Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

AB plastik çöp sevkiyatına kısıtlama getirdi, peki Türkiye’yi neler bekliyor?

0

Geçen ay İtalya’nın Napoli kentinde plastik çöp ticaretinin İtalya’daki birçok tarafının da katılımcı ve dinleyici olduğu bir toplantıda Avrupa’nın neden plastik atık ihracatından vazgeçmesi gerektiğini anlatmış ve katılımcılardan biriyle ilginç bir diyalog yaşamıştım. Çevre suçlarıyla mücadele eden İtalya’nın yasal bir organında çalışan katılımcı bana AB’nin komisyonda görüştüğü plastik atık sevkiyatına dair kısıtlama içeren yasa tasarısı hakkında ne düşündüğümü sormuş ve beklentimi merak ettiğini ifade etmişti. Ben de kendisine kapsamlı bir yasak kararı çıkmasa da en azından OECD üyesi olmayan ülkeler için bir yasağın çıkacağını ve üye ülkeler için de bazı kodlara yasaklama geleceğini kendimden emin bir şekilde ifade etmiştim. O da bana fazla iyimser olduğumu söylemişti.

Gerçekten de onun dediği gibi oldu ve ben iyimser kaldım. Çünkü AB kendi plastik çöpleriyle etkin bir şekilde baş etmek yerine yükü bir şekilde üzerinden atabileceği başka bir opsiyona yönelmeyi tercih etti.

OECD üyeliği kriterleri hayal kırıklığı yarattı

Durumu daha iyi anlamak için gelin süreci bir kere daha hatırlayalım. 2023’ün başlarında Avrupa Parlamentosu,  AB çöp sevkiyatlarını elden geçirmek amacıyla revize edilmiş bir yasa için müzakere etmeyi kabul etmiş ve plastik atıkların AB ve EFTA dışına ihraç edilmesi yasağının önerilmesini kararlaştırmıştı. Daha sonra, Atık Sevkiyat Yönetmeliği, yasama sürecinin üçlü aşamasına geçiş yapmış ve burada Avrupa Parlamentosu ve Konsey, Atık Sevkiyat Yönetmeliğinin son versiyonu üzerinde fikir birliğine varmak için müzakerelere başlamıştı. Ne yazık ki Konsey üyelerinin, AB plastik çöp ihracatının neden olacağı zararın önlenmesi konusunda benzer düzeyde bir kararlılık gösterememesi nedeniyle konunun nihayete erdirilmesi bu ay yapılan üçlü toplantıya kalmıştı.

İşte geçtiğimiz hafta yapılan bu üçlü toplantıda AB çöp sevkiyatına dair nihai karar verildi. En nihayetinde birkaç ay süren müzakerelerin ardından, Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve AB Konseyi’nin, AB’nin plastik çöp ticaretinin akıbetini belirledikleri kararı yayımlandı. İlan edilen yeni AB Atık Sevkiyat Yönetmeliği’ne göre AB, OECD üyesi olmayan ülkelere plastik çöp ihracatını iki buçuk yıl içinde sona erdirmeye karar verdi. OECD üyesi olmayan ülkeler açısından oldukça önemli olan bu karar, ne yazık ki OECD üyesi ülkeler için benzer bir kararın alınmamış olması nedeniyle gölgelendi dersek yeridir.  Yeni yönetmelikte OECD ülkeleri için ve AB içi plastik çöp sevkiyatlarına yönelik ne tür koruma politikalarının kabul edildiğini bilmiyoruz. Çünkü detaylar henüz açıklanmadı.

AB’nin kaçındığı çöp sorunu Türkiye’ye ihraç ediliyor

Bu köşeden de sıkça tekrar ettik. Plastik atık ticareti bir sömürü biçimidir ve derhal sonlandırılarak her ülkenin kendi çöpüyle ilgilendiği bir uluslararası düzenlemeye tabii tutulmalıdır. Örneğin AB, kişi başına en büyük plastik atık üreticisi ülkelerden biri!  Bu durum AB’yi aynı zamanda dünyanın en büyük plastik atık ihracatçılarından biri yapıyor. Örnek vermek gerekirse, 2022 yılında AB, bir milyon tondan fazla plastik çöpünün, yüzde 33’ünü tek başına Türkiye‘ye gönderdi. Yaklaşık 400 bin tona eşdeğer olan bu miktar Türkiye’nin kendi topladığı plastik çöp miktarına eş değer.

Dolayısıyla AB’nin kaçındığı çöpleri daha henüz kendi atık yönetim alt yapısını düzenleyememiş olan bir başka ülkeye göndermesi kabul edilemez. Bunun önlenmesi gerekiyor. İşte bu son çıkan düzenleme bunun için bir fırsattı ancak olması gerektiği gibi değerlendirilemedi. Peki, temel olarak hangi konularda mutabakata varıldı? Yapılan açıklamalardan hareketle Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Konsey’in şu konularda mutabakata vardığı görülüyor:

  • Plastik atıkların OECD üyesi olmayan ülkelere ihracatı 2,5 yıl içinde yasaklanacak
  • OECD ülkelerine plastik atık ihracatına ilişkin yükümlülükler güçlendirilecek
  • Başka bir AB ülkesine bertaraf edilmek üzere gönderilen atıkların nakliyesine yalnızca istisnai durumlarda izin verilecek.

Türkiye ikinci Çin olur mu?

Buradaki kilit nokta denetim mekanizmasının ne olacağıdır. Eğer ki mevcut denetim yaklaşımı kökten değiştirmezse değişimin Türkiye için hiçbir olumlu anlamı yok hatta oldukça riskli bir durum yaratacak. Çünkü denetimin işe yaramadığını Çin’den biliyoruz. Uçan kuşu bile takip edebilen dünyanın neredeyse en otoriter ülkelerinden biri olan Çin’in yapamadığı neyin tam olarak yapılacağını görmemiz gerekiyor. Hatta Çin örneğine kadar gitmemize bile gerek yok. Almanya’nın önünden ve arkasından müfettiş göndererek denetlediği 2B-3B Plast şirketlerinin neden olduğu skandal, denetim yapılan bir ortamda meydana gelmiş bir skandaldı. Yani denetim mekanizmalarının varlığı değil ne olduğu önemli. Çünkü mevcut denetim mekanizmasının işlevselliği oldukça şüpheli. Nereden mi biliyoruz? Sürekli denetlendiği iddia edilen Türkiye’nin geri dönüşü sektöründe her ay çıkan 10-15 adet yangından biliyoruz.

AB’nin bu düzenlemesi ile ortaya şöyle bir soru çıkıyor. AB’nin OECD üyesi olmayan ülkelere gönderdiği yaklaşık 700 bin ton plastik çöpe ne olacak? Bunun için birkaç ihtimal var.

  • Ya bu çöpler AB içinde bertaraf edilecek
  • Ya bu çöpler doğrudan Türkiye’deki yeni meraklı geri dönüşümcülere gönderilecek
  • Ya da bu çöpler diğer bir OECD üyesi ülke olan ülkelere gönderilecek ve oradan da üçüncü ülkelere nakledilecek.

Birinci ihtimal olması gereken! Ancak şimdilik bunun zayıf bir olasılık olduğunu ya da en azından AB’nin böyle bir niyeti olmadığını söylemek mümkün. Olsaydı tümden bir yasaklama yapardı. Diğer iki ihtimalin gerçekleşmesi daha olası! Çünkü mesela AB ile Latin Amerika ülkeleri arasında imzalanması planlanan gümrük muafiyet anlaşması, plastik çöpleri de kapsıyor. Özellikle Şili ve Meksika bu konudaki hedef ülkelerden. Bunun yanında diğer bir OECD hedef ülkesi de Türkiye. Yani diyebiliriz ki Türkiye ikinci bir Çin pozisyonuna yükselebilir ki bu da hiç hayırlı bir haber değil.

Ayrıca burada özel olarak şunu belirtmemek yanlış olur. Oldu ki AB oldukça sert bir kriter listesi yayınladı ve Türkiye’de bu şartları karşılayamadı. İşte o zaman Türkiye de yasaklı ülkeler listesine girebilir ve böylece AB’nin yaptığı iş alkışlanabilir. Henüz bu detaylara hâkim olmadığımız için bir şey diyemiyoruz o nedenle de erken konuşmanın da manası yok. Sonuç olarak artık cinin şişeden çıktığı bu yeni konjonktürde kimse kafasına estiği gibi sömürgecilik oynayamayacak.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.