Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Afet çöpleri: Göz göre göre gelmekte olan yeni felaket

0

Depremler devam ediyor ancak buna rağmen arama kurtarma çalışmaları bitirildi ve enkaz kaldırma çalışmalarına başlandı bile. Ne enkazın kaldırılması esnasında ne de molozların döküldüğü yerlerde herhangi özel bir önlem alınmış durumda. Dolayısıyla ortaya çıkan enkazlar çıkarıldıkları illerdeki farklı alanlara karışık bir şekilde dökülüyor.

Adıyaman‘da örneğin bir ucu Atatürk Barajı’na uzanan bazı dere yataklarına dökülürken, Maraş ve Hatay‘da önceden de çöp ya da moloz döküm sahası olarak kullanılan noktalara dökülüyor. Görece daha az etkilenen illerde de herhangi bir önlemin de alınmadığı etrafı çevrili moloz döküm alanlarına dökülüyor.  Hatay’daki yer Altınözü yolu üzerindeki çöp depolama sahası ve yine Serinyol çıkışında yol kenarında bir nokta! Tüm bu alanların herhangi bir özelliği yok. Tek özellikleri fazla uğraşmadan dökülebilecek yerler olarak göze kestirilmiş olması.

Ne yapılıyor, ne yapılmalı?

Oysa yapılması gereken bu değildi. Bu işi aceleye getirmenin uzun vadede yaratacağı etkiler siyasi hesaplara kurban edildi. Maraş merkezli depremlerden bir kere daha anladık ki 1999 Gölcük depreminden hiçbir ders alınmamış, hiçbir birikim oluşturulamamış. Olayın çürük bina, deprem bölgelerine tıkış tıkış yapılmış çirkin yerleşim yerleri ile doğrudan ilişkisi var, ama burada daha başka bir şeyi konuşacağız. Yıkılan bunca binanın gerisinde bıraktığı zehirli molozları ve afet sonrası oluşan çöpleri.

Geçen haftadan itibaren bu molozlar gündemde. Ne yazık ki molozlar alelacele kaldırılıp ne kaldırılırken, ne taşınırken, ne de döküldükleri alanda hiçbir önlem alınmamış. Amaç bir an önce ortadan bu “kötü” görüntüyü kaldırıp yeni bir beton seferberliğiyle “tedaviye” başlamak. Halbuki yanlış atılan düğüm sonunda yine çarpık bir gerçeklik doğurmaktan başka bir anlam ifade etmeyecektir. “Acele giden ecele gider” diye boşuna dememiş atalarımız.

Enkaz kaldırma işinde henüz yolun başındayken dikkat edilmesi gerekenler var. Bunlara dikkat edilmesi hayat kurtarabilir.

  • Öncelikle bu molozların içerisinde henüz çıkartılmamış ölü bedenler var mı bilmiyoruz. Aslında biliyoruz. Birçok kişi aile fertlerinin kayıp olduğundan bahsediyor. Kimi aileler ise tümden kayıp. Dolayısıyla öncelikli olarak tüm enkazlarda adres kayıt sistemi ve tanık beyanlarından hareketle herhangi bir şekilde canlı/cansız beden olmadığından emin olmak gerekiyordu. ama bu muhtemelen yapılmadı. Yapılsaydı afet bölgeleri enkaz kaldırma faaliyetlerinden kaynaklı toz bulutu altında kaybolmazdı.
  • Enkazların canlı cansız bedenlerden arındırıldığı kesinleştirildikten sonra binalar yapım yılına göre gruplandırılmalıydı. Bu hala yapılabilir. Çünkü bu molozu kaldırmak öyle birkaç günde olabilecek şeyler değil. Bu gruplandırma yapıldıktan sonra beton ve diğer atıkları temsil edecek şekilde numune alınıp içerik yönünden analiz edilmeleri aşamasına geçilmelidir. Alınan örneklerde asbest, ağır metal, kalıcı organik kirleticiler gibi kirleticiler açısından bir analiz gerçekleştirilmelidir.
  • Analiz sonucuna göre yapılar tehlike arz edip etmediklerine göre sınıflandırılıp içeriğinde tehlikeli kimyasalların bulunduğu tespit edilen yapılar diğer yapılarla karıştırılmadan enkaz kaldırmaya tabii tutulmalıdır. Bunun yapılması geri kazanım için olmazsa olmazdır. Aksi takdirde karışık şekilde kaldırılan molozlar birbirlerini kirletecektir.

