Ana Sayfa Blog Sayfa 479

Yıllar süren mücadele zaferle sonuçlandı: Nepal’de eşit evlilik kararı

Nepal Yüksek Mahkemesi’nin 2 Mayıs kararıyla ülkede eşit evlilik yasalaşacak. Mahkeme’nin bağlayıcı kararıyla Nepal, Güney Asya‘da eşit evlilik hakkının tanındığı ilk ülke olacak. Nepal, Eylül 2015’te değiştirdiği Anayasa’sında LGBTİ+ haklarını korumaya aldı.

Kaos GL‘den Aslı Alpar‘ın aktardığına göre; süreç Nepal’deki aktivistler için kolay olmadı; 2007’de bir grup aktivist, Yargıtay’a sunduğu dilekçeyle eşit evlilik hakkını talep etti. 16 yıl süren bu hukuk mücadelesi yalnızca eşit evliliğin yasallaştırılmasını için değil queer topluluğunun tam anlamıyla tanınması için birçok başka talebi de içeriyordu.

Peki, LGBTİ+’ların Anayasa’ya dâhil edilmesinde nasıl bir savunuculuk yolu izlendi?

Sivil toplum kuruluşu Blue Diamond Society, Anayasa hazırlık sürecinde yer alan anahtar kişilerle aylar süren bir dizi savunuculuk ve duyarlılık artırma çalışması yürüttü. Kuruluş, LGBTİ+’ların insan hakları hakkında özel teknik dil desteği ve veri sağladı.

Blue Diamond Society, Temmuz 2015’te, toplulukları Anayasa hazırlama sürecine dâhil etmek için her biri Nepal’in beş bölgesinde çalıştay düzenledi. Çalıştaylara LGBTİ+’lar da dâhil oldu ve bir dizi tavsiye hazırlandı. Bu tavsiyeler ülkenin dört bir yanından 100’den fazla Kurucu Meclis temsilcisine ulaştırıldı.

LGBTİ+’ların hakları için çalıştaylar, onur etkinlikleri düzenlendi

Bölge ve yerel ofislerden temsilciler ve Ulusal İnsan Hakları Komisyonu yetkilileri ile birlikte Anayasa’ya LGBTİ+’ların dâhil edilmesi üzerine bir çalıştay yapıldı.

Çalıştay, Nepal’de ayrımcılığın yaygın olduğunu ve mevcut ayrımcılık yasağı hükümlerinin cinsel azınlıklara yeterince koruma sağlayamadığını ortaya koydu. Bu sonuç, LGBTİ+’ların insan haklarının Blue Diamond Society tarafından yürütülen savunuculuk çalışmalarının merkezine alınmasına sebep oldu ve Kuruluş, LGBTİ+’ların haklarının Anayasa’da teminat altına alınması için her yıl ‘Onur’ etkinlikleri düzenledi.

Ayrıca ulusal bir istişare grubu LGBTİ+’ların sağlık, çalışma, eğitim haklarına erişimleri konusunda karşılaşılan engeller ve zorlukları inceledi. Aralarında Kadın, Çocuk ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kurucu Meclis, sivil toplum ve yerel yönetimlerden temsilcilerin olduğu 200’den fazla temsilci bir araya geldi.

Buradaki bilgiler “İnsan Haklarının Geliştirilmesi ve LGBTİ Kişilerin İçerilmesi: Parlamenterler için bir El Kitabı”ndan derlendi.

Somali’de seller 22 kişinin ölümüne yol açtı, 460 bin kişiyi yerinden etti

Mart ayında yaşanan şiddetli yağmurlar ve beraberinde gelen ani seller, Etiyopya ve Somali‘de 22 kişinin ölümüne yol açtı ve 460 binin üzerinde kişiyi etkiledi.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından pazar günü yapılan açıklamada, “İlk tahminler, Somali’deki ani ve nehir taşkınlarının en az 460 bin 470 kişiyi etkilediğini, bunların yaklaşık 219 bininin özellikle sele eğilimli bölgelerdeki evlerini terk ettiğini ve 22 kişinin öldüğünü gösteriyor” ifadelerine yer verildi.

Yaklaşık üç yıldır aşırı kuraklık yaşanan ülkeyi vuran sel, bölgede ağır hasara yol açtı.

Crop Monitor’ın raporuna göre, mart ayının ilk 25 günü Etiyopya’nın bazı bölgelerinde normalden fazla yağmur görüldü ve bu bölgeler beş ila 10 santimetrelik yağış aldı.

Etiyopya’nın Somali bölgesindeki Shabelle Nehri boyunca meydana gelen sel, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi‘nin (NASA) görüntülerine yansıdı.

