Ana Sayfa Blog Sayfa 413

Akbelen’de zulüm ve işkence bitmiyor: Halka yine biber gazlı saldırı, beş gözaltı

Muğla‘nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanları‘nda, Limak- İÇTAŞ ortaklığıyla kurulan YK Enerji’nin, kömür madenini genişletmek için başlattığı ağaç kesimi son hızla sürerken, polis ve jandarma kuvvetleri de kesimleri engellemek isteyen vatandaşlara biber gazı ve TOMA’lardan sıkılan tazyikli sularla müdahale ediyor

Akşam saatlerinde milletvekilleriyle birlikte kesim yapılan alana giden vatandaşlar yine biber gazıyla karşılandı; aralarından beş kişi gözaltına alındı.

Avukat İsmail Hakkı Atal, gözaltına alınan kişilerin sağlık muayenesine götürüldüğünü, yanlarında avukatların bulunduğunu bildirdi.

Kesimlerin evinin önüne kadar geldiğini gören İkizköy Çevre Komitesi sözcüsü Nejla Işık fenalaştı.

Bugün, müdahaleler sırasında yangın tehlikesi hiçe sayılarak orman içine gaz fişeği de atıldı.

STK’lardan Akbelen için ortak açıklama: Ormanları kömür madenleri uğruna feda edemeyiz

Muğla Milas‘taki İkizköy yakınlarında bulunan Akbelen Ormanı‘nda genişletilmek istenen bir kömür madeni için ağaç katli 24 Haziran’dan bu yana devam ediyor. 15 sivil toplum kuruluşu, anayasaya aykırı şekilde yapılan ağaç kesimlerinin derhal durdurulması için çağrıda bulunuyor.

Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Çevre Hukuku Ağı, Ege Orman Vakfı, Ekosfer, Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels), Greenpeace Akdeniz, İklim için 350 Derneği, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), Mekanda Adalet Derneği (MAD), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Temiz Hava Hakkı Platformu, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Yeşil Düşünce Derneği, YUVA ve Yuvam Dünya Derneği tarafından yapılan bir ortak açıklamada Akbelen Ormanı’nın Muğla’daki Yeniköy-Kemerköy termik santrallerine kömür çıkarmak amacıyla yok edilmek istendiği kaydedildi.

Açıklamada, İkizköylülerin yaşam alanı olan Akbelen Ormanı’nın iklim krizinin yıkıcı etkilerine karşı savunulması gereken; ancak orman yangınları ve insan faaliyetleri nedeniyle hızla azalan orman varlığının değerli bir parçası olduğu belirtildi.

Akbelen

Sel ve sıcak dalgaları, ormansızlaşma ile her gün derinleşiyor

Sivil toplum kuruluşları, şunları kaydetti:

“Bu ormanın çevresindeki yaşam, tarım alanları, köyler, binlerce yıllık kadim kültürü ile birlikte, yöredeki kömür madenleri tarafından 40 yılı aşkın süredir ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu dahi düzenlenmeden yok ediliyor. Şimdi, bu iki termik santrale kömür çıkarmak adına maden sınırlarının dayandığı Akbelen Ormanı yok edilmek; İkizköylüler ise yerinden edilmek isteniyor. Ormanlarını ve köylerini kaybetmek istemeyen İkizköylüler, iki yıldan fazla bir süredir madene karşı ormanlarının başında sürekli nöbet tutuyor ve hukuk mücadelesi yürütüyor.”

Akbelen Ormanı’nda gerçekleştirilen ağaç kesimini üzüntüyle karşıladıklarını bildiren kuruluşlar, “Ülkemizde ve dünyada iklim krizi nedeniyle sayıları ve sıklığı giderek artan orman yangınları, seller ve sıcak hava dalgaları ormansızlaşma sonucu her geçen gün daha da derinleşiyor” diye belirterek çağrılarını yineledi:

“Erken ölümlere yol açan, iklim krizinin en temel nedenlerinden biri olan termik santrallerin devamlılığı için ormanların yok edilmesine izin verilmemeli. İklim kriziyle mücadele etmek, doğaya karşı değil doğayla birlikte çalışarak mümkün. Son 10 yılda neden olduğumuz karbondioksit (CO2) salımının yarısından fazlasını tutan ormanları, doğal alanları, iklimi ve tüm canlıların yaşamını tehdit eden kömür santralleri uğruna feda edemeyiz.”

Akbelen

‘Kesim hemen durdurulmalı’

Toplam 15 sivil toplum kuruluşu, Akbelen Ormanı için taleplerini dile getirdi:

  • Pek çok hayvan ve bitki türüne ev sahipliği yapan, yaşlı ve doğal bir kızılçam ormanı olan 780 dönümlük Akbelen Ormanı’nın kesiminin hemen durdurulması;
  • Akbelen Ormanı alanında maden işletme izni veren kararın iptal edilmesi;
  • Akbelen Ormanı’nı da içine alan 86541 no’lu ruhsat alanı içindeki maden sahası genişletme projesinin; mevzuat gereği Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerin kapasite artırımı projesi, bölgedeki diğer kömür ocakları ve Yatağan Termik Santrali, diğer madencilik ve endüstriyel tarım gibi faaliyetler ile birlikte toplam (kümülatif) etkilerini ele alacak şekilde Bütünleşik Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi tutulması;
  • Santral ve madenlerin ömürlerinin uzatılmasıyla ilgili planların halka sorulması.

‣ Ekoloji savunucuları ve vekillerden Orman Bakanına çağrı: Akbelen’de kesimi durdurun

‣ Akademisyenlerden Akbelen açıklaması: Yakan, yıkan, yok eden yangınlar değil sistemdir

‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi

‣ Akbelen kıyımı Meclis’te

Akdeniz suları, tarihinin en yüksek sıcaklığına ulaştı, okyanus sıcaklığı 38 dereceyi buldu

Akdeniz suları, Avrupa‘yı kasıp kavuran sıcak dalgalarının ortasında geçen pazartesi günü şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sıcaklığına ulaştı .

