Doğa MücadelesiEditörün SeçtikleriEkolojiManşet

Karacasöğüt’te Akdeniz’in rahmini öldürecek projeye ÇED olumlu: Bu karar çürümüş kurumların ayıbı

0

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Muğla’nın Marmaris ilçesinde bulunan arkeolojik sit alanı ve özel çevre koruma bölgesi içerisinde kalan Karacasöğüt Koyu’nda yapılmak istenen proje için başlatılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine onay verdi.

Muğla Turizm Çevre Vakfı Turizm ve Ticaret Limited Şirketi’nin (MUÇEV) tekne bağlama iskelesi kapasite artırımı projesine, Karacasöğüt Koyu’nda keşfedilen Helenistik döneme ait arkeolojik buluntulara ve alanın özel çevre koruma statüsüne rağmen ÇED olumlu kararı verildi.

Projenin daha önce bilirkişi raporlarına dayanan mahkeme kararıyla iptal edilmesine rağmen MUÇEV’in başlattığı sürece bakanlık tarafından onay verilmesi, ekoloji ve yaşam alanı savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı.

Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü ve Marmaris Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman, projeye dair detayları Yeşil Gazete ile paylaştı.

‣ Bakanlık Marmaris’te ne tarihi eser dinledi ne de endemik tür: Seçimden mal mı kaçırıyorsunuz?

‘Kitap gibi bilirkişi raporuna rağmen…’

Şaman, bakanlığın tutumunu doğru bulmadığını vurgulayarak şunları söylüyor:

Karacasöğüt’teki yat limanı projesine verilen karar her şeyden önce Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın adında yer alan ‘çevre’nin ne kadar gözden çıkartıldığı, ne kadar sadece bina ve yapı üzerine kurulu bir bakanlık, yani para kazanmayı kolaylaştırmak üzere görev yapmayı hedefleyen bir bakanlık olduğunu gösterdi bize. Bunu söyleme hakkına sahibiz çünkü buradaki bütün gelişmelerin başından itibaren içerisindeyiz, takipçisiyiz, davacısıyız ve davacısı olmaya da devam edeceğiz.

MUÇEV’in Karacasöğüt Koyu’nun yaklaşık yüzde 40’ını isteyen marina projesine bakanlık tarafından ‘evet’ denildiğini kaydeden Şaman, “Üstelik ‘ÇED gerekli değildir’ kararının iptaline dayanak teşkil eden, kitap gibi yazılmış bir bilirkişi raporuna rağmen” diye belirtiyor.

Bilirkişi raporunun içeriğine değinen Halime Şaman, Karacasöğüt’te bir marinaya gidilmesi, denizin kapalı bir deniz olması, kendisini temizleyememesi, doğal sit alanı ve arkeolojik sit alanı olması, trafik yükünü arttırıp koruma altındaki Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi olan bu bölgeye geri döndürülmez biçimde zarar vereceği için projenin uygun olmadığının belirtildiğini aktarıyor.

Şaman, “Bodrum Su altı Müzesi‘nin orada daha yeni keşfettiği arkeoloji buluntulara rağmen, İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında hem Bodrum Sualtı Müzesi’nin sunduğu yazıya hem de biz bunu söyledikten sonra Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü’nün bizzat bakanlığa gönderdiği yazıya rağmen” bakanlığın Karacasöğüt’ün tüm bu özelliklerini görmezden geldiğini dile getiriyor.

‣ Karacasöğüt yat limanında, arkeolojik buluntulara rağmen kapasite artışı

‘Bu karar çürümüş kurumların ayıbıdır’

Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğü tarafından bakanlığa gönderilen yazıda bölgede arkeolojik buluntulara rastlandığı, bunların tespit edildiği ve buranın arkeolojik sit alanı olarak tescili için işlem yürütüldüne yer veriliyor. Bu da bizi Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu‘na götürüyor.

Halime Şaman, bu kanunun dördüncü, beşinci ve sekizinci maddelerinin bu ülkedeki bütün vatandaşlar ve kurumlar gibi Bakanlık için de bağlayıcı olduğunu vurguluyor ve şunları kaydediyor:

“Kanunun bağlayıcılığını Ankara‘da MUÇEV marinası için yaptıkları İDK toplantısında ifade etmemize, ısrarla bu toplantının tescil süreci tamamlanmadan bu toplantının ve ÇED sürecinin sürdürülemeyeceğini söylememize rağmen, sanki eldeki bu bulgular, bu resmi işlemler yokmuş gibi bir karar verdiler. Ve bu karar çürümüş kurumların ayıbıdır; bu çürümüşlüktür. Kamudan yana olmayan, kamunun faydasını öncelemeyen, kamu adına doğayı koruma görevi olmasına rağmen bu görev yokmuş gibi davranan bütün kurumların ayıbıdır.”

