İklim KriziManşet

‘2023 açık ara en sıcak yıl, iklim eylemsizliğinin maliyeti artıyor’

0
İklim değişikliği
Fotoğraf: Markus Spiske / Unsplash

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından yayınlanan yeni bir rapor, iklim değişikliğinin önemli göstergeleri olan sera gazı seviyeleri, yüzey sıcaklıkları, okyanus ısısı ve asitlenmesi, deniz seviyesinin yükselmesi, Antarktika deniz buzu örtüsü  ve buzulların geri çekilmesi konularında bir kez daha rekorlar kırıldığını ve bazı durumlarda bu rekorların yerle bir edildiğini gösteriyor.

WMO Küresel İklimin Durumu 2023 başlıklı rapora göre, sıcak dalgaları, seller, kuraklıklar, orman  yangınları ve hızla yoğunlaşan tropikal siklonlar, sefalet ve kargaşaya neden olarak milyonlarca insanın günlük yaşamını altüst etti ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayba yol açtı.

WMO raporu, 2023’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olduğunu ve küresel ortalama yüzey sıcaklığının sanayi öncesi temel değerin 1,45 °C (± 0,12 °C belirsizlik payı ile) üzerinde olduğunu doğruladı. Bu, kayıtlara geçen en sıcak on yıllık dönem oldu.

Küresel İklimin Durumu Raporu 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü öncesinde yayınlandı. Rapor aynı zamanda  BM Kalkınma Programı ve WMO tarafından 21 Mart’ta başlatılacak yeni bir iklim eylem  kampanyasına da zemin hazırlıyor. Rapor, 21-22 Mart tarihlerinde Kopenhag‘da yapılacak iklim  bakanları toplantısındaki tartışmalara da ışık tutacak.

WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, “İklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması‘nın 1,5° C sınırına -şu anda geçici olarak da olsa- hiç bu kadar yaklaşmamıştık. WMO topluluğu dünyaya Kırmızı Alarm veriyor. İklim değişikliği sıcaklıklardan çok daha fazlası. Özellikle 2023’te tanık olduğumuz eşi benzeri  görülmemiş okyanus sıcaklığı, buzulların geri çekilmesi ve Antarktika‘daki deniz buzu kaybı özel bir endişe kaynağı” dedi.

2023’te ortalama bir günde, küresel okyanusun neredeyse üçte biri, hayati önem taşıyan ekosistemlere ve gıda sistemlerine zarar veren bir deniz sıcak dalgası tarafından etkilendi. 2023’ün sonuna doğru, okyanusun yüzde 90’ından fazlası, yıl içinde bir noktada sıcak dalgası koşullarına maruz kaldı.

Ön verilere göre, küresel referans buzul seti, hem batı Kuzey Amerika hem de Avrupa‘daki aşırı erimenin etkisiyle (1950’den bu yana) kayıtlardaki en büyük buz kaybını yaşadı.

İklim değişikliği sosyal eşitsizliği tetikliyor

Antarktika’daki deniz buzu miktarı kayıtlara geçen en düşük seviyedeydi ve kış sonundaki maksimum miktar bir önceki rekor yılın 1 milyon km altında,  yani Fransa ve Almanya‘nın toplam büyüklüğüne eşitti.

Celeste Saulo, “İklim krizi insanlığın karşı karşıya olduğu en önemli zorluk ve artan gıda güvensizliği, nüfusun yerinden edilmesi ve biyoçeşitlilik kaybının da tanıklık ettiği üzere eşitsizlik kriziyle yakından ilişkili” dedi.

iklim değişikliği

1850’den 2023’e kadar yıllık küresel ortalama sıcaklık anomalileri (1850-1900’e göre). Veriler altı veri setinden alınmıştır.

Dünya genelinde akut gıda güvensizliği yaşayan insan sayısı iki kattan fazla artarak COVID-19 salgınından önce Dünya Gıda Programı tarafından izlenen 78 ülkede 149 milyon iken, 2023 yılında 333 milyona çıktı. Rapora göre, hava ve iklimdeki aşırılıklar temel neden olmayabilir, ancak ağırlaştırıcı faktörler.

