Ana Sayfa Blog Sayfa 142

Salt’ın ilkbahar sergileri başlıyor: Bitkilerin sesi eşliğinde havayla yakın temas

Salt Beyoğlu ve Salt Galata, baharla birlikte iki yeni sergiye ev sahipliği yapacak.

Mayıs ayında başlayacak sergilerin ilki 2050+ tasarım stüdyosunun “Havaya Dair” enstalasyonu Salt Beyoğlu’ndaki Forum alanında; sanatçı Itziar Barrio’nun “Öyleyse En Başa Dönelim” sergisi ise Salt Galata’da sunulacak.

Salt Beyoğlu’nun dördüncü katındaki Kış Bahçesi’nde ise Haziran 2024’ten Mart 2025’e Özcan Ertek, Fulya Uçanok, Ömer Sarıgedik, Zeynep Hatipoğlu ve Passepartout Duo’nun ses enstalasyonları yer alacak.

Havaya Dair Enstalasyonu: Temiz hava evrensel hak

Disiplinlerarası tasarım stüdyosu 2050+ tarafından Salt Beyoğlu’ndaki Forum alanı için tasarlanan “Havaya Dair”; materyal, işitsel ve görsel deneyler üzerinden hava kirliliğine dair unsurları somutlaştırmayı amaçlıyor.

Bir dizi müdahale aracılığıyla ziyaretçileri havanın maddeselliğiyle ilişki kurmaya teşvik eden enstalasyon, havaya nüfuz eden ve hava yoluyla yayılan zehirli maddelerin yanı sıra bu zehirliliğin işaret ettiği toplumsal ve politik sonuçları, yerel ve küresel izlekleri, gezegen ölçeğindeki inkâr edilemez bağıntıları da irdeliyor.

Havanın, bir bölgedeki faaliyetlerin binlerce kilometre ötedeki insan ve insan olmayan nüfusları etkileyebilen ortak bir alan olmasından yola çıkan sergi, temiz ve solunabilir havanın müşterek ve evrensel bir hak olduğu bir dünya için kolektif eylemin gerekliliğine de vurgu yapıyor.

8 Mayıs-18 Ağustos tarihlerinde Salt Beyoğlu, Forumda sunulacak ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi iş birliğiyle gerçekleştirilecek sergiye video işlerin sunulduğu bir gösterim programı eşlik edecek.

Itizar Barrio’nun Madde Üçlemesi: Öyleyse En Başa Dönelim

“Öyleyse En Başa Dönelim sergisi”, sanatçı Itizar Barrio’nun Madde Üçlemesi’ni oluşturan video işleri bir araya getiriyor. Garanti BBVA‘nın desteklediği üçlemenin ilk bölümü “A Demon that Slips into Your Telescope While You’re Dead Tired and Blocks the Light” [Sen Yorgun Düşmüşken Teleskobuna Girip Işığı Kesen Şeytan] (2019), bilim insanları ve teknoloji uzmanlarının dünyaya bakışımızı nasıl etkilediğini irdelerken “nesnel” bilgi alanlarını şekillendiren toplumsal sistemlere ve iktidar yapılarına odaklanıyor.

Kış Bahçesi’nde bitkileri sevenler için toprak sesleri

Haziran 2024’ten Nisan 2025’e Salt Beyoğlu’ndaki Kış Bahçesi’nde sunulacak Bitkiler ve Bitkileri Sevenler için Sıcacık Toprak Sesleri programı ise, adını elektronik müziğin öncülerinden Mort Garson’ın bitkiler için hazırladığı Mother Earth’s Plantasia (1976) albümünden alıyor.

L’Internationale’nin Museum of the Commons [Müşterekler Müzesi] projesi kapsamında hazırlanan programda, Özcan Ertek, Fulya Uçanok, Ömer Sarıgedik, Zeynep Hatipoğlu ve Passepartout Duo’nun ses enstalasyonları yer alacak.

Hayvan refahı savunucuları Migros Genel Kurulu’nda: Kafes yumurtasından vazgeçin!

Yumurtaları için hapsedildikleri kafeslerde toprağa basamayan, kanatlarını açamayan, ömrünü eziyet çekerek geçiren tavukları kafes eziyetinden kurtarmak için mücadele eden Kafessiz Türkiye, Migros‘un 16 Nisan’da düzenlenen genel kuruluna katılarak zalim kafeslerden gelen yumurtaların satışının son bulması taleplerini iletti.

Türkiye‘de kafes karşıtı kampanya yürüten hayvan hakları savunucuları, aralarında Migros Ticaret A.Ş.’nin de bulunduğu çok sayıda firmanın kafes yumurtası satışını durdurması için uzun zamandır mücadele ediyor.