NASA’nın Terra uydusu üzerindeki Orta Çözünürlüklü Görüntüleme Spektroradyometresi (MODIS) tarafından elde edilen görüntü, Shabelle Nehri’ndeki taşkını gösteriyor.
‣ Araştırma: İklim değiştikçe sel ve kuraklıklar daha sık olacak, daha uzun sürecek
‣ BM: Somali’de insani kriz ‘dehşetle’ sürüyor, desteğin iki katına çıkması gerek

‘Sel, kuraklığı tersine çevirmiyor’

Birleşik Krallık‘ta bulunan Cardiff Üniversitesi‘nden iklim bilimci Caroline Wainwright, “Normalde uzun süreli yağmurlar Kenya‘da başlayarak kuzeye, Etiyopya ve Somali’ye doğru hareket eder. Ama bu yıl yağmurlar aynı anda başladı ve mart ayının son iki haftası üç ülkede de inanılmaz ölçüde yağışlı geçti” dedi.

Etiyopya’nın dağlık bölgelerinde orta ila şiddetli yağışlar Shabelle ve Juba nehirlerinde taşkına neden oldu.

OCHA, güney Somali ve doğu Etiyopya’da iki nehrin kıyısındaki evler, okullar ve sağlık tesislerinin yıkıldığını bildirdi.

Afrika Boynuzu ülkesi, neredeyse üç yıldır tarihteki en kötü kuraklık koşullarından bazılarına tanık oldu. Etiyopya ve Somali, 2020’nin sonlarından bu yana 1,4 milyon Somaliliyi yerinden eden ve 3,8 milyon çiftlik hayvanının ölümüne yol açan beş yağmur mevsimini yağış alamadan geçirdi.

Bu süre zarfında, Shabelle ve Juba nehir havzaları, 1981’den bu yana en düşük yağış toplamlarını gördü.

Wainwright, “Bu sel, üç yıllık kuraklığı tersine çevirmiyor” dedi. Doğu Afrika’daki yağış değişkenliğinin nedenleri ve etkileri üzerine yaptığı son araştırmasında Wainwright, 1980’lerin ortasından 2010’a kadar uzun süreli bu yağmurların daha az yağmur getirdiğini ortaya koydu.

Hatta araştırma ekibinin iklim tahminleri analizi, kısa süreli yağmurların 2030-2040’a kadar uzun süreli yağmurlara kıyasla daha fazla yağış getirebileceğini gösterdi.

Uydu görüntüsü: NASA

Tarıma dayalı ekonomiye sel darbesi

Son yağışlar bin hektardan fazla ekili araziyi sular altında bırakarak Etiyopya ve Somali’nin tarıma dayalı ekonomilerine büyük bir darbe indirdi. Tarım, Etiyopya’da nüfusun yüzde 67’sine ve Somali’de yüzde 80’ine istihdam sağlıyor ve bölgedeki tarım arazilerinin çoğu yağmurdan besleniyor.

Yağışlar bir miktar rahatlama sağladıysa da, yoğun kuraklığın ardından gelen aşırı yağışlar ekinleri ve üst toprağı alıp götürebiliyor. Üstelik bölgedeki çiftliklerin çoğunda, ileride kullanmak üzere su depolamak için altyapı bulunmuyor.

Mart ayında gelen beklenmedik ölçüde erken ve şiddetli yağışlara rağmen, iklim modelleri bu yılki uzun süreli yağışların normalden daha az yağmur getireceğini ve kuraklık koşullarının muhtemelen devam edeceğini öngörüyor.

İklim krizi sel riskini nasıl artırıyor?

[Seçim Günlüğü] YSK, CHP’nin ‘yurtdışı oylar’ itirazını kabul etti: Süre uzayacak

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu‘na yüksek oy çıkan ülkelerde oy verme günlerinin kısaltılması ile ilgili itirazını kabul etti.

Konuya ilişkin açıklama yapan CHP’li Muharrem Erkek, “CHP olarak YSK’ya yaptığımız başvurumuz kabul edildi. ABD, Kanada, Avustralya, İrlanda ve İngiltere’de 20-24 Mayıs günlerinde seçmenler oylarını kullanabilecekler” dedi.

Ne olmuştu?

Orijinal takvimde tüm yurt dışı temsilciliklerinde ikinci tur için oy verme tarihleri 20-24 Mayıs olarak belirlense de, ABD, Kanada, Avustralya, İrlanda ve İngiltere gibi ülkelerde oy verme süreleri gerekçe sunulmadan iki güne indirilmişti.

Birçok kişi, bu bölgelerin Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok yüksek oranda oy aldığı bölgeler olduğuna dikkati çekmiş ve eleştiriler artmıştı.  CHP de YSK’nın bu kararına itiraz etmişti.

 

 

12 İtalya vatandaşı enerji devi Eni’ye iklim davası açıyor

İtalya‘da 12 kişi, çevre örgütü Greenpeace ile işbirliği yaparak dünyanın en büyük petrol şirketlerinden birine dava açmaya hazırlanıyor.

İtalyan vatandaşları, iklim krizi nedeniyle yaşanan aşırı sıcaklardan halihazırda olumsuz etkilendiklerini, bunun suçlusunun da Eni gibi şirketler olduğunu belirtiyor.

Greenpeace’in yanı sıra bir diğer çevre örgütü ReCommon da yargı sürecinin başlaması halinde ülkede türünün ilk örneği olacak davada vatandaşlara katılacak.

