Ana Sayfa Blog Sayfa 147

Greta Thunberg, Yokoluş İsyanı’nın Lahey’deki iklim protestosunda gözaltına alındı

Hollanda‘nın Lahey kentinde dün düzenlenen iklim protestosunda aralarında İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg’in de bulunduğu düzinelerce kişi gözaltına alındı.

Eylemciler Hollanda hükümetinin fosil yakıt endüstrisine yönelik sübvansiyonları ve vergi indirimlerini protesto ediyordu.

Polis, göz altıların protestocuların kentteki bir yolu kısmen kapatması nedeniyle yapıldığını açıkladı.

İklim aktivizmi grubu, Yokoluş İsyanı,  gösteriden önce aktivistlerin Lahey’e giden ana otoyolu kapatacağını ancak atlı polis memurlarının da aralarında bulunduğu yoğun polis varlığının eylemcilerin yola çıkmasını engellediğini bildirdi. Grup bunun üzerine başka bir yolda oturma eylemi yapmaya başladı. Polisin “dağılma” talimatına uymayan çok sayıda aktivist göz altına alındı.

Thunberg: Elimizden geleni yapacağız

İnsanların iklim kriziyle ilgili etkili önlemler almayan hükümetlerini protesto etme hakkı olduğunu belirten Thunberg, ”Gezegensel bir acil durum içerisindeyiz ve bir şeyler yapabilecekken insanların hayatlarını ve geçim kaynaklarını kaybetmelerine ve mülteci olmaya zorlanmalarına seyirci kalmayacağız ” dedi.

Grubun neden sürücülerin yolu kullanmasına izin verecek şekilde çimenlik bir alana taşınmadığı sorulduğunda Thunberg , “Varoluşsal bir acil durumla karşı karşıyayız ve elimizden gelen her şeyi yapmalıyız” dedi.

Yokoluş İsyanı aktivistleri, sübvansiyonları protesto etmek için Hollanda parlamentosunun geçici binasının önünden geçen otoyolu 30’dan fazla kez kapatmıştı.

Thunberg, Lützerath’taki ikinci gözaltının ardından serbest bırakıldı
Greta Thunberg, Norveç’te ‘hükümet kapatma’ eyleminde gözaltına alındı
Greta Thunberg’e ‘polise itaatsizlikten’ para cezası
İsveç’te para cezasına çarptırılan Greta Thunberg, ertesi gün Norveç’te eylemde
Londra’da ‘Petrolün Oscarları’nı protesto eden Greta Thunberg’e dava açıldı
Thunberg ve iklim aktivistleri İngiltere’de uçuş sayısını artırmak isteyen havaalanını protesto etti
Greta Thunberg’in de aralarında bulunduğu aktivistlere karşı açılan dava düştü

Şubat ayında, 21 yaşındaki Thunberg, Londra’daki bir mahkeme tarafından, geçen yıl büyük bir petrol ve gaz endüstrisi konferansına girişi engelleyen bir protesto gösterisinden ayrılma yönündeki polis emrine uymayı reddettiği için beraat etmişti. Thunberg, protestolarla bağlantılı olarak sivil itaatsizlik nedeniyle İsveç ve Birleşik Krallık‘ta defalarca para cezasına çarptırıldı .

Almanya İsrail’e silah tedarik ettiği için uluslararası mahkemede yargılanıyor

Nikaragua, İsrail‘e yapılan silah sevkiyatları konusunda Almanya‘yı Uluslararası Adalet Divanı‘nda (UAD) dava etti. Lahey‘de görülen duruşmalar, Almanya’nın İsrail’e askeri ve finansal destek sağlayarak Soykırım Sözleşmesi‘ni ihlal ettiği ve Gazze‘de soykırım işlenmesine zemin hazırladığı iddialarını merkeze alıyor.

NY Times’ın aktardığına göre Lahey’de Pazartesi günü (8 Nisan’da) başlayan duruşmalarda Nikaragua, Almanya’nın Gazze’de soykırım işlenmesine olanak tanıdığını ve Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini, İsrail’e askeri ve finansal yardım sağlayarak savundu. Nikaragua büyükelçisi Carlos Jose Arguello Gomez, mahkemeye “Bir top mermisinin doğrudan Almanya’dan bir İsrail tankına, bir hastaneyi bombalarken teslim edilmesi ya da İsrail’in stoklarını yenilemek için gitmesi önemli değil” dedi. “Saldırıların devamı için silah ve mühimmat tedariğinin ve değişiminin sağlanmasının kritik olduğunu” söyleyen Gomez, Almanya’nın “soykırım işlenme riskinin ciddiyetinin farkında olduğunu” ekledi.

