Ana Sayfa Blog Sayfa 743

Ekim ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Hormon takviyesi, pestisitler ve doğal olmayan üretim teknikleri ile sebze ve meyvelere neredeyse istediğimiz her zaman market raflarından ulaşabiliyoruz. Ancak besinleri mevsiminde tüketmek hem doğa hem de sağlığımız için oldukça önemli.

Peki Ekim ayında hangi sebze ve meyveler tüketilmeli?

Yeşil Düşünce Derneği tarafından hazırlanan takvim hangi mevsimde neleri yememiz gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

“Sonbaharın en renkli ayı Ekim, hoş geldin!” diyen Dernek, “Serinleyen havalarla birlikte bedenimizin ihtiyaç duyduğu C vitamini ve kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi mineraller açısından zengin sebze ve meyveler olgunlaşmaya, sofralarımızdaki yerini almaya başlıyor” diyor.

Doğayı ve doğal olanı korumak, zehirsiz gıdaya ulaşmak, sağlıklı olmak, yerel küçük üreticileri desteklemek, evinizin ekonomisini korumak ve karbon ayak izini düşürmek için mevsiminde beslenmek en basit çözüm.

Ayrıca, mevsiminde yetişmemiş meyve-sebze, doğa şartlarıyla işbirliği yapılarak değil, doğayla mücadele ederek üretildiğinden, üretiminde hibrid tohum, böcek ilacı ve kimyasal gübre kullanım oranı yükseliyor.

Ekim ayı sebze ve meyveleri

  • Pırasa
  • Soğan
  • Mantar
  • Lahana
  • Ispanak
  • Havuç
  • Yer elması
  • Kapya biber
  • Turp
  • Fındık
  • Karnabahar
  • Domates
  • Greyfurt
  • Ceviz
  • Nar
  • Kestane
  • İncir
  • Mandalina
  • Üzüm
  • Limon
  • Armut
  • Muz
  • Elma
  • Balkabağı
  • Kuşburnu

2022 Nobel Edebiyat Ödülü Fransız yazar Annie Ernaux’nun oldu

Fransız yazar Annie Ernaux, kişisel hafızasını da katarak sosyal eşitsizliği inceleyen otobiyografik eserleriyle “cesaret ve klinik duyarlılığı” için 2022 Nobel Edebiyat Ödülü‘ne layık görüldü.

İsveç Akademisi seçimini açıklarken, 82 yaşındaki Ernaux’un “cinsiyet, dil ve sınıf açısından güçlü eşitsizliklerin damgasını vurduğu bir hayatı, sürekli ve farklı açılardan incelediğini” belirtti.

Edebiyat ödülünü kazanan ilk Fransız kadın olan Ernaux, kazanmanın ” bir sorumluluk” olduğunu söyledi.

Yazar daha önceki açıklamalarında “yazmanın politik bir eylem olduğunu ve toplumsal eşitsizliğe gözlerimizi açtığını” dile getirmişti. Akademi de “Ve bu amaçla dili, hayal gücünün perdelerini yırtmak için kendi deyimiyle bir ‘bıçak’ olarak kullanıyor” açıklamasını yaptı.

Ernaux’nun ilk romanı Boş Dolaplar (Les Armoires Vides) 1974’te yayımlandı, ancak 2008’de yayımladığı Seneler (Les Années),ona uluslararası ün kazandıran eseri oldu.

Akademi, bu kitap hakkında “Ona uluslararası bir ün,  ve edebi takipçiler kazandıran en iddialı projesidir” dedi.

Kuzey Fransa‘daki Normandiya‘da mütevazı bir bakkal ailesinde dünyaya gelen Ernaux, işçi sınıfı geçmişine sadık kalarak Fransız burjuvazisinin kodlarını ve alışkanlıklarını benimsemek için nasıl mücadele ettiğini eserlerine yansıtıyor.

Ernaux’nun 2000 yılında yazdığı Happening (‘L’evenement) adlı romanınından aynı isimle uyarlanan film, 2021’de Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan kazanmıştı. Bu eser 1960’larda Fransa’da hala yasa dışıyken kürtaj olma deneyimlerini anlatıyor.

Akademi, bu hikayedeki 23 yaşındaki anlatıcının yasa dışı kürtajıyla ilgili deneyiminin “klinik olarak kısıtlanmış anlatısının”, Ernaux’nun eserleri arasında bir başyapıt olarak durduğunu söyledi: “Acımasızca dürüst bir metin, parantez içinde son derece berrak bir sesle yansımalar ekliyor, kendine ve okuyucuya tek ve aynı akışta hitap ediyor.”

Bursa Valiliği’nden ‘Medea’ya Göre Ahlak’ oyununa yasak: Sakıncalı içerik!

