Ana Sayfa Blog Sayfa 245

İSİG Raporu: 2023’te en az 1929 işçi hayatını kaybetti

İşçi sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Aralık 2023’e ilişkin İş Cinayeti Raporunu yayınladı. Rapora göre; Türkiye‘de aralık ayında en az 154, 2023’teyse bin 929 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Son dört aydır inşaat işkolundaki ölümler artarak devam edildiğine dikkat çekilen raporda, aralık ayında TOKİ inşaatları ile büyük firmaların şantiyeleri ve otoyol, okul, bina inşaatlarının 44 iş cinayetinin mahali olduğu bildirildi.

Ölüm nedenlerinde yüksekten düşmelerin yarıdan fazlasını oluşturduğuna ve bu durumun önlemlerin alınmadığının bir göstergesi olduğuna vurgu yapıldı.

2023 yılında; ocakta 115, şubatta 261, martta 130, nisanda 123, mayısta 147, haziranda 160, temmuzda 184, ağustosta 206, eylülde 153, ekimde 151, kasımda 145 ve aralıkta 154 olmak üzere en az 1929 işçi hayatını yitirdi.

Grafik: İSİG Meclisi

Bir ayda 13 motokurye hayatını kaybetti

Genç bir işçi kitlesi olan motokuryelerin güvencesiz bir biçimde çalıştırıldığı, iş yetiştirme baskısının da ölümlere neden olduğu raporda, aralık ayında 13 motokurye ölümü olduğu bildiridi.

Ölümler sonrası hukuksal adaletin sağlanmasının bilerek engellendiğinin belirtildiği raporda, 39 yaşındaki motokurye Yunus Emre Göçer’in ölümüne sebep olan Mohammed Hassan‘ın Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olduğu için Türkiye’yi terk etmesine izin verildiği aktarıldı.

Beş çocuk işçi ölümü gerçekleşti

Türkiye’ye uluslararası iş bölümünde biçilen misyonun yoksul ailelerin çocuklarının, çoğu zaman da herhangi bir denetim dahi olmadan devlet eliyle işyerlerinde  ucuz işgücü olarak çalıştırıldığı belirtilirken, aralıkta beş çocuk işçinin yaşamını yitirdiği aktarıldı.

15 yaşındaki Ömer Girgin, Kocaeli Körfez’de çırak olarak çalıştığı kaporta boya atölyesinde sobayı yakmak için dökülen tinerin parlaması sonucu yandı.

16 yaşındaki Suriyeli işçi Abdullah El Hamuud, Adıyaman’da çalıştığı sebze halinde çıkan tartışmada patronu İsmail Mustafa Akkı tarafından 11 yerinden bıçaklandı.

17 yaşındaki Ömer Çakar, Şehit Abdulvahap Çokur Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencisiydi. Diyarbakır Kayapınar’da MESEM kapsamında klimacıda stajı sırasında klima takarken ikinci kattan düştü.

17 yaşındaki Ulaş Dumlu, ERMES Bilim Teknik Koleji Elektrik-Elektronik Bölümü son sınıf öğrencisiydi. Konya Ereğli’de stajyer olarak çalıştığı elektrik firması ile gittiği Bahri Dağdaş Şeker Fabrikası‘nda arıza gidermek için çıktığı elektrik direğinden arıtma havuzuna düştü.

17 yaşındaki motokurye Mustafa Koç, Kocaeli Körfez’de sipariş götürürken otomobille çarpıştı.

6 Şubat depremlerinin öldürücü etkileri hala devam ediyor

6 Şubat depremlerinin uzun süreli öldürücü etkilerinin devam ettiği, binaların yıkımı, enkaz kaldırma ve geçici depolama alanlarına taşınması ve ayrıştırılması basamaklarının hiçbirinin mevzuata ve bilimsel kriterlere uygun yapılmadığı ifade edildi.

Şehir merkezlerinde gözle görülür bir toz yoğunluğu olduğunun bildirildiği raporda,  inşaat ve moloz iş sahalarının tamamında ciddi bir iş yetiştirme baskısı bulunduğu, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri‘nin (OSGB) eline bırakılan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı belirtildi.

Grafik: İSİG Meclisi

Aralıkta iş cinayetlerinin iş kollarına göre dağılımı şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 44 işçi; Taşımacılık işkolunda 18 işçi; Tarım, Orman işkolunda 17 emekçi (12 işçi ve beş çiftçi); Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 14 işçi; Metal işkolunda 13 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 13 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda sekiz işçi; Madencilik işkolunda dört işçi; Gıda, Şeker işkolunda üç işçi; Tekstil, Deri işkolunda iki işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda iki işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda iki işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda iki işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda bir işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda bir işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda bir işçi; Enerji işkolunda bir işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda bir işçi; çalıştığı işkolu belirlenemeyen yedi işçi hayatını kaybetti.

Grafik: İSİG Meclisi

Aralık ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Ezilme, göçük nedeniyle 34 işçi; trafik, servis kazası nedeniyle 33 işçi; yüksekten düşme nedeniyle 30 işçi; kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 17 işçi; patlama, yanma nedeniyle yedi işçi; intihar nedeniyle yedi işçi; elektrik çarpması nedeniyle altı işçi; nesne çarpması, düşmesi nedeniyle üç işçi; zehirlenme, boğulma nedeniyle üç işçi; şiddet nedeniyle üç işçi; diğer nedenlerden dolayı 11 işçi hayatını kaybetti.

Grafik: İSİG Meclisi

Aralık ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

15-17 yaş arası 5 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 26 işçi, 30-49 yaş arası 71 işçi, 50-64 yaş arası 43 işçi, 65 yaş ve üstü 3 işçi, yaşı bilinmeyen 6 işçi hayatını kaybetti.

Aralık 2023’te iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 154 işçinin isimleri:

Murat Eyüboğlu, Ramadan Şimşek, Ferami Akçakaya, Hakan Çelebi, Yaşar Şaşmaz, Javed (Cavit) Niyazi, Mustafa Taşdemir, Yasin Taşdemir, Raif Aydın, Ali Avaner, Ünal Köstü, Fahrettin Çelik, İsmail Artar, Mehmet Damlıca, Adem Efiloğlu, Metin Baltacı, Mustafa İzgi, Yusuf El Muhammed, Faruk Sert, Ufuk Kılıçarslan, Ahmet Coşar, Kadir Özer, Mustafa Karahan, Nail Özcan, Ferzan Haydar Akcan, Ahmed Türkmen, Yakup Altun, Halil Güvenç, Erdal Atılgan, Güner Bozdemir, Anıl Beştepe, Abdullah El Hamuud, Cihat Çolak, Abdullah Çatal, Zülfiye Karadoğan, Oktay Çorapçı, Mehmet Uysal, Ahmet Yolcu, Arzu Şen, Ahmet İbrahim, Ayetullah Ünlü, Rıdvan Küçükali, İsmail Oruç, Emre Dinler, Davut Poyrazer, Ersin Koran, Muharrem Telli, İsa Soylu, İsmail Çelik, Kemal Celep, Nuh Dönmez, Ömer Çakar, Ali Ata, Yasin Kaynak, Arif Ilgaz, Hüseyin Memili, Ömer Girgin, Salim İşler, Zafer Çaylak, Şerafettin Tanış, Ahmet Bayram, Kenan Keskin, Murat Duran, İdris Geçgel, Mevlüt Koçak, Abdullah Güngör, H.S., Mehmet Özkan, Necati Şen, Reyhani Acar, Şeref Çolaker, Fatih Konuk, Ziyaattin Çalışkan, Selim Demir, H.D., Bayram Şahin, Burhan Aybars, Sinan Şahin, Şükrü Sarıkaya, Hamza Keskin, Ömer Tunçtan, Erhan İnci, Ogün Topçu, Ensar Can, Çağrı Merde, Arif Adıgüzel, İsmail Özbay, Halil İkiyıldız, Üçler Irmak, Abdülhalim Ökmen, Muharrem Bulut, Harun Çetin, Abdulkadir Kömür, Seyit Sarısu, Cesur Kuşdemir, Mehmet Polat, Hüseyin Yeşilbal, Sinan Şen, İsmail Ethem Büyüksaraç, Orhan Çok, Ercan Yılgın, Ziya Yıldırım, Bahri Akkaya, Mevlüt Köstek, Ulaş Dumlu, Abdülkerim Baydemir, Aziz Kaya, Reşit Kaya, Ahmet Eşdoğan, Abbas İşler, Yahya Demircan, Musa Demir, Yunus Emre Cantaş, Erol Duran, Halil Atay, Murat Bahtiyar, Ali Hızlı, Veli Zafer Özek, Muhammet Boğaz, Hüseyin Güven, Raim Abasıyanık, Mehmet Nuri Akıncı, Turgay Ulusoy, Özenç Sarıyıldız, Burhan Posta, Hayati Cankel, Feyat Özkan, Mehmet Nazif Yektir, Feridun Kaplaner, Mert Huslu, Nevruz Gümüş, Mehmet Şakir Paksoy, Diyar Sönmez, Y.K., Aydogdy Orunav, Tevfik Arayıcı, Mustafa Koç, Yunus Emre Göçer, Orhan Tarcan, Eyüp Karakum, Ahmet Savaş, Nihayet Uzman, Serhat Göcük, Fidan İlhan Köy, Ercan Kaya, Tayfun Başlı, Mehmet Ördek, Nuri Türköz, Abidin Kayan, Osman Çubuk, Sinan Arslan, Orhan Okay, Şahin Demir ve ismi öğrenilmeyen bir işçi.

Usta sanatçı Ayla Algan yaşamını yitirdi

Tiyatro sanatçısı, yönetmen, şarkıcı ve eğitmen Ayla Algan, 86 yaşında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybetti.

Algan’ın ailesinden alınan bilgiye göre, sanatçı evinde senaryo okurken aniden rahatsızlanarak saat 19.00 sıralarında ambulansla Taksim Acıbadem Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak beyin kanaması geçirdiği belirlenen Algan, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya platformu X’ten (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, “Tiyatro ve sinema dünyamızın değerli oyuncusu, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Ayla Algan’ın vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Usta sanatçıya Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum” dedi.

Ayla Algan için 6 Ocak Cumartesi günü saat 10.30’da İBB Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi‘nde bir tören düzenlenecek.

Cenaze, öğle ezanı sonrası Teşvikiye Camisi‘nde kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı‘nda toprağa verilecek.

Ayla Algan kimdir?

Ayla Algan, 29 Ekim 1937 tarihinde İstanbul‘da doğdu. Küçük yaşlardan itibaren piyano, bale ve şan dersleri alan Algan, ortaokulu İstanbul’da Notre Dame de Sion’da, lise eğitimini Fransa’da Versailler Lisesi‘nde tamamladı.

Beklan Algan’la tanışmasından altı ay sonra 1953 yılında evlendi. Ardından eşiyle birlikte Amerika‘ya giden Algan, Actors Studio‘da tiyatro eğitimine başladı.

Muhsin Ertuğrul‘un Türkiye‘ye çağırması üzerine 1960’ta dönen Ayla Algan, aynı yıl İstanbul Şehir Tiyatrosu‘nda sahne almaya başladı.

1961 yılında Hamlet‘te hem Ophelia hem Hamlet karakterini canlandırdı.

1964’te Ertem Göreç‘in yönettiği ve Vedat Türkali‘nin senaryosunu yazdığı “Karanlıkta Uyananlar” adlı filmde ilk sinema deneyimini yaşayan  Algan, 1966’da ise Atıf Yılmaz‘ın yönettiği “Ah Güzel İstanbul” filmiyle ilk kez başrolde yer aldı. Algan özellikle “Ah Güzel İstanbul” filmiyle büyük beğeni topladı.

Sadri Alışık ve Ayla Algan, Ah Güzel İstanbul.

1965’te “Fizikçiler” oyunundaki performansıyla İlhan İskender‘den En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanan Ayla Algan, tiyatronun kolektif bir sanat olduğunu belirterek ödülü geri çevirdi.

1966’da Muhsin Ertuğrul’un istifası üzerine İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan ayrıldı. Bir süre Language and Culture Center (LCC) Tiyatro Okulu’nda tiyatro öğretmenliği ve oyuncu çalıştırma dersleri verdi. Öğrencileri arasında Macit Koper, Taner Barlas, Cezmi Baskın, Meral Çetinkaya ve Rutkay Aziz gibi isimler yer aldı.

1972-1979 yılları Paris‘te yaşayan ve müzikle ilgilenen Ayla Algan, 1972’de Turizm Bakanlığının isteği üzerine Yunus Emre‘nin 650. yıl dönümü için bir albüm hazırladı.

1973’te Bulgaristan‘daki Uluslararası Altın Orfe Şarkı Yarışması‘nda savaş karşıtı bir şarkı seslendirerek ikincilik ödülü kazanan Ayla Algan, aynı yıl “UNICEF Onur Ödülü”ne layık görüldü.

1977’de Polonya Sopot Festivali‘nde, Oda Kızılderililerinin sorunlarına dikkat çeken bir şarkıyla dünya birinciliği elde etti.

Şener Şen ve Ayla Algan. Fotoğraf: Tiyatro Online

12 Eylül’den sonra 1980’de Berlin‘e gidip, Schaubühne Tiyatrosu‘nda dört yıl boyunca Tuncel Kurtiz, Şener Şen, Macit Koper gibi sanatçılarla işçi tiyatrosu yaptı.

