Ana Sayfa Blog Sayfa 755

İlaç krizi: Şimdiden 645 ilaca erişilemiyor, yıl sonuna doğru sayı artacak

Artan enflasyon ve beraberinde ilaçlara gelen zamların yarattığı sorunlara dikkat çeken Ankara Eczacı Odası Genel Sekreteri Eczacı Ali Fuat Gül, çok ciddi bir ilaç krizi yaşandığını ve bunun gittikçe artacağı uyarısında bulundu.

Fiyat Değerlendirme Komisyonu (FDK) tarafından yılda bir kez belirlenen ilaç fiyatları, güncel döviz kuru ile ilaç fiyatlarının belirlenmesinde sabitlenen kur arasındaki seviye farkı, ilaca erişimde ciddi sorunlar yaratıyor.

Türk Eczacılar Birliği‘nin (TEB) kayıtlarına göre, eczane raflarında olması gereken 645 çeşit ilaca artan enflasyonun da etkisiyle erişilemiyor.

Mezopotamya Ajansı‘nın aktardığına göre; eczacılar, 2021’de 4,57 TL’de sabitlenen kurun güncel rakamın çok altında kalması nedeniyle piyasada bulunamayan ilaç sayısının her geçen gün arttığı uyarısında bulunuyor.

Döviz kurunun artmasıyla beraber, ilaç firmaların üretim yapmadığını belirten Ali Fuat Gül, ilaç yokluğunun şimdilerde yüzde 20’leri bulduğunu ve bu yokluğun yılsonuna kadar artarak devam edeceğini söyledi.

‘İlaç yokluğu sorununun çözülmesi için fiyat kararnamesinin güncellenmesi gerekiyor’

Şubat 2021’de bir kur güncellemesi yapıldığını hatırlatan Gül, yapılan kur güncellemesinin 7,80 TL’ye sabitlendiğini belirtti. Yapılan zammın sanayiyi tatmin etmediğini belirten Gül, “Bunun en büyük sebebi ülkedeki enflasyon ve artan maliyetlerdir. İlaç camları ve flakonlar, şişe cama gelen çok ciddi zamlar, bunlar ilaç yokluğunun önüne geçmedi. 22 Nisan’da 150-200 kalem ilaca zam yapıldı. İlaç karar fiyat kararnamesinde güncellemeler yapıldı. Yapılan ilaç zamlarında, 10 TL altında olan ilaçlar, bazı öksürük şurupları vardı. En son Ağustos’ta yayınlanan kararname neticesinde, ilaçlara yüzde 25 zam yapıldı. Bu üreticiyi hiçbir şekilde tatmin etmedi. İlaç yokluğunun da önüne geçilemedi. İlaç yokluğu şimdilerde, yüzde 20’leri bulmuş durumda. Bu sorunun çözülmesi için ilaç fiyat kararnamemizin güncellenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kanser ve hormon ilaçlarına ilaçlarına erişilemiyor

Devletin ilaç alım politikasının değişmesi gerektiğinin altını çizen Gül, şunları söyledi:

“Zamların gelmesini istemiyoruz, çünkü halk ilaca erişemiyor. Kurda güncellemeler oldukça artışlar geliyor. Bu durum ilaçların azalmasına sebebiyet veriyor. Şu anda bütün ilaçlar, dördüncü ve beşinci kademede. Geçtiğimiz sene ikinci ve üçüncü kademe ilaçlar vardı. Artışlardan kaynaklı dördüncü ve beşinci kademeye gitti. Dördüncü ve beşinci kademe olan ilacın karı daha düşük oluyor. Üretici firmalarda devletten ona göre kar alıyorlar. Öyle olunca da ne yazık ki üretilmiyor. Örneğin, bir ilaç Türkiye satışında, 20 bin kutuysa, onu 10 bin kutuya düşürdüler. Kanser, biyolojik ve hormon ilaçlarına erişimde çok ciddi sıkıntı var.”

Eczacılar eyleme hazırlanıyor.

Artan enflasyon ve krizin eczacılık mesleğine olan etkilerini anlatan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kira, elektrik ve internet giderleri çok ciddi artmış durumda. Çoğu eczanemiz artık kapatma noktasına geldi. Söylemek istediğimiz, halk sağlığında eczanelerimizin artık geçinemez olduğudur. Asıl amacımız kur veya zam değil, halkın ilaca erişimini sağlamaktır. Ülkede çok ciddi bir ilaç krizi var. Bu kriz gittikçe artacak. Haklı sebeplerimizden ötürü de meslektaşlarımız taleplerini karşılamak ve hükümete sesimizi duyurmak için bir eylem planımız var.”