Nikaragua, Almanya’nın Soykırım Sözleşmesi’nin bir tarafı olarak, İsrail’e askeri yardımı derhal durdurması ve ülkedeki mevcut malzemelerinin yasa dışı kullanılmadığını sağlaması için mahkemeden acil emirler çıkarmasını istedi.

Almanya Şansölyeliği sözcüsü Christine Hoffman, gazetecilere hükümetin Nikaragua’nın suçlamalarını reddettiğini söyledi.

Almanya İsrail

‘Ülkelerin sorumluluğu var, Almanya’nın da öyle’

Nikaragua, İsrail’e yönelik askeri ve finansal desteğin Soykırım Sözleşmesi’nin ihlali olduğunu ve Gazze’de soykırım riskini artırdığını iddia ederek Almanya’ya karşı açtığı dava uluslararası hukukta, silah sağlayan ülkelerin çatışmalardaki rolü ve sorumluluğu konusunda yeni tartışmaları da beraberinde getiriyor.

Uluslararası Adalet Divanı’na tam yetki veren Almanya ile aksine sınırlı yargı yetkisini kabul eden Amerika Birleşik Devletleri arasındaki fark, davanın uluslararası boyutunu daha da karmaşık hale getiriyor. Nikaragua’nın açtığı dava, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili bu yıl mahkemeye taşınan üçüncü ve en geniş kapsamlı dava olarak dikkat çekiyor.

Tepkiler sonuç verdi: Türkiye, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının altıncı ayında ihracatı kısıtladı
İsrail’in Filistin politikası Vicdan Mahkemesi’nde yargılandı
Uluslararası Adalet Divanı’nda tarihi ara karar: İsrail soykırımla yargılanacak
İsrail Lahey’de savunma yapıyor: Soykırımı biz değil, Hamas yaptı

Bu dava, aynı zamanda, Gazze’deki insani duruma uluslararası dikkati çekme ve İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki uygulamalarına karşı çıkan uluslararası bir platform sunuyor. Nikaragua, İsrail’i sivillerin korunması gerektiğini vurgulayan Cenevre Sözleşmeleri ve soykırıma karşı sözleşmenin ihlalleri ile suçlarken, mahkeme bu iddiaları acil önlemler talebinde dikkate almak zorunda.

İsrail’in bu dava içinde doğrudan taraf olmamasına rağmen, Almanya’nın İsrail’e verdiği destek, özellikle Holokost’un gölgesinde, tarihi bir bağlamda ele alınıyor. Ancak Gazze’deki durumun ağırlaşması, Almanya’da bu desteğin sorgulanmasına yol açıyor.

Mahkemede son zamanlarda artan aktivite ve uluslararası ilgi, Uluslararası Adalet Divanı’nı, Gazze’deki savaşı durdurma çabalarında bir diplomatik araç olarak öne çıkarıyor. Uluslararası Kriz Grubu gibi düşünce kuruluşları, davanın Almanya üzerindeki baskıyı artırarak dış politikada yeni bir baskı unsuru oluşturduğunu belirtiyor.

Ekoloji aktivisti Selda Asker hayatını kaybetti

Antakya Çevre Koruma Derneği eski başkanı Antakyalı aktivist Selda Asker hayatını kaybetti.

Hatay’ın çevre, doğa ve kültürel sorunlarına değinen, kent ile ilgili karar alıcı mekanizmalarda yer alan Asker için dernek yönetimi bir taziye mesajı paylaştı. Mesajda şu ifadelere yer verildi:

“Yıllarca omuz omuza çevre mücadelesi verdiğimiz Derneğimiz Başkanlarından çok değerli yoldaşımız dostumuz Selda Asker’i kaybettik. Acımız tarifsiz tüm çevre gönüllüsü yoldaşlarımızın ve sevenlerinin başı sağolsun. Yıldızlar yoldaşın olsun.”

Selda Asker, 20 Mart tarihinde hastalığının ilerlemesi sonucu yoğun bakıma kaldırılmıştı. Asker, uzun süredir tedavi gördüğü hastanede yoğun bakımdaki 20 günlük hayat mücadelesini ne yazık ki kaybetti.

Yıllarca doğa mücadelesi için direniş gösteren Selda Asker’in vefatı başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerini üzüntüye boğdu.

