Ana Sayfa Blog Sayfa 52

Altındağ’daki hayvan katliamına ilişkin soruşturma başlatıldı

Ankara, Altındağ’da köpeklerin öldürülmesi ve sonrasında ceset parçalarının atıldığı araziden görüntülerin paylaşılmasıyla ortaya çıkan olayla ilgili soruşturma açıldı.

DHA’nın aktardığına göre; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturma başlattı. Başsavcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında ifadesi alınan Altındağ Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Emre Ç., sahipsiz hayvanlara yönelik “çalışmalarının” 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu uyarınca yapıldığını belirtti.

Yeşil NoktaAnkara’da köpek katliamı: ‘Bakımevi’ adı altında ‘ölüm çukurları’ kazmaya devam ediyorlar

Olayın ‘hayvan katliamı‘ olmadığını iddia eden Emre Ç., “Hayvanlar, farklı zamanlarda alınmış olup, sadece köpek olmayıp kedi ve küçükbaş hayvan ölüsü de olay yerinde bulunmaktadır. Ölü hayvanların alındığına dair fotoğraflar elimizde mevcut olup delil olarak dosyaya sunmak istiyorum” dedi.

Geçici bakımevindeki bütün işlemlerin yasalara uygun olduğunu savunan Emre Ç., söz konusu hayvanların “sahipsiz” olduğunu, yapılacak işlemlerin yerel yönetimlerin sorumluluğunda bulunduğunu belirtti. Soruşturma kapsamında ifade alma ve delil toplama işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.

Belediyeden açıklama: Belediye Başkanımız hayvanseverdir

Altındağ Belediyesi’nin sosyal medya hesabından konuyla ilgili tepkilerin büyümesinin ardından yaptığı açıklamada haberlerin asılsız olduğu, Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin hayvansever olduğu belirtildi.

Altındağ Belediyesi’nden açıklama

 

Konuyla ilgili tepkilerin büyümesinin ardından belediyeden “asılsızdır” açıklaması yapıldı. Belediyenin açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

 

“Haberde bahsi geçen alan, Altındağ Belediyesi‘ne ait 5.000 m2 büyüklüğündeki, 150 kapasiteli geçici bakım evimizin yakınında bulunan hayvan mezarlığıdır. Bu mezarlık, gün içerisinde Altındağ sınırlarındaki mahallelerimizde doğal ölümü gerçekleşen ve/veya trafik kazalarına ya da enfeksiyona bağlı sebeplerle ölen sokak hayvanlarının gömüldüğü bir alandır.

 

Altındağ Belediyesi, diğer belediyelerde de olduğu gibi vatandaşlardan gelen ihbarlar üzerine haftalık ortalama 20-25 yaşamını yitiren hayvanları toplamaktadır ve sağlık / hijyen kurallarına uygun bir şekilde bu alana gömmektedir. Burası yine sınırlarımız içerisinde yer alan çevre köylerimizde benzer sebeplerle ölen koyun, eşek, at gibi küçük ve büyükbaş hayvan ölülerinin de gömüldüğü bir alandır. Yine kamuoyuna ‘hayvanların parçalanarak öldürüldüğü‘ şeklinde yansıyan haber, bölgemizde parçalanmış bir şekilde bulunan bir sokak köpeğinin vatandaşlarımızın ihbarı üzerine ekiplerimizce yerinden alınıp toplum sağlığına zarar vermeyecek şekilde gömülmesinden ibarettir.

 

Söz konusu köpeğin sokaktan alınırken çekilmiş fotoğrafları savcılığa sunulmuştur. Bununla birlikte söz konusu alan, Belediyemize ait kurban kesim alanının da yakınında olup; yakın zamanda idrak ettiğimiz kurban bayramında kurban ibadetini yerine getiren vatandaşlarımızın kurban kesiminin ardından alanda bıraktığı hayvan atıklarının da gömüldüğü bölgedir.

 

Bu açıklamaların ışığında kamuoyunda ‘katliam’ şeklinde lanse edilen haberler tamamen asılsızdır. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Ankara’da Belediyemizle yakın çalışan hayvan haklan dernekleri ve STK’ların da yakından bildiği üzere, hayvan severliğiyle tanınan bir belediye başkanıdır.