Bağımsız tiyatro GalataPerform, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin  ‘Medea’ya Göre Ahlak’ oyununu iptal ettiğini duyurdu.

Şenay Gürler ve Özgür Çoban’ın sahnelediği ve 16 Ekim’de gösterimi yapılması planlanan oyunun iptal gerekçesi “içeriğinin sakıncalı bulunması.”

GalataPerform, sosyal medya mesajında iptali duyurdu ve “Tekrar görüşmek dileğiyle” dedi.

“Medea’ya Göre Ahlak oyunumuzun Bursa Tayyare Kültür Merkezi gösterimi, içeriği sakıncalı bulunduğundan Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür Şube Müdürlüğü tarafından iptal edilmiştir. Bursa’daki seyircilerimizin bilgisine, tekrar görüşmek dileğiyle.”

 

 

Oyunda rol alan Şenay Gürler ise yasak kararına #sansürehayır” diyerek tepki gösterdi.

İran asıllı yazar Athena Farrokhzad’ın yazdığı ‘Medea’ya Göre Ahlak’, Medea miti üzerinden ‘kadın’ ve ‘ahlak’ konularını tartışmaya açıyor. Yazar oyununu şöyle anlatıyor:“Bir kadın, bir anne ve bir mülteci olarak, bu bakışla ‘Medea’yı anlamaya çalıştım.”

Yasaklar dizisinde son halka

Bu yaz pek çok sanatçının konseri ve festivaller ‘milli ve manevi hassasiyetler’ gerekçesiyle, özellikle de sosyal medyada belirli gruplar tarafından hedef gösterilmesinin ardından valilik ve kaymakamlıklarca bir bir iptal edilmişti.

İrem Derici’nin Elazığ’daki konseri de iptal!
‣ Zeytinli Rock Festivali de yasaklandı: ‘Bu yaz, yasakçılığın son yazıdır’

Sahnede giydiği kıyafetlerle bir süredir hedef gösterilen sanatçı Gülşen‘in 23 Temmuz’da Şile‘de vereceği konser de kaymakamlık tarafından iptal edilmişti. Dersim‘de düzenlenecek olan Munzur Festivali’nin  ardından  Zonguldak‘taki Kozlu Müzik Festivali Valilik tarafından yasaklanmıştı.

Daha önce Melek Mosso gibi kadın sanatçılar hedefe oturtularak konserlerine izin verilmemiş; Kürt müzisyenler Aynur Doğan ve Mem Ararat‘ın konserleri iptal olmuşNiyazi Koyuncu ve Apolas Lermi’ye de izin verilmemişti. Son olarak geçen hafta İlkay Akkaya‘nın Urfa‘daÇöp kutusuna taşı vereceği konsere de yasak geldi. Urfa Valiliği, sanatçının 25 Eylül’de bir AVM’de vereceği konseri, “genel güvenlik, kamu düzeni, emniyet ve asayiş yönünden uygun görülmediği” gerekçesiyle iptal etti.

Eskişehir’de Anadolu Fest, Ankara’da ODTÜ, İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi festivali gibi pek çok etkinlik de art arda yasaklanmıştı.

 

RTÜK’ten üç kanala para cezası: Albayrak ve Taşkesenlioğlu’nu küçük düşürmüşler

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Sedat Peker’in Serhat Albayrak ve AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu‘yla ilgili iddialarının tartışıldığı Halk TV’ye iki, Tele 1’e iki, KRT’ye de bir para cezası verdi. Üç kanala verilen yüzde üç para cezası kararının gerekçesi ise, iddiaları televizyonda tartışarak Albayrak ve Taşkesenlioğlu’nun “küçük düşürülmesi” olarak gösterildi.

RTÜK üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu bilgileri paylaştı:

“RTÜK Albayrak ve Taşkesenlioğlu’nun avukatlığına soyundu. Sedat Peker’in Serhat Albayrak ve AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’na ilişkin iddialarının tartışıldığı programlar nedeniyle Halk TV’ye 2, Tele 1’e 2, KRT’ye de 1 ceza verdi. Gerekçe küçük düşürülmüşler!

RTÜK’ün Halk TV, Tele 1 ve KRT’ye oy çokluğuyla verdiği % 3 para cezası kararının dayandırıldığı gerekçe Sedat Peker’in iddialarını televizyonda tartışarak Serhat Albayrak ve Zehra Taşkesenlioğlu’nun “küçük düşürülmesi”! Güler misin ağlar mısın!

RTÜK’ün savundukları bitmedi. “İzmir’in kurtuluşunda tek kurşun atmadık” diyen İsmail Kahraman da korunup kollanan şahıslardan. Nihat Sırdar’ın programında bu sözleri eleştirip Cuma Hutbesinde Atatürk’e  yer verilmemesine tepki nedeniyle de Kafa Radyo’ya % 3 idari para cezası.