 

Tepkiler sonuç verdi: Türkiye, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının altıncı ayında ihracatı kısıtladı

Ticaret Bakanlığı, bazı ürünlerin Türkiye’den İsrail’e ihracatını kısıtlama kararı aldı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün yaptığı açıklamada İsrail’in Türkiye’nin Gazze‘ye havadan yardım ulaştırma talebini reddettiğini, bu doğrultuda da Ankara‘nın İsrail’e karşı yeni tedbirler uygulama kararı aldığını bildirmişti.

Ticaret Bakanlığı’nın “İsrail’e ihracat kısıtlaması” başlıklı açıklamasına göre; İsrail’e yönelik kısıtlama kararı inşaat demirinden yassı çeliğe, mermerden seramiğe kadar 54 ürün grubunu kapsıyor.

İhracat kısıtlaması, ateşkese kadar yürürlükte kalacak

Bakanlık açıklamasında “İsrail, Gazze’de derhal ateşkes ilan edene ve yeterli miktarda, kesintisiz yardıma izin verinceye kadar belirlenen kısıtlamalar yürürlükte kalacaktır” denildi:

“Esasen, çok önceden bu yana, İsrail’e askeri amaçla kullanılabilecek herhangi bir ürün veya hizmetin satışına ülkemizce izin verilmemiştir ve verilmemektedir. Gazze Şeridi’nde gelinen vahim aşama çerçevesinde, uluslararası camianın tüm üyelerine çağrımız İsrail’in uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine uymasını teminen, üzerine düşenleri yerine getirmeleridir.”

Türkiye ile İsrail’in ticaret hacmi son 20 yılda altıya katlandı.

Hamas’ın 7 Ekim saldırılarının ardından İsrail’in Gazze’ye başlattığı operasyonlar devam ederken, insani yardımın ulaştırılmasında yaşanan sıkıntılar Gazzelileri kıtlığın eşiğine getirdi.

TÜİK verilerine göre, 2023’te 5,4 milyar dolar ticaret hacmi ile Türkiye’nin ihracat listesinde İsrail 13’üncü sırada yer alıyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre de 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’nin İsrail’e ihracatı yüzde 21,6 oranında düşüş kaydetti. Ancak kamuoyundaki tepkilere rağmen şubat ayında İsrail’e ihracat ocak ayına göre arttı.

Kısıtlama getirilen ürünler hangileri?

Türkiye’den İsrail’e ihracatına kısıtlama getirilen 54 ürün grubu şöyle:

1. Alüminyum Profiller
2. Alüminyum Teller
3. Boyalar
4. Bakır Profiller, Çubuklar ve Teller
5. Beton Mikserleri
6. Çelik Borular Ve Bağlantı Parçaları
7. Çelik Filmaşin
8. Çelik Kaplar ve Depolar
9. Çelik Köprü Aksamı
10. Çelik Kuleler
11. Çelik Profiller
12. Çimento
13. Çimentodan, Betondan veya Suni Taştan İnşaat için Bloklar ve Levhalar
14. Demir Çelikten Tüm İnşaat Malzemeleri
15. Demir-Çelik Tüm Teller
16. Ekskavatörler
17. Elektrik Kabloları
18. Elektrik Panoları
19. Fayanslar
20. Fiberoptik Kablolar ve Elektrik İletkenleri
21. Forkliftler
22. Granit
23. Halat ve Kablolar
24. Hırdavat Ürünleri
25. Hidrolik Yağlar
26. İnşaat Demiri
27. İnşaat Makinaları
28. İnşaat Yalıtım Malzemeleri
29. İnşaatta Kullanılan Camlar
30. Kimyasal Bileşikler
31. Kimyasal Gübreler
32. Klinker
33. Kovalar, Kepçeler, Kürekler, Kıskaçlar ve Kancalar
34. Kükürt
35. Madeni Yağlar
36. Makaralı Zincirler
37. Mermer
38. Metal İşleme Makinaları
39. Metallerin İşlenmesinde Kullanılan Kimyasallar
40. Mineral Gübreler
41. Motor Yağları
42. Paletler
43. Plastik Borular
44. Sandviç Paneller
45. Seramikler
46. Solvent Boyalar
47. Tel Çekme Makinaları
48. Testere Makinaları
49. Tuğlalar
50. Uçak Benzini ve Jet Yakıtı
51. Vernikler
52. Vinçler
53. Yapıştırıcılar ve Tutkallar
54. Yassı Çelik Ürünleri

Gazeteci Metin Cihan duyurmuş, tepkiler çığ gibi büyümüştü

Bağımsız gazeteci Metin Cihan, aylardır sosyal medya hesabından, 7 Ekim’de savaşın başlamasından bu yana Türkiye’nin İsrail ile sürdürdüğü ticarete ilişkin olarak liman kayıtlarını paylaşıyor.