 

Çok yakında yapımına başlayacağımız Ankara’nın en büyük ve en modern hayvan rehabilitasyon tesisinin projesini hayata geçirme arzusunda olan bir belediyenin katliam yapması düşünülemez. Hayvan hakları konusuna bu zihniyetle yaklaşan bir Belediye Başkanı’nın ‘katliam’ yaptığının iddia edilmesi haksız bir suçlamadır. Hayvan hakları savunucularının hassasiyetine anlayışla yaklaşmakla birlikte, maruz kaldığımız ithamların haksızlığını belirtiyor, konuyu kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.”

Ne olmuştu?

Dün (8 Ağustos) akşam saatlerinde hayvan hakları aktivistleri hayvanların katledildiği iddiaları üzerine Altındağ’da ilgili bölgeye giderek oldukça geniş olan arazide hayvanları aradı. Arazide parçalanmış halde onlarca köpek bulundu.

Tepkilerin büyümesi üzerine jandarma ekipleri, Altındağ Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü çevresinde güvenlik önlemi aldı.

Hayvanseverler adına açıklama yapan veteriner hekim Elif Türker, alanda yaptıkları incelemede 11 köpek ölüsüne rastladıklarını belirterek, köpeklerin ölüm nedeninin belirlenmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.

Akdeniz foklarının yaşam alanına inşa edilen kaçak iskele söküldü

İzmir’in Karaburun ilçesinin Mordoğan Ayıbalığı Mevkii’nde bulunan Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde kaçak olarak inşa edilen iskelenin sökümü tamamlandı. İşletme önündeki doğal doku, denize uzanan kayalıklar eski haline kavuştu.
Sökülen iskele

Haziran 2023’te bölgedeki işletme tarafından “Kıyı Kanunu”na rağmen kıyı yapısını değiştirecek müdahale ile açılışı yapılan çelik ve betondan devasa iskele, kıyı alanında habitat tahribatına neden olmuştu.

İskele için halk ve Sualtı Araştırmaları Derneği/Akdeniz Foku Araştırma Grubu (SAD-AFAG) ve Karaburun Yerel Fok Komitesi, yetkililerle bir yıldan uzun süredir görüşüyordu.

SAD-AFAG’tan konuya ilişkin yapılan açıklamada Mordoğan Ayıbalığı’nın, Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından tescil edildiği üzere dünya çapında nesli tehlike altında olan Akdeniz foklarının ülkemizdeki nadir yavrulama ve yaşam alanları arasında bulunduğuna dikkat çekti.

Alanın mevcut hali

Akdeniz foklarının yaşam alanları ile birlikte korunması Türkiye’nin hem ulusal mevzuatı (Kıyı Kanunu, Çevre Kanunu, Hayvanları Koruma Kanunu) hem de taraf olunan uluslararası sözleşmelerle (Ramsar, Bern, Barcelona ve Biyoçeşitlilik Sözleşmeleri) taahhüt altında tutuluyor.

Ayıbalığı Mevkii’ndeki mağara, Akdeniz fokunun son sığınaklarından biri olarak biliniyor. Bu mağara ve çevresindeki karasal ve denizel alanın özellikle korunması gerektiği belirtiliyor.

Yeşil NoktaAkdeniz foklarının yaşam alanına inşa edilen kaçak iskele sökülüyor
Yeşil NoktaFokların yaşam alanına inşa edilen kaçak iskele yıkılamadı
Yeşil NoktaAkdeniz foklarına iyi haber: Mordoğan’daki kaçak iskele yıkılıyor
Yeşil Noktaİzmirli meslek odalarından Akdeniz foklarını korumaya yönelik çağrı: Karaburun’dan elinizi çekin

Bakanlığa çağrı

“Mağara önü, üstü ve çevre alanı titizlikle korunmalıdır” denilen SAD-AFAG açıklamasında ayrıca şunlar aktarılıyor:

 

“Ayıbalığı mağaralarının (ana mağaralar ile diğer kovuklar ve çatlaklar sistemi), ilgili su ürünleri tebliği gerekleri yerine getirilerek insan baskısından (yüzerek veya kanoyla fok mağaralarına girmek, turistik dalışlar yapmak, teknelerle önünde demir atmak, girmek, bekleme yapmak vs.) uzak tutulması gerekiyor.

 

Ayrıca ülkemizin de taraf olduğu Bern Sözleşmesi’ne göre nesli azalan canlılar habitatları ile birlikte kesin korunması gerekiyor. Ayıbalığı kayalıkları mevkiinde bulunan üreme mağarasının karasal alanındaki arazi kullanımında da mülkiyet-kullanım çelişkileri mevcut.