Haklarında iddialar ithamlar bulunanlarla ilgili her zaman aklanma olanağı mevcutken ve iddiaları araştırması gereken yargıyken RTÜK’ün harekete geçmesi hayli manidar! Zehra Taşkesenlioğlu’nun polis koruma sayısı arttırılmıştı üstüne bir de RTÜK koruması geldi!”

Kafa Radyo ve Sputnik’e de ceza

RTÜK son yapılan toplantısında, Kafa Radyo’da yayınlanan “Nihat’la Muhabbet” programında, Nihat Sırdar’ın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 9 Eylül Cuma hutbesiyle ilgili sözlerinin “eleştiri sınırlarının ötesinde hakaret içeren beyanlar” olduğuna karar verdi. RTÜK, Kafa Radyo’ya para cezası uyguladı.

Radyo Sputnik’in “Ali Çağatay İle Seyir Hali” programında Milletvekili Garo Paylan’a yönelik suikast girişimi iddiaları konuşulurken sarf edilen sözlerin de “Türkiye Cumhuriyeti Devletini zan altında bıraktığı” gerekçesiyle radyoya para cezası kararı verildi.

Feminist Politik Ekoloji Buluşmaları’nın son etkinliğinde Giovanna Di Chiro ile çevre adaleti konuşulacak

Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi, Feminist Politik Ekoloji temalı 43’üncü sayısı ile Eylül 2022’de okurlarıyla buluştu.

Dergi, “Feminist Politik Ekoloji Buluşmaları” serisi kapsamında son sayısında yazıları yer alan Christine Bauhardt, Seema Arora-Jonsson, Sherilyn MacGregor ve Melissa Leach ile üç online etkinlik yapmıştı.

Serinin 13 Ekim Perşembe günü gerçekleşecek olan dördüncü ve son etkinliğinin konuğu ise “Tehlikeli Zamanlarda Toplumsal Yeniden Üretim ve Çevre Adaleti” başlıklı konuşmasıyla Giovanna Di Chiro olacak.

13 Ekim Perşembe günü saat 19:30’da çevrimiçi olarak gerçekleşecek konuşmasında Di Chiro, toplumsal yeniden üretim kuramını çevre adaleti örgütlenmesi ile ilişkilendiren daha önceki çalışmalarını güncel gelişmeler üzerinden yeniden gözden geçirecek.

Swarthmore Üniversitesi’nde Çevre Çalışmaları Profesörü olan Di Chiro ayrıca dünyanın dört bir yanındaki toplulukların COVID-19 pandemisinden, artan ekolojik ve iklimsel bozulmaya ve ırk ve cinsiyet adaletsizliğinin körüklediği yükselen küresel yoksulluk, yoksullaşma ve şiddet oranlarına kadar birçok kesişen krizle karşı karşıya olduğu günümüzde, toplumsal yeniden üretime yönelik tehditlerin eleştirel bir (eko)feminist analizinin önemini vurgulayacak.

Kendisinin de içinde bulunduğu çevre adaleti örgütlenmelerinden ve işbirliklerinden yola çıkan Di Chiro, insanların kendi topluluklarında, gündelik yaşamı korumak ve sürdürülebilir gelecekler tasavvur etmek için ortaya koydukları, karşılıklı yardımlaşmayı, kolektif bakımı ve sömürgecilik karşıtı örgütlenmeyi içeren yaratıcı yöntem örneklerini de paylaşacak.

2006 yılında online olarak yayın hayatına başlayan Feminist Yaklaşımlar, toplumsal cinsiyet hiyerarşilerini eleştirel feminist bir bakış açısından inceleyerek cinsiyet eşitliğine katkı sunmayı ve feminist aktivizm ile feminist kuramın buluşabileceği, birbirini besleyebileceği bir zemin oluşturmayı amaçlıyor. Dergi, bu sayısında  ekolojik krizi gündemine alıyor.

Türkçe simültane çevirinin sağlanacağı etkinliğe bu link üzerinden kayıt yaptırarak katılabilirsiniz.

İklimpiyat Oyunları: Milli sporcular, iklim krizi için bir araya geldi

Türkiye’nin yeni iklim hedefi üzerinde farkındalık yaratmayı amaçlayan İklimpiyat Oyunları mobil oyunu, olimpik sporcuların desteğiyle başlatıldı.

Ücretsiz olarak indirilebilen İklimpiyat Oyunları’nı oynayanlar, kayakla atlama, okçuluk, uzun atlama, cirit ve kürek sporlarında becerilerini deneyerek Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltması için güçlü bir iklim hedefine ulaşmaya çalışıyor.

