Enerjiİklim KriziManşetTürkiye

Rapor: Sıfır karbon teknolojileri konusunda Çin, AB ve ABD arasında büyük rekabet 

0

Çin, AB ve ABD‘nin liderlik için yarıştığı sıfır karbon teknolojileri konusunda küresel zirve yarışı devam ediyor. Tüm ülkeler, sosyo-ekonomik faydalarıyla birlikte bu yeni sanayi çağında kendilerini konumlandırmaya çalışıyor.

Yenilenebilir enerji, bataryalı elektrikli araçlar ve ısı pompaları alanında üretim ve  yatırım yapmak, teknoloji yarışında ön sıralarda yer alan ülkeler için rekabet avantajı sağlıyor.

Hindistan‘ın başlangıçtaki konumu diğer ekonomilerin mali alanıyla karşılaştırılamaz olsa da, küresel tedarik zincirindeki önemini arttırmak için önemli bir potansiyele sahip. Japonya zayıf politikalar nedeniyle potansiyelini henüz tam olarak kullanamıyor.

Strategic Perspectives tarafından hazırlanan yeni rapor, beş büyük ekonominin temel  karbonsuzlaşma teknolojilerindeki üretim, dağıtım ve yatırım performanslarını ilk kez  karşılaştırıyor.

Rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı, Çin’in 14’üncü Beş Yıllık Planı, Hindistan’ın Enerji Koruma Yasası, Japonya’nın Yeşil Büyüme Stratejisi ve son olarak ABD Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) gibi ulusal  geçiş planlarının nasıl endüstriyel büyümenin lokomotifleri haline geldiğini gösteriyor.

‘Büyük ekonomiler arasında net sıfır sanayi yarışı devam ediyor’

Analiz, uluslararası araştırma grubu Zero Carbon Analytics‘in desteğiyle sunulan mevcut verilere dayanıyor.

Strategic Perspectives İcra Direktörü Linda Kalcher, “Sıfır karbon teknolojilerine dayalı yeni bir sanayi dönemi ortaya çıktı. Çin, AB ve ABD,  büyüyen küresel pazarlarda en büyük payları kapmak ve iç talepleri için arzı güvence altına almak  için yarışıyor. Ya liderlik edeceğiniz ya da geride kalma riskiyle karşı karşıya kalacağınız bir  dünyada, sıfır karbon teknolojileri üretmek endüstriyel büyüme, inovasyon ve rekabet gücü için bir  ön koşul haline geliyor” diyor.

Raporun bulgularını değerlendiren Strategic Perspectives Direktörü Neil Makaroff, “Büyük ekonomiler arasındaki net sıfır sanayi yarışı devam ediyor. Çin’in endüstriyel liderliği, büyüme ve istihdam yaratma konusunda başarılı olduğunu kanıtlayarak ABD’yi IRA’yı başlatmaya teşvik etti” diye belirtiyor.

Makaroff, “Net sıfıra geçişte treni kaçıran ülkeler büyük olasılıkla endüstriyel kalkınmada geride kalacak ve yüksek maliyetli gaz, petrol ve kömüre bağımlı kalmaya devam edecekler. Hedeflenen mali destek veya yeni ekonomik ortaklıklar, tüm ülkelerin teknoloji yarışına katılabilmesini ve adil bir enerji dönüşümünü sağlayabilmek için çok  önemlidir” diye ekliyor.

Kalcher, “Sıfır karbon teknolojileri, fosil yakıtların yerini bazılarının düşündüğünden daha hızlı alma potansiyeline sahip. Bu da, COP28‘de ve ülke içinde iddialı aşamalı çıkış tarihlerinin belirlenmesinin sadece istekli bir şey olmadığı, daha ziyade büyük ekonomilerin hangi yönde  ilerlediğinin bir yansıması olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullanıyor.

Makaroff, “Avrupa yenilenebilir enerji kaynaklarını, ısı pompalarını ve elektrikli araçları hızla yaygınlaştırırken, rehavete kapılamaz. Net sıfıra doğru küresel yarıştaki konumunu korumak için Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı büyük bir yeniden sanayileşme planına dönüştürmenin zamanı geldi. Güneş panelleri, bataryalar ve ısı pompaları için fabrikalar inşa etmek sadece Avrupa’nın net sıfıra geçişini güvence altına almakla kalmayacak, aynı zamanda kaliteli istihdam yaratacaktır” dedi.

Beş ekonomiye ilişkin temel bulgular

Çin, analiz edilen çoğu alanda açık ara önde. Fotovoltaik güneş panelleri, rüzgar türbinleri (narcelle) ve bataryalar için lityum hücrelerin yanı sıra istihdam ve yatırımların üretiminde  en büyük ilerlemeleri gösteriyor. Ülke, büyüyen net sıfır pazarının büyük bir bölümünü ele geçirmenin yanı sıra dünyanın geri kalanı için teknoloji ve bileşen tedarik zincirlerini kontrol  etmeyi hedefliyor.