Avrupa Kopernik İklim Değişikliği Servisi (C3S), Akdeniz için ortalama Deniz Yüzeyi Sıcaklığının (SST) Pazartesi günü 28.4C olduğunu doğruladı. Bir önceki rekor 23 Ağustos 2003’te 28.25C ile kırılmıştı.

Copernicus’a göre, küresel deniz yüzeyi sıcaklığı Haziran ayında benzeri görülmemiş yüksek seviyelere tırmanarak, Birleşik Krallık ve İrlanda da dahil olmak üzere gezegen genelinde yerel deniz sıcak dalgalarını tetikledi: Baltık Denizi, Japonya Denizi, Yeni Zelanda açıklarında Pasifik Okyanusu ve Madagaskar’a yakın batı Hint Okyanusu suları şimdiye dek görülmemiş biçimde ısındı.

Bu yılın başlarında yayınlanan bir araştırmaya göre, Akdeniz’deki önceki deniz ısı dalgaları bazı türlerin toplu ölümlerine yol açtı ve deniz ürünleri endüstrileri için kayıplara neden oldu . Fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan iklim krizinin etkileri artmaya devam ettikçe sıcak dalgalarının daha sık, daha yoğun hale gelmesi ve daha uzun sürmesi bekleniyor.

Avrupa’nın üzerine yerleşen kubbesi ise Yunanistan, İspanya, Sardinya, Sicilya ve güney İtalya’nın bazı bölgelerinde 45C’yi (113F) aşan, Türkiye‘de ise 40 derecenin üzerindeki sıcaklıklara ve bundan kaynaklanan büyük orman yangınlarına,  kuraklığa, mahsul kıtlığına ve halk sağlığı açısından acil durumlara neden oluyor.

Bu yaz koşulları, bu yıl boyunca ve 2024’e kadar beklenen daha şiddetli etkilerle birlikte, hala gelişmekte olan El Nino iklim modeli tarafından güçlendiriliyor.

Temmuz ayının ilk haftası, gezegenin kayıtlardaki en sıcak haftasıydı. İklim bilimcilerinin uyardığı endişe verici 1.5 derecelik dönüm noktasının da muhtemelen yakında “devrileceği” öngörülüyor.

Güncel Akdeniz su sıcaklığı haritası.

Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi’ne göre, kıtanın bu yaz daha aşırı sıcaklarla karşılaşması da olası.

İklim krizi: Yaklaşan El Niño ile Kuzey Atlantik’te deniz yüzeyi sıcaklıkları rekor kırdı
İklim krizi: Akdeniz Havzası küresel ortalamadan 1,5 kat daha hızlı ısınıyor
İklim krizi: Okyanus yüzey sıcaklıklarının rekor kırmasıyla aşırı hava olaylarında artış bekleniyor

38 derece okyanus

Öte yandan ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi de (NOAA) Florida eyaletinin güneyindeki Manatee Körfezi‘nde su sıcaklığını 38,38 derece olarak ölçtü. Kuzey Atlantik bölgesinde, okyanus sularındaki sıcaklığın eylül boyunca artacağı belirtildi.

Uzmanlara göre ölçülen sıcaklık küresel bir rekor olabilir.

Florida kıyılarında okyanus sıcaklığının mevsim normallerinin üstündeki artışla “eşi benzeri görülmemiş” sıcaklar kaydedildiğini aktaran NOAA kaynakları, en son 24 Temmuz’da ölçülen 38,38 dereceyle yeni bir küresel rekor kırılmış olabileceğini kaydetti.

NOAA, Kuzey Atlantik bölgesindeki okyanus sularındaki sıcaklık dalgasının eylül ayı boyunca artacağını tahmin ederek, su sıcaklıklarındaki artışın yıl sonuna kadar sürme ihtimali olduğunu bildirdi.

Akademisyenlerden Akbelen açıklaması: Yakan, yıkan, yok eden yangınlar değil sistemdir

Çukurova Öğretim Elemanları Derneği yaptığı basın açıklamasında, “Yanıyoruz, kavruluyoruz. Bir kova suya muhtaç durumda olduğumuzu konuşurken Bodrum ve Milas‘ı besleyen en önemli su havzasında bulunan Akbelen Ormanı‘nda ağaçların, kömür ocağı yapmak için kesilmeye başlandığını öğreniyoruz” dedi.

Akademisyenler, önceki yıllarda Akbelen Ormanı’nın bulunduğu Muğla Milas ve çevresindeki birçok orman alanının kömür elde etmek amacıyla Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleri ile Linyit Maden İşletmesi tarafından sistematik olarak kesildiği ve yok edildiğini hatırlattı. Ayrıca yaşanan orman yangınlarında ÖrenYoğunoluk istikametindeki ormanların da yok olduğuna değinen Dernek, “Ayakta kalan son doğal orman Akbelen Ormanı’dır” bilgisini paylaştı.

