Köşe YazılarıManşetYazarlar

Mahkemeden Sao Paulo’ya geciken ‘dur’ kararı

0

4 Ağustos’ta Sao Paulo uçak gemisinin büyük bir acele ile Türkiye’ye doğru yola çıkmasından sonra Brezilya Yüksek Mahkemesinden gemi hakkında ‘ihtiyati tedbir’ kararı çıktı. Ancak karar gereği Rio Limanı’na dönmesi ve Aliağa’da sökülmek üzere yapılan satışı ile ilgili Brezilya mahkemelerinde açılmış iptal davalarını sonuçlanıncaya kadar bu limanda beklemesi gereken Sao Paulo’nun Güney Atlantik Okyanusu’ndaki ilerleyişi devam ediyor. Hollanda bandıralı Alp Center isimli römorkör tarafından çekilen dev hayalet gemi içindeki tonlarca tehlikeli atık ile Cebelitarık Boğazı’na doğru gidiyor.

Geminin Brezilya ulusal yasalarına göre ‘yasa dışı’ hale gelen yolculuğu başta Basel Konvansiyonu olmak üzere uluslararası sözleşmeleri de aykırı… Bilindiği gibi Türkiye tehlikeli atıkların ithalatını yasaklamış ve Basel Sözleşmesi dördüncü maddesi a bendi uyarınca bu yasağı antlaşmanın tüm taraflarına bildirmişti. Yine ülkemizin Çevre Kanunu’nun 11. maddesi de Türkiye’ye tehlikeli atıkların girmesini yasaklıyor. Ayrıca Türkiye, ulusal mevzuat yoluyla ulusal yasağın yanı sıra, Barselona Sözleşmesi‘nin bağlayıcı kural ve protokollerine de bağlı; bu sözleşmenin bilinen protokollerinden biri de İzmir Protokolü. Türkiye’nin ev sahipliğinde hazırlanarak imzalanan bu protokol “Akdeniz’de Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Hareketleri ve Bertarafından Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Protokolü” olarak biliniyor.  1996 yılında İzmir’de imzalanan ve 2011 yılında yürürlüğe giren İzmir Protokolü’nün beşinci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki gibi;

“Bu Protokolün altıncı maddesi dördüncü paragrafında belirtilen hükümlere bağlı olarak tüm Taraflar tehlikeli atıkların gelişmekte olan ülkelere ihracını ve transit geçişini yasaklamak üzere, kendi ulusal yetki alanlarında uygun tüm yasal, idari ve diğer tedbirleri alacak ve Avrupa Birliği’ne üye olmayan taraflar da tehlikeli atıkların tüm ithalat ve transitini yasaklayacaklardır. “

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmayan bir taraf olarak tüm tehlikeli atık ithalatını ve transit geçişini yasaklayacağını belirten son cümle çok önemli. Yukarıda belirtildiği gibi, Basel Sözleşmesi kapsamındaki bu protokol tehlikeli atıklar (inşa süreçlerinde  asbest gibi tehlikeli atıklar ve zehirli boyalar içeren ömrünü tamamlamış gemiler dahil) için bir ithalat yasağı getiriyor. Sao Paulo uçak gemisinin geçeceği rotanın üzerindeki ülkeler Türkiye’nin de taraf olduğu bu anlaşmayı, Türkiye kendi yükümlülüklerini unutmuş görünse dahi ihlal edemez, etmemelidir. O nedenle de başta Cebelitarık Boğazı olmak üzere karasularından bu geminin geçişine kesinlikle izin vermemelidir.

Belgelerdeki bilgiler inandırıcı değil

Yine Basel Sözleşmesi’nin altıncı maddesinin birinci paragrafı, atıkları nitelik ve nicelik açısından ayrıntılı olarak tanımlayan bir sevkiyat dokümantasyonu gerektiriyor. Bu belge gemiler bakımından, gemide bulunan atıkların tanımı daha çok Tehlikeli Madde Envanteri (IHM) olarak biliniyor. Ancak bu belge dikkatlice incelendiği zaman doğru bildirimleri kapsamadığı görülüyor. Belge hazırlanırken dev gemiden analiz için yetersiz sayıda numune alındığı, alınan yetersiz sayıdaki numunenin de geminin ancak %12’lik bölümünü kapsadığı biliniyor. Sao Paulo’nun ikiz gemisi Clemenceau’nun İngiltere’de yapılan sökümünde 760 ton asbest çıkarken Sao Paulo’nun IHM belgesinde yazan asbest miktarı sadece 9.6 ton… İnandırıcı olmayan tek nokta asbest miktarı ile de sınırlı da değil. 62 yaşındaki gemide hiç PCB bulunmadığı da iddia ediliyor. Oysa PCB’lerin 1970’lerin ortasında yasaklanmasından çok daha önce bu malzeme gemi zeminlerinde, kablolarda, contalarda, lastik aksamda,  izolasyon malzemelerinde, boyalarda bol miktarda kullanılıyordu ve bu dönemde yapılan bu gemide PCB’lerin bulunmadığına inanmak mümkün değil.

IHM belgesindeki şaşırtıcı noktalardan biri de gemideki radyoaktivite kontrolünün yapılış biçimi. “Duman / Isı detektörleri görsel olarak kontrol edildi ve herhangi bir radyoaktif madde bulunamadı”’ ifadesi trajiktir. Radyoaktivite test cihazları olan geiger sayaçlarının o kadar pahalı olmadığı düşünülecek olursa bu testlerin yapılmaması düşündürücüdür. IHM belgesinde bir de olanlar var; 10.000 adet cıva yüklü floresan ışık tüpleri, yaklaşık 644 ton kurşun türü ağır metal içerik gibi… Ayrıca Sao Paulo uçak gemisinde 20 ton yüksek derecede toksik organokalay bileşiği olduğu da tahmin ediliyor. Bu miktarlardaki tehlikeli atıklar ciddi bir atık dönüşüm süreci gerektiriyor. Atık yönetimi konusunda ileri düzeyde olan ülkelerde bile bu maddeler bir tersane için çok gelişmiş bir atık yönetimi altyapısı gerektiriyor. O nedenle bu yüzen tehlikeli atığı gelişmiş ülkeler Türkiye’nin üzerine atmaya çalışıyor.

Sonuç olarak Brezilya Yüksek Mahkemesi’nin tedbir kararına aldırış etmeden ülkemize doğru gelen yüzen bir tehlikeli atık var. Üstelik Sao Paulo uçak gemisinin sökülmek üzere Brezilya’dan Aliağa-Türkiye’ye gönderilmesi Basel Sözleşmesi’ne de uygun değil. Her şeyden önce transit ülkelere bu geçiş nedeniyle bildirimde bulunulması gerekiyordu.  Bu bildirim yapılmadığı için şu andaki durum yasadışı trafik anlamına geliyor. İkincisi, Türkiye, yürürlükte olan İzmir Protokolü’ne taraf olarak her türlü tehlikeli atık ithalatını yasaklamış ve bu nedenle Basel Sözleşmesi Türkiye’ye tehlikeli atık ihracatını da yasaklamıştır.

Saatte 6 knot hızla ülkemize yaklaşan bu tehlikeli atığın bir ay içinde ülkemize ulaşması bekleniyor. Ülke olarak yaşamımıza, çevremize, ekosistemimize sahip çıkmak için tüm meslek ve çevre örgütleri olarak birlikte mücadele etmeliyiz. Başka şansımız yok…

Sorun sadece İzmir’in veya Aliağa’nın değil; ülkenin sorunudur.

 

 

 

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.