Cihan, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın yönetim kurulu başkanı olduğu Türkiye Varlık Fonu‘nun bir şirketi olan Eti Maden ile İsrail ordusuna da hizmet veren büyük bir şirket olan Fertilizers & Chemicals arasındaki sevkiyatı gündeme getirmiş; Eti Maden’in 23 Mart tarihinde İsrail’deki şirkete bor madeni gönderdiğini yazmıştı.  

İsrail’in Gazze’yi yerle bir eden ve 35 bine yakın insanın ölümüne, 100 bine yakın insanın da yaralanmasına yol açan saldırılarına karşı Türkiye’nin üst perdeden kınama ve dayanışma mesajlarına rağmen, bu ülkeyle ticaretin sürdürülmesi büyük tepki çekti ve konuyla ilgili yüzlerce eylem ve protesto gösterisi yapıldı.

Geçen pazar günü söz konusu ticareti protesto etmek isteyen ve kendilerini  “Filistin için bin genç” olarak tanımlayan gençler, İstanbul-Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde basın açıklaması ve Gazze’ye destek yürüyüşü düzenlemek istemiş; polisin çok sert müdahalesiyle karşılaşan gençlerden 43’ü işkenceyle gözaltına alınmıştı.

Dünya, kayıtlara geçen en sıcak mart ayını yaşadı: Üst üste onuncu rekor

Avrupa Birliği’nin (AB) Copernicus uydu izleme sistemiyle yapılan ölçümlere göre, geçen ay, şimdiye kadar küresel olarak kaydedilen “en sıcak mart” oldu.

Mart 2024, son 10 ayda kaydedilen üst üste onuncu sıcak ay olarak kaydedildi. Son 12 aydaki (Nisan 2023 – Mart 2024) küresel ortalama sıcaklık ise 1991-2020 ortalamasının 0,70 santigrat derece üzerinde ölçüldü.

Copernicus’un verileri şöyle:

  • Mart 2024, küresel olarak şimdiye dek kaydedilen en sıcak mart ayı oldu. Ortalama ERA5 yüzey hava sıcaklığı 14,14°C olup Mart ayı için 1991-2020 ortalamasının 0,73°C üzerinde ve Mart 2016’da belirlenen bir önceki yüksek seviyenin 0,10°C üzerinde kaydedildi.  
  • Bu, yılın ilgili ayı için kaydedilen en sıcak üst üste onuncu ay oldu. 

  • Mart 2024, sanayi öncesi referans dönemi olarak belirlenen 1850-1900 mart ayı ortalama tahmininden 1,68°C daha sıcak geçti.
  • Son on iki aydaki (Nisan 2023 – Mart 2024) küresel ortalama sıcaklık, 1991-2020 ortalamasının 0,70°C üzerinde ve 1850-1900 sanayi öncesi ortalamanın 1,58°C üzerinde, kaydedilen en yüksek değer olarak belirlendi. 
  • Mart 2024’te Avrupa‘daki ortalama sıcaklık, 1991-2020 Mart ayı ortalamasının 2,12°C üzerinde oldu. Böylece kıtada kaydedilen, 2014 yılından sonra en sıcak ikinci Mart ayı oldu. 
  • Avrupa dışında sıcaklıklar Kuzey Amerika‘nın doğusunda, Grönland’da, Rusya‘nın doğusunda, Orta Amerika’da, Güney Amerika‘nın bazı kısımlarında, Afrika‘nın birçok kısmında, Avustralya‘nın güneyinde ve Antarktika‘nın bazı kısımlarında ortalamanın üzerinde seyretti. 
  • El Niño, doğu Ekvator Pasifik‘te zayıflamaya devam etti, ancak genel olarak deniz hava sıcaklıkları alışılmadık derecede yüksek bir seviyede kaldı.  
  • Mart ayında ortalama küresel deniz yüzeyi sıcaklığı 21,07°C oldu. Bu, şubat ayında kaydedilen 21,06°C’nin çok az üzerinde, kayıttaki en yüksek aylık değerdi. 