Akbelen

‘Timsah gözyaşlarıyla yangınlara su taşıyanlar ormanları kesiyor’

Dernek, “Ormanlar, canlılar cayır cayır yanıyor. Çünkü toplumsal çöküntüler ile sonuçlanacağı gün gibi açık olan kapitalist bir dünyada yaşamaya mahkûm ediliyoruz. Timsah gözyaşları ile bir yanda bu yangınlara su taşıyan doğa karşıtı sistem, diğer yanda son kalan ormanları kesiyor, su kaynaklarını yıkıyor, yok ediyor” ifadelerini kullandı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

En bildik şiarı ‘meyve vermeyen ağacı kesmek’ olan kapitalizm, bildiğimiz emek sömürüsünün ötesine geçerek ekolojik yıkım, cinsiyetçilik, ırkçılık gibi vahşi unsurlar ile beslenen topyekûn bir sisteme evirilmiş durumdadır. Egemenlerin üstünlüğüne dayanan bu sistem emekçilere, doğaya, kadına, çocuğa, börtü böceğe, canlı cansız tüm varlıklara düşmandır. Ekolojik felaketler, ekonomik sömürü ve ekolojik yıkım arasındaki bağlantıyı ören kapitalist üretim süreçlerinin kaçınılmaz sonucudur.

Bu yakıcı, yıkıcı, yok edici ve genişleyen yapı-sistem ile mücadele de topyekûn olmak zorundadır. Bu egemen zorbalığa karşı bilimin, aklın ve bin yılların insanlık belleğinde yer alan ekoloji-kadın-doğa arasındaki uyum bilgilerini, verilerini kullanarak müdahale etmekten başka yolumuz yoktur.

‘Ormanlarımızın kıyılmasına seyirci kalmayın!’

Bilim insanları, şu açıklamalarda bulundu:

  • Sistemin aç gözlü insanlarının talepleri doğrultusunda fosil kaynaklar yerine iklim dostu yöntemlerin geliştirilmesi için akademik çalışmaların desteklenmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
  • Tarım ve Orman Genel Müdürlüğü‘ne, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ve tüm devlet yöneticilerine çağrıda bulunuyoruz: Bu kıyımı durdurun! Tüm akademisyenlere sivil toplum bilesenlerine ve halkımıza çağrıda bulunuyoruz: Bu kıyımı durdurun!
  • Tüm akademisyenlere, sivil toplum bileşenlerine ve halkımıza çağrıda bulunuyoruz: Dünyamız iklim krizi ile yanıp kavrulurken, nefes alma kaynaklarımız, gölgesine bile muhtaç olduğumuz ağaçlarımız, canlılarımız ve ekosistemimiz yangınlarla yok olurken yaşamın sigortası olan ormanlarımızın kıyılmasına seyirci kalmayın!

Akbelen

‘Jandarma bile o ağaçların gölgesine sığınıyor’

Sıcak altında bunalan güvenlik görevlisi ve jandarmanın bile kesilmesi istenen ağaçların gölgesine sığındığına dikkat çeken açıklamada “Ağaçların gövdesine sıkı sıkıya sarılmış direnen kadınların yanındayız” dendi.

Akademisyenler, açıklamada bilim insanları, politikacılar, aktivistler ve tüm topluma Akbelen’deki ekoloji mücadelesine destek vermeye çağırdı:

Dünyada ve ülkemizde, özellikle de bölgede, uzun süredir mücadele veren halkın, kadınların, eko-feministlerin, eko-aktivistlerin ve bilim insanlarının dayatılanlara dair yaptığı eleştiri ve önerilere acilen kulak vermeliyiz. Tüm bilim dünyasını, siyaset dünyasını, aktivistleri ve toplumu sınıf mücadelesine dayandığı kadar ekolojik mücadeleye de dayanan eylemliliğe ve direnişe davet ediyoruz.

Hemen! Şimdi!

‣ Akbelen Ormanı’nda sabaha karşı testere sesleri: Maden için ağaç kesimine başlandı
‣ Akbelen’de ağaçları savunanlara cop, kalkan, biber gazlı jandarma müdahalesi: Gözaltılar var
‣ İkizköylü Esra Işık’tan kolluk kuvvetine: Gözüme bakamıyorsunuz çünkü gerçeği biliyorsunuz
‣ Akbelen’de köylülere ikinci saldırı: Tomalar kullanıldı, 65 yaşındaki kadın hastanelik oldu
‣ Akbelen’de son gelişmeler: İkizköylü kadınlar oturma eylemi başlattı
‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi
‣ Akbelen’de doğa savunucularından ağaçlara sarılarak sivil itaatsizlik eylemi: Gözaltılar var
‣ Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti

Beykoz, Ödemiş, Kınık, Kütahya ormanları yanıyor

Hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte ve içinde bulunduğumuz sıcak dalgasının da güçlendirmesiyle Türkiye‘nin ormanları da alev alev yanıyor.  Ülke çapında sıcaklık rekorlarının kırıldığı bugün (26 Temmuz)  İstanbul Beykoz, İzmir Ödemiş, Kınık ve Kütahya‘da orman yangınları çıktı.

İstanbul’da saat 15.00 sıralarında Beykoz Anadolufeneri‘nde otluk alanda yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen ve ormana ulaşan yangına müdahale için çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Havadan da destek istendi. Yangını söndürme çalışmaları devam ediyor.

Kütahya’da köyler tahliye ediliyor

Kütahya‘nın Tavşanlı ilçesinde Gevrekler köyü bölgesindeki ormanda da saat 15.00 sıralarında yangın çıktı. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne yapılan ihbar sonrası bölgeye çok sayıda itfaiye ve Orman İşletme Müdürlüğü ekibi sevk edildi.

Yangına müdahale sürerken, alevlerin yaklaştığı çevredeki köylerin tahliye edilmesi için anons yapıldı. Yangına, 21 arazöz, 8 su ikmal aracı, 8 dozer ile çevre il ve ilçelerden de bölgeye sevk edilen 11 belediyenin itfaiye aracı, su tankeri ve 5 yer ekibi olmak üzere 220 personelle müdahale sürüyor.

İstanbul’dan istenen helikopterin ise Beykoz’da çıkan yangın nedeniyle geri döndüğü ve alevlere şu an sadece karadan müdahale edildiği öğrenildi.

