Ana Sayfa Blog Sayfa 877

Yaman Akdeniz: Ok yaydan çıktı, hedefte basın ve ifade özgürlüğü var

TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ‘dezenformasyon yasası’ teklifi sonrası açıklamalarda bulunan Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Yaman Akdeniz, tasarının Genel Kurul’dan da hızla geçeceğini öne sürdü. Seçimler öncesinde bir korku iklimi oluşturulacağını ifade eden Akdeniz, “Bunu yazdığım için bile soruşturulabilirim artık. Bunu fark etmek için hukukçu olmaya da gerek yok” dedi.

İnternet hukuku konusunda çalışan Akdeniz, sosyal medya hesabından şu paylaşımları yaptı:

“Kamuoyundan uzun zaman sır gibi saklanan bu geniş kapsamlı teklif çok kısa sürede, çok yüzeysel ve cılız tartışmalar sonucunda kanunlaşacak. Zaten önünüze böyle bir teklif konulduğu zaman süreç belli, Meclis’ten bir anda geçecek, muhalefet ne dese bir şey değişmeyecek. Yasalaşır yasalaşmaz bu değişiklikler AKP‘nin 2023 Seçimleri öncesindeki en önemli silahlarından birine dönüşecek ve yeni değişiklikler ‘korku iklimini’ oluşturacak. Bunu yazdığım için bile soruşturulabilirim artık. Bunu fark etmek için hukukçu olmaya da gerek yok.

‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu, siyasi nitelikli haber ve içerikleri hedef alacak, “endişe duyan” duyarlı vatandaşların suç duyuruları ile binlerce kişi soruşturulacak, bunlar ‘kamu barışını bozmaya elverişli’ olmasa dahi, aylarca soruşturmalar devam edecek. ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçundan yüzlerce kişi yargılanacak. Yargılananlara ‘bu kadar da olmaz artık’ tepkisi gösterenler de yargılanacak. Ara sıra ‘beraat kararı’ çıkınca ve 5 sene sonra belki AYM bir ihlal kararı verdiğinde ise sosyal medyadan sevineceğiz.

Arayan, soran çok oluyor, detayları tartışmanın ise bu aşamada fazla bir anlamı yoktur. Ok yaydan çıkmıştır. Hedefte de ifade ve basın özgürlüğü vardır. 8 gündür gözaltında tutulan 16 Kürt gazeteci dün gece tutuklanmıştır. Durum bundan ibarettir. Asla sessiz kalmayacağız.”

 

Bingöl’deki tartışmalı ihale iptal edildi

Haber: Fırat BULUT

*

Bingöl, Karlıoava’ya bağlı Halifan Köyü’nde, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) bünyesinde bulunan ve Ziver İnşaat dışında bir firmanın katılmadığı maden sahasının işletme ihalesi, iptal edildi.

Türkiye Kömür İşletmeleri uhdesinde bulunan maden sahasının işletilmesi ihalesi  7 Haziran’da yapılmıştı. 78 milyon ton kömür rezervi işletilmesi ihalesi yaklaşık 2 milyar liralık teklif sunan Ziver İnşaat’ta kalırken, ihaleye başka firma katılmamıştı.

İlgili haber: Bingöl Karlıova halkı diken üstünde: Kömür madeni termik santral hazırlığı

Tek firmalık ihale

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş

Önceki gün Türkiye Kömür İşletmeleri ihale komisyonunda görüşülen ihalenin iptal edildiği öğrenildi. Komisyonun ihaleyi iptal etmesinin sebebinin ise ihaleye yalnızca bir firmanın katılması olduğu belirtildi.

İhalenin ‘tek firmanın katılması’ nedeniyle iptal edilmesine ilişkin Yeşil Gazete‘ye konuşan TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş, ihaleye karşı toplumsal muhalefet çevrelerinin ortaklaşmasının önemine vurgu yaparak “Daha önce de belirttiğimiz gibi ortada şu an resmi olarak termik santral diye bir planlama yok. Ancak işletmeye açılması planlanan kömür ocağındaki rezerv termik santrale uygun olduğu için korku ve şüphe oluştu kamuoyunda. Ona binaen bu tepkiler  gelişmişti. İsteriz ki bu iptal kararı her ne kadar  resmiyette farklı gerekçelerle ortaya konsa bile  bu toplumsal duyarlılığın, bu kamuoyu isteğinin ciddiye alınarak bir iptal kararının olmasını isteriz” dedi.

İlgili haber: Bingöl termik istemiyor: Para mı, sağlık mı?

‘İhale konusu tekrar açılmamalı’

İptalin rekabet koşullarının tam manasıyla sağlanamaması nedeniyle gerçekleşmiş olabileceğini belirten Boldaş, “Resmi açıdan bu ihalenin tekrarlanma ihtimali olduğunu söyleyebiliriz. Zira tekrar yapılmayacağı yönünde bir açıklama yok. Beklentimiz kamuoyu duyarlılığına kulak verilmesi ve bölge halkı başta olmak üzere bütün duyarlı kesimlerin isteğine olumlu yönde cevap verilmesidir; hepimizi mutlu eden bu iptal kararından sonra ihale konusunun bir daha açılmamasıdır” şeklinde konuştu.

Ne olmuştu?

Halifan Köyü’nde TKİ uhdesinde bulunan maden sahası rödovans usulüyle 7 Haziran’da ihaleye çıkarılmıştı. Bölge halkı ve kentteki sivil toplum kuruluşları, daha önce aynı sahada termik santral kurma çalışmaları yapıldığı için ihaleyi termik santral kurmaya yönelik bir adım olarak değerlendirmişti. Yöre halkı protestolar yapmıştı. 

İstanbul Kadıköy’de KAYY-DER öncülüğünde bir araya gelen 100’e yakın STK, bölgede yürütülen ekolojik kıyım politikalarına son verilmesi çağrısı yapmış, ihalenin iptal edilmesini istemişti. 

Kentteki muhalefet partileri de ‘ihalenin termik santral hazırlığı olduğunu‘ ileri sürerek bölgedeki doğal yaşamın zarar göreceği uyarısında bulunmuştu.

Geleceğin en büyük iki sorunu, iklim krizi ve kuraklık

Yarın, 17 Haziran Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü. Birleşmiş Milletler, bu yıl kuraklık sorununa odaklanmak ve bu soruna karşı hep birlikte eyleme geçilerek önlem alınması gerektiğini vurguluyor.