Gül, 16 Ekim’de eczacıların yapacağı büyük yürüyüşe değinerek “Sağlık Bakanlığı tarafından eczacılara ayrımcılık yapılıyor. Biz buna karşıyız, sağlık bir bütündür. Doktor ilacını yazacak, hastasını tedavi edecek, ilaçlarını biz vereceğiz. Sağlık Bakanlığı’nın gözünde yok hükmündeyiz. Yaşanan sorunlara karşı bütün şehirlerdeki eczacılar birleşerek, haklı taleplerimizi dile getirmeye ve halk ilaca erişim sağlayana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Ian Kasırgası: Küba’nın tamamı karanlıkta kaldı, Florida’nın güney kıyısı tahliye ediliyor

Ian Kasırgası, dün 11 milyon nüfuslu ada ülkesi Küba‘yı tamamen karanlıkta bıraktı. Kategori 3 şiddetinde adanın batı ucundan geçen kasırga sebebiyle ülkenin tüm elektrik şebekesi çöktü.

Küba Elektrik Sendikası gece boyunca kademeli olarak hizmet verilmesi için çalışmaların sürdüğünü söyledi. Önce yaklaşık 1 milyon kişiye elektrik sağlansa da daha sonra tüm ada karanlıkta kaldı.

Saatte 205 kilometre hız kaydeden kasırga, Küba’nın ikonik puroları için kullanılan tütünlerin çoğunun yetiştirildiği Pinar del Río eyaletinde de büyük hasara yol açtı.

Zarar görenler için 55 barınağın kurulduğu eyalette 50 bin kişiyi tahliye edildi.

Pinar del Rio, Küba. Fotoğraf: Ramon Espinosa / AP

Kasırganın bu akşama doğru Meksika Körfezi‘nde daha da güçlenmesi ve Florida‘nın güneybatı kıyısına saatte 209 kilometre hızla yaklaşması bekleniyor.

Miami’deki Ulusal Kasırga Merkezi (NHC)kasırganın şiddetli dalgalar, hayatı tehdit eden kıyı taşkınları ve bazı bölgelerde bir metreden fazla yağış getirebileceği konusunda uyararak 2,5 milyondan fazla sakini evlerini tahliye etmeye çağırdı.

Bugün erken saatlerde Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) tarafından sağlanan GOES-East GeoCcolor uydu görüntüleri. Meksika Körfezi üzerindeki Ian Kasırgasını gösteriyor.

NHC’nin tahminine göre, batı Florida’nın kıyı şeridinin çoğunda fırtınadan dolayı büyük dalgalar meydana gelecek, 12 metreye kadar kıyı taşkınları olacak ve kasırganın merkezinden 225 kilometrelik alana kadar uzayabilecek  tropikal kuvvetli rüzgarlar kıyı şeridine büyük hasar verecek.

Florida Acil Durum Yönetimi Direktörü Kevin Guthrie, dün akşam düzenlediği basın toplantısında, “Şimdi tahliye zamanı. Yola çıkın,” sözleriyle sakinleri tahliye uyarılarına kulak vermeye çağırdı.

Fotoğraf: Marco Bello / Reuters

Fırtına kaynaklı şiddetli rüzgarların şimdiden hissedilmeye başladığı Florida Körfez Kıyısı’nda bu sabah itibariyle market rafları boşaldı. Evlerinin pencerelerini tahtalarla kaplayan sakinler sığınaklara veya tahliye barınaklarına kaçmaya başladı.

Kategori 4 seviyesi, rüzgarın saatte 209 km ila 251 km hız aralığında olduğu ve insanlara ve hayvanlara felaket derecesinde hasar verebileceği anlamına geliyor.

Binalara da ciddi hasarlar veren Kategori 4 kasırgaları genellikle birkaç hafta ila birkaç ay süren uzun süreli elektrik kesintileri ve su sıkıntısı getiriyor.

 

Manevi danışmana beş yıldızlı otel, psikologlara uzaktan eğitim

Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü, “manevi danışman” adı altında yurtlarda istihdam edilen personeli beş yıldızlı otele götürdü. Danışmanları, “Manevi Danışman Gelişim Eğitimi” adı altında 19-22 Eylül ile 24-27 Eylül arasında otelde eğitime alan müdürlük, sosyal çalışmacı ile psikologlara ise uzaktan eğitim verdi.

BirGün‘den Mustafa Bildircin‘in aktardığına göre; Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü, manevi danışmanları Afyon’daki beş yıldızlı termal otelde kampa aldı. Danışmanlara verilen, “Beş yıldızlı eğitimin” gerekçesi de şöyle:

“Gençlerin psikososyal sorunları ile çözüm önerileri hakkında birikimlerin aktarılması.”