Bu kapsamda Migros’un genel kuruluna katılan aktivistler,  şirketin hayvan refahı politikalarına ilişkin detaylı sorular sorarak bu konuda atılacak adımları yakından takip edeceklerini belirtti. Yönetim kurulu üyelerinin 2023 yılı faaliyetlerinden dolayı ibra edilmeleri, yönetim kurulu üyelerinin seçilmeleri ve görev sürelerinin tespiti gibi gündem maddelerinde olumsuz oy kullanan savunucular, şirketin hayvan refahı politikalarında sektörün gerisinde kaldığı ve müşterilerin bu konudaki taleplerini yerine getirmediği, kafes yumurtasının müşteriler için sağlık riski oluşturduğu gibi gerekçelerini kurula bildirerek muhalefet şerhi düştü.

3 kodlu yumurtaları satmaya son verin

Hak savunucuları firmanın endüstriyel kafeslerde üretilen yumurtaları satmaya son vermesinin hayvanlar için büyük bir reform olduğunu vurguladı.

Genel kurulun ardından Migros Genel Müdürlüğü önünde “Bu eziyet kime iyi gelecek?” yazılı pankart açan savunucular, kısa bir açıklamanın ardından dağıldı. Grup adına açıklama yapan Kafessiz Türkiye Kampanya Direktörü Emre Kaplan, Migros’un endüstriyel kafeslerde üretilmiş 3 kodlu yumurtaları satmaya son vermek üzere net bir hedef belirlemesi için 140 binden fazla kişinin imza verdiğini hatırlattı; “Migros’un rakipleri kafes yumurtası satışını sonlandırma konusunda net bir yıl hedefi açıklarken, Migros’un neden benzer bir politika belirlemediğini sorguladık” dedi.

“Bu adımımız, Migros’un hayvan refahı konusunda daha şeffaf ve sorumlu bir yaklaşım benimsemesini amaçlıyor” diyen Kaplan, Migros kafes yumurtası satmayı bırakacağını kamuoyuna açıklayana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.

Kafessiz Türkiye’nin kampanyasına binlerce kişi katıldı 

Kafessiz Türkiye, reklamlarında sürekli ‘iyi tavuk’, ‘iyi tarım’ söylemlerini kullanan ve Türkiye’deki en büyük perakende markalarından biri olan Migros’un kafeslerde hayvanlara büyük eziyetler ederek üretilen yumurtaları satmayı sonlandırması talebiyle bir kampanya başlatmıştı.

140 binden fazla  tüketici, change.org ve kafessizturkiye.com siteleri üzerinden Migros’un kafes eziyetine dur demesi için imza verdi. Binlerce tüketici, Migros yetkililerine kafes yumurtası satışını sonlandırmaları için e-mail gönderdi. 13 sivil toplum kuruluşu, şirketin kafes yumurtasını bir an önce terk etmesi için ortak açıklama yayınladı. Kampanya sürecinde Migros’un lüks tüketim vaat eden  Macrocenter mağazalarında eziyet dolu kafeslerden gelen yumurtaların satışı sonlandırıldı.

Temmuz ayında Migros Ticaret A.Ş’nin kafes yumurtası satışını tüm mağazalarında tamamen sonlandırmasını talep eden onlarca kişi İstanbul Ataşehir’de bulunan Migros Genel Müdürlüğü önünde insan zinciri oluşturarak basın açıklaması gerçekleştirdi.

2020’de Çiftlik Hayvanlarını Koruma Derneği’ne dönüşen Kafessiz Türkiye, bugüne kadar yüz binlerce tavuğu etkileyecek kurumsal politika değişikliği yapılmasını sağladı. 2022 yılında Hayvan hakları alanında çalışan kuruluşları  dünya genelinde değerlendiren Animal Charity Evaluators (ACE), tarafından dünyanın en etkin hayvan savunuculuğu derneklerinden biri seçildi.

‘Aliağa’da hukuka aykırı gemi sökümü yapılıyor’

İzmir‘in Aliağa ilçesindeki gemi söküm tesislerinde yaşanan usulsüzlükler, İzmir Gemi Söküm Koordinasyonu tarafından yapılan basın açıklaması ile gündeme getirildi. Yapılan açıklamada, yurt dışından Aliağa’ya söküm için getirilen gemilerde meydana gelen hukuka aykırı durumlar ve çevresel riskler ele alındı.

İzmir Gemi Söküm Koordinasyonu’nun raporuna göre, bölgedeki denetimler yetersiz kalıyor ve mevzuata uygun olmayan işlemler yapılmaya devam ediliyor. Gemi söküm işlemlerinde gerekli olan çevresel ve sağlık önlemlerinin alınmaması, tehlikeli atık yönetiminin yetersiz olması ve hukuka uygun hareket edilmemesi gibi pek çok problem yaşandığının altı çiziliyor.