Türkiye’nin iklim hedefi hakkında farkındalık yaratmayı amaçlayan sivil toplum kuruluşları tarafından geliştirilen İklimpiyat Oyunları’na Milli olimpiyat sporcuları Fatih Arda İpçioğlu, Eda Tuğsuz ve Yiğit Caner Aydın destek verdi.

2022 Pekin kış olimpiyat oyunlarında Türkiye’yi temsil eden ve kayakla atlama Türkiye rekorunun sahibi Fatih Arda İpçioğlu, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda dünya dördüncüsü olan ve Türkiye cirit atma rekorunun sahibi Eda Tuğsuz ve 2017 Paralimpik Okçuluk Dünya Şampiyonası’nda takım olarak 2 dünya rekoru kırarak şampiyonluğa ulaşan ve Dünya Para Okçuluk Şampiyonası‘nda dünya şampiyonluğunu elde eden Yiğit Caner Aydın, İklimpiyat Oyunları’nı oynayarak Türkiye’nin güçlü bir iklim hedefi olması gerektiğine dikkat çekti.

İklim krizi ile mücadele için bir araya gelen milli olimpik sporcular, oyunla ilgili videolarını da sosyal medyada paylaşıyor.

İklimpiyat Oyunları, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki kararlılığını yüzde 35 emisyon azaltım hedefi ile güçlendirmeyi amaçlıyor. Oyunlardan elde edilecek 35 veya üzeri bir puan, 2053 yılına kadar net sıfır emisyon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin 2030 yılına kadar gerçekleştirmesi gereken emisyon azaltım yüzdesine denk geliyor.

Tokyo, Rio, Pekin, İstanbul, Sidney ve Londra’daki İklimpiyat Oyunları’na katılmak ve Türkiye’nin güçlü iklim hedefini desteklemek için, bu adresten ücretsiz olarak mobil cihazlara indirilebiliyor.

Avrupa İklim Eylem Ağı Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, “İklim krizinin etkilerini Türkiye’de derinden yaşamamıza rağmen, hala çoğumuz tarafından net olarak anlaşılamayan iklim jargonunu açıklayabilecek bir oyun geliştirdik” diyor:

“İklim krizi giderek daha vahim bir hal alıyor ve bu krizi durdurmak için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Her birimiz bunun ne anlama geldiğinin ve ortak bir çabayla bu konuda neler yapılabileceğimizin farkında olmalıyız. İnsanların karmaşık görünen ama son derece önemli bir konu olan iklim değişikliği hakkında farkındalıklarını artıracak ve Türkiye’nin güçlü iklim hedefini destekleyecek bir oyun yaratmak istedik.”

 

 

Anayasa Mahkemesi’nin yeni üyesi İçişleri bakan yardımcısı Muhterem İnce

TBMM Genel Kurulu’nda, dün Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) boşalacak üyelik için gizli oylama yapıldı.

Milletvekilleri, Sayıştay Başkanlığından bildirilen üç adaydan Ali Osman Güçlü, Muhterem İnce ve Nükrettin Parlak arasından seçim yaptı. İlk ii oylamada adaylardan hiçbiri, üye tam sayısının üçte iki çoğunluğu olan 400 oyu alamadı.

En çok oyu alan adaylardan Muhterem İnce ve Nükrettin Parlak arasında yapılan üçüncü turda kullanılan 302 oyun 282’sini Muhterem İnce, 14’ünü ise Nükrettin Parlak aldı. Altı oy geçersiz sayıldı.

Böylece İnce, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildi. CHP ve HDP oylamaya katılmadı.

Muharrem İnce, HDP‘ye açılan kapatma davasında karar vericiler arasında olacak.

İlim Yayma Vakfı’nın kurucusu

İçişleri Bakan yardımcısı olan Muhterem İnce geçtiğimiz Haziran’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunun belirlediği 10 aday arasından yapılan gizli oylamayla Sayıştay üyeliğine seçilmişti.

İnce’nin AYM üyesi olarak atanması için Sayıştay üyeliğine aday olduğu iddia edilmişti. İnce ayrıca İlim Yayma Vakfı kurucuları arasında.

Soylu’dan kutlama, muhalefetten tepki

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İnce için sosyal medya hesabından bir kutlama mesajı yayımladı: “Kıymetli çalışma arkadaşım ve kardeşim Sn. Muhterem İnce Beyefendi’ye, Gazi Meclis’imizde yapılan oylamayla seçildiği Anayasa Mahkemesi Üyeliğinin kendisine, ülkemize ve milletimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Rabbim muvaffak eylesin.”