1996’da İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Genel Sanat Yönetmeni Yardımcılığı yapan sanatçı, 1999-2001 sezonunda Kenan Işık’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları‘nda sahnelediği Şeyh Galip’in “Aşk Hastası” oyununu oynadıktan sonra, Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldu.

Sanat hayatı boyunca birçok oyunda başarılı performans sergileyen Algan, “Seni Seviyorum Rosa”, “Harem Suare”, “O da Beni Seviyor” gibi onlarca filmde ve “Biz Size Aşık Olduk”, “Üzgünüm Leyla”, “Aliye” gibi çeşitli dizilerde rol aldı.

Ayla Algan, 2022’de Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü‘ne layık görülmüştü.

2024’te gezegenin hayrına yapabileceğiniz beş değişiklik

Yeni yılda faydalı değişiklikler yapmak adettendir.

Daha sürdürülebilir ve gezegenin iyiliğini gözeten alışkanlıklar edinmek için, uzmanlar beş farklı alanda değişiklikler yapmanızı öneriyor.

1- Mutfağınızı yeşillendirin

Yerel ve mevsimlik ürünler tüketmek, daha az et ve daha fazla bitkisel besin yemek, özellikle de baklagiller ve yeşillikler tüketmek, sürdürülebilir yeme alışkanlıklarına geçiş yapmanın basit yolları olarak tanımlanıyor. Haftada sadece bir gün et tüketmemek, günlük öğünlerinizi önceden planlamak ve artan yemekleri tüketme alışkanlıkları da israfı azaltmaya yardımcı olacaktır.

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği‘nin “Gıda Krizi” raporu, Türkiye’de yılda 19 milyon ton gıdanın çöpe giderek israf olduğunu ortaya koymuştu. Gıda atıkları genellikle metan gazı üretiyor ve bu da karbondioksitten daha etkili bir sera gazı olarak gezegenimize zarar veriyor. Mutfakta sadece daha yeşil beslenerek değil, gıda israfını azaltarak da sürdürülebilir bir alışkanlık edinebilirsiniz.

Bitki bazlı beslenme: Et ve hayvansal ürünlerin tüketimini azaltarak daha fazla bitki bazlı gıdalara yönelmek, sera gazı emisyonlarını ve su kullanımını azaltmaya yardımcı olabilir.

Organik ve yerel gıdaları tercih etmek: Organik tarım, toprağın ve çevrenin korunmasına katkıda bulunurken, yerel gıdaları tercih etmek, uzun mesafeli taşımacılığın neden olduğu karbon emisyonlarını azaltır.

İsrafı önlemek: Yiyecekleri doğru şekilde saklamak, artan yemekleri yeniden değerlendirmek ve yemek planlaması yapmak, gıda israfını önlemeye yardımcı olur.

Doğal malzemelerle pişirme: Alüminyum folyo ve plastik sargı yerine yeniden kullanılabilir silikon kapaklar, bez torbalar ve cam kaplar kullanmak daha sürdürülebilir bir seçenektir.

Enerji verimli pişirme yöntemleri: Düdüklü tencere ve basınçlı pişirme yöntemleri, daha az enerji tüketerek yiyecekleri daha hızlı pişirir.

Su tasarrufu: Sebzeleri yıkarken biriken suyu bitkileri sulamak için kullanmak veya daha az su gerektiren pişirme yöntemleri seçmek su tasarrufuna katkıda bulunur. Aynı zamanda bulaşıkları elde yıkamak yerine bulaşık makinesi kullanmak da su tasarrufu için önemli.

Evde bahçecilik: Kendi sebzelerinizi, otlarınızı ve baharatlarınızı yetiştirmek, paketlenmiş ürünlerin karbon ayak izini azaltır ve taze gıda erişimini kolaylaştırır.

Ambalajsız alışveriş: Ambalajsız ürünler satan yerlerden alışveriş yaparak plastik kullanımını azaltabilirsiniz.

Vegan ve vejetaryen tarifler denemek: Haftada birkaç gün tamamen bitki bazlı yemekler hazırlamak, hayvansal ürün tüketimini azaltmanın yanı sıra yeni lezzetler keşfetmenize de olanak tanır.

[Yeşil Tarifler] Salçalı niyetine salçasız vegan turşu kavurma
2- Seyahatlerinizi gözden geçirin

Ulaşım, küresel sera gazı emisyonlarının önemli bir kaynağı ve bu nedenle seyahat tercihlerimiz, iklim değişikliğiyle mücadelede kritik rol oynuyor.

Aktif ulaşımı benimseyin: Yürüyüş, bisiklet kullanma gibi aktif ulaşım yöntemleri, hem fiziksel sağlığınızı korumanıza hem de çevre üzerindeki etkinizi azaltmanıza yardımcı olur. Örneğin, Avrupa Çevre Ajansı’nın raporlarına göre, kentsel alanlarda yapılan kısa mesafeli araç yolculuklarının yerine aktif ulaşım yöntemlerinin kullanılması, karbon emisyonlarında önemli bir azalma sağlayabilir.

Toplu taşımayı tercih edin: İşe veya okula giderken otomobil yerine toplu taşıma araçlarını kullanmak, hem trafik yoğunluğunu hem de havadaki kirletici maddeleri azaltmada etkili bir yöntem. 

Uzun mesafe seyahatlerinde alternatifler araştırın: Uzun mesafeli seyahatlerde, özellikle uçak yerine tren veya otobüs gibi daha çevreci ulaşım araçlarını tercih etmek, karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltabilir. 

Yerel tatilleri keşfedin: Uzak destinasyonlara yapılan seyahatler yerine, yerel veya daha yakın destinasyonlarda tatil yapmayı düşünmek, hem karbon ayak izinizi azaltır hem de yerel ekonomiyi desteklemiş olursunuz.

Karbon ayak izinizi bilin ve azaltın: Seyahatlerinizin çevresel etkisini azaltmak için, karbon ayak izinizi hesaplayın ve mümkün olduğunca azaltmaya çalışın.

IEA: Altı yıl içinde satılan araçların yüzde 60’dan fazlası ‘elektrikli otomobil’ olacak
Fransız futbol takımları üç saatten kısa yolculuklar için trenle seyahat edecek
Yolcu gemileri yeşil enerji seçeneklerini göz ardı ederek emisyon ve hava kirliliğine yol açıyor
3- Enerji kullanımınızı optimize edin

Evlerimizde kullandığımız enerji, giderek daha pahalı hale geliyor ve sera gazı emisyonlarına önemli bir katkıda bulunuyor. Günlük enerji tüketimimizde küçük değişiklikler yapmak, hem faturalarımızda hem de evsel emisyonlarımızda büyük farklar yaratabilir.

Işıkları kapatın: Odayı terk ederken ışıkları kapatmak, gereksiz enerji tüketimini önler.