İklim şoklarının dayanıklılığı nasıl zayıflattığını ve en savunmasız nüfuslar arasında yeni koruma  riskleri yarattığını gösteren hava tehlikeleri, 2023 yılında yerinden edilmeyi tetiklemeye devam etti.

Bununla birlikte uzmanlar, “bir umut ışığı var” diyor.

Temel olarak güneş radyasyonu, rüzgar ve su döngüsünün dinamik güçleri tarafından yönlendirilen yenilenebilir enerji üretimi, dekarbonizasyon hedeflerine ulaşma potansiyeli nedeniyle iklim eyleminde ön plana çıktı. 2023 yılında, yenilenebilir kapasite ilaveleri 2022 yılına göre neredeyse yüzde 50 artarak toplam 510 gigawatt’a (GW) ulaştı; bu, son yirmi yılda gözlemlenen en yüksek oran.

NATO Şefi: İklim değişikliği, küresel güvenliğe zarar veriyor
Akdeniz’de iklim değişikliğine bağlı kitlesel ölümler artıyor

İklim liderleri toplanıyor

21-22 Mart tarihlerinde Kopenhag İklim Bakanları toplantısında, dünyanın dört bir yanından iklim liderleri ve bakanlar, hızlandırılmış iklim eylemi için Dubai‘deki COP28‘den bu yana ilk kez bir araya gelecek. Şubat 2025 son tarihi öncesinde ülkelerin Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC’ler) arttırmak ve COP29’da ulusal planları eyleme dönüştürmek için finansman konusunda iddialı bir anlaşma sağlamak gündemin üst sıralarında yer alacak.

Celeste Saulo, “İklim Eylemi şu anda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, ulusal azaltım ve uyum planlarını bilgilendirmek için iklim hizmetlerini sunma ve kullanma kapasitesinin eksikliği nedeniyle engelleniyor. Yeni nesil Ulusal Katkı Beyanları’nın bilime dayalı olmasını sağlamak üzere bilgi hizmetleri sunabilmeleri için Ulusal Meteoroloji ve Hidroloji Hizmetlerine yönelik desteği arttırmamız gerekiyor” dedi.

İklim değişikliği ve sera gazları

Üç ana sera gazının – karbondioksit, metan ve azot oksit – gözlemlenen konsantrasyonları 2022’de rekor seviyelere ulaştı. Belirli lokasyonlardan alınan gerçek zamanlı veriler 2023 yılında da artışın devam edeceğini gösteriyor.

CO2 seviyeleri sanayi öncesi döneme kıyasla yüzde 50 daha yüksek ve ısıyı atmosferde hapsediyor. CO2’nin uzun ömrü, sıcaklıkların önümüzdeki uzun yıllar boyunca artmaya devam edeceği anlamına geliyor.

İklim değişikliği ve sıcaklık

2023’teki küresel ortalama yakın yüzey sıcaklığı, sanayi öncesi 1850-1900 ortalamasının 1,45 ± 0,12°C üzerindeydi. 2023 yılı, 174 yıllık gözlemsel kayıtlardaki en sıcak yıl oldu. Böylece, önceki en sıcak yıllar olan 1850-1900 ortalamasının 1,29 ± 0,12°C üzerindeki 2016 ve 1,27 ± 0,13°C üzerindeki 2020 yıllarının rekorunu da kırdı.

2014-2023 on yıllık ortalama küresel sıcaklık 1850-1900 ortalamasının 1.20 ±0.12°C üzerinde gerçekleşti. Küresel olarak, Haziran’dan Aralık’a kadar her ay, ilgili ay için rekor düzeyde sıcak geçti. Eylül 2023 özellikle dikkat çekici ve Eylül ayı için bir önceki küresel rekoru büyük bir farkla (0,46 ila 0,54°C) aştı.

Küresel sıcaklıktaki uzun vadeli artış, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarının artmasından kaynaklanıyor. 2023’ün ortasında La Niña‘dan El Niño koşullarına geçiş, 2022’den 2023’e kadar sıcaklıktaki hızlı artışa katkıda bulundu.

Küresel ortalama deniz yüzeyi sıcaklıkları Nisan ayından itibaren rekor seviyeye ulaştı, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında rekorlar büyük farkla kırıldı. Kuzey Atlantik’in doğusunda, Meksika Körfezi ve Karayipler‘de, Kuzey Pasifik‘te ve Güney Okyanusu‘nun geniş alanlarında olağanüstü sıcaklıklar kaydedildi ve yaygın deniz ısı dalgaları yaşandı.

