Ana Sayfa Blog Sayfa 906

Özel şirketin işletimindeki Salda’yı korumak: Bu projeyi millete nasıl açıklayacaksınız?

Mars‘a ışık tutması beklenen Salda Gölü’nün kıyısında “Millet Bahçesi” olarak duyurulan alanın işletmesinin Subartu isimli özel şirkete verildiği ortaya çıktı. TOKİ Finansman Daire Başkanı Ayhan Karaca, şirketin burayı yıl sonuna kadar işleteceğini aktardı ve “Oradaki tüm harcamalarını kendileri yapıyorlar, gelirleri topluyorlar. Yıl sonu itibariyle de mahsuplaşıp, tüm şeyimizi alıp Emlak Yönetim olarak devam edeceğiz” dedi. CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum‘a “Hani millet bahçesinde keklerle, çaylarla yatıp yuvarlanacaktık. Şimdi girişinden bile para aldığınız bu projeyi millete nasıl açıklayacaksınız” diye sordu. Göker, “Bir göl, bir doğa harikası, bir dünya mirası sadece bir bölgesi korunarak tüm göl korunmuş olur mu?” diye sordu.

Salda Gölü’ne “Millet Bahçesi” yapılacağı duyurulmuş ve ihaleye çıkılmıştı. 10 Temmuz 2019’da buraya “Millet Bahçesi” yapımı için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı TOKİ tarafından ihale ilanı yayınlanmıştı. 4 Aralık 2019 tarihinde, ihaleyi 21 milyon 700 bin lira bedel ile Güngör Tarım İnşaat, Sanayi ve Ticaret Şirketi kazanmıştı. TOKİ’nin internet sitesinde, ihale ve proje ile ilgili şu ifadelere yer verilmişti:

“Burdur İli Yeşilova İlçesi, Salda Gölü Millet Bahçesi ve Millet Bahçesine Ait Sosyal Donatılar İnşaatları İle Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İşi ihalesi 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 19 uncu maddesinde belirtilen ‘Açık İhale Usulü’ ile 31.07.2019 tarihinde gerçekleştirildi. İhaleye yedi istekli firma teklif vermiş olup değerlendirme sürecinin ardından kazanan firma ile sözleşme imzalanıp millet bahçesinin yapımına başlanacak.”

ANKA Haber Ajansı’ndan Tamer Arda Erşin’in aktardığına göre; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla geçtiğimiz yıl 5 Haziran Çevre Günü’nde açılması beklenen Salda Gölü’ndeki “Millet Bahçesi”ni ANKA Haber Ajansı görüntülemişti.

Giriş 10 TL

“Millet Bahçesi”nin yapıldığı alana ücreti karşılığında girildiği ve kişi başı giriş ücretinin 10 TL olduğu görüldü. Girişe, turnike ve bariyerlerin konulması da dikkat çekti.

Millet Bahçesi’ndeki personelin TOKİ’ye bağlı Emlak Yönetim amblemli kıyafet giymesine karşın bahçeyi özel şirket işletiyor. Girişte ödenen ücretin karşılığında verilen fiş, Gaziantepli Subartu Turizm A.Ş. adına kesiliyor.

Ziyaretçi kısıtlaması sonrası halk plajı açıklaması

Mart 2021’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı‘na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü ‘Salda Gölü ziyaretçi taşıma kapasitesinin belirlenmesi’ çalışması sonuçlarına göre yılda 1.5 milyon olan ziyaretçi sayısının 570 bine düşürüleceği duyurulmuştu.

Ancak fişin üstünde şirketin Salda Gölü için şube açtığı görülüyor. şirket yetkilisi, buranın işletmesini aldıklarını doğruladı ancak burayı işletmesi için ihale yapılıp yapılmadığı ve yapıldıysa ne kadar bedelle ihalenin alındığına ilişkin soruları kamu makamlarının yanıtlayacağını iletti. Şirket yetkilisi ayrıca buranın “Millet Bahçesi” statüsünde olmadığını ve “halk plajı” olduğunu söyledi.

‘İşletme Subartu’da’

TOKİ Finansman Daire Başkanı Ayhan Karaca, buranın işletmesini TOKİ’nin çekiliş organizasyonlarını da yapan Subartu şirketi geçen yıl verdiklerini ve bu yıl sonuna kadar Subartu’nun orayı işleteceğini söyledi ve şunları kaydetti:

“Bizim genel tecrübemiz site yönetimi hizmeti vermek. Temizlik, güvenlik, yönetim gibi. Buralarda bizim iş tecrübemiz var. Bunu orada Millet Bahçesi veya plaj, adını ne koyarsak koyalım. Oranın işletmesi de bize tevdi edildi. Biz de şirket olduğumuz için biz orayı kiralayabiliyoruz. Milli Emlak’tan orayı kiraladık, beş yıllığına. Biz oranın işletmesine başlamak için oturduk konuşurken, güvenlik, temizlik tamam ama orada profesyonelce yapılması gereken nedir? Vatandaşa hizmet anlamında kafeteryalar, büfeler, lokantalar var. Bunların işletmesiyle ilgili bir deneyimimiz yok. Biz kura organizasyonu işi de yapıyoruz. Onu yapan firma da Subartu. Onların turizm tecrübesi de var. Bu tür tecrübelerinin de olduğunu ifade ettiler. Biz de dedik ki ‘Gelin arkadaş burada sizin bu tür tecrübelerinizden yararlanalım. İşletmeleri siz bize işler vaziyete getirene kadar işletin.”

Karaca, buraya neden “Millet Bahçesi” denilmediğine ilişkin “O kısmını bilmiyorum. Bana iş bittikten sonra işletme kısmı verildiği için. Orada bir isim değişikliği veya ne değişikliği oldu onu bilmiyorum” dedi. Karaca, Milli Emlak’tan alanı kiralarken alt birimlere kendilerinin de kiraya verebileceğine ilişkin sözleşmelerinde hüküm olduğunu aktararak, “Orda elde edilen gelirle, verilen hizmeti mahsuplaşacağız. El sıkışacağız yıl sonu bitiyor zaten onun işi. Oradaki tüm harcamalarını kendileri yapıyorlar, gelirleri topluyorlar. Yıl sonu itibariyle de mahsuplaşıp, tüm şeyimizi alıp Emlak Yönetim olarak devam edeceğiz” diye konuştu.

Karaca, Subartu’nun neden tercih edildiğini ise “Biz burayı işleteceğiz diye daha büyük firmalara daha büyük işlerle de olabilirdi ama bu sefer de biz kendimiz kenarda kalacaktık. Onlara karşı nasıl koruyacaktık orayı? Öyle firmalar var ki turizm sektöründe, çok saldırgan, agresif olabilirler. Biz sadece bunun tecrübesinden yararlanmak için. Yarın onlarla baş edemezdik” diye açıkladı.