İklim krizi ve buna bağlı olarak gelecekte yaşanacak kuraklıkların gelecek dönemin en önemli iki sorunu olduğunu ifade eden TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, kuraklıktan en çok etkilenen sektörün tarım olacağının altını çizdi.

‘Tarımsal üretimi etkileyen kuraklık son 20 yılda yüzde 29 arttı’

Kuraklığın dünyanın her yerinde iklim tipine bağlı olmaksızın görülen bir doğa olayı olduğunu hatırlatan Deniz Ataç şunları söyledi:

“1970-2019 yılları arasında oluşan doğal felaketlerin yüzde 50’sini kuraklık oluşturuyor. Kuraklık nedeniyle aynı dönemde 650 milyon insan yaşamını yitirdi ve bunun yüzde 90’ı iklimin kurak ve yarı kurak olduğu gelişmekte olan ülkeler. İklim krizi nedeniyle kuraklığın sayısı ve şiddeti artıyor. Kuraklıktaki artış oranı son 20 yılda yüzde 29 oldu. IPCC Raporlarına göre küresel ısınma 1.5°C’de kalsa dahi her 10 yılda bir kuraklık oluşma sıklığı yüzde 50, 2°C’ye ulaşması halinde ise %70 oranında artacak.  Su sıkıntısı çeken insan sayısının 2040 yılında 5.7 milyara ulaşabileceği ve her dört çocuktan birinin çok kuvvetli derecede su sıkıntısı çeken bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor.  Üretilen gıdanın yüzde 80’i yalnızca yağmur suyuna dayalı üretimin yapıldığı kuru tarım arazilerinden geliyor. Bu nedenle kuraklık tarımsal üretimi etkiliyor  kuraklığa bağlı olarak önemli ölçüde verim kayıpları oluşabiliyor.  Geçen yıl 65 ilimizde kuraklık nedeniyle verim kayıpları olduğu, bazı yerlerde ürün kayıplarının %70’e ulaştığı bildirildi. ”

Ataç, TEMA’nın Türkçeleştirdiği IPPC İklim Değişikliği ve Arazi Raporu Yönetici Özeti’ne de atıfta bulundu:

“Raporda ifade edildiği gibi iklim değişikliğinin sonucu yüksek hava sıcaklıklarının görülme sıklığı artmış, bu durum gıda güvenliği ve karasal ekosistemleri olumsuz yönde etkilemiş, birçok bölgede çölleşmeye ve arazi bozulumuna neden olmuştur. Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz Çanağı, iklim krizinin en olumsuz etkilerinin görüleceği bölgeler arasında gösterilmektedir. Akdeniz Çanağı’nda yüksek hava sıcaklıklarının sıklığının, şiddetinin ve süresinin artmaya devam edeceği, yağışların azalacağı, orman yangınlarında %50 artış olacağı, tarımsal ürün ve hayvancılık verimliliğinin ve bitki biyolojik çeşitliliğinin azalacağı öngörülmektedir. Kısacası gelecekte en önemli sorunlarımız, yanan orman alanlarında artış, su kıtlığı ve tarımsal üretimde azalış, buna bağlı olarak kırsal alanların sosyo-ekonomik olarak etkilenmeleri olacaktır”

‘Kuraklığın etkileri, alınacak aktif önlemlerle azaltılabilir’

Kuraklık oluştuktan sonra alınacak önlemlerin geç olacağını vurgulayan Ataç, böyle bir yaklaşımın kuraklık yönetimi değil, ancak kriz yönetimi olacağını kaydetti. “Kuraklığın, daima karşılaşılma olasılığı yüksek, üstelik yaşanan iklim krizi ile daha da şiddetlenmesi beklenen doğal bir felaket olacağını kabul ederek, hazırlıklı olacak ve etkilerini azaltacak tedbirleri içeren planlar hazırlamak gerektiğine” de dikkat çekti:

“Bu kapsamda 25 su havzamızın 13’ünde kuraklık yönetim planlarının hazırlanması önemli bir adımdır. Kalan havzalar için de bu çalışmalar tamamlanmalı, kuraklık riski yüksek ve etkilenebilir nüfusun yüksek olduğu bölgeler önceliklendirilerek hazırlanan planlar ivedilikle uygulamaya konulmalıdır. Kuraklık artışında ana nedenin insan olduğu dikkate alınarak tahrip olan arazilerde restorasyon çalışmaları yapılmalı, arazi tahribatı engellenmelidir. Vakıf olarak bizim de katılım sağladığımız Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 15. Taraflar Toplantısı’nda, arazi restorasyonlarıyla ilgili ‘2022-2024 için Hükümetlerarası Kuraklık Çalışma Grubu Oluşturma’ taahhüdü verilmesi bu konuda önemli bir adım olmuştur. 2030 yılına kadar 1 milyar hektar bozulmuş arazi restorasyonunu hızlandırma taahhüdünü mutlulukla karşıladık.”

Deniz Ataç, Su Kanunu’nun gerekliliğinin de altını çizdi ve kuraklığın doğal afet statüsüne alınmasını istedi:

“Kıt olan su varlığımızı koruyan, etkili bir su yönetimi sağlayan ve kurak dönemlerde su tahsisini düzenleyen bir kanun hazırlanarak yürürlüğe konulmalıdır. Türkiye’de kuraklık riski çok yüksek olmasına ve  tarımsal üretim ve gıda temini ile birlikte ekonomik, çevresel ve sosyolojik birçok etkisi olmasına rağmen, 7269 sayılı Umumi Afetler Kanunu’na göre afet sayılmamakta ve afet istatistiklerinde hiç yer almamaktadır. Oysa dünyada, etkili olan 31 çeşit doğal afet arasında ilk sırada yer almaktadır.”

Tehdit edilen LGBTİ+’lara dava açıldı: Lubunca, mahkemede

Savcılık, 2019’da atılan bir e-posta üzerine Lubuncayı hakaret addederek iddianame hazırladı. Ölüm tehditleri alan LGBTİ+ öğrenciye bir de dava açılmış oldu.