‣ Akdeniz Üniversitesi, KYK yurtları ve intiharlar

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü’nün, “manevi danışman” kadrosu altında her yurtta din görevlisi istihdam ettiğinin altını çizen CHP Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, hemen her yurtta manevi danışman bulunmasına karşın aynı yurtlarda çoğu zaman sosyal çalışmacı ya da psikolog bulunmadığının altını çizdi ve KYK’da yaşanan intiharalara dikkat çekti:

“Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü yurtlarında yaşanan intiharların ardından bir soruşturma yapmamıştı. Sorunun çözümünü konunun uzmanlarına değil din görevlilerine havale eden Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü, manevi danışmanlara verilecek beş yıldızlı eğitimin gerekçesinde, ‘Gençlerin psikososyal sorunları ile çözüm önerileri hakkında birikimlerin aktarılması’ gösteriliyor.”

Diyanet’e akan milyarlar: MEB’in ihalesini de aldı

Barınma sorunu nedeniyle çok sayıda gencin psikolojik sorunlar yaşadığını vurgulayan Gaytancıoğlu, konuyu TBMM gündemine de taşıdı.

Gaytancıoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi:

  • Yurtlarda görev yapan manevi danışmanlara yönelik 19-27 Eylül tarihleri arasında verilen, “Manevi Danışman Gelişim Eğitiminin” toplam maliyeti ne kadardır?
  • Gençlerin psikososyal sorunları ve çözüm önerileri için verilecek böyle bir eğitimin öncelikle alanı bu konular olan sosyal çalışmacı ve psikologlara yönelik yapılması neden düşünülmedi?
  • Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü’nde görev yapan sosyal çalışmacı ve psikologlara 2002 yaz döneminde online eğitim verilmişken manevi danışmanlara hangi ihtiyaçtan dolayı termal otelde eğitim verilmesi uygun görülmüştür?
  • Psikolog ve/veya sosyal çalışmacı bulunmayan yurt sayısı kaçtır?
  • Bakanlığınız farklı din ya da mezheplere mensup gençlerimize de inançlarına uygun manevi danışman istihdam etmekte midir?

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında Şubat 2015’te imzalanan protokol kapsamında hemen her yıl yüzlerce manevi rehber öğrenci yurtlarında istihdam edildi:

‣Diyanet üniversite yurtlarına 922 ‘manevi rehber’ atadı 

Bakanlığın verilerine göre, 2021-2022 eğitim öğretim dönemi itibarıyla 81 ilde yer alan 454 KYK yurdunda toplam 684 diyanet personeli görevlendirildi.

Öğrenci yurtlarında, “Gençlerin İslam ile ilgili her konuyu doğrudan öğrenmeleri amacıyla” 81 ildeki 515 yurt müdürlüğünde 618 Diyanet personelinin görev yaptığı bildirildi.

Yurtlarda görevlendirilen Diyanet personelinin yurtlarda görevlendirmelerinde, “Rol model olma” niteliklerinin dikkate alındığı belirtildi.

2021-2022 döneminde yurtlarda gerçekleştirilen, “Din ve Değerler” konulu faaliyetlerin sayısı 451 oldu.

 

Rusya, ‘referandum’ sonrası Ukrayna’nın yüzde 15’ini ilhak etmeye hazırlanıyor: Pandora’nın kutusu açılacak

Rusya, Ukrayna‘nın Rus işgali altındaki dört bölgesinde düzenlenen tartışmalı referandumun sonuçlarını açıkladı.

Kremlin yanlısı yönetim tarafından atanan yetkililer, seçmenlerin yüzde 99,23‘ünün, yani neredeyse hepsinin Rusya’ya katılma leyhine oy verdiğini ileri sürdü.

Ukrayna hükümeti ve Batı ülkeleri tarafından tepkiyle karşılanan referandum, Rus yanlısı ayrılıkçı Donetsk ve Luhansk‘ta (Donbas bölgesi) ve Rus işgali altındaki Herson ve Zaporijya‘da savaştan zarar gören yaklaşık dört milyon kişinin katılımıyla düzenlenmiş ve oylamanın silahlı güçler eşliğinde kapı kapı gezilerek yapıldığı belirtilmişti.

Ukrayna’nın Rus işgali altındaki dört bölgesinde referandum sürüyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in birkaç gün içinde bölgelerin ilhakını ilan etmesi bekleniyor. Luhansk’taki ayrılıkçı yönetimin başkanı Leonid Pasechnik sosyal medyadan yaptığı açıklamada, Moskova’ya giderek Devlet Başkanı Vladimir Putin’den Ukrayna’nın Luhansk eyaletini Rusya’ya bağlamasını talep etmek istediğini söyledi.