‘Ayakkabıyla bile girilmesin, denilen alana on liralık ücretle giriliyor’

CHP Burdur Milletvekili Mehmet Göker ise Salda Gölü’ne  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın da geldiğini ancak daha sonra ne Emine Erdoğan’ı ne de pelikanı gören olmadığını kaydederek, şimdi burayı Subartu şirketinin işlemeye başladığını “Bir firmaya verilerek, hangi yöntemle nasıl verildiğini de bilemediğimiz şekilde millet bahçesine ki bilim insanlarının ayakkabı ile girilmesin dediği alana ücretle, kişi başı 10 lira ücret alınarak vatandaşlar girebilmekte. Buradan Sayın Bakana sormak istiyorum. Hani millet bahçesinde keklerle, çaylarla yatıp yuvarlanacaktık. Şimdi girişinden bile para aldığınız bu projeyi millete nasıl açıklayacaksınız” diye konuştu.

Bataklık görünümü

Suların son üç yıldır çekildiği Salda Gölü’nde Salda Gölü Koruma Derneği’nin Mayıs ortasında yaptığı açıklamaya göre; gölün bazı bölgelerinde bataklık izlenimi söz konusu olmuştu. Geçen sene bölgede yoğun kar yağışı görülmesine rağmen su seviyesinde yükselmenin yaşanmadığının belirtildiği gölde etraftaki sulama göletlerinin ve  kuraklığın göldeki suyun azalmasına sebep olduğu belirtilmişti.

İlgili haber: Mars’a ışık tutması beklenen Salda Gölü bataklığa döndü

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum katıldığı bir televizyon programında derneğin paylaştığı görüntülerin “korunan alan içinde olmadığını” söylemiş, “Oradaki vatandaşlarımıza bir sorun. Hodri meydan, bizi eleştirenlerle birlikte oraya gidelim. Neyi eleştiriyorlar merak ediyorum. Eski görüntülerini, yeni görüntülerini koyalım. Burada eleştirdiği yer neresiyse yıkacağım” demişti.

Salda’yı korumak

CHP’li Göker, Bakan Kurum’un açıklamalarına tepki göstererek, “Oradaki kirlenmeye ait, ‘Salda Gölü’nün korunan kısmında değil’ açıklaması yaptınız. Bir göl, bir doğa harikası, bir dünya mirası sadece bir bölgesi korunarak tüm göl korunmuş olur mu?” diye sordu.

Salda Gölü Koruma Derneği Başkanı Gazi Osman Şakar, gölün birkaç ada ve kıyının koruma altına alınmasıyla korunamayacağını kaydederek, “Salda Gölü’nün korunması tamamıyla korunmasıyla olur. Sadece gölün korunması değil, çevresiyle beraber korunması gerekli” dedi.

Şakar, göle insanların girmemesi gerektiğini açıklayarak, şunları kaydetti:

“Balçıklaşma insanlar göle girdiği için değil. Suların çekilmesi sonucu. Bu yıl kışın iyi olmasından dolayı dağdan göle yeni gelen suların görünüm olarak oraya bataklık halinde bir görünüm olmasını sağladı.”

Şakar gölün kıyısındaki balçıklaşmanın nedenini şöyle anlattı:

“Küresel ısınmadan, barajlar ve derin su sondajlarından kaynaklı gölün suyu azaldı. Gölün suyu azalınca bataklık gibi görünen yer geçen yıllarda kurudu. Kurumuş çamur halindeydi. Bu yıl yeniden sular gelince de bataklık görünümü aldı. Geçen yıllarda sular gelmiyordu oraya. Kış iyi yağış aldı. Çok kar yağdı. Bundan dolayı göle su geldi. Balçık gölün doğal yapısı içinde. Eğer insanlar araya gelip, balçığı bulanık duruma getirirlerse ayak izleriyle daha balçık duruma getirirlerse mutlaka göle zarar verir.”

‘UNESCO tarafından korunsun’

Bakanlık tarafından 1 Ağustos 2020’den itibaren dumansız hava sahası ilan edilen ve çevresinde sigara içilmesinin yasaklandığı Salda Gölü halk plajı sahiline nargilelerle girilmişti.

Ekolojik olarak oldukça hassas bir yapıda olan Salda Gölü bayram tatilinde gelen ziyaretçi yoğunluğunu kaldıramamıştı ve bazı bölümlerinde sular 50 metre çekilirken kıyılarda ise balçık oluşmuştu.

Ancak Temmuz 2021’de bayram tatilinde sigara içmenin ve çamur banyosu yapmanın yasaklandığı Salda Gölü’ne gelen ziyaretçilerden nargile içenler oldu. Halk plajına gelen yüzlerce ziyaretçi çamur banyosu yaptı.

Mayıs 2021’de Burdur Yeşilova‘da yer alan ve eşsiz bir güzelliği bulunan Salda Gölü‘nde Millet Bahçesi projesinin inşaatına tam karantina dönemine girilmesiyle birlikte hız verilmişti.

AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik TBMM Genel Kurulu’nda 16 Haziran 2021 tarihli gündem dışı yaptığı konuşma Meclis tutanaklarına şöyle yansımıştı:

“Salda Gölü’nün Dünya Miras Listesi‘ne girmesine dair de çalışmalar başlatıldı. Bu yıldan itibaren misafirlerin otomobillerini otoparka bırakarak 1,5 kilometrelik yerden gölümüze intikalleri sağlanmış olacak. Göl etrafında doğal yapıya zarar vermeyecek millet bahçesi çalışması başlatıldı, orada betonlaşma olacağı şeklinde anlaşıldı ama bunun olmadığı yapılan ahşap doğal yapılarla ortaya çıktı. Burada sağlık birimleri, yönetici birimleri, otopark, kafe, büfe, giyinme odaları, satış üniteleri ve mescit yapılmıştır, seyir terasları ve fotoğraf çekme alanları ise kısa süre içerisinde tamamlanacaktır. Millet bahçesi, iki yerde, zaten bahçe diye bahsedilen yer ahşap yapıların oluşması.”

Salda Gölü Koruma Derneği’nden Şakar göle ilişkin taleplerini şöyle sıraladı:

“Tamamının çevresiyle beraber mutlak koruma altına alınmalı. UNESCO için Burdur Valiliği’ne dilekçeler verdik. Bakanlık dilekçelerimizden sonra UNESCO’ya alınması için çalışmalar başlatıldığını söyledi. Ancak bugüne kadar Salda Gölü’nün UNESCO miras listesine alınması için müracaat edilmedi. Müracaat edilmesini istiyoruz. Biz Salda Gölü’nü koruyamıyoruz. Dünya standartlarında UNESCO tarafından Salda Gölü korunsun istiyoruz.

Salda köyünün kanalizasyon suyu doğal arıtma dedikleri dinlendirme ve kamış havuzlarından çıktıktan sonra açıktan dere yolu ile Salda Gölü’ne gidiyor. Doğanbaba köyü ve Yeşilova‘nın kanalizasyonunun suları ise süzülerek, yeraltından göle gidiyor. Ayrıca göl çevresindeki oteller, lokantalar ve evlerin suları da foseptik çukurlarından süzülerek göle ulaşmaktadır. Salda köyü, Doğanbaba köyü ve Yeşilova için arıtma yapılıyor. Diğer turistik tesis ve konutların da kirli sularının göle ulaşması engellenmelidir.”