‣ Kızılbük’ü Sinpaş’tan korumak için nöbet tutan aktivistlere ikinci kez gözaltı

‘Bakanlık 2013’te bu bilgileri sümen altı etmiş olabilir’

Peki ne olacak?

Şaman “Elbette hem Karacasöğüt’te yaşayanlar hem de Türkiye‘deki yaşam alanı savunucuları Karacasöğüt’ün öneminin unutmadan, elinden gelen tüm yöntemleri uygulayarak Karacasöğüt’ü korumaya devam edecek – gerek hukuki gerek direniş yoluyla” diyor:

Orada Bodrum Su Altı Müzesi’nin dalışıyla birlikte Helenistik döneme ait buluntulara rastlandı. Çok kıymetli bir arkeolojik alan. Zaten daha önce burası birinci derece arkeolojik sit alanıydı. Sonra ikinci derece arkeolojik sit alanına çevrilmişti. Ancak şimdi bu buluntularla yeniden eskisine dönme durumu varken sanki bunları yokmuş gibi davranan, karar alan, halkı ve kanunları göz ardı eden bir bakanlık var karşımızda ve bu kabul edilebilir bir şey değil.

Araştırma sürecinde Anıtlar Müdürlüğü’nde söz konusu buluntulara ilişkin 2013 yılına ait bir belge ile karşılaştıklarını kaydeden Halime Şaman, bu durumun şüphe uyandırıcı olduğuna işaret ederek, “Aslında bunların tesciliyle ilgili bir toplantı yapılmış ama sonra herhangi bir yazışma, bir tescil işlemi olmamış. Bu yüzden acaba bu buluntular biliyordu ve sümen altı mı edildi diye bir kanaat oluşturuyor bizde. Sümen altı edilen bir bilgi yeniden Bodrum Su Altı Müzesi sayesinde mi gün yüzüne çıktı?” diye soruyor.

Fotoğraf: MA

‣ Aktivistlerden Bakanlığa: Sinpaş’ın doğa yıkımını sineye çekin mi diyeceksiniz?

‘Son ana kadar kurumlarımıza güvenebileceğimizi umut ettik’

Şaman, Ekoloji Birliği Eş Sözcüsü olarak yer aldığı İDK toplantısı sırasında bakanlık temsilcileriyle konunun yaklaşık iki saat boyunca görüşüldüğünü ve iki saatin sonunda bakanlığın ‘Evet bu iki belge var, haklısınız, biz de çok tartıştık ama bu iki belgede de açıkça ‘durdurun’ kelimesi yer almıyor. Durdurun kelimesi yer almadığı için devam edeceğiz’ dediğini bildirerek “Bu gerçekten akla ziyan bir bakış açısı” yorumunda bulunuyor.

Bakanlık temsilcisinin tutumu nedeniyle toplantının ardından kararın ne olacağının tahmin edilebilir olduğunu ifade eden Halime Şaman, dava süreci olacağını tahmin ederek derhal dosyayı çalışmaya başladıklarını aktarıyor ve şunları ekliyor:

Ama son ana kadar da inanın bakanlık sorumlu davranıp, bizim hissettiğimiz gibi hissedip bu karardan geri döner diye umut ettik. Çünkü yurttaş olarak kurumlarınıza güvenmek istiyorsunuz, kanunlarınıza güvenmek istiyorsunuz. Var olan kanunların uygulanabileceğine güvenmek istiyorsunuz. Güven hissinizi kaybettiğiniz zaman bir ülkede yaşayanları bir arada tutan temel değerleri kaybetmiş oluyorsunuz. Ne yazık ki bugün bu kararla bizim bu duygumuzu elimizden aldılar.

‣ MUÇEV, dava sonucunu beklemeden iskele için inşaata başladı

‘Ege ve Akdeniz’in rahmini öldürmek istiyorlar’

Şaman, Karacasoğut Koyu’nun hem kültürel hem de ekolojik açıdan son derece önemli bir bölge olduğunu ve Ege ile Akdeniz bölgelerindeki biyolojik çeşitlilik için de kritik öneme sahip olduğunun altını çizerek şunları kaydediyor:

“Biz ısrarla oradaki mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü geçmişten aldığımız çok kıymetli bir doğa harikası orası. Özel kanunlarla korunan bir bölge. Üzerine de arkeolojik buluntulara ev sahipliği yapan bir bölge. Hepsinden önemlisi aslında uğrunda mücadele verdiğimiz Karacasöğüt Koyu Ege’nin Akdeniz‘in fauna ve florasının doğduğu diğer bölgelere gittiği rahmi, rahmini öldürmek istiyorlar. Yani doğanın kendini yaşatabildiği, türetebildiği, üretebildiği süreci öldürmeye çalışıyorlar. Bu hakikat varken biz nasıl vazgeçelim mücadelemizden?”

You may also like

Comments

Comments are closed.