Copernicus İklim Servisi (C3S) Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, mart kayıtları için şu değerlendirmeyi yaptı:

“ Mart 2024, art arda rekorların kırıldığı onuncu ay olarak hem hava sıcaklığı hem de okyanus yüzeyi sıcaklıkları açısından iklim rekorlarının altüst olmaya devam ettiğini gösteriyor. Küresel ortalama sıcaklık, son 12 ayda sanayi öncesi seviyelerin 1,58°C üzerinde seyrederek kaydedilen en yüksek seviyeye ulaştı. Daha fazla ısınmanın durdurulması için sera gazı emisyonlarının hızlı bir şekilde azaltılması gerekiyor.”

Mart ayına ilişkin diğer veriler ise şöyle:

Deniz buzunun erimesi sürdü
  • Arktik deniz buzu miktarı Mart ayında yıllık maksimum seviyesine ulaştı: Aylık  değer ortalamanın biraz altında olup, 2013’ten bu yana en yüksek seviyeye geldi.
  • Ocak ve şubat aylarında olduğu gibi, Arktik Okyanusu‘nda deniz buzu konsantrasyon anormallikleri “karışık” olarak kaydedildi. Grönland Denizi‘ndeki konsantrasyonlar ekim ayından bu yana devam eden bir özellik olarak ortalamanın üzerinde kaldı.  
  • Antarktika deniz buzu kapsamı ortalamanın yüzde 20  oldu. Bu; uydu veri kayıtlarında mart ayı için altıncı en düşük ölçüm oldu ve 2017’den bu yana gözlemlenen bir dizi büyük olumsuz anormalliğin sürdüğüne işaret etti. 
  • Şubat ayında olduğu gibi, deniz buzu konsantrasyonları kuzey Weddell Denizi ve Ross-Amundsen Denizi’nde  ortalamanın en alt sınırında tespit edildi. 

Hidrolojik değişkenler 
  • Mart 2024’te Batı Avrupa‘nın büyük bölümünde ülkeler ortalamanın üzerinde yağış alırken, fırtınalar İber Yarımadası ve Güney Fransa‘da şiddetli yağışlara neden oldu. İskandinavya ve kuzeybatı Rusya’nın bazı bölgelerinde de ortalamanın üzerinde yağış görüldü. 
  • Avrupa’nın geri kalanı ağırlıklı olarak ortalamanın üzerinde kurak geçti ve kuzeybatı Norveç’te belirgin biçimde ortalamanın altında yağışlar görüldü. 
  • Mart 2024’te Kuzey Amerika, Orta Asya, Japonya, Arap Yarımadası’nın büyük kısmı, Madagaskar ve Güney Amerika‘nın bazı bölgelerinde ortalamanın üzerinde yağış görüldü. Avustralya olağanüstü yağışlı bir ay yaşadı. 
  • Orta ABD, batı Kanada ve kuzey Meksika’nın bazı kısımlarında, Orta Asya ve Çin bölgelerinde ve güneydoğu Avustralya‘da, güney Afrika‘nın ve Güney Amerika‘nın çoğunda ortalamadan daha kuru koşullar oluştu. 

AİHM, Osman Kavala’nın ikinci başvurusunu öncelikli olarak inceleyecek

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Gezi davası’ndan yaklaşık 6.5 yıldır cezaevinde tutulan hak aktivisti Osman Kavala’nın avukatlarının yaptığı ikinci başvuruya öncelik verdiğini açıkladı.

Yüksek Mahkeme dün (8 Nisan) 18 Ocak 2024 tarihinde yapılan başvuruyu (No. 2170/24) 21 Mart 2024 tarihinde AKP hükümetine ilettiğini ve 16 Temmuz 2024 tarihine dek savunmasını Mahkeme’ye iletmesini istediğini duyurdu.

Kavala’nın hukuki temsilcileri; Prof. Başak Çalı ve Prof. Philip Leach’in yaptığı başvuru;  AİHM’in Kavala hakkında 10 Aralık 2019 tarihli ihlal kararına rağmen devam eden ve yeni ihlal iddialarına ilişkin olarak yapıldı.

‘İhlal prosedürü’ devam ediyor

AİHM, 10 Aralik 2019 tarihli kararı ile Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etmiş ve bu nedenle derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetmişti. Kavala’nın bu karar gereği serbest bırakılmaması sebebi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye hakkında ‘ihlal prosedürü’ başlatmıştı.

Büyük Daire,  11 Temmuz 2022 tarihinde verdiği ‘ihlal prosedürü’ kararında, “[10 Aralık 2019 tarihli] kararında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18’nci. maddesiyle bağlantılı olarak 5’inci maddesinin ihlal edildiğinin tespit edilmiş olmasının, Gezi Parkı olayları ve darbe girişimiyle ilgili suç isnatlarına dayanan her türlü işlemi geçeriz kılacağına” karar vermişti.

