelinde yapılan israfa ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Goodwin, üretilen gıdaların yaklaşık üçte birinin kaybolduğu ya da israf edildiğini belirterek, bunun her yıl küresel ekonomiye yaklaşık 1 trilyon dolara mal olduğunu belirtti.

Gıda israfının çevreye etkisine de değinen Goodwin, gıda kaybı ve israfının küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 8-10’unu oluşturduğunu ifade ederek, bunun Çin büyüklüğündeki bir alana denk geldiğini söyledi.

‘Yaptığımız şekilde gıda üretmeye ve israfa devam edersek, küresel nüfusu besleyemeyeceğiz’

Goodwin, gıda kaybının tarımda kullanılan suyun dörtte birinin israf edilmesine yol açtığını belirterek, israfın ayrıca biyoçeşitlilik kaybına da neden olduğu bilgisini paylaştı. Mevcut gıda sisteminin sürdürebilir olmadığını dile getiren Goodwin, “Halihazırda yaptığımız şekilde gıda üretmeye ve israfa devam edersek, artan küresel nüfusu besleyemeyeceğiz. Sera gazı emisyonları artacak ve daha fazla arazi ormansızlaşacak” dedi.

Goodwin, en büyük gıda israfının evlerde yapıldığını vurgulayarak artan yemekleri ertesi gün yiyerek ya da gıdaları dondurarak bunun önüne geçilebileceğini ifade etti. Perakendecilerin ve gıda markalarının da tüketicilerin evde gıda israfını azaltmalarına destek verebileceğine işaret eden Goodwin, ürün paketlerine tarif fikirleri ve porsiyon boyutlarını yazarak insanların satın aldıkları ürünlerden en iyi şekilde yararlanmalarına yardımcı olabileceklerini söyledi.

Farkındalık hayati önem taşıyor

Goodwin, aynı zamanda hükümetlerin, işletmeleri ve insanları gıda kaybı ile israfını azaltma konusunda teşvik etmesi gerektiğine dikkati çekti.

Bu konuda farkındalık yaratmanın “hayati önem” taşıdığını vurgulayan Goodwin, “Çoğu insan hala gıda israf ettiğini düşünmüyor. Oysa aslında hepimiz gıda israfı yapıyoruz. İnsanlar bunun çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinin de farkında değiller, dolayısıyla farkındalık kampanyaları bu konudaki eksikliği gidermede çok yardımcı oluyor” dedi.

AB’nin yeşil mutabakatı aşırı sağ tehlikesi altında

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Belçikalı Philippe Lamberts, Haziran’da yapılacak Avrupa Birliği (AB) parlamento seçimlerinde aşırı sağın önemli kazanımlar elde etmesi durumunda, yeşil mutabakatın sona erebileceğine dair uyardı.

Guardian‘ın aktardığına göre Lamberts, “Aşırı sağ ve sağın yeşil anlaşmayı sona erdirme olasılığı çok yüksek. Göç ve iltica üzerine ideolojik savaşı kazandıktan sonra hedeflerinin Avrupa yeşil anlaşması ve onların ‘woke ekonomisi‘ olarak adlandırdıkları şey olduğunu saklamıyorlar,” dedi. Lamberts, seçmenleri doğru seçimi yapmaları için cesaretlendirerek, gezegeni kurtarmak için mücadele ettiklerini iddia eden ancak tam tersini yapan siyasetçilere inanmamaları gerektiğini vurguladı.

AB, seçimler öncesinde doğa restorasyonu yasası (NRL) gibi önerilen bir dizi yasayı ve pestisitler üzerine yeni kurallar gibi diğer planları iptal etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, yeşil anlaşmaya olan sürekli bağlılığı için övgü alırken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Marine Le Pen ve onun Rassemblement National partisinin başkanı Jordan Bardella‘yı püskürtmek için sağa daha fazla kaydığı için eleştirildi.

yeşil mutabakat

Lamberts, “Macron, aşırı sağın dilini ve politikalarını taklit ederek Bardella’nın kamuoyu yoklamalarında yükselmesine neden oluyor. Macron onun işini yapıyor,” şeklinde konuştu. Parlamentonun çarşamba günkü son oturumu öncesinde, kendi seçim başarısı için sağ kanadı yatıştıran merkezci politikacılara karşı sert eleştirilerde bulundu.