Koordinasyon, ulusal ve uluslararası yasalara atıfta bulunarak, yurt dışından getirilen ve sökümü yapılan gemilerin, çoğu zaman gerekli notifikasyon ve çevresel raporlamalara sahip olmadığını ortaya koydu. Özellikle asbest, tehlikeli ve radyoaktif maddeler içeren gemilerin söküm sürecinde alınması gereken önlemlerin ihmal edildiği vurgulanıyor.

Koordinasyon tarafından yapılan açıklamada, ilgili tüm kurumların bu sorunlara karşı daha etkin bir denetim mekanizması geliştirmesi ve hukuka uygun hareket etmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca, Aliağa bölgesinin çevresel taşıma kapasitesinin aşılması ve buna bağlı olarak yaşanan kirlilik problemlerinin çözümü için acil önlemler alınması çağrısında bulunuldu.

Aliağa kıyılarında asbest tehdidi
Gemi söküm raporu yayında: Aliağa’da arsenik ve kurşun kirliliği hat safhada
Asbest yüklü gemi Raymond Croze Aliağa açıklarında

İzmir Gemi Söküm Koordinasyonu, kamusal denetimlerin artırılması ve çevre sağlığını koruyacak yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine dikkat çekerek, Aliağa’daki çalışmaların bilime, hukuka ve kamu sağlığına uygun hale getirilmesi için kararlılığını bir kez daha kamuoyu ile paylaştığını ifade ederek, aşağıdaki soruların cevaplarının belgeleriyle verilmesini talep etti:

  • Gemi ile ilgili Tehlikeli Madde Envanter Raporu bulunmakta mıdır?
  • Geminin notifikasyon onayı var mıdır?
  • Gemi Aliağa’ya gelmeden önce gas free belgesi sunulmuş mudur?
  • Gemiye ilişkin söküm izni verilmiş midir?
  • Radyasyon ölçümü yapılmış mıdır? Sonuçları nelerdir?
  • Geri dönüşüm ve atık bertaraf süreçlerine ilişkin planlar sunulmuş mudur?
  • Gemide boyaların potansiyel olarak asbest içerdiği hakkında söküm tesisi bilgilendirilmiş midir?
  • Bakanlık ve ilgili kurumlar tarafından atık içeriği ve miktarı ile ilgili değerlendirme ve denetim yapılmış mıdır?
  • Söküm işlemleri safhasında alınacak çevresel önlemler nelerdir?
  • İşçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemler nelerdir?

Koordinasyon yetkilileri, açıklamada “1960’lı yıllara kadar balıkçılık ve tarımla geçinen bir sahil kasabası olan Aliağa’nın Sanayi Bölgesi ilan edilmesinden bugüne geldiğimiz süreçte; bölgede giderek büyüyen petrokimya endüstrisi, demir çelik tesisleri, bu tesislere hammadde sağlayan gemi söküm tesisleri yan sanayiler ile ağır sanayi, İzmir Kenti bütününde çevre ve halk sağlığını tehdit eden yaşam sorununa dönüşmüştür” ifadelerini kullandı.

Bakanlık uyardı: Sıcaklık artışıyla birlikte orman yangını riski de artıyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, yarından (17 Nisan’dan) itibaren Türkiye genelinde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin dört ile on derece üzerine çıkacak.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü‘nün tahminlerine göre özellikle İç Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde sıcaklıklar mevsim normallerini aşacak. Ankara, İzmir ve Antalya gibi büyükşehirlerde sıcaklıkların 35 dereceye kadar çıkması bekleniyor. Bu durum, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ek risk oluşturuyor.

orman yangını
2023’te de önceki yılların ortalamasına göre yüksek seyreden sıcaklıklar, 2024’ün ilk aylarında daha da artmış görünüyor. Kaynak: mgm.gov.tr

X üzerinde uyarı mesajı yayınlayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, orman yangınlarına karşı vatandaşların duyarlı olmalarını ve herhangi bir yangın riskini minimize etmek için gerekli önlemleri almalarını istedi.

Özellikle orman yangını riskinin arttığı sıcak günlerde piknik yaparken ateş yakmamak, cam şişe gibi malzemeleri ormanlık alanlara atmamak ve sigara izmaritlerini dikkatli bir şekilde söndürüp uygun şekilde çöpe atmak büyük önem taşıyor.

Yaşlılar ve kronik hastalıkları olan vatandaşların aşırı sıcaklarda dışarı çıkmamaları, bol sıvı tüketmeleri ve doktorlarının önerdiği sağlık önlemlerini uygulamaları gerekiyor.