‘İhale aşamasında Salda Gölü’nün ÇED projesi yoktu’

Avukat Tuncay Koç, 2019 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Salda Gölü ve çevresini özel koruma alanı ilan ettiğini ve ardından da 30 Temmuz’da ihaleye çıkardığını belirterek, buna karşı dava açtıklarını söyledi. Koç, davalarının “hukuka aykırı şekilde kısa sürede reddedildiğini” belirterek, “Bu ihale aşamasında Salda Gölü’nün ÇED projesi yoktu, ÇED’den muafiyet kararı bile almamıştı, Bakanlık. İdari yargı bu eksikliklerin üzerinde durmadı. Arkasından imar planları yapıldı. Bu imar planlarına karşı da dava açtık, onlar da reddedildi. Temyizden de bir sonuç alamadık. Maalesef Salda ile ilgili açtığımız bu iki dava kesinleşmiş durumda ve Millet Bahçesi yapıldı artık” dedi.

Koç, Salda Gölü’nü besleyen yer altı sularının ve derelerin önünün Devlet Su İşleri’nin yaptığı projelerle kesildiğini kaydederek, “Şu anda Salda Gölü beslenmiyor, zaten kapalı bir havza ve önemi de oradan geliyordu. Hala etrafındaki köylerin kanalizasyon sorunu var. Bir kısmının Salda Gölü’ne aktığını biliyoruz. Yapılan proje Özel Çevre Koruma Kanunu’na ve aslında 2863 sayılı kanuna aykırılıklar taşımakta. Buna rağmen yapıldı. Salda Gölü günden güne kötü bir duruma doğru gidiyor” dedi.

Meteorolojiden toz taşınımı ve sağanak uyarısı!

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Türkiye genelinin parçalı, yer yer çok bulutlu, Akdeniz‘in iç kesimleri ve Doğu Karadeniz‘in iç kesimlerinin, Rize, Kars, Ardahan ve Ağrı illeri ile Kütahya‘nın doğu, Afyon‘un kuzey ve batı çevrelerinin yerel sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Doğu Anadolu‘nun güneydoğusunda ise toz taşınımı bekleniyor.

İlgili haber: Irak ve Kuveyt’te de kum fırtınası: Binlerce kişi boğulma tehlikesi yaşadı

Irak’ta günler süren kum fırtınası nedeniyle binlerce kişi boğulma tehlikesiyle hastanelere gitmiş, ülkede resmi tatil ilan edilmişti. Irak’ın ardından Kuveyt’te de yoğun kum fırtınası yaşandı. Bugün de Meteoroloji’den Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesi için toz taşınımı uyarısı yapıldı.

Hava sıcaklığının ise iç ve doğu kesimlerde iki ila dört derece artacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı, Kıyı Ege‘de mevsim normallerinin üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

Kuvvetli rüzgar uyarısı

Meteoroloji’den rüzgârın, Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda sabah saatlerinde güneyli yönlerden yer yer kuvvetli (40-60 km/saat) esmesi beklendiğinden vatandaşlara yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olmaları yönünde uyarılar yapıldı.

Toz taşınımı uyarısı

Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda yaşanması beklenen toz taşınımına ilişkin de vatandaşların dikkatli olmaları yönünde uyarı geldi.

Kızılbük’te dinamitler patlıyor: Marmaris’ten imdat çığlığı!

Muğla’nın Marmaris ilçesi İçmeler Kızılbük‘te Sinpaş GYO A.Ş. ve Kızılbük GYO A.Ş tarafından inşaatı süren resort otel ve devre mülk projesine karşı mücadele eden Marmaris Kent Konseyi, Milli Park alanı içinde dinamitlerin patlatıldığı anları paylaştı.

İnşaat alanı açarak beton doldurmak için denizi, ormanı, canlıları, tüm bölge ekosistemini hiçe sayarak patlatılan dinamitlerin görüntüleriyle Kızılbük Koyu‘nda yaşanan ekokırım, bir kez daha sosyal medya gündemine oturdu.

İlgili haber: Sinpaş’ın projesinin bilirkişi raporundan ekokıyım çıktı

Görüntüleri paylaşan Marmaris Kent Konseyi, “Marmaris’in el değmemiş koylarını beton yığınına çevirmek için dinamit patlatıyorlar. Doğanın imdat çığlığı bu! Canlılarla birlikte anılarımız da yok oluyor. Projenin beşte biri canımızı bu kadar acıtırken kalanını kurtarabiliriz. İçmeler’deki doğa yıkımına birlikte dur diyelim” diyerek #Marmaristenİmdat etiketini açtı.

Kızılbük’teki 205 odalı otel ve 1407 devre mülk inşaatına ‘ÇED Gerekli Değil’ kararı verilen Sinpaş GYO, ÇED başvurusunda ‘asla yapılmayacak’ dediği halde daha önce de dinamit patlatmıştı.

Ne olmuştu?

Muğla Valiliği projeye, 27 Temmuz 2021’den 8 Ağustos’a kadar süren büyük orman yangınlarından tam beş gün sonra ‘ÇED Gerekli Değil‘ kararı vermiş,
ve Marmaris Kent Konseyi karara karşı hukuki mücadele başlatmıştı.

Açılan dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda, Valiliğin kararının yasalara aykırı olduğu; projenin kıyıya, denize, bölgedeki endemik türlere ve ekolojik bütünlüğe zarar verdiği tespit edilmiş, Marmaris Kent Konseyi’nden
Ufuk Beytekin, “Kendilerinin mütalaa hazırlattığı profesör, Kanal İstanbul’un da atanan bilirkişilerinden biri. Orada bile ‘dinamit kullanılmayacaktır’ deniyor” demişti.

İlgili haber: Marmaris Kızılbük koyunda bilirkişi keşfi: Yaşanan tahribatı gözlerimizle gördük

Konsey’in Ekolojik Mücadele Komitesi, Sinpaş inşaatı ile ilgili davada Marmaris Belediyesi’nin mahkemeye gönderdiği yazılı beyan sebebiyle Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay, İmardan sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Burak Demirtaş ve İmar Müdürü için “görevi kötüye kullanma” nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş, Belediye’ye , Kızılbük Thermal Wellness Resort Otel/Devre mülk projesi için düzenlediği İmar Durum Belgesi ile 56 adet yapı ruhsatının iptali talepli dava açmıştı.

İlgili haber: Çevre aktivistlerinden Sinpaş’a izin veren Marmaris Belediyesi hakkında suç duyurusu

Sinpaş’ın ‘ÇED gerekli değildir’ kararına açılan davayı kamuoyuna anlatan çevre aktivisti Marmaris Kent Konseyi nedeniyle Halime Şaman’a açtığı 300 bin liralık haksız rekabet davasının ikinci duruşması nedeniyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü‘nü adliyede kutlayan Şaman, “Umuyoruz ki halkı hakları konusunda bilinçlendirmenin karşılığı tazminat olmayacak” açıklamasını yapmıştı.