Avrupa Parlamentosu’nun bu hafta Strazburg‘da yapacağı son oturumdan sonra 705 AB Parlamentosu üyesi, seçim kampanyaları için ülkelerine dönecek. Lamberts, 15 yıl sonra görevden ayrılacağını ve Avrupa Komisyonu Başkanı olarak von der Leyen’in ikinci dönemini destekleyeceğini söyledi. O olmadan yeşil anlaşmanın olmayacağını belirten Lamberts, “Kendimizi kandırmayalım, ikinci bir EPP politikacısının bunu sürdürebilecek cesareti olduğunu görmüyorum,” dedi.

Lamberts, eski İtalya başbakanı Mario Draghi‘nin vizyon sahibi tek kişi olduğunu ve populizme karşı mücadele edebilecek yeterli kişisel cesarete sahip olduğunu öne sürdü. “Draghi’nin konseyi yönettiği ve von der Leyen’in komisyonu yönettiği bir kombinasyonu görmek isterim” şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği’nin 2040’a kadar yüzde 90 net emisyon azaltımı yapabilmesi mümkün
Avrupa Birliği karbon emisyonlarını 14 yılda yüzde 22 azalttı
İklim Masası: Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı avantaja çevirmesi mümkün
AB, ‘yeşil mutabakat’ı hayata geçirmek için kritik malzeme madenciliği yapacak

Yeşil mutabakat nedir?

Avrupa Birliği (AB) tarafından 2019 yılında sunulan yeşil mutabakat ya da resmi adıyla “Avrupa Yeşil Mutabakatı”, Avrupa’nın 2050 yılına kadar dünyanın ilk iklim nötr kıtası haline gelme hedefini destekleyen kapsamlı bir eylem planı olarak hazırlandı. Ekonomik büyüme ile çevrenin korunması arasında bir denge kurmayı amaçlayan bu girişim, Avrupa’nın sürdürülebilir bir geleceğe geçişini hızlandırmak için tasarlandı.

Yeşil Mutabakat, AB’nin tüm politikalarında çevresel sürdürülebilirlik ilkesini entegre etmeyi hedefliyor. Bununla birlikte, iklim değişikliğiyle mücadele, biyoçeşitliliğin korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, enerji verimliliği ve temiz teknolojilere yatırım gibi bir dizi önemli alanı kapsıyor. Ayrıca, bu mutabakat çerçevesinde, kirliliği önleme, temiz su kaynaklarının korunması ve doğal yaşam alanlarının restorasyonu gibi konulara da öncelik veriliyor.

Yeşil Mutabakat, Avrupa’nın ekonomik yenilenmesi için de önemli bir itici güç olarak görülüyor. Yeşil teknolojilere yapılan yatırımlar, enerji verimliliğine dayalı yenilikler ve sürdürülebilir ulaşım çözümleri, bu mutabakatın temel taşları arasında. Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen bu politika paketi, aynı zamanda sosyal adaleti ve iş gücü piyasasında eşitliği teşvik etmek amacıyla ekonomik fırsatların adil bir şekilde dağıtılmasını da hedefliyor.

Yeşil Mutabakatın başarılı olup olmaması, AB üye ülkelerinin bu hedeflere ne kadar bağlı kalacağı ve politikaları ne derece etkin bir şekilde uygulayacağına bağlı. Philippe Lamberts ve diğer Yeşil partili politikacılar, bu mutabakatın hayata geçirilmesinin, AB’nin çevresel ve ekonomik geleceği için kritik olduğuna inanıyor. Ancak, yaklaşan seçimler ve siyasi dengelerin değişmesi, bu yeşil girişimin geleceğini belirsizleştirebilir.