Kaos GL‘den Yıldız Tar‘ın aktardığına göre; 2021’de kayyum rektörün kapattığı Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün 2019 yılında üyelerine attığı bir e-posta üzerinden bir kulüp üyesine dava açıldı. Davanın ilk duruşması 4 Mart 14:30’da İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecekti ancak ertelendi. Ertelenen duruşma yarın saat 11.10’da, 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nun hazırladığı iddianameyi kabul eden 18. Asliye Ceza Mahkemesi, kulüp üyesi bir kişi hakkında “İstiklal Marşını alenen aşağılama” iddiasıyla dava açtı. Sosyal medyada paylaşım yapan başka bir LGBTİ+ kişi de dosyaya eklendi.

Tehdit edilenlere dava

İlk duruşması 17 Haziran saat 11.10’da görülecek davanın gerekçesi, Savcının LGBTİ+ alt kültürüne ait Lubunca dilini hakaret addetmesi. İki kişinin üç yıl sonra yargılanmasına yol açan süreci başlatan ise hükümete yakın medya organlarının karalama kampanyaları…

Eylül 2019’da üniversite idaresinin BÜLGBTİ+ Kulübü’ne tahsis ettiği adres üzerinden kulüp üyelerine yeni döneme ilişkin bir e-posta iletti. Üyelerini ve üye olmak isteyenleri mizahî bir dille buluşmaya çağırdı. Bu e-posta, hükümete yakın medya organlarına sızdırıldı. Ardından hem kulüp hem de LGBTİ+’lar tehditler almaya başladı. LGBTİ+ öğrenciler sosyal medyada ve basında ölüm tehdidine varan ifadelerle hedef tahtasına konuldu. Ancak üç yıl sonra dava, tehdit edilen öğrencilere açıldı.

Savcı, Lubuncayı hakaret addetti

Atılan e-postada İstiklal Marşı’nın sözleri lubunca kelimeler ile değiştirilmişti. Soruşturma üç yıl sürdü. Üç yılın sonunda savcı, e-postayı attığı iddia edilen öğrenci hakkında dava açılmasını talep etti. Her ne kadar öğrenci, metni kaleme aldığını ancak o metinde hiçbir şekilde aşağılama ve hakaret olmadığını yinelese de hakkında dava açıldı. Dosyaya, kulübün açıklamasına sosyal medyadan yorum yazan bir kişi de eklendi.

İddianamede ise LGBTİ+’ların kendisi aşağılama sebebi olarak gösteriliyor:

“İstiklal Marşı’nın mısralarının ‘LGBTİ+’ olarak anılan, lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender ve interseksüel topluluğu ve kişileri temsilen kullanılan ibare ve kelimeler ile değiştirildiği, marşın Türk milleti için kutsal olan anlam bütünlüğünün ve kanunlarla korunan manevi varlığının alenen aşağılandığı…”

‘Lubunca yargılanamaz’

Boğaziçi LGBTİA+, bu davanın açılmasını şöyle eleştiriyor:

“Kimliğimizi, dilimizi, kültürümüzü, mücadelemizi değersiz-aşağı-iğrenç gören bu zihniyet doğal olarak LGBTİA+fobiktir, ayrımcıdır. Lubunca yargılanamaz demek için mahkeme salonunda olacağız. sizleri de bu davanın takipçisi olmaya, mücadelemize arka çıkmaya davet ediyoruz!”

Gazeteci İnci Hekimoğlu gözaltına alındı

Gazeteci Altan Sancar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Hekimoğlu’nun saat 06.00 sularında gözaltına alındığını duyurdu. Sancar, “Gazeteci İnci Hekimoğlu İzmir’deki evinden sabah 6’da gözaltına alındı. 16 gazeteci tutuklandıktan iki saat sonra başka bir gazeteci gözaltına alınıyor…” dedi.

https://twitter.com/altansancarr/status/1537321273310822400

Hekimoğlu’nun gözaltı gerekçesi, avukatı Erdoğan Akdoğdu tarafından “sosyal medya paylaşımları” olarak açıklandı.

Artı TV’de yayınlanan Haber Aktüel programına katılan Akdoğdu gözaltı sürecine ilişkin şunları söyledi: “İktidarın sosyal medya paylaşımları üzerinden bir sopa olarak kullandığı yargı işlevi var. İnci Hanım da muhalif ve karşıt bir gazeteci olarak sabah evi basılarak gözaltına alındı. Zaten daha dün 16 gazeteci tutuklandı. İstanbul ve başka illerde de gözaltılar var. Bu da bunun bir parçası. Sosyal medya paylaşımın içeriğini göremedik. Ama muhtemelen bugün ya da yarın ifade işlemlerine başlanacak o aşamada net olarak içeriği görebileceğiz.”

 

Suudi Arabistan’da gökkuşağı renkli oyuncak ve giysiler toplatılıyor

Suudi Arabistan‘da gökkuşağı renkli oyuncaklar ve çocuk kıyafetleri,  “eşcinselliği özendirdiği” iddiasıyla raflardan toplanmaya başladı.

El Ekberiye kanalı resmi görevlilerin başkent Riyad‘da dükkanlara girip gökkuşağı renkleri barındıran ürünleri ayıklayarak el koyduğu görüntüleri yayınladı. Toplanan ürünler arasında saç tokaları, t-shirtler, şapkalar, kalem kutuları ve çeşitli oyuncaklar bulunuyor.

BBC‘nin aktardığına göre, toplamaya katılan bir yetkili gökkuşağının renklerini barındıran bu ürünlerin “İslam inancına, toplumsal ahlaka aykırı olduğunu ve gençleri hedefleyerek eşcinselliği özendirdiğini” söyledi.

Suudi Arabistan Ticaret Bakanlığı da ürünlere el konulması görüntülerini Twitter üzerinden, ürünlerin “sapkınlığa davet eden ve sağ duyuya ters düşen sembol ve simgeler” içerdiği notuyla paylaştı. Ayrıca bu ürünleri satan dükkanlara ceza verileceği de belirtildi.

Geçen aralık ayında Katar‘da da gökkuşağı renklerindeki oyuncaklar “İslami değerlere ters düşen semboller içerdikleri” gerekçesiyle toplatılmıştı.
İlgili haber: Katar’da gökkuşağı renkli oyuncaklar ‘İslami değil’ gerekçesiyle toplatılıyor
Suudi Arabistan yasalarında cinsel yönelim ya da cinsel kimlik ile ilgili maddeler yer almıyor, ancak evlilik dışı cinsel ilişki ve homoseksüel cinsel ilişki katı şekilde yasak. Eşcinsel ilişkiler, iki tarafın rızası dahilinde gerçekleşmiş olsa bile ölüm ya da kırbaçla cezalandırılıyor.