Kuzeydoğu Atlantik gibi bazı olağandışı ısınma alanları, Tropikal Pasifik‘te gözle görülür bir şekilde mevcut olan El Niño ile ilişkili tipik ısınma modellerine karşılık gelmiyor.

İklim değişikliği ve okyanus ısısı

Verilerin birleştirilmiş analizine göre, okyanus ısı içeriği 2023 yılında en yüksek seviyesine ulaştı. Isınma oranları özellikle son yirmi yılda güçlü bir artış gösterdi.

Isınmanın devam etmesi, yüzlerce ila binlerce yıllık ölçeklerde geri döndürülemez bir değişim bekleniyor.

İklim değişikliği

2023’e kadar her pikselde en yüksek Deniz Sıcak Hava Dalgası kategorisini gösteren küresel harita (referans dönemi 1982-2011). Açık gri, bir pikselde tüm yıl boyunca hiçbir MHW meydana gelmediğini gösterir; (b) Yılın herhangi bir gününde bir MHW yaşayan okyanus yüzeyinin yüzdesini gösteren yığılmış çubuk grafiği; (c) Okyanus yüzeyi üzerinde ortalama MHW günlerinin kümülatif sayısını gösteren yığılmış çubuk grafiği. (d) 1982’den günümüze kadar MHW yaşanan okyanus yüzeyinin toplam yüzdesini gösteren yığılmış çubuk grafiği. Veriler Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) Optimum Enterpolasyon Deniz Yüzeyi Sıcaklığı (OISST).

Daha sık ve yoğun deniz ısı dalgaları, deniz ekosistemleri ve mercan resifleri üzerinde derin olumsuz  etkilere sahiptir.

Okyanuslar, 2016’daki yüzde 23’lük bir önceki rekorun oldukça üzerinde, ortalama yüzde 32’lik bir günlük  deniz sıcak dalgası kapsamı yaşadı. 2023’ün sonunda, 20°G ve 20°K arasındaki küresel okyanusun çoğu Kasım ayının başından bu yana sıcak hava dalgası koşullarındaydı.

Kuzey Atlantik‘te Kuzey Yarımküre ilkbaharında başlayan, eylül ayında zirveye ulaşan ve yıl sonuna kadar devam eden yaygın deniz sıcak dalgaları özellikle dikkat çekicidir. 2023’ün sonunda Kuzey Atlantik’te sıcaklıkların ortalamanın 3°C üzerinde seyrettiği geniş bir şiddetli ve aşırı deniz sıcak dalgası bandı görüldü.

Akdeniz, üst üste on ikinci yıl boyunca güçlü ve şiddetli deniz sıcak dalgalarının neredeyse tamamını yaşadı. Karbondioksit emiliminin bir sonucu olarak okyanus asitlenmesi arttı.

Deniz seviyesinin yükselmesi

2023 yılında, küresel ortalama deniz seviyesi uydu kayıtlarında (1993’ten bu yana) rekor seviyeye  ulaşarak, devam eden okyanus ısınmasının (termal genişleme) yanı sıra buzulların ve buz  tabakalarının erimesini yansıttı.

Son on yıldaki (2014-2023) küresel ortalama deniz seviyesi yükselme oranı, uydu kayıtlarının ilk on yılındaki (1993-2002) deniz seviyesi yükselme oranının iki katından fazla olarak belirlendi.

İklim değişikliği ve kriyosfer

Antarktika deniz buzu kapsamı Şubat 2023’te uydu dönemi için (1979’dan beri) mutlak rekor düşük seviyeye ulaştı ve Haziran’dan Kasım başına kadar yılın en düşük seviyesinde kaldı. Eylül ayındaki yıllık maksimum 16,96 milyon km2 ile 1991-2020 ortalamasının yaklaşık 1,5 milyon km2 altında ve bir önceki rekor düşük maksimumun 1 milyon km2 altında kaldı.

