Ana Sayfa Blog Sayfa 153

Kapasitesinin artırılması istenen Afşin Termik Santrali’nde yangın: 3 işçi ağır yaralı

Çelikler Holding’in Afşin Elbistan A Termik Santrali‘nin kapasitesinin artırılması için İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun gerçekleştirileceği gün, bugün, santralde yangın çıktı. Üç işçi ağır yaralandı. Santralin kapatılması için yıllardır mücadele veriliyor.

Elbistan’ın Sesi’nin aktardığına göre; olay santralin 4. ünitesinin kazan dairesinde meydana geldi. Bakım çalışması yapıldığı sırada kazandaki kömürün tutuşması sonucunda yangın çıktı.

Olayda 49 yaşındaki İ.S., 35 yaşındaki G.B. ve 25 yaşındaki E.T. isimli işçiler ağır yaralandı.

İşçilerin el ve yüzleri dahil vücutlarının çeşitli yerlerinde ciddi yanıklar oluştu.

İşçiler Elbistan Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Hastanenin yanık ünitesinde müşahede altında tutulan işçilerin sağlık durumlarının ciddiyetini koruduğu bildirildi.

Santralin kapanması için yıllardır mücadele veriliyor

40 yıldır kömürün gölgesinde yaşayan Kahramanmaraş’ta bölgede yaşayanların sağlığına ve çevreye büyük zararlar vermesine rağmen kömürlü termik santrallerin kapasitesi genişletilmek isteniyor.

Çelikler Holding Afşin Elbistan Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye ait Afşin A kömürlü termik santraline 688 MW kapasiteye sahip 2 ünite daha eklenmesi planlanıyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada halihazırda Afşin A termik santralinin dört ünitesi, Afşin B kömürlü termik santralinin de dört ünitesi bulunduğu hatırlatılıyor.

Ayrıca toplamda sekiz ünitede 2795 MW kapasite mevcut. Bu iki santralin, kuruluşlarından 2020’ye kadar 17 bin 500 erken ölüme neden olduğu da önceki raporda ortaya konmuştu.

Bölgede santrallerin yarattığı kirlilik düzenli olarak izlenmiyor.

Örneğin Afşin’de Çevre Bakanlığı’nın hava kalitesi ölçüm istasyonu yok. Ancak kirliliği gözle görmek mümkün, kömürlü termik santrallerin bacalarından çıkan kül yeni yağmış karı kapkara bir renge boyuyor.

Elbistan’daki istasyonda ölçülen kirlilik ise çok yüksek. Çevre Bakanlığı’nın resmi verilerine göre ince partikül madde (PM2.5) değerlerinin yıllık ortalaması Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sınır değerlerin beş katı kadar (metreküpte 24,64 mikrogram).

Kaba partikül madde (PM10) ise yine Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınır değerin 3,6 katı. (metreküpte 54 mikrogram). Partikül madde insanda kanser yapan 1. grup etmenler arasında sınıflandırılıyor.

Santrallerin etkisi bilimsel verilerle ortadayken kapasitesinin artırılmak istenmesi durumu daha da vahim gale getiriyor. Greenpeace‘in raporuna göre; Afşin A Santrali’ne eklenecek iki yeni ünite 1900 erken ölüme neden olacak.

Buna göre santralin salacağı partikül madde kirliliği, Karadeniz Bölgesi’ne kadar yayılacak. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Elbistan Sağlık Grup Başkanlığı’nın kayıtları, Afşin A Santrali’nin açılışını takiben bölgedeki kanser vakalarının sekiz kat arttığını ortaya koyuyor.

Afşin’deki termik santralin kapasite artışı masada: 17 bin 500 erken ölüme neden olmuştu

Van’da mazbata halkın seçtiği DEM Parti adayı yerine AKP’li adaya verildi

Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın hakları geri alınırken Van İl Seçim Kurulu, DEM Parti’nin itirazlarına rağmen mazbatayı AKP adayı Abdulahat Arvas‘a oy çokluğuyla teslim etme kararı aldı.