Sıcak dalgası sırasında evcil hayvanların ve sokak hayvanlarının da korunmaya ihtiyacı olduğunu unutmamak gerek. Kapı önlerine konulacak bir kap su, hayvanların sıcak havalarda serinlemesine yardımcı olabilir. Aynı şekilde, çocukların da aşırı sıcaklardan korunması için gerekli önlemlerin alınması önemli.

Yeşil Gelecek Endeksi’nde Türkiye 76 ülke arasında 63’üncü sırada

Dünya genelinde 76 ülkeyi yeşil politikaları bakımından değerlendiren Yeşil Gelecek Endeksi 2023’te Türkiye, 3,83 genel puanla 63’üncü sırada yer aldı.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Technology Review Insights tarafından hazırlanan kapsamlı rapor; ülkelerin temiz enerji, sanayi, tarım ve topluma yatırım yapma kapasitelerini karbon salınımı, iklim politikası, enerji geçişi, temiz inovasyon ve yeşil toplum bakımından beş ana kategori altında değerlendiriyor.

Bu kapsamlı analiz, global çapta sürdürülebilirlik ve çevresel performansı artırma yönünde adımlar atan ülkeleri öne çıkarırken, aynı zamanda düşük performans gösteren ülkelerin karşılaştığı zorlukları ve gelişim için potansiyel alanları da belirliyor. Türkiye’nin düşük sıralamada yer alması, ülkenin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişte yavaş kalması, iklim politikalarında yetersizlikler, sınırlı temiz teknoloji inovasyonları ve toplumsal yeşil dönüşüm projelerindeki eksiklikler gibi pek çok faktöre bağlanıyor.

Yeşil Gelecek Endeksi’nde yükselen ve gerileyen ülkeler

Raporun ana bulgularına göre ‘Yeşil Liderler’, ilerlemeden ziyade istikrar sergiliyor. 2023 yılı için en üst sıralarda yer alan ülkelerden sadece üçü, geçen yıla göre farklı bir grupta yer aldı.

İzlanda listenin zirvesinde kalmaya devam ederken, ilk on içinde yer alan tek Avrupa dışı ülke Güney Kore oldu ve onuncu sıradan sekizinci sıraya yükseldi. Lüksemburg ise 28. sıradan 16. sıraya yükselerek Yeşil Liderler grubuna giren tek ülke oldu.

Tüm Yeşil Liderler, düşük karbon özelliklerini korurken, yaklaşık yarısı geçen yıl puan kaybetti. Bu durum, ekonomilerinde karbon azaltma çabalarının arttığı ve politika çalışmalarının güçlendiği ancak ilk getirilerin azaldığı anlamına geliyor.

‘Yeşil Orta Seviye’ olarak tanımlanan grupta da büyük atılımlar gözlemleniyor. Sürdürülebilir politika uygulamalarını hayata geçiren 20 ülke önemli ilerlemeler kaydetti. Bu ülkeler arasında ekonomik teşviklerle sürdürülebilir politikaları bağdaştırabilen 31. sıradan 25. sıraya yükselen Güney Afrika ve 38. sıradan 26. sıraya yükselen Uruguay gibi gelişmekte olan ekonomiler bulunuyor.

Geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2023 Yeşil Gelecek Endeksi’nde en yüksek sıralamada yer alan gelişmekte olan ekonomi, 24. sırada bulunan Kosta Rika oldu.

Yeşil Gelecek Endeksi
Yeşil Gelecek Endeksi 2023 Dünya sıralaması. Türkiye, 3,83 genel puanla bu sıralamada 76 ülke arasında 63. sırada yer alıyor. Kaynak: MIT Technology Review Insights, 2023

Raporda, zenginliğin de önemli bir faktör olduğu görülüyor. Ekonomik ve sürdürülebilir kalkınmayı birleştirme çabalarına rağmen, gelişmekte olan ekonomiler Yeşil Gelecek Endeksi sıralamalarında düşük performans göstermeye devam etti. Sıralamalar ile kişi başına düşen GSYİH arasındaki korelasyon, rahatsız edici bir gerçeği ortaya koyuyor: Zenginlik, bir ülkenin düşük karbonlu geleceğini şekillendirme kapasitesine önemli ölçüde katkıda bulunuyor.

Yine de ekonomik durum, tek başına geleceği tanımlamıyor. 2023’te puanlarını artıran 35 ülkeden 17’si daha yoksul ülkelerdi. Arjantin ve Endonezya, 2023 yılında tüm ülkeler arasında en büyük sıra atlayışlarını gerçekleştirerek sırasıyla 20 ve 21 basamak yükselerek genel sıralamada 48. ve 49. sıraya yerleşti. Her iki ülkedeki bu artışlar, Arjantin’in yeşil toplum puanındaki ve Endonezya’nın karbon salınımı puanındaki önemli iyileştirmeler sayesinde oldu.