Bergama’da katı atık tesisi yakınında keçiler ölüyor

İzmir’in Bergama ilçesindeki Armağanlar Köyü civarındaki bir merada, Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi’ne yakın yerdeki sudan içen on keçinin öldüğü belirlendi.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ocak ayında evsel atıkların depolanması sonucu oluşan sızıntı sularını arıtmak için “ileri biyolojik atık su arıtma tesisi” kurulduğunu açıklamıştı. Dün (23 Nisan’da) katı atık tesisi yakınlarında bulunan Armağanlar Köyü civarındaki merada yaşanan ölümler, tesisin çevresel etkilerine yönelik soru işaretleri uyandırdı.

Çobanlar tarafından fark edilen durum sonrası, olay yerine İlçe Tarım Müdürlüğü ve Jandarma ekipleri sevk edildi. Çobanlar, keçilerin sudan içtikten kısa bir süre sonra yere yığıldıklarını ve 9 keçinin yaklaşık on dakika içinde öldüğünü belirtti. Olay yerinde yapılan ilk müdahalelerde kalan keçilere zehirlenmeye karşı ilaç enjekte edilse de, bu keçilerden biri daha kurtarılamadı.

Bergama’da 10 bin ağaç kesilecek: Geçim kaynağı için endişelenen köylüler isyanda
Millet Bahçesi için satılan araziler: Bu kez de Bergama

Mehmet Toz isimli bir köy sakini, yaşanan durumu “Keçiler, tesisin sızdırdığı zehirli suları içtikten hemen sonra ölmeye başladı. Saat beş sularında başlayan bu durum karşısında çaresiz kaldık,” şeklinde açıkladı. İlçe Tarım Müdürlüğü ekiplerinin yetki yetersizliği nedeniyle sudan örnek alamadığı, ancak Jandarma Olay Yeri İnceleme ekiplerinin su numunesi aldığı bildirildi. Ölüm sebeplerinin kesinleşmesi için numune sonuçlarının beklenmesi gerekiyor.

Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engel, tesisin bölgede yarattığı tartışmaları ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri vurgulayarak, “Bu tesisin yapılmasına karşı ciddi bir mücadele verdik. Ancak görünen o ki, doğal hayatımızı koruyacak tedbirler yeterli değil,” dedi. Engel, bu tip olayların sıklıkla yaşanmadığını ancak her bir vakanın ciddiye alınması gerektiğini belirterek, sonuçların şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması gerektiğinin altını çizdi.

İspanyol şarap şirketi kuraklık yüzünden işçilerin yüzde 80’ini işten çıkardı

İspanyol köpüklü şarap üreticisi Freixenet, dün (22 Nisan) yaptığı açıklamada, Katalonya‘nın Penedes bölgesindeki kuraklık nedeniyle işgücünün yaklaşık yüzde 80’ini oluşturan 615 işçiyi geçici olarak işten çıkarma planı sunduğunu duyurdu.

Önlemin Mayıs ayında uygulanması beklenirken, şirket işten çıkarmaların ne kadar süreceğine bir açıklama getirmedi.

Bu durum Freixenet’i Katalonya’da bölgenin en şiddetli kuraklığına bir işten çıkarma planıyla çözüm bulan ilk şirketlerden biri haline getirdi.

Fotoğraf: Albert Gea/Reuters

Şirket söz konusu planı Katalan çalışma makamlarına ve işçi sendikalarına sundu.
Fosil yakıt kaynaklı iklim değişikliğinin etkisi Güney Avrupa‘da yoğunlaşırken, 2021’den bu yana yaşanan kuraklık üzüm kıtlığına neden oldu.