Ancak Türkiye yargısı bu iki kararın da hukuken bağlayıcı olduğunu göz ardı etti ve 2022 yılında Osman Kavala, “hükümeti devirmeye teşebbüs suçundan” ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Bakanlar Komitesi, Kavala’nın derhal salıverilmesini gerektiren 2019 ve 2022 tarihli kararların icrasını denetlemeye devam ediyor.

Başvuru gerekçeleri neler?

Mahkemeye yapılan yeni başvuru ise  AİHM’in 2019 yılında verdiği ihlal kararından beri devam eden ve yeni hak ihlallerini dile getiriyor:

• Osman Kavala’nın 10 Aralık 2019 tarihinden bugüne kadar süren tutukluluğu bir
bütün olarak hukuka aykırıdır (AİHS’in 5. maddesi);
• Yerel mahkemeler Osman Kavala’nın tutukluluğunun hukukiliğini süratle
denetlememişlerdir (AİHS’im 5(4). maddesi);
• Osman Kavala’nın adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir (AİHS’in
6(1), 6(2) ve 6(3)(d) maddeleri);
• Osman Kavala’nın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi (Hükümeti devirmeye
teşebbüs etmek) uyarınca mahkûm edilmesi öngörülebilirlik şartına uygun değildir
(AİHS’in 7. maddesi);
• Osman Kavala’nın tutuklanması, kovuşturulması ve hapis cezasına çarptırılması
kendisinin bir insan hakları savunucusu olarak susturulması ve cezalandırılması
amacını taşımaktadır ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarını ağır bir
biçimde sınırlandırmaktadır (AİHS’in 10. ve 11. maddeleri);
• Osman Kavala siyasi bir amaçla tutuklanmış, mahkûm edilmiş ve ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu siyasi amaç, onu susturmak ve
cezalandırmaktır (AİHS’in 18. Madde ile beraber 5, 6, 7, 10, 11. maddeleri);
• Masum bir insanın aşırı derecede uzun, keyfi, siyasi saiklere dayalı ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması ve hakkında verilen müebbet hapis cezasının gözden geçirilme imkanının bulunmaması AİHS’in 3. maddesini ihlal etmektedir.

İklim krizi: Gezegeni ısıtan gazlar 2023’te rekor seviyelere ulaştı

ABD‘li bilim insanları, atmosferdeki en önemli üç ısı tutucu gazların seviyelerinin 2023’te yine rekor seviyelere ulaştığını doğrulayarak iklim krizinin yarattığı zorlukların arttığının altını çizdi.

İnsan faaliyetleri sonucu salınan sera gazlarının en önemlisi ve en yaygını olan karbondioksitin (CO2) küresel konsantrasyonunun 2023’te atmosferde ortalama 419 ppm’e (milyonda bir parçacık) yükselirken, daha kısa ömürlü olsa da güçlü bir sera gazı olan metan ortalama 1922 ppb’ye (milyarda bir parçacık) yükseldi.

Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi‘ne (NOAA) göre, insan kaynaklı üçüncü en önemli küresel ısınma emisyonu olan azot oksit seviyeleri hafif bir artışla 336 ppb’ye (milyarda bir parçacık) yükseldi. Bu artışlar son yıllarda görülen rekor sıçramalarla tam olarak eşleşmiyor, ancak rakamlar yine de atmosferin bileşiminde sadece on yıl öncesine göre bile büyük bir değişikliği temsil ediyor.

Fosil yakıtların kullanılması, hayvansal tarım ve ormansızlaşma nedeniyle, dünyadaki CO2 seviyeleri şu anda kitlesel sanayileşme çağının öncesine göre yüzde 50 daha yüksek.

NOAA, petrol ve gaz sondajı ve hayvancılık gibi kaynaklardan gelen metanın son yıllarda daha da dramatik bir şekilde arttığını ve şu anda atmosferik konsantrasyonların sanayi öncesi döneme göre yüzde 160 daha yüksek seviyede olduğunu bildirdi.

‣ Türkiye son 53 yılın en sıcak ikinci şubatını yaşadı
‣ Ocak 2024, kaydedilen en sıcak Ocak ayı oldu
‣ 2023’ün kayıtlardaki en sıcak yıl olması, ‘Paris’ hedefleri açısından ne anlama geliyor?