Tencere kapağını kullanın: Yemek pişirirken tencerenin kapağını kapalı tutmak, ısıyı içeride tutarak daha az enerji kullanmanızı sağlar.

Termostatı düşürün: Ev termostatınızı 1°C düşürmek, hem enerji tüketimini hem de ısınma maliyetlerini azaltır.

Soğuk suda yıkama yapın: Çamaşırlarınızı ve bulaşıklarınızı daha düşük sıcaklıklarda yıkamak, enerji tüketimini azaltır.

Cihazları fişten çekin: Kullanılmadığında mikrodalgalar gibi cihazları ve tam şarj olduklarında şarj cihazlarını fişten çekmek, gereksiz enerji tüketimini önler.

LED ampuller kullanın: Bozuk halojen ampulleri daha verimli LED ampullerle değiştirmek, uzun vadede enerji tüketimini ve elektrik faturalarını düşürür.

4- Gardırobunuzu düzenleyin

Yeni kıyafetler alırken tekrar tekrar düşünmemizi gerektirecek sebep, moda endüstrisinin her yıl 92 milyon ton atığa yol açıyor olması. Bu atıkların çoğu yakılıyor, çöplüklere gönderiliyor ya da gelişmekte olan ülkelere ihraç ediliyor. Gezegene daha saygılı bir moda anlayışı için de bazı önlemler alabilirsiniz:

Gardırobunuzu düzenleyin: Alışveriş yapmadan önce mevcut kıyafetlerinizi gözden geçirin ve yeni alacağınız her şeyin mevcut gardırobunuzla uyumlu olmasını sağlayın.

Hasarlı ürünleri atmayın: Kıyafet ve aksesuarlarınızı tamir etmek için YouTube‘da birçok video bulabilirsiniz. Zor geliyorsa, mahalle terzilerini kullanın!

İkinci el alışveriş yapın: İkinci el alışveriş yapmak hem para tasarrufu sağlar hem de gardırobunuzu zenginleştirir.

Daha az ama daha kaliteli giysi satın alın: Genellikle daha dayanıklı ve uzun ömürlü olan yüksek kaliteli giysileri tercih edin.

5- Atık yönetiminizi gözden geçirin

Her yıl dünya genelinde 2 milyar metrik tonun üzerinde katı belediye atığı üretiliyor ve bu rakamın 2050 yılına kadar %70 artması bekleniyor. Çöp kutularımıza attığımız atık miktarını azaltmak için birçok küçük değişiklik yapabiliriz:

Alışveriş listesi hazırlayın: Düşünmeden yapılan alışverişleri ve gereksiz harcamaları önlemek için alışveriş listesi yazın.

Yeniden kullanılabilir çantalar kullanın: Alışveriş yaparken yanınızda yeniden kullanılabilir çantalar götürün.

Geri dönüşüm imkanlarını öğrenin ve uygulayın: Yerel olarak geri dönüştürebileceğiniz maddeleri bilin ve sağlanan önerilere uyun. Atık azaltmak, değerli kaynakları korumanın yanı sıra kirliliği ve haftalık harcamalarınızı da azaltır.

Bonus: Politik olarak da yeşillenin!

Her ne kadar bu değişiklikleri yapmak hayatınıza iyilik katacak olsa da, gezegenimizin iyiliği için atılacak esas adımları atması gerekenin hükümetler ve büyük firmalar olduğunu unutmamak gerek. Gerçekten de değişim sağlayacağını vaat eden, doğayı ve çevreyi gözeten politikacıları ve markaları desteklemek kadar, dünyada olup bitenlerden haberdar olmak ve iklim değişikliğinin asıl sorumlularını takip etmek, sorumlu bir vatandaş olarak alabileceğimiz en büyük önlemler arasında yer alıyor.

Kuzey Kutbu’nda ‘kozmetik ürün’ bileşenlerine rastlandı

Gezegenin dört bir yanında bulunan mikroplastikler, sonsuz kimyasallar, Pasifik Okyanusu’nda görülen çöp adaları ve atmosferde birikmeye devam eden sera gazı emisyonlarından sonra, Kuzey Kutbu’ndaki kar örtüsünde de insan etkilerinin izlerine rastlandı. Uzmanlar, Svalbard takımadalarında bulunan beş Arktik buzulunun kar örtüsünde, güneş kremleri ve diğer kişisel bakım ürünlerinde yaygın olarak bulunan 13 bileşenin izlerine rastladı.

Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi‘nden kutup bilimcisi Marianna D’Amico ve meslektaşları, “Bu kimyasalların bazılarının Svalbard‘da kar üzerindeki varlığı ilk kez bildiriliyor” diyoyr. Bulgular endişe verici olsa da bu çalışma, bu tür kirleticilerin nerede bulunduğunu ve nereden geldiğini tam olarak anlamak için atılan ilk adım olarak değerlendiriliyor. Science of the Total Environment dergisinde yayımlanan araştırmanın sonuçları, uzun vadede önlemler almak için önemli ipuçları sunabilir.

Kuzey Kutbu bölgesi mercek altında

Arktik bölgesindeki kirliliğin boyutunu ve etkilerini takip eden ve çevre bilimciler tarafından yönetilen “Arktik İzleme ve Değerlendirme Programı“, Arktik bölgesindeki kirliliğe neden olabilecek çeşitli kimyasalları belirlemek ve bu kimyasalların etkilerini anlamak için çalışmalar yürütüyor.

Bu kimyasallar “Arktik’te Artan Endişe Verici Kimyasallar” (Chemicals of Emerging Arctic Concern / CEACs) olarak adlandırılıyor ve CEACs, çevre üzerinde olası zararlı etkileri nedeniyle endişe yaratan ve bu bölgede yeni tespit edilen kimyasalları ifade ediyor. Araştırmacılar, bu kimyasalların kaynaklarını, nasıl yayıldıklarını ve Arktik ekosistemlerine olan etkilerini daha iyi anlamak için çalışıyor. Bu çalışmalar, hem Arktik bölgesinin korunmasına yardımcı olmak hem de gelecekteki politika kararları için bilimsel veri sağlamak amacı taşıyor.

Bazı CEAC’lar daha önce Antarktika ve Arktik’te araştırma istasyonlarına yakın sular, deniz suyu, atık su akıntıları ve kar üzerinde bulunmuştu. Ancak uzak bölgelerdeki ana kirlilik kaynakları ve ana taşıma süreçleri hakkında çok az şey biliniyor” diyen Marianna D’Amico, birçok CEAC’ın herhangi bir uluslararası düzenlemeye tabi olmadığını belirtiyor.

Kuzey Kutbu
Fotoğraf: Jenny Zhang / Unsplash
Mikroplastikler bulutlarda: Bulut suyunda litre başına 6,7 ila 13,9 tane mikroplastik tespit edildi
İnsan sağlığına ve çevreye olumsuz etkisi olmayan kozmetik ürünler nasıl seçilir?