Fosil yakıt üretimine veya doğal kaynak çıkarımına aşırı bağımlılık da, endekste daha düşük puanlarla sonuçlandı. ‘İklimde Geri Kalanlar’ olarak tanımlanan ülkeler, karbon yoğun sanayiler tarafından baskı altında. Avustralya, karbon yoğun ekonomisinden kurtulmaya başlayan bir ülke oldu; yeni politika odaklı iş teşvikleri, 2023 sıralamalarında 10 basamak atlayarak 42. sıraya yükselmesini sağladı.

[COP28] ‘Türkiye, yapıcı iklim politikaları benimsemeli’
Büyük devletlerin iklim politikalarına güvenilmez
Türkiye’nin iklim politikası: Hiç bir şey yapmamaktan laf üretmeye…

İklim politikalarının dönüşümü şart

İklim politikaları üzerine odaklanan Yeşil Gelecek Endeksi’nin en son raporunda, ulusal politikaların yeşil dönüşümdeki merkezi rolünün altı çiziliyor. Çalışmaya göre, Danimarka, Birleşik Krallık ve Finlandiya gibi ülkeler, iklim politikaları konusunda öncülük ederek, bu alandaki performanslarını daha da güçlendirdi. Özellikle Danimarka’nın, işletmelere uygulanan karbon vergisini önemli ölçüde yükseltme planları, dünya çapında dikkat çekti ve bu hamle, ülkenin 7,17 gibi etkileyici bir puana ulaşmasını sağladı.

Yeşil Gelecek Endeksi
2022 ve 2023 yılları arasındaki iklim politikası liderlerini ve geride kalanları gösteren grafik, ülkelerin iklim politikası, karbon fiyatlandırma, sürdürülebilir tarım ve pandemi sonrası dönüşüm göstergelerindeki performansını değerlendiriyor.

İklim politikası sütununda en alt sıralarda yer alan ülkeler ise, daha düşük puanlarla karbon yoğun ekonomilerin sıkıntılarını yansıtıyor. Örneğin, bu sütunda 69. sırada yer alan Türkiye, sadece 2,08 puan aldı. Bu da ülkenin karbon azalımı ve sürdürülebilir politikalara yönelik adımlarını hızlandırmaya ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Türkiye’nin bu alanda gösterdiği performans, küresel standartlara ulaşmak ve iklim kriziyle mücadelede etkin rol oynamak için politika yapıcıların daha kapsamlı ve koordineli bir yaklaşım benimsemeleri gerektiğinin bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Rüzgar enerjisi 2023’te küresel kapasite rekorunu kırdı

Global Wind Energy Council (GWEC) tarafından bugün (16 Nisan’da) yayınlanan 2024 Küresel Rüzgar Raporu’na göre, küresel rüzgar endüstrisi 117 gigavatlık (GW) rekor yeni kapasite ile bu yıl, rüzgar enerjisinde şimdiye kadarki en iyi yılını yaşadı.

Siyasi ve makroekonomik belirsizliklere rağmen endüstrinin, COP28‘de benimsenen yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşma konusundaki artan siyasi hırsın da etkisiyle yeni bir büyüme dönemine girdiği belirtiliyor. GWEC, dünya genelinde rüzgar enerjisine olan talebin artmaya devam edeceğini ve büyüme beklentilerini yüzde 10 oranında artırarak 2024-2030 dönemi için 1,210 GW büyüyeceğini öngörüyor.

2023 yılında gerçekleşen toplam 117 GW’lık kurulum, 2022 yılına kıyasla yüzde 50’lik bir artışı temsil ediyor ve dünya genelinde rüzgar enerjisi kapasitesi ilk kez 1 teravat saat (TW) olan dönüm noktasını aştı.

Bu büyüme, özellikle Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Almanya ve Hindistan gibi ana pazarlarda yoğunlaştı. Bu ülkeler, yeni kapasitelerin büyük bir kısmını oluşturdu ve küresel rüzgar enerjisi talebinin önemli bir kısmını karşıladı.

Rüzgar enerjisi
Harita, 132 ülkenin 2023’te Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleştirilen COP28 sırasında Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Sözleşmesine katıldığını gösteriyor. Yeşil ile işaretlenmiş ülkeler, enerji verimliliğini artırmak ve 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitelerini üç katına çıkarmayı taahhüt edenler arasında yer alıyor.

Rüzgar enerjisi sektörünün bu rekor büyümesine rağmen, sektörün sürdürülebilir büyümesini desteklemek için politika yapıcıların daha fazla adım atması gerekiyor. GWEC, politika yapıcıları, yatırımcıları ve toplumları, 2030 ve sonrasına kadar rüzgar enerjisinin büyümesi için gerekli koşulları oluşturmak üzere kilit alanlarda birlikte çalışmaya çağırıyor. Bu alanlar arasında yatırım, tedarik zincirleri, sistem altyapısı ve kamu mutabakatı bulunuyor.