14 Kasım 2023'te Brezilya'nın São Paulo kentinde genç bir kadın kendini güneşten koruyor.- Fotoğraf: Sebastião Moreira/EPA
14 Kasım 2023’te Brezilya’nın São Paulo kentinde genç bir kadın kendini güneşten koruyor.
– Fotoğraf: Sebastião Moreira/EPA

Fosil yakıtlarına ek orman yangıları da sera gazını artırıyor

Ayrıca Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi, sera gazı seviyelerindeki artışın fosil yakıtların kullanılmaya devam edilmesinin yanı sıra havaya karbon yüklü duman yayılmasına neden olan orman yangınlarının etkisinden kaynaklandığını ortaya koydu.

Azot oksit ise azotlu gübrenin yaygın kullanımı ve tarımın yoğunlaşması nedeniyle yükselmiş durumda.

Küresel çapta kayıtlara geçen en sıcak Şubat ayı yaşandı
2023 Kasım’ı dünyanın bugüne kadarki en sıcak kasım ayı
Beklenen oldu, 2023 şimdiye dek yaşanmış en sıcak yıl

‘Yapmamız gereken çok iş var’

Guardian’dan Oliver Milman’ın aktardığına göre; rakamları değerlendiren NOAA Küresel İzleme Laboratuarı Direktörü Vanda Grubišić, “Bu rakamların da gösterdiği gibi, atmosferde biriken sera gazı miktarını azaltma konusunda anlamlı bir ilerleme kaydetmek için hala yapmamız gereken çok iş var” dedi.

Sera gazlarının artması küresel sıcaklığın yükselmesine ve sel, kuraklık, sıcak dalgaları ve orman yangınları gibi etkilere neden oluyor. Ayrıca dünyayı insan uygarlığı öncesinden bu yana görülmemiş bir duruma itiyor.

NOAA, denizlerin bugünkünden yaklaşık 75 metre daha yüksek ve ortalama sıcaklığın çok daha yüksek olduğu, Kuzey Kutbu‘nda büyük ormanların olduğu dört milyon yıl önceki dönemin karbondioksit seviyelerinin, artık bugünküyle karşılaştırılabilir olduğunu da ekledi.

2023-2027 arası dünyada rekor hava sıcaklıkları yaşanabilir
Avrupa rekor kıran eylül ayını geride bıraktı

Bilim insanları, hükümetlerin gelecekteki sıcaklık artışlarını düşürmek için emisyonları hızla net sıfıra indirmeleri ve ardından atmosferdeki karbonu azaltmaya başlamaları gerektiği konusunda uyarılarını sürdürüyor.

Beklenen oldu, 2023 şimdiye dek yaşanmış en sıcak yıl olarak tescil edildi

[8 Nisan Dünya Romanlar Günü] ‘Görünürlük arttı ama değişen bir şey yok!’

Türkiye‘deki Roman toplumunun karşılaştığı sosyal ve ekonomik zorluklar ile ayrımcılık sorunlarına dikkat çeken aktivistler, Dünya Romanlar Günü‘nde beklentilerini paylaştı.

Dünya Romanlar Günü her yıl 8 Nisan’da, Romanların kültürel mirasını kutlamak ve bu toplulukların yüzleşmek zorunda kaldığı zorluklara ve ayrımcılığa dikkat çekmek amacıyla dünya genelinde çeşitli etkinliklerle anılıyor.

Edirne Kent Konseyi Roman Çalışma Grubu’ndan Turan Şallı, Roman toplumunun karşı karşıya olduğu zorlukları ve bu zorlukların aşılması için atılması gereken adımları Yeşil Gazete’ye anlattı.

‘Pratikte hiçbir şey değişmedi’

Şallı, “2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de bir Roman sivil toplum hareketinin yükselişi gözlemlenmekle birlikte, hükümetin 2010 yılındaki Roman açılımı ve sonrasında atılan adımlar, beklentileri karşılayacak somut iyileştirmeler getirmedi” diyor.

Romanların sosyal ve ekonomik anlamda yaşadığı sıkıntıların çözümü adına daha fazla politika üretilmesi ve bu politikaların uygulamaya geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Şallı, ayrımcılıkla mücadelede sadece söylemlerin değil, aksiyonların da önem taşıdığını belirtiyor.