Arktik kar üzerinde kozmetik kalıntıları

Dağılımları hakkında daha fazla kanıt toplamak için araştırmacılar, sabun ve şampuanlarda bulunan parfümler ve güneş kremlerinde kullanılan UV filtreleri gibi kişisel bakım ürünlerinin 13 yaygın bileşenine baktılar. 

2021 baharında, Ny-Ålesund köyünün güneyindeki aktif bir araştırma alanından ve 40 kilometreye kadar uzaklıktaki beş buzuldan 25 kar örneği topladılar. Bazı örnekler, mevsimler boyunca konsantrasyonların nasıl değiştiğini görmek için aynı yerden farklı derinliklerden toplandı.

Buzulların üst kısımlarında, özellikle kış mevsiminde kar üzerinde daha yüksek UV filtresi konsantrasyonları bulundu. Araştırmacılar, Ny-Ålesund’a yakın araştırma istasyonunun ek bir yerel kirlilik kaynağı olabileceğini düşünüyor. Ancak bu kalıplara dayanarak, UV emici kimyasalların büyük olasılıkla rüzgarlarla uzak Arktik buzullarına taşındığından şüpheleniyorlar.

D’Amico ve meslektaşları için endişe, kar eridiğinde, düşük seviyede bile olsa kirleticilerin akarsu ve deniz ortamlarında ani artışlara neden olabileceği yönünde. Ancak daha fazla örnekleme olmadan bu bilinmiyor. Kimyasallar, soğuk, buzlu ortamlarda daha sıcak bölgelerdekinden farklı davranıyor, bu nedenle etkileri anlamak için özel kutup çalışmalarına ihtiyaç olduğu belirtiliyor.

Kullandığımız tüm şekerlerde mikroplastik çıktı
TÜSAD: Hava kirliliği solunum sağlığını tehdit ediyor, sekiz milyon erken ölümün sebebi…

İrlanda ‘doğa haklarını’ tanıyan ilk Avrupa ülkesi olabilir

Bol ve yeşil manzaralarıyla tanınan İrlanda, doğa hakları ve insanların sağlıklı bir çevreye sahip olma hakkı konusunda ülke çapında bir referanduma gitmeyi düşünüyor.

Bu gerçekleşirse İrlanda, insanlar ve şirketler gibi ekosistemlerin de yasal haklara sahip olduğunu anayasal olarak tanıyan ilk Avrupa ülkesi olacak.

‣ Doğanın hakları Avrupa’da tanınacak: AB ekokırım yasasını kabul etmeye hazırlanıyor

Inside Climate Newsin aktardığına göre, Avrupa Birliği‘nin 27 ülkesinin üçte ikisinden fazlası sağlıklı bir çevre için evrensel bir insan hakkını zaten kabul ediyor.

Aralık ayında bir yasama komitesi İrlanda hükümetine, doğanın var olma, varlığını sürdürme ve onarılma hakkı ile insanların temiz bir çevre ve istikrarlı bir iklim hakkına sahip olduğunu kabul eden anayasal değişiklik önerileri hazırlamak üzere bir dizi idari tedbir almasını teklif etti.

‣ Yurttaşın ekokırım suçu yasa teklifi Meclis’e gidiyor: Doğanın hakları var!

Önerilen değişikliklerin yasal olarak yürürlüğe girebilmesi için parlamentonun her iki kanadı olan Dáil Éireann (alt meclis) ve Seanad (üst meclis) tarafından onaylanması ve halk oylamasında çoğunluğu kazanması gerek.

Fotoğraf: Kuzey İrlanda Turizm Kurulu

İkili değişiklik fikri, mart ayında, bitkilerin, hayvanların ve diğer canlıların kitlesel yok oluşunu ele almayı amaçlayan 80’den fazla tavsiye üreten Biyolojik Çeşitlilik Kaybı Yurttaşlar Meclisinden ortaya çıktı.

Biyoçeşitlilik acil durumu

İnsan faaliyetleri, bir milyondan fazlası yok olmanın eşiğinde olmak üzere, diğer türlerin daha önce görülmemiş bir hızla yok olmasına neden oluyor.

İrlanda 2019 yılında ulusal biyoçeşitlilik acil durumu ilan etti.

Ülkede koruma altındaki türlerinin üçte birinden fazlasının popülasyonu azalırken, turbalık alanlarının yüzde 70’inden fazlası zarar görmüş, tatlı su sistemlerinin yüzde 50’si ise kötü ve kötüleşen durumda.

Ekvator, Bolivya, Panama, Uganda, Yeni Zelanda ve İspanya doğanın haklarını veya ekosistemlerin tüzel kişiliklerini tanıyan bir tür ulusal yasaya sahip.

Geleneksel çevre yasalarından daha yüksek düzeyde yasal koruma

Çok daha fazla sayıda ülkede doğanın haklarını tanıyan bir tür mahkeme kararı ya da yerel yasa bulunuyor. Bu kurallar genellikle ekosistemlere veya bireysel türlere, geleneksel çevre koruma yasalarına kıyasla daha yüksek düzeyde yasal koruma sağlıyor.

Daha ziyade habitatların bütünlüğünü korumayı amaçlayan doğa hakları yasaları genellikle insanların ekosistemleri kullanmasını ya da avcılık ve balıkçılık gibi faaliyetleri yasaklamıyor.

Bazı eleştirmenler yasaları “insan karşıtı” olarak nitelendiriyor ve kuralların madencilik ve diğer maden çıkarma projelerine yapılacak yatırımları durduracağını iddia ediyor.
Fotoğraf: bea & txema & alan / Flickr

Ekim ayında Belfast Queen’s Üniversitesi‘nde hukuk profesörü olan Peter Doran, İrlanda Çevre ve İklim Eylemi Ortak Komitesi‘ne İrlanda’nın hem insan vatandaşlardan hem de “insandan daha fazlası olan, hayatlarımızı mümkün kılan, haklarımızı anlamlı, ekonomilerimizi mümkün kılan tüm ekosistemlerden, manzaralardan, nehirlerden, ağaçlardan ve dağlardan” oluşan bir ulus olduğunu ifade etti.

Hareketin kökleri pek çok yerli kültürün dünya görüşüne dayanıyor.

Hareketin savunucuları, doğayla olan yakın bağlarının, ana akım yasal, siyasi ve ekonomik sistemlerin, insanların doğal dünyanın bir parçası olduğu ve diğer tüm canlı varlıklarla karşılıklı bağımlılık içinde olduğu gerçeğine yeniden yönlendirilmesine yardımcı olabileceğini belirtiyor.