Kınık’ta da tahliye

İzmir’in Kınık ilçesi İbrahimağa Mahallesi‘nde, saat 14.13’te, henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan orman yangınına da müdahale sürüyor. Yangını görenlerin ihbarıyla İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait 2 uçak, 5 helikopter, 20 arazöz 5 su ikmal aracı ve 3 dozer ile söndürme çalışması başlatıldı.

Kınık Belediye Başkanı Sadık Doğruer, yangın bölgesine yakın olan Karatekeli, Balaban ve Çiftlik mahallelerinin tedbir amaçlı tahliye edilmesine başlandığını belirterek, “Umarım ekiplerimizin özverisiyle yangın kısa sürede kontrol altına alınır” dedi.

Ödemiş’te müdahale sürüyor

İzmir‘in Ödemiş ilçesindeki Küçükkavulcuk Mahallesi’ndeki ormanlık alanda ise saat 13.56’da başlayan yangına İzmir Orman Bölge Müdürlüğü‘ne ait 2 uçak, 4 helikopter, 15 arazöz, 4 su ikmal aracı ve 2 dozer ile müdahale ediliyor.

Afyon’da 40 dönüm alan yandı

Afyon’da ise kent merkezindeki Hıdırlık mesire alanının dağlık kısmında yer alan ormanda çıkan yangın 1,5 saat sonra kontrol altına alındı. Arazözler, itfaiye araçları ve çok sayıda personelle müdahale edilen yangında 40 dönüme yakın alan zarar gördü.

Av. Cangı: Akbelen için açılan davada acilen ‘yürütmeyi durdurma’ kararı bekliyoruz

‘Oldu bitti yaratılarak kıyım yapılıyor’

Ormandaki kesimleri, şirket işçileriyle beraber Orman İşletmesi’nin işçilerinin yaptığını, ancak bunun bir ihalesi olup olmadığının belli olmadığını belirten Cangı şunları söyledi:

“Burada  1984’ten beri faaliyet yürüten termik santraller var. Daha sonra özelleştirme sonucunda ortaklıkla oluşturulan YK Enerji’ye bırakılmış ve  santraller de onlara kömür sağlayan maden ocakları da hiçbir  Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılmadan faaliyet yürütüyor. Keşif sırasında bunu bize doğrudan söylediler. Özelleştirme sırasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti yetkilileri tarafından, ‘hiçbir çevresel değerlendirmeye tabi tutulmayacaksınız, engelle karşılaşmayacaksınız’ şeklinde kendilerine söz verilmiş. Onun gücüyle hareket ediyorlar.”

‘Maden Işıkdere Köyü’nü yuttu, sıra ormanda ve diğer köylerde’

Cangı, orman ve ağaç kesiminin belli kuralları olduğuna ancak Akbelen’de bir katliam yaşandığına dikkat çekti:

“Bu kıyımı durdurmak için İkizköylüler bedenleriyle karşı dururken, davayı yürüten  mahkeme, kararı vermekte gecikiyor, bakanlık siyasilerin tepkilerine ses çıkarmıyor. Oradaki katliamın doğuracağı sonuç şu: Bodrum başta olmak üzere bölgenin susuz kalmasına yol açacak, bölgenin yaşamının ortadan kalkmasına yol açacak. Ama buna rağmen hiçbir güç bu katliamı durduramıyor. ”

Bölgede her iki santrale kömür çıkaran devasa bir açık linyit madeni bulunuyor.  Ancak oradaki linyit bittiği için ağaçları kesip ormanın içine doğru yeni madenler açılması isteniyor.

Arif Cangı, buradaki durumu şöyle anlattı:

“Şimdi, devredilen devasa bir ruhsat sahası var, en önemli kısmı da Akbelen Ormanı. Akbelen Ormanı’na gelinceye kadar adım adım Akbelen İkizköy’e kadar dayanmış kömür madeni. Hatta İkizköy’ün en eski mahallesi olan Işıkdere Köyü’nü yutmuş vaziyette. Işıkdere Köyü’nün bir kısmı kamulaştırma bir kısmı da satın alınarak kömür madeni haline getirilmiş. İkizköylülerin ‘bıçak kemiğe dayandı’ dedikleri yer burası zaten.

Orası şu an cehennem çukuru haline gelmiş durumda. Daha sonra köylüleri ovaya indiriyorlar. Ovada size dokunulmayacak deniyor. Ovada ev yapıyorlar. Geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Bu sefer ovadaki yerler için kamulaştırma ihtarı gelmeye başlıyor. İkizköylülerin ayağa kalkmasına yol açan en son nokta da bu.”

Akbelen Ormanı’nın bölgede sağlam kalmış, yaşayan en önemli orman ekosistemi olduğunu vurgulayan Cangı,  “İki ekosistem arasında geçiş sağlayan, canlıların geçişini sağlayan bir yer bu orman. Bodrum ve bu bölgenin su havzası, su kaynağı. Eğer Akbelen Ormanı ortadan kalkarsa, Bodrum ve civarı susuz kalacak. Diğre yandan ormana girilmesi halinde madencilik diğer yerlere de yayılacak. Milas’ın Ören tarafının önemli bölümü kömür madeni haline gelecek. Bunun önüne geçilebilmesi için Akbelen Ormanı’ndan geçit vermemek lazım. Akbelen Ormanı bu anlamda son derece önemli” diye konuştu.

‘Madencilik, kutsal faaliyet haline getirildi’

Cangı, bir şirketin ormana girip kesim yapmasının yasal prosedürüne ilişkin de şu bilgileri verdi:

Madencilik mevzuatı doksanlı yıllarda Bergama Ovacık Altın Madeni süresinde ciddi anlamda değiştirildi; ‘kutsal faaliyet’ haline getirildi. Yasalardaki koruma güvencelerinin hepsi aşındırıldı. Orman alanlarında da bu şekilde madencilik yolu açıldı.