Seçimlerden zaferle ayrılan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’ın hakları, Adalet Bakanlığı‘nın seçimden iki gün önce, çalışma saatlerinin bitimine kısa bir süre kala yaptığı itiraz sonucu iptal edilmişti. Adalet Bakanlığı’nın itirazı üzerine mahkeme, Zeydan’ın memnu hakları konusunda verilen kararı iptal etti ve bu karar Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bildirildi. Oysaki YSK, seçimler öncesinde Zeydan’ın adaylığını onaylamıştı.

Van’da kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın seçilme hakkı geri alındı

AKP, Van seçimlerinde DEM Parti’nin ardından ikinci sıraya yerleşmiş ve mazbatanın kendi adaylarına verilmesini talep etmişti. Bu talep, Van İl Seçim Kurulu tarafından oy çokluğu ile kabul edildi ve böylelikle mazbata AKP’ye verildi.

Bu karara sert tepki gösteren DEM Parti, kararı “siyasi darbe sürecinin bir parçası” olarak nitelendirdi ve kararı alınan oy çokluğunu “hukuksuz” ve “gayri meşru” olarak değerlendirdi. Parti, Yüksek Seçim Kurulu‘na başvurarak hukuksuzluğun düzeltilmesini ve halkın iradesinin tanınmasını talep etti. DEM Parti, hukuksuzluğa karşı demokratik tepkilerini sürdüreceklerini duyurdu.

31 Mart yerel seçimlerinde, DEM Parti adayı Abdullah Zeydan, yüzde 55,48 oy oranı ile Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. AKP adayı Abdulahat Arvas ise yüzde 27,15 oy ile ikinci olmuştu. DEM Parti, ayrıca Van’daki tüm ilçelerde zafer kazanarak büyük bir başarı elde etmişti.

Van’da tepkiler büyüyor

DEM Parti, Van İl Seçim Kurulu kararı ile Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı için mazbatanın Abdullah Zeydan yerine AKP’nin adayı Abdulahat Arvas’a verilmesine sert tepki gösterdi. DEM Parti’den yapılan açıklamada, “Bu karar iktidarın müdahalesi ile başlatılan siyasi darbe sürecinin devamıdır. Ayarlanmış Van İl Seçim Kurulu üyelerinin oy çokluğu ile verdiği karar hukuksuzdur, gayrimeşrudur, halk iradesini tanımama kararıdır” denildi.

Karar Vanlı vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandı. Polis protesto eylemi yapan vatandaşlara biber gazıyla müdahale etti.

Deniz maruluyla kaplanan Çakalburnu Dalyanı’ndaki kuş cenneti bataklığa dönüşüyor

İzmir’in İnciraltı kıyısında yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Çakalburnu Dalyanı deniz maruluyla kaplandı.

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, önlem alınmazsa dalyanın iki-üç yıla kalmadan bataklığa dönebileceğini belirterek, “Bunun sonucu olarak da kuşlar gelmeyecektir, Çakalburnu Dalyanı’nı kuş cennetinden bataklığa çevirmeyelim” dedi.

İzmir Körfezi’nde sıklıkla görülen deniz marulu, yılın belli dönemlerinde ciddi oranda artıyor. İzmir İnciraltı mevkisinde bulunan ve flamingoların da içinde olduğu yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Çakalburnu Dalyanı’nın beşte dördü giderek artan kirlilik nedeniyle deniz maruluyla kaplandı.

Prof. Dr. Doğan Yaşar, son yıllarda giderek artan deniz kirliliğinin çekilmez hale geldiğini söyleyerek “Her yer yemyeşil. Körfezin ortasında, önceki günden beri plankton patlaması yaşanıyor. Birkaç gün önce Bostanlı civarlarında da vardı. Gün geçtikçe durum kötüleşiyor. Çakalburnu Dalyanı bataklık olmaya doğru gidiyor. Burası her gün temizleniyor. Körfez, denize girilebilecek halden derin bir komaya girmiş duruma geldi” diye konuştu.

18 yılın en kötüsü

Çakalburnu Dalyanı’nda 2012-2013 yıllarına kadar hiç deniz marulu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Yaşar unları anlattı:

“Sonrasında kirlilikle beraber deniz marulu görülmeye başlandı. Önce bahar aylarında 3-5 günlüğüne kendini hissettirdi. Sonra ekim ve kasım gibi sonbahar aylarına sıçradı. Sonra bu süre uzadı. Sonrasında muhteşem bir sıcaklıkla beraber, ilk defa neredeyse alanın tamamı yeşil sahaya döndü. Alanın maalesef beşte dördü deniz marulları ile kaplandı. 2023 yılı son 18 yılın en kötü dönemi oldu.”

