Hayvan HaklarıManşetUncategorized

Koruma altındaki göçmen türlerin beşte birinden fazlası yok olma tehditi altında

0

İlk kez yapılan Birleşmiş Milletler (BM) uzman değerlendirmesine göre, neredeyse tüm göçebe balıklar dahil olmak üzere, uluslararası koruma altındaki göçmen türlerin beşte birinden fazlası yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Kambur balinalardan Dalmaçyalı pelikanlara kadar milyarlarca hayvan her yıl değişen mevsimlerle birlikte okyanuslarda, karada ve gökyüzünde, muazzam mesafeler kaydederek yolculuk yapıyor.

Ancak Göçmen Yabani Hayvan Türlerinin Korunması Sözleşmesi‘nden (CMS) uzmanlarca hazırlanan yeni bir rapor, birçok göçmen türün; insanı yarattığı kirlilik, istilacı türlerin yayılması ve iklim krizi nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Anlaşma kapsamında koruma altındaki göçmen hayvanlara ilişkin değerlendirmede, CMS listesinde yer alan 1.189 türün yüzde 22’sinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve neredeyse yarısının, yani yüzde 44’ünün popülasyonunda ise azalma olduğu ve birçoğunun habitat kaybı ve aşırı sömürü nedeniyle sürdürülemez baskı altında olduğu belirlendi. Listedeki köpekbalıkları, vatozlar ve mersin balıklarının yüzde 97’si yüksek bir yok olma riskiyle karşı karşıya, popülasyonları 1970’lerden bu yana yüzde 90 oranında azaldı.

Koruma çabalarına rağmen, aralarında bozkır kartalı, Mısır akbabası ve yabani devenin de bulunduğu listede yer alan 70 türün popülasyonları da son 30 yılda düştü.

Analize göre, goriller ve sözleşme kapsamındaki kaplumbağaların neredeyse yarısı yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayken, nüfusu azalanlar arasında Alaska ile Avustralya arasında 8 bin milden fazla aralıksız uçan çubuk kuyruklu solucanlar ve saman renkli meyve yarasası ile Afrika genelinde en büyük memeli göçünü gerçekleştiren ve nesli kritik derecede tehlike altında olan Avrupa yılan balığı da yer alıyor.

Sözleşme, hayatta kalmalarını sağlamak için uluslararası koordinasyon gerektiren göçmen türleri kapsıyor ancak raporun yazarları, sözleşme kapsamında listelenmeyen 399 tehdit altındaki göçmen türünü de tespit etti.

‘Alarm için büyük bir neden’

Rapor, hükümetlerin Özbekistan‘ın Semerkant kentinde dünyadaki göçmen türlerin nasıl daha iyi korunabileceğini tartışmak üzere bir araya geldiği bir dönemde yayımlandı. Yönetici sekreter Amy Fraenkel, artan yok olma riskine yönelik eğilimin “alarm için büyük bir neden” olduğunu ancak hükümetlerin bu düşüşler konusunda yapabileceği çok şey olduğunu söyledi.

Guardian‘a konuşan Fraenkel şu bilgileri verdi: “Türlerin sözleşme kapsamında yer almasının nedeni başlarının dertte olması; bazı türlerin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olması şaşırtıcı değil. Sorun trendde: Listelenen türlerin yüzde 44’ü azalıyor ve artan yok olma riski, küresel olarak göçmen türler için geçerli olan bir şey.

Dört türden üçü habitat kaybından etkileniyor, 10 türden yedisi aşırı kullanımdan etkileniyor; bu türlerin avlanma veya zehirlenme yoluyla kasıtlı olarak öldürülmesinin yanı sıra hedef dışı avlanmayı da içeriyor. İnsanlar balinaların, aslanların, gorillerin, zürafaların ve pek çok kuşun göçmen türler olduğunun farkında olmayabilir… Bu büyük bir alarm nedeni”.

Raporun yazarları kalanları korumak ve popülasyonların iyileşmesine yardımcı olmak için önemli geçiş yolları, yüzme yolları ve göç yollarındaki insan altyapısının en aza indirilmesi gerektiğini tavsiye etti. Ayrıca göçler açısından hayati önem taşıyan alanların anlaşılması ve bunların daha iyi korunması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini de kaydetti.

BM’nin çevre şefi Inger Andersen, “Küresel toplumun bu son bilimi somut koruma eylemine dönüştürme fırsatı var. Bu hayvanların çoğunun istikrarsız durumu göz önüne alındığında, gecikmeyi göze alamayız” derken, Fraenkel şunları ekledi:

“Habitat tahribatına yol açan tarım, şehirlerin yayılması gibi çevresel değişimin itici güçlerini ele almak için yapılması gereken birçok şey var; demiryoluna, karayoluna ve çitlere bakmamız gerekiyor. Göçmen türler için en önemli şeylerden biri ekosistem bütünlüğü dediğimiz şeydir: Üremek, beslenmek ve seyahat etmek için belirli alanlara ihtiyaçları var. Eğer bu alanlara erişilemiyorsa veya artık mevcut değilse, o zaman bunun zararlı olacağı açıktır.”

 

You may also like

Comments

Comments are closed.