Ayrıca erkeklerin “kadın gibi davranması” ya da kadın kıyafetleri giymesi, kadınların da aynı şekilde “erkek gibi davranıp, giyinmesi”, “toplum düzenini, İslami değerleri, toplumsal ahlakı ve mahremiyeti” etkileyebilecek online aktivitelerde bulunmak da yasak.

söz konusu ürünler
Fotoğraf: Suudi Arabistan Ticaret Bakanlığı

Ülkede nisan ayında da “Doctor Strange in the Multiverse of Madness” filmi benzer gerekçelerle gösterime sokulmamış; filmin yapımcısı Disney, Suudi yetkililerin “LGBTİ referanslar barındırdığını” iddia ettiği bölümleri kesmeyi reddetmişti.

Geçen salı günü de aynı cinsiyetten iki karakterin öpüştüğü “Lightyear” adlı animasyon filmi yasaklanmıştı.

İlgili haber: Pixar’ın son animasyonu ‘Işıkyılı’, eşcinsel kahramanlar nedeniyle 14 ülkede yasaklandı

Ertelenen milyarlarca avroluk borçlar ve milyon liralık ihaleler: Cengiz, Kolin ve Limak Holding

Halk ekonomik krizle boğuşurken kamunun kaynakları ‘beşli çete’ olarak bilinen şirketlere akıyor.

BirGün’ün aktardığına göre; Devlet Su İşleri (DSİ), Limak İnşaat’a 92 milyon TL’lik ihale verdi.  Milyonlarca liralık ihale, Kamu İhale Kanunu’nun “Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların” ortaya çıkması durumunda kullanılması gereken tartışmalı 21/B maddesinde düzenlenen pazarlık usulüyle yapılmıştı. Bu ihale maddesi, uzun yıllardır adrese teslim ihale olarak yorumlanıyor.

TCDD Ankara YHT Garı’nda kiracı

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), Kamu Özel İşbirliği modeli ile Cengiz-Kolin-Limak ortaklığına yaptırılan ve 29 Ekim 2016’da açılan Ankara YHT Garı’nda kiracı oldu.  Tarihi binası Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipol Üniversitesi’ne tahsis edilen kurumun iki dairesinin gara taşındığını söyleyen CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, “100 yıllık kurumu kiracı yaptılar” dedi.

CHP’li Emir’in iddiasına göre, kamuoyunda, “Beşli çete olarak” anılan müteahhitlerden üçünün işlettiği Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı’nın üçüncü katına TCDD Yolcu Dairesi, dördüncü katına ise TCDD eğitim Dairesi taşındı. Emir, tutmayan yolcu garantileri nedeniyle hemen her yıl kamu zararına yol açan garda kiralanan iki ofis için TCDD’nin ofis başına aylık 50 bin TL kira ödeyeceğini de öne sürdü.

DSİ ihalesi Limak’a

Artvin’de Çoruh Nehri üzerinde inşa edilen ve 26 Şubat 2013’te temeli atılan Yusufeli Barajı’nın gövde inşaatı tamamlandı. Barajda su tutulmaya başlandı, ilçe merkezi ve köyler su altında kalacak. Bu nedenle de Yusufeli ilçesi 152 yıllık tarihinde yedinci kez taşınıyor. İlçenin yeni yerleşim yerine 2 bin 597 konut inşa edilecek. Yeni ilçe merkezinde konut, dükkân ve okulların inşaatları ise sürüyor. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü de yeni ilçe merkezinin altyapı işleri için bir ihale düzenledi.

Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgiye göre, DSİ Genel Müdürlüğü, 24 Mayıs tarihinde “Yusufeli İlçesi Yeni Yerleşim Yeri ve Köylerin Altyapı Çalışmaları 4’üncü Kısım İnşaatı” adı altında ihale düzenledi. İhalenin tam 92 milyon TL’ye beşli çeteden Limak İnşaat’a verildiği açıklandı. DSİ ve Limak arasında da 9 Haziran tarihinde sözleşme imzalandığı açıklandı.

Milyar avroluk borçları 20 yıl ertelendi

CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, İstanbul Havalimanı’nın ihalesini alan ve işleten İGA şirketinin 2019, 2020 ve 2021 yıllarında kamuya ödemesi gereken 1 milyar 195 bin avro kira bedelinin 2042 ve 2043 yıllarına ertelendiği belgeleriyle açıkladı.

CHP’li Başarır, dün TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Başarır, “Yeni havaalanını beş şirket almıştı sonra şirket sayısı ikiye düştü. Bu yeni havaalanı değerlensin diye Atatürk Havaalanı’nı kapattık. Sabiha Gökçen Havaalanı’nı THY’nin uçuşuna kapattık, sadece Anadolu Jet uçuyor bu beyefendiler para kazansın diye” dedi.

Cengiz Holding’in icraatları

Öte yandan birçok doğa tahribatı faaliyetinde öne çıkan şirketler de muhalifler tarafından beşli çete olarak adlandırılan Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Grup, Kolin Holding ve Makyol Grubu. Şirketlerin böyle adlarılmasının sebebi ise AKP’ye yakınlığı ve ihalelerde öne çıkan isimler olmaları. Çevreye verdiği zararlarla adından sıkça söz ettiren Cengiz Holding’in hayata geçirdiği ve geçirmek istediği bazı projeler şöyle:

  • Holding, İstanbul’un ekolojisine ciddi zararlar veren İstanbul 3. Havalimanı projesinin ihalesini Mapa, Limak, Kolin ve Kalyon ile beraber alan şirketlerden biri.
  • Holding, Artvin Cerattepe‘de 2016’da maden arama ve çıkarma çalışmalarına başladı. Maden arama çalışmaları için holdinge yeni ruhsatlar verildi.
  • Cengiz Holding, Kazdağları‘nda yıllardır arama faaliyetleri sürdüren Truva Bakır İşletmeleri A.Ş maden işletmesini, Liberty Gold ve Teck Resorurces’dan satın aldı. Alamos Gold‘un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik, Kazdağları’nda 2019 yılında biten inşaat ruhsatının yenilenmemesinden dolayı bölgedeki çalışmalarına son vermişti.
  • Holding, Rize İyidere’de İyidere Lojistik Liman Projesi‘nin yapımını üstlenmiş, projeye taş temin etmek için İkizdere’de taş ocağı yapımına başlamıştı. İkizderelilerin taş ocağına karşı mücadelesi uzun bir süredir devam ediyor.
  • Holding, Çanakkale Bayramiç’te faaliyete geçirilmek istenen Halilağa Bakır Madeni Projesi‘ni yapmak için de çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
  • Cengiz Holding’e bağlı Cengiz Elektrik ŞirketiDiyanet İşleri BaşkanlığıTürkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ardından İçişleri Bakanlığı’nın da milyonlarca liralık elektrik enerjisi ihalesini aldı.
  • Holding, bunların yanında Akkuyu Nükleer Santral LimanıOrdu-Giresun Havalimanı Rize-Artvin HavalimanıAnkara Hızlı Tren GarıHüseyin Avni Paşa Korusu gibi birçok projenin yapım işlerinde de yer aldı.

Limak Enerji’nin ortağı YK Enerji’ye karşı İkizköylülerin doğa mücadelesi

Şirketlerin ihalelerin ardından bölgede zeytinliklerini korumaya çalışan doğa savunucuları tarafından zorlukla karşılaşmasını engelleyecek bir karara da Mart başında imza atıldı.

1 Mart 2022’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile Zeytincilik Kanununa aykırı olmasına rağmen zeytinliklerin “sonra rehabilite edilmesi koşulu” ile madenlere açılması kamuoyunda büyük tepkiye yol açmıştı. Yönetmeliğin iptaline yönelik  Zeytinime Dokunma imza kampanyası başlatıldı. İkizköy Çevre Komitesi ve Aydın Şensal tarafından başlatılan kampanyalardaki toplam imza sayısı 500 bini geçti.

İlgili haber: [İklim Adaleti Kervanı-1] ‘Adil bir dünya talebinden vazgeçmeyeceğiz’

Aradan geçen bir ayın ardından, yönetmeliğin ilk uygulaması Muğla’da yapılmaya çalışıldı. 31 Mart 2022 tarihinde Muğla Milas‘ın İkizköy mahallesinde bulunan Akbelen Ormanı‘nı çevreleyen zeytinliklerde YK Enerji’nin kömür madeni yapmak için yönetmelik değişikliğine dayanarak 17 zeytin yerlerinden söküldü. Yörede yaşayanların müdahalesinin ardından ağaç sökümü durduruldu ve şirket ertesi gün sökülen ağaçları eski yerlerine geri dikmek zorunda kaldı.

İkizköylülerin madene karşı mücadeleleri ise yıllardır sürüyor.

İlgili haber: Yüz binlerce kişi ölmez ağaç için tek ses oldu

Limak Holding’e verilen ihalelerle yapılan diğer projeler şöyle:

  • 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara – Çanakkale Otoyolu
  •  Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi 1.Etap
  •  Kuzey Marmara Otoyolu 6. Kısım
  • Artvin-Erzurum Yolu I. Kısım
  • Artvin-Erzurum Yolu II. Kısım
  • Artvin-Erzurum Yolu III. Kısım
  • Yusufeli Barajı ve HES
  • Çetintepe Barajı İkmali
  • Gürsöğüt 1-2 Barajı ve HES
  • Çetin Barajı ve HES
  • İstanbul Havalimanı
  • Terkos-İkitelli İsale Hattı
  • İmamoğlu Sulaması 4. Kısım

Kalyon Holding’e verilen ihalelerle yapılan milyonlarca lirayı geçen diğer projeler şöyle:

  • İstanbul Havalimanı 58 milyar liranın üzerinde
  • Kuzey Marmara Otoyolu
  • TANAP 4
  • Metrobüs ulaşım hattı inşaatı
  • Marmaray
  • Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi
  • Yeşilvadi Konakları
  • Taksim Meydanı Düzenleme İnşaatı

Son olarak Makyol’a verilen ihaleler otoyollarda öne çıkıyor.

İlgili haber: Köprü-otoyol rantı patronları savaştıracak
  • Sabiha Gökçen Havaalanı İkinci Pist
  • Osmangazi Köprüsü
  • Kaş Yat Limanı
  • Boğaziçi Köprüsü Halat Semer bölgesi geçiş Takviyesi
  • Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu
  • Bomonti Tünel Çıkışı Kavşak ve Yol Düzenleme İnşaatı

Dezenformasyon Yasası Adalet Komisyonu’nda kabul edildi

Dezenformasyonla mücadele gerekçesiyle gündeme getirilen ve sansüre, muğlak suçlamalarla hapis cezalarına yol açacağı gerekçesiyle eleştirilen  Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.

AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilen düzenlemeyle iktidar cenahı ifade özgürlüğünün güvence altına alınacağını savunuyor. Ancak gazeteciler, gazetecilik örgütleri ve muhalefet iktidarın yasayla sansürü hedeflediğini belirtiyor.

Yapılan düzenlemeler şöyle:

Teklifle; ‘gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan’ kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.Failin, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya ‘bir örgütün faaliyeti çerçevesinde’ işlemesi halinde söz konusu ceza yarı oranında artırılacak.  Basın kartı resmi kimlik belgesi olarak kabul edilecek.

Komisyondan geçen İnternet haber siteleri de süreli yayın kapsamına alınacak.  İnternet haber sitelerinde, faaliyet gösterdiği iş yeri adresi, ticari unvanı, elektronik posta adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresi, yer sağlayıcısının adı ve adresi, kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve “iletişim” başlığı altında bulundurulması zorunlu olacak.

Haber tarihi ve güncellenme tarihleri her erişildiğinde değişmeyecek şekilde belirtilecek.

Basın duyurularının ve yargı organlarınca verilen yayın yasağı kararları için beyannameler artık Cumhuriyet Başsavcılığı yerine Basın İlan Kurumu‘na verilecek. Basın İlan Kurumu yayımın durdurulmasını hemen talep edebilecek. Bu değişikliğin işlemlerin daha hızlı ve etkin olması için yapıldığı ileri sürülüyor.