İlgili haber: Sinpaş’ın çevre aktivistine açtığı 300 bin liralık davada ikinci duruşma

Kılıçdaroğlu: Erdoğan ailesi ‘kaçış için’ Ensar ve TÜRGEV aracılığıyla ABD’ye 1 milyar lira gönderdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündüz yaptığı TBMM grup toplantısında ‘kaçışın anatomisi’ diyerek işaret ettiği açıklamasını Twitter hesabından paylaştı. CHP lideri, para akışları ve belgelerinin ellerinde olduğunu; 1 milyar liranın Ensar ve TÜRGEV (Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet)  vakıfları tarafından ABD’ye gönderildiğini öne sürdü.

“Belgeler elimizde, para akışlarının hepsi elimizde” diyen Kılıçdaroğlu, ABD’de bir vakıf kurdurulduğunu belirterek şunları dile getirdi: “Paravan bir vakıf kuruyorlar, başına bir Amerikan vatandaşını koyuyorlar ama vakfın asıl yönetimi Erdoğan ailesi üyelerine ait. Bu paravan yapının izin çıkarma hakkı kazanması için paraya ihtiyacı var. Türkiye’den iki vakıf seçiliyor; öğrenciler için kurulmuş süsü verdikleri vakıflar. Bu vakıfların asıl var olma sebeplerini de bugün öğreneceksiniz; TÜRGEV ve Ensar.. Bu vakıflar başlıyor paraları bir Amerikan vatandaşına göndermeye…”

Söz konusu vakıfların 20 milyon, 10 milyon dolar şeklinde havaleler yaptığını belirten CHP lideri, “Bir TÜRGEV bir Ensar, durmuyorlar para gönderme listesinin sonu yok. Hepsinin dökümleri elimizde…1 milyar lirayı şıp diye transfer ediyorlar ABD’ye” dedi.

“Siz bu paraları nereden buldunuz, bu dövizleri neden Amerikalara taşıyorsunuz?” diye soran Kılıçdaroğlu,  “ABD’ye kaçmaya hazırlananlar, yeni iktidarın sizi orda rahat bırakacağını mı düşünüyorsunuz? Çok fena yanılıyorsunuz” diye seslendi.

‘Toplu bir kaçış planı yürürlükte’ demişti

CHP Genel Başkanı, partisinin TBMM Meclis Grup Toplantısı’nda, “Toplu bir kaçış planı yürürlükte” demiş ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesinin vakıf süsü verdiği paralel yapılarla yurt dışına devasa paralar aktardığını iddia etmişti.

CHP PM üyesi Yılmaz dökümleri paylaştı

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Emre Yılmaz, Ensar ve TÜRGEV’in ABD’de ortak olarak kurdukları TURKEN Vakfı’na gönderildiği belirtilen paranın dökümünü içerdiğini belirttiği dört belge paylaştı.

AKP dava açacak

Kılıçdaroğlu’nun Twitter’dan paylaştığı videoyla aynı dakikalarda A Haber’e konuşan AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP liderinin “iç kaos oluşturmak istediğini” öne sürdü. “Kılıçdaroğlu’nun iftiralarının FETÖ kampanyası olduğunu” savunan Çelik, CHP liderinin Cumhurbaşkanlığı makamını tehdit ettiğini ifade etti.

AKP sözcüsü “Türkiye düşmanlarının propagandasını dillendiriyor. AK Parti hukuki girişimlerde bulunacak” dedi.

İki vakıftan ortak yanıt

Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) ve Ensar Vakfı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialarına kendi internet sitelerinden aynı ifadelerin yer aldığı bir açıklamayla yanıt verdi.

Açıklamada vakıfların öğrenci okutma misyonunu üstlendiği, şimdiye dek on binlerce öğrenciye eğitim desteği sağlandığı kaydedildi. Bu amaçla iki vakfın güçlerini birleştirerek TÜRKEN vakfının kuruluşuna önderlik ettiği kaydedilen açıklamada, söz konusu vakfın ABD yasalarına uygun şekilde kurulduğu belirtildi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının “FETÖ kumpası” olarak nitelendirildiği açıklamalarda, “Bu akıl ve izan dışı iddiaları cevaplamaya tenezzül etmemiz, iddia sahiplerine biçtiğimiz değerden değil kamuoyuna duyduğumuz saygıdandır. Takdir yüce milletimizindir” denildi.

TURKEN kimin, kim yönetiyor?

CHP liderinin milyonlarca doların gönderildiğine dair belgeler paylaştığı ABD merkezli TURKEN Vakfı’nın yönetiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ailesinden isimler yer alıyor. Vakıf yönetim kurulunda Erdoğan’ın kızı ve eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın eşi Esra Albayrak’ın yanı sıra  Erdoğan’ın kuzeni Halil Mutlu da bulunuyor.  Kurulda ayrıca Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Okulu’ndan arkadaşlarıyla Ömer Faruk Albayrak ve Behram Turan da bulunuyor. Turan aynı zamanda yönetim kurulu başkanı.

Kuruluş belgesinde ise Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın imzası bulunuyor.

ABD Gelir İdaresi’nin resmi kayıtlarına göre, ‘vergiden muaf eğitim kuruluşu’ statüsünde olan vakıf,  dünyanın en pahalı kentlerinden biri olarak bilinen Manhattan’ın merkezinde geçen yıl 15 milyon dolarlık bir bina da satın almıştı. 

Oyuncu Ezgi Mola’ya cinsel saldırı sanığı Musa Orhan’a hakaretten para cezası verildi

Oyuncu Ezgi Mola, Batman‘da iki yıl önce intihar eden İpek Er‘e cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan sanık Musa Orhan‘a hakaret ettiği gerekçesiyle 6 bin 960 lira para cezası aldı.

Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi‘nin kararının ardından Mola ilk açıklamasında, “Şaşırdınız mı? Ben şaşırmadım. Umarım şaşıracağımız günleri de görürüz” dedi.

Batman‘ın Beşiri ilçesinde tabancayla intihara kalkışan ve 34 gün sonra 18 Ağustos 2020’de hastanede hayatını kaybeden İpek Er, bıraktığı mektupta, Siirt‘te görevli uzman jandarma Musa Orhan’ın kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu yazmıştı.

Hakkında ‘nitelikli cinsel saldırı’ suçundan 12 yıldan az olmamak üzere hapis cezası istemiyle dava açılan Orhan’ın tutuksuz yargılanmasına sosyal medyadan tepki yağmıştı.

Oyuncu Ezgi Mola da 20 Ağustos 2020’de sosyal medya hesabından “Tecavüzcü şerefsizi dışarı salan vicdanınızda boğulun. Artık yasa, dua, dilek, istek, rica, umut her şeyi elimizden aldınız ya!! Ne diyim! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!!! #MusaOrhanTutuklansin” paylaşımında bulunmuştu.

İlgili haber: Cinsel saldırı sanığı Musa Orhan, oyuncu Ezgi Mola’ya hakaret davası açtı

Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş, Ezgi Mola’nın paylaşımı ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş,  iddianamede, Mola hakkında ‘sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret’ ve ‘hakaret’ suçlarından 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istenmişti.

İddianame, Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilerek, Mola hakkında dava açılmıştı.

Orhan’ın avukatı Mehmet Erkan Akkuş, Orhan’ın cinsel saldırıdan yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında, intihar eden İpek Er’in suçlayarak, “babası kızını korusaydı” savunmasıyla da gündeme gelmişti.

 

 

 

Güney Asya’daki ‘erken sıcak dalgaları’, tüm dünya için alarm işareti

Son haftalarda Kuzeybatı Hindistan ve Güneydoğu Pakistan’da günlerce 40 derecenin üzerine çıkan sıcaklıklar en az 90 kişinin ölümüne yol açtı. Bu yıl erken bastıran aşırı sıcaklar ve beraberinde sık sık görülen sıcak dalgaları, Himalayalar‘daki buzulların erimesine, su baskınlarına ve elektrik kesintilerine neden oldu. Yaşanan olaylar, aynı zamanda Hindistan’da küresel gıda krizini körükleyebilecek bir şekilde buğday mahsulünü azalttı.

Bilim uyarıyor: Yalnızca karbondioksiti değil, metan emisyonunu da kesmeliyiz

Yönetişim ve Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IGSD) tarafından yapılan yeni bir araştırma, tek başına karbonsuzlaştırmaya dayanan iklim politikalarının, küresel ısınmayı uzun vadede  2 derecenin altında tutmak için yeterli olmadığını ve iklim değişikliğini engellemek yerine yakın vadede ek bir ısınmaya sebep olacağı sonucuna vardı.

“İklim değişikliğini zamanında azaltmak: Hem yakın hem de uzun vadeli küresel ısınmayı önlemek için kendi içinde tutarlı bir yaklaşım” başlıklı çalışmaya göre, metan gazı gibi kısa ömürlü kirleticilerin keskin bir şekilde kesilmesi,  iklim krizinin yaratacağı en kötü sonuçların önlenmesine yardımcı olabilir.

Buna göre, Paris Anlaşması’nda belirlenen küresel ısnımayı sanayi öncesi seviyenin 1.5 derece stünde sınırlandırma hedefine ulaşmanın yolu, karbondioksit emisyonunu azaltmanın yanında, metan gazı, siyah karbon, kurum, hidroflürokarbonlar (HFC) ve troposferik ozon gibi kısa ömürlü iklim kirleticilerin salımını da kesmekten geçiyor.

Aynı anda iki yarış

Çalışma, yalnızca CO2 emisyonlarını azaltmak, ancak metan ve HFC’leri kesmekte başarısız olmanın, kısa vadede (2050 öncesi) küresel ısınmayı hızlandıracağını ve ancak uzun vadede (2050 sonrası) yavaşlatabileceğini söylüyor.

IGSD baş bilimcisi ve çalışmanın baş yazarı Gabrielle Dreyfus, şöyle diyor:

“İklim felaketini önlemek için aynı anda iki yarıştayız. CO2’ye karşı maratonu kazanmak için kısa ömürlü iklim kirleticileriyle de mücadele ederek, yakın vadede ısınmayı yavaşlatmayı başarmalıyız.”

Araştırmada, ülkelerin iklim değişikliğini metan ve diğer kısa ömürlü iklim kirleticilerini dizginlemeden yalnızca karbonsuzlaştırma çabalarıyla (yani fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş yaparak) ele alması halinde gezegenin nasıl tepki vereceğini gösteren bir iklim modelemesi yapıldı:

Sonuçta, yalnızca karbonsuzlaştırmaya odaklanan çabaların, yakın vadede ısınmanın artmasıyla sonuçlanacağı görüldü.

Bunun nedeni ise fosil yakıtların hem karbondioksit hem de sülfat yayması:  Yüzyıllarca atmosferde kalarak gezegeni yavaş yavaş ısıtan karbondioksitin aksine atmosferde yalnızca birkaç gün kalan sülfat , güneş ışığını uzaya geri yansıtarak çok kısa ömürlü bir soğuma etkisi yaratıyor.

Dreyfus, fosil yakıtlar yoluyla sürekli olarak sülfat salımının, fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonlarından yaşanacak  ısınmanın yaklaşık yarısı kadarını kısa vadede dengelediğini söylüyor.

Yenilenebilir enerjiye geçiş, sülfat emisyonlarının sağladığı kısa vadeli soğuma etkisini ortadan kaldıracak. Yani, karbondioksit emisyonlarının kesilmesiyle yaşanacak uzun vadeli soğutma gerçekleşmeden önce, gezegen birkaç on yıl daha ısınmaya devam edecek.

Ancak küresel ısınmada karbondioksit kadar payı olan metan ve kurum gibi diğer kısa ömürlü iklim kirleticilerinin kesilmesi, bu dengeyi sağlayabilir ve yakın vadede küresel ısınma etkisini azaltabilir.

Bilim insanları bunun, dünyaya iklim felaketini önlemek için bir “mücadele şansı” vereceğini söylüyor.

Metanın ısıtma etkisi, atmosferde çok kısa süre kalmasına rağmen, CO2’ninkinin 80 katı kadardır. Geçen yıl insan faaliyetleri sonucu atmosfere tahmini 36 milyar ton karbondioksit, yaklaşık 640 milyon ton da metan salındı.

Metanın atmosferde kalma süresi yaklaşık dokuz yıldır, bugün yayılan karbondioksitin bir kısmı ise gezegeni binlerce yıl ısıtmaya devam edecek.

Hızla büyüyen iklim sorununu, yavaş yöntemlerle çözemeyiz

Mevcut çalışma, iklim değişikliğini dizginlemek için  karbondioksit yanı sıra kısa ömürlü iklim kirleticilerininemisyonlarının azaltılması ihtiyacını belirleyen ilk çalışma değil. 

2018’de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu da, kısa ömürlü iklim kirleticilerinin azaltılmasının, ısınmayı 1,5 C ile sınırlamaya yönelik çabalar için gerekli olduğunu belirtmişti.

IPCC raporu ayrıca, gezegenin bugüne kadar yaşadığı tüm ısınmanın neredeyse yarısının karbondioksit dışındaki sera gazlarından kaynaklandığını da kaydetmişti.

Scripps Oşinografi Enstitüsü‘nde atmosfer ve iklim bilimleri profesörü  ve çalışmanın ortak yazarı Veerabhadran Ramanathan, “10 yılda bir buçuk dereceyi geçecek ve ardından yaklaşık 25 yılda iki dereceyi geçeceksek odaklanmamız gereken şey bu. Önümüzdeki 25 yılda kısa vadeli felaketler olmaması için, uzun vadeli plana da sadık kalarak, kısa ömürlü kirleticileri kesmemiz gerekiyor.”

The Guardian‘a konuşan IGSD başkanı ve makalenin ortak yazarı Prof. Durwood Zaelke de CO2’de daha uzun vadeli kesintiler yaparken metanı da kesmenin küresel ısınmayı azaltmak için hızlı bir yol sunduğunu söylüyor:

“Hızlı giden iklim sorununu yavaş çözümlerle çözemeyiz.  Hız ihtiyacını hissetmeye başlasak iyi olur.Bu, karbondan arınırken gezegeni korumanın en hızlı ve en umut verici yolu.”

Zaelke ayrıca, Avrupa hükümetlerini, yalnzıca düşük oranlı etan sızıntısına sahip kaynaklardan gelen gazı ithal etmeye çağırdı.

Metan kaynakları neler?

Karbondioksitten 80 kat daha güçlü bir ısıtma etkisine sahip olan metan, ani iklim değişikliği için en güçlü faktörlerden biri.

Doğal gazın ana bileşeni olan metan (CH4), küresel gaz endüstrisi için oldukça önemlidir. Küresel doğal gaz endüstrisi, toplam atmosferik metan emisyonunun yaklaşık yüzde 8’inden ve insan kaynaklı metan gazının yaklaşık yüzde 13’ünden sorumludur.

Metan emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ı doğal olarak, sulak alanlar, termit ve hidratlardan gelir. Öte yandan bilim insanları, Arktik Okyanusu‘nda donmuş halde bulunan ve “karbon döngüsünün uyuyan devleri” olarak bilinen metan yataklarının çözünmeye başladığını ve Doğu Sibirya kıyılarında geniş bir alanına yayıldığını da açıklamıştı.

Fakat atmosferdeki metanın yüzde 60’ı enerji sistemleri, tarım, hayvancılık , çöplükler, atık arıtma ve biyokütle yakma dahil olmak üzere insan faaliyetlerinden kaynaklanır.

Kömür yakımının yanında  tarım ve hayvancılık faaliyetleri en büyük metan kaynaklarıdır.

Metan emisyonları, petrol ve gaz araştırmalarından ve kaya gazı kuyularından kaynaklanan sızıntılar ve havalandırmanın ve gıda için yoğun çiftlik hayvanlarının yetiştirilmesinin sonucu olarak son yıllarda hızla yükseliyor.

Bu yılın başlarında Uluslararası Enerji Ajansı, birçok ülkenin metan emisyonlarını büyük ölçüde eksik bildirdiğini ve küresel sorunun önceden düşünülenden çok daha kötü olduğunu söyledi.

Petrol ve gaz operasyonlarından kaynaklanan metan sızıntıları ve gazın  yakılması gibi zararlı uygulamaları durdurmak da metan emisyonunu sınırlandırabilir. Üstelik bunlar aynı zamanda günümüzün doğal gaz fiyatlarınaolumlu etki sağlayabilir.

Dreyfus şunları söyledi: “Mesajımız iyimser, çünkü kritik yakın vadede küresel ısınmayı yavaşlatabilecek, maliyetsiz veya düşük maliyetli müdahaleler içeren stratejilerimiz var” diyor.

Taahhütler etkili olacak mı?

Geçen yıl COP26 iklim zirvesinden önce ABD ve AB, metan emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 30 oranında azaltmak için küresel bir taahhütte bulundu ve bu emisyonların yarısından fazlasından sorumlu 100’den fazla hükümet şu anda taahhüte imza atmış durumda.

Ancak bu azaltma hedefleri isteğe bağlıdır ve ABD ile diğer ülkelerin hedeflerine nasıl ulaşacakları belirsizliğini koruyor. Ayrıca, petrol ve gaz altyapısındaki sızıntılar nedeniyle dünyanın en yüksek metan emisyonlarından bazılarına sahip olan Rusya, bunlar arasında değil.

Benzer şekilde, 100’den fazla ülke son yıllarda HFC üretimini ve kullanımını aşamalı olarak azaltmak için uluslararası bir anlaşmayı onayladı. Montreal Protokolünde Kigali Değişikliği olarak bilinen anlaşmanın, 2100 yılına kadar yarım dereceye kadar ek ısınmayı ortadan kaldırması bekleniyor. ABD henüz bu uluslararası anlaşmayı onaylamadı.

Dreyfus, metan, HFC’ler ve diğer kısa ömürlü iklim kirleticilerini azaltma çabalarının ardından, önümüzdeki on yıllarda ısınmayı durdurmak için artık çok önemli olacağını vurguluyor:

“Yakın vadede bu ısınmayı yavaşlatmak için hangi kolların çekileceğini biliyoruz, sadece bunu kasıtlı olarak stratejimizin bir parçası haline getirmemiz gerekiyor.”

İskoçya Kilisesi’nden eşcinsel evliliğe izin

İskoçya‘nın başkenti Edinburg’da, Genel Kurul üyelerinin yıllar süren çabaları sonucu Kilise Kanunu değişti. Böylece eşcinsel çiftlerin kilisede yapılan törenlerde, din görevlileri tarafından evlendirilmesinin önü açıldı.

Yapılan oylamada 136 aleyhte oya karşılık 274 kişi değişiklik lehine oy kullandı.

Geçen yıl da Metodistlerden onay çıkmıştı

Genel Kurul moderatörü Dr Iain Greenshields yapılan değişikliğine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“İskoç Kilisesi geniş bir kilisedir ve üyeleri arasında eşcinsel evlilik konusunda farklı görüşler vardır. Kilisenin tüm seviyelerinde bu konu hakkında uzun yıllardır, çeşitliliğe saygı duyan ve herkesin inançlarına değer veren bir çözüm bulmak için uzun, dua dolu ve derinlemesine bir tartışma oldu. Kilise, bu konudaki tartışmaların alçakgönüllülük ve zarafetle yürütülmesini, tartışmaların tonunun ve gidişatının medeni olmasını ve insanların karşıt görüşlere sahip olanlara saygılı olmasını sağlamaya kararlıdır.”

Birleşik Krallık‘ta geçen yıl da Metodist Kilisesi eşcinsel evliliklere onay vermişti. Ülkedeki hakim mezhep olan Angilikan Kilisesi’nde ve Roma Katolik Kilisesi’nde eşcinsel evliliklere izin verilmiyor.

Canı sıkılan Japon balıklarından ‘cinsiyetçi’ köpeklere: Hayvanlarla yaşayanların en sık karşılaştığı sorunlara çözümler

Tavşanınız masa ayaklarını mı çiğniyor, köpeğiniz hep erkeklere mi havlıyor, balığınızın canı sıkılıyor mu? Hayvan davranış uzmanları, evinde hayvanlarla birlikte yaşayanların aklına takılan soruları Guardian için yanıtladı; çözüm önerilerini sıraladı.

Kediler

Ofise geri döndüğümden beri eve gelip kedimin yatağıma işediğini görüyorum. Neler oluyor?

Kedi tuvaletinin dışına dışkılamak,  mutlu olmadıklarını ya da tıbbi veya psikolojik strese girdiklerini bildiren bir hoşnutsuzluk işaretidir.

Bir başa çıkma mekanizması olabilir; çeşitli alanlarda koku bırakmak kendilerini güvende hissetmelerini sağlar. Tıbbi sorunları dışlamak için ilk başvuru noktanız veterineriniz olmalıdır. Ardından, ev ziyareti için bir davranışçı ile iletişime geçin.

(Dişi) kedim kocama tapıyor ama benden nefret ediyor. Benden kurtulmaya mı çalışıyor ve bunu nasıl düzeltebilirim?

Kedinizin sizden nefret etmediğinden eminiz; o duygusal durumu bile anlamaz.  Kediler en sevdikleri insanları, doğal kokularından hoşlandıkları, en sevdikleri yerde oturdukları ya da genellikle onları besleyen kişi oldukları gibi nedenlerle seçerler. Bazen bu durum, kedinin geçmişiyle de ilgilidir, geçmiş travmaları, yeni kişilere verdikleri tepkiyi belirleyebilir. Kedinin kalbini kazanmak için, onun tek besleyicisi olun, onunla daha çok oynamaya başlayın ve kocanızı en sevdiği koltuktan atın. Yine de olmazsa kedinizin kocanızı en sevdiği arkadaş olarak  tercih ettiğini kabul etmeniz gerekebilir.

Bir zamanlar uysal olan kedim, bebeğimizi (adil olmak gerekirse, kedinin kuyruğunu tutmayı çok sever) sıkıştırmaya çalışıyor.

Kediler ve bebekler hassas bir dengedir. Bebekler yüksek sesle ağlarlar, anne ve babanın dikkatini çekerler, evde her türlü yeni kokuyu bırakırlar ve – evet – vücut parçalarını tutmayı severler. Kedinizin küçük ellerin erişemeyeceği bir yeri olması için birkaç kedi kulesi veya tırmanıcı alın. O zaman kediniz kendi alanındaki küçük yabancıya uyum sağlarken daha rahat olacaktır.  Bebeğiniz büyüdükçe uzun çubuk oyuncakları kullanarak, nazik dokunuşlarla ona nasıl birlikte oynayacağını öğretebilirsiniz.

Köpekler

Köpeğimin cinsiyetçi olabileceğini düşünüyorum. Erkeklere havlıyor, özellikle kapüşonlulara. Ne yapabilirim?

Köpekler cinsiyetçi olmasalar da kesinlikle ayrımcılık yapabilirler. Bu davranış, korkular cinsiyet, yaş veya ten rengiyle ilgili olabilir ve genellikle erken bir olumsuz deneyimden kaynaklanır. Uzaktan herhangi bir erkek gördüğünüzde ona bir sürü ödül vererek başlayın (özellikle kapüşonlular için lezzetli bir şeyler verin.) Bir erkeğin görüşünü olumlu bir şeyle eşleştirmeye başlayacaktır. Bu arada, kendiniz, köpeğiniz ve söz konusu erkeklerle aranızda geniş bir alan bırakmayı unutmayın. Yakınlık zamanla oluşturulabilir.

Geçen ay köpeğimizi ilk defa bir pet oteline gönderdik. Onu aldığımızda üzgün görünüyordu. Bize küstüğünü sandım ama bir ay sonra depresyonda olduğundan endişeleniyorum. Onu nasıl neşelendirebiliriz?

Her şeyden önce , uzaktayken herhangi bir yaralanma veya hastalık tespit edilmediğinden emin olmak için onu veterinerlere kontrol ettirin. Yeni bir yerde, konforlarından ve güvenilir insanlardan uzakta kalmak onlar için gerçekten zor olabilir. Yapmaktan hoşlandığı şeyleri düşünün ve ruh halini iyileştirmek için her gün bunlardan birkaçını yapmaya çalışın. Koklama, oynama ve çiğneme, iyi hissettiren hisler yaratmak için harika aktivitelerdir. Bir dahaki sefere de evinizde, güvenilir bir evcil hayvan bakıcısı aramayı deneyin.

Yürüyüşe çıkardığım köpeğimin, diğer köpeklerin dışkısını yemesini nasıl durdurabilirim? 

Coprophagia (dışkı yeme) kesinlikle en az çekici köpek eğlencelerinden biridir. Bunun birkaç nedeni var: Kötü beslenme, açlık, can sıkıntısı ve hatta dikkat arayışı. Aynı zamanda zayıf bağırsak sağlığının bir belirtisi olabilir, bu nedenle öncelikle kesinlikle köpeğinizi veteriner hekime kontrol ettirin. ne kontrol ettirmeye kesinlikle değer. Köpeğinizin size ve diğer eğlence biçimlerine odaklanması da önemlidir. Güçlü bir “bırak” komutu üzerinde çalışmanın yanı sıra, yiyecek veya oyuncaklarla oyun oynamak bu davranışı bırakmasında yardımcı olacaktır.

Köpeğim diğer köpeklerin üzerine çiftleşme amacıyla atlıyor.  Zaten kısırlaştırıldı. Ne yapalım?

İlginç bir şekilde, diğer köpeklerin üzerine atlamak her zaman cinsel aktivite ile ilgili değildir. Bir köpek stresli olduğunda ya da bir sağlık sorunu yüzünden de bunu yapabilir. Kısa vadede, köpeğinizin odağını diğer köpekten uzağa ve size veya hazırladığınız bazı ikramlara çevirerek, söz konusu eylemi düzenli olarak durdurun (20 saniyede bir başlayın). Köpeğiniz, eylem sırasında aşırı heyecanlanırsa, ona hemen lezzetli bir ödül kazanmak için size bakması gerektiği anlamına gelen yeni bir kelime öğretin. “Dikkat dağıtıcıların” dünyasına götürmeden önce, evde her şeyin sakin olduğu bir yerde öğretmeye başlayın.

Balıklar

Japon balıklarının yaşadığı akvaryumum sürekli temizlememe rağmen kokuyor. Nasıl temizlemeliyim? 

Akvaryum kokularının çoğu, balık dışkısı ve yenmemiş yiyecekler gibi organik atıklardaki fazlalıktan ve ardından bakteri üremesinden kaynaklanır. Japon balıkları dağınık yaratıklardır ve bakımı yapılmazsa akvaryumlarını hızla kirletirler. Filtrenin atığı yeterince işleyip işlemediğini doğrulamak için su kalitesini kontrol ederek başlayın. Atık seviyeleri yüksekse, tankınızı aşırı besleme ve fazla stoklama açısından değerlendirin – genel bir kural olarak, akvaryum balığı başına 20 galon (90 litre) izin vermelisiniz.

Haftalık yüzde 20 ila yüzde 50 oranında kısmi su değişimi öneririm. Güzel koku için  en güvenli seçenek, kokuya neden olan kirleticileri yok etmede mükemmel bir iş çıkaran filtre ünitesinde aktif karbon kullanmaktır.

Erkek arkadaşım japon balığımızın uyarılmaya ihtiyacı olduğunda ısrar ediyor. Onlara her ay yeni süs eşyaları alıyor ve geçen hafta onu ‘mobilyalarını düzenlerken’ yakaladım. Haklı mı?

Balıklar, sandığımızdan çok daha zekidir. İsrailli bilim insanlarının bir araştırmasında, tekerlekler üzerinde bir tankta bulunan Japon balıklarının bir odanın içinde kendi kendilerine dolaşabildiği tespit edildi. Bu uzamsal farkındalık ve bilişsel işlevin inanılmaz bir göstergesidir. Diğer araştırmalar da, Japon balıklarının zenginleştirilmiş uyarıcı ortamlarda daha fazla zaman geçirme tercihlerini gösteriyor ki bu bana göre bir miktar fayda veya zevk olduğunu gösteriyor. Alternatif yöntemler çeşitli diyet değişiklikleri, canlı bitkiler ve elle beslemeyi içerebilir.

Tavşanlar ve kemirgenler

Geçen sene evimize bir tavşan aldık ama halıdan masa ayaklarına kadar her şeyi çiğniyor. Lütfen yardım edin 

Bu tavşanlar için tamamen normal bir davranıştır, ancak elektrik kablolarını kemirirlerse tehlikeli hale gelir.  Yapabileceğiniz birkaç şey var. İlk olarak, bu doğal çiğneme davranışını daha uygun öğelere yönlendirin: Saman, temiz yaprak döken ağaç dalları, dokunmuş söğüt yumakları vb. İkincisi,  ona bir veya iki tavşan daha arkadaş alın.  Tavşanlar sosyal bir türdür ve çiftler veya küçük gruplar halinde yaşamaları gerekir. Son olarak, bebek kapıları ve köpek kasaları, değerli eşya veya alanlara karşı iyi barikatlar oluşturur.

Oğlumun iki gerbil’i (çöl faresi de denilen küçük bir kemirgen) vardı (Elsa ve Ana). Birkaç hafta önce Elsa öldü. Panikledim ve oğlum okuldayken ona benzeyen bir gerbil daha aldım.  Ama sürekli kavga ediyorlar ve oğlumun kafası karıştı. Ne yapabilirim? 

Korkarım oğlunla yüzleşmek zorunda kalacaksınız.  Gerbiller, insanlar gibi, tercihlere sahiptir ve yeni arkadaşları hakkında bir girdiye sahip olmalıdır.  Ana ve Elsa birlikte büyümüş olsalardı, geçinmeleri çok daha olası olurdu.

Yeni Elsa, Ana’nın evine giren bir davetsiz misafir olduğundan, onları tarafsız bir bölgede bir araya getirirseniz, yeni eşleşme daha kolay gerçekleşebilir. Onları mekanlarına geri koymadan önce birkaç hafta boyunca yeni bir alanda birlikte yaşamalarına izin verin.

Yardım! Kızım Noel için bir fare aldı. Birkaç gün önce, kafesinden kaçmasına izin verdim. Nasıl geri alabilirim. 

Bu çok yaygın bir senaryo. Dolaplar ve çalışma yüzeyleri de dahil olmak üzere erişebilecekleri yerlerde yiyecek kalmadığından emin olmaya çalışın. Ardından, baştan çıkarıcı bir şekilde yemlenmiş insancıl bir tuzak veya hatta altta yumuşak bir şey ve içinde yiyecek bulunan uygun bir cam veya plastik düz kenarlı kaba giden bir rampa koyun. Birkaç gün, hatta haftalar sürebilir, ancak evde kedi gibi yırtıcı hayvanlar olmadığı sürece, onu en kısa zamanda güvenli bir şekilde yakalayabilirsiniz.

Kertenkeleler

Oğlum bir kertenkele istiyor ama onu yavru farelerle besleme fikri midemi bulandırıyor (veganım). Bitki bazlı bir diyete sahip olabilecek sürüngenler var mı?

Farklı sürüngen türlerinin farklı diyetlere ihtiyacı vardır ve bu ister et bazlı, ister bitki bazlı veya hatta böcek bazlı olsun, gelişmek için doğru beslenmeleri çok önemlidir.

Birçok kaplumbağa gibi bazı sürüngenler de otoburdur ve gelişmek için bitki bazlı bir beslenmeye ihtiyaç duyar; sakallı ejderler gibi diğerleri ise, esaret altında büyük ölçüde bitki bazlı bir diyete sahip olabilir, ancak bunun böceklerle desteklemesi gerekebilir.

Sürüngenlerin beslenmelerinde yeterli proteini almalarını sağlamak önemlidir ve bunu yapmanın yolları türlere göre farklılık gösterecektir.

Mutlu ve sağlıklı olduklarından emin olmak için yerine getirilmesi gereken karmaşık ihtiyaçları olduğundan, tüm sürüngen türleri çocuklar için uygun evcil hayvanlar olmayacaktır. Bir sürüngeni evcil hayvan olarak almadan önce tüm sağlık ve refah ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağınızı  iki kez düşünün ve bir egzotik hayvan uzmanı veterinerle görüşün.

Nesli tehlikede olan Anadolu leoparı, dört ayrı bölgede birden görüntülendi

Türkiye‘de en son 1974 yılında görüldüğü sanılan ve köylülerce öldürülen ve bu topraklarda neslinin tükendiği düşünülen Anadolu leoparı, dört bölgede birden fotokapanlarla görüntülendi.

Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde kayıtlara takılan leoparların, görüldükleri yerlerde kalıcı olup olmadıkları ise bilinmiyor.

Leoparların görüntüleri, Orman Genel Müdürlüğü’nde (OGM) düzenlenen ‘Dünya Biyoçeşitlilik Günü’ etkinliğinde yayımlandı.

Van Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerince kurulan fotokapanların önünden geçen Anadolu leoparın tekrar görülmeye başlandığını belirten Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, “Onları korumak zorundayız. Emeği geçenleri gönülden kutluyorum” dedi.

Leoparların güvenliği için görüntülendikleri yerler gizli tutuluyor.

7 Nisan’da Antalya‘da Anadolu leoparının görüntülenmesinin ardından CHP Adana Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu üyesi Ayhan Barut, Türkiye’de sayısız kez görüntülenmesine karşın Anadolu leoparının hala varlığının resmi olarak ilan edilmemesine tepki göstermiş, leoparın görüldüğü yerlerin kesin koruma alanı olarak ilan edilmesinin zorunlu olduğunu söylemişti.

Iğdır‘da Ocak ayında iki leoparın görüntülenmesinin ardından İndependent Türkçe‘den Ali Kemal Erdem‘e konuşan yaban hayatı uzmanı ve araştırmacısı veteriner hekim Ahmet Emre Kütükçü ise şunları kaydetmişti:

“Soyu tükenmemişti ama ülkedeki popülasyonları büyük oranda insan baskısı ve zulmüyle yok olmuştu. Bu gözlemlenen bireylerin tamamının erkek olması ülkede üreyen bir dişi yok mu sorusunu gündeme getiriyor. Erkek bireyler yüzlerce kilometre gidebildiği için komşu ülkelerden gelme olasılığı ortaya çıkıyor. Son zamanlarda ki gözlemlerde artışın iki nedeni olabilir: Artan kullanım olanağıyla fotokapan ve diğer görüntüleme teknolojileri. Diğer nedense komşu ülkelerde leopara yönelik artan koruma çalışmaları ve bu çalışmaların başarılı olması sonucu burada çoğalan bireylerin ülkemize girişinde de artış yaşanması.”