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır,  İnce’nin seçimini “İşte AKP ve liyakat bu demek” diyerek eleştirdi:

Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise İnce’nin “siyasal rehine” olduğunu söyledi:

“Muhterem İnce’nin geçmişte içişleri bakan yardımcısı olmasından hareketle ‘Soylu’nun adamı’ diyenlere bir not: Muhterem İnce Saray talimatıyla bakan yardımcısı yapıldı. Siyasi rehineler her zaman kullanışlıdır”

 

Karşıyaka Belediyesi de ‘zehirsiz kent’ olma sözü verdi

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ve Zehirsiz Sofralar Platformu işbirliğiyle Zehirsiz Kentlere Doğru projesi kapsamında başlatılan imza kampanyasına İzmir Karşyaka Belediyesi de katıldı.

Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, tüm canlıların yaşamını tehdit eden pestisitlerden ve kimyasal biyosidal ürünlerden arınma yolunda “Zehirsiz Kent” olmanın gereklerini yerine getireceğini açıkladı.

Zehirsiz Kentlere Doğru İyi Niyet Belgesi’ni imzalayan Tugay, Karşıyaka halkının daha yeşil ve daha sağlıklı bir çevrede yaşaması adına zararlılarla mücadelede ekolojik ve doğa dostu alternatifleri kullanacağına dair söz verdi.

Karşıyaka Belediyesi, Samsun Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Kadıköy Belediyesi’nin ardından Zehirsiz Kentler Kampanyasının İyi Niyet Belgesi’ni imzalayan Türkiye’nin üçüncü, İzmir’in ise ilk belediyesi oldu.

 

İmza töreni, Karşıyaka Belediye Başkanı  Tugay, Tarımsal Hizmetler Müdürü Yusuf Can Gökmen, Park ve Bahçeler Müdürü Halit Çelik ve Buğday Derneği’nden Pembe Albayrak Emül, Nurhayat Bayturan ve Ayşe Nur Ayan’ın katılımıyla Karşıyaka Belediye Başkanlığı’nda yapıldı.

Karşıyaka Belediyesi’nin yaşam kalitesini artırmak amacıyla hastalıkların taşıyıcıları olan sinek, fare, kene vb. zararlılara ve yabancı otlara karşı yürüttüğü zehirsiz mücadele hizmetleri, diğer il ve ilçe belediyeleri için de teşvik edici ve yol gösterici bir nitelik taşıyor.

Zehirsiz bir kent olma yolunda gerçekleştirdikleri çalışmaları aktaran Tugay, konuşmasında şunları kaydetti:

“Zararlı mücadelesi için üniversite işbirliğiyle çevre ve insan dostu bir ilaçlama çalışması yapıyoruz. İnsanla ve tarımsal ürünlerle temas eden alanları kesinlikle ilaçlamıyoruz. Vatandaşlarımız da artık oldukça bilinçlendiler ve sağlığa zararlı ilaçların püskürtülmesini talep etmiyorlar. Zaten zararlılar ile bu şekilde mücadele edilmesi mümkün değil.

Sivrisinekler için sulak alanlara ve karasineklerler için ise çöp alanlarına gidilerek üreme noktalarına müdahale edilmesi gerektiğini hatırlatan Tugay, “Dijital ortamda hazırladığımız üreme noktaları haritası ile düzenli olarak kontrol sağlıyoruz. Mümkünse bu üreme alanlarını kurutmaya çalışıyoruz ki ilaçlamaya ihtiyaç duymayalım. Kurutulması mümkün olmayan bazı noktalarda ise sadece yumurta ve larvalar için ilaçlama yapıyoruz” diye devam etti.

Tugay, İyi Niyet Belgesi’ne imza atarak aşağıdaki hedefleri gerçekleştirmek üzere gerekli politikaları ve önlemleri uygulayacağına dair söz vermiş oldu:

  • Belediye kontrolü altındaki halka açık alanlarda herbisit (ot zehri) kullanımının 2025 yılına kadar sonlandırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması; diğer pestisitlerin ve biyosidal ürünlerin kullanımının ise 2030 yılına kadar %50 azaltılması.
  • Tüm pestisit ve biyosidal ürünlerin kullanımının 2040 yılına kadar tamamen sonlandırılması.
  • Pestisit ve biyosidal ürün yasağının, halka açık özel alanlarda ve yaşam alanlarının yanındaki tarım alanlarında uygulanması için katılımcı stratejik eylem planının belirlenmesi ve ilgili tarafların bilgilendirilerek katılımcı olmalarına yönelik çağrı yapılması; bu konuda kent konseylerinde bir çalışma grubu oluşturulması.