Bölgede plankton, deniz marulu, denizanalarında patlama gerçekleştiğini hatırlatan Yaşar “Toplu balık ölümleri oldu. Bütün bunların nedeni derelerden maalesef körfeze pis suyun gelmesi. Yani birinci neden arıtılmadan gelen sular. Türkiye’de denizlerimizi foseptik olarak kullanıyoruz. Önce bunu keseceğiz. 2’ncisi derelerdeki betonlar kaldırılacak. Ayrıca neden kireç dökülür? Önce bilime dönülecek. Çözülecek bir olay ama eskisi gibi kısa sürede de değil” dedi.

‘Ekosistem bozulacak’

Prof. Yaşar Çakalburnu Dalyanı’nın önemine ilişkin de şunları söyledi:

“1990’lı yıllara kadar kuş cennetinden kalkan kuşlar önce sabah kahvaltısı için Halkapınar’a giderdi. Öğle buraya gelirdi. Çakalburnu Dalyanı’nda 100’den fazla kuş türü bulunuyor. Halkapınar, daha sonra kirlendi. Bunun üzerine hijyene dikkat eden kuşlar, Halkapınar’dan uzaklaştı. Halkapınar, bataklığa dönünce yalnızca buraya gelmeye başladı. Çakalburnu Dalyanı’nı da bataklığa çevirirsek kuşlar, buraya da gelmeyecek. Bunun sonucu ekosistemimiz bozulacak. İzmir, kent olarak dünyanın en önemli doğa güzelliklerine sahip bir kent. Burayı kesinlikle kuş cennetinden bataklığa çevirmeyelim.”

 

Yunanistan’da Mart ayında sıcaklık rekoru kırıldı

Yunanistan’da Atina Ulusal Gözlemevi tarafından yapılan açıklamaya göre, ülke genelindeki yaklaşık 400 meteoroloji istasyonunun 227’sinde maksimum sıcaklıklar 25 °C’nin üzerine çıktı. Özellikle 31 Mart Pazar günü, sıcaklığın 25 °C’yi aştığı istasyon sayısı 148 olarak kaydedildi.

Mart ayında Yunanistan’da genellikle beklenen düşük sıcaklıklar ve dönemsel kar yağışlarının aksine bu sıcaklıklar, yaz koşullarının erkenden oluşması olarak değerlendiriliyor.

Kathimerini‘nin aktardığına göre Mart’ın son dört gününde, Avrupa Çevre Ajansı (EAA) ağına ait 70 istasyon, Mart ayı için maksimum sıcaklık açısından rekor değerler kaydetti. Bu istasyonlar, özellikle Orta Yunanistan, Attika, Batı Mora Yarımadası, Batı Makedonya ve Girit bölgelerinde yoğunlaşıyor ve 2010’dan beri sürekli olarak faaliyet gösteren 128 istasyondan 70’ini kapsıyor.

Ülke, aynı zamanda Afrika tozlarıyla kaplanmış durumdayken, sıcaklıkların 30 derecenin üzerine çıkması dikkat çekiyor. Atina Ulusal Gözlemevi’nin bilimsel ekibinin Avrupa Kopernik Programı tarafından analiz edilen verilere göre, 2023-2024 kış mevsimi, Yunanistan için tarihin en sıcak kışı olarak kayıtlara geçti. Aralık 2023, Ocak ve Şubat 2024 aylarında yaşanan sıcaklıklar mevsim ortalamalarının oldukça üzerinde gerçekleşti.

Yunanistan, en sıcak kışını yaşadı: Yaz yangınları korkusu artıyor
El Niño etkisiyle şubat ayı da sıcaklık rekoru kırmaya aday

Sıcaklıklar Yunanistan’daki orman yangınlarını da artırıyor

Bu olağanüstü sıcaklık artışları, sadece sıcaklıklar açısından değil, aynı zamanda büyük bir sorun olan yağış miktarları ve kuraklık konusunda da endişelere neden oluyor.