İklim değişikliği

Ocak ayından Aralık ayına kadar günlük Antarktika deniz buzu kapsamı, 1991-2020 iklim normaline (koyu mavi) karşı 2023 (kırmızı) koşullarını ve her gün için rekor en yüksek ve en düşük kapsamları (orta mavi) gösteriyor. Münferit yıllar açık mavi ile gösteriliyor. ABD Ulusal Kar ve Buz Veri Merkezi.

Kuzey Kutbu’ndaki deniz buzu miktarı normalin oldukça altında kaldı, yıllık maksimum ve minimum deniz buzu miktarları sırasıyla kayıtlardaki en düşük beşinci ve altıncı değerler oldu.

Buz tabakaları: Grönland Buz Tabakası ve Antarktika Buz Tabakası olmak üzere iki ana buz  tabakası bulunuyor. İki buz tabakası birleştirildiğinde, kayıtlardaki en yüksek yedi erime yılı 2010’dan bu yana gerçekleşti ve ortalama kütle kaybı oranları 1992-1996 yılları arasında yılda 105 Gigaton’dan 2016-2020 yılları arasında yılda 372 Gigaton’a yükseldi.

Bu, son dönemde buz  tabakalarına atfedilen küresel deniz seviyesi artışının yılda yaklaşık 1 mm’sine eşdeğer.

Grönland Buz Tabakası 2022-2023 hidrolojik yılında kütle kaybetmeye devam etti. Grönland’ın Summit istasyonunda kaydedilen en sıcak yaz oldu ve bir önceki rekordan 1,0 °C daha sıcaktı. Uydu  erime alanı verileri, buz tabakasının 2012 ve 2010’daki aşırı erime sezonundan sonra kayıtlardaki (1978-2023) üçüncü en yüksek kümülatif erime günü alanına sahip olduğunu gösteriyor.

Buzullar: 2022-2023 hidrolojik yılına ilişkin ön veriler, hem Batı Kuzey Amerika hem de Avrupa‘daki  aşırı negatif kütle dengesi nedeniyle küresel referans buzul setinin kayıtlardaki en büyük buz kaybına (1950-2023) uğradığını gösteriyor.

Avrupa Alplerindeki buzullar aşırı bir erime mevsimi yaşadı. İsviçre‘de buzullar son iki yılda kalan hacimlerinin yaklaşık yüzde 10’unu kaybetti. Batı Kuzey Amerika, 2023 yılında 2000-2019 dönemi için ölçülen oranlardan beş kat daha yüksek bir oranda rekor buzul kütle kaybına uğradı. Batı Kuzey Amerika’daki buzullar 2020-2023 döneminde 2020 hacimlerinin tahmini yüzde 9’unu kaybetti.

İklim değişikliği ve mental sağlık ilişkisi: Doğrudan etkileyebilir mi?

İklim değişikliğine bağlı aşırı hava ve iklim olayları

Aşırı hava ve iklim olaylarının, üzerinde yaşanılan tüm kıtalar üzerinde önemli sosyo-ekonomik etkileri  oldu. Bunlar arasında büyük seller, tropikal siklonlar, aşırı sıcaklık ve kuraklık ve bunlara bağlı orman yangınları yer alıyor.

Daniel Akdeniz Kasırgası‘nın aşırı yağışlarına bağlı sel felaketi Yunanistan, Bulgaristan, Türkiye ve  Libya‘yı etkiledi, özellikle Eylül ayında Libya’da ağır can kayıpları yaşandı.

Araştırma: İklim değişikliği Libya’yı vuran fırtınayı yüzde 40 daha şiddetli hale getirdi
DSÖ: Libya’daki durum endişe verici

Şubat ve Mart aylarında meydana gelen Tropikal Siklon Freddy, Madagaskar, Mozambik ve Malawi üzerinde büyük etkileri olan dünyanın en uzun ömürlü tropikal siklonlarından biriydi.

Mayıs ayında meydana gelen Tropikal Siklon Mocha, Bengal Körfezi‘nde şimdiye kadar gözlemlenen en şiddetli siklonlardan biriydi ve Sri Lanka‘dan Myanmar‘a, Hindistan ve Bangladeş’e kadar alt bölge  genelinde 1,7 milyon kişinin yerinden edilmesine neden oldu ve akut gıda güvensizliğini daha da  kötüleştirdi.