İşin doğrusu zehirsiz yöntemler

Karşıyaka Belediyesi olarak bilinçli bir ilaçlama yaptıklarını vurgulayan Dr. Cemil Tugay, “İşin doğrusunun zehirsiz yöntemler olduğunu biliyordum ve göreve geldiğimden beri bunun mücadelesini veriyorum. İlgili birimimiz bu konuda kapsamlı bir eğitim aldı. Ancak biz bu bilgimizi paylaşarak daha iyi hale getirebileceğimize inanıyoruz. Diğer belediyelere de bu yönde uygulamalar yapmamaları için çağrıda bulunuyorum. Yeter ki niyetimiz bunu yapmak olsun ve bu konuda samimi olarak çalışan kişiler ve kurumlarla iletişimimiz olsun” görüşünü de paylaştı.

Zehirsiz Sofralar Platformu’ndan Pembe Albayrak Emül de doğaya ve onun döngülerine karşı insan eliyle yapılan her müdahalenin sağlık sorunları, çevre felaketleri ve ekonomik kayıplara yol açtığına dikkat çekti:

“Çözüm daha fazla pestisit kullanmakta değil; doğa ile uyumlu yaşamayı öğrenmek, insan merkezci bakış açısını bırakmak, kendimizi doğanın bir parçası olarak tekrar tanımlamak, üretim ve tüketimde doğayı, doğal döngüler ve süreçleri esas alan, onlar ile uyumlu modeller, teknikler, yöntemler ve sistemler geliştirmekte.”

Zehirsiz Sofralar Platformu tarafından sağlıklı bir gelecek için yürütülen çalışmaların kamuoyu ve karar vericiler nezdinde karşılık bulmasını umut verici olarak değerlendiren Emül, sözlerini şöyle sürdürdü:

Halk sağlığını tehdit eden zararlılar ile mücadele konusunda ekolojik ve doğa dostu alternatiflere yönelmeye başlayan belediyelerimizin ortaya koyduğu iyi örnekler, model uygulamalar sayesinde önümüzdeki yıllarda bu kararlılığı beyan eden belediyelerin artacağını ümit ediyoruz.”

 

 

Peri Vadisi’ni yok edecek maden sahasında bilirkişi keşfi

Video haber: Fırat BULUT

*

BİNGÖL- Kiğı ve Adaklı ilçelerine bağlı Eskikavak, İlbey, Maltepe, Aysaklı ve Mirzikan köylerinde devam eden madencilik faaliyetlerine karşı açılan iptal davasında Erzurum 2. İdare Mahkemesi bilirkişi heyeti önceki bölgede keşif gerçekleştirdi.

Peri Vadisi’nde ekolojik yıkıma yol açacağı gerekçesiyle köylülerin karşı çıktıkları kompleks cevher (kurşun-çinko-gümüş) maden ocağı projesi için Haziran ayında bakanlık Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararı vermiş, köylüler ise karara karşı 4 Temmuz’da Erzurum 2. İdare Mahkemesi’ne başvurarak yürütmenin durdurulması ve projenin iptal edilmesini talep etmişti.

Erzurum 2. İdare Mahkemesi‘den başvuru üzerine çıkan 5 Ekim’de keşif yapılmasına ilişkin kararın ardından aralarında biyolog, çevre mühendisi, harita mühendisi gibi uzman kişilerin de bulunduğu yedi kişilik bilirkişi heyeti maden sahasında incelemelerde bulundu.

Keşfe davacı köylüler, avukat, maden şirketi yetkilileri ve çevre köylerden çok sayıda köylü de katıldı. Jandarmanın yoğun güvenlik önlemleri aldığı keşif sırasında köylülerin maden sahasına girmesine izin verilmezken jandarma ve köylüler arasında zaman zaman tartışma yaşandı.

Fotoğraf: Galip Akengin

Mahkeme’nin belirlediği bilirkişi heyeti maden sahasında incelemeler yaparak davacı köylüleri ve Bingöl Metal Madencilik şirketi yetkililerini dinledi. Köylülerle avukatları Barış Yıldırım keşif sonrası basın açıklaması gerçekleştirerek maden projesinin yol açacağı yıkıma dikkat çekti.

Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Avukat Barış Yıldırım itirazlarını bilirkişi heyetine de aktardıklarını belirterek projenin iptal edilmesini istediklerini söyledi. Yıldırım itirazlarını şöyle sıraladı:

“Burası ekolojik öneme sahip bir alan. Depremsellik açısından çok tehlikeli bir bölge. Kullanılacak dinamitler proje sahasında sismik hareketleri tetikler. Proje sahası Kuzey Anadolu fay hattı ve Doğu Anadolu fay hattının kesiştiği noktaya çok yakın. Türkiye’nin akarsu kaynaklarının bu proje neticesinde aynı şekilde zarar göreceğini, kirleneceğini, projenin Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine aykırı olduğunu söyledik.”