Yunanistan

29-31 Mart tarihleri arasında, sadece üç gün içinde Yunanistan’da toplam 12 orman yangınından 8’ine müdahale edildi. Bu erken dönem orman yangınları, yerel yönetimlerde ve halk arasında büyük endişeye yol açtı. Laconia Vali Yardımcısı Thodoros Veroutis, “Bu yıl orman yangınlarına çok erken başladık. Tarım ve tarla işlerinde çok dikkatli olmak gerekiyor” diyerek, durumun ciddiyetine dikkat çekti.

Tüm Akdeniz, Batı’dan Doğu’ya kadar tarihi bir sıcaklık rekoruyla karşı karşıya kalırken, Falasarna‘da gece sıcaklığının 24.8 °C’ye ulaşması, Yunanistan tarihindeki “en sıcak Mart gecesi” olarak kaydedildi.

Direniş sonuç verdi: Sarım Havzası’nda HES yapılamayacak

Video haber: Şirvan GÖRER

*

Sarım Havzası‘nda projelendirilen Birsu Hidroelektrik Santrali‘ne karşı açılan dava sonucunda projenin ÇED raporu iptal edildi.

Davacılar, Bingöl ili Genç ilçesi ve Diyarbakır ili Lice ilçesi Sarım Çayı ve Yan Kolları üzerinde yapılması planlanan hidroelektrik santrali (HES) projesi için verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’ kararının iptali istemiyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme sürecinde ortaya çıkan önemli hususlar, projenin çevresel etkilerinin yeterince değerlendirilmediği ve mevzuata uygun şekilde işlem görmediği yönündeydi. Projenin hayata geçirilmesi durumunda bölgedeki doğal yaşam ve su varlıkları üzerinde olumsuz etkilerin olabileceği belirtildi. Bu nedenle mahkeme, ÇED raporunun iptaline ve projenin durdurulmasına karar verdi.

Mahkeme, davacıların argümanlarını kabul ederek ÇED raporunun iptaline ve projenin durdurulmasına karar verdi. Bu karar, bölgedeki doğal yaşamın ve su varlıklarının korunması adına önemli bir adım olarak değerlendirildi. Davanın sonucuyla birlikte, bölge halkı ve çevre aktivistleri projenin çevresel etkilerine karşı kazandıkları mücadelede bir zafer elde etmiş oldu.

 

Florida’da Yüksek Mahkeme’den kürtaj kararı: Altı hafta ve sonrası gebeliklerde yasağa onay

ABD‘nin Florida eyaletindeki Yüksek Mahkeme, halihazırda yürürlükte olan ve 15 haftadan uzun süredir devam eden gebeliklerin kişinin rızasıyla sonlandırılmasını yasaklayan yasayı onadı. Mahkeme, bu kararıyla birlikte 6 hafta ve sonrası gebelikler için de yasak getirilmesinin önünü açmış oldu.

Yasayı Cumhuriyetçi Vali Ron DeSantis yönetiminin hayata geçirmek istiyordu.

Reuters‘in aktardığına göre, Yüksek Mahkeme, aynı zamanda kürtaj hakkının eyalet anayasasınca güvence altına alınıp alınmamasının eyalet çapında oylanabileceğine de hükmetti.  Buna göre, Floridalı seçmenler, aynı zamanda federal düzeyde Başkanlık seçimlerinin yapılacağı kasım ayında, kürtaj hakkının eyalet anayasasında güvence altına alınıp alınmayacağına karar vermek için oy kullanabilecek. Referanduma ilişkin kararda, Yüksek Mahkeme, ‘halkın anayasalarını değiştirebilme ayrıcalığını ihlal etmeyi reddettiklerini’ bildirdi.

Florida’nın Cumhuriyetçi Başsavcısı halk oylamasını engellemeye çalışıyordu.