Diğer yandan bu şirkete özelleştirme yapılırken de söz verilmiş. Sözüm ona, ÇED yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği 1983’den önce projelendirildiği gerekçesiyle ÇED’den muaf tutuluyor. Yani şu anda Yeniköy Kemerköy Termik Santrali ve onun maden faaliyetleri için herhangi bir ÇED süreci işletilmemiş. ÇED dahi yapılmamış durumda. Ona ilişkin açmış olduğum dava ne yazık ki reddedildi şu an Anayasa Mahkemesi‘nde. Akbelen Ormanı kesilecek olursa eğer maden işletmesi için yine ÇED süreci işletilmeyecek. Yani  çevre hukukunun hiçbir kuralı uygulanmıyor. Anayasaya aykırı, yasalara aykırı, ulusal sözleşmeye aykırı. Bütün bunlar da küresel iklim krizinin en önemli müsebbiplerinden olan iki tane termik santralin çalışması için yapılıyor. Yani Akbelen’deki mücadele aslında iklim mücadelesinin bir parçası. ”

ÇED muafiyet davasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’nden ihlal kararı çıkmasını beklediklerini belirten Av. Cangı, ancak bunun iş işten geçmeden olmasını umduğunu söyledi:

“Diğer yandan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yasal değişiklikler üzerine, yapılan başvuru üzerine 2020’de verdiği bir izin O işlemin iptali davası şu anda asıl davamız. O davada üç defa keşfe gidildi. Hatta 2021’de Ağustos ayında, yine bugünlerde yoğun orman yangınlarının başlaması üzerine şirket orman yangınlarını bahane ederek sözüm ona, termik santralin etrafındaki ağaçları keserek orman yangınını önleme girişimi adı altında hiç ilgisi olmayan maden ocağının kıyısında, şu anda kesilen alanda kesime başladı. Yine aynı yerde kesim yapılıyor. O zaman girişimleri köylülerin ve aktivistlerin müdahalesiyle durdurulmuştu. Şu anda şirketin yapamadığını Orman İşletmesi yapıyor. Onun üzerine mahkeme geçici yürütmeyi durdurma kararı verdi. Keşiften sonra tekrar değerlendirme yapacak. O bizim için bir güvenceydi. Birinci keşif rezalet bir keşifti. Zira hakim tarafından hakarete uğradık. Buna rağmen bilirkişi raporu yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunu anlatıyordu. İkinci keşfin sonuçları da lehimize çıktı;  işlemin uygulanması durumunda bölgenin ekosisteminde yıkıma yol açılacağına dair tespitler yapıldı. Artık davanın kararının verilmesi gerekirken, hiç gereği yokken üçüncü kez keşif dediler. Bütün ısrarlarımıza, itirazlarımıza rağmen üçüncü keşif yapıldı. Asırlık zeytin ağacının gölgesine sığınılarak, 40 derecede yapılan keşifte bu kez bilirkişiler kendi varlık nedenlerini ortadan kaldıran bir rapor verdiler. 30 yıldır çevre davalarına bakıyorum, böylesine rezalet bir bilirkişi raporu görmedim. O bilirkişi raporu yüzünden yürütmeyi durdurma kararı kaldırıldı. 1 Aralık 2022’den beri yürütmeyi durdurma kararı yok ve her an ormana girecekler beklentisi ve kaygısı içindeyiz.

Seçim sonucundan sonra hiçbir şey dinlemez oldular ve bu bu müdahale oldu. Şu anda yapılan müdahale için şunu da söylemek gerekir: Yürütmeyi durdurma kararı olmamasına rağmen, davanın esası hakkında henüz karar verilmiş değildir ve biz eninde sonunda bu davayı kazanacağız. Bu işleme gerçekten hiçbir mahkeme hukuka uygun olduğunu söylemez. Biz bu davayı kazanacağız. Muğla Birinci İdare Mahkemesi önümüzdeki günlerde duruşma açacak ve esas hakkında karar verecek. Orada kazanamazsak İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nde kazanacağız. Reddederse Danıştay‘da kazanacağız. Ama ortada orman kalmayacak. Onun kavgası yürütülüyor. ”

Cangı, dava sürecinde ormana verilecek hasarın hesabını kimin vereceği sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Ne yazık ki hukukun H’sinin olmadığı bir ortam yaşıyoruz. Burada herkesin sorumluluğu var. Yürütmeyi durdurma kararı vermeyen mahkemeden başlamak üzere bu emri verenlerin, kesimi yapanların hem siyasi hem hukuki sorumlulukları olur.  Türkiye’de şu anda kamu görevlilerinin hukuki sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler değişti. Hiç kimse, hiçbir kamu görevlisi bu konuda yargılanmaz, tazminata mahkum edilmez hale geldi. Ona güvendikleri için  jandarma komutanı, “Buyurun,” diyor, “Şikayetçi olun,” diyor, “İstediğinizi yapın,” diyor. Çünkü biliyor, kendilerine güvenceler yaratılmış.

Burada bir yurttaş olarak, yurttaşın hakkına sığınarak tepki gösterebiliyorsunuz. Anayasanın 169. maddesi çok açık. Ormanları koruma görevini devlete yüklüyor, ‘Orman alanlar daraltılamaz’ diyor, ‘Orman suçlarına ilişkin af getirilemez’ diyor. 56. madde, 17. madde zaten her şeyi, sorumlulukları yurttaşa yüklüyor ve şu anda İkizköylüler ve onların destekçileri olan aktivistler aslında devletin yapmadığını yurttaş olarak yapıyorlar. Bu yaptıkları iş fiili bir müdahale, fiili bir direniş, meşru bir iştir.