Köpüklü şarap üreticisi, geçen yıl bu durumun şirketin ana bölgesi olan Penedes‘te ciddi boyutlara ulaştığını söyledi.

İspanya‘nın ERTE yasası uyarınca, istisnai durumlarla karşı karşıya kalan şirketler geçici olarak çalışanlarını işten çıkarabiliyor veya çalışma saatlerini azaltabiliyor.

Freixenet yönetimi, “Bu önlem … şiddetli kuraklığın neden olduğu dış nedenler ve mücbir sebeplerle yüzleşmek için işletmenin yaşayabilirliğini garanti altına almayı ve istihdam edilebilirliği korumayı amaçlamaktadır” açıklamasında bulundu.

Reuters’in aktardığına göre; şçileri temsil eden sendikalar yorum taleplerine hemen yanıt vermedi.

Katalonya’nın ünlü Penedes köpüklü şarap üretim bölgesindeki üzüm bağları o kadar kurak ki, 30 yıllık asmaların kökleri tamamen kaybedildi ve geriye yoğun güneş altında çürüyen buruşuk kırmızı ve yeşil üzümler kaldı.

İspanya’da kış ortasında endişe veren sıcaklık: 30 derece

Dilovası’ndaki kaçak atık deposu meclis gündeminde

DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Dilovası‘nda yer alan kaçak atık deposu konusunu Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ne taşıdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki‘ye yöneltilen soru önergesinde, bölgedeki sağlık ve çevre riskleri detaylı bir şekilde sorgulandı.

Dilovası’nın Orhangazi Mahallesi kenarında bulunan bu depoda, yıllardır biriken tehlikeli atıkların insan sağlığına olan etkileri üzerinde duruldu.

Dilovası’nı zehirleyen çimento fabrikası kapasite artırıyor
Kocaeli’deki Kiraz Deresi atık su deşarjı yüzünden beyaza döndü

Önergede, Dilovası’nda yürütülen yeni yol projesi kapsamında, işçilerin tehlikeli atıklarla dolu bir alanı kazdıkları ve bu durumun büyük bir sağlık riski taşıdığı belirtildi. Basında “İzocam Tepesi” olarak adlandırılan bu alanda, yasa dışı yollarla atılmış asbest ve diğer tehlikeli yalıtım malzemeleri bulunduğu ve bu durumun halk sağlığına ciddi zararlar verebileceği ifade edildi.

Bakan Özhaseki’ye yöneltilen sorular şu şekilde:

  • Basında yer alan iddialar doğru mudur?
  • Eğer iddialar doğruysa, Dilovası’nda insan sağlığını tehdit eden atık deposu kimler tarafından oluşturulmuştur?
  • Bu atık deposunu oluşturan firmalara bir yaptırım uygulandı mı?
  • 2019 yılında tespit edilen bu atık deposunun çevreye ve insan sağlığına zarar vermemesi için bir çalışma yürütüldü mü?
  • Bu bölgenin tehlikeli olduğu bilinmesine rağmen neden yol yapım çalışması devam ettiriliyor?
  • Bu bölgede çalışan işçilerin sağlığı için ne tür önlemler alınıyor?
  • Söz konusu tepede yapılan yol çalışmasında asbestin yayılmasına karşı ne tür önlemler alıyorsunuz?
  • Ölümcül etkileri olduğu bilinen asbestin halk sağlığını tehdit etmeyecek bir şekilde bertaraf edilmesine yönelik bir çalışma planlıyor musunuz?
  • Bölgedeki atık deposu ne tür riskler barındırıyor?
Dilovası’nda ‘asbest’ten bihaber yol çalışması: Derhal durdurulmalı

Asya’nın ilk iklim davası: Güney Koreli gençler hükümete karşı

Güney Kore‘nin Anayasa Mahkemesi, ülkenin iklim değişikliğiyle mücadelede yetersiz kaldığı iddiasıyla açılan davanın ilk duruşmasını gerçekleştirdi. Davacılar, hükümetin 200 kişinin temel haklarını ihlal ettiğini öne sürerek, bu kişiler arasında çok sayıda çocuk ve genç çevrecinin de olduğunu belirtti.