Otis Kasırgası birkaç saat içinde uydu çağındaki en hızlı yoğunlaşma oranlarından biri maksimum Kategori 5 sistemine ulaştı. Kasırga 24 Ekim’de Meksika‘nın Acapulco sahil beldesini vurarak yaklaşık 15 milyar ABD doları tutarında ekonomik kayba yol açtı ve en az 47 kişinin ölümüne neden oldu.

Aşırı sıcaklar dünyanın birçok bölgesini etkiledi. Bunlardan en önemlileri özellikle Temmuz ayının ikinci yarısında Güney Avrupa ve Kuzey Afrika‘da yaşandı. İtalya‘da sıcaklıklar 48,2 °C’ye ulaşırken, Tunus‘ta 49,0°C, Agadir‘de (Fas) 50,4°C ve Cezayir‘de 49,2°C ile rekor düzeyde yüksek sıcaklıklar rapor edildi.

Kanada‘nın orman yangını sezonu kayıtlara geçen en kötü sezon oldu. Yıl boyunca ulusal çapta yanan toplam alan 14.9 milyon hektardı ve uzun vadeli ortalamanın yedi katından fazlaydı.

Yangınlar ayrıca özellikle Kanada’nın doğusu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeydoğusundaki yoğun nüfuslu bölgelerde ciddi duman kirliliğine yol açtı.

Yılın en ölümcül tek orman yangını Hawaii’de meydana geldi; en az 100 kişinin hayatını kaybettiği yangın, ABD’de 100 yıldan uzun bir süredir meydana gelen en ölümcül orman yangını oldu ve tahmini ekonomik kayıp 5,6 milyar ABD doları oldu.

Uzun süreli kuraklık kuzeybatı Afrika ve İber Yarımadası‘nın bazı bölgelerinin yanı sıra orta ve  güneybatı Asya’nın bazı bölgelerinde devam etti. Kuraklık Orta Amerika ve Güney Amerika’nın birçok  bölgesinde yoğunlaştı.

Kuzey Arjantin ve Uruguay‘da Ocak’tan Ağustos’a kadar yağışlar ortalamanın yüzde 20 ila yüzde 50 altında kaldı, bu da ürün kayıplarına ve düşük su depolama seviyelerine yol açtı.

İklim krizi gıda güvenliğini tehdit eden bitki pandemilerinin yayılımını kolaylaştırıyor
‘Sıcak kış’ döngüleri bozdu: Baharın müjdecisi flamingolar, Tuz Gölü’ne erken geldi
Brezilya’da hissedilen sıcaklık 60 dereceyi geçerek rekor kırdı

İklim değişikliğinin sosyo-ekonomik etkileri

Hava ve iklim tehlikeleri, gıda güvenliği, nüfusun yerinden edilmesi ve hassas nüfuslar üzerindeki  etkilerle ilgili zorlukları daha da kötüleştirdi. Yeni, uzun süreli ve ikincil yerinden edilmeleri tetiklemeye  devam etti ve çok nedenli karmaşık çatışma ve şiddet durumları nedeniyle zaten yerinden edilmiş olan birçok kişinin kırılganlığını artırdı.

İklim değişikliği

2005’ten bu yana yetersiz beslenmenin küresel yaygınlığı (yüzde olarak) ve yetersiz beslenenlerin sayısı (milyon olarak). Tüm seri, Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu 2023’ün yayınlanmasından bu yana yayınlanan yeni bilgileri yansıtacak şekilde güncellendi.

Afetlerin etkisini azaltmanın temel bileşenlerinden biri, etkili çoklu tehlike erken uyarı sistemlerine  sahip olmaktır. Herkes için Erken Uyarılar (Early Warnings for All) girişimi, 2027 yılı sonuna kadar herkesin erken uyarı sistemleri tarafından korunmasını sağlamayı amaçlıyor.

Yerel afet risk azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve uygulanması, Sendai Afet Risk Azaltma Çerçevesinin kabul edilmesinden bu yana arttı.

Raporda, Covid- 19 salgını öncesinde Dünya Gıda Programı tarafından izlenen 78 ülkede 149 milyon kişi olan dünya genelinde akut gıda güvensizliği yaşayan kişi sayısının iki kattan fazla artarak, 2023 yılında 333 milyon kişiye ulaştığına dair rakamlar aktarılıyor.