Haber sitelerinin gelirleri ve çalışanlarının haklarına müdahale

Yayım durdurma müeyyidesi internet haber siteleri bakımından uygulanmayacak. İnternet haber sitesinin hükme uymaması halinde Basın İlan Kurumu iki hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeğe aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden isteyecek.

İstemin yerine getirilmemesi durumunda Basın İlan Kurumu internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla asliye ceza mahkemesine başvuracak. Mahkeme, en geç iki iki hafta içinde kararını verecek.

Başvurunun kabul edilmesi halinde internet haber siteleri için sağlanabilecek resmi ilan ve reklam ile çalışanlarının basın kartına ilişkin hakları ortadan kalkacak. İnternet haber sitesi için sağlanan hakların ortadan kaldırılması, bu kanun veya ilgili mevzuat uyarınca öngörülen yaptırımların uygulanmasına engel olmayacak.

Son iki yılın tüm arşivi korunacak

İnternet haber sitesinde yayınlanan tüm içerikler, Cumhuriyet Başsavcılığı’na gerektiğinde teslim etmek için doğruluğu ve bütünlüğü sağlanmış şekilde 2 yıl süreyle muhafaza edilecek.

Düzeltme ve cevap yazısı bir gün içinde yayınlanacak

İnternet haber sitelerinde zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısını sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde, ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sütunlarda, URL bağlantısı sağlanmak suretiyle, aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorunda olacak.

İtiraza konu olan içeriğin çıkarılması durumunda düzeltme ve cevap yazısı da ilk 24 saati ana sayfada olmak üzere bir hafta süreyle yayında kalacak.

Yayınlanan habere dava açmak için süre dört ay

Basılmış eserler veya internet haber siteleri yoluyla işlenen veya bu kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının, günlük süreli yayınlar ve internet haber siteleri için dört ay, diğer basılmış eserler için altı ay içinde açılması zorunlu olacak.

Bu süreler basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten, internet haber siteleri için ise habere ilişkin suç ihbarının yapıldığı tarihten başlayacak.

Erişime engellemede kolaylık

Erişim Sağlayıcıları Birliğinin görev alanı, erişimin engellenmesi kararlarıyla birlikte içeriğin çıkarılması kararlarının uygulanmasına yönelik diğer kanunlarda yer alan düzenlemeleri de kapsayacak şekilde yeniden belirleniyor.

Birlik ile erişim sağlayıcılar arasında kararların bildiriminde, doğru ve hızlı bir şekilde veri akışının sağlanmasını teminen gerekli yazılım ve donanımın, erişim sağlayıcılar tarafından kurulması yükümlülüğü getiriliyor.

Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne, kendisine gelen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesine yönelik mahkeme kararlarını, elektronik posta yoluyla ilgili içerik veya yer sağlayıcılarına bildirme yetkisi veriliyor.

Teklifle, yurt içi yurt dışı ayrımı kaldırılıyor, başkanın engelleme yetkisinde yeknesaklık sağlanıyor.

MİT personeli’ne ‘hukuki kalkan’

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetleri ve personeline yönelik suç teşkil eden içerikler katalog suçlar kapsamına alınacak.

Hakim tarafından verilen içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda, ilgili kişi tarafından birliğe müracaat edilmesi halinde mevcut karar bu adresler için de uygulanacak.

Müracaatın, birlik tarafından kabulüne karşı itiraz, kararı veren hakimliğe yapılacak. İnternet sitesindeki yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesi kararlarında bu fıkra hükmü uygulanmayacak.

Mahkeme veya savcı tweet’e ‘yalan bilgi’ derse kişisel bilgilere erişebilecek

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yer alan, ‘çocukların cinsel istismarı’‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’‘anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar’‘devlet sırlarına karşı suçlar’ ve ‘casusluk’ suçlarına konu internet içeriklerini oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgileri, soruşturma aşamasında savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkemece talep edilmesi üzerine, ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi, adli mercilere verecek.

İlgili haber: ‘Yeni dezenformasyon yasası’yla enflasyon yüzde 100 demek suç olabilir’
İlgili haber: Basın örgütlerinden dezenformasyon yasasına tepki: Siyasetçiler tarafından kapalı kapılar ardında hazırlandı
İlgili haber: 23 uluslararası örgütten Türkiye’ye çağrı: Dezenformasyon Yasası’nı geri çekin
İlgili haber: ‘Dezenformasyon yasası’nın 14 maddesi daha geçti: Anayasa’ya aykırı, basın özgürlüğüne açıkça müdahele

Kişisel bilgi verilmezse bant yüzde 90 oranında daraltılacak

Bu bilgiler, talep eden başsavcılık veya mahkemeye verilmezse ilgili cumhuriyet savcısınca, yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılması talebiyle Ankara Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurulabilecek.

İnternet trafiği bant genişliğinin daraltılması kararı verilmesi halinde, bu karar erişim sağlayıcılara bildirilmek üzere BTK’ye gönderilecek. Kararın gereği, bildirimden itibaren derhal ve en geç dört saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilecek. Sosyal ağ sağlayıcının, yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde yaptırımlar kaldırılacak ve BTK’ye bildirilecek.

Reklam yasağı

İdari tedbirler saklı kalmak kaydıyla, BTK Başkanı tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde, Türkiye’de ikamet eden vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin, ilgili yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya altı aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına BTK Başkanı tarafından karar verilebilecek. Bu kapsamda yeni sözleşme kurulamayacak ve buna ilişkin para transferi yapılamayacak. Reklam yasağı kararı Resmi Gazete’de yayımlanacak.

BTK başkanınca verilen idari para cezaları, yasal süresinde bir yıl içinde birden fazla ödenmezse, başkan tarafından yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya Türkiye’de ikamet eden vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin ilgili sosyal ağ sağlayıcısına altı aya kadar yeni reklam vermesinin yasaklanmasına karar verilebilecek.

Sosyal ağ sağlayıcının polisle çalışacak

Sosyal ağ sağlayıcı, ‘kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içerikleri öğrenmesi ve gecikmesinde sakınca bulunması’ halinde, bu içeriği ve içeriği oluşturana ilişkin bilgileri yetkili kolluk birimleriyle paylaşacak.