Yurttaşlar Meclisi’nin, hükümetin doğa hakları ve temiz bir çevre hakkına ilişkin değişiklik taslaklarını hazırlamak üzere bir uzman heyeti atamasını tavsiye ettiği İrlanda da, anayasa 1937 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana  30’dan fazla kez değiştirdi.

Bazı doğa hakları hareketleri

Bu yıl doğa hakları hareketini ilerleten tek yer İrlanda değil. Aruba da doğanın haklarının anayasal olarak tanınması yönünde adımlar attı.

Doğa haklarını ilk kez 2022 yılında tanıyan Panama, özellikle deniz kaplumbağalarının haklarını tanıyan yeni bir yasa çıkardı. Kasım ayında Panama Yüksek Mahkemesi, dünyanın en büyük bakır madenlerinden birine verilen imtiyazın onaylanmasını anayasaya aykırı bularak iptal etti.

‣ Kaplumbağa hakları: Panama, kirlilik ve kaçak avlanmaya karşı koruma sağlayan yasayı kabul etti

Mart ayında Ekvador’da bir eyalet mahkemesi, Intag Vadisi‘nde bakır madeni işleten Şilili bir şirketin maden ruhsatını, diğer nedenlerin yanı sıra doğa haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle iptal etti. Bu karar, Ekvador Anayasa Mahkemesi‘nin ülkenin anayasasında yer alan doğa hakları hükmünü uygulayan önemli kararlarının ardından geldi.

Ekvador doğanın haklarını anayasal olarak tanıyan tek ülke.

Ekşi Sözlük, uygulama mağazalarından da kaldırıldı

Bu kararın ardından Apple, uygulama mağazası App Store’dan Ekşi Sözlük aplikasyonunu kaldırdı. Android cihazlarda ise uygulama cihaza yüklenebilse de giriş yapmak istenildiğinde hata veriyor.

Ne olmuştu?

Ekşi Sözlük, 6 Şubat’ta gerçekleşen ve ihmaller nedeniyle 44 binden fazla insanın canını kaybetmesine neden olan deprem felaketinin ardından iktidara yakın medya tarafından hedef alınmış; eleştirel yorumların çoğalması üzerine BTK ise 21 Şubat akşamı aldığı kararla platforma erişimi engellemişti.

Kapatma kararından 2 gün sonra sözlüğün “Cumhurbaşkanlığı veya milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması gerekçesiyle” erişime engellendiği ortaya çıkmıştı.

İtiraz üzerine erişim engeli kararı mahkeme tarafından kaldırılmış ancak “itiraz” sonrası açılamadan yeniden kapanmıştı. Bunun üzerine sözlük yönetimi, siteyi başka alan adlarına taşısa da ‘eksisozluk2023.com’ 13 Mayıs’ta, ‘eksisozluk42.com’ 15 Mayıs’ta, ‘eksisozluk1923.com’ 14 Aralık’ta, ‘eksisozluk1999.com’ da 24 Aralık’ta erişime engellendi.

Avrupa’nın kuzeyinde soğuk dalgası: İsveç -43 dereceyi gördü

Atlantik üzerinden gelen fırtınalar Norveç, Danimarka, Hollanda, İsveç, Fransa ve İngiltere‘de ciddi etkilere yol açıyor. Kar ve soğuk hava nedeniyle ulaşım aksamaları yaşanıyor, birçok okul tatil edildi. Özellikle İsveç’in Kvikkjokk-Årrenjarka bölgesinde -43,6 dereceye varan sıcaklıklar kaydedildi. Bu sıcaklık, ülkede son 25 yılda gözlemlenen en düşük derece olarak kayıtlara geçti. 

Soğuk havalara bağlı olarak Kuzey ülkelerinde çeşitli uyarılar yapıldı. Danimarka’da motosiklet sürücülerine, zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmama uyarısı yapıldığı öğrenildi. Ayrıca, 900 yolculu bir feribotun, fırtına nedeniyle Kopenhag limanına yanaşamadığı haber verildi. Finlandiya’da ise bir kadın, kar fırtınası sırasında çığ düşmesi sonucu hayatını kaybetti.

Soğuk hava
Fotoğraf: Irina Grotkjaer / Unsplash

Rusya‘nın batısında da, özellikle Moskova ve St. Petersburg‘da, Sibirya ve kutup bölgelerinden gelen soğuk hava dalgası etkisini gösteriyor. Sıcaklıklar, ocak ayı ortalamalarının oldukça altına düşerek -30 derecelere kadar indi.

İngiltere, ‘Henk‘ adlı şiddetli bir fırtınanın etkisi altında. Gloucestershire bölgesinde bir kişi, arabasının üzerine düşen ağaç nedeniyle yaşamını yitirdi. Elektrik kesintileri ve ulaşım sorunları yaşanırken, Northampton‘daki Nene Nehri‘nin taşma riski nedeniyle sel uyarısı yapıldı.

Hollanda’da ise Eindhoven kentinde, 75 yaşındaki bir adamın bisikletten düşerek ölmesine rüzgarın neden olduğu düşünülüyor. Fransa’nın kuzeyindeki Pas-de-Calais ve Nord bölgelerinde ise süregelen yoğun yağışlar nedeniyle sel meydana geldi, 200 kişi tahliye edildi ve 10 bin ev elektriksiz kaldı.

Bu olağanüstü hava koşulları, Avrupa’nın birçok bölgesinde ciddi etkilere yol açmış durumda. Yetkililer, olası risklere karşı tedbirlerini artırırken, vatandaşların da uyarılara dikkat etmeleri isteniyor.

İsias Otel davası sürüyor: ‘Bu bina 72 cana sebep olan bir suç aleti’

6 Şubat’ta yaşanan depremde Adıyaman‘daki İsias Otel’in yıkılmasıyla ilgili görülen ve dün (3 Ocak’ta) başlayan dava, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde devam ediyor. Duruşmada, otelde hayatını kaybedenlerin aileleri, İsias’ın bir otel değil, adeta ölüm makinesi olduğunu belirtti. Aileler, demirlerin elle büküldüğünü, betonların kolayca ufalandığını ifade etti.

Evrensel’in aktardığına göre mağdur aileler, 6 Şubat’ı her gün yeniden yaşadıklarını dile getirdi ve sanıkların yüz yüze hesap vermesini istedi. Aileler, adalet arayışlarının devam edeceğini, tüm sorumlular cezalandırılana kadar mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladı.

Alp ve Doruk Akın‘ın annesi Ayşe Akın, “Ben depremlerde nelerle karşılaşabileceğimizi seminerlerde gördüm, öğrencilerime anlattım. Alp de Doruk da depremle ilgili projeler yaptılar. Hiçbir fotoğraf İsias’a benzemiyordu. Özür dilerim herkesten ama anlatmak zorundayım. Tur rehberlerimizin bedenini yataklarıyla beraber bulduk. Hareket dahi etmeye vakitleri olmamış, 10 saniyede kum yığınına dönmüş İsias” diyerek acısını dile getirdi. Fahri Arkar‘ın ailesi, otelde hayatını kaybedenlerin bedenlerini kendi çabalarıyla çıkardıklarını anlattı.