Şu anda bu kesimi durduracak olan Muğla Birinci İdare Mahkemesi. Pazartesi sabahı kesim başladı. ‘Hiç olmazsa tesis hakkında karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulması kararı verin’ diye başvuru yaptık. İki gündür kesime ilişkin fotoğraflar gönderildi. Dün yayınladığınız sesleri, görüntüleri mahkemeye sundum. Mahkeme başkanına mesaj gönderdim. Görüşme olanağı olmadı. Sabahleyin kalemi tekrar aradım. Bugün bu karar verilmezse eğer, yürütmeyi durdurma kararı verilmezse eğer bundan sonra olacaklarının tamamı mahkemenin sorumluluğundadır.”

 

 

Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti

Muğla‘nın Milas ilçesinde İkizköy mevkiinde bulunan Akbelen Ormanı‘ndaki ağaç katliamı devam ederken, doğayı savunanan aktivistlere destek vermeye gelen milletvekilleri ağır bir polis müdahalesiyle karşılandı.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Eş Sözcüsü ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, gözlem ve tespit için ormandaki kesim alanına girmek istediğinde güvenlik güçlerinin kalabalığa tazyikli su, biber gazı ve coplarla sert müdahalede bulunduğu kaydedildi. Aktivistlerin aktardığına göre, göstericiler nöbet alanına ulaşılana kadar kendilerine biber gazı atılmaya devam edildi.

Jandarmanın ise bir vatandaşa yumruk attığı kaydedildi.

Yapılan müdahaleden aktivistler ve vekil Perihan Koca olumsuz etkilendi.

Akbelen

Alana giriş YSP’li vekillere yasak, CHP’lilere serbest

Yeşil Sol Parti vekilleri Perihan Koca ve İbrahim Akın’ın ağaç katli yapılan alana girişine izin verilmezken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri söz konusu alana girmek istediğinde kendilerine izin tanındı.

Bunun üzerine YSP’li milletvekilleri ile aktivistler, CHP’li milletvekillerine destek çağrısında bulundu. Aktivistler, CHP’li vekillerin bu çağrıyı duymazdan gelerek kendilerini arkada bıraktığını ifade etti.

Öte yandan Koca ve Akın’ın önünde polis, barikat kurdu. Bunun üzerine Koca ve Akın oturma eylemine geçti. İkizköylüler ve diğer yerlerden desteğe gelen aktivistler de oturma eylemine katılarak destek verdi.

Akbelen

‣ Akbelen Ormanı’nda sabaha karşı testere sesleri: Maden için ağaç kesimine başlandı
‣ Akbelen’de ağaçları savunanlara cop, kalkan, biber gazlı jandarma müdahalesi: Gözaltılar var
‣ İkizköylü Esra Işık’tan kolluk kuvvetine: Gözüme bakamıyorsunuz çünkü gerçeği biliyorsunuz
‣ Akbelen’de köylülere ikinci saldırı: Tomalar kullanıldı, 65 yaşındaki kadın hastanelik oldu
‣ Akbelen’de son gelişmeler: İkizköylü kadınlar oturma eylemi başlattı
‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi
‣ Akbelen’de doğa savunucularından ağaçlara sarılarak sivil itaatsizlik eylemi: Gözaltılar var

Artvin’de iptal edilen HES projesi için bir kez daha ‘ÇED olumlu’ kararı

Artvin Şavşat’taki Hanlı köyünde yapılmak istenen ancak mahkeme kararı ile iptal edilen Hanlı HES projesi için yeniden “ÇED olumlu” kararı verildi.

‘Halk, itirazlarını yükseltmeli’

Hukuki mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini belirten Av. Yıldırım, “Ancak adaletsizliğin en yüksek noktada gerçekleştiği bir süreçteyiz. Halkın yaşam hakkının savunması konusunda itirazını daha yükseltmesi ve meşru fiili mücadeleyi de yaşam hakkına sahip çıkma temelinde değerlendirilmeli. Hem hukuki mücadeleyle hem de yaşam hakları için insanların mücadelesinin sonuna kadar yükseltmesi olumlu bir sürece evriltebilir bizi” diye konuştu.

Artvin ve Rize’deki HES projelerine karşı karar duruşması yarın 
Artvin’de Şavşatlılar HES’e karşı zafer kazandı!
Artvin’de AKP ve MHP’li Meclis üyelerinin HES ısrarı
Artvinli köylüler HES katliamını görüntüledi
Artvin’de jandarma koruyor, HES şirketi katliam yapıyor

Ne olmuştu?

1999-2003 yıllarında Artvin’de valilik yapan Selahattin Akyurt’un sahibi olduğu Akyurt Enerji Üretim A.Ş. tarafından Şavşat’ta yaptırılması istenen ve doğrudan 28 köyü etkileyecek olan Hanlı HES Projesi, Danıştay 6. Daire tarafından iptal edilmişti.

Buradaki HES’i Hanlı Enerji’ye satan firma, sonrasında Hanlı köyünde bilgilendirme toplantısı yaptırmak istemiş; ancak köylülerin toplantıyı ve firmayı protesto ederek katılmaması üzerine bölgede çalışma durdurulmuştu.

Danıştay bu kez kapsamı genişletilen Hanlı HES için ÇED olumlu kararı verdi

Gulf Stream sistemi 2025’e dek çökebilir: Ne pahasına olursa olsun kaçınılmalı

Yeni bir çalışmada araştırmacılar, Gulf Stream sisteminin 2025 gibi erken bir tarihte çökebileceğini ortaya koydu.