Seçim komisyonu başkanı Vladimir Vysotsky, dün Donetsk kentinde düzenlediği basın toplantısında Donetsk’in Rusya’ya katılmasına ilişkin referandumun ön sonuçlarını açıklarken Fotoğraf: Alexander Ermochenko / Reuters

Bölgeler toplamda, Ukrayna topraklarının yüzde 15’ini oluşturuyor. Rusya ilhakı gerekleşirse bu topraklar da 2014’te ilhak edilen Kırım topraklarına katılacak.

Sonuçları kesin şekilde reddeden Ukrayna ve Batı ülkeleri, oylamanın Rusya’nın ilhaka gerekçe oluşturmak için yaptığı bir ‘düzmece’ olduğunu ve bunun kesinlikle yasal olmadığını belirtiyor.

Fotoğraf: Alexander Ermochenko / Reuters

ABD, Ukrayna topraklarının ilhak edilmesi durumunda Rusya’ya karşı yeni bir yaptırım paketi hazırlamayı ve yakın zamanda Ukrayna için 1,1 milyar dolarlık bir silah paketi açıklamayı planlıyor.

Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in müttefiki eski cumhurbaşkanı Dmitry Medvedev, Telegram’da yaptığı paylaşımda “Sonuçlar açık. Evinize, Rusya’ya hoş geldiniz!” dedi.

Rus parlamentosunun üst kanadının başkanı, meclisin 4 Ekim’de ilhakı konuşabileceğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodymir Zelenskiy,dün geç saatlerde yaptığı video konuşmasında, “İşgal altındaki topraklardaki bu saçmalık, bir referandumun taklidi olarak bile adlandırılamaz” dedi.

Toprakları çalma ve uluslararası hukuk normlarını silme girişimi

Zelenskiy, BM Güvenlik Konseyine yaptığı açıklamada, Rusya’nın referandumunun “toprakları çalma ve uluslararası hukuk normlarını silme girişimi” olduğunu belirterek Rusya’nın tamamen tecrit edilmesi çağrısında bulundu.

Rusya’nın tüm uluslararası teşkilatlardan çıkarılmasını isteyen Zelenskiy, işgal altındaki Ukrayna topraklarını “sahte referandumda” ilhak edilmesi durumunda bunun, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile konuşulacak bir şey olmadığı anlamına geleceğini belirtti.

Zelenskiy, “soykırımsal politika” yürüten Rusya’nın, nükleer felaketi, dünyanın bir adım ötesine getirdiğini de söyledi.

Putin geçen hafta Rusya’nın “toprak bütünlüğünü” savunmak için nükleer silah kullanmaya istekli olduğunu söylemişti ve ‘blöf yapmıyorum’ demişti.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de bir gün önce yaptığı bir konuşmada, “Putin’den nükleer laflarını tekrar tekrar duyarsak, bunu ciddiye almamız gerekecek. Bunun Rusya’ya ciddi sonuçları olacağı ve nükleer savaşın asla yapılmaması gerektiği mesajını net şekilde iletiyoruz.” demiş ve şöyle devam etmişti:

“Sonra bu Ukrayna’nın ötesinde bir tırmanış olacak. Şu anda  devam eden savaş kötü ve elbetteUkrayna halkı için bir trajedi, ancak NATO ile Rusya arasında tam teşekküllü bir savaş, daha da kötü olacak.”

ABD’nin BM daimi temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, BM Güvenlik Konseyi’nde, söz konusu referandumu kınayan bir karar tasarısı sunacağını ifade etti ve Rusya’nın karar tasarısını veto etmesi durumunda ise ABD’nin tasarıyı BM Genel Kuruluna taşıyacağını dile getirdi.

Thomas-Greenfield Konsey toplantısında, “Rusya’nın sahte referandumları kabul edilirse, kapatamayacağımız bir ‘Pandora’nın kutusu’ açılacak” dedi.

Rusya’nın bu dört bölgeyi ilhak ettikten sonra, Ukrayna’nın bu bölgeleri yeniden ele geçirme girişimini Rusya’nın kendisine yapılmış bir saldırı olarak göstereceği düşünülüyor.

Zelenskiy’in danışmanlarından Mykhailo Podolyak, Reuters’e verdiği cevapta Kiev’in nükleer tehditler veya ilhak yanlısı oylamayla etkilenmeyeceğini ve Rus kuvvetleri tarafından işgal edilen tüm toprakları geri alma planlarını sürdüreceğini söyledi.