Fotoğraf: Galip Akengin

Proje alanında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu‘na göre tescilli yapılar bulunduğunu, projenin yürütülmek istendiği sahada BERN Sözleşmesi ile koruma altına alınan yaban hayvanlarının bulunduğunu belirttiklerini de aktaran Yıldırım şunları dile getirdi:

“Burada yaban keçisinin, dağ keçilerinin habitat bulduğunu ve bu habitat alanlarında projenin kesinlikle yürütülemeyeceğini ifade ettik. Yöre florasının son derece önemli olduğunu, bölgede yaban hayat sahası bulunduğunu, bölge ekosisteminin inşa edilen HES ve barajlar sebebiyle yok edildiğini, madencilik projesi ile ekosistemin tamamen bitirileceği ve bu ekosistemin zarar görmesi halinde Türkiye’nin en büyük su toplama havzasına sahip Fırat Nehri’nin ekolojik olarak bir bütün olarak yok edileceğini ifade ettik.”

‘Proje derhal iptal edilmeli’

Yıldırım bölgede tarım, hayvancılık ve arıcılık yapıldığına dikkat çekerek şöyle devam etti:

“Yörede dünyanın en kaliteli balı üretiliyor. Bu arıcılık faaliyetinin yürütülebilmesi için bölgede bu tip faaliyetlerin icra edilmemesi gerektiğini söyledik. Biz burada Dersimliler, Bingöllüler olarak her türlü projeye karşı coğrafyamızı savunduk bundan sonra da savunacağız. Yaşam alanlarımızı korumak aynı zamanda insan neslinin geleceğini korumaktır. Türkiye’de ve dünyada temiz su kaynakları neredeyse yok olmak üzere. Elde kalan son ırmaklar, son nehirler Yukarı Fırat Havzası‘nda kalmış durumda. Su kaynaklarımızı bu projelerle yok etmeyelim. Buradan tüm yetkililere ve ilgililere diyoruz ki; proje derhal iptal edilmelidir.”

‘Yaşamı savunuyoruz’

Eskikavak Köyü Derneği Başkanı İbrahim Kudiş de açıklama yaparak projeye tepki gösterdi. Maden projesine karşı mücadelelerini devam edeceklerini belirten Kudiş “Bizim dayandığımız en temel nokta buradaki yaşamı savunmamızdır. Biz sadece çevreci değiliz biz burda bütün toplumumuzun, coğrafyamızın, bölgemizin yaşamını savunuyoruz” dedi.

Bakanlığın ÇED olumlu kararına da değinen Kudiş, “Hiçkimse karamsar olmasın. Bunlar bugün belki çeşitli referanslarla bir başarı elde etmiş olabilirler ama bu bizi asla yıldırmayacak. Biz buradaki kendi geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini, anılarımızı, mezarlarımızı, kutsallarımızı, tüm canlıların yaşamını korumak için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız. Bu mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek duyarlılık çağrısında bulundu.

‘Şirket yetkilileri keşif öncesi arıcıları bölgeden uzaklaştırdı’

Kiğı’ya bağlı Güneyağıl köyünde yaşayan doğasever Yunus Gürbey de maden projesine tepki göstererek madencilik faaliyetlerinin bölgenin doğasına ciddi zararlar vereceğini belirtti.

Yunus Gürbey – Fotoğraf: Galip Akengin

Maden sahasında arıcılık faaliyetlerinin yapıldığını ifade eden Gürbey, “Şirket çalışanları keşif öncesi maden sahasına 50 metre mesafede bulunan arıcıyı bölgeden uzaklaştırdı. Bu vadi aynı zamanda yer altı suları açısından önemli kaynaklara sahip. Madencilik projesi ile su kaynakları ciddi zarar görecektir. Bu vadi birçok endemik bitki ve hayvan türünün yaşadığı bir vadi. Burada yoğun bir şekilde arıcılık faaliyetleri de yapılıyor. Proje gerek arıcılık faaliyetleri, gerek yaban hayat, gerekse de yer altı suları açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor” dedi.

Maden projesine karşı duyarlılık çağrısı yapan Erbey, Peri Vadisi’nin SİT alanı sayılabilecek bir özelliğe sahip olduğuna dikkat çekerek maden projesine karşı çalışmalarını devam ettireceklerini ifade etti.

‘Bingöl Metal Madencilik şirketinin talan ısrarı yeni değil!’

Bingöl Metal Madencilik San. Tic. A.Ş tarafından 2011 yılında aynı bölgede 21.9 hektarlık alanda Kurşun-Gümüş-Çinko Kompleks Cevher Ocağı için ‘ÇED Gerekli Değildir’ belgesi alınmıştı. 2014 yılında 3 hektarlık alan artışı yapılarak toplam ÇED alanının 24.75 hektara çıkartılması için Bingöl Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvuruda bulunulmuş, yine ‘ÇED Gerekli Değildir‘ belgesi alınmıştı.