Bilim insanları tarafından Atlantik Meridional Devrilme Dolaşımı (Amoc) olarak adlandırılan hayati okyanus akıntılarının sona ermesinin, feci iklim etkilerini beraberinde getireceği kaydedildi.

Amoc’un küresel ısınma nedeniyle 1,600 yıldır en zayıf durumunda olduğu zaten daha önce de biliniyordu. Ancak araştırmacılar 2021’de bir eşik noktası olduğuna dair uyarılar tespit etti.

Yeni analiz, küresel karbon emisyonlarının azaltılmadığı senaryoda, 2025 ile 2095 arasında sistemde bu tür bir çöküşün yaşanacağını tahmin ediyor ve tahminler 2050 yılı üzerinde yoğunlaşıyor.

Geçmişteki çöküşlere dair elde edilen bulgular, buzul çağları sırasında meydana gelmelerine rağmen, birkaç on yıl içinde 10°C‘lik sıcaklık değişiklikleri yaşandığına işaret ediyor.

The Guardian‘ın aktardığına göre araştırmacılar, Amoc sistemindeki çöküş ihtimalinin son derece endişe verici olduğunu ve karbon emisyonlarında hızlı kesintiler yapılması gerektiğini vurguluyor.

Sistem nasıl işliyor, çökerse neler olur?

Amoc, ılık okyanus suyunu Kuzey Kutbu’na doğru taşıyor. Ilık su burada soğuyarak alçalıyor ve Atlantik akıntılarına yön veriyor. Ancak Grönland‘ın buz örtüsünün hızlanarak erimesinden ve diğer kaynaklardan gelen tatlı su akışı, akıntılarda giderek daha fazla bozulmaya yol açıyor.

Uzmanlara göre Amoc sisteminin çökmesi, dünya çapında feci sonuçlara yol açacak ve Hindistan, Güney Amerika ve Batı Afrika‘da milyarlarca insanın gıda için ihtiyacı olan yağmurları ciddi şekilde kesintiye uğratacak. 

Bunun dışında Avrupa’da fırtınaları artıracak, sıcaklıkları düşürecek ve Kuzey Amerika‘nın doğu kıyısında deniz seviyesinin yükselmesine yol açacak.

Ayrıca Amazon yağmur ormanları ve Antarktika buz tabakalarını daha büyük tehlikelerle karşı karşıya bırakır.

Daha önceki çöküşler buzul çağlarında yaşandı

Çalışmayı yürüten Kopenhag Üniversitesi’nden Prof. Dr. Peter Ditlevsen, “Bence çok endişelenmemiz gerek. Bu çok, çok büyük bir değişiklik olur. Amoc 12 bin yıldır tamamen yok olmamıştı” diyor.

Amoc, 115 bin ila 12 bin yıl önce meydana gelen buzul çağları döngüsünde tekrar tekrar çöktü ve yeniden başladı. Bu nedenle küresel sıcaklıklar artmaya devam ederken, bilim insanlarının en çok endişe duyduğu iklim eşik noktalarından biri.

2022’de yapılan bir araştırma, Amoc’un sona ermesinin, Grönland’ın buz örtüsünün çökmesi ve karbon açısından zengin permafrostun aniden erimesi dahil olmak üzere, bugüne kadarki 1,1°C‘lik küresel ısınma nedeniyle beş tehlikeli eşik noktasının çoktan aşılmış olabileceğini gösterdi.

‘Ne pahasına olursa olsun kaçınılmalı’

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yapılan en son değerlendirme, Amoc’un bu yüzyılda çökmeyeceği sonucuna varmıştı. 

Ancak Ditlevsen, IPCC araştırmasında kullanılan modellerin kaba bir çözünürlüğe sahip olduğunu ve söz konusu doğrusal olmayan süreçleri analiz etmede yetersiz olduklarını ve bu nedenle yanlış sonuçlara ulaşılmış olabileceğini söyledi.

Amoc’un çökmesi ihtimali, daha önce bundan “ne pahasına olursa olsun” kaçınılması gerektiğini söyleyen bilim insanları tarafından yoğun bir şekilde tartışılıyor.

İtalya’nın güneyi orman yangınlarına, kuzeyi fırtınalara teslim: Bir günde sekiz kişi öldü

Yangınlar sırasında meydana gelen kesintiler nedeniyle acil servisin kendisine ulaşması geciken 88 yaşındaki bir kadının, salı günü Sicilya’nın başkentine birkaç kilometre uzaklıktaki San Martino delle Scale’de öldüğü açıklandı. Öğleden sonra da Cinisi’de, havaalanı yakınında, orman yangınının vurduğu bir evde yaşları 75 ve 77 civarında olan iki kişinin cesetleri bulundu.

Lombardiya’daki fırtınalar, Cedelogo’da bir kamp gezisi sırasında çadırının üzerine ağaç düşmesi sonucu hayatını kaybeden 16 yaşındaki bir kızınki de dahil olmak üzere dört kişinin ölümüne mal oldu.

Monza’da da bir ağacın altında kalan 58 yaşındaki bir kadınla, her ikisi de 19 yaşındaki bir çift, sürücünün Varese’de kaygan bir yolda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu hayatını kaybetti.

Adada halen irili ufaklı 86 yangınla mücadele ediliyor. Yetkililer otoyolun bir kısmını kapatırken, İtalya’nın diğer bölgelerinden yüzlerce itfaiyeci alevlerle mücadele etmek için Sicilya’ya gitti.

Gece saatlerinde hava trafiğine kapatılan Palermo Havalimanı öğle saatlerinde sınırlı şekilde yeniden uçuşa açıldı. Bölgeden yaklaşık 1500 kişi de tahliye edildi.