Polonya’da kadınların dediği oldu ve kürtaj yasağı yasa tasarısı geri çekildi
“Bedenimiz bizimdir”: Brezilya’da binlerce kadın kürtaj yasağına karşı sokakta!
İrlanda kürtaj yasağının kaldırılmasına ‘evet’ dedi
Teksas’ta ülkenin en ağır kürtaj yasağı yürürlüğe girdi
Teksas’ta kürtaj yasağının yürütmesi durduruldu
Arjantin’de kürtajı suç olmaktan çıkaran yasa Devlet Başkanı tarafından imzalandı

Floridalılar Başkanlık seçimiyle birlikte oy kullanacaklar

ABD Yüksek Mahkemesi’nin kürtaj hakkını federal düzeyde anayasal korumaya alan 1973 tarihli Roe-Wade kararını bozmasının ardından Florida Valisi Ron DeSantis, 2022 yılında, eyalette 15 hafta ve üzeri gebeliklerde kürtajı ‘yasadışı’ sayan yasayı imzalamıştı.

DeSantis, Nisan 2023’te ise daha katı bir yasağa daha imza atmış; kürtaj yasağını kişilerin henüz gebe olduklarını fark etmemiş olabileceği kürtaj yasağı süresini altı haftaya indirilmişti. Yüksek Mahkeme’nin ilk yasaya verdiği onayla birlikte, altı hafta yasağı da 30 gün içinde yürürlüğe girecek şekilde ‘tetiklenmiş’ oldu.

Florida Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla, eyalet halkı, 5 Kasım’da, Başkanlık seçimleriyle birlikte kürtaj hakkıyla ilgili de oy kullanabilecek. Florida yasaları, eyalet anayasasında yapılacak değişikliklerin en az yüzde 60 ‘evet’ oyu almasını şart koşuyor.

Van’da kazanan DEM Partili Abdullah Zeydan’ın seçilme hakkı geri alındı

Van‘da 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde kazanan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM) Abdullah Zeydan’ın memnu hakları, Adalet Bakanlığı’nın seçime iki gün kala ve mesai bitimine beş dakika kala bu haklara itiraz etmesi sonucu geri alındı.

Zeydan’ın 2022 yılında kazandığı ve tüm yasal denetimlerden geçmiş olan memnu haklarının geri alınmasına yol açan itiraz sonucu alınan karar, henüz kesinleşmeden Yüksek Seçim Kurulu‘na (YSK) bildirildi.

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu, yaşananları “Van’da yeni hukuksuz girişimler” olarak nitelendirerek, demokratik kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdı. Parti, Abdullah Zeydan’ın Van halkının büyük çoğunluğunun desteğini alarak seçildiğini, bu girişimin ise halkın iradesini yok sayan bir anlayışın ürünü olduğunu vurguladı.

DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasında bu gelişme, “Van’da yeni hukuksuz girişimler” olarak tanımlandı ve demokratik kamuoyunun duyarlılık göstermesi çağrısında bulunuldu. Açıklamada, Abdullah Zeydan’ın Van halkının geniş bir çoğunluğunun desteğiyle seçildiğine ve yaşananların halkın iradesine saygısızlık olduğuna dikkat çekildi.

Bu olayın ardından Van’da yaşanan seçim zaferinin kutlamaları, bu gelişmelerin gölgesinde kaldı. DEM Parti, seçimlerde Van Büyükşehir Belediyesi ile birlikte 13 ilçe belediyesinin tamamını kazanarak büyük bir başarıya imza attı. Bu zafer, Van halkının demokrasiye olan inancının ve kayyum atamalarına karşı gösterdiği tepkinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.

‘Abdullah Zeydan’a yapılan Cumhuriyet tarihinde bir ilk’

Zeydan’ın avukatı Mahsuni Karaman, Diyarbakır Barosu’nda yapılan basın açıklamasında “2015’in sonunu milat olarak alırsak, üzülerek bir hukukçu olarak ifade ediyorum, meseleleri hukuki olarak değerlendirmeyi ne yazık ki bıraktık. Türkiye’de hukuk ortadan kalkmıştır, bu net. Hiçbirimizin, ne seçmenin ne de seçilmişin hukuki güvenliği yoktur. Kesinleşmiş gibi görünen her türlü kural, kaide, karar, siyasetin müdahalesiyle değiştirilebiliyor ve kaldırılabiliyor” ifadelerini kullandı.

Bu durumun Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Karaman, “İlk kez bir mahkeme, temyiz yoluna tabi bir kararı, bizzat bir savcının başvurusunu kaldırdı. Usül hükümlerinde böyle bir şey yoktur” dedi.