Podolyak, referandumların düzenlenmesine yardım eden Ukraynalıların vatana ihanet suçlamalarıyla karşı karşıya kalacağını ve en az beş yıl hapis cezasına çarptırılacağını söyledi ancak oy kullanmaya zorlanan Ukraynalıların cezalandırılmayacağını da ekledi.

Bazı uzmanlar, Rusya’nın nükleer saldırı tehditlerinin, Batı’yı korkutarak Ukrayna’ya verdiği desteği azaltma girişimi olduğunu söylüyor.

Yedi aydır süren savaşta Ukrayna kuvvetleri, bu ay içinde başka bir eyalet Harkov’u Rus birliklerinden geri almış için daha fazla ilerleme kaydetmişti. Referandum düzenlenen dört bölgenin hiçbiri tam olarak Rusya’nın kontrolü altında değil.

 

Prof. Dr. Tuna Tuğcu’nun Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’ne girişi engellendi

Boğaziçi Üniversitesi Bilgi Teknolojileri Kurulu üyesi Prof. Dr. Tuna Tuğcu’nun Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği‘nin faaliyetlerine katılımı da güvenlik görevlilerince engellendi.

Prof. Dr. Tuğcu, 10 Haziran 2022 Cuma günü rektörlük tarafından görevden alınmış, ardından kurul lağvedilmişti. Son olarak, 15 Eylül’de açıklanan karara göre Tuğcu’nun görevden alınma süresi üç ay daha uzatılmıştı.

Prof. Dr. Tuna Tuğcu’nun, bugün ise üyesi olduğu Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’ne ulaşmasına güvenlik görevlilerince izin verilmediği belirtildi. Durumun Anayasa ihlali olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tuna Tuğcu konuyla ilgili tutanağında şu ifadelere yer verdi:

“Dernek faaliyetlerine katılmak anayasal hakkımdır. Üniversiteden geçici uzaklaştırma kararımın dernek faaliyetleri ile ilişkisi bulunmamaktadır. Anayasal haklarımı kullanmamın engellenmesine karşı tüm haklarımı saklı tutuyorum. Dernek faaliyetlerine katılımıma engel olan kampüse giriş yasağımın acilen kaldırılmasını talep ediyorum.”

Fotoğraf: Ali Aktaş

Boğaziçi’nin direnişi sürüyor: Vazgeçmiyoruz

Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, bugün de atanmış rektör ve üniversite yönetimine karşı 632’inci kez bir araya geldi. Direnişlerini sürdüren akademisyenler 426’ıncı kez rektörlük binasına sırt çevirdi.

Akademisyenler nöbet boyunca ellerinde “Özerk, Özgür, Demokratik Üniversite”, “Kabul Etmiyoruz” ve “Vazgeçmiyoruz” yazan dövizler ve üzerlerinde #KabulEtmiyoruzVazgeçmiyoruz” yazan Can Candan ve derslerine son verilen Özcan Vardar fotoğrafları taşıdılar.

TİHV ve İHD, Mersin saldırısına ortak açıklama ile tepki gösterdi

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), Mersin‘in Mezitli ilçesinde polisevine düzenlenen ve bir kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya karşı açıklama yaptı.

Açıklamada ‘kabul edilemez saldırının temel hak ve özgürlüklere yönelik yeni baskılara gerekçe yapılmaması’ çağrısı yapıldı:

“Terör yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen bu kabul edilemez saldırıyı kınıyor, ölenlerin yakınlarının acısını paylaşıyor, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

Sivillerin de bulunduğu bir ortamda yaşanan bu şiddet olayı, başta yaşam hakkı olmak üzere insancıl hukuk ve daha pek çok hakkın ihlaline yol açmıştır.”

Ancak yaşananlar, siyasal iktidarın temel hak ve özgürlüklere yönelik yeni kısıtlama ve baskı uygulamalarına, kutuplaştırıcı söylem ve güvenlikçi politikalarına gerekçe oluşturmamalıdır.

Nefret söylemlerine son verilmesi için hakikat ortaya çıkarılsın

Açıklamanın sonunda, “Kamuoyunda oluşan tüm endişelerin giderilmesi, bilhassa da medya üzerinden üretilen spekülasyonlara ve nefret söylemine son verilmesi için derhal etkin soruşturma başlatılmalı, hakikat ortaya çıkarılmalıdır” denildi.

Dün gece saatlerinde Mersin’in Mezitli ilçesindeki Tece Polisevi’ne yapılan silahlı ve canlı bombalı saldırıda bir polis memuru yaşamını yitirmiş, saldırganlar çantalarında taşıdıkları patlayıcıları patlayarak intihar etmişti.