Fotoğraf: Galip Akengin

Her iki ‘ÇED Gerekli Değildir‘ kararının iptali için Bingöl Valiliği aleyhine Erzurum 1. İdare Mahkemesi’nde açılan iptal davasında mahkeme, 17 Ocak 2019 tarihli kararı ile her iki dava için de ‘ÇED Gerekli Değildir’  kararının iptaline karar vermiş ve kararın Danıştay tarafından onaylanması ile proje iptal edilmişti.

Mahkemenin iptal kararına rağmen şirket, maden sahasını daha da genişleterek tekrar başvuru yaptı.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sitesinde yer verilen proje dosyasında yer alan bilgilere göre, kompleks cevher maden projesi kapsamında, Kiğı Eskikavak köyü ve çevresinde yaklaşık 500 hektarlık bir alanda yeraltı üretim yöntemiyle yılda 25 bin ton cevher ve 37 bin ton pasa üretilmesi planlanıyor.

Fotoğraf: Galip Akengin

Arel Müşavirlik Madencilik Mühendislik Medikal Tic. Ltd. Şirketi tarafından hazırlanan raporda proje alanının büyük bir kısmının ormanlık alan olduğu bilgisine yer verilerek ÇED olumlu kararı sonrası gerekli izinler için başvurulacağı belirtiliyor. Buna göre, 330 hektar ormanlık alan, 86 hektar hazine arazisi-ham toprak, 14 hektar tarla (şahsi arazi), şahsi arsa ve tespiti yapılmamış alanlar bulunuyor.

Projeye Peri Vadisi’nde ekolojik yıkıma yol açacağı gerekçesiyle karşı çıkan köylüler daha önce İstanbul’da ve Kiğı Eskikavak köyünde maden sahasında kitlesel eylemler düzenleyerek tepkilerini dile getirmişti .

Fotoğraf: Galip Akengin

Peri Vadisi Çevre Platformu çağrısıyla 11 Ağustos’ta Kiğı Eskikavak köyünde yapılan eyleme TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, BİNÇEVDER, Mirzikan Derneği, yöre dernekleri, HDP, CHP, Saadet Partisi il temsilcileri Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, CHP Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Eş Genel Başkanları Ahmet Dursun Kahraman ve Fatma Akgün, Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi Sözcüsü Barış Yıldırım ve yüzlerce yurttaş katılmıştı.

AYM’den Pamukova tren kazası için 18 yıl sonra karar: Hak ihlali

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2004’te Sakarya’nın Pamukova ilçesinde yaşanan tren kazasına ilişkin bireysel başvuruda, yaşam hakkının maddi ve usul yönünden ihlal edildiğine ve başvuruculara 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Haydarpaşa-Ankara seferini yapan yolcu treni, 2004’te Sakarya’nın Pamukova ilçesinde raydan çıkmış; 38 kişi yaşamını yitirmiş, 80’den fazla kişi yaralanmıştı.

Kazanın ardından trenin birinci ve ikinci makinisti ile tren şefi hakkında açılan davada önce mahkumiyete hükmedildi. Yargıtay‘ın verdiği iki kez bozma kararı sonrası ise 2019’da zamanaşımı nedeniyle dava düştü. TCDD yetkilileri hakkında başlatılan soruşturmaya ise izin verilmedi.

Bu şekilde 15 yılı aşkın süren yargılama sürecinin ardından kazada hayatını kaybedenlerden bir kişinin yakınları, yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek AYM’ne bireysel başvuru yaptı.

Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 17’nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının maddi ve usul boyutu yönünden ihlal edildiğine, başvuruculara 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Yüksek Mahkeme ayrıca, karar örneklerinin bilgi amaçlı yargılamayı yapan yerel mahkeme ve Adalet Bakanlığına gönderilmesini kararlaştırdı.

Gerekçe

AYM’nin bugünkü Resmi Gazete‘de yayımlanan kararında şu ifadeler yer aldı:

“Anayasa Mahkemesi somut başvuruya konu tren kazasında yetkili makamların demir yolu taşımacılığı gibi tehlikeli bir faaliyet nedeniyle yaşam ve fiziksel bütünlüğe karşı oluşan riskleri bertaraf etmek için kendilerine düşen pozitif yükümlülük kapsamında gerekli ve yeterli önlemleri aldıklarının söylenemeyeceği kanaatine varmıştır. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının maddi boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir.”

AYM, yaşam hakkının usul boyutunun da ihlal edildiğine karar verdi.