İklim KriziManşet

Dünya iklim kriziyle mücadelede bir ileri iki geri

0

İklim krizinin etkileri dünya genelinde giderek daha fazla hissedilmeye başladı. 2023 yılı boyunca, küresel sıcaklık rekorları ve ölümcül iklim olayları, insanlık için ciddi bir uyarı niteliğinde oldu. Bilim insanları, gelecek yılların daha da zorlu olabileceği konusunda uyarılarda bulunurken, karbon kirliliği artmaya devam etti.

Bu karanlık tablonun yanı sıra, dünya genelinde iklim kriziyle mücadelede atılan bazı önemli adımlar da umut ışığı olmaya devam ediyor. Yenilenebilir enerjinin yükselişi, fosil yakıtlara karşı alınan küresel önlemler, Amazonlarda  azalan ormansızlaşma, ozon tabakasının iyileşmesi ve elektrikli araçlara artan ilgi gibi gelişmeler, iklim değişikliğiyle mücadelede önemli kilometre taşları olarak öne çıkıyor.

‘2023 açık ara en sıcak yıl, iklim eylemsizliğinin maliyeti artıyor’

İklim kriziyle baş etme konusunda umutlu olmamız için sebeplerimiz var. Buna karşın halen verilen sözler ve taahhütlerin yerine getirilmemesi, hükümetlerin fosil yakıt sübvansiyonları, şirketlerin yeşil yıkamaları da her geçen gün büyüyen tepkilere, yapılan uyarılara rağmen devam ediyor.  

Greta Thunberg, Yokoluş İsyanı’nın Lahey’deki iklim protestosunda gözaltına alındı

Dünyanın hemen tüm iklim uzmanlarının görüş birliğine vardığı üzere, küresel ısınmayı kritik 1,5 C sınırında tutabilmek için acilen yapılması gerekenlerin başında fosil yakıtlardan tamamen ve mutlak olarak uzaklaşmak gerekiyor. Bunu akılda tutarak ‘umut veren’ bazı gelişmeleri sıralayalım: 

1. Yenilenebilir enerji iklim değişikliğinin hızını azaltıyor

Fosil yakıtların gezegen üzerindeki yıkıcı etkileri giderek daha belirgin hale gelirken, yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi ve yatırımlar da aynı oranda artıyor. Portekiz’in yenilenebilir enerji alanında kırdığı rekor, dünya çapında umut verici bir örnek.

Portekiz rüzgar ve güneş enerjisi üretiminde rekor kırdı
Portekiz kömür yakmayı sonlandıran dördüncü Avrupa ülkesi oldu

31 Ekim ile 6 Kasım 2023 tarihleri arasında, altı gün boyunca sadece yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen enerjiyi kullanarak 10 milyonu aşan nüfusun tüm enerji ihtiyacını karşılayan Portekiz, bu alanda önemli bir kilometre taşına imza attı ve diğer ülkeler için de yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda ilham vererek, temiz enerjinin potansiyelini net bir şekilde ortaya koydu.

Uluslararası Enerji Ajansı‘nın raporlarına göre 2023 yılı, şimdiye dek kaydedilen en büyük yenilenebilir enerji kapasitesi artışına sahne oldu. Bu artış, dünya genelindeki birçok ülkenin, iklim krizine karşı somut adımlar atmaya başladığının ve yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla benimsemeye yönelik politikaları hızlandırdığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması, fosil yakıtların neden olduğu karbon emisyonlarını azaltma ve küresel ısınma ile mücadele etme noktasında kritik bir öneme sahip.

İskoçya, elektrik talebinin tamamını yenilenebilir enerjiden karşılama kapasitesine ulaştı

Özellikle Çin’in bu alanda kaydettiği ilerlemeler dikkat çekici. Dünyanın en büyük karbon emisyonu üreticisi olan Çin, yenilenebilir enerji kapasitesini artırma konusunda “çığır açan” bir hızla ilerleyerek, rüzgar ve güneş enerjisi hedeflerine beş yıl erken ulaştı. Haziran’da yayımlanan bir rapora göre, Çin’in güneş enerjisi kapasitesi, dünyadaki diğer ülkelerin toplamından daha fazla hale geldi ve bu, Çin’in temiz enerjiye olan yatırımının yanı sıra, yenilenebilir enerjinin küresel ölçekte nasıl ivme kazandığının da bir göstergesi.

Emisyonları azaltma sözü veren ABD’de petrol üretimi rekor kırdı
57 kuruluş Paris’ten bu yana küresel CO2 emisyonlarının yüzde 80’inden sorumlu
Çin, uzun vadeli karbon hedefleri için yargının rolünü güçlendiriyor
Rapor: Sıfır karbon teknolojileri konusunda Çin, AB ve ABD arasında büyük rekabet
iklim krizi

COP28 sırasında fosil yakıtlara karşı düzenlenen bir protestodan.