2024 Kraliçe Elizabeth Mühendislik Ödülü rüzgar enerjisi devriminin öncülerine verildi
Deniz üstü rüzgar enerjisi, 21,1 GW’lık kapasite artışıyla rekor kırdı
Ember: Türkiye’de güneş enerjisi, rüzgarı geride bıraktı

Rüzgar enerjisi için politikalar gerekli

Rüzgar enerjisi sektörünün geleceği, politika yapıcıların ve endüstrinin, bu alandaki büyümeyi destekleyecek stratejik ve uygulanabilir politikalar üretme kapasitesine bağlı olarak şekillenecek. 2030 yılına kadar küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma taahhüdü ile, rüzgar enerjisinin bu hedeflere ulaşmada kritik bir rol oynayacağı öngörülüyor.

Rapordan öne çıkan bulgular şöyle:

  • 2023 yılı, karadaki rüzgâr enerjisi kapasitesi açısından kayıtlara geçen en iyi yıl oldu ve toplam 106 GW ile ilk kez tek bir yılda 100 GW’ı aştı – bu da bir önceki yıla göre yüzde 54’lük bir büyümeyi temsil ediyor.
  • 2023, toplam 10,8 GW kurulu güç ile açık deniz rüzgar enerjisi kurulumları için tarihteki en iyi ikinci yıl oldu.
  • Küresel kümülatif rüzgar enerjisi kapasitesi 2023’te ilk 1 TW kilometre taşını geçti ve yıllık yüzde 13’lük büyümenin ardından şu anda 1021 GW’a ulaştı.
  • İlk 5 pazar – Çin, ABD, Brezilya, Almanya, Hindistan.
  • Çin, devreye alınan 75 GW’lık yeni tesisle yeni bir rekor kırdı – küresel toplamın yaklaşık yüzde 65’i.
  • Çin’in büyümesi, bir önceki yıla göre yüzde 106’lık büyüme ile Asya-Pasifik Bölgesi için rekor bir yılı destekledi
  • Latin Amerika da 2023’te rekor bir büyüme yaşadı ve Brezilya’nın 4,8 GW’lık yeni kurulumlarının öncülüğünde yıllık yüzde 21’lik bir büyüme ile dünya genelinde üçüncü sırada yer aldı.
  • Afrika ve Orta Doğu‘daki rüzgar kurulumları 2022’ye kıyasla yüzde 182 arttı.

Genç Yeşiller’den Avrupa Parlamentosu’nda Özgür Filistin protestosu

Genç Yeşiller, 13 Nisan Cumartesi günü Avrupa Parlamentosu’nda Gazze için özgürlük talebini yüksek sesle dile getirdi. Genç Yeşiller, Level UP etkinliğinin kapanış oturumunda Özgür Filistin için protesto gerçekleştirdi.

Genç Yeşiller’den Cemre Nayır, Avrupa Parlamentosu’nda yüksek sesle Gazze için özgürlük talebinde bulundu:

‘Aç gözlü beyaz dedelerin istediği olsun diye değil bizim gibi ayrıkotları da hür ve neşe içinde yaşasın diye…’

Genç Yeşiller’den protestoyla ilgili açıklama yapılarak “Yalnız değiliz, milyonlarca gencin yanımızda olduğunu biliyoruz, çünkü biz barış için söz söylemeye cesaret eden yeşilleriz!” denildi. Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:

“Barışın ve uyumun konuşulması gereken yerde soykırıma destek yağdıran parlamenterler kanlı paralarını nerede saklayacaklarının derdindeler, bizim derdimiz belli. Biz sadece hayat bayram olsun, çocuklar korkmadan koşup eğlensin istiyoruz. Bunu da hep isteyeceğiz çünkü biz her günün bayram olduğu bir dünyayı hak ediyoruz.

Kötülükten çehresi çökmüş aç gözlü beyaz dedelerin istediği olsun diye değil bizim gibi ayrıkotları da hür ve neşe içinde yaşasın diye sesimizi çıkarmaya devam edeceğiz.”

‘Peki ya Gazze’deki siviller ne olacak?’

Genç Yeşiller’den protestoyu gerçekleştiren Nayır ise eyleme ilişkin şu açıklamada bulundu:

“Cumartesi günü Avrupa Parlamentosu’nda Filistin için ses çıkardım. Tam da Avrupa gençlerinin hak ve özgürlüklerinden, ayrıcalıklardan bahsedilirken, kaydın ardından ‘Peki ya Gazze’deki siviller ne olacak? Filistindeki siviller ne olacak? Onların hakkı yok mu?’ dedim.

Ne mutlu gençliğe ki salonda neredeyse herkes katıldı sloganlara. Ya kimse benimle sesini çıkarmazsa diye çekinirken Avrupanın her yerinden dostlar buldum. Ve hep birlikte bağırdık: #freepalestine

Bana çok destek olan Giù’ya çok çok teşekkür ediyorum, onun desteği olmasa yapamazdım. Ve bir sürü diğer arkadaşım olmasaydı. Biz çok fazlayız ve dünyanın her yerindeyiz. Tek istediğimiz barışın hüküm sürdüğü mutlu bir dünya.”

‘İklim adaletinin tek yolunun sömürgeciliğin bitmesiyle olacağını biliyoruz’

Genç Yeşiller’den yapılan açıklamada ise son olarak şu ifadelere yer verildi:

“Biz Genç Yeşilleriz, tabii ki gerçek iklim adaletinin tek yolunun sömürgeciliğin bitmesiyle olacağını biliyoruz.

Biz Genç Yeşilleriz, tabii ki Filistin özgür olmadan kimsenin özgür olmayacağını biliyoruz.

Ve biz Genç Yeşilleriz, tabii ki yalnız değiliz! İspanya‘dan İrlanda‘ya, Avrupa‘daki diyasporadan tüm dünyaya milyonlarca gencin yanımızda olduğunu biliyoruz. Sevgi için, neşe için mücadele etmeye devam edeceğiz.”

İsviçre’den uyarı: Beypazarı maden suyunda zararlı miktarda bor bulundu

İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik İşleri Dairesi (BLV) 15 Nisan’da yayınladığı uyarıda, Beypazarı marka maden sularında yüksek miktarda bor bulunduğunu belirterek, ürünün tüketilmemesi tavsiyesinde bulundu.

Yayınlanan uyarı metninde, “İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik İşleri Dairesi (BLV), bahsi geçen markanın maden suyunun tüketilmemesini tavsiye ediyor. BAK-SAN GmbH firması da söz konusu ürünü derhal satıştan çekmiş ve ürünü geri çağırma işlemini başlatmıştır. Yapılan resmi kontroller kapsamında, Beypazarı markalı maden suyunda çok yüksek bor içeriği tespit edilmiştir. Sağlık riski göz ardı edilemez” ifadeleri yer aldı.

Açıklamada bor elementinin doğal olarak yer altı sularında ve dolayısıyla kayalardan ve topraktan da gelebildiği için maden suyunda da bulunduğu ancak uzun vadeli tüketiminde doğurganlığı ve gebeliği etkileyebildiği bilgisine yer verildi.

Ürünlerin geri çağrılmasına ve satıştan kaldırılmasına ilişkin işlemler, İsviçre genelindeki perakendeciler arasında koordineli bir şekilde yürütülüyor. Tüketicilere, mevcut ürünlerini kullanmamaları ve satın aldıkları yerlere geri götürmeleri tavsiye ediliyor.

Paketli sütlerde de mikroplastik bulundu
‘Hava kirliliği kanser riskini artırıyor’

Bor nedir, neden sağlığa zararlı?

Bor, doğada genellikle borat mineralleri ve sularında çözünmüş halde bulunan bir elementtir. Sanayide ve ev ürünlerinde yaygın olarak kullanılan bor, bazı bölgelerde doğal olarak yüksek konsantrasyonlarda su kaynaklarında bulunabiliyor.

Borun insan sağlığı üzerindeki etkileri doza bağlı olarak değişkenlik gösterir. Düşük dozlarda genellikle zararsız olan bor, yüksek konsantrasyonlarda toksik etkilere yol açabilir. Yüksek miktarda alınması halinde böbrekler, karaciğer ve beyin üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve hormonal dengesizliklere neden olabilir. Bu sebeple, özellikle içme sularında bor düzeyinin belirli bir sınırın altında tutulması gerekiyor.

Yapılan araştırmalar, bor içeren bileşiklerin tiroid hormonları ve steroid hormonlarının işlevlerinde ve metabolizmada bozulmalara neden olabileceğini gösteriyor. Ayrıca, bu bileşiklerin erkeklerde kısırlığa yol açabilecek mekanizmaları tetiklediği de belirtiliyor.

İklim Adaleti İçin Küresel İklim Grevi: Dünya gençliği sesini bir kez daha yükseltiyor!

Dünya genelinde iklim aktivistleri, 19 Nisan Cuma günü hükümetlere seslenmek üzere bir kez daha küresel iklim grevine çıkıyor. Türkiye’de de Youth For Climate Türkiye ve Genç İklim Hareketi, 19 Nisan Cuma günü Kadıköy İskele‘de saat 18.30’da dayanışma içinde oldukları STK’lar, iklim hareketleri ve iklim aktivistleri ile bir araya gelecek. 18 Nisan Perşembe akşamı ise 19.00’da buluşup Devridaim Enstitüsü’nde “Pankart Atölyesi” ile pankartlarını hazırlayacaklar.