BTK, sosyal ağ sağlayıcının bu kanuna uyumuna ilişkin olarak sosyal ağ sağlayıcıdan kurumsal yapı, bilişim sistemleri, algoritmalar, veri işleme mekanizmaları ve ticari tutumlar dahil her türlü açıklamayı talep edebilecek.Bu bilgi ve belgelerin en geç üç ay içinde verilmesi gerekecek.

BTK, sosyal ağ sağlayıcının kanuna uyumunu, sosyal ağ sağlayıcının bütün tesislerinde yerinde inceleyebilecek. Sosyal ağ sağlayıcı, ayrıca kamu güvenliğini ve kamu sağlığını etkileyen olağanüstü durumlara ilişkin kriz planı oluşturmakla ve kuruma bildirmekle yükümlü olacak.

BTK başkanı, kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerini getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya bir önceki takvim yılındaki küresel cirosunun yüzde 3’üne kadar idari para cezası verebilecek.

Whatsapp’a da düzenleme: Bant daraltılabilecek

Elektronik Haberleşme Kanunu’na, ‘şebekeler üstü hizmet’ ve ‘şebekeler üstü hizmet sağlayıcı’ kavramları ekleniyor. Bunun kapsamına Whatsapp, Signal, Skype, Telegram ve benzerleri giriyor

BTK’ye, şebekeler üstü hizmetler ilişkin gerekli düzenlemeleri yapma ve ilgili tedbirleri alma hususunda yetki veriliyor. Kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyen veya yetkilendirilmeksizin hizmet sunan şebekeler üstü hizmet sağlayıcılara 1 milyon liradan 30 milyon liraya kadar idari para cezası verilebilecek.

Basın kartı başvurusu, niteliği ve türleri

Teklifle internet sitelerinde çalışan gazetecilerin basın kartı başvurusu, niteliği ve türleri de belirlendi. Buna göre, basın kartı başvurusu İletişim Başkanlığı‘na yapılacak ve bu kartı, resmi nitelikte bir kimlik belgesi olarak kabul edilecek.

Buna göre beş tür basın kartı olacak:

  • Göreve bağlı basın kartı: Bir medya kuruluşuna bağlı olarak çalışan Türk vatandaşı medya mensuplarına ve enformasyon görevlilerine verilen basın kartı.
  • Süreli basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensuplarına verilen basın kartı.
  • Geçici basın kartı: Görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına verilen basın kartı.
  • Serbest basın kartı: Geçici bir süreyle çalışmayan veya yurt dışında serbest gazetecilik yapan medya mensuplarına verilen basın kartı.
  • Sürekli basın kartı: En az 18 yıl mesleki hizmeti bulunan medya mensupları ve enformasyon görevlilerine ömür boyu verilen basın kartı.

Basın kartı alabilecek kişiler ise şöyle:

  • Türkiye‘de faaliyet gösteren medya kuruluşlarının Türk vatandaşı medya mensupları
  • Süreli yayınların sahipleri veya tüzel kişi temsilcileri ile radyo ve televizyonların yönetim kurulu başkanları
  • Medya kuruluşları adına hareket eden ve görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensupları ile görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensupları
  • Yurt dışında yayın yapan medya kuruluşlarının Türk vatandaşı sahipleri ve çalışanları ve yurt dışında serbest gazetecilik yapan Türk vatandaşı medya mensupları
  • Medya alanında hizmet veren kamu kurum ve kuruluşlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeli
  • Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu tespit edilen dernek ve vakıfların yöneticileri

Basın kartı şartları: Kamu barışına ve devlet sırlarına karşı suç, casusluk ve terörden hüküm giymemiş olma…

Basın kartı talep edenlerin başvuruda bulunabilmeleri için;

  • 18 yaşını bitirmesi
  • En az lise veya dengi eğitim kurumundan mezun olması
  • Kısıtlı veya kamu hizmetlerinden yasaklı olmaması
  • Ayrıca kasten işlenen bir suçtan dolayı 5 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmamış olması ya da şantaj, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, iftira, suç uydurma, müstehcenlik, fuhuş, hileli iflas, zimmet, irtikap, rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçları ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kamu barışına karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar, casusluk suçları ve terör suçlarından hüküm giymemiş olması

Medya faaliyeti dışında ticari faaliyette bulunmama şartı

Kart talep edenlerde ayrıca Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun hükümlerine uygun sözleşme yapması ve mücbir sebepler dışında işten ayrıldığı tarihten itibaren bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışmaya devam etmesi ve medya faaliyeti dışında ticari faaliyette bulunmaması şartı da aranacak.

Ancak bu kart, süreli yayın sahipleri veya tüzel kişi temsilcileri ile radyo ve televizyonların yönetim kurulu başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, yabancı basın-yayın kuruluşlarında çalışan Türk vatandaşı medya mensupları için geçerli olmayacak.

Basın kartı talep eden yabancı medya mensuplarının ise medya kuruluşu tarafından görevlendirildiklerini belgelendirmeleri gerekecek ve Uluslararası İşgücü Kanunu uyarınca çalışma izinlerinin olması istenecek.

Bağlı bulundukları kuruluşun idare merkezinin bulunduğu ülkenin Türkiye’deki büyükelçilik, elçilik veya konsolosluklarından aldıkları takdim mektubunu ibraz etmeleri gerekecek.  Tüm bunlardan sonra karşılıklılık esası da gözetilerek İletişim Başkanlığınca basın kartı verilebilecek.

Basın Kartı Komisyonu üyelerini İletişim Başkanlığı belirleyecek

Dokuz üyeden oluşacak ve iki üye İletişim Başkanlığını temsil edecek. Bunun yanı sıra işçi sendikası şeklinde faaliyet gösteren sendikalardan basın kartı sahibi üyesi en fazla olan sendika tarafından belirlenecek bir üye ile iletişim fakültesi dekanları veya basın kartı sahibi gazeteciler arasından yine İletişim Başkanlığınca belirlenecek bir üye de yer alacak.

Komisyonun üyelerin görev süresi iki yıl olacak ancak süresi dolan üye yeniden seçilebilecek.