2. Fosil yakıtlara karşı küresel iklim krizi mücadelesinde ‘tarihi’ adım

Aralık 2023’te Dubai’de gerçekleştirilen COP28 iklim zirvesi, iklim kriziyle mücadelede önemli bir dönüm noktası oldu. Zirve, dünya genelinde neredeyse 200 ülkenin, fosil yakıtlardan uzaklaşma yönünde benzeri görülmemiş bir taahhütte bulunmasıyla sonuçlandı.

Ancak anlaşma, daha önce 100’den fazla ülkenin desteklediği kömür, petrol ve doğal gazın aşamalı olarak terk edilmesi gerektiği yönündeki çağrılara rağmen, dünyayı bu fosil yakıtları tamamen terk etme zorunluluğundan uzak bir noktaya taşıdı. Bunun yerine, ülkelerin enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan “uzaklaşma” yönünde “katkıda bulunmaları” gerektiğini belirten bir dil kullanıldı. Yine de, iklim krizinin ana itici güçlerinden biri olan tüm fosil yakıtların, COP anlaşmaları tarihinde ilk defa hedef alınması önemli.

Greta Thunberg COP28’i eleştirdi: Etkisiz, yetersiz, başka bir ihanet
AB, 2040’a kadar ısınmada fosil yakıtları kaldıracak
[COP28] ‘Fosil yakıtlar için sonun başlangıcı, Türkiye dönüşümü yakalamalı’

Anlaşmanın sonuçta ne kadar etkili olacağı, ülkelerin bunu uygulamaya nasıl geçireceğine bağlı olacak. Birçok uzman, fosil yakıtların genişlemesine yol açabilecek boşluklar konusunda uyarılarda bulunsa da, fosil yakıtlar üzerine bir anlaşmanın sağlanmış olması geniş çapta bir ilerleme olarak kabul edildi. ABD’nin iklim elçisi John Kerry, zirve sonrası CNN’den Christiane Amanpour’una yaptığı açıklamada, daha önce yapılmamış şeyleri gerçekleştirdiklerini belirterek, bunun “tarihi bir başarı” olduğunu ifade etmişti.

Bu tarihi anlaşma, iklim kriziyle mücadelede uluslararası düzeyde atılabilecek daha büyük adımlar için bir temel oluşturuyor ve dünya liderlerinin, gezegenimizin korunması konusunda somut kararlar alabileceğinin bir kanıtı olarak tarihe geçti. Yine de COP8’in ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri başta olmak üzere, fosil yakıt üreticisi ülkelerin “başka” yollar arama istekliliği, fosil yakıtlardan vaz geçmek yerine, salınan sera gazlarını tutma ve depolama yönündeki “inovatif” arayışların yanı sıra, COP29’un başka bir gaz ve petrol üreticisi Azerbaycan’da yapılmasına karar verilmesi henüz alınacak epey yol olduğunu gösteriyor. Gezegenimizin ise çok fazla vaktinin kalmadığını, bilim insanlarının “devrilme noktasına” doğru gittiğimiz uyarılarını akılda tutmak da gerekiyor.

Bilim insanları: Dünya tehlikeli devrilme noktalarının eşiğinde

3. Amazon Ormanları’ndaki ormansızlaşma azalıyor

Brezilya Amazonları, yıllardır süregelen orman kayıplarının ardından bu yıl önemli bir iyileşme sürecine girdi. Dünyanın akciğeri olarak kabul edilen Amazon ormanları, küresel iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynuyor. Bu devasa yeşil alan, atmosferden karbon emerek, gezegenimizi ısıtan gazların azaltılmasına yardımcı oluyor. Ancak ormansızlaşma, bu süreci tersine çevirerek, dünyanın karbon dengesini olumsuz etkiliyor.

Brezilya’da geçtiğimiz 12 ay içerisinde ormansızlaşma oranı, yüzde 22.3’lük bir düşüş gösterdi. Bu gelişme, Brezilya’nın yeni lideri Luiz Inácio Lula da Silva‘nın, selefi Jair Bolsonaro’nun döneminde hız kazanan ormansızlaşmayı durdurma ve tersine çevirme sözünün ilk somut sonuçlarından oldu. Lula’nın 2030 yılına kadar “sıfır ormansızlaşma” hedefi, Amazon ormanlarının korunması ve küresel iklim kriziyle mücadelede hayati önem taşıyor.

‘Brezilya’da ormansızlaşma en geç iki yılda tarihi seviyelere düşebilir’
Ormansızlaşmayla mücadele ve doğayı koruma politikaları bir yılda iki katına çıktı
Ormansızlaşma artıyor: Her yıl İsviçre büyüklüğünde ormanlık alan yok oluyor

Ancak bu olumlu gelişmeye rağmen, Brezilya’nın ormansızlaşma oranı hala 2012’deki tarihi düşük seviyenin neredeyse iki katı. Bu dönemde yaklaşık 9 bin kilometrekarelik bir alanın yok edildiği belirtiliyor. Bu, Lula hükümetinin karşı karşıya olduğu zorlukların büyüklüğünü ve ormansızlaşmayı durdurma hedefine ulaşmak için daha fazla çabanın gerekliliğini gösteriyor.