Palermo kenti yakınlarına kadar uzanan alevler nedeniyle Cervello Hastanesi duman altında kalırken, hastanenin bir bölümündeki yaklaşık 200 kişi tahliye edildi.  Kent yakınlarında pazartesi gününden bu yana Mondello, Capo Gallo ve Poggio Ridente‘deki evlerinden de 200’den  fazla aile tahliye edildi. 

Duman ve kül bulutları şehir merkezine doğru ilerleyerek havayı solunamaz hale getirdiği için 200’den fazla kişinin duman soluma nedeniyle tıbbi yardıma ihtiyaç duyduğu da açıklandı. Şehrin dört bir yanındaki hastaneler, sıcakla ilgili hastalıklar için acil bakım arayan insanların sayısında keskin bir artış olduğunu bildirdi.

Adadaki antik Yunan döneminden kalma Segesta arkeolojik parkı da alevler arasında kaldı. Palermo’nun eteklerinde bulunan ve 15. yüzyıldan kalma Santa Maria di Gesù manastırı da yandı.

OHAL talep edildi

Karadan ve havadan yangın söndürme faaliyetlerinin sürdüğü Sicilya’da yangınlara müdahale eden 1 orman işçisi ile 2 itfaiye eri de yaralandı. Sicilya Bölgesel Yönetim Başkanı Renato Schifani, adayı etkisi altına alan yangınların yol açtığı zararla mücadele için Roma’daki merkezi hükümetten OHAL ilan etmesini talep ettiği bildirildi

İtalya’nın Ansa haber ajansına konuşan bir San Martino delle Scale sakini, “Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştik. Ateşle çevriliydik. Hiçbir yere gidemedik. Geceyi meydanda geçirdik. Bunlar korkunç anlardı” dedi.

Yangınların sürdüğü bir diğer bölge Kalabriya‘daki Cardeto kasabasında 98 yaşındaki yatalak bir kişi, evinin yakınlarındaki yangında alevler arasında kalarak yaşamını yitirdi. Kalabriya bölgesinde de halihazırda irili ufaklı 80 kadar yangın sürüyor.

Ülkenin güneydoğusundaki Puglia Bölgesi’nde de Adriyatik kıyısındaki Vieste kenti yakınlarında çıkan orman yangını sebebiyle üç oteldeki yaklaşık 2 bin turist bölgede tahliye edildi. Güney bölgelerde yangınları söndürme faaliyetleri devam ederken, yüksek seyreden hava sıcaklıkları ve rüzgar bu çalışmaları güçleştiriyor.

Sıcaklık 47 derece

Palermo’da sıcaklıklar pazartesi 1999’da belirlenen 44.8C şehir rekorunu kırmıştı.  Ulusal Astrofizik Enstitüsü, ortaçağdan kalma Palazzo dei Normanni‘nin tepesindeki dijital hava istasyonunda saat 15.42’de 47C’nin kaydedildiğini söyledi.

Sıcak dalgasının bir süre daha etkisini göstereceği tahmin ediliyor.

Aşırı sıcaklar nedeniyle, son iki hafta içinde Lazio bölgesindeki Viterbo’da bir çiftlikte çalışırken ölen 50 yaşındaki Tunuslu bir kişi dahil olmak üzere, altı kişi de hayatını kaybetti.

Çiftçiler derneği Coldiretti, Sicilya’nın “benzeri görülmemiş bir felaket ve hesaplanamaz bir çevresel zararla” karşı karşıya olduğunu söyledi.

Kuzeyde fırtına ve şiddetli dolu yağışı

Ülkenin kuzeyindeki Lombardiya ve Veneto bölgeleri ise şiddetli dolu yağışı ve fırtınalı hava koşullarıyla mücadele ediyor. Lombardiya Bölgesel Yönetimi, şu ana dek çok sayıda ağacın ve yol levhalarının devrildiği, binaların ve araçların hasar gördüğü ayrıca iki kişinin hayatını kaybettiği fırtına sebebiyle merkezi hükümetten OHAL ilan etmesi için talepte bulunmaya hazırlanıyor.

Lombardiya Bölgesi’nin başkenti Milano‘da sert fırtına nedeniyle devrilen ağaçlar şehir merkezindeki yolların bir bölümünü ulaşıma kapatırken, saatte 100 km’yi bulan güçlü rüzgarlar, evlerin çatısını uçurdu, yağışlar nedeniyle bazı caddeler de sular altında kaldı, metro kapandı.  Kuzey İtalyan demiryolu şirketi Trenord, tren yolu ağının yaygın hasar ve arızalara maruz kaldığını söyledi.

Veneto Bölgesi’nde de şiddetli fırtınada elektrik şebekesinin zarar gördüğü ve 8 bin kişiye elektrik verilemedi.

Pazartesi günü kenti kaplayan büyük dolu taneleri, New York‘a giden bir Delta Air Lines uçağının burnuna ve kanatlarına zarar vererek, rotasını Rome Fiumicino‘ya çevirmesine neden oldu.

Milano belediye başkanı Giuseppe Sala, “Gördüklerimiz normal değil. İklim değişikliğinin hayatımızı değiştirdiğini artık inkar edemeyiz ve artık buna göz yumamayız” dedi. . 

İklim krizi, dünya çapında aşırı hava koşullarını güçlendiriyor ve sıcak dalgalarından sellere ve orman yangınlarına kadar daha sık ve daha ölümcül felaketlere yol açıyor.

İtalya’nın sivil koruma bakanı Nello Musumeci şunları söyledi: “İklim değişikliği sadece bir beklenmedik durum değildir ve İtalya artık tropik bir iklime sahip olduğunun farkına varmalıdır. Bir yandan birkaç yıl önce daha fazla dikkat etmemiz gereken iklim değişikliğinin, diğer yandan yeni duruma tamamen uygun görünmeyen altyapının bedelini ödüyoruz.”