Olayda bir polis ve üç sivil (ikisi patlama sonrasında yüksekten düşme sebebiyle, biri vurularak) yaralanmıştı.

Bomba imha ekipleri bölgede kontrollü olarak patlama gerçekleştirerek bir bombayı daha imha etmişti.

 

Akbelen davası ertelendi: Yargılanan biziz, bizim olmamamız gerekiyordu

İkizköy’de Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi’ne (YK Enerji) karşı ağaçları korumak için nöbet tutan ekoloji aktivistlerinin yargılandığı davanın üçüncü duruşması görüldü. Önceki duruşmada İkizköylülerin avukatları reddi hakim talebinde bulunmuştu, Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’ne değerlendirmek üzere gönderilen savunmada değerlendirme yapılmadığı için bugünkü duruşma ertelendi. 21 Kasım Pazartesi gününe yeni duruşma tarihi verildi.

İkizköylülerin nöbet alanına 10 Ağustos 2022 Pazartesi’yi 11 Ağustos 2022 Salı’ya bağlayan gece yarısı Jandarma baskını yapılması sonrası 11 İkizköylü, 250 kişilik jandarma ekibi tarafından darp edilerek özel mülk olan alandan zorla çıkarılmıştı.

Söz konusu olayın ardından Jandarmaya direndiklerin için köylülere dava açıldı. Bugün üçüncü duruşması görülen davaya ilişkin açıklamada bulunan İkizköylüler  şunları söyledi:

“Anayasal hakkını kullanmaktan ve ormanı korumaktan başka bir amacı ve davranışı bulunmayan arkadaşlarımız için bugün mahkemede bir aradaydık. Adil yargılama hakkımız elimizden alınmasına rağmen sonuna kadar hakkımızı savunmaya devam edeceğiz.”

Duruşma sonrasında adliye binası önünde İkizköylüler tarafından “Yaşam hakkımız engellenemez”, “Doğa savunusu yargılanamaz” pankartları açılarak “Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz” sloganları atıldı.

‣Akbelen davasına bir kala: Ekoloji mücadelesi veren kadınlar doğadan vazgeçmeyecek

‘Burada olması gerekenlerin aslında kimler olduğunu herkes biliyor’

Karadam ve Karacahisar Mahalleleri Doğayı ve Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK) Başkanı Nejla Işık, duruşma sonrası yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Her zaman dimdik ayakta durduk ve yine dimdik durmaya devam edeceğiz. Nöbet alanımıza yangın zamanında fırsat bilen şirketi durdurduk ve buna karşı aynı günün gecesi jandarma tarafından sürüklendik. Yargılanan biziz, bizim olmamamız gerekiyordu. Orada sadece yaşam hakkımızı, sadece Akbelen Ormanı olarak bakılıyor aslında ama köyümüzü, zeytinimizi, ormanımızı savunuyorduk. Bunun için oradaydık. Burada olması gerekenlerin aslında kim olduğunu herkes biliyor. Ama biz yaşam hakkımızdan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar mücadelemizi devam ettireceğiz. Aslında haklıyız, hakkımızı savunuyoruz.”

’11 kişi 250 askeri nasıl darp edebilir?’

İnsanca yaşam için üç senedir uğraştıklarını dile getiren Işık, “Köyümüz, ormanız, zeytinimiz gitmesin diye canımızı ortaya koyduk. Bunun sonuna kadar gideceğiz. Bizi bunlarla yıldıramazlar, sindiremezler, susturamazlar. Yolumuzdan dönmeyeceğiz, Akbelen’den, İkizköy’den, köyümüzden vazgeçmeyeceğiz. Kendi topraklarımızdan attılar bizi. 11 kişi 250 askeri nasıl darp edebilir?” dedi.

Ne olmuştu?

Akbelen Ormanı’nda 740 dönümlük ormanlık alanda kömür madeni işletmek için izin alan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi (YK Enerji), tahsis kararının iptal edilmesi için Muğla 1’inci İdare Mahkemesi’ne açılan dava nın sonucunu beklemeden 17 Temmuz 2021’de ağaçları kesmek istedi. Bölge halkı bunun üzerine kesimleri durdurdu ve ormanın girişinde çadırlı nöbet başlattı.