  • Bunların ardından enkazların kaldırılması konusunda izlenecek yol da az çok kendini göstermiş olacaktır. Öncelikle tüm binalara karma moloz muamelesi yapılmamalıdır. Alanda henüz tam olarak yıkılmamış binalar gerekli geçici destekler sağlanarak tekrar kullanılabilir malzemeler açısından boşaltılmalı, varsa izolasyon malzemeleri, pencereler ve diğer aksamlar sökülmeli ve ardından yıkıma geçilerek betonarme kısım toz açısından gerekli önlemler alındıktan sonra yıkılmalıdır. Aksi durumda gerek partiküler madde oluşumu gerekse de zehirli kimyasallar nedeniyle sorun yaratacaktır. İçerisinde buzdolabından, izolasyon malzemesine, ampul, TV vb. elektonik eşyalardan ahşap malzemelerine kadar çok çeşitli malzemenin bulunduğu bir yapıyı karma bir şekilde yıkmak .hem geri kazanım hem de depolama açısından ciddi risk yaratacaktır. İşte bu ön “kurtarma” işleminden sonra yıkıma geçilmelidir.
  • Yıkımı yapılacak binalarla birlikte işyeri envanterine de dikkat edilmelidir. Çünkü örneğin deprem alanları tarımsal faaliyetin de yapıldığı alanlar ve buralarda çok muhtemel tarım kimyasalları da mevcut. Bunlara dikkat edilmediği durumda ya da hasarlı diye hiçbir şekilde bu kimyasalların tahliyesine izin verilmeden yıkımın yapılması ciddi bir kirliliğe neden olacaktır. Kaldırma işlemi bunlardan sonra başlatılmalıydı ancak bunların hiçbiri yapılmadan aceleyle kaldırıldı. Şimdi ortada karmakarışık asbestli ve kimyasallı çok büyük miktarda bir moloz yığını var ve döküldüğü yerde tehdit oluşturacak. Karışık toplanan hafriyat tüm hafriyatın kirlenmesi anlamına gelmektedir.

  • Pankek şeklinde yıkılmış olan binalardan içeriğinde demir bulunan zemin ve taşıyıcı kısımlar ile diğer molozların ayrı toplanması bunların geri kazanımı açısından da kolaylaştırıcı olacaktır. Enkaz içerisinde en fazla bulunan iki tür malzemenin çeşitli metaller ve beton olduğunu unutmamak gerekiyor. Yeniden inşa süreçlerinde inşaat maliyetlerini düşürmek ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için bu geri kazanılmış malzemelerin kullanılması önemli bir etki azaltımı sağlayacaktır.
  • Enkaz alanındaki ev eşyalarının mümkün olduğunca ayrı toplanması da bu enkazın geri kazanımını olumlu yönde etkileyebilecek bir yöntem olacaktır.
  • Yukarıda sayılanlar yapıldıktan sonra enkazı kaldırılacağı noktalarda toz oluşumunu engelleyecek önlemler alınmalı, yıkım esnasında ortaya çıkan tehlikeli tozlar yayılmadan engellenmelidir. Bunun için yıkım yapılan ve enkaz kaldırılan alanın bir buğu oluşturma yöntemi ile nemli tutulması tozun su zerreciklerine tutunarak havaya karışmasını engelleyecektir.