İklim aktivisti gençler, #İklimAdaletiŞimdi sloganıyla bir araya gelecekleri iklim grevi için çağrıda bulundu:

“Son 10 ay içinde dünya çapında yaşanan rekor sıcaklar, savaşlar, Filistin’deki soykırım ve ülkemizde de özellikle Akbelen’de şiddeti açıkça görülen birçok ekokırım suçu, iklim adaleti talebimizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Hükümetler ve büyük şirketler, yüksek emisyonların sorumluluğuna sahipken, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutmak ve iklim çöküşünü önlemek için gerekli olan adil küresel iklim önlemlerine daha fazla katkıda bulunmak zorunda. Belediyeler için de stratejik planlarında iklim adaleti vurgusunu eklemeleri için bir çağrımız olacak.”

Küresel İklim Grevi, Beşiktaş-Fotoğraf: Cansu Acar

‘Bu çağrımız, gezegenimizin geleceği için tarihi bir dönüm noktası olabilir’

İklim adaleti için toplu bir seferberliğe olan acil ihtiyacın daha önce hiç olmadığı kadar açık olduğunun belirtildiği açıklamada, “Politik ve ekonomik sistemlerde köklü değişiklikler için baskı yapılması gerekiyor ve karar vericilere sorumluluklarını hatırlatma görevi de biz gençlere düşüyor. Türkiye’de İklim için Gençlik ( Youth For Climate Türkiye) ekibi tarafından açılmış olan iklim davasının süreci hakkında bir bilgilendirme yapacağız ve iklim krizinden zedelenen haklarımızı savunacağız” denildi. Çağrının devamında şu ifadelere yer verildi:

“Bu çağrımız, gezegenimizin geleceği için tarihi bir dönüm noktası olabilir. İmkanı olan herkesin katkıda bulunması gerekmektedir. İklim krizine karşı dayanışmada bulunmak isteyen ve bu sorumluluğu kabul eden herkesi yanımızda görmek için tüm dünyada aynı gün yapılacak Küresel İklim Grevimize, bizlere katılmaya ve sesimizi duyurmaya pankartlarınızla birlikte Kadıköy’e davet ediyoruz.

Biz değilse, kim?
Şimdi değilse, ne zaman?””

Beykoz’da birçok alanın sit derecesi düşürüldü

Beykoz‘da Alibahadır, Paşamandıra, Öğümce, Mahmutşevketpaşa mahalleleri ve Riva Beylikmandıra etabının koruma derecesi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca düşürüldü.

Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’ün aktardığına göre; “Nitelikli doğal koruma alanı” olarak ifade edilen bazı kısımlar bakanlık oluruyla “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tescillendi. Bu bölgelere ilişkin imar planı değişiklikleri seçimden yalnızca birkaç gün sonra 4 Nisan’da askıya çıktı.

Ayrıca Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanan bir ilana göre de Polenezköy mahallesinin doğal sit alanı koruma statüsündeki bazı bölgeleri de “doğal sit sürdürebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak tescil edildi.

Uzmanlar ise başta Beykoz olmak üzere çeşitli yerlerde yapılan bu uygulamanın Kuzey Ormanları için tehdit oluşturduğunu ve sit derecesi düşürülen bu alanların ranta açıldığını savunuyor.

‘Sit derecesinin düşürülmesi orman dışına çıkarmanın bir yolu olarak kullanılıyor’

Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü ve Şehir Plancısı Başar Alipaça, sit revizyon tescil kararlarına ilişkin açıklamada bulunarak şunları dile getirdi:

“Tescillenen alanlara baktığımızda birinin yanında maden sahası, bir değerinin içinde tesis olduğu görülüyor. Muhtemelen bu alanın sit derecesinin düşürülmesinin nedeni yandaki maden sahasını büyütmek istemeleri. ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’nda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar. Bu uygulama maden ve turizm tesisi başta olmak üzere birçok faaliyetin önünü açıyor. Hatta daha önce hukuksuzca inşa ettikleri yapıları bile meşru bir hale getirebiliyorlar.”

Koruma alanlarının sit derecesinin düşürülmesi işlemiyle sık sık karşılaştıklarını ifade eden Alipaça, “Sit derecesinin düşürülmesi orman dışına çıkarmanın bir yolu olarak kullanılıyor. Bu ormanlık alanları yavaş yavaş orman vasfından çıkarıp ranta açıyorlar” ifadelerini kullandı.