8 Ağustos 2021’de şirketin hukuksuzca yapmaya çalıştığı ağaç kesiminden böyle haberdar olundu ve kesim durduruldu.

Akbelen Ormanı’nda uykusuz gece nöbeti [Foto Galeri]

10 Ağustos 2022 Pazartesi’yi 11 Ağustos 2022 Salı’ya bağlayan gece yarısı nöbet alanına Jandarma baskını yapıldı.

Nöbet tutan 11 kişi, 250 kişilik jandarma ekibi tarafından darp edilerek özel mülk olan alandan zorla çıkarıldı.

Darp edilen köylülere karşı ‘Jandarmaya direnmek’ suçundan dava açıldı.

Davanın ikinci duruşmadında hazır bulunmalarına rağmen davalıların tanıkları dinlenmedi. Savunma avukatlarının Jandarmaya gece yarısı baskını emrini kimin verdiğinin araştırılması, sanıkların Jandarmanın orantısız güç kullanımı sonucu yaralanmalarını tespit eden adli tıp raporlarının dosyaya getirilmesi talepleri başta olmak üzere de bütün talepleri reddedildi.

Şikayetçi jandarma astsubaylarından birinin ifadesi alınmadan Savcı tarafından esas hakkında mütalaa sunuldu.

Sanıkların cezalandırılmasını isteyen mütalaayı kabul etmeyen avukatlar, esas hakkındaki savunmalarını yazılı olarak sunmak için süre talebinde bulundu ve ayrıca bir sonraki celse için adil yargılamayı uygun duruşma ortamının sağlanmasını istedi.

Mahkeme bu taleplere rağmen yeni duruşmayı 3 gün sonrasına koymak istedi ancak avukatların savunma hakkının kısıtlanması itirazı ile 11 gün sonrasına, yani bugüne yeni duruşma günü verildi.

 

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, 8 Ekim’de ‘Yaşam alanlarımızı savunuyoruz’ mitingi düzenliyor

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, kentte devam eden doğa talanına karşı 8 Ekim‘de “Biz kazanacağız, Yaşam alanlarını savunuyoruz” şiarıyla miting düzenleyecek.

Saat 13.30’da Seyit Rıza Meydanı‘nda yapılmak istenen miting için tertip komitesi tarafından gerekli başvuru yapıldığı belirtildi.

Mezopotamya Ajansı‘nın aktardığına göre platformdan yapılan çağrıda, ‘Dersim’in orman kıyımları ve sömürge madenciliğinin yıkımı ile karşı karşıya olduğuna’ dikkat çekildi:

“Tarım arazilerimiz, ovalarımız, meralarımız, ormanlarımız, vadilerimiz, akarsularımız, milli parklarımız, tarihi ve kültürel mirasımız yok olmanın eşiğinde. Orman kıyımları ve sömürge madenciliği hız kaybetmeden ilerliyor. Her geçen gün yeni bir saha maden faaliyetleri için ruhsatlandırılıyor.

Munzur Dağları, korunan alanlarımız, tarım arazilerimiz, ormanlarımız, meralarımız daha şimdiden maden şirketleri için ruhsatlandırıldı.

Eğer engel olamazsak uluslararası şirketler, topraklarımızın altındaki madenleri alıp götürecek ve bize zehirlenmiş, ölmüş bir coğrafya bırakacaklar.

‘İliç’te siyanür sızdıran şirket, gözünü Dersim’e dikti’
Dersim’deki izinsiz maden araması durduruldu

Katılım çağrısı yapılan açıklamanın devamında “Meşemiz, alabalığımız, dağ keçimiz ve dünya çapında yaşamsal öneme sahip koruma altındaki nice canlı yok olacak. İnanç alanlarımız yok olacak. Köylerimiz, şehirlerimiz yok olacak. Onlar başarırsa doğa kaybedecek, yaşam alanlarımız kaybedecek, Dersim kaybedecek” ifadeleri yer aldı.

“Doğamıza ve yaşam alanlarımıza saldıran sömürge madenciliğine karşı el ele, omuz omuza, bir arada olursak kazanabiliriz” diyen Platform, Pertek‘te bildiri dağıtarak halkı mitinge davet etti.

Tüm iklim hedeflerine rağmen dünyada hala 24 bin kilometrelik yeni petrol boru hattı inşası planlanıyor

Global Energy Monitor’ın (GEM) yeni raporuna göre dünya çapında 24 bin kilometreden fazla yeni petrol boru hattı geliştirilme aşamasında ve bu mesafe, Dünya çapının neredeyse iki katına eşit. 

Yeni petrol boru hatlarının inşasının küresel ısınmayı 1,5 2 derece ile sınırlama çabalarıyla çeliştiğini vurgulayan rapor, yenlienebilir enerjiye yatırımlar giderek arttığı bir ekonomide yeni petrol hattı inşasına yatırım yapanların 75 milyar dolara kadar zarara uğrayabileceklerini ortaya koydu.

