Popüler bilim dergisi, Nature’da yayınlanan bir makaleye göre 2015 Paris İklim Antlaşması’nın ortaya koyduğu hedeflerin yakalanabilmesi için fosil yakıtları toprağın altında bırakmamız şart. Yapılan yeni modellemelere göre bilinen fosil yakıt rezervlerinin % 90’na yakını toprağın altında bırakılmadıkça antlaşmanın en iddialı hedefi olan küresel ısınmayı 1.5° C ile sınırlama hedefini yakalayabilmek hayalden öteye geçmeyecek.
Modellemenin yazarlarına göre, anlaşmanın daha umut verici hedefi olan küresel ısınmayı 1,5 °C’ın altında tutma hedefine %50 ulaşma şansı için, dünyanın 2100’den önce 580 gigatondan fazla karbondioksit salmaması gerekiyor. Dünyanın şu anda yıllık karbondioksit emisyonu 52 gigatona yakın olduğu hesaplanıyor. O nedenle fosil yakıtların terk edilmesi için atılacak adımlar, bir an önce belirlenmeli.
Gelişmiş ülkeler fosil yakıtlara neredeyse el sürmemeli
Londra Üniversitesi’nden çevre ve enerji ekonomisti Dan Welsby tarafından yürütülen çalışmada, araştırmacılar küresel ısınmayı 1.5° C’ ın altında tutma senaryosunun gerçekleşmesi için kömür rezervlerinin %89’unun, petrol rezervlerinin %58’inin ve doğal gaz rezervlerinin %59’unun çıkarılmamış olarak kalması gerektiğini hesapladı. Son modellemenin yazarları, petrol ve doğal gaz üretiminin bundan sonra 2050 yılına kadar her yıl en az % 3 oranında azalması gerektiğini söylüyor. Bu da mevcut ve planlanan fosil yakıt projelerinin çoğunun artık rafa kaldırılması gerekliliğini gösteriyor.
Modellemenin gösterdiği başka bir şey daha var; bölgelere göre fosil yakıt üretiminin durdurulması farklılıklar gösteriyor. Modellemeye göre Kanada petrol kaynaklarının % 84’üne el sürmemeli. Kuzey Kutup bölgesindeki petrol ve doğal gaz kaynakları da kesinlikle çıkarılmamalı. Avustralya‘da kömür rezervlerinin %95’ini toprak altında bırakmalı ve hem Rusya’nın hem de ABD’nin ise kömür yataklarının %97’sinden uzaklaşması gerek..
Türkiye’nin Paris’i onaylaması ve bakanlığın adını değiştirmesi yetmez
Türkiye, 2015 Paris İklim Antlaşması’nı imzalandıktan altı yıl sonra daha yeni parlamentosundan geçirerek onayladı. Antlaşmayı onaylayan 192’inci ülke oldu Türkiye. Geriye ise sadece beş ülke kaldı. Fakat Türkiye’nin antlaşmayı onaylaması; onun küresel iklim krizi ile gerçek anlamda mücadele edeceği anlamına da gelmiyor. Son dönemde yaşadıklarımız da bunu açık olarak gösteriyor. Ülkemiz hala yeni kömürlü termik santraller yapmak ve mevcut kömürlü termik santrallerin de kapasitesini artırmaya çalışıyor. Ekim 2021 itibari günlük elektrik tüketiminin %20,3’ü ithal kömür, %14,9’ u yerli kömür olmak üzere %35,2’si kömürden karşılanıyor. Kömürlü termik santrallerden elektrik üretimi sevdası o kadar büyük ki, Muğla yangınından kurtulan Akbelen Ormanı altındaki kömür yatağı nedeniyle bu sefer de hızarlarla yok edilmeye çalışıldı sadece birkaç ay önce… Üstelik yapılan tüm modellemeler fosil yakıtların üretim ve kullanımının Paris İklim Antlaşması’nın başarısı için bir an önce terk edilmesi gerektiğini gösterirken ve çok sayıda ülke fosil yakıtları terk etme planları yaparken yapılıyor tüm bunlar… Son dönemde Avrupa ülkelerinin kömürlü termik santralleri kapatma politikaları nedeniyle, ülkemiz Avrupa ülkelerinden sökülen bu santrallerin adeta son durağı haline geldi.
Önümüzdeki günler bu antlaşmayı çok geç de olsa onaylayan ülkemizi yönetenlerin küresel iklim krizini önleme konusunda ülkemizin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirme konusunda ne kadar samimi olduğunu gösterecek. Bakalım fosil yakıtlardan uzaklaşmak için adımlar atılabilecek mi? Yoksa sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın isminin yanına ‘İklim Değişikliği’ kelimesini eklemekle mi yetinecekler?