Yasin Atlıhan’ın oğlu Yusuf Kaan Atlıhan, babasını kaybetmenin acısını dile getirerek, “Geldiğimizde sadece bir kum yığını vardı. Her şey paramparça olmuştu. Hakkımı helal etmiyorum,” dedi. Yasin Atlıhan’ın eşi Derya Atlıhan, enkazdaki çalışmaların aksaklıklarından bahsederek, “Hiçbirinin çıkmasını istemiyorum, ölene kadar hepsi cezaevinde kalsın” ifadelerini kullandı.

Depremde yıkılan İsias Otel davası başladı: 72 kişi hayatını kaybetmişti
Kıbrıs’ta öfke de acı da büyük: Çocuklarımızı emanet ettik, koruyamadınız

‘Belediyeden ve Turizm Bakanlığı’ndan da şikayetçiyiz’

İmran Aydoğdu’nun annesi Seher Aydoğdu, sanıkların birbirlerine suçu attıklarını belirterek, “Normal bir vatandaş o onayları, kredileri alabilir mi?” diye sordu. Ablası İrem Aydoğdu, sadece sanıklardan değil, belediyeden ve Turizm Bakanlığı‘ndan da şikayetçi olduğunu ifade etti.

Turist rehberi Hazal Baytekin‘in abisi Hakan Baytekin, 11 kişinin dışında mahkemece tespit edilecek sorumlulardan, taziye paylaşımı bile yapmayan Kültür ve Turizm Bakanından da şikayetçi olduğunu söyledi. Sanıkların salonda hazır edilmeyerek SEGBİS’le bağlanmalarına Baytekin, “Dün tüm gün boş bir odadan mahkemeye bağlanarak söyledikleriyle resmen bizimle dalga geçtiler” diyerek tepki gösterdi. Deprem haberini aldıktan sonra 5-6 il geçtiklerini, onlarca yıkım gördüklerini anlatan Baytekin, “Ama İsias gibisini görmedik. Ben enkazda demiri bükebildim, betonu elimle ezebildim. İnsanlar depremden ölmez, hatalı yapılar sonucu ölür” dedi.

İsias Otel

Hasan Bilgen’in annesi Fatma Bilgen mahkemeden çıkacak kararla adalet beklediklerini söyledi, babası Mehmet Akif Bilgen ise 6 Şubat’tan bu yana depremzedeler, depremde yakınlarını kaybedenler için geçen sürenin anlamı olmadığını anlatarak, “6 Şubat bizim hayatımızın bittiği gündür. Biz o günden bu yana nefes alamıyoruz, biz 6 şubattan bu yana yaşamıyoruz. Çocuğumuzun tırnağına zarar gelsin istemezdik biz, o güne kadar Adıyaman’ın yolunu bilmezdim” dedi.

Davada, 6 Şubat depreminde yıkılan Grand Hotel İsias ile ilgili 11 sanık hakkında “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan hapis cezası talep ediliyor. İddianamede, otelin imar affından yararlandığı ve bazı teknik gerekliliklerin sağlanmadığı bilgileri yer alıyor.

İsias Otel’de ne olmuştu?

Adıyaman’daki İsias Otel, 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremde çöktü. Otelde, KKTC’den gelen 39 kişilik voleybol takımı kafilesi ve Turist Rehberleri Birliği‘nden 43 kişilik bir grup konaklamaktaydı. Toplamda 72 kişi hayatını kaybetti. 

Maraş merkezli 6 Şubat’taki depremlerde yıkılan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) içlerinde sporcu, öğretmen ve tur rehberinin de bulunduğu 72 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Hotel İsias isimli otele ilişkin hazırlanan iddianamede, 11 sanık hakkında “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıl 8’er aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor. Ayrıca iddianamede 2018’de otelin imar affından yararlandığı ve bazı teknik gerekliliklerin sağlanmadığı bilgileri yer alıyor.

Davaya ilişkin hazırlanan iddianamede,

  • Bina projesinin 11 normal kat olmak üzere toplam 13 kat olarak hazırlandığı fakat ruhsatın 9 kat olarak verildiği,
  • Proje bilgileri ile ruhsat bilgilerinin uyuşmadığı,
  • Zemin etüt raporunun bulunmadığı,
  • Yapı kullanma izin belgesinin mevcut olmadığı,
  • Ruhsatsız olarak yapılan 8. kata 11.10.2018 tarihli yapı kayıt belgesinin düzenlendiği,
  • 6.03.2003 tarihli inceleme raporu ve 31.07.2003 tarihli genel denetim raporuyla denetimde tespit edilen eksiklikler ve çelişki içeren hususlar nedeniyle para cezası verildiği,
  • Bir otel çalışanının beyanında otelin teras katından otele sonradan dahil ettikleri ve halen mutfak olarak kullanılan binaya bağlantı yapıldığı,
  • Yine başka bir otel çalışanının beyanında ise ara duvarın kaldırılarak müdür ofisinin genişletildiği,
  • 2016’da içerisinde ruhsatsız bir kat eklendiği ve toplam kat sayısının dokuzdan ona çıktığının görüldüğü ve 2018’de imar affından faydalandığı, bilgileri yer aldı.
  • İddianamede yer alan bilirkişi raporunda ise yıkılan binanın taşıyıcı sistem elemanlarında donatı detayı ile ilgili eksiklikler olduğunun anlaşıldığı, donatı detayı eksikliklerinin binanın yıkılma nedenlerinden biri olabileceği, beton basınç dayanımlarının da değerlendirme kriterlerine göre şartları sağlamadığı ifadeleri yer aldı.

Davada kamu görevlisi olan diğer şüphelilerin ve tespit edebilecek şüphelilerin olduğu dosya ayrıldı, ona ilişkin soruşturma ayrı bir dosya olarak cumhuriyet başsavcılığı tarafından yürütülüyor.

Havana Teyze’den İkizköy seslenişi: ‘Biz davamızdan vazgeçmedik’

Limak ve IC-İçtaş iştiraki YK Enerji‘nin termik santraline kömür tahsis etmek için yok edilmeye çalışılan Akbelen Ormanı için direnen İkizköylüler, geçtiğimiz yaz bölgedeki jandarmanın direnişçilere biber gazı ve TOMA ile müdahale edildiği sırada yaralanan Havana Teyze’nin mesajını paylaştı.

Yeni yıla da nöbet çadırlarında giren direnişçiler, ‘Mücadeleyi bırakmadık, bırakmayacağız, vazgeçmeyeceğiz!’ mesajını vermişlerdi.

İkizköylülerden yeni yıl mesajı: Akbelen’i madene vermeyeceğiz
Akbelen’in hikayesini anlatan gazeteci Osman Çaklı ifadeye çağrıldı

Havana Teyze, 2023 yazında jandarmanın biber gazı ve tomayla müdahalesi sırasında bayılmış, alana ambulans çağrılmasına izin verilmediği için jandarma kalkanı üzerinde taşınıp gözaltı aracı ile hastaneye götürülmüştü. Tedavi boyunca yine müdahaleden etkilenen torunlarının adını sayıklamıştı ve buna rağmen gecesini gündüzüne katıp nöbet alanına gelmiş, verdiği mücadelenin peşinden ayrılmamıştı.

Havana Teyze, şöyle konuştu: 

“Biz bu topraklarda doğduk, bu toprakları işleyerek büyüdük. Yıllarca emek ettik; çocuklarımız, torunlarımız için büyüttük, yetiştirdik. Torunlarıma bu topraklardan, yetiştirdiğim zeytinlerden, 65 yıllık emeğimden başka bırakacak neyim var? Her şey torunlarım için. Bizi unutmasınlar. Biz davamızdan vazgeçmedik.” 

 

Erkekler Aralık’ta her gün bir kadını öldürdü

Erkekler Aralık 2023’te en az 38 kadına şiddet uyguladı, en az beş kadını taciz etti ve en az 19 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı. Aralık’ta erkekler en az bir kadına tecavüz etti. Aralık 2023’te erkekler, 35 kadını seks işçiliğine zorladı. Erkekler, en az dokuz kadını da “öldürmekle” tehdit etti. Diyarbakır ve Mardin‘de iki kadının ölümü basına “faili belirlenmemiş cinayet” olarak yansıdı.

bianet‘ten Evrim Kepenek’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler Aralık’ta en az 30 kadını öldürdü.

Fotoğraf: Emre Orman / csgorselarsiv.org

Erkekler dört yılda 1268 kadını öldürdü

  • 2023’de erkekler, 333 kadını öldürdü, 355 kadını taciz etti, 745 kadına şiddet uyguladı, 18 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 371 kadını seks işçiliğine zorladı. 270 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansırken, erkekler, en az 28 çocuğu öldürdü.
  • 2022’de erkekler 327 kadını öldürdü, 156 kadını taciz etti, 793 kadına şiddet uyguladı, 32 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 442 kadını seks işçiliğine zorladı. 2022’de 198 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
  • 2021’de erkekler, 324 kadını öldürdü, 424 kadını taciz etti, 96 kadına tecavüz etti. Erkekler, en az 772 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 793 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı. 2021’de 213 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansıdı.
  • 2020’de erkekler en az 284 kadını öldürdü, 147 kadını taciz etti, 96 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 818 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 792 kadına şiddet uyguladı.

Aralık 2023’te erkekler 30 kadını öldürdü

Erkekler, Aralık’ta en az 30 kadını öldürdü; geçen yıl aynı ayda bu sayı 19 idi. Ayrıca erkekler, kadınların yanındaki en az iki erkeği de öldürdü. Kadınlardan biri Kırgızistan’dan gelmişti.

Erkekler, en az dokuz kadını koruma kararına rağmen öldürdü.

Erkekler yedi kadını “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, iki kadını “kıskandığı” için öldürdü. Bir kadını “arsa tapusunu almakiçin öldürdü. Erkekler bir kadını da “kızını korumak istediğiiçin öldürdü. Erkeklerin 19 kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı.

Yalnızca 10 fail tutuklandı

En az 18 kadını kocası, sevgilisi erkekler, altı kadını baba, torun gibi ailesinden erkekler, üç kadını damadı, üç kadını da arkadaşı erkekler öldürdü.

Erkekler, dokuz kadını ev dışında sokak, ormanlık alan gibi alanlarda, 21 kadını da ev içinde öldürdü.

Kadınları öldüren en az 25 fail vardı. Sadece 10 fail tutuklandı. Yedi fail intihar etti. İki failin süreci basına “kaçtı” diye yansırken, en az beş fail gözaltına alındı. İki failin hukuku süreci basına yansımadı.

Kadınları taciz eden dört failden yalnızca ikisi tutuklandı

Aralık’ta erkekler en az beş kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ay 16 idi. İki taciz sistematikti. Erkekler, dört kadını sözlü ve fiziki yollarla, bir kadını da dijital alanda taciz etti. Erkekler, kadınları sokak, cadde gibi ev dışı alanlarda taciz etti. En az iki kadını arkadaşı erkekler, iki kadını tarım işçisi bir erkek, bir kadını da şoför taciz etti.

Kadınları taciz eden dört fail erkek vardı. İki fail tutuklandı. Bir faile ev hapsi cezası verildi. Bir failin hukuki süreci basına yansımadı.

Erkekler Aralık’ta bir kadına tecavüz etti

Erkekler, basına yansıyan bilgilere göre, Aralık’ta bir kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ayda bu sayı altı idi. Bir kadına arkadaşı tecavüz etti. Erkekler bir kadına ev içinde tecavüz etti. Kadınlara tecavüz eden bir fail vardı. Tutuklandı.

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Erkekler Aralık’ta 38 kadını yaraladı: Hiçbir fail tutuklanmadı

Erkekler, Aralık’ta en az 38 kadını yaraladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı 65 idi. En az dört kadın ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. En az yedi kadın koruma kararına rağmen erkeklerce yaralandı.

En az 29 kadını kocası, sevgilisi erkekler, bir kadını damadı, dört kadını oğlu, iki kadını da şoför yaraladı. İki kadını da arkadaşı yaraladı.

Erkekler, dört kadını “kıskandığı” için, en az 20 kadını da “barışmak istemediği, ayrılmak istediği” için yaraladı. Erkeklerin 14 kadını neden yaraladığı bilgisi basına yansımadı.

Erkekler, 23 kadını ev içinde, 11 kadını, toplu taşıma, park, sokak gibi ev dışı alanlarda yaraladı. Erkeklerin dört kadını nerede yaraladığı bilgisi basına yansımadı.

Kadınları yaralayan en az 38 fail erkek vardı. Hiçbir fail tutuklanmadı. Üç failin durumu “kaçtı” olarak yansıdı. Bir fail serbest bırakıldı. En az 14 fail hakkında yasal süreç başlatıldı. Altı fail gözaltına alındı. İki fail intihar etti. 12 failin hukuki süreci basına yansımadı.

Fotoğraf: Emre Orman/ csgorselarsiv.org

Erkekler en az 35 kadını seks işçiliğine zorladı

Erkekler, Aralık’ta en az 35 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay sayı, 56 idi. 14 kadın Türkiye yurttaşı değildi. Kadınları seks işçiliğine zorlayan 30 fail vardı. 19 fail tutuklandı, 11 fail serbest bırakıldı.