WFP Küresel açlık seviyeleri  2021’den 2022’ye kadar değişmedi. Ancak bunlar hala COVID-19 pandemisi öncesi seviyelerin çok üzerinde: 2022’de küresel nüfusun yüzde 9,2’si (735,1 milyon kişi) yetersiz beslendi.

Uzun süren  çatışmalar, ekonomik gerilemeler ve yüksek gıda fiyatları, dünya çapında devam eden ve yaygın çatışmaların yol açtığı yüksek tarımsal girdi maliyetleri ile daha da kötüleşerek, yüksek küresel gıda güvensizliği seviyelerinin temelini oluşturuyor.

Bu durum, iklim değişikliği ve aşırı hava koşullarının etkileriyle daha da kötüleşiyor. Örneğin Güney Afrika’da Şubat 2023’te Freddy Siklonu‘nun geçişi Madagaskar, Mozambik, güney Malavi ve  Zimbabve‘yi etkiledi. Sel, geniş tarım alanlarını sular altında bıraktı ve ürünlere ve ekonomiye ciddi zarar verdi.

Temel olarak güneş radyasyonu, rüzgar ve su döngüsünün dinamik güçleri tarafından yönlendirilen yenilenebilir enerji üretimi, karbonsuzlaştırma hedeflerine ulaşma potansiyeli nedeniyle iklim eyleminde ön plana çıktı.

Dünya çapında önemli bir enerji dönüşümü halihazırda devam ediyor. 2023 yılında yenilenebilir kapasite ilaveleri 2022 yılına göre neredeyse yüzde 50 artarak toplam 510 gigawatt’a (GW) ulaştı.

Bu büyüme, son yirmi yılda gözlemlenen en yüksek orana işaret ediyor ve COP28’de belirlenen, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini küresel olarak üç katına çıkararak 11 bin GW’a ulaşma temiz enerji hedefine ulaşma potansiyelini gösteriyor.

İklim değişikliği ve iklim finansmanı

2021/2022 döneminde, iklimle ilgili küresel finansman akışları 2019/2020 seviyelerine kıyasla neredeyse iki katına çıkarak yaklaşık 1,3 trilyon ABD dolarına ulaştı. Buna rağmen, Climate Policy Initiative’e göre, izlenen iklim finansmanı akışları küresel GSYH’nin yalnızca yaklaşık yüzde 1’ini temsil ediyor.

Büyük bir finansman açığı bulunuyor. Ortalama bir senaryoda, 1,5°C’lik bir yol için, yıllık iklim finansmanı yatırımlarının altı kattan fazla artarak 2030 yılına kadar neredeyse 9 trilyon ABD dolarına ve 2050 yılına kadar da 10 trilyon ABD dolarına ulaşması gerekiyor.

Eylemsizliğin maliyeti daha da yüksek. 2025-2100 dönemini kapsayacak şekilde, eylemsizliğin toplam maliyetinin, yani, olağan senaryodaki kayıplar ile 1,5°C’lik bir patikada ortaya çıkan kayıplar arasındaki farkın, 1.266 trilyon ABD doları olduğu tahmin ediliyor; ancak bu rakamın dramatik bir şekilde düşük bir tahmin olması muhtemel.

Uyum finansmanı yetersiz kalmaya devam ediyor. Uyum finansmanı 2021/2022 döneminde 63 milyar ABD doları ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmış olsa da, küresel uyum finansmanı açığı giderek büyüyor ve sadece gelişmekte olan ülkelerde 2030 yılına kadar ihtiyaç duyulan yıllık 212  milyar ABD dolarının oldukça gerisinde kalıyor.

Ortak rapora; BM kuruluşları, Ulusal Meteoroloji ve Hidroloji Hizmetleri (NMHS) ve Küresel Veri ve Analiz Merkezlerinin yanı sıra Bölgesel İklim Merkezleri, Dünya İklim Araştırma Programı (WCRP), Küresel Atmosfer İzleme (GAW), Küresel Kriyosfer İzleme ve ECMWF tarafından işletilen Copernicus İklim Değişikliği Hizmeti de dahil olmak üzere onlarca uzman ve ortak katkıda bulundu.

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.