Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[2023’ün ardından] Yasaklar, felaketler, fiyaskolar ve skandallar…

0

2022 yılı bittiğinde Covid-19’un şokunu henüz atlatmış, umarız bir daha böyle bir sorunla karşılaşmayız diye düşünüyorduk. Ancak henüz iki ay bile geçmeden iki büyük deprem yaşamış ve tekrar altüst olmuştuk. Yıl boyu depremin etkileriyle boğuşurken yavaş yavaş rutin problemlerimize de geri dönmeyi başardık.

İşte bu rutin problemlerden biri de plastiklerdi. Depremle beraber aslında bu rutin problemlerin nasıl da birer felaket kaynağı olabildiğini de gördük diyebiliriz. Aslına bakarsanız plastik gündemi için 2023 yılı sıralaması yapacak olursak şubat depremleri doğal olarak en öndeki yerini alacaktır. Bunu daha sonra plastik anlaşması görüşmeleri, AB’nin mikroplastik yasakları ve çöp ithalatına gelen sıralama takip ediyor denebilir.

Şubat depremleri ve moloz yığını

Şüphesiz depremden dolayı bir şekilde etkilenmeyen bir kişi bile yoktur  memlekette. Çeşitli seviyelerde olan bu etkilenmenin en şiddetlisini ise yıkıntılardan sağ kurtulup yaşadıkları ya da yaşamaya çalıştıkları çadırlarında moloz tozuna maruz kalanlar yaşamıştır. Hatırlayın; yüzbinlerce binanın yıkıldığı depremde 420 milyon metreküp büyüklüğünde yaklaşık 200 milyon tonluk bir enkaz yığını oluşmuştu. Ne acı ki daha yaralar bile sarılmadan herkes ne olacak bu kadar moloza diye sorular sormaya başlamış, molozların nasıl geri dönüştürülmesi konuları filan tartışılmıştı. Bölgeye bir kere bile uğramayanlar bu işin ekmeğini yemeye soyulmuş kendilerine pay çıkartma yarışına girişmişti.

Hatta o zaman bölgedeki sulak alanlara daha moloz dökülmeye başlamadan eski bir yöneticinin parlatılması çalışması için sosyal medya şaklabanlarıyla beraber “temizliyoruz, koruyoruz” temalı tiyatrolar bile çevrilmişti. Her ne hikmetse ortada daha moloz kaldırma işi yokken, bölgenin doğal varlıklarının görsel pazarlanması üzerinden ekmek yiyenler, bölge halkı molozlara karşı hakkını aramaya başlayınca birden ortalıktan kaybolmuştu. Adını kurtarıcı olarak banka reklamlarına yazdıranlar bu işin ekmeğini yerken, sulak alana moloz yığını, deprem mağdurlarına da enkaz tozu solumak kalmıştı. İşte bu enkaz yığınları ve taşınması faaliyetleri esnasında ortaya çıkan toz ile yayılan envai çeşit kirleticilerden biri de mikroplastiklerdi. Ne yazık ki bu devasa enkaz yığını, en olmadık alanlarda depolanarak, en olmadık ilkel yöntemlerle taşınıp sonsuza kadar etkisi geçmeyecek bir kirlilik yarattı.

BM plastik anlaşması ve benzer düşünen ülkeler

2022 yılında Kenya’nın Nairobi kentinde BM tarafından bir toplantı organize edilmiş ve 2025 yılına kadar bir plastik anlaşmasının yapılması konusunda fikir birliğine varıldığı duyurulmuştu. Oldukça heyecan verici olan ve dünyanın belki de ender karşılaştığı olaylardan biri olacak olan bu olay geniş bir yankı uyandırmıştı. Hemen arkasından 2023 yılında müzakere toplantıları organize edilmiş ve bunlardan üç tanesi de gerçekleştirilmişti.  Hatta BM yayınladığı sıfır taslakta hiç de küçümsenmeyecek bir öneri silsilesi sunmuştu. Sıfır taslak da dâhil tüm bu süreçte müzakere eden taraflara destek olmak amacıyla bir de sivil ve gönüllü bir bilim insanları koalisyonu bile oluşmuştu.

