Doğa MücadelesiEditörün SeçtikleriEkolojiManşet

Pınarbaşı’nda ekokırım: Organik tarım ihalesi verilen araziye patlayıcı tesisi

0

Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Aşağıbeyçayır ile Eğrisöğüt köyleri arasındaki bölgede ekokırıma davetiye çıkaran bir proje yapılması için süreç başlatıldı. Proje ile tarım, hayvancılık, arıcılık, yaban hayatı, su kaynakları ve hava kalitesi tehlikeye atılırken bölge halkının geçim kaynakları da risk altına giriyor.

Eğrisöğüt köyüne sadece 955 metre ve Aşağıbeyçayır’a yaklaşık üç buçuk kilometre uzaklığa eğitim, organik tarım, organize hayvancılık gibi toplumsal değer sağlayacak bir tesis inşa edilmesi için ihale yürütülürken, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecini takip eden köy halkı, arazide bir patlayıcı üretim ve depolama tesisi kurulacağını öğrendi.

Kayseri Karaçay Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Harun Özkan, ihale başlığında “Konut enerji turizm hariç olmak üzere eğitim, ticari, sağlık, sanayi, organik tarım, organize hayvancılık, sosyal ve kültürel ve benzeri sabit ve kalıcı tesis” yazarken, ÇED belgesine göre “Erciyes Patlayıcı Maddeler Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından “Patlayıcı Madde (Kapsüle Duyarlı Emülsiyon, Anfo, Ağır Anfo, Kapsül Üretim ve Montaj) Üretim ve Depolama Tesisi” için süreç yönetildiğini belirtti.

 

Projeye yönelik ÇED bilgilendirme toplantısının, 31 Ocak Salı günü gerçekleştirileceğini aktaran Özkan, yöre halkının ne ihaleden ne de projeden haberi olduğunu, ihalenin hala kendileri için şaibeli olduğunu aktardı.

Köy halkı, yetkililerden söz konusu tesisin inşasından vazgeçilerek her iki köyün de kullanmakta olduğu arazinin mera statüsünün devamını, gerektiğinde ormana dönüştürülmesini talep etti.

Özkan, projeyi yapanların ihalede organik tarım, organize hayvancılık gibi kavramları kullanarak halkı cezbetmeye ve kandırmaya çalıştıklarını, hatta devleti de kandırılıyor olabileceklerini ifade etti.

İhalenin bu başlığının yapılacak olan patlayıcı madde üretim ve depolama tesisi ile taban tabana zıt düştüğünün altını çizen Özkan, arazinin mera statüsünün de değiştirilmiş olabileceğini vurguladı:

O alanlar geçmişte mera alanları idi. Şu an tesisin yapılacağı yerlere ne, kim tarafından, nasıl yapıldı bilmiyoruz ama mera vasfı değiştirilerek bu noktaya getirilmiş. Mera alanında bunu yapmaları mümkün değil. Nasıl müdahaleler olmuş onu bilmiyoruz ama alanların niteliğini değiştirmişler. Ham toprak haline getirmişler ve onun sonucunda bu tesisi yapma kararı almışlar. Yani altyapısını hazırlamışlar.

‣ Termik santrallerin yuttuğu Yayaköy’e yeni tehdit: Santral atıklarla genişliyor
‣ Muğla için aktivistler Meclis’te: Termik santrallerin yarattığı kırıma derhal son verilsin!

Tarım ve hayvancılığa için büyük tehdit

El değmemiş ve son derece iyi korunmuş bir doğaya sahip olan Eğrisöğüt köyü, resmi olarak da bir orman köyü statüsünde. 20 yılı aşkın bir süre önce köy halkı mera kullanımından feragat ederek orman yapılması için topraklarını devlete aktarmıştı. Ancak patlayıcı madde imalatı yapacak olan tesisin buradaki meralara yapılması, bölgede hayvancılık faaliyetlerinin sonu anlamına gelebilir.

Zararlı kimyasalların havada yayılması, toprağa ve su kaynaklarına karışması topraktaki verimi azaltabileceği gibi mahsullerin kalitesini ve sağlığını da etkileyecek. Tesisten çıkan atıkların bölgedeki tarımsal faaliyetlere zarar vereceğine vurgu yapan Özkan, şunları söyledi:

Çok yakın bir mesafe. Çok yakın olmasa bile, buradan kimyasalları rüzgarla uçacak ya da toprak altından temas edecektir. Neticede tarım arazilerinin yakınında olduğu için organik tarım diye bir şey söz konusu olmayacak.

Özkan, arıcılığın da yoğun olarak yapıldığı köyde, arıcılık için de uygun bir alan kalmayacağına ve tesisin çevreye salacağı kimyasallardan ötürü organik ballarının da zehirli bala dönüşeceğine dair endişelerini şöyle dile getirdi:

Arıcılık gelişmiş bizim yörede. Arılarımız için kullanabileceğimiz tek meramız orası. Arılarımız oradaki bitkilerden zehirli özler alacak, onları bal yapacak. Organik bal yerine zehirli bal yiyeceğiz. İhalede, organik tarımdan bahsediliyor ama şimdi işin ucu zehirli tarıma, zehirli bala dönüşüyor.