AB, 2022’de tüm elektrik üretiminin yüzde 22’sini rüzgar ve güneş enerjisinden elde etti. Elektrik üretiminde en büyük rüzgar ve güneş payına sahip AB, ekonomisini hızla karbondan arındırıyor. AB ayrıca ısı pompası yatırımı ve kullanımında da lider konumda. Yeşil istihdam, bataryalı elektrikli araç satışları, rüzgar enerjisi üretimi ve yatırımlar konusunda Çin’in en güçlü rakibi konumunda.

ABD araştırma, geliştirme ve demonstrasyon yatırımları yoluyla inovasyon konusunda en güçlü performansı sergiliyor. Toplam harcamalarda Çin ile, kişi başına düşen harcamalarda ise Japonya ile başa baş bir yarış içinde. Enflasyon Azaltma Yasası’nın Çin’in liderliğine meydan okuması ve ABD’nin  yatırımlar, istihdam ve elektrikte yenilenebilir enerji payı konusunda AB’nin önüne geçmesini sağlaması bekleniyor; şu anda Çin’in önünde ikinci sırada yer alıyor.

Araştırma, geliştirme ve demonstrasyon kişi başına göre değerlendirildiğinde Japonya inovasyon konusunda güçlü bir rakip. Bataryalı elektrikli araçlar, plug-in hibritler ve hibrit otomobiller birlikte ele  alındığında, Japonya 2021 yılında bu araçlardan oluşan en büyük filoya sahip ülke konumundadır. Japonya, kömürden çıkışla birlikte enerji dönüşümüne tam olarak bağlı kalırsa ve ısıtma ve soğutma için ısı pompası kullanımında daha güçlü teşvikler uygularsa çok daha rekabetçi olabilir.

Hindistan, kendisini küresel net sıfır tedarik zincirinde konumlandırmak isteyen gelişmekte olan bir ekonomi konumunda. Hala farklı zorluklarla karşı karşıya, ancak daha fazla mali destek alırsa bunların üstesinden daha hızlı gelebilir. Hindistan, güneş ve rüzgarı elektrik üretimine dahil etme konusunda ilerleme kaydederek 2017 rakamlarına göre payını neredeyse iki katına çıkardı (yüzde 5’ten yüzde 9’a). Ek yatırımlarla Hindistan, diğer sektörlerde de başarılı net sıfır kalkınma için bir vitrin haline gelebilir. Elektrikli araç sektörünün 2022 ve 2030 yılları arasında yıllık yüzde 49 bileşik büyüme oranıyla büyümesi bekleniyor.

Uzmanlar ne diyor?

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) Avrupa Direktörü Arjun Flora:

“Strategic Perspectives’in bu raporu, daha temiz enerjiye küresel geçişte yeni bir aşamaya girdiğimizi ve büyük ekonomilerin kilit teknolojilerde büyüme için kendilerini konumlandırmak üzere politika girişimleri yoluyla rekabet ettiklerini göstermektedir. Bu değişimin ön saflarında yer alanlar, önümüzdeki on yıllarda yeni iş alanları, daha güvenli ve verimli enerji sistemleri ve vatandaşların ve bölgelerin sağlığının iyileştirilmesi gibi sosyo-ekonomik faydalar elde edecekler. Gidilecek yön bellidir: dünya çapında enerji piyasalarını halihazırda dönüştürmekte olan yenilenebilir enerji devriminin öncülüğünde daha fazla elektrifikasyon. Fosil yakıt kullanımını artırarak bu değişimi geciktirmeye ya da inkâr etmeye devam eden ülkeler bu fırsatı kaçırma riskiyle karşı karşıyadır.”

Ember Küresel Analizler Lideri Dave Jones:

“Geleceğin enerji sistemi, belkemiğini güneş ve rüzgârın oluşturduğu temiz enerji üzerine yeniden inşa edilecektir. Bu beş büyük ekonomi küresel elektrik talebinin üçte ikisini temsil ediyor ve dünya çapında başarılı bir elektrik dönüşümünün itici gücü olacaklar. AB’nin bir avantajı var: geçiş süreci daha erken başladı ve Rusya’dan enerji bağımsızlığı elde etmeye çalıştığı için daha da güçlendi. Ancak Çin şu anda yenilenebilir enerji kaynaklarını daha da hızlı inşa ediyor ve ABD yakında ekonomisini dönüştürmeye başlayacak bir yatırım selini serbest bıraktı. Temiz enerji, akıllı elektrifikasyon ile birlikte, sadece net sıfır enerji sektörüne değil, aynı zamanda toplam net sıfır ekonomiye giden yolun kilidini açacaktır. Şimdi öncelik, rüzgar ve güneş enerjisinin temiz, uygun fiyatlı, bir enerji olarak potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmak için dağıtımı hızlandırmak ve darboğazları ortadan kaldırmak olmalıdır.”

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.