Ancak üçüncü toplantının yapıldığı Nairobi’de bir anda “benzer düşünen ülkeler” isimli bir grup peyda oldu ve adeta tüm görüşmeleri baltalamak için yeni bazı taleplerde bulundu. 2023 yılının sonuna denk gelen bu toplantı böylelikle başarısızlık ve umutsuzlukla tamamlanarak tüm sorumluluğu bir sonraki toplantıya devretti. Bu arada BM de bu durumu belki de biraz hafifletmek için sıfır taslağın güncellenmiş bir versiyonunu yayınladı. Sonuç olarak toplantılar hala sürüyor. Bir tarafta başını Ruanda ve Norveç’in çektiği “Yüksek İstekli Koalisyon” ile bağımsız bilim insanlarından oluşan Bilim İnsanları Koalisyonu ve diğer çözüm odaklı gruplar varken diğer tarafta “muasır medeniyet” timsali İran, Suudi Arabistan, Küba, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerden oluşan blokaj grubu mevcut. Dolayısıyla plastiğin yarattığı tehdit devam edecek mi etmeyecek mi sorusunun cevabı başka bahara kalmış olabilir. Ancak enseyi karartmaya gerek yok çünkü bu pilav  daha çok su kaldıracak.

AB’nin kasıtsız mikroplastik yasağı

Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği örneklerden biri de AB’nin son mikroplastik yasağı düzenlemesi oldu. Çünkü biz henüz poşete zam yapılmadı diye sevinçli haber paylaşanlara maruz kalırken, AB, simlerin de içinde olduğu bir grup mikroplastiği yasakladı. Bu mikroplastiklerin ortak özelliği hepsinin kasıtlı olarak üretilmiş ve kullanıma sürülmüş olması. Dolayısıyla direkt olarak yasaklanması, elemine edilmelerine imkân tanımakta. Önemli bir karar çünkü biz mikroplastiklerin yasaklanması gereken şeyler olduğuna dair ikna kabiliyetimizin yetmediği noktalarda bu kararlara atıfta bulunabileceğiz artık. Belki de 2023 yılının en önemli kararlarından biri de bu olabilir.

Peki, neden sadece bu tür mikroplastikler yasaklanıyor? Çünkü her zaman en kolaydan başlamak size hareket alanı yaratır. Siz bir anda elinizi arşa değecek şekilde yüksekten açarsanız oldukça zorlanabilirsiniz. Yılların kıta Avrupası da bunun farkında ve kendisine en az zarar ve riskle en fazla alanı açan konulara odaklanıyor. Yoksa tekstilde plastik kullanılmasını yasaklamak en başta yapılması gereken. Çünkü tekstil doğal ekosistemlere en fazla mikroplastik bırakan sektör. Ancak bu adım yasa yapıcılar için mayınlı bir arazi o sebeple burada yürümek yerine en kolaydan başlamayı tercih ediyorlar. Yani pahada hafif ama reklamda ağır.

AB’nin plastik çöp sevkiyatı düzenlemesi

Uzun zamandır buradan ya da başka mecralardan beni takip edenler bilecektir ki plastik çöp ticaretinin bir sömürgecilik faaliyeti olduğunu ve dolayısıyla derhal yasaklanması gerektiğini her fırsatta ifade ediyorum. İşte bu söylev ve beraberindeki mücadelemiz kısmen de olsa bir karşılık buldu ve plastik çöp sevkiyatı için AB’den bir ses geldi. AB aldığı bir kararla 2.5 yıl içerisinde plastik çöplerin OECD üyesi olmayan ülkelere sevkiyatını yasaklama kararı aldı. OECD üyesi olan ülkelere dair de yeni düzenlemeler yayınlayacağını ve bunu da zorlaştıracağını belirtti.

Ancak henüz buna dair net bilgiler söz konusu değil. Yakında bunu öğreniriz ve Türkiye’nin çöp ithal edip edemeyeceğine dair bilgimiz netleşir. Ancak mevcut durumda bu düzenlemenin büyük bir risk taşıdığını da belirtmekte fayda var. Çünkü OECD üyesi olmayan ülkelere gitmeyecek olan çöplerin bize doğru yöneleceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Sonuç olarak bu dört olay 2023 yılının en önemli olayları. Artık bunların getirdiği miras ile 2024 yılına gireceğiz. Gönül isterdi ki Türkiye’den de güzel haberler paylaşalım ama maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Aslında bir güzel haber var. Bu haber de “Vatan Millet Sakarya” narası atıp çöp ithalatına karşı olanları çeşitli mecralarda hedef gösteren çöp tüccarlarının İsrail-Filistin meselesi üzerinden foyalarının meydana çıkıp ipliklerinin pazara düşmesi. Bu olay belki de tek olumlu haber olarak nitelendirilebilir.

Herkese plastiksiz mutlu ve mesut bir 2024 yılı geçirmelerini diliyorum.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.