Yeşeriyorum

Tarımda Kapitalist Paradigmanın İflası–2 / Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

0

“ENDÜSTRİYEL TARIMLA NEREYE?”

Tarımda kapitalist paradigmanın önemli ögelerinden birisi, genellikle dev tarımsal işletmelerle gerçekleştirilen endüstriyel tarımdır. Küresel kapitalizmin hizmetinde endüstriyel tarım, zengin kuzey ülkelerinde olduğu kadar çevre ülkelerinde de egemen bir tarım sistemi olma doğrultusunda yol alıyor. Endüstriyel tarımın getirdiklerinden çok, olumsuzlukları konusunda kitlelerde yeterli bilginin olmadığı gözlemleniyor. Günümüzde birçok kişi, endüstriyel tarımın küçük ve orta ölçekli işletmeler şeklinde yapılan çiftçilikten daha üstün olduğunu sanıyor. Durum böyle mi? Bunu tartışmakta yarar var.

ENDÜSTRİYEL TARIM DOĞAYI YOK EDİYOR

•            Büyük ölçekli endüstriyel tarım, tek çeşide ya da ırka (monokültür) dayanan tarımı ortaya çıkarmış bulunuyor. Ancak monokültür tarım,  biyoçeşitliliği (bitki ya da hayvan çeşitliliği) yok ediyor. Bu durum ise iklim değişikliliğini yaratıyor, toprağın yapısal özelliklerini bozuyor.

•            Endüstriyel tarım, tekelci şirketlerin ürettiği tohum (hibrit ya da transgenik tohum gibi) ve damızlıkların her yerde kullanımını dayatıyor. Bu durum  değinildiği üzere biyoçeşitliliği ortadan kaldırıyor. Biyoçeşitliliğin yok olması, ortaya çıkabilecek salgın hastalıklar karşısında doğanın bütünüyle yok olmasına neden olabilecektir.

•            Endüstriyel tarım, kimyasal gübre için doğal kaynakları (örneğin petrol, fosfor, potasyum ve kalsiyum gibi) onları yeniden üretilebileceğinden daha hızlı bir şekilde tüketiyor. Yoğun tarımsal ilaca da gereksinme duyuluyor. Büyük ölçekli hayvancılık işletmeleri de aşırı gübre, idrar ve karbon salınımı yaratıyor. Sonuçta, büyük ölçekli işletmelerin atıkları çevreyi, toprağı, suyu ve havayı kirletiyor.

•            Büyük ölçekli tarımsal alanların işlenmesi de erozyonu körüklüyor.

•            Endüstriyel tarım, bitkisel yakıt üretimini de gündeme getiriyor. Bitkisel yakıt üretimi, kimyasal gübre kullanımının artmasına yol açtığı gibi, küresel ısınmayı da engelleyemiyor.

ENDÜSTRİYEL TARIM İNSAN SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR

•            Endüstriyel tarım doğayı tahrip ediyor, aynı zamanda yoğun girdi kullanımı ile  de insan sağlığına  zarar verecek kirletilmiş gıda üretimine yol açıyor.

•            Endüstriyel tarımla elde edilen ürünlerin besin değerleri, köylü tarımcılığıyla üretilen ürünlere göre daha düşük. Bunun yanında lezzetleri ve aromatik özellikleri de arzu edilen düzeyde değil.

ENDÜSTRİYEL TARIM SOSYAL AÇIDAN YIKIMLAR YARATIYOR

•            Endüstriyel tarım, büyük ölçüde makineli tarımı gerektirdiği için kırsal kesimde işgücü kaybı yaratıyor,.işsiz kalanlar kentlere göç etmek zorunda kalıyor.Ancak  sanayi ve hizmet sektöründe yeterince iş olmadığı için toplumsal eşitsizlik ve sorunlar ortaya çıkıyor.

•            Büyük sermaye tarafından gerçekleştirilen endüstriyel tarım, salt toprakları değil, su kaynaklarını (nehirler, göller, yeraltı suları gibi) denetim altına alıyor. Bu durum ise su kaynaklarının düşük gelirli kesimler tarafından kullanımını, hatta suya erişimini kısıtlıyor.

ENDÜSTRİYEL TARIM, EMPERYALİZMİN HİZMETİNDE

•            Endüstriyel tarım, çok uluslu şirketlerin daha çok toprak satın alınmasına neden oluyor. Denetimsiz ve büyük toprak alımları, emperyal ülkelerin egemenliğinin pekişmesine yarıyor.

•            Endüstriyel tarım, çevre ülkelerini hammadde ithalatçısı duruma getiriyor. Örneğin bugün Türkiye, yem, gübre, tarımsal ilaç, damızlık  vb üretiminde, dışa tam bağımlı. Bir yandan da üretim desenini kendi istediği doğrultuda şekillendiriyor. Ortaya çıkan bu durum, gelişmekte olan ülkelerin ulusal kalkınma politikalarını dumura uğratıyor. Endüstriyel tarım, zengin kuzey ülkelerinde de eşitsizliği ve göçü yaratıyor.

•            Endüstriyel tarım,  çiftçilerin gelirlerinin çoğunun girdi denetimini ellerinde bulunduran tekelci şirketlere aktarılmasına neden oluyor.  Bu durum, sürekli bağımlılığı ortaya çıkartıyor.

•            Endüstriyel tarımı, tarım şirketleri aracılığıyla  gıda sektöründe tekelleştirmeyi yaratıyor ,finans sektörü ile işbirliği içinde büyük mağaza zincirleriyle  üretici ve tüketiciler üzerinde egemenlik kuruyor.

Not: Paradigma sözcüğü, değerler dizisi karşılığı olarak kullanılmıştır. Fransızca yoluyla Türkçe’ye giren Latince asıllı bir sözcük. Örnek, model ve numune karşılığı olarak da kullanılabiliyor.

•            .27 Mayıs 2010

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.