Tazminat ve emisyon azaltımı talep ediliyor

Euronews‘in aktardığına göre, Greenpeace, bir açıklama yaparak, “Davacılar İtalya’nın en büyük enerji şirketlerinin ağır bir sorumluluk taşıdığı iklim değişikliğinin etkileri için tazminat talep etme haklarını ileri sürüyorlar” dedi.

Dava açan İtalyan vatandaşları, Eni’nin fosil yakıtları çıkararak ülkenin uluslararası taahhütlerini ihlal eden bir sanayi politikası izlediğini, İtalyanların yaşam, sağlık ve kesintisiz aile hayatı haklarını ihlal ettiğini gerekçe gösteriyor.

Greenpeace İtalya da şikayetçilerin, “Eni’nin farkında olmasına rağmen son yıllardaki davranışlarıyla önemli ölçüde katkıda bulunduğu iklim değişikliğinin bir sonucu olarak geçmiş ve gelecekteki zararları talep ettiğini” bildirdi.

Davacılar ayrıca mahkemeden, Paris Anlaşması’nda belirtildiği üzere,  ortalama küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece sınırlarında tutmak için Eni’nin endüstriyel stratejisini 2020 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar emisyonlarını en az %45 oranında azaltacak şekilde değiştirmesini zorunlu kılmasını istiyorlar .

Petrol devi Eni ise davanın temelsizliğini ve sürdürülebilirlik, enerji güvenliği ve rekabet edilebilirliği dengelediğini öne sürdüğü “karbondan arındırma stratejisi”nin doğruluğunu mahkemede kanıtlayacağını öne sürdü.  Eni ayrıca, iftira iddiasıyla davacılardan biri olan ReCommon’a karşı yasal işlem başlatacağını söyledi.

Şikayet edilenler arasında Eni’nin yanı sıra en büyük iki hissedarı olan İtalya Ekonomi Bakanlığı ve İtalyan devlet borç veren ve kamu yatırım bankası Cassa Depositi e Prestiti de yer alıyor.

Artan iklim davaları, hükümet ve şirketleri giderek daha çok zorlayacak

İlk değil, son da olmayacak

Bu, Avrupa vatandaşlarının kirletici firmalara ve hükümetlerine karşı açtığı ilk dava değil. Davacılar Avustralya hükümetinin yeni bir kömür madenini onaylamasını durdurmak için mücadele eden okul çocuklarından büyük STK’lere kadar uzanıyor.

  • Yakın zamanda bir grup yaşlı İsviçreli sağlıklarını korumadığı için İsviçre hükümetine karşı, AİHM nezdinde dava açmıştı.
  • İsveçli aktivist Greta Thunberg’in de aralarında bulunduğu bir grubun hükümetlerine karşı açtığı dava da sürüyor.
  • Polonya’da da vatandaşlar hükümetlerini 2021’de mahkemeye vermişti.
  • Norveçli iklim aktivistleri de  Kuzey Kutbu‘nda petrol ve doğal gaz arama çalışmalarına devam etmeyi planladıkları için hükümetlerini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürdüler.
  • Birleşik Krallık’ta Client Earth ve Friends of the Earth grupları hem kampanya başlattı hem de petrol ve gaz endüstrisini desteklemek için milyarlarca dolar harcayan hükümetlerini dava etti. 
  • Friends of the Irish Environment İrlanda hükümetine iklim politikalarının yetersizliği nedeniyle dava açtı.
  • Almanya’da iklim krizini körüklediği gerekçesiyle Volswagen hakkında dava açıldı.
  • Portekiz‘de çocukların liderliğinde 33 ülkeye iklim davası açıldı. Aciliyeti nedeniyle hızla AİHM’e giden davada ilgili ülkelerden savunma istendi. 
  • Türkiye‘de de iklim aktivisti üç genç, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamında sunmuş olduğu iklim hedefinin yetersiz olması nedeniyle hukuki yollara başvurarak gelecekteki haklarının korunması için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açtı.
Porto Riko’da ‘şantaj ve uyuşturucu’ yasası, iklim davasında kullanılacak
İlk ‘küresel’ iklim davası: Alman yargıçlar Peru’da
Türkiye’nin ilk iklim davası, Marmara Gölü’nün balıkçıları adına açıldı

Kazanımlar

Hollanda‘da,  2021’de bir diğer büyük kirletici Shell’e Lahey‘in alt mahkemesinde aleyhlerine verilen bir kararın ardından karbon emisyonlarını yüzde 45 oranında azaltması emredildi . Friends of the Earth Hollanda ve diğer müdahil davacılar tarafından açılan bir davanın ardından, şirkete 2030 yılına kadar değişiklikleri yapması emredildi.

Çevre grubu Klimaatzaak tarafından Belçika’da başlatılan davaya 58.000’den fazla vatandaş katıldı ve mahkeme onların dinlenilme hakları olduğuna karar verdi. 17 Haziran 2021’de hükümet, iklim kriziyle mücadele politikalarını ihmal etmekten suçlu bulundu. Mahkeme, Belçika’nın AİHS ‘yi ihlal ettiğine de karar verdi.

