Hafta Sonuİliç FaciasıKöşe YazılarıManşetYazarlar

İliç altın madeni derhal kapatılmalıdır

0

13 Şubat Salı günü büyük çoğunluğumuz için şaşırtıcı olmayan bir ‘kaza’; daha doğrusu ‘bir ekolojik cinayet’  meydana geldi. Uzun süredir tartışmaların odağında bulunan Erzincan İliç’teki altın madeninin atık dağı çöktü. 10 milyon metreküp siyanür ve ağır metallerden zengin yarı akışkan maden atıkları, dünyanın gözü önünde 800 metre ötedeki Fırat Nehri’ne doğru aktı.

Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Alparslan Bayraktar’ın ‘maden atıklarını kaldırmak için tam 400 bin kamyona ihtiyaç var…’ sözleri felaketin boyutlarını gözler önüne serdi. Üstelik Bayraktar’ın sözleri bununla da bitmedi:  Buradaki şirketin yönetim düzeyi içerisinde bir zafiyet içerisinde olduğunu görüyoruz. Hala söz konusu yabancı şirketin temsilcileri burada değillerNeye olsunlar ki,  yitip giden canlar, yok olan doğa bizim…

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre dünyada son 50 yılda yüzden fazla ciddi atık maden barajı kazası yaşandı. Bu kazalarda çok sayıda insan hayatını kaybederken, milyonlarca insan ise uzun bir süre temiz içme suyuna, sağlıklı gıdaya ulaşamadı. Bu kazalardan bazıları şunlardı:

  • 1971; Romanya- Certej Mine: Atık havuzundan 300.000 m³ siyanürlü sıvı atık boşaldı. İlk anda 89 kişi öldü.
  • 1984-2013- Papua Yeni Gine; Ok Tedi Mine: Atık barajından ağır metallerden zengin atığın sızması sonucu çevredeki 120 köy ve 50.000 kişi etkilendi.
  • 1995; Guyana- Omai Mine: Omoi nehrine 3 milyon ton siyanür ve ağır metallerden zengin sıvı atık sızdı.
  • 1996; Filipinler- Mt. Tapian: Drenaj tünelinin patlaması sonucu; yakındaki nehire boşalan tonlarca sıvı atık ekinlerin yok olmasına ve 20 köyün boşaltılmasına neden oldu.
  • 1998; Kırgızistan- Kumtor Gold Mine: Madene 1762 kilo NaCN getiren bir kamyon yakındaki nehire uçtu; kazanın çevreye verdiği zarar net olarak gün de bilinmiyor.
  • 2000; Romanya- Baia Mare: 000 m³ atık su çevreye yayıldı; Tuna nehrine kadar ulaştı. Bu atık suda 50 ton civarında siyanür bileşikleri ve bakır ve kurşun başta olmak üzere ağır metaller bulunuyordu. Kazadan altı ülke etkilendi, ekosistem büyük zarar gördü. Macaristan Tuna’da kaza nedeni ile 1241 ton balığın öldüğünü iddia etti ve tazminat talep etti. Uzun yıllar bölgede tarım ve balıkçılık yapılamadı.

Atık maden kazaları içinde 2000 yılında Romanya-Baia Mare Aurul Altın Madeni’nde yaşanan kazanın önemli bir yeri var. Bu kazada madenin atıklarının depolandığı atık maden barajının çökmesi ile Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük tatlı su felaketi yaşandı. Atık dağının yıkılması ile Tizsa Nehri’ne dökülen siyanür bileşikleri ve ağır metal içeren atık, Tuna Nehri yolu Romanya, Macaristan, Sırbistan ve Bulgaristan sınırlarından geçerek Karadeniz’e kadar yayıldı. Kaza sonrasında sudaki siyanür değeri sınır değerlerin 100 katına ulaşırken, yüzlerce ton deniz canlısı öldü, 2 milyondan fazla insanın içme suyu zehirlendi.

Avrupa’da yasaklanırken, Türkiye’de teşvik

Bu kaza sonrasında siyanürlü madencilik Avrupa’nın birçok ülkesinde ve Avrupa Birliği Parlamentosu’nda tartışmaya açıldı. Bu tartışmaların yasal olarak karşılık bulduğu ilk ülke Çek (Çekya) Cumhuriyeti oldu. Aynı yıl Çek Cumhuriyeti’nde, 2002 yılında Almanya’da, 2009 yılında ise Macaristan’da siyanürlü madencilik yasaklandı. Yasaklamalar ile ekonomik olarak elverişli olmayan düşük tenörlü (bir cevherin içindeki değerli maden miktarı) rezerv alanlarındaki maden faaliyetlerinin de önüne geçilmiş oldu. Avrupa ülkelerindeki gelişmeler Avrupa Birliği Komisyonu’nu da (AB) etkiledi. AB Parlamentosu 2010 yılında AB Komisyonu’na siyanürlü altın madenciliğinin AB topraklarında yasaklanmasını önerdi. Yasaklama önerisi şu gerekçelere dayandırıldı:

  • Siyanür, canlı çeşitliliği, tatlı su varlığı ve insan sağlığını tehdit eden yüksek derecede toksik bir kimyasaldır. Ayrıca bu atıklar siyanür nedeniyle serbest hale gelen büyük oranda kadmiyum, kurşun, arsenik, kobalt, manganez gibi ağır metaller içermektedir.
  • Maden atıklarında canlı sağlığı için belirlenen güvenli limit değerlerin çok üstünde siyanür ve ağır metaller bulunur ve bu nedenle maden atıklarını yönetmek zordur.
  • Siyanürlü maden işletmeleri ortalama 8-16 yıl gibi kısa sürelerde kısıtlı istihdam yaratırken, olası bir kaza sorumlu işletmeler tarafından karşılanmayacak kadar büyük, sınır ötesi yıkımlara neden olabilir.
  • Uzun süreli kaza kayıtları, atık barajı kazalarının görülme sıklığındaki artışa dikkat çekiyor. Bu da teknolojinin baraj kazalarının önüne geçmediğini gösteriyor.

İlk bulgulara göre Erzincan İliç’te yaşanan facia artık kayıtlara dünyadaki en ciddi maden kazalarından biri olarak geçecek. Görünen o ki, ağır metallerinden zengin tonlarca atık Fırat’a karışacak ve çevre yıkımını bu coğrafyada inanılmaz boyuta taşıyacak. Önümüzdeki günlerde bu facianın boyutlarının daha da büyüdüğünü görmemiz kaçınılmaz.

2000 yılında Romanya-Baia Mare Aurul Altın Madeni’nde yaşanan kaza da olduğu gibi Erzincan İliç’te yaşanan facia uluslararası boyut kazanmak üzere… Unutulmamalıdır ki, Fırat da tıpkı Tuna Nehri gibi sınır aşan bir nehir… O nedenle, öncelikle derhal Erzincan İliç altın madenini kapatılmalı, sonra işlenen bu ekolojik cinayetin insan ve ekosistem üzere olan yıkıcı sonuçlarının nasıl onarılabileceğini bilimsel olarak tartışılmalıdır.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.