4. Ozon tabakası iyileşiyor

Ozon tabakası, dünyamızı zararlı ultraviyole (UV) ışınlarından koruyarak yaşam için elzem bir koruma sağlar. 1980’lerde bilim insanları, ozon tabakasında ciddi bir incelme olduğunu keşfetti. Bu incelme, özellikle Antarktika üzerinde belirginleşiyordu ve soğutucu sistemlerde, aerosollerde ve çözücülerde kullanılan kloroflorokarbonlar (CFC’ler) bunun en büyük nedenleri arasındaydı.

Uluslararası toplumun bu soruna karşı koymak için bir araya gelmesiyle, 1989 yılında Montreal Protokolü yürürlüğe girdi. Bu anlaşma, CFC’lerin ve diğer ozon tabakasına zarar veren kimyasalların kullanımını yasaklayarak, ozon tabakasının onarılması yolunda önemli bir adım attı. Bu sayede, ozon tabakasındaki zararın yavaş yavaş onarıldığı gözlemlendi ve Montreal Protokolü, dünya çapında çevresel bir başarı hikayesi olarak kabul edildi.

BM: Ozon tabakasında 35 yıl sonra iyileşme gözlendi, on yıllar içinde normale dönebilir
Ozon tabakasını incelten yasaklı gazlar, gizemli bir artışla rekor seviyelere yükseliyor

Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen bir panelin açıklamasına göre, ozon tabakası önümüzdeki on yıllar içinde tamamen iyileşme yolunda ilerliyor. Eğer küresel politikalar bu yönde devam ederse, ozon tabakasının 2040 yılına kadar çoğu bölge için 1980 öncesi seviyelerine dönmesi bekleniyor.

Kutup bölgelerinde ise bu süreç biraz daha uzun olacak; Arktik için 2045, Antarktika için ise 2066 yılı öngörülüyor.

iklim krizi

5. Elektrikli araçlarla karbon salımını azaltılıyor

Elektrikli araçlar (EV), küresel ısınmanın etkileriyle mücadelede kilit bir rol oynuyor. Geleneksel benzinli ve dizel otomobillere kıyasla, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji kaynakları kullanıldığında çok daha az karbon emisyonu üretiyor. Bu, karayolu taşımacılığını karbonsuzlaştırma çabalarında önemli bir adımı temsil ediyor.

2023 yılı, elektrikli araçların popülaritesinde önemli bir artışın yaşandığı bir yıl oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde satışlar tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşırken, Çin ve Avrupa’da da elektrikli araçlara olan talep artış gösterdi.

Uluslararası Enerji Ajansı‘na göre, kara taşımacılığı, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık altıda birinden sorumlu. Bu bağlamda, 2023 içerisinde Amerikalı tüketiciler tarafından 1 milyon adet tam elektrikli aracın satın alınması, elektrikli araçların giderek daha fazla kabul gördüğünün ve tercih edildiğinin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Bloomberg New Energy Finance‘in raporuna göre, elektrikli araçlar ABD’de yılın ilk yarısında yapılan tüm yeni araç satışlarının yaklaşık yüzde 8’ini oluşturdu. Çin’de bu oran yüzde 19’a, tüm dünyada ise yüzde 15’e ulaştı.

Avrupa’da elektrikli araç satışları, 2023’ün ilk dokuz ayında yüzde 47 artış gösterdi. Bazı araç satıcıları, tüketicilerin daha ucuz elektrikli araç modellerini beklediğini ve önümüzdeki iki üç yıl içinde satışların daha da artabileceğini belirtiyor. Elektrikli araçlara olan bu artan ilgi, sadece çevre dostu bir taşımacılık seçeneği sunmakla kalmıyor, aynı zamanda fosil yakıt tüketiminin azaltılması ve şehirlerin hava kalitesinin iyileştirilmesine de katkıda bulunuyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması, karbonsuz bir geleceğe doğru atılan önemli adımlardan biri olarak kabul ediliyor ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir rol oynuyor.

Burada da önemli olan elektrikli araçların elektriğini “temiz enerji”den elde etmesinin yanı sıra, bu araçların ihtiyaç duyduğu pillerin ihtiyaç duyduğu lityumun üretimi sırasında gezegene ve verilen zararların hesap edilmiyor oluşu.

Lityum krizi kapıda
Lityum piller temiz bir alternatif mi yoksa çevre için yeni bir tehdit mi?
Yapay zeka lityum içeren pillere alternatif buldu

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.