Komisyon; başvuru sahibinin niteliklerini, mesleki çalışmalarını, eserlerini, ödüllerini değerlendirerek basın kartı taşıyıp taşımayacağına karar verecek. Buna göre, basın kartı sahibinin, kanunda belirtilen niteliklere sahip olmadığının veya bu nitelikleri sonradan kaybettiğinin anlaşılması halinde basın kartı İletişim Başkanlığınca iptal edilecek.

Basın kartı sahibi, basın ahlak esaslarına aykırı davranışlarda bulunması halinde ihlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak Basın Kartı Komisyonu tarafından uyarılabileceği gibi basın kartının iptaline de karar verilebilecek.

Basın İlan Kurumu Genel Kurulu üyeliğine ise resmi ilan yayınlayacak internet haber sitelerinden iki, cumhurbaşkanınca belirlenecek iki, BTK ile RTÜK’ten iki temsilci daha eklenecek. Genel kurulun üye sayısı 42’ye çıkarılacak.

 

Cengiz İnşaat’ın Eskencidere’deki taş ocağında kamyoncular eyleme başladı

Cengiz İnşaat’ın İyidere Lojistik Liman inşaatına Eskencidere vadisinden taş ve hafriyat taşıyan kamyoncular, 90 günden beri ücretlerini alamadıkları gerekçesiyle bugün kontak kapatma eylemi yaptı.

ANKA Haber Ajansı’ndan Gençağa Karafazlı‘nın aktardığına göre; kamyoncular, taşıma ücretleri ödenene kadar eylemlerini sürdüreceklerini açıkladı. Kamyonculardan Haşim Öztürk, şunları söyledi:

“Biz, canla başla ve namuslu bir şekilde, bu hayat pahalılığında İkizdere’nin Eskencidere vadisinden Cengiz İnşaat’ın İyidere’de yapımını üslendiği lojistik liman inşaatı dolgusu için taş ve hafriyat taşıyoruz. Bugüne kadar, yani 90 gün oldu, sorumlulardan paralarımızı ödemelerini istedik ancak bizi duyan olmadı. Tam 90 gün oldu, hala paralarımız ödenmiyor. Biz, bu durum karşısında tek çare olarak, İyidere lojistik merkezine taş taşıyan kamyoncular olarak karar aldık ve kontak kapattık.”

Ödemeleri yapılana kadar eyleme devam edeceklerini açıklayan kamyoncu Haşim Öztürk “Kamyoncu arkadaşlarımız ve bizler mağduruz. Sesimiz yetkililere duyurmak için bu eylemi yapmaktan başka çaremiz kalmadı. Biz, emeğimizin karşılığını istiyoruz. Bizim hiç kimse ile ilgili bir sorunumuz yoktur. Burada aç susuz aylardır çalışıyoruz ve hak ettiğimiz paralarımız verilmiyor. Biz, emeğimizin karşılığı olandan fazlasını istemiyoruz. Bizler de ev, ocak geçindiriyoruz. Paralarımız ödenene kadar bu eylemimiz devam edecek” dedi.

Öte yandan Rize İkizdere’de Eskencidere Vadisi‘nde halkın yılardır süren itirazları, davalar ve bilirkişi raporuna rağmen süren Cengiz Holding‘in taş ocağı çalışmaları vatandaşlar tarafından protesto ediliyor. İkizdereliler, geçtiğimiz günlerde taş taşıyan kamyonların önünü keserek oturma eylemi yapmıştı.

İkizdereliler yıllardır bölgede topraklarını, ağaçlarını, suyunu ve hayvanları korumak için direnişlerini sürdürüyorlar.

Bir haftadır gözaltında tutulan 16 gazeteci tutuklandı

Diyarbakır’da 8 Haziran’da evlere ve basın yayın kuruluşlarına yapılan baskınlarda gözaltına alınan 20’si gazeteci 22 kişinin dün adliyeye sevk edilmesinin ardından gece saatlerinde 16 gazetecinin tutuklandığı bilgisi geldi.

Savcılıkta ilk olarak ifadeleri alınan Jinnews Müdürü Safiye Alagaş ile Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, dün tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmişti.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği‘nin (MLSA) verdiği bilgiye göre; savcılık 21 kişiyi tutuklanması talebiyle sevk etmişti. Söz konusu 21 kişi arasından Abdurrahman Öncü, Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Ali Ertaş, Mehmet Şahin, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Safiye Alagaş, Serdar Altan, Suat Doğuhan ve Zeynel Abidin Bulut tutuklandı.

Gazeteciler Esmer Tunç, Mehmet Yalçın, Kadir Bayram ve basın çalışanı Feynaz Koçuk ile İhsan Ergülen adli kontrol tedbirleriyle serbest bırakıldı.

Gazeteci Sibel Yükler, tutuklanan Gazeteci Ömer Çelik’in avukatı aracılığıyla Çelik’in mesajını paylaştı:

“Dayanışma gösteren herkese çok teşekkürler, yükümüz onlarda.”

https://twitter.com/sibelyukler/status/1537235002047737856

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği tarafından sabaha karşı tutuklanan gazetecilere ilişkin olarak Diyarbakır Adliye Binası önünde açıklama yapıldı:

“Bu gece bir kez daha Türkiye’deki hukuksuzluk örneğine tanıklık ettik. Bu akşam burada 16 meslektaşımız sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandılar ve cezaevine gönderildiler. Bu operasyonla özgür basınını susturmaya çalışıyorlar. Ama biz günlerdir söylüyoruz: 1990’lı yıllardan bu yana denediğiniz tüm yöntemlerde başaramadınız, bu operasyonla da başaramayacaksınız. Özgür basını susturamayacaksınız. Kopyala-yapıştır ifadelerle ve kararlarla meslektaşlarımızı özgürlüklerinden alıkoymaya çalışıyorsunuz. Başaramayacaksınız.”

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebûn Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, JİNNEWS Müdürü Safiye Alagaş, JINNEWS editörü Gülşen Koçuk, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, gazeteciler Ömer Çelik, Suat Doğuhan, Ramazan Geciken, Esmer Tunç, Neşe Toprak, Zeynel Abidin Bulut, Mazlum Doğan Güler, Mehmet Şahin, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Remziye Temel, Mehmet Yalçın, Abdurrahman Öncü, Lezgin Akdeniz ve Kadir Bayram ile yurttaşlar Feynaz Koçuk ve İhsan Ergülen sekiz gündür gözaltında tutulan isimler arasında bulunuyordu.