Asya‘da ilk kez görülen bu dava türü, dört çocuk ve bir fetüs tarafından 2020 yılından itibaren hazırlanan dört ayrı dilekçeyi kapsıyor. Fetüs, mahkeme kayıtlarında “Ağaçkakan” lakabıyla yer alıyor.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Lee Jongseok, davanın toplumsal öneminin ve kamuoyu ilgisinin farkında olduklarını belirterek, görüşmelerin titizlikle yürütüleceğini vurguladı. Bu duruşma, Avrupa‘nın en üst düzey insan hakları mahkemesinin, İsviçre hükümetinin iklim değişikliğiyle mücadelede yeterince aktif olmadığı yönünde karar vermesinin ardından gerçekleşti. Benzer davalara Avustralya, Brezilya ve Peru‘da da rastlanıyor.

Davacılar, Güney Kore’nin iklim planlarının küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlama yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu durumun temel hakları koruma görevini ihlal ettiğini savundu. Bilim insanlarına göre, küresel sıcaklıkların bu eşiğin üzerine çıkması, kutuplardaki buzulların erimesinden okyanus akıntılarının çöküşüne kadar geri dönüşü olmayan felaketlere neden olabilir.

Güney Kore

Hükümetin avukatları, karbon emisyonlarını azaltma yönünde ellerinden geleni yaptıklarını ve temel hakları ihlal etmediklerini belirtti. Ayrıca, hükümetin gençlere karşı ayrımcılık yapmadığını, ancak yıllık karbon azaltma hedeflerinde ayarlamalar yapılabileceğini ifade etti. Ancak birçok aktivist hükümetin yanıtını yetersiz buldu.

Aktivist gençler Biden’a iklim davası açmak için destek bekliyor
AİHM’den üç iklim davası kararı: Büyük bir başarı
Fransa’ya açılan iklim davasında ceza ödenmeyecek
Fukuşima ‘aklamaları’: Güney Kore lideri ve Japonya Başbakanı deniz ürünü yedi

Güney Kore’nin 2030 hedeflerinde sanayi sektöründe sera gazı azaltımı konusunda revizyon yapılsa da, ulusal emisyon azaltma hedefi 2018 seviyelerine göre yüzde 40 olarak korundu.

Mahkeme dışında toplanan gençler, hükümetin iklim değişikliği konusunda yetersiz kaldığını ve karbon emisyonu azaltımını sürekli ertelediğini dile getirdi. Bu süreçte, bir yıl önce “Ağaçkakan” olarak adlandırılan çocuk da dahil olmak üzere, çok sayıda genç aktivist eleştirilerini kamuoyu ile paylaştı.

Caretta carettaların yuvası Patara’da bilirkişi keşfi yapılacak

Yurttaşların Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) 1/25000 Nazım İmar Planına açtığı dava kapsamında yapılacak bilirkişi keşfine günler kaldı. 25 Nisan’da yapılacak keşiften çıkacak görüş, caretta carettaların 1. derece yumurtlama alanı olan, endemik türlere sahiplik yapan ve bir özel çevre koruma bölgesi olan Patara için oldukça önemli.

Kaş’taki, Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi  tüm itirazlara rağmen imar ve yapılaşma planlarıyla tehdit ediliyor. Caretta carettaların birinci derece yumurtlama alanı olan Patara’nın ne SİT olması ne de Özel Çevre Koruma Bölgesi olması ne de endemik türlere sahip olması imar taleplerinin son bulmasını sağlayabildi. Patara’da 15 Mart Cuma günü keşif yapılması bekleniyordu ancak yurttaşların bilirkişilere itirazı sonrası, bilirkişi heyeti yedi kişiye çıkarılmış ve keşif iptal edilmişti. Patara’nın geleceği için büyük önem taşıyan bilirkişi keşfi 25 Nisan Perşembe günü gerçekleştirilecek.