  • Bu sistemin uygulanmadığı bir enkaz kaldırma çalışması kısa ve uzun vadeli ciddi sağlık problemleri yaratacaktır. Ayrıca asbest içeren yapılar için özel bir önlem alınması ve uzmanlarınca sökülmesi gerekmektedir. Aksi tam bir felaket olacaktır.
  • Kaldırılan enkazın taşınım esnasında üzeri örtülmeli ve taşınımın üzeri örtülü kamyonlar ile yapılması gerekmektedir.
  • Molozların boşaltıldığı mevcut alanların ne yazık ki hiçbiri bunun için uygun yerler değil aceleyle işin ehli olmayan ve bir an önce birilerine kendini gösterme peşindeki bir anlayış tarafından belirlendiği açık. Bu alanlara moloz dökümü derhal durdurulmalıdır. Molozlar hali hazırda taş ocağı olarak kullanılan alanlara ya da eski maden alanlarının içerisine profesyonel geri kazanım gerçekleşene kadar depolanabilir. Bunun için ilgili alanın zemini sızdırmazlık sağlayacak malzemeyle kaplanmalı ve alanın etrafı da toz yayılımını azaltacak şekilde geçici olarak yüksek çitlerle çevrilmelidir. Bunları yapabilmenin tek yolu ise aceleci olmamak. Aceleci olunduğunda ne yazık ki hiçbir önlem alınması mümkün olmamaktadır.
  • Enkaz taşınımı gerçekleştikten sonra ise yine toz yayılım ve işçi güvenliği ve sağlığı önlemleri alınarak ilgili molozların geri kazanımı sağlanmalıdır. Ne yazık ki dünya genelinde hafriyat molozu geri kazanımı oranları malzemenin geri kazanım zorluğundan dolayı oldukça düşüktür. Bunun için bu malzemelerden yol malzemesi üretmenin ya da yine inşaat malzemesi yapımında kullanılmasının yolu aranmalıdır. Aksi takdirde bu kadar devasa beton çöpü ciddi bir problem olacaktır.
  • Enkaz içerisinde hiçbir işe yaramayacak olan malzemelerin de ahşap ve plastik gibi malzemelerden arındırılması önemli bir iş olarak karşımızda durmaktadır. Bunların yapılabilmesi için de en başından itibaren bu işi planlanmak gerekli. Ancak bunun yapılmadığını, bunu yapması gerekenlerin bu iş konusunda zerre uzmanlığa sahip olmadıkları anlaşılmaktadır. Nitekim bunu hafriyatın gelişi güzel yıkılması, taşınması ve dökülmesinden anlıyoruz. Eğer ki metalden arındırılmış enkaz ahşap ve plastikten de arındırılmazsa işte o zaman ortaya çıkan çöpün tekrar kullanılması imkansız hale gelecektir.
  • Profesyonel enkaz ayrıştırma işi sonrası (ihaleyle yapılacağını herhalde söylemeye gerek yok çünkü her krizin fırsat olarak görüldüğü bir vicdansızlık evreni her zaman vardır), alanlara terk edilecek molozlara bu sefer de hurdacılıkla uğraşan ve herhangi bir koruma önlemi alma imkanı bulunmayan kent yoksulları girecektir. İşte bu da ciddi bir insan hakları problemiyle de karşılaşacağımızın göstergesidir.

Plastik kirliliği

Afet alanının tek problemi moloz ve hafriyat değil ayrı zamanda afetzedelere yapılan yardımlar için tercih edilen tek kullanımlık plastikler, ıslak mendiller ve diğer plastik malzemelerden oluşan çöplerdir. Tabii ki bu boyutlu bir yıkımın ardından atık yönetimi kolay olmayacaktır. Özellikle ilk bir iki haftada öyle şunu şuraya atın, bunu buraya koyun,ya da doğa dostu alternatifler kullanın veya lisanslı tesislerle işbirliği yapın gibi ayakları havada ve salt kitabi öneriler hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Ancak aradan geçen 20 güne rağmen hala bir arpa boyu yol alınamaması da ciddi bir problem. Bu ayrıca felaketin boyutunun neden bu seviyede olduğunun da göstergesidir.