 

Bölgedeki işletmelerin Ayıbalığı kayalıkları kıyı alanının karasal alanına ilişkin yeni genişleme alanları oluşturma eğiliminde olma ihtimalini de hatırlatarak, Mordoğan İlave Uygulama İmar Planı Plan Hükümleri Revizyonunda özellikle Ayıbalığı koyu kıyılarına ve karasal bölgesine ilişkin yapılaşma kararları ve turizm faaliyetlerine kullanımı kısıtlayıcı özel kararlar getirilmesi gerektiği düşünülüyor.

Akdeniz Foku üreme mağaraları ve çevresindeki yapılaşmanın kontrol altına alınması amacıyla Mordoğan Ayıbalığı Koyu çevresine bir koruma statüsü gerekmektedir. Karaburun Yerel Fok Komitesi’nin bu konuda ilgili birimlere sunulmuş bir öneri koruma planı bulunuyor.

 

Kıyı alanlarında benzer kaçak yapılaşmaların tekrar yaşanmaması adına, SAD-AFAG ve Karaburun Yerel Fok Komitesi olarak T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nden Karaburun-Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planları sürecinde Mordoğan Ayıbalığı Mağarası denizel ve karasal alanını ‘Kesin Korunacak Hassas Alan‘ olarak ilan etmesini bekliyor ve Mordoğan Ayıbalığı kayalık kıyıları ve çevresini içerecek şekilde Ardıç Burnu ve Ziraat Kampı arasında denizel/kıyısal ve karasal alanın titizlikle korunması adına tüm ilgili ve yetkili kurumları göreve çağırıyoruz.”

 

Aşırı hava olayları spor organizasyonlarını ve sporcuları da etkiliyor

Son 20 yılda iklim krizinin spor aktiviteleri üzerindeki etkisi daha hissedilir hale gelirken aşırı sıcaklar, kuraklık, deniz seviyesindeki yükselme, seller ve yetersiz kar yağışı gibi iklim krizinin ortaya çıkardığı olumsuz koşullar oyuncuları, taraftarları ve spor tesislerini olumsuz etkiliyor.

AA’dan Yeter Ada Şeko’nun aktardığına göre; aşırı sıcaklar hafızayı, el kol koordinasyonunu ve konsantrasyonu olumsuz etkileyerek sporcuların performanslarını düşürürken güneş yanıklarının olumsuz etkileri, sporculardaki cilt kanseri risklerini artırıyor.

Yeşil NoktaAraştırma: Olimpiyatları vuran aşırı ‘ısı kubbesi’ küresel ısınma olmadan ‘imkansız’
Yeşil Nokta[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı
Yeşil NoktaKarton yataklardan geri dönüştürülmüş plastikten koltuklara: Paris Olimpiyat Oyunları ‘en çevreci’ olmak için neler yaptı?
Yeşil NoktaAteş halkaları: İklim değişikliği Olimpiyat Oyunları’nı tehdit ediyor

Görsel: Greensportsblog

Su kaybı, kas ağrıları, kalp rahatsızlıkları

Yüksek sıcaklıklar sonucu terleme oranındaki artış ise su kaybına, kas ağrılarına ve kalp rahatsızlıklarına sebep oluyor.

Bunların önüne geçebilmek için spor organizasyonları artık hem nem hem de sıcaklık açısından daha güvenli koşullar göz önünde bulundurularak planlanmaya çalışılıyor.

Alınan diğer önlemler arasında serinleme ve su ihtiyacı için müsabakalara daha fazla ara verilmesi, maçların günün daha serin zamanlarında oynanması, sporcular için ısıya alışma stratejileri geliştirilmesi, oyun ve yarış stratejisinde değişiklikler ve yeni spor kıyafetler tasarlanması bulunuyor.

Kuraklık olimpiyatları vurdu

Danimarka Spor Araştırmaları Enstitüsünce hazırlanan “Spor ve İklim Alanını Haritalama” başlıklı raporda, birçok spor organizasyonunun kötü hava koşulları sebebiyle iptal edildiği, iptal edilemeyen spor aktivitelerinin sporcuların ve taraftarların sağlıklarını riske attığı vurgulandı.

Raporda, iklim krizinin neden olduğu aşırı hava olaylarından örnekler de sıralandı.

İngiltere’nin ev sahipliğinde düzenlenen “One Day International” kriket turnuvasında aşırı yağışlardan etkilenen maç sayısı 2011’den bu yana iki kat artarken spor müsabakalarını etkileyen bir diğer faktör kuraklık oldu.

Güney Afrika’nın Cape Town kentinde 2018’de etkili olan kuraklık sonucu hem profesyonel hem de amatör futbolcuların su kullanımına çeşitli kısıtlamalar getirildi. Sporculardan 90 saniyeden fazla duş almamaları istenirken kulüplerin faaliyetlerine ara verildi. Kuraklık nedeniyle bazı oyun sahalarında çatlaklar görüldü.

Korttaki sıcaklığın 49 santigrat dereceyi bulduğu 2018 ABD Açık Tenis Turnuvası‘ndan 5 oyuncu sıcaklığa bağlı gerekçelerle çekilme kararı alırken turnuva organizatörleri, “sıcak hava politikası” kuralını uygulayarak set aralarını uzattı.

Karayipler’de 2019’da etkili olan kasırga, Anguilla ve Dominica‘daki kriket tesislerini yerle bir ederken Pasifik Okyanusu‘ndaki şiddetli tayfunlar 2019 Rugby Dünya Kupası‘nın iptal edilmesine neden oldu.

Fotoğraf: Gabriel Bouys

Japonya’da 2021’de düzenlenen Olimpiyat Oyunları da aşırı hava olaylarından etkilendi. Olimpiyatlar esnasında meydana gelen tayfun nedeniyle kürek ve sörf gibi spor müsabakaları yeniden takvimlendirilirken aynı dönemde Tokyo’da etkili olan sıcak dalgası sonucu tenis maçları ertelendi.

Kuzey Avrupa’daki deniz seviyesine yakın ülkelerde ve Almanya’nın batı kısımlarında şiddetli sellere yol açan 2021’deki Eunice fırtınası Hollanda’da bulunan Kyocera Stadyumu’nun çatısını uçururken Belçika‘daki Formula 1 pisti olumsuz etkilendi. Dünyanın ilk yapay kayak pisti olan Koningsee büyük hasar alırken Alman Olimpiyat Komitesi, spor tesislerinin uğradığı maddi zararın 100 milyon avro olduğunu açıkladı.

Güney Afrika‘nın Hint Okyanusu kıyısındaki KwaZulu-Natal vilayetinde 2022’de yaşanan seller, bölgedeki golf sahalarının çoğunu kullanılamaz hale getirdi. Aynı yıl yaz aylarında etkili olan şiddetli sıcak dalgaları New York Triatlonu‘nun kısaltılmasına ve Boston Triatlonu‘nun iptal edilmesine yol açtı.

Avrupa‘da kaydedilen en sıcak kışlardan biri olan 2023 kış mevsiminde yetersiz kar yağışı sonucu kayak pistlerindeki birçok spor etkinliği ertelendi veya iptal edildi.

Raporda, deniz seviyesindeki yükseliş nedeniyle tehdit altında olan stadyumlara da yer verildi.

Yeni Bordeaux Stadyumu’nun 2050’ye kadar tamamen sular altında kalması bekleniyor

İklim krizinin bu şiddette devamı halinde Fransa’nın Bordeaux kentindeki Yeni Bordeaux Stadyumu‘nun zemininin 2050’ye kadar tamamen, Almanya’nın Bremen kentindeki Weserstadion‘un zemininin ise kısmen sular altında kalması bekleniyor.

ABD’deki Jacksonville Jaguars Amerikan futbolu takımının TIAA Bank Field Stadyumu ile NBA takımlarından Miami Heat‘e ait American Airlines Arena’nın kısmi su baskınlarıyla karşı karşıya kalacağından endişe ediliyor.

İngiltere’de çeşitli liglerdeki 93 takımın 23’ünün, yani neredeyse her dört takımdan birinin stadyumunun 2050’ye gelindiğinde düzenli olarak su baskını yaşayacağı tahmin ediliyor. Bu stadyumlar arasında halihazırda Premier Lig‘de mücadele eden Southampton‘ın St Marys Stadı, Chelsea‘nin maçlarını oynadığı Stamford Bridge ve West Ham‘daki Londra Olimpiyat Stadı yer alıyor.

Ankara’da köpek katliamı: ‘Bakımevi’ adı altında ‘ölüm çukurları’ kazmaya devam ediyorlar

Uyarı: Haber birçok kişi için tetikleyici nitelikte olabilecek bilgiler ve görseller içermektedir.

*

Ankara, Altındağ’da köpeklerin parçalanarak öldürüldüğü ve bir araziye atıldığı ortaya çıktı. Dün (8 Ağustos) akşam saatlerinde hayvan hakları aktivistleri hayvanların katledildiği iddiaları üzerine Altındağ’da ilgili bölgeye giderek oldukça geniş olan arazide hayvanları aradı. Arazide parçalanmış halde onlarca köpek bulundu.

Gazeteci Umut Taştan, o alana ilişkin görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı, görüntülerde birçok hayvanın vücut bütünlüğünün bozularak parçalandığı görüldü.

Hayvan hakları aktivistleri, Altındağ Belediyesi’ne ait barınağa gittiğinde, barınağa ait birkaç kilometre uzaklıkta bir arazide çukurların açıldığını ve içinde öldürülmüş köpekler olduğunu gördü. Konuyla ilgili Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden şu açıklama yapıldı:

“Altındağ Belediyesine bağlı olan barınakta yaşanan olay, Ankara Büyükşehir Belediyesinin sorumluluk alanında değildir. Barınağın Ankara Büyükşehir Belediyesine ait olmadığını ve yaşanan bu katliamın takipçisi olacağımızı kamuoyuna önemle duyururuz.”

 

AKP’li vekillerin oylarıyla meclise getirilen, tüm tepkilere rağmen AKP-MHP’li vekillerin oy çokluğuyla TBMM’den geçirilerek yasalaştırılan teklifin üzerinden henüz günler geçti.

Tüm tepkilere rağmen Ağustos başında söz konusu teklifin yasalaştırılmasının ardından Niğde’den ilk katliam haberi gelmişti. Birçok hayvansever “toplu mezara” tepki göstermiş olayla ilgili suç duyurusunda bulunulmuştu.

Bir yandan köpekler katledilirken bir yandan da yurttaşlar, yasaya karşı sokakta yaşayan hayvanları korumaya, kurtarmaya ve haklarını dile getirmeye devam ediyor.

Konuya ilişkin HAYTAP tarafından yapılan açıklamada “’Bakımevi’ adı altında ‘ölüm çukurları’ kazmaya devam ediyorlar” denildi ve şunlar dile getirildi:

“Aldığımız ihbar üzerine Ankara Altındağ Hayvan Bakımevine intikal ettik. Sayısını bilemediğimiz ceset parçaları ve leş kokusuyla karşı karşıya kaldık… Özellikle yasaklı ırkların cesetleri mevcut. Trafik kazası diyorlar, yasaklı ırk bakımevinden nasıl çıkıp kaza geçirebilir? Kan kokan ellerinizi masum canlardan çekin! Olayın peşini bırakmıyoruz, bölgeden ayrılmıyoruz. Tüm yasal işlemler yapılacak…”

Katliam Yasası TBMM’den geçti, CHP ‘yürütmeyi durdurma’ için AYM’ye gidiyor

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi’nin balık haline mahkeme yeniden ‘dur’ dedi

Tekirdağ 1. İdare Mahkemesi, Balık ve Su Ürünleri Toptancı Hali projesi için gerekli olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun alınmadığını ve projenin yerleşim yerlerine yakın bir alanda planlandığını belirterek, balık hali projesini iptal etti.

Dava, balık haliyle ilgili verilen ÇED kararı olmadığı, ancak ÇED kararının alınması gerektiği, su ürünleri halinin mesken, işyeri, zararlı madde üreten tesisler ve benzeri yerlere yakın alanlarda kurulamayacağı düzenlemesine aykırı olduğu işaret edilerek açılmıştı.

İnşaatına başlanmıştı

İncelenen dava dosyasıyla ilgili olarak “1462 ada, 86 parselde kayıtlı taşınmazın bulunduğu alanın Tekirdağ Belediye Meclisinin 3 Mart 2006 tarihli ve 2006/00166 sayılı kararı ile belediye hizmet alanı olarak plan değişikliği yapılmasının sonrasında balık hali olarak kullanılmak üzere davalı idareye 27 Eylül 2006 tarihinde bedelsiz olarak devredildiği, belediye meclisinin dava konusu edilen kararı ile 2016-2019 yılların yatırım programına alındığı ve inşaatına başlanıldığı anlaşılmaktadır” denildi.

‘Hukuka aykırı’

İnşaatına başlanan tesisle iligili olarak dava kararında “[…] bahse konu taşınmazda yapılacak balık ve su ürünleri toptancı haline ilişkin olarak imar planlaması aşamasında gerekli analizlerin yapılmadığı, yönetmeliğin 7. Maddesi ile atıfta bulunan ÇED raporunun tanzimi ile ‘Çevresel Etkileri Önemsizdir’ veya ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararı alınmadığı gibi çevreye olumsuz etkilerinin azaltılmasının sağlanması amacıyla sağlık planı değişikliği sonrasında söz konusu tesisin yatırım programına alınmasına ilişkin dava konusu belediye meclisi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir” ifadeleri kullanıldı.

Bölgedeki yurttaşlar Mart 2023’te Yeşil Gazete’ye konuşmuş, Balık ve Su Ürünleri Hali projesi nedeniyle canlarının tehlikeye atıldığı belirtmişti:

“Balık ve Su Ürünleri Hali projesi nedeniyle bölgede yaşayan vatandaşların canı tehlikeye atıldı, çevresel zararlar dikkate alınmadan projeye devam edildi, özel mülklere ait ağaçlar ve bahçeler yok edildi. Bizler de hak mücadelemize ilişkin tüm hukuksal işlemleri gerçekleştiriyoruz”

Daha önce de, Mart 2023’te, Tekirdağ 1.İdare Mahkemesi, projenin özel hayata saygı hakkının ihlal edilmesi ve hukuka aykırı olması gerekçeleriyle iptal edilmesi gerektiği kararını vermişti.

 

Belediyenin balık haline ‘hukuka aykırı’ kararı: Özel hayata saygı hakkı ihlal edildi

Son 400 yılın en yüksek sıcaklık rekoru Büyük Set Resifi’ni tehdit ediyor

Avustralyalı araştırmacılara göre, son on yılda resif çevresinde kaydedilen sıcaklıklar son 400 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Aşırı sıcaklıklar, son dokuz yılda beş kitlesel beyazlama olayına neden oldu.

Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, iklim değişikliğinin tetiklediği artan sıcaklıklar, bu doğal dünya harikasını “varoluşsal bir tehdit” altında bırakıyor. Wollongong Üniversitesi‘nden Prof. Helen McGregor, “Bilim bize Büyük Set Resifi’nin tehlikede olduğunu söylüyor ve bilimin rehberliğinde hareket etmeliyiz” dedi.

BBC’nin aktardığına göre; çalışma, mercan iskeletlerinden alınan örneklerle yapıldı. Mercanlar, yüzyıllar boyunca çevrelerinde yaşanan değişikliklere dair kimyasal ipuçları bırakıyor. Araştırmacılar, bu kimyasal verileri İngiltere Hadley Merkezi’nin tarihsel deniz sıcaklık kayıtları ile karşılaştırdı. Sonuçlar, son on yılın, Büyük Set Resifi etrafındaki sıcaklıkların son 400 yılın en yüksek seviyesinde olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar mercan iskeletlerinin içinden alınan örnekleri inceledi. – Fotoğraf: Tane Sinclair-Taylor

Araştırmanın baş yazarı Dr. Benjamin Henley, “Ne yazık ki bu, resif için kötü bir haber” dedi.

Ancak küresel ısınmayı sınırlamak için birlikte hareket edilirse resifin ve diğer mercan resiflerinin mevcut durumlarını koruyarak hayatta kalabileceğini belirtti.

Mercanlar, belirli bir sıcaklık aralığında hayatta kalıp büyümeye adapte olmuştur ve oluşturdukları iskelet, diğer deniz canlıları için yaşam alanı sağlar.

‘Sıcaklıklar düşmezse, beyazlayan mercanlar toparlanma şansı bulamaz’

Mercanlar, içinde yaşayan ve onlara yiyecek sağlayan alglerle sembiyotik (ortakyaşar) bir ilişki içerisinde bulunuyor. Ancak deniz sıcaklıkları çok yükseldiğinde, mercanlar bu algleri dışarı atıyor ve beyazlaşıyor.

Dr. Henley, beyazlaşan mercanların zamanla kahverengiye döndüğünü belirterek “Eğer sıcaklıklar düşmezse, beyazlayan mercanlar toparlanma şansı bulamaz” diyor.

 

Büyük Set Resifi, şu anda UNESCO Dünya Mirası listesinde. Bilim insanları, bu araştırmanın UNESCO’yu ikna ederek resife “tehlike altında” statüsü verilmesini sağlayabileceğini umuyor.

Prof. McGregor, bu statünün dünya genelinde sorunun ciddiyeti hakkında güçlü bir mesaj göndereceğini belirtiyor ve şunları dile getiriyor:

“Ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Sadece politikayı bir kenara bırakıp harekete geçmeliyiