Türkiye’nin önde gelen çizerlerinden Piyale Madra, çizgileriyle Türkiye ve dünyanın “hal ve gidişatını” yorumluyor.
[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir sihir hikayesi
Yaşım kırk… Çocukluğumdan beri tek boynuzlara inandım. Onların sihirli olduklarına, var olduklarına… Hala da inanıyorum. Sanırım hep inanacağım. Neden bilmiyorum… Nereden ve ne zaman geldiklerini bilmeden, nedenini bilmeden onlara inanıyorum.
Michael Morpurgo’nun yazıp Gary Blythe’ın resimlediği Tek Boynuzlara İnanıyorum da tek boynuzlara inanan küçük Tomas Porec’in hikayesi… Hüzünden umut devşiren bir hikaye… Savaşın yıkımından dayanışmanın en güzelini tutup çıkaran bir hikaye…
Savaştan hikaye kurtarmak
Küçük Tomas Porec’in yaşadığı kasaba, sıcacık bir yer… Ama savaşın soğuğundan orası da kaçamıyor. Tomas’ın yaşadığı çiftliğe, kartallar gibi uçarcasına koşturduğu dağlara, o hiç görmeyip çok görmek istediği kurtların yuvalarına savaşın karanlık eli çöküyor. Bu karanlığın ortasında, kasaba halkı, kütüphanedeki kitapları kurtarmak için seferber oluyor. Kitap deyip geçmeyin… Kütüphaneci Bayan Tekboynuz’un da dediği gibi, onlar insanlara hayaller kurdurur, sorular sordurur. Bu da yaşamdan değil, savaştan yana olanların pek işine gelmez.
İşte o yüzden bombalara inat, çocuklar yeniden Bayan Tekboynuz’un hikayelerini dinleyebilsinler, hayaller kurabilsinler, tek boynuzlara ve umuda inansınlar diye tüm kasaba halkı yanmakta olan kütüphaneden kitapları kurtarmak için seferber oluyor. Kitap yakanlara inat, umudu dürtüyorlar, yaşamı çağırıyorlar. Ve o kütüphane yeniden kuruluyor; çocuklar tek boynuzun başında hikayeler dinliyor, hikayeler okuyorlar.
Kendi babası da çocukken savaşa giden Morpurgo, “Tek Boynuzlara İnanıyorum’da küçük, büyük, herkese duygu dolu bir hikaye anlatmış. Öyle ki; kitabı okurken gözyaşlarıma hakim olamadım. Çizer Gary Blythe da düşleri çağıran, o kasabada Tomas ile beraber, Bayan Tekboynuz’dan hikayeler dinleme arzusu uyandıran çizimleriyle bu güzelim hikayeye eşlik etmiş.
Sizler de bu kitabı okuyun ve ne olur, tek boynuzlara inanın. Tek boynuzların sihirli ellerinin tüm iyi insanlara, çocuklara hayvanlara, ve tüm doğaya dokunması dileğiyle…
Künye
Yazan: Michael Morpurgo
Resimleyen: Gary Blythe
Çevirmen: Ekin Gökovalı
Yayınevi: TUDEM
ABD’de tartışmalı karar: Kürtaj hakkını Anayasal güvence altına alan mahkeme kararı iptal
Kamuoyunda Roe vs Wade (Roe Wade’e karşı) olarak bilinen mahkeme kararı 1973 yılında alınmıştı. Kararın iptali milyonlarca kadının yasal yollarla kürtaj yaptırma hakkını ellerinden alabilir. Yüksek Mahkeme kararının ardından her eyaletin kürtaj konusunda kendi yasaklarını getirmeleri söz konusu olabilecek. ABD’deki eyaletlerin yarısının kürtaja yeni sınırlamalar getirmesi ya da operasyonu tümden yasaklamayı denemesi bekleniyor.
Yüksek Mahkeme’nin kararı, kürtaj üzerindeki sınırlamaların arttırılması ya da kürtajın tamamen yasaklanmasını isteyen Cumhuriyetçi Parti ve muhafazakâr dindar kesim açısından bir zafer olarak değerlendiriyor.
Obama: Özgür topluma inananlara darbe
Daha önce Arkansas, Idaho, Kentucky, Louisiana, Mississippi, Missouri, Kuzey Dakota, Güney Dakota, Tennessee, Utah, Texas, Oklahoma ve Wyoming eyaletleri, Yüksek Mahkeme’nin kararının ardından otomatik olarak kürtajın yasaklanmasını öngörecek kanunların hayata geçmesini kabul etmişti.
İlgili haber: ABD’de kadınlar kürtaj hakkı için yürüdü: Kürtaj kişisel bir tercihtir, yasal bir tartışma değil
Planned Parenthood isimli kürtaj hakkına erişim sağlayan bir sağlık hizmetleri kurumuna göre, Yüksek Mahkeme kararının ardından ABD’de doğurganlık yaşında olan yaklaşık 36 milyon kadının yasal kürtaj yollarının kapanması söz konusu.
Today, the Supreme Court not only reversed nearly 50 years of precedent, it relegated the most intensely personal decision someone can make to the whims of politicians and ideologues—attacking the essential freedoms of millions of Americans.
— Barack Obama (@BarackObama) June 24, 2022
1973 yılında görülen tarihi davada, Yüksek Mahkeme’de yediye karşı iki oyla bir kadının gebeliğine son verme hakkının Anayasa tarafından güvence altına alındığına hükmedilmişti. Davayla ilk üç ay sistemi olarak adlandırılan durumu oluşturmuştu.
Buna göre;
- Amerika’daki kadınların, ilk üç ayında hamileliklerini sonlandırma konusunda mutlak hakkı bulunuyor.
- İkinci üç aylık dönemde ise bazı eyalet sınırlamaları devreye girebiliyor.
- Son üç ayda ise eyaletler kürtajı, cenin anne karnı dışında hayatta kalabilecek büyüklüğe yaklaştığı için, sınırlayabiliyor ya da yasaklayabiliyor.
İlgili haber: ABD’de 140 müzisyenden kürtaj mektubu: Bedenine sahip değilsen özgür değilsin
Sevinenler, üzülenler…
Mississippi eyaleti valisi Tate Reeves, Yüksek Mahkeme’nin kararını sevinçle karşıladı ve eyaletinin “ülke tarihindeki en büyük adaletsizliklerden birinin geri çevrilmesine öncülük ettiğini” ileri sürdü.
İlgili Haber: Kürtaja erişimin kısıtlanması, kadınlar ile çocukları yoksulluğa ve şiddete sürüklüyor
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği isimli insan hakları kuruluşu ise Twitter hesabından “Bunun ne kadar korkunç bir an olduğunu inkâr etmeyeceğiz” açıklaması yaptı. Kuruluş, “Mahkemeler ne derse desin hiç kimse kendi isteği dışında hamileliğini devam ettirmeye zorlanamaz. Kürtaj bizim hakkımız ve bu uğurda mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
Kararın çıkma olasılığına karşı ABD’li kadınlar haftalardır sokaklardaydı. Bu kararın ardından ABD’de geniş çaplı kadın eylemlerinin yapılması bekleniyor.
Erdoğan yangın bölgesinde: 4 bin hektar yandı, idam tartışılmalı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmaris’teki yangın bölgesinden son durumla ilgili açıklamalar yaptı. Yangının büyük ölçüde kontrol alındığını belirten Erdoğan, yangın çıkaranlara verilen cezalar ile ilgili “Ucu idama mı dayanıyor? Olmalı” dedi.
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- 21 Haziran 2022 tarihinde Marmaris’te orman yangını çıkmıştır. Müdahale ile yangının daha da büyümesi engellendi. 15 uçak, 46 helikopter söndürme çalışmalarında görev aldı.
- AFAD’ın koordinesiyle başka illerden 271 araç görevlendirmesi yapıldı. Avrupa Sivil Koruma Mekanizması ile Romanya ve İsrail’den hava aracı desteği talebinde bulunuldu ancak ihtiyacımızın olmaması nedeniyle kabul edilmedi. Azerbaycan’dan bir uçak ve Katar’dan 3 helikopter iştirak etti. Orman Genel Müdürlüğü 14 uçak, 25 helikopter ile çalışmalarını sürdürdü.
- Sağlık ekiplerimiz tarafından 47 kişiye müdahale edilmiş, hastanelerden taburcu edilmiştir. Sağlık Bakanlığı, 35 araç ve 135 personel ile müdahalede bulunmaktadır.
- Yangının daha da büyümesini engelledik. 15 uçak, 46 helikopter söndürme çalışmasında görev aldı. İlk andan itibaren yapılması gerekenler yapıldı. Can kaybı yok, 47 yaralı tedavi altına alınmıştır. Dalaman, Fethiye, Köyceğiz ve Seydikemer’de çıkan orman yangınları kontrol altına alındı. Yangında can kaybımız yok.
‘Ağaçlandırma çalışmalarımızı başlatacağız’
Orman uzmanlarının aksine görüşlerine ve yanan ormanlık alanları ağaçlandırmanın fayda yerine zarar verebileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Erdoğan, yanan alanlarda hemen fidan dikme çalışmalarına başlanacağını söyledi:
“İlk etapta 2 bin hektardı, daha sonra 3 bin hektara çıktı. Son anda 4 bin hektarı özellikle buldu. Şu an itibariyle 4 bin hektarın kontrol altına alınmasıyla, soğutmayla bunları bir an önce küçültüp, bir taraftan ekime başlayacağız. Ağaçlandırma çalışmalarımızı başlatacağız. Geçen yıl Muğla, Antalya, Alanya’da yaşadığımız bu olaylarla durmadık hemen dikimlere başladık. Şu anda oralar çok farklı bir hale geldi. Burada da şimdi aynı uygulamayı yapacağız. İnşallah bu bölgedeki sıkıntıyı da süratle gidereceğiz.”
‘Ucu nereye dayanıyor, idama mı, olmalı’
Yangına sebep olan kişi tutuklandığını bildiren Cumhurbaşkanı, ” Sadece ormanlar değil hayvanlar da bu yangından zarar görüyor. Caydırıcı bir ceza, ben de diyorum ki, ucu nereye dayanıyor, idama mı, idam. Olmalı… Sultan Fatih ne diyor, ‘Ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynun vururum. ‘ Bu iş o kadar önemli. Ormanları yakıyor, ormanlarla beraber hayvanlar da yanıyor. Bu tartışılmalı ve bunun üzerinde etraflıca durmalıyız” dedi.
Shell önünde iklim krizi eylemi: Fosil yakıtları tarihten sileceğiz
Adaleti Ağı ve Youth For Climate‘den gençler bugün 14:30’da Gayrettepe Shell önünde fosil yakıtlar için küresel ölçekte eyleme geçilmesi gerekliliğini yinelemek ve net sıfır emisyon taahhütlerine dikkat çekmek üzere bir eylem gerçekleştirdi.
İklim krizine karşı harekete geçilerek fosil yakıt kullanımının sonlanması gerektiğinin vurgulandığı eylemde “Fosil yakıtları tarihten sileceğiz, hep birlikte dayanışma içinde…” denildi.
‘Krize kriz demediğimiz sürece çözüme ulaşamayız’
İklim krizinin tam ortasında olunduğunun hatırlatıldığı açıklamada gençler, “Krize ‘kriz’ demediğimiz sürece çözüme ulaşamayız. Fosil yakıtlar iklim krizini körükleyen en büyük sektör” ifadelerini kullandı.
Fosil yakıtın iklim krizini beslediği gerçeğine tam da olay yerinden dikkat çeken iklim aktivistleri açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Rusya-Ukrayna gerilimiyle derinleşen küresel enerji krizinden kârlı çıkan İngiliz petrol şirketi Shell oldu. Shell’in bu yılın ilk üç ayında elde ettiği kâr oranı bir önceki yıla göre üç kat artarak 9.1 milyar dolar olmuştur. Bir çok açgözlü için bu bir başarı öyküsü olarak adlandırılmıştır.”
İlgili haber: Yıl sonunda 860 milyon insan aşırı yoksulluğa düşebilir
‘Karlar direkt ceplerine gidiyor’
Yöneticilerden enflasyon ve Ukrayna’daki savaş trajedisinin, petrol fiyatlarının artmasına olanak sağladığını duyduklarını aktaran aktivistler “Bu kârlar, direkt ceplerine gidiyor” dedi ve Oxfam’ın raporuna işaret etti:
“Oxfam’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan raporu, Putin’in Ukrayna’yı işgali yüzünden büyüyen enerji ve gıda krizinin 2022’de 60 milyondan fazla aşırı yoksul yaratacağını gösterdi. Petrol ve gaz devleri aynı günlerde rekor düzeyde kâr bildirimleri açıkladı. Onlar bu kadar kazanırken sadece bu yıl yaratılan aşırı yoksul sayısı 60 milyondan fazla! “
‘Yerin altında bırak’
Bilim insanları tarafından yapılan çalışmalara da işaret edilen açıklamada küresel ısınmayı 1.5 derecenin altında tutmak için 2050’ye kadar hem petrol hem de doğal gazın yaklaşık yüzde 60’ı ve kömürün yüzde 90’ının yerin altında kalmasının gerektiğinde değinildi ve şunlar eklendi:
“Bu hedefe ulaşmak için küresel petrol ve doğal gaz üretiminde 2050 yılına kadar yıllık yüzde 3 oranında azalma olması gerekiyor. “
“Enerji güvenliğini sağlama bahanesiyle İngiltere açıklarında, Kuzey Denizi‘ndeki Jackdaw bölgesinde daha yeni onaylanan lisans haberiyle görüyoruz ki; karar vericiler yine ‘çaresiz ve yıkıcı bir karar’ vermişler ve hükümetin uzun vadeli bir planı olmadığı da bu şekilde anlaşılmıştır” ifadelerine yer verilen açıklamada “Ocak 2021’de Hollanda’dan bir mahkeme, İngiliz-Hollanda şirketi Royal Dutch Shell’i ‘tehlikeli iklim değişikliğine’ sebebiyet vermekle suçlu buldu. Mahkeme, 2030’a kadar şirketin, dağıtıcılarının ve müşterilerinin karbondioksit salımını 2019 seviyesine göre yüzde 45 oranında azaltmasına karar kıldı” denildi.
‘Shell gerçek karbon ayak izini küçültmek yerine sosyal girişimlere odaklanıyor’
17 bin vatandaşın ve Friends For Earth Hollanda’nın açtığı ortak davada, küresel karbondioksit salımının yüzde 3’ünden sorumlu söz konusu şirketin verdiği zararların durdurulmasının talep edildiğinin aktarıldığı basın açıklamasında şunlara yer verildi:
“Shell davanın sonucunda 2030’a kadar ürünlerinin karbon ‘yoğunluğunu’ yüzde 20 azaltacağını ve 2050’de net sıfır emisyona ulaşacağını taahhüt etmişti ama mahkemede, Shell’in bu girişimlerini yeterli bulunmadı ve şirketin gerçek karbon ayak izini küçültmek yerine sosyal girişimlere odaklandığını belirtti.”
Hollanda mahkemesinin verdiği kararın ve direkt olmasa da Fransa ve Almanya’da hükümetlerin hedeflerinin Shell’in karbondioksit salımını azaltması gerçeğini değiştirmediğini belirten genç aktivistler şunları söyledi:
“Guardian tarafından yayınlanan bir araştırmada, dünyanın en büyük fosil yakıt firmalarının sessizce 195 ‘karbon bombası’ planladığını ortaya çıkarmıştı- iklimi küresel ölçekte kabul edilen sıcaklık sınırlarının ötesine geçecek ve feci küresel etkiler yaratacak devasa petrol ve gaz projeleri…”
‘Yaklaşık yüzde 60’ı şimdiden pompalamaya başladı’
Gençler projeyi “Her biri ömürleri boyunca en az bir milyar ton CO2 emisyonu ile sonuçlanacak, toplamda yaklaşık 18 yıllık mevcut küresel CO2 emisyonuna eşdeğer 195 karbon bombası, devasa petrol ve gaz projesi” şeklinde tanımlıyor ve “Bunların yaklaşık yüzde 60’ı şimdiden pompalamaya başladı” ifadelerini kullanıyor.
‘Shell fosil yakıt operasyonlarına 17 milyar dolar ayırdı’
Bir düzine en büyük petrol şirketin, küresel ısınmanın 2C’nin çok altında sınırlanması durumunda yakılamayacak yeni petrol ve gaz alanlarını sömürmek için on yılın geri kalanında günde 103 milyon dolar harcama yolunda ilerlediğini söyleyen gençler basın açıklamasının devamında şu ifadeleri kullanıyor:
“Shell, ‘düşük karbonlu biyoyakıtlar ve hidrojen, elektrikli araç şarjı, güneş ve rüzgar enerjisine’ yatırım yaptığını söylemişti, ancak 2021’de düşük karbonlu işletmeler için yılda üç milyar dolara yakın bütçe ayırdı, buna karşılık fosil yakıt operasyonlarına 17 milyar dolar ayırdı.”
‘Canlıların yaşamını kritik bir biçimde etkileyecek’
Shell’in sismik araştırma yapma planlarını durdurma mücadelesi Doğu Cape Eyaleti Yüksek Mahkemesi‘nde devam ediyor. Shell’in 11 bin ton petrolü Kuzey Denizi‘ne dökmek istediğini vurgulayan gençler “Bu, yalnızca çevreyi değil, aynı zamanda balıklar, kuşlar ve deniz memelileri gibi, ortamdaki deniz yaşamını da kritik biçimde etkileyecektir” diyor.
İngiltere’de yeni onaylanan Jackdaw gaz sahasının 120 milyon ile 250 milyon varil petrol eşdeğeri arasında rezervi olduğu ve Shell’in 2025’in ikinci yarısında üretime başlamayı planladığının düşünüldüğünü hatırlatan gençler açıklamanın devamında şunları aktarıyor:
’99 yıldır Türkiye’de geleceğimizi karartıyorsunuz’
“Shell’i gerekli herhangi bir yasal, ekonomik veya politik yollarla yok etmenin zamanı, Shell’in artık fosil endüstrisindeki işçiler için Adil Geçiş sağlaması, etkilenen topluluklar ve ekosistemler için tazminatları sağlaması, herkes için merkeziyetsiz sosyal bir Enerji Demokrasi’si oluşturması gerekiyor.
99 yıldır Türkiye’de geleceğimizi karartıyorsunuz, 100. yılda gidişinizi görmekten memnun olacağız. Geleceğimizi karartırken iklim adaletinden kaçabilirsiniz ama saklanamazsınız. Enerji fiyatları yükselirken ve milyonlar yakıt yoksulluğu çekerken Shell rekor kâr kaydetti. İklim kriziyle mücadelede Shell’e yer yok! Nereye giderseniz gidin kitlesel suçlarınızı imha etmek için buluşacağız.”
İngiltere’de iklim eylemine öncülük eden bir kilise: Harekete geçmek için sınırlı bir zamanımız var
İngiltere’nin Oxford bölgesindeki Hıristiyanlardan çevreyi korumak için çok özel bir taahhütte bulunmaları isteniyor.
Berkshire, Buckinghamshire ve Oxfordshire ilçelerini kapsayan büyük İngiltere Kilisesi piskoposluğunda onay veya vaftiz törenleri yapanlar da iklim eylemine katılmakla sorumlu tutuluyorlar.

Euronews’ten Maeve Campbell’in aktardığına göre; Oxford Piskoposu Rt Revd Dr Steven Croft da kısa bir süre önce şu ifadeleri içeren resmi ayin için bir revizyonu onayladı:
“Yaratılışın bütünlüğünü korumak ve yeryüzünün yaşamını sürdürmek ve yenilemek için çaba gösterecek misiniz?
Tanrı’nın yardımıyla yapacağım.”
Her zamanki toplu ibadetlere yapılan eklemenin, Birleşik Krallık‘ta türünün ilk örneği olduğu düşünülüyor.
Revd Steven Croft, birçok kişinin kararla birlikte yaratılışla ilgilenme gereksiniminin farkına varacağını umduğunu söylüyor.
İklim eylemine öncülük eden bir kilise
Oxford piskoposluğu Mart 2020’de bir iklim acil durumu ilan etti ve kendi yeşil hedeflerini belirledi.
Piskoposlar ve kiliseye giden vatandaşlar, “değişim programlarını” denetleyen bir Çevre Görev Grubu (Environment Task Group, ETG) oluşturdular. Planın bir parçası olarak piskoposluk, karbon ayak izini azaltmak için kilise binalarına yedi yılda 233 bin sterlinin üzerinde yatırım yaptı.
Bu ay papazların barınması için 10 milyon sterlinlik bir yatırım onaylandı. Yatırımla papalara tahsis edilen lojmanların hem enerji hem de ısıtma verimliliğini artırmak amaçlanıyor. Güneş panelleri şimdiden 50’den fazla binaya yerleştirilmiş durumda.
Oxford piskoposluğu iklim acil durumu ilan etti
İngiltere Kilisesi’ndeki en büyük piskoposluklardan biri olan Oxford papaz evlerinin portföyü yılda 2.815 ton (tCO2) karbondioksit salıyor. Program bu sorunun çözüme kavuşması için de kullanılıyor.
Piskoposluk, 2021’de fosil yakıt kullanımını durdurdu, ancak net sıfıra ulaşmak için birlikte çalışması gereken 284 kilise okulu, 800 kilise ve 60 bin kilise cemaati bulunuyor.
Halihazırda piskoposluk bölgesindeki 153 kilise, eko-kilise planına kayıtlı. Bir kilisenin ödül alabilmesi için çevresel sorumluluk sergilemesi gereken beş alan bulunuyor:
- İbadet ve öğretim
- Kilise binalarının yönetimi
- Kilise arazisinin yönetimi
- Topluluk ve küresel katılım
- Yaşam tarzı
Yaşam tarzı değişiklikleri, din insanlarının seyahat alışkanlıklarının yanı sıra yemek seçimlerini, geri dönüşümü ve sürdürülebilir kıyafetleri içerebiliyor.
‘Toplumun harekete geçmek için yalnızca sınırlı bir zamanı var’
Revd Steven Croft, “İngiltere Kilisesi, örnek ve liderlik yoluyla net sıfıra giden yolda önemli bir rol oynayabilir, ancak bu, sözlerimizle olduğu kadar eylemlerle de olmalıdır” diyor ve ekliyor:
“Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlama hedefi şimdiden elimizden kayıp gidiyor. Toplumun harekete geçmek için yalnızca sınırlı bir zamanı var, ancak şimdi harekete geçersek güçlü ve derin bir değişim olasılığı olduğuna dair hiçbir şüphe duymamalıyız.”
Rusya’nın ‘gaz kesme’ tehdidine karşı Avrupa, kömüre dönüyor
Rusya bu kış mevsiminde doğal gaz arzını sınırlamakla tehdit ederken bazı Avrupa ülkeleri, yılın en soğuk döneminde enerji ihtiyaçlarının karşılanmasını güvence altına almaya çalışıyor.
Bu da, pek çok ülke için kömürlü termik santrallerin çalıştırılmasıyla iklim vaatlerinde geri adım atmak anlamına geliyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Rusya’nın bu kış bölgeye tüm gaz ihracatını durdurması için Avrupa’nın hazır olması gerektiği konusunda uyardı. Bunun en olası senaryo olmadığı kabul edilse de, ülke siyasi avantaj elde etmeye çalışırken göz ardı da edilemiyor.
IEA Başkanı Fatih Birol, Financial Times‘a verdiği demeçte, Blok’un özellikle gaz için bir acil durum planına ihtiyacı olduğunu, Avrupa hükümetleri tarafından alınan tedbirlerin enerji arzının potansiyel bir kesintiye hazırlık konusunda yeterince ileri gitmediğini söyledi.
Global energy investment is set to rise 8% to a record $2.4 trillion in 2022 amid the global energy crisis
Clean energy spending is driving this rise, but so are higher costs. And coal investment is rebounding.
More in @IEA's new World Energy Investment: https://t.co/76r4kTHK4F pic.twitter.com/TI4jPc6njL
— Fatih Birol (@fbirol) June 22, 2022
Geçen hafta Rusya, teknik bir sorun’ olduğu gerekçesiyle Rus gazını Avrupa’ya taşıyan ana hatlardan Kuzey Akım 1 Boru Hattı‘nın kapasitesini yüzde 60 oranında azalttı.
Pazar günü Almanya ve Avusturya, kömür santrallerinin acil olarak yeniden başlatıldığını duyurdu.
Hollanda, daha önce ülkenin elektrik üretiminin yaklaşık üçte biri ile sınırlı olan fosil yakıtlı elektrik santralleri üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırarak önlem almıştı. İtalya dahil diğer AB ülkelerinin de enerji krizi kötüleştikçe eski kömür yakıtlı elektrik santrallerini devreye almaları bekleniyor.
Kömür kullanımındaki bu geçici artış, AB’nin daha az emisyonlu enerji alternatiflerine geçişsürecine dair endişeleri artırıyor.
Temiz enerjiye yatırım çağrısı
Avrupa Komisyonu başkanı Ursula von der Leyen Pazartesi günü AB üye ülkelerini kömür gibi fosil yakıtları kullanmaya geri dönmemeleri konusunda uyardı ve bunun yerine hükümetleri “yenilenebilir enerjiye yapılan büyük yatırımlara” odaklanmaya çağırdı.
Von der Leyen gazetecilere verdiği demeçte, “Bu krizi, ilerlemek için kullandığımızdan ve fosil yakıtlarda geri adım atmadığımızdan emin olmalıyız” dedi.
Yakın tarihli bir raporda, IEA, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan rekor harcamalar da dahil olmak üzere, bu yıl enerji sektörüne yaklaşık 2,3 trilyon Euro’luk yatırım yapılmasının planlandığını duyurdu.
Bu raporda, petrol ve gaza yapılan yatırım daha temiz teknolojiye kaydırılmadıkça artan enerji talebinin karşılanamayacağı tespit edildi.
IEA İcra Direktörü Birol, “Küresel enerji krizini de iklim krizini de görmezden gelme lüksümüz yok. Ancak iyi haber şu ki, aralarında bir seçim yapmak zorunda değiliz, her ikisini de aynı anda halledebiliriz” dedi.
Birol, artan fosil yakıt fiyatlarının tüketiciler üzerindeki baskısını hafifletmek ve enerji sistemlerinin güvenli olmasını sağlamak için yeşil enerjiye yatırımın çok daha hızlı olması gerektiğini de belirtti.
Tarım ürünlerinde ihracat öncesi ithalat şartı
Pandemi, Rusya-Ukrayna savaşı ve iklim değişikliği etkisiyle tarımsal üretimde yaşanan sıkıntının, gıda arz güvenliğine etkisin azaltmak amacıyla, önemli tarım ürünlerinin DİR kapsamında imalatçı ihracatçılara satışı yasaklandı. Hâlen söz konusu hammaddeleri Türkiye’den alıp, nihai ürüne çevirdikten sonra ihraç etme seçeneği bulunan üreticiler, 1 Ağustos 2022’den itibaren iç piyasadan hammadde alamayacaklar.
20016/1 sayılı Tarım Ürünlerine İlişkin Dahilde İşleme Rejimi (DİR) Genelgesi’nde yapılan değişikliğe göre, bu ürünleri kullanarak ihracat yapanlar 1 Ağustos’tan itibaren önce hammaddeyi ithal edip nihai ürüne çevirmeleri durumunda indirimli veya sıfır gümrük vergisinden yararlanacaklar. Genelge, ihracata konu işlem görmüş ürünlerin elde edilmesinde kullanılan, ithali vergiye tabi tarım ürünlerini kullanarak üretim yapıp ihracat yapan firmalar için Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB) düzenlenmesi şartlarını düzenliyor.Yürürlükteki mevzuat uyarınca DİR kapsamında bazı ürünler özel düzenlemeye tabi tutuluyor. Belirli dönemlerde de bu ürünlerin ithalat ve üretim şartları değiştiriliyor.
‘Dünya fiyatları da yüksek’
Dünya’dan Hüseyin Gökçe‘nin aktardığına göre; düzenlemeye ilişkin bilgi veren imalatçı ihracatçılar, birçok üründe pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşı sebebiyle dünya fiyatlarının zaten çok yüksek olduğunu bildirdiler. Yanı sıra artan enerji fiyatı sebebiyle lojistik maliyetinin de çok yüksek olduğunun altını çizen ihracatçılar, zaman zaman ürün bazında yapılan düzenlemelerin bu kez topluca yapıldığını dile getirdiler.
Buğday, mısır, mercimek, ayçiçeği, aspir ve kolza yağı, margarin, yağlık soya tohumu, ham soya yağı, ham pamuk yağı, palm/palm çekirdeği yağı, kristal şeker, konserve kuru fasulye, konserve nohut ve işlenmiş bezelye genelgeye konu olan ürünler.
Buğdayda bin 500 ton sınırı
Buğday ithalatı karşılığında buğday unu, buğday irmiği, makarna, şehriye, bulgur, aşurelik buğday ve hazır/anında noodle ihracatı öngören üreticiler önce ithalat yapacaklar. Buğday unu, bulgur ve aşurelik buğday ihracatında, fabrika kendisine ait olan firmalar ilk belgede en fazla bin 500 ton buğday ithalatı yapabilecekler.
İthalata göre ihracat izni verilecek
Mısır ithalatı karşılığında nişasta, nişasta bazlı şeker, yetiştiricilik faaliyeti kapsamındaki ürünler (kümes hayvanları eti, yumurta vb.) ve balık ihracatı için önce ithalat gerçekleştirilecek. Önce mısır ithal edilmesi kaydıyla, mısır irmiği ve bundan elde edilen makarna için DİİB düzenlenebilecek.
Mercimekte ithal edilen ürün miktarına göre ihracata izin verilecek, burada indirimli teminat uygulanmaması şartıyla kabuklu mercimek ithalatı da yapılabilecek. Ayçiçeği, aspir ve kolza yağları ihracatı öngören DİİB kapsamında geçici maddeler ile ihdas edilen önce ithalat uygulaması kalıcı hale getirildi.
Bitkisel yağ için tarih: 1 Ağustos
Margarin ve/veya karışım yağ ihracatı öngörülen DİİB kapsamında 1 Ağustos 2022’den itibaren gerçekleştirilecek ihracatta önce ithalat şartı getirildi.
Yağlık soya tohumu, ham soya yağı, ham pamuk yağı, palm/palm çekirdeği yağı veya türevleri ithalatı karşılığında ham veya rafi ne bitkisel yağ ihracatı öngörülen DİİB’ler kapsamında, 1 Ağustos 2022’den itibaren gerçekleştirilecek ihracatta önce ithalat şartı getirildi.
Hayvan yemi ihracatı öngörülen DİİB kapsamında 1 Ağustos 2022’den itibaren gerçekleştirilecek ihracatta mısır, arpa, buğday ve bitkisel yağ eşdeğer eşya olarak kullanılmayacak. Kristal şeker, konserve kuru fasulye, konserve nohut ve işlenmiş bezelye ihracatı öngörülen DİİB’ler kapsamında öne ithalat şartı getirildi.
Uzmanlardan uyarı: Yangınlar artarak ve büyüyerek devam edecek, önlem alın
Akademisyenler, dünyada çıkan orman yangınlarının iklim değişikliğiyle birlikte önümüzdeki yıllarda başta ABD ve Avustralya‘da olmak üzere giderek artacağını ve büyüyeceğini öngörüyor.
Orman yangınlarına dair AA‘ya değerlendirmelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay, iklim değişikliğinin, yangınların çok kısa sürede büyümesi ve geniş alanlara yayılmasına neden olduğunun altını çiziyor:
“İklim kriziyle birlikte özellikle son yıllarda dünyada yağışların azalması ve sıcaklarının artmasıyla orman yangınları artıyor. Geniş alana yayıldığı için yangına müdahale etme şansınızı azaltıyor.”
Daha kurak, daha sıcak
Ağaçlardan dökülen ve yanıcı olan kuru maddelerin, sıcaklık artışıyla daha da kuruyarak yangınların artmasına neden olduğunu aktaran Tolunay, “Tüm dünyada yaz aylarında büyük orman yangınlarıyla daha sık karşılaşmaya başladık. Önümüzdeki yıllarda da benzeri yangınların artarak devam edeceğini öngörüyoruz. Önümüzdeki birkaç ay içinde sıcak hava dalgalarının gelmesi, hava neminin düşmesi durumunda benzeri büyük yangınlarla karşılaşabiliriz” diyor.
Yangının, başladıktan sonra neredeyse doğal sınırları yanana kadar devam ettiğine değinen Prof. Dr. Tolunay, riskli bölgelerin belirlenmesi ve orman içinde yer alan köylülerin bilgilendirilmesi gibi önlemlere vurgu yapıyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz da şunları söylüyor:
“İklim kriziyle hava daha kuraklaşıyor, daha sıcaklaşıyor. Bu kuru ve sıcak hava uzun sürdüğü zaman ormanların altındaki bitki örtüsünün kurumasıyla orman yangınlarının ortaya çıkma ihtimali artıyor.”
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Melike Bor da durumu şu sözlerle anlatıyor:
Normalde daha geç dönemde döngülere girerdi. Mesela ağustos ayında duyardık yangınları, ancak onlar da daha küçük çaplı olurdu. İklim krizinin artmasıyla bir tarafta aşırı yağışlar yaşanırken dünyanın başka bir yerinde ise yangınlar çıkıyor.
İklim değişikliği nedeniyle kuraklık arttığı için toprağın nemi de azalıyor, bu da yangını artırıcı bir faktör oluyor. Yani iklim kriziyle birlikte yangının sıklığı ve yoğunluğu arttı.
29’uncu İstanbul Caz Festivali başlıyor
25 Haziran – 7 Temmuz tarihlerinde sürecek festivalin konukları arasında kariyeri boyunca üç farklı nesli caz ve rock gitarcılığıyla tanıştıran John McLaughlin; 80’den fazla kayıtta yer almış, caz ve klasik müziği harmanlayan Enrico Pieranunzi ve beş Grammy ödüllü efsane caz vokali Dianne Reeves bulunuyor.
Festivalde ayrıca, blues, caz ve R&B müziği yapan Melody Gardot, Kalben ve konukları; bu yıl ilk kez gerçekleştireceği Koyu Antoloji projesiyle Teoman, virtüöz Yom, Deniz Tekin, genç caz davulcusu Mehmet Ali Şimayli ve Portrait and a Dream gibi isimler yer alıyor.
İlk etkinlik Beşiktaş’ta
Festival 25 Haziran Beşiktaş Sanatçılar Parkı’nda başlayacak. Burada Genç Caz+ finalistlerinden, Elif Çohaz Quintet, Chai Beans ve Jelly Beans’in ardından punk müzik yapan Botticelli Baby sahnede olacak.
26 Haziran’da, Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde gerçekleşecek festivalin ikinci gününde de Botticelli Baby’nin performansından önce Baturay Yarkın Trio & Nağme Yarkın ile Genç Caz+ finalistlerinden Chai Moto ve Always Knows konseri olacak.
Ücretsiz konserler
Ücretsiz verilen konserler İstanbul’un dört bir yanındaki parklarda gerçekleştirilecek. Konser alanı olacak parklar Karaköy Sahip Park, Şişli Habitat Parkı, Göztepe Özgürlük Parkı ve Küçükçekmece Göl Kenarı Amfi Tiyatro Sanatçılar Parkı olarak belirlendi.
Biletlerin PASSO‘dan satılacağı festival için ayrıntılı bilgi şurada.