İmar planı neyi tehdit ediyor?

Türkiye’de Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 19 Ekim 1989’da yayınlanan kanun hükmünde kararname ile kuruldu.

Ülkede şu anda Patara da dahil, Belek, Foça, Datça-Bozburun, Fethiye-Göcek, Gökova, Göksu Deltası, Gölbaşı, Ihlara, Kaş-Kekova, Köyceğiz-Dalyan, Pamukkale, Tuz Gölü, Uzungöl, Saros Körfezi, Finike, Salda Gölü, Karaburun-Ildır, Marmara Denizi ve Adalar olmak üzere 19 özel çevre koruma bölgesi bulunuyor.

Patara’yla tehdit edilen bölge ise hem caretta carettaların birincil dereceden yuvalama ve yumurtlama alanı, hem de çeşitli endemik türlere ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda tehlike altındaki Akdeniz foku için önemli yaşam alanlarından biri.

Ayrıca nesli bölgesel ölçekte tehlike altında olan mavi kelebek ve sarı lekeli zıp zıp ile küresel ölçekte tehlike altında olan Onychogomphus assimilis isimli kızböceği de buralarda yaşıyor.

Patara aynı zamanda dünyada sadece burada yaşayan bir çiğdem türü olan Crocus mathewii ile adını bölgeden alan endemik Likya orkidesineve bir tür andızotu olan Inula sechmenii gibi bitki türlerine ev sahipliği yapıyor. Bu liste uzayıp gidiyor.

Bu alandaki biyoçeşitliliğin korunması için Türkiye, Birleşmiş Milletler Çevre Programı kapsamında, Akdeniz Özel Koruma Alanları ve Biolojik Çeşitliliğe ilişkin Barselona Sözleşmesi‘ne imza atan 21 Akdeniz ülkesi arasında bulunuyor.

Ayrıca Türkiye, deniz kaplumbağalarının korunması için Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması (BERN) sözleşmesine de taraf. 

Caretta carettalara, endemik türlere, zeytinliklere imar tehdidi: Patara’da keşif var

Ne olmuştu?

Likya Uygarlığı‘nın başkenti Patara, barındırdığı tarihi, kültürel ve doğal değerler sebebiyle Arkeolojik ve Doğal Sit olarak tanımlanmış, 1990 yılında da Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmişti.

Kazı çalışmaları sırasında Nekropol Alanı olduğu anlaşılan araziler korunması gerekirken 2008’de düşük yoğunluklu yapı izni verilmesiyle Patara ikinci konut/villaların inşaat alanına dönüştü.

2023’te 800’ün üzerinde ikinci konut inşaatıyla Antik Kent Alanının içinde tarihin üzeri betonla örtüldü.

Kaş, Patara 1/25.000’lik Özel Çevre Koruma Bölgesi PlanıÇevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca 18 Mart 2022 tarihinde askıya çıkarılmıştı.

Askı sırasında yapılan itirazlar ile 25 Ocak 2023’te tekrar askıya çıkarılmış ve bu plana da yapılan itirazlar sonucu en son 12 Mayıs 2023’te verilen onayla yeniden 5 Haziran 2023 tarihinde askıya çıkarılmıştı.

Karar Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Kaş Çevre ve Kültür Derneği, TMMOB Mimarlar Odası Antalya Şubesi, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından dava edilmişti.

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) birçok üst düzey üniversitede Gazze savaşına karşı çıkan gösteriler düzenleniyor. Yetkililer, gösterileri yatıştırma çabası içinde.