Rapora göre ABD, geliştirme aşamasında olan petrol boru hattı uzunluğu bazında başı çekiyor ve çoğunluğu Permiyen Havzasında olmak üzere, tahmini 7,9 milyar dolara mal olan 2 bin 829 kilometrelik bir alana sahip.

İkinci sırada sırada yer alan Hindistan‘da geliştirilmekte olan 2 bin 824 km’lik yeni petrol boru hattı yaklaşık 4 milyar dolara mal oluyor.

Ukrayna’yı işgali sonrası Batı’dan petrol ve gaz boykotlarıyla karşı karşıya kalan ve Hindistan ve Çin‘e ihracatını artırmak isteyen Rusya, 2 bin km’lik yeni boru hatları geliştiriyor.

Raporda ayrıca, petrol endüstrisinin geçen yıl rekor kar elde ettiği ve “Bu  kriz dönemini petrol boru hattı ağlarının muazzam genişlemelerini ilerletmek için kullandığı” belirtiliyor.

GEM’den Baird Langenbrunner şöyle diyor:

Bu yeni boru hatlarını onaylayan hükümetler rapora göre iklim hedeflerine ulaşmak için neredeyse kasıtlı bir şekilde başarısız olacak.

Fosil yakıt altyapısını atıl varlıklar haline getirecek iklim hedeflerine rağmen ABD ve Çin liderliğinde dünyanın en büyük fosil yakıt tüketicileri, petrol boru hattı genişlemesini ikiye katlıyor.

Avrupa ülkeleri hala Rus petrolüne yatırım yapıyor

GEM’in verileri ayrıca birkaç Avrupa ülkesinin Ukrayna’yı işgal etmesinden sonra boykot edilen Rusya’nın petrol projelerine hala yatırım yaptığını gösteriyor:

Sunum aşamasındaki 1600 km’lik Vostok Petrol Boru Hattı’nın sahipleri arasında Hollandalı MME ve İsviçreli ticaret şirketi Vitol var.

Hazar Boru Hattı’nın hissedarları arasında ABD merkezli ExxonMobil ve Shell, İngiltere merkezli BP ve BG Overseas Holdingsve İtalya merkezli Eni SpA bulunuyor.

Günlük varil (bpd) kapasitesinin yeterince şeffaf açıklanmaması, yeni petrol boru hatlarının çevresel etkisini ölçmeyi zorlaştırsa da GEM veri tabanındaki toplamın yüzde 66’sının kapasitesine göre  yapım aşamasındaki boru hatlarının günde yaklaşık 8,3 milyon varil (bpd); ve henüz inşasına başlanmamış olan ama sunulan projelerin de 21.8 milyon varil ham petrol iletim kapasitesi ekleyeceğini belirtiyor.

Bu ek kapasiteler yılda toplamda 4,61 milyar ton  daha fazla CO2 emisyonu anlamına geliyor.

Dünyada konut fiyatları en çok artan ülke Türkiye, en çok artan kent İstanbul oldu

İngiltere merkezli emlak kuruluşu Knight Frank‘in dünya çapında konut fiyatlarındaki yükselişi gösterdiği Küresel Konut Fiyat Endeksi‘nin son raporuna göre, 2022’de en yüksek konut enflasyonu yaşayan ülke açık ara farkla Türkiye oldu.

150 şehrin incelendiği şehir bazlı araştırmada ise, dünyada 2022’nin ilk iki çeyreğinde konut fiyatlarında en büyük yükseliş  150 şehir arasından İstanbul, Ankara ve İzmir’de kaydedildi.

Türkiye konut fiyatlarının yüzde 161’lik konut fiyatı artış oranıyla birinci ülke olurken, Haziran 2021 ile Haziran 2022 arasında İstanbul’da konut fiyatları yüzde 184,9, Ankara’da konut fiyatları yüzde 165, İzmir’de de yüzde 151 oranında arttı.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in ardından dördüncü sıraya yerleşen Miami’de konut fiyatı yükselişi, bu şehirlerden yaklaşık 5 kat daha düşük.

Kuruluş, raporun özetinde, Türkiye’de enflasyonun 24 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını ve bu verinin de yükselebileceğine dikkat çekti.

Türkiye, tüketici enflasyonu baz alınarak düzenlenen gerçek fiyat artışında da açık ara birinci oldu.

Yüzde 80 olan resmi tüketici enflasyonu baz alınarak çıkan yüzde 45’lik gerçek fiyat artışı ile Türkiye, en yakın ülkeye yaklaşık dört kattan fazla fark atıyor.