Abdullah Zeydan
31 Mart yerel seçiminde DEM Parti’nin Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal oldu. DEM Parti, büyükşehir seçimlerinde yüzde 55,48 oy alarak en yakın rakibi AK Parti’yi geçti. AK Parti’nin adayı Abdulahat Aras ise yüzde 27,15’te kaldı.

DEM Partililerden Tepki: ‘Halkın İradesine Açık Darbe’

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, Adalet Bakanlığı’nın Abdullah Zeydan’ın memnu haklarına yaptığı itiraz ve bu hakların seçimden iki gün önce geri alınmasına sert tepki gösterdi. Bakırhan ve Hatimoğulları, bu durumu “Van halkının iradesine açık bir darbe” olarak nitelendirdi ve yaşananları “siyasi kumpas” olarak değerlendirdi.

Tuncer Bakırhan, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, “YSK’nin ve yasaların tüm denetimlerinden geçerek adaylığı bizatihi YSK tarafından ilan edilen belediye eş başkanımız Abdullah Zeydan şahsında Van halkına siyasi pusu kuruluyor,” ifadelerini kullandı. Bakırhan, Adalet Bakanlığı’nın son dakika müdahalesini “demokratik hayatın ihlali” olarak tanımlayarak, bu tür hukuksuzlukların demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne zarar verdiğini vurguladı.

 

Tülay Hatimoğulları ise, yaşananları “halkın iradesine darbe” olarak yorumlayarak, “Van’daki sandık sonuçları Van halkının tercihidir. Bu sonuçları hile, kumpas yoluyla değiştirmek halkın iradesine açık bir darbedir,” dedi. Hatimoğulları, iktidarı ve tüm demokratik güçleri, halkın iradesine saygı duymaya ve bu hukuksuzluğa karşı çıkmaya çağırdı.

Her iki eş genel başkan da, bu tür antidemokratik girişimlerin sadece Van için değil, Türkiye’nin geneli için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekti. DEM Partililer, halkın iradesinin sandıkta tecelli ettiğini ve bu iradenin her türlü siyasi ve hukuki manipülasyona karşı korunması gerektiğini belirtti. Van halkı ve demokratik kamuoyu, haksızlık ve irade hırsızlığına karşı duyarlılık göstermeye davet edildi.

Doğanın Çocukları’ndan belediyelere uyarı: ‘Hayvan düşmanı politikalara geçit yok’

Gençlerin antikapitalist ekoloji topluluğu Doğanın Çocukları, yerel seçimler sonrası, Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) tarafından kazanılan belediyelerde uygulanacağı ifade edilen sokak hayvanlarına yönelik ayrımcı politikalara karşı duracaklarını ifade etti.

YRP ve BBP’nin, seçim öncesi ve sonrası dönemlerde doğa ve yaşam düşmanı politikalar geliştirdiği ve bu politikaları kazandıkları belediyelerde hızla hayata geçirme niyetinde oldukları biliniyor. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici‘nin, “Kazandığımız belediyelerde bir ay içinde bir tane başıboş köpek görülmeyecek” şeklindeki açıklamasına özellikle dikkat çekiliyor.

Doğanın Çocukları’nın yaptığı açıklamada, sokak hayvanlarına yönelik herhangi bir ayrımcı ve zarar verici politikaya karşı koyulacağı net bir şekilde ifade ediliyor. Akbelen Ormanı‘nı koruma ve kedi Eros için gösterilen toplumsal direnişte sergilenen binlerce kişilik iradenin, bu tür politikalara karşı verilecek mücadelenin de gücünü simgelediği ifade ediliyor.

Sokakta yaşayan hayvanlar için gönüllülerden belediyelere çağrı: Ortak hareket edelim
Doğanın Çocukları, depremzede hayvanlar için belediyelere işbirliği çağrısı yaptı

Doğanın Çocukları, doğa ve yaşam hakkı savunucularının, sokak hayvanlarına yönelik herhangi bir zarar verici eyleme karşı, güçlü bir şekilde mücadele edeceğini ve bu tür politikaların üzerine gidileceğini vurguluyor. Topluluk, doğa ve yaşam düşmanı politikaların üstesinden geleceklerine olan inançlarını kamuoyu ile paylaşarak, bu konuda toplumsal bilinci artırmayı ve gerektiğinde harekete geçmeyi amaçlıyor.

