Medya-İnternet

Yeni medya sizi çağırıyor

0

– İçerik ve biçimsel olarak her sene farklılaşan ve gelişen şenliğin bundan sonraki yıllar için devam edeceği aşikâr görünüyor, çünkü bu seneki meselelerinizden birisi de bir Alternatif Medya Platformu oluşturmaktı. Bu şenlikte buna dair ortaya nasıl doneler çıktı? Alternatif medya mecrası bir arada hareket etmeye başlayacak mı? Evetse, nasıl?

ÖZGECAN: Bu aslında üç şenliktir konuşulan bir konu. Özellikle haber ajanslarının bir platformlarının olması ve ortak haber paylaşmalarından yola çıkarak,“biz alternatif medyacıların da böyle bir platformu olsun”dan yola çıkan bir fikrimiz var ama “Nasıl olsun? Nasıl yapalım?” konusunda pek karar verememiştik. Bu sene de artık adını koyalım dediğimiz bir durum söz konusu. Yine tartıştık, daha katılımcı bir şekilde yine konuşuldu ama alternatif medya dediğimiz mecranın da kendince sıkıntıları var. En büyük sıkıntısı insan kaynağı. Yoğunluklu olarak gönüllü çalışılıyor ve herkes iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Naber Medya, Çapul TV, hepsinin dediği “Biz yaparız. Yapalım da gönüllüye, insan kaynağına ihtiyacımız var” oluyor. Karar verilen noktalardan bir tanesi de ortak bir platform kurup, bilgi ve deneyimleri paylaşmak. Örneğin, biz yeşiliz ve ekolojiyi biliyoruz. Bir başka mecra, hak haberciliğinde ya da LGBT haberciliğinde etkin. Yani farklı konularda insan gücüne sahip mecraların sahip oldukları haber kaynaklarını, kapasitesini paylaşabileceği bir destek mecrası yaratma meselesi konuşuldu. Hemen bir günde bir şey çıkmadı ama herkes bu konularda istekliydi. Daha sonraki toplantılarda daha net şekillenecektir ama böylesi bir ortak çaba arayışında herkes var.

SAVAŞ: Bence bir Alternatif Medya Platformu oluşturuldu ama bildiğimiz biçimlerden birisi şeklinde oluşmadı. Tabii ki, Alternatif Medya Şenliği Platformu’nun diğer platformlara benzeyecek hali yoktu. Bence bu üç şenlik boyunca kurduğumuz ilişkilerle birlikte bir Alternatif Medya Şenliği Ağı oluştu. Zaten hiyerarşik ya da otoriter bir yapının ortaya çıkma ihtimali yoktu. Ancak ağ şeklinde, kendiliğinden oluşan bir yapı, bizim katılımcı ruhumuzu yansıtabilirdi. Ben, o iletişim ağının oluştuğuna inanıyorum. Herkes birbirini tanıyor ve birbirimizle kolaylıkla iletişim kurabiliyoruz. Elimizde iletişim listeleri var. Mesela Üçüncü Alternatif Medya Şenliği’ne davette hiç sıkıntı çekmedik. Önceki medya şenliklerinde bizimle beraber çalışmış olan arkadaşlar kendi evlerine gelirmiş gibi geldiler ve bizimle birlikte çalıştılar. Bence bundan sonra mevcut iletişim ağının kendisi bir platform.

– Daha çok yurttaş haberciliğiyle ilgili merak ettiğim bir şey var. Anladığım ve bildiğim kadarıyla internet dediğimiz mecranın birçok paydasını alternatif medya içerisinde ifade edebilir durumdayız. Ama internette paylaşılan bilgilerin gerçekliği ve doğrulanabilirliği sıkıntılı bir alan. Habercilik kriterleri ve ilkelerinin belirlenmesi ve uygulanması konusunda da bir derdiniz olduğunu biliyorum. Medya şenliği içerisinde neyin haber olduğu, neyin olmadığı konusunda tartışmalarınız oldu mu?

 GİZEM: Gezi’nin hayatımıza katmış olduğu bir literatür var. “Kesin bilgi. RT” gibi. Herhangi bir bilginin yayılmazdan evvel doğruluğundan emin olma hali, habercilik başta olmak üzere birçok şeyin parçası. Ama bir anda yurttaş, gazeteci haline dönüşmüş ve bunu muhtemelen de farkında olmadan yapmış. Bir haberci kaygısıyla değil ama yaşadığı bütün bu süreçten sonra buna dönüşmüş kimseler için bu yeni tanıştıkları bir durum. Her şeyin haber olabileceği bir yana, tabii ki, onun doğruluğundan emin olunduktan sonra yayınlanması lazım. Bu olmadığı için türlü aksilikler yaşadık ki; bunlar, hem kişisel tecrübelerimizle, hem de etraftan duyduklarımızla sabit. Üç senedir iletilmek istenen “haber”in doğruluğundan emin olma konusunda çeşitli konuşmalar yapılıyor ki, herkesin tamamen hemfikir olduğu konulardan bir tanesi de bu. Zaten alternatif medya dediğimiz şey, ana habercilik unsurlarından ödün vermek değil ya da olmamalı.

– Aktivizmden ziyade habercilik yapmaktan bahsedebiliyor muyuz ve alternatif medyada ideolojik olarak enforme etmekle habercilik arasına çizgi ne kadar çekilebiliyor? Mesela bazı sosyal medya haber ağları kendilerine gelen bilgileri doğrulamadan yayınlayabiliyorlar. Üçüncü Medya Şenliği’nde bu meseleyi konuştunuz mu?

 ÖZGECAN: Şenlikte 140 Journos’tan bir arkadaş vardı. O deneyimlerini paylaştı. Teorik olarak nasıl baktıklarını ve nasıl elemeler yaptıklarını anlattı. Gezi’de hepimiz öğrendik. Onlar da aynı şekilde öğrendiklerini söylediler. Biz de Yeşil Gazete’de kendi kontrol mekanizmalarımızdan geçiriyoruz. Özellikle twitter üzerinden yürüyen alternatif medya platformları için teknik yöntemlerden faydalanarak, onların dediklerine göre, gelen resimlerin hangi cihazdan gönderildiğine kadar bilgi alınabiliyormuş. Bir nevi teyit mekanizması oluşturmuşlar. Diyebiliriz ki herkes teknik olarak teyit etmeye çalışıyor.

SAVAŞ: Böyle bir gündemi konuştuk ve Alternatif Medya Şenliği katılımcıları birbirlerini, orada olan ya da olmayan, Ötekilerin Postası’nı, Çapul Tv’yi örnekleriyle en az ana akım kadar eleştirdiler. Haberi nasıl doğrulayacağımızla ilgili basit mekanizmalar konuştuk, deneyimlerimizi paylaştık. Habere nasıl yaklaşmamız gerektiğiyle ilgili de konuştuk. Şenlikte bütün bunları içeren bir bölümümüz oldu. Alternatif medya etiğinin nasıl tasarlanabileceğine dair ön fikirler paylaşıldı ama ortaya yazılı bir metin çıkmadı. Doğrulamanın önemi üzerine kurgulu, habere doğru yerden bakmakla ilgili, insanların aklında ortalama bir fikir var. Mesela habere, hak haberciliği ya da barış haberciliği ilkeleriyle bakmak üzerine birtakım temel bilgiler paylaşıldı. Bence oldukça da verimliydi. Herkesin birbirini otosansürsüz eleştirebildiği bir yerdi. Gezi de çok eleştirildi ve o zamanki alternatif medya örneklerinden de bahsedildi. Onunla ilgili de özeleştiriler yapıldı. İdeolojiyle hareket edip haberde çarpıtma -bunun adı çarpıtma- yapılmasını konuştuk ve eleştirdik. Ama sonuçta habere bir yerden bakmak lazım. Sonuçta herkesin kendine ait habere baktığı bir yer var. Benim kendi adıma bildiğim iki temel bakış var. Birisi hak haberciliği, bir tanesi de barış haberciliği ve oralardan bakmak gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki, bunlar da ideolojik bir yer tarif ediyor ama bunlardan taviz vermek mümkün değil. Habere başka bir yerden bakmak istemeyiz. Habercilik etiğinin böyle bir şey olması gerekiyor. Bunları konuştuk, paylaştık ve herkes hemfikir oldu.

You may also like

Comments

Comments are closed.