20 günün sonunda hala içme suyu için pet şişelerde su ve yiyecek için de tek kullanımlık kaplarda yemek dağıtılıyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Bu sorun ortadan kalkmadan, yani insanların sağlıklı bir şekilde barınabilecekleri ve beslenebilecekleri alanlar sağlanmadan, tek kullanımlık malzemeler dışındaki alternatiflerle destek vermek ne yazık ki mümkün olmayacaktır. Ancak bu durumda bile yapılacaklar var ama onda bile bir organizasyonsuzluk ve başıboşluk mevcut.

Örneğin kullanıp atılan plastiklerin ayrı toplanabildiği bir sistemin hala olmayışı ve çevrenin bu çöplerle dolu olması bunun en büyük göstergesi. Çöpler karışık olarak bile yeterince toplanamıyor. Burada şunu da unutmamak lazım! Etraftaki enkazın varlığı ve insanların güvenlik ve başka kaygılarla enkaz alanlarının yakınındaki noktalardan ayrılmak istememesi (en azından kalanların) ortaya çıkan çöplerin de “ne de olsa moloz kaldırılacak” yaklaşımıyla enkazlara bırakılmasına neden olabilmektedir. Bölgede faaliyet gösteren yardımcı yerel yönetimlerin bu çöpleri aktarma araçlarıyla kendi çöp ayrıştırma ünitelerine transfer etmeleri yararlı olacaktır. Aksi durumda örneğin Hatay örneğinde olduğu gibi Asi Nehri ya da yakınlardaki sulak alanlar bu çöplerden çok ciddi bir düzeyde etkileneceklerdir.

Deprem bölgesindeki plastik kirliliği sorununu, TV ekranlarındaki yarışmalara katılıp ödemesi gereken vergilerden kesip yardım diye bağışlayan ve geri dönüşüm işiyle uğraşanların zorunlu katkılarıyla çözülmesi gerekmektedir. Tek kullanımlık plastik üretirken her türlü argümanı kullanmaktan imtina etmeyen plastikçi şirketler ve onların lobi vakıfları ile plastik çöp ithal etmek için kırk takla atıp harcamadıkları PR parası kalmayan geri dönüşümcülerin deprem alanına sevk edilerek bölgedeki “plastik hammaddesini” toplamaları yerinde olacaktır. Bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bunun organizasyonu, ormanlık alanları yapılaşmaya açmak ve üniversiteleri online yapmak kadar kolaydır.

Bir diğer sorun da tuvalet problemi. Alanda hali hazırda tuvalet sorunu çözülebilmiş değil. Yine mesela Hatay örneğinde Asi Nehri kenarına kurulan seyyar tuvaletlerden tüm lağım doğrudan nehre boşaltılıyor. Bu durum kısa vadede ciddi salgın riski oluşturacaktır. Ayrıca bir su kaynağını kirletmek belki de en son tercih edilmesi gereken yolken ilk olarak bu yönteme başvurulması ciddi bir halk sağlığı sorunu doğuracaktır. Bu durum hem orada sağ kalanlar hem de ekosistem için bir tehdit oluşturmaktadır. Bunun yerine aradan geçen 20 günde motor pompalarla desteklenen ve aktarımı da vidanjörler aracılığıyla yapılabilecek tuvalet sistemlerinin kurulmuş olması gerekirdi.

Sonuç olarak enkazın olağan üstü yüksek miktarı, belirsiz içeriği, olası ekolojik ve halk sağlığı maliyeti, potansiyel ekonomik değeri için bütünleşik ve aceleye getirilmemiş aklı selim bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Ancak görünen o ki buna dair bir gelişmeyi kısa vadede görmek neredeyse imkânsız.

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.