Aynı zamanda patlayıcıların bölgede tozumaya neden olacağı ve bu tozların bitkilerin gelişiminde sorunlara sebebiyet vereceği de endişeler arasında.

Su kaynakları risk altında

Üretilmesi planlanan tesis, Eğrisöğüt köyünün içme suyu kaynağının hemen yanında yer alıyor. Bu da elbette tesisten çıkan atıkların hava veya toprak aracılığıyla su kaynaklarına erişip erişmeyeceği endişesine sebep oluyor. Özkan, bu endişelere şu sözlerle dikkati çekti:

Bu tesis köyümüzün içme suyu şebekesine 200 metre mesafede. Burada birçok kimyasal kullanılacak. Yeraltı sularını düşünün, ne kadar akışkan, birbirine gidecektir. Dolayısıyla (kimyasal maddeler) direk musluklarımızdan akacak. O tür sıkıntılar yaşayacağız ister istemez.

Tesisin yapılacağı arazinin aşağısında kalan Aşağıbeyçayır köyünden ise Zamantı Irmağı geçiyor. Zamantı, köyün hem tarımsal sulama için başlıca kaynağı iken, öte yandan köyde ırmak boyunca kurulu olan balıkçılık tesislerinin de hayat kaynağı.

Ancak kot farkından ötürü tesisten havaya ve toprağa sızan kimyasal atıkların Zamantı Irmağı’na ulaşarak köyde tarım ve hayvancılığa ciddi darbeler indireceği, köy halkının geçim kaynaklarının tehlikeye girebileceği tahmin ediliyor.

Özkan, bu konudaki endişelerini şöyle dile getiriyor:

Bir şekilde fabrikadan çıkacak maddeler, kot nedeniyle o ırmağa gidecek, akıntı oraya olacak. O ırmak sulamada da kullanılıyor. Irmak kenarındaki balıkçılık tesisleri için balıkçılıkta da kullanılıyor. Birçok alanda kullanılıyor. Dolayısıyla o ırmağın gittiği her yer zehirlenmiş olacak.

‣ Van’ın biricik ormanlık alanında karakol için ağaç kıyımı
‣ Aslanyaka’da madene verilen ÇED kararının yürütmesi durduruldu

Hava kirliliği artacak, biyoçeşitlilik kaybı başlayacak

Dağların arasında oldukça yüksek bir konumda bulunan Eğrisöğüt köyünün temiz havasının da patlayıcı madde imalat tesisi ile bozulacağı öngörülüyor.

Köy halkının bu husustaki endişelerine değinen Özkan, durumu “Her yönüyle sıkıntılı” olarak tanımladı:

Köyümüz 1750-1800 rakımlı; havası çok temiz, çok güzel. En doğal köylerden biri. İster istemez hava kirliliği olacak. Gürültü kirliliği olacak. Gelen giden araçların sıkıntısı, egzoz gazı, güvenlik zafiyetleri olacak. Kaldı ki patlama riskleri var, 900 metre böyle bir şey için çok yakın bir mesafe.

Köy çevresinde doğal yaşamın son derece iyi korunduğuna değinen Özkan, bölgedeki biyoçeşitliliğin ve hayvancılığın yanı sıra yaban hayatının da risk altında olacağını, ancak köy halkının bu doğallığı korumak istediğini aktardı.

Bizim oralarda artık ormanın getirdiği şeyler sonucu domuz sürüleri oluştu. Ayıların olduğu söyleniyor. Biz çok denk gelmedik açıkçası ama diğer kurt, tilki, ve benzeri şeyler dışında bu tür hayvanlar da var. (Tesisin yapımı) İster istemez bunları da etkileyecek. Köyün doğal yapısı bu şekilde tamamen bozulacak. çok yakın bir alan, havamız kirlenecek. Çok yüksekte dağların arasında kalıyoruz. Köyün çoğu yerinde cep telefonu çekmez. Biz (bu doğallık) devam etsin istiyoruz, bozulmasın istiyoruz.

Patlama endişeleri yükseliyor

Patlayıcı madde imalatının yapıldığı birçok kentte daha önce ciddi can ve mal kayıplarına yol açan patlamalar meydana geldiğini hatırlatan Özkan, “955 metre çocukların bile rahat yürüyüp gidebileceği bir mesafe” diyerek güvenlik endişelerine değindi:

İster istemez güvenlik zafiyetleri olacak. Bizim köyümüz çok güvenli. Güvenlik konusunda hiç sıkıntısı olmamış, adli mercilere hiç problemi yansımamış bir köy, yani bir gün öyle şeyler de olabilir. Kaldı ki patlama riskleri var, 955 metre böyle bir şey için çok yakın bir mesafe.

You may also like

Comments

Comments are closed.