Gazze-İsrail savaşı ve ifade özgürlüğü konuları, 7 Ekim’deki Hamas saldırısının ardından başlayan İsrail’in Gazze operasyonlarından bu yana ABD üniversite kampüslerinde büyük tartışmalara yol açtı. Öğrenciler, antisemitist ve İslamofobik olayların arttığını belirtiyor.

BBC’nin aktardığına göre ABD Başkanı Joe Biden, 22 Nisan’da yaptığı açıklamada hem “antisemitist gösterileri” hem de “Filistinlilerle ilgili durumu anlamayanları” kınadığını ifade etti.

Gazze
Fotoğraf: AP

Protestolar, özellikle geçen hafta Columbia Üniversitesi‘nde polis müdahalesi ile gündeme geldi. 100’den fazla gösterici gözaltına alındı. Protestolar, NYU ve Yale‘in yanı sıra California Üniversitesi Berkeley, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Michigan Üniversitesi, Emerson College ve Tufts gibi diğer okullarda da devam ediyor.

NYU’daki protestocular, okulun silah üreticileri ve İsrail işgaliyle bağlantılı şirketlere yaptığı yatırımlardan çekilmesini talep ediyor.

Columbia Üniversitesi Rektörü Dr. Minouche Shafik, olaylardan dolayı öğrencileri kampüse gelmemeleri konusunda uyardı ve sınıflar çevrimiçi olarak devam etti. Ayrıca, Shafik kampüsteki gerilimlerin dışarıdan gelen kişiler tarafından kötüye kullanıldığını ve artırıldığını belirtti.

Gazze’deki gazetecilerin ölme olasılığı cephedeki askerlerden çok daha fazla
Filistin savunucusu aktivistlerin baskısıyla Elbit, İngiltere’de geri adım attı

NYU yetkilileri, protestolara üniversite dışından katılanların olduğunu öne sürdü ve Pazartesi günü yaşanan antisemitist olayları bildirdi.

Son olarak, Columbia Üniversitesi’nde göstericilerin İsrail’e yönelik saldırıları destekleyen ifadeler kullandıkları belirtilirken, Yahudi öğrencilerin hedef alındığına dair raporlar mevcut. Protesto gruplarından yapılan açıklamalarda antisemitizm reddedilirken, eleştirilerin İsrail devletine ve destekçilerine yönelik olduğu vurgulandı.

WMO: 2023’te iklim krizinden en çok Asya etkilendi

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), Asya‘nın geçen yıl iklimle ilgili tehlikelerden en çok etkilenen bölge olduğunu bildirdi. WMO, sel ve fırtınaların en fazla Asya’da can kaybına yol açtığını açıkladı.

WMO raporuna göre; 2023’te Asya’da hidro-meteorolojik olaylarla bağlantılı olarak 79 afet rapor edildi. Bunların yüzde 80’inden fazlası iki binden fazla kişinin ölümüne neden olan sel ve fırtınalardan kaynaklıydı.

Reuters’in aktardığına göre; WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, “Bölgedeki birçok ülke 2023’te kuraklık ve sıcak dalgalarından sel ve fırtınalara kadar bir dizi aşırı koşulla birlikte kayıtlara geçen en sıcak yılını yaşadı” dedi ve ekledi:

“İklim değişikliği bu tür olayların sıklığını ve şiddetini daha da arttırdı.”

Fotoğraf: Ali Khara/Reuters

WMO’ya göre Asya küresel ortalamadan daha hızlı ısınıyor. Geçen yıl, batı Sibirya‘dan orta Asya’ya ve doğu Çin‘den Japonya‘ya kadar yüksek ortalama sıcaklıklar kaydedildi.

Raporda ayrıca Asya’nın yüksek dağlık bölgelerindeki buzulların çoğunun rekor kıran yüksek sıcaklıklar ve kurak koşullar nedeniyle önemli ölçüde kütle kaybettiği vurgulandı.

2023 Avrupa İklim Durumu Raporu rekor sıcaklar ve sel felaketleriyle dolu