Dünya Romanlar Günü

Romanların sosyal ve ekonomik anlamda karşılaştıkları en büyük zorluklardan biri olarak ayrımcılığı gösteren Şallı, bu durumun hem etnik hem de sosyal boyutları olduğuna dikkat çekiyor. Romanların iş piyasasında karşılaştıkları ayrımcılık ve yoksullukla mücadelede, Roman sivil toplum örgütlerinin daha bilinçli ve etkin bir rol oynaması gerektiğini belirten Şallı, buna karşın mevcut durumda birçok Roman sivil toplum örgütünün siyasi partilerin etkisi altında kalarak, toplumun gerçek sorunlarına odaklanamadığını ifade ediyor.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

Romani Godi (@romani_godi)’in paylaştığı bir gönderi 

Şallı, Roman toplumunun entegrasyonu için eğitim, istihdam ve sosyal politikaların önemine vurgu yapıyor. Roman toplumunun gelişimi için sürdürülebilir politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini, bu süreçte yerel yönetimlerden ve hükümetten somut adımlar beklediklerini dile getiriyor. Romanların kültürel ve sosyal hayatta daha görünür olmalarına rağmen, yaşam koşullarında önemli bir değişiklik olmadığını söyleyen Şallı, “Görünürlüğümüz arttı ancak sosyal ve ekonomik anlamda hiçbir değişim olmadı” diyerek mevcut durumu özetliyor.

Türkiye’de ‘Roman Açılımı’ ne işe yaradı?

Türkiye’de “Roman açılımı”, 14 Aralık 2009’da başlatılan bir süreç olarak kayıtlara geçti. Bu tarih, hükümetin Roman vatandaşların sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmek için somut adımlar atmaya başladığını duyurduğu gün olarak önem taşıyor. Açılımın temel amacı, Roman toplumunun karşı karşıya kaldığı ayrımcılık, eğitim, sağlık, istihdam ve konut gibi temel sorunlara çözüm bulmak ve bu topluluğun sosyal entegrasyonunu sağlamaktı.

Roman açılımı kapsamında bir dizi politika ve proje duyuruldu. Bu projeler arasında Romanların yaşadığı mahallelerin iyileştirilmesi, eğitim olanaklarının artırılması, sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması ve Roman vatandaşların iş gücü piyasasına entegrasyonunu destekleyecek programlar yer aldı. Ayrıca, Romanların karşılaştıkları ayrımcılıkla mücadele etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli kampanyalar düzenlendi.

Ancak, Roman aktivistler ve toplum liderleri, açılımın pratikte yeterince etkili olmadığını belirtiyor.

Yurttaş kazandı: Çanakkale’de MTN Enerji’ye verilen izin, artık geçersiz

ÇANAKKALE – Ekoloji aktivistlerinin Aycacık ilçesine bağlı Tuzla, Taşağıl ve Babadere köylerinde sondaj kuyuları açmak için MTN Enerji A.Ş.‘nin aldığı izne karşı açtığı davayı kazandı.

Şirkete yeni sondaj kuyuları açması için verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararının ardından Çanakkale İdare Mahkemesinde kararın iptali için dava açılmıştı.

Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve beş doğa savunucusu tarafından açılan davanın bilirkişi raporu, doğanın lehine çıkmıştı.

Köylerin yakınlarında açılmak istenen 11 adet jeotermal kaynak arama sondajı projesi ile ilgili verilen “ÇED Gerekli Değildir” iptal kararında şu ifadelere yer verildi:

“Dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı Kanunun 27. Maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere, 21 Mart 2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zerrin Soysal ise sonuç veren mücadelelerine ilişkin olarak şu açıklamada bulundu:

“Haklı mücadelemizin bu kararla daha da güçlenmesinden büyük sevinç duymaktayız. Bizimle birlikte mücadele eden dost derneklere, meslek odalarına, doğa gönüllerine, köylülerimize ve dernek üyelerimize sonsuz teşekkürler.”

Çanakkale’de JES’lere izin yok: İki projenin ÇED gerekli değildir kararı iptal edildi

 

Bilim Akademisi’nden yazarımız Sedat Gündoğdu’ya ödül

Bilim Akademisi’nin Genç Bilim İnsanları Ödül Programı “BAGEP”in 2024 yılı sonuçları açıklandı.

40 yaşını doldurmamış genç akademisyenlerin belirlenmeleri, ödüllendirilmeleri ve yeni araştırmalar için desteklenmeleri amacı ile 2013 yılından bu yana verilen 435 ödüle, bu yıl 43 yeni ödül daha eklendi. 

Yazarımız, Çukurova Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan ve plastik kirliliğiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen Prof. Dr. Sedat Gündoğdu, bu yıl ödüle layık görülen bilim insanları arasında yer aldı.

Kazananlara ödülleri, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü Koç Üniversitesi’nde düzenlenecek törenle takdim edilecek.