Taksim’deki 8 Mart gece yürüyüşüne katılanlara bir yıl hapis istemi

2020’de Taksim‘de gerçekleştirilmek istenen 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan ve polisin dağılmaları yönündeki ikazlarına uymadıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 33’ü kadın toplam 35 kişi hakkında, savcılık tarafından “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi‘nde gerçekleşen duruşmada, sanıkların hiçbiri katılmazken, savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Mütalaada, katılımcıların Taksim Meydanı istikametine doğru yürümek istedikleri ancak Sıraselviler caddesinde güvenlik güçleri tarafından durduruldukları ve polis tarafından yapılan ikazlara rağmen yürüyüşe devam etme ısrarları detaylı bir şekilde anlatıldı. İlk etapta 8 kadın ve 2 erkeğin gözaltına alındığı, daha sonra ise bir grubun daha gözaltına alınarak toplamda 35 kişinin yargılandığı belirtildi.

8 Mart
[8 Mart] Feminist Gece Yürüyüşü: Dünyayı yerinden oynatacağız!

Savcı, gözaltına alınan kişilere “Görevi yaptırmamak için direnme” ve “Kamu malına zarar verme” suçlarından beraat, ana suçlama olan “kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılım”dan ise ceza talep etti.

Sanıkların avukatları, savcının mütalaasına karşı savunmalarını hazırlamak üzere süre talep etti. Mahkeme, bu talebi kabul ederek duruşmayı 2 Mayıs’a erteledi.

Kazdağları’nda Halilağa madeni için bilirkişi ‘kamu yararı yok’ dedi 

Cengiz Holding’in Kazdağları’nda planladığı Halilağa Bakır Madeni projesi için verilen ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu’ kararına karşı açılan ikinci davada bilirkişi raporunda, projede kamu yararı olmadığı, çevresel zararının geri dönüşünün mümkün olmadığı bildirildi.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği ve 90 bireysel davacının açtığı dava kapsamında, mahkeme tarafından atanan bilirkişi heyeti, projenin ‘kamu yararı taşımadığı ve çevresel zararlarının geri dönüşü mümkün olmadığı’ sonucuna vardı. Bilirkişi raporunda, projenin bölgedeki ormanları, su kaynaklarını ve biyoçeşitliliği tehdit ettiği, alınması gereken önlemlerin yetersiz olduğu belirtildi.

‣ Cengiz Holding, davası süren projesi için Kazdağları’nda ağaç kesimine başladı
‣ Mahkemeden Cengiz Holding’in Halilağa bakır madeni için yürütmeyi durdurma kararı
‣ Kirazlı’dan sonra şimdi de Halilağa: Kazdağları yine hedefte

Projeye tahsis edilen su kaynakları yerel halkın hayatını doğrudan etkiliyor. Bölge halkı için hayati öneme sahip su varlıkları, maden projesi nedeniyle risk altında.

Bilirkişi raporunda, projenin atık tesisleri için yapılan kaza ve afet risk değerlendirmelerinin yetersiz olduğu, olası çevresel kirliliklere karşı alınacak tedbirlerin de yetersiz olduğu vurgulandı.

Cengiz Holding, daha önce de benzer bir proje için ‘ÇED Olumlu kararı’ almış, ancak karşılaşılan hukuki ve toplumsal engeller nedeniyle süreç uzamıştı. Halilağa Bakır Madeni Projesi için de ÇED Olumlu Kararı alınmış, ancak yöre halkı ve çevre örgütlerinin itirazları üzerine dava açılmıştı.

Yöre halkı ve çevre örgütleri, Kazdağları’nı ve bölgedeki yaşamı korumak adına mücadelelerine devam edeceklerini belirtiyor.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve diğer çevre örgütleri, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermesini umut ederek Kazdağları’nı ve Türkiye’nin diğer doğal alanlarını koruma mücadelesini sürdürüyor.

Cengiz Holding’in Halilağa bakır madeni alanında ağaç kesimleri sürüyor