Fransa’da hükümete karşı açılan iklim davasından tarihi bir karar çıktı. Paris İdare Mahkemesi kararında “devletin sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunda belirlediği hedeflere ulaşmasına izin verecek kamu politikalarını uygulamada eksik olduğunu” belirtti.

Yeni araştırma: En güncel verileri kullanmak iklim davalarındaki başarı oranını artırabilir

Kuraklığa karşı ‘Afet Yönetim Planı’ talebi: 18 bin imza toplandı

Türkiye‘de Kasım ve Aralık ayından sonra kuraklığın hakimiyetiyle kapanan 2022’nin ardından 2023’te de aşırı sıcak rekorları kırıldı. Türkiye‘de kış mevsiminde beklenen yağış düşmedi. İklim krizi birçok bölgede kendisini aşırı hava olaylarıyla gösterdi. Kuraklık da bunlardan biri oldu. Can Suyumuz proje ekibi de kuraklığa karşı harekete geçilmesi uyarısında bulunarak ‘Türkiye’de Kuraklık İçin Kırmızı Alarm: Kuraklıkla İlgili Afet Yönetim Planı Oluşturulsunimza kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında şu ana kadar 17 bin 670 imza toplandı.

“Kuraklık sebebiyle son 50 yılda bir milyondan fazla insanın hayatını kaybettiğini biliyor muydunuz?”

Bu soruyla başlayan kampanyanın metninde ülkede her gün bir gölün kuruduğuna, kuraklığın ayrıca tarıma, ekonomiye, sosyolojik yapıya verdiği zarara değiniliyor.

‣Ardı ardına sıcaklık rekorları kaydedilirken kışa ne oldu? 
‣Antalya’yı sağanak, fırtına ve kar vururken İstanbul’un barajları alarm veriyor 
‣Alibeyköy Barajı son 10 yılın en düşük seviyesinde: Suların çekildiği kemerde keçiler otluyor 

‘Yaşam yok oluyor’

Hayatını kaybeden canlılara işaret edilen kampanyada “Yaşam yok oluyor” uyarısında bulunuluyor. Ve bunu bir soru takip ediyor:

“Bunların sadece bir başlangıç olduğunun farkında değil miyiz?”

Yanlış su yönetimi ve kuraklıkla tamamen kuruyan Marmara Gölü’nde tarım… 
Salda Gölü’nü besleyen Eşeler Dağı’na krom madeni açılmak isteniyor: Göl kuruyabilir, su kaynakları zehirlenebilir 
‣ Sapanca’dan çekilecek su bitti, sıra gölü besleyen derelere geldi
Kayıtlara geçen en sıcak sekiz yıl: Buzullar rekor düzeyde eriyor, denizler yükseliyor, kuraklık artıyor 

Kuraklığa karşı önlem alınmaması durumunda bu felaketlerin insanları ele geçireceğini ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyerek can kayıplara neden olacağı vurgulanıyor. Talep ise şu:

 “Kuraklıkla ilgili Afet Yönetim Planı oluşturulsun”

Türkiye’nin iklim krizinden en çok etkilenen ve etkilenecek olan Akdeniz Havzası’nda yer aldığının hatırlatıldığı kampanyada şunlara yer veriliyor:

“İklim krizi kaynaklı susuzluk ve yağış rejimi dengesizlikleri kuraklığı tetikliyor. Ana su kaynaklarımız olan sulak alanlar, yani nehirler ve göller kurudukça, suyumuzu kaybediyoruz. Kişi başına düşen kullanım suyu oranları tespit edilerek, iklim değişikliği, nüfus artışı gibi etkenler de gözetilerek yapılan hesaplamalara göre ülkemizde 2022 yılı itibariyle kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.323 m3. Bu, Türkiye’nin daha şimdiden ‘su stresi‘ altında olan ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Ayrıca kış kuraklığı başta İstanbul olmak üzere, Ankara, Bursa ve İzmir’i de tehdit ediyor. Azalan yağışlar sebebiyle barajlardaki su seviyeleri düşüyor. Uzmanlar, kış kuraklığı yüzünden tarımda üretim periyodunun değişebileceğini belirtiyorlar.”

Kampanyayı başlatan ekip afet yönetim planı oluşturulması talebinin yanısıra şunları istiyor:

  • Risk yönetimi yapılsın, iklim krizinin suyumuza verdiği zararlar tespit edilsin, düzeltilmeye çalışılsın, takip edilsin ve uyarılar yapılsın.
  • Kuraklık sebebiyle zarar gören bölgede yaşayanlara geri ödemesiz tazmin mekanizmaları oluşturulsun.
  • Eskiye döndüğümüzde kuraklıktan dolayı medeniyetlerin son bulduğunu görüyoruz. Şu an kuraklığın dünyanın belirli noktalarında ölümcül bir hâl almamış olması, bize geri dönülebilir bir noktada olduğunu göstermiyor; çünkü şartlar oldukça değişti. Dünyamızda iklim krizinin etkisi ile önümüzdeki kuraklığı atlatamayacağımız düşünülüyor. Bu yüzden bizler kuraklık tehlikesi için önlem alınsın, afet yönetimi oluşturulsun istiyoruz çünkü kuraklık daha ileri bir boyuta geldiğinde elimizden bir şey gelmeyecek.”

AB emisyonları, geçen yılın son üç ayında yüzde dört düştü

Avrupa Birliği’ne (AB) üye 27 devletin 23’ünde 2022’nin son üç ayındaki emisyonlarının düştüğü bildirildi. 

Eurostat’ın dün (15 Mayıs) açıklanan verilerine göre, birliğin sera gazı emisyonları geçen yılın son üç ayında yüzde dört azaldı. CO2 eşdeğerleri (CO2e), 2021’in aynı dönemindeki 978 milyon tona kıyasla toplamda 938 milyon ton olarak ölçüldü. 

27 üye devletten 23’ünde emisyonlar düşerken, İrlanda, Letonya, Malta ve Danimarka‘da ise artış görüldü. 

En büyük düşüşler ise Slovenya, Hollanda ve Slovakya’da gerçekleşti. 

Eurostat raporunda,  emisyonlar düşerken ülkelerin gayrısaaafi yurtiçi hasılalarının da söz konusu dönem boyunca yüzde 1.5 oranında arttığına dikkat çekildi. Bu, ülkelerin ekonomilerini büyütürken sera gazı katkılarını azalttığını gösteriyor.

Elektrik talebi azaldı

2022’nin son üç ayında en fazla sera gazı emisyonundan sorumlu sektörler, hane halkı tarafından yapılan imalat ve faaliyetler olarak belirlendi. Her biri, bloğun toplam CO2e miktarının yüzde 21’ine katkıda bulunurken, onu yüzde 20 ile elektrik ve gaz arzı, yüzde 13 ile tarım ve yüzde 11 ile ulaşım ve depolama faaliyetleri izledi. 

Veriler, dokuz endüstriden altısında ise emisyonların düştüğünü gösteriyor. En büyük kesinti yüzde 9,7 ile ‘elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme arzı’ sektöründe oldu. Buna elektrik üretimi ve konutlara dağıtılması da dahil. 

Rusya‘nın Ukrayna‘yı işgalinin ardından Avrupa, fiyatların yükselmesine ve arzın kesintiye uğramasına neden olan bir enerji krizine girmişti. Bu da ılıman geçen bir kış ve sıcak bir yazla birleştiğinde AB’deki elektrik talebinin düşmesi anlamına geldi.

AB, küresel emisyonların yaklaşık yüzde 6’sından sorumlu. 2030’a kadar da yarısından fazlasını azaltma taahhüdünde bulunmuş durumda. Avrupa Enerji Ajansı, geçen ağustosta birliğin sera gazı emisyonlarının 1990 ile 2020 yılları arasında yüzde 34 oranında düştüğünü belirtmişti.

 

[Seçim Günlüğü] HDP’li Tiryaki yanlış girilen tutanakları açıkladı: 233 oy YSP’nin ama MHP’ye yazılmış

14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento Seçimleri’nde birçok kentte Yeşil Sol Parti‘nin aldığı oyların, Yüksek Seçim Kurulu‘nun (YSK) Siyasi Parti Portalı‘nda Cumhur İttifakı‘nda yer alan partilere yazıldığı ortaya çıktı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Seçim Takip Koordinasyon Merkezi Sözcüsü ve YSK Temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki, HDP Genel Merkezi’nde oy sayım işlemlerine dair basın toplantısı düzenledi.

Tiryaki, Hakkari‘de yurtdışı oylarıyla üç milletvekili kazandıklarını belirterek kimi sandıklara itirazların olduğunu kaydetti. Tiryaki, AKP adaylarının vali ve mülki idari görevlilerle seçimi Yeşil Sol Parti’nin elinden almaya çalıştıklarını kaydetti.

‘Bu saatten sonra yapılacak her şey Hakkari’deki seçimin çalınması demektir’

MA‘nın aktardığına göre; Hakkari’de bütün sayım-döküm cetvellerinin ellerinde olduğunu ve YSK sistemine yüklendiğin söyleyen Tiryaki, “Hakkari’deki her sandığın sonuç tutanağı elimizde aynı zamanda bu YSK’nın partililerle paylaşılan sistemine yüklenmiş durumda. Bu saatten sonra yapılacak her şey Hakkari’deki seçimin çalınması demektir. Mülki amirleri, Hakkari Valisi’ni buradan uyarıyoruz: Siz AKP’nin il başkanı, siyasi temsilcisi değilsiniz. AKP’nin il başkanı, il temsilcisi, siyasi işler şefi gibi davranamazsınız. Bunu reddediyoruz. Asla başaramayacaksınız” dedi.

‘Biz sadece Meral Danış Beştaş’ın mazbatasını almasını bekliyoruz’

Tiryaki, Erzurum’daki son duruma da değinerek, “Erzurum’da Grup Başkanvekilimiz Meral Danış Beştaş resmi olmayan sonuçlara göre ve yüksek seçim kurulunun siyasi partilerle paylaştığı SİP Port sistemi üzerindeki yüzde 100’lük verileri, sandık sonuç tutanakları, sayım döküm cetvelleri ve birleştirme tutanaklarına göre Erzurum milletvekili seçilmiştir. Biz sadece Meral Danış Beştaş’ın mazbatasını almasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Erzurum’un ıslak imzalı sandık sonuç tutanakları elimizde’

Mehmet Rüştü Tiryaki, “Fakat aynı biçimde MHP’nin ve üzülerek ifade etmek isterim ki Millet İttifakı’nın ortaklarından bir tanesinin işbirliğiyle Erzurum’daki seçim sonuçlarını değiştirmeye dönük girişimlerde bulunduğunu duyuyoruz. Umarım bu bilgi doğru değildir. Millet İttifakı’nın ortakları bu kumpasın parçası değildir. Elbette ki Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler bu tür işlemlere tevessül edebilirler. Sonuçların değiştirilmesi için manipülatif girişimlerde bulunabilirler. Bu bizim açımızdan beklenen bir durumdur. Fakat buna karşı hazırlıklarımız var. Bir kez daha söylüyorum, Erzurum’un ıslak imzalı sandık sonuç tutanakları elimizde” dedi ve ekledi:

“Sayım döküm cetvellerinin tamamı da siyasi partilerle paylaşılmış olan SİP Port sistemi üzerinden herkes tarafından görülebiliyor. Dolayısıyla bu saatten sonra seçim sonuçlarını çalmaya dönük her girişimi boşa çıkaracağız. Buna her kim tevessül ediyorsa bundan vazgeçmesini öneriyoruz.”

‘Çok sayıda sandıkta, sandık sonuç tutanağının sisteme yanlış girildiğine elimizde veriler var’

Çok sayıda sandıkta, sandık sonuç tutanağının sisteme yanlış girildiğine dair ellerinde veriler olduğunu vurgulayan Tiryaki, şunları aktardı:

“Bismil 1234 ve 1235 no’lu, Alaca 1089 no’lu, Hakkari 1094 no’lu, Cizre 1240 ve 1249 nolu, Kayapınar 1090, 1099, 1101, 2280 no’lu, Silvan 1032 ve 1145 nolu, Karlıova 1068 nolu, Şirvan 1055 no’lu, Batman 1051 nolu, Urfa 1055, Besni 1149 nolu, Ergani 1113 nolu, Bulanık 1110 no’lu sandıklarda yüzlerce arkadaşımız 14 Mayıs akşam saatlerinden itibaren bu veriler üzerinde çalışıyor.

Ülke çapında sayım ve döküm cetvelleri ile sandık sonuç tutanakları arasındaki tutarsızlığı. Sandık sonuç tutanakları ile SİP Port sistemine girilmiş verileri karşılaştırıyor. Bunların düzeltilmesi için itiraz ve başvurularda bulunuyoruz. Şimdiye kadar yapılan itirazların önemli bir bölümü düzeltildi. Örneğin 1085 nolu sandıkta Yeşil Sol Parti 174, Adalet ve Birlik Partisi 0 oy almışken bizim oylarımızın tamamı Adalet ve Birlik Partisi’ne yazılmıştı. İtirazlarımız sonucunda düzeltildi. MHP’nin oyu 1’di fakat sisteme MHP’nin oyu 147 olarak yazılmıştı. İtirazımız üzerine bunların tamamı düzeltildi.”

‘233 oy Yeşil Sol’un ama MHP’ye yazılmış’

Tiryaki örneklerini şu sözlerle sürdürdü:

“Gördüğünüz üzere Diyarbakır Bismil 1234 nolu sandık sonuç tutanağına Yeşil Sol Parti’nin aldığı oy 233. Altında sandık kurulu başkanı ve üyelerinin tamamının imzası olan tutanak bu. Fakat bu SİP portalına MHP’nin oyu 233 olarak yazılmış. Bunun gibi saat 03.00’a kadar olağanüstü itiraz süresi içinde tespit edebildiğimiz yanlış girişlerini tamamının düzeltilmesi için girişimlerde bulunacağız. Kazandığımız milletvekillerinin herhangi birisinin bu yollarda elimizden alındığı tespit edersek düzeltilmesi için itirazlarımızı yapmaya devam edeceğiz. Bu veriler üzerinden varsa itiraz başımız gözümüz üstüne. Ama öyle vali ile İçişleri Bakanı, Adalet Bakanıyla onların verileriyle, ellerindeki vatandaşın kişisel bilgisi kullanılarak yapılacak çalma işlemlerinin tamamına karşı sonuna kadar direneceğiz.”

Kılıçdaroğlu’nun yüksek olduğu ülkelerde kısıtlanan oy süresi

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tiryaki, “Yurtdışında Kılıçdaroğlu’nun yüksek oyların çıkan yerlerde oy verme süresini 20-21 Mayıs’ta yapılacak olması yeni bir YSK kararı mı yoksa 12 Nisan’da belirtilen karar mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“YSK, yurt dışı merkezler ve bu merkezlerdeki oy verme sürelerine dair dün bir karar yayınladı. Bu karara göre bazı yerlerde oy verme süresinin sınırlandığı gördük. Bunun için girişimlerde bulunduk. YSK’nin bu konuda yeni bir karar vermesi durumunda bu karar elbette duyurulacak.”

‘Birleşik Krallık, nükleer santralleri inşa ederken iklim krizini hesaba katmadı’

Birleşik Krallık’ta 1980’lerden bu yana art arda gelen hükümetlerin, kıyılarda yeni nesil nükleer santraller kurma planları vardı.

Politikacılar, nükleer santralleri inşa etmenin temel nedeninin iklim kriziyle mücadele etmek adına düşük karbonlu elektrik sağlanması olduğunu söylese de, iklim krizinin nükleer santraller üzerinde ne tür etkilerde bulunacağına kimse kafa yormamış gibi görünüyor.

The Guardian’ın aktardığına göre, nükleer atık konusunda eski bir hükümet danışmanı olan Prof. Dr. Andy Blowers, Şehir ve Kasaba Planlama Derneği Dergisi’ndeki makalesinde 2011’de yeni santraller için uygun olarak tanımlanan sekiz sahanın, üzerine ilk nesil nükleer santrallerin inşa edilmiş olduğu yarım yüzyıl önce belirlenen sahalarla aynı olduğuna dikkat çekiyor.

‣ Akkuyu nükleer santrali Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşındı: İnsanlığa karşı suç işleniyor

Başlangıçta söz konusu sahaların seçilmesinin nedeni, güvenlik gerekçeleriyle yerleşim yerlerinden uzak olmaları ve soğutma ihtiyacı gerekçesiyle denize yakın olmalarıydı.

Son gerekçe ise sektörde iki kuşaktır çalışan yerel insanlar olduğu için projenin halktan kabul görme şansının daha yüksek olacağı kanısıydı.

Yeni santrallerin 60 yıl çalışması planlanıyor ve kapatıldıktan sonra atıkların bertaraf öncesi yeterince soğuması için 100 yıl daha geçmesi gerekecek.

Hükümet planlarına karşı çıkan Blowers, bakanların bu bölgelerde iklim değişikliği kaynaklı deniz seviyesinin yükselmesini, yoğun fırtınaları ve sel olasılığını hesaba katmadığından endişe ediyor.

[Seçim Günlüğü] Tutanaklar teslim edildi: İstanbul’da Kılıçdaroğlu önde

14 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Seçimi’nde İstanbul‘da kullanılan 10 milyon 150 bin 710 oydan 4 milyon 928 bin 408’ni Millet İttifakı‘nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 milyon 738 bin 996’sını ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aldı.

AA‘nın aktardığına göre, İstanbul ilçe seçim kurulları başkanları, birleştirme tutanaklarını bugün Çağlayan‘daki İstanbul Adliyesi’nde, İstanbul İl Seçim Kurulu‘na teslim etti.

Tutanakları teslim alan İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Ramazan Seçkin‘in başkanlık ettiği İstanbul İl Seçim Kurulu, birleştirme tutanaklarını hazırladı.

İstanbul’da 1 milyon 76 bin seçmen oy kullanmadı

Birleştirme tutanaklarına göre:

  • İstanbul’da 1 milyon 76 bin 395 seçmen oy kullanmadı.
  • İstanbul’da kayıtlı 11 milyon 367 bin 598 seçmenden 10 milyon 291 bin 303’ü sandığa gitti.
  • Geçerli sayılan 10 milyon 137 bin 409 ve itiraz üzerine geçerli sayılan 13 bin 301 oyla birlikte toplam 10 milyon 150 bin 710 oy geçerli olarak kayda geçti.
  • Sandık kurulu sayısının 30 bin 849 olarak belirtildi.
  • Oyların 140 bin 593’ü geçersiz olarak bildirildi.
  • Geçerli oyların 4 milyon 928 bin 408’sini Millet İttifakı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 milyon 738 bin 996’sını Cumhur İttifakı Recep Tayyip Erdoğan aldı.
  • Ata İttifakı adayı Sinan Oğan 457 bin 568, adaylıktan çekilen ancak pusulada adı yer alan Muharrem İnce de 25 bin 738 seçmenin oyunu almaya başardı.

İklim krizi: Geçen yıl görülen aşırı sıcaklar ve kuraklık 2023’te tekrarlanabilir

Avrupa Birliği‘ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nin “2022 Avrupa İklim Durumu” raporuna göre, geçen yıla aşırı sıcaklıklar ve geniş çaplı kuraklıklar damga vurdu. Copernicus iklim bilimcilerinden Julien Nicolas, aynı durumun 2023’te de yaşanmasının mümkün olduğu konusunda uyarıyor.

Nicolas, “Şu an konuştuğumuz sırada, bunun İspanya’da gerçekleştiğini görüyoruz. Burada aşırı sıcaklıklar hakim ve bu çok kurak koşullarla birleşerek ortalamanın çok daha üzerinde sıcaklıklara yol açıyor. Bu da, 2022 senaryosunun yeniden yaşandığı örneklerden biri” diyor.

Avrupalılar sıcaklarla yaşamayı öğrenmek zorunda kalacak. Geçen yıl Avrupa’nın çoğu bölgesinde sıcaklıklar, 40 gün veya daha fazla bir süre içinde, 32 ile 38 derece arasında hissedildi. Bu sağlık sorunlarına neden olması için yeterli bir süre.

‣ İklim krizi: Avrupa’da sıcaklıklar, küresel ortalamadan iki kat hızlı yükseliyor

‘Aşırı sıcaklar kalp krizi ve felci tetikleyebilir’

2022 yazı Avrupa’da kaydedilen en sıcak yaz oldu ve “güçlü ısı stresi” olarak adlandırılan durumun yaşandığı günlerin sayısında belirgin bir artış görüldü. Isı stresinin yaşandığı gün sayısının fazla olması ise doktorlar için bir endişe kaynağı haline geliyor.

Euronews‘in aktardığına göre, iklim değişikliği ve sağlık üzerine Alman İttifakı‘ndan Tıp Doktoru Nathalie Nidens, “Sıcaklıklar, kalp krizi ve felci tetikleyebilir. Dehidrasyona, böbrek yetmezliğine neden olabilir” şeklinde konuşuyor.

Risk altındaki kişilerin aşırı sıcaklıklara nasıl uyum sağlayacakları konusunda tavsiye alması gerekiyor. Nidens, “Bazı ilaçların ve gıda rejimlerinin yeniden ayarlanması gerekebilir çünkü bazı ilaçlar sizi sıcağa karşı daha savunmasız hale getirebilir ve bu nedenle daha büyük bir risk de oluşturabilir. Bazen dozajların ayarlanması gerekir” ifadelerini kullanıyor.

‣ İklim krizi: Avrupa’da bu yıl kayıtlara geçen en sıcak ikinci kış yaşandı
‣ Avrupa sıcak dalgasıyla boğuşuyor: Yüzlerce ölüm, dört bir yanda orman yangını
Fotoğraf: AFP

‘Fazladan güneş ışığı, enerji sektörü için iyi haber’

2022 yılında sıcaklık ve kuraklığın yanı sıra önemli bir diğer eğilim de Avrupa’nın daha güneşli hale gelmesiydi. Avrupa geçtiğimiz yıl, kayıtlara geçen en yüksek güneşlenme süresine ulaştı. Kıtanın büyük bir bölümü, geçen yıl yüzlerce saat fazladan güneş ışığı aldı. Avrupa’nın daha fazla güneş ışığı almasının pek çok karmaşık nedeni var. Eumetsat‘tan İklim Ürünleri Uzmanı Rob Roebeling durumu şöyle özetliyor:

“Isınan bir iklimde, yüksek basınç alanlarının alçak basınç alanlarının hareketini engellediği durumları daha fazla görürüz. Bu nedenle de yüksek basınç alanları daha güneşli koşullarla ilişkilendirilebilir. Bu hikayenin bir tarafı. Diğer tarafıysa son 20 yılda hava kirliliğinin daha az olması.”

Avrupa’nın 1980 yılından bu yana daha güneşli hale gelmesi, kıtanın halihazırda büyüyen güneş enerjisi sektörüne yeni bir ivme kazandıracak.

Solar Power Europe‘dan Politika Direktörü Dries Acke, “Güneşli gün sayısı arttığında, özellikle de mevsim geçişlerinde, güneş enerjisi kurulumlarının veriminin, dolayısıyla da gelirlerinin oldukça önemli ölçüde arttığını görebilirsiniz. Dolayısıyla bunun güneş enerjisi sektöründe yalnızca olumlu bir etkili olacak” diyor.

Güneş enerjisini parlak bir gelecek bekliyor. Öte yandan uzmanlar 2022’deki kuraklık ve sıcaklığın, gelecekte yaşanacakların bir işareti olduğunu söylüyor.

‣ Avrupa’da aşırı sıcaklığa bağlı ölüm riskinin en yüksek olduğu kent, Paris
‣ 2021 yazı Avrupa’da kaydedilen en sıcak mevsim oldu

2023 Nisan ayı sıcaklıkları

Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nden son verilere göre, küresel olarak 2023 Nisan ayı sıcaklıkları, 1991-2020 ortalamasının 0,3 derece üzerindeydi.

Avrupa’da karışık bir tablo hakimdi. Hava, Birleşik Krallık’tan Türkiye’ye kadar bir bölgede daha soğuktu ancak İber Yarımadası çevresi daha sıcaktı.

Batı Akdeniz‘de nisan ayında tüm zamanların en yüksek sıcaklıkları görüldü.

Sıcaklıklar İspanya’nın Cordoba kentinde 38,8 dereceye, Portekiz’in Mora kentinde 36,9 dereceye, Fas’ın Marakeş kentindeyse 41,3 dereceye ulaştı. Bunların tümü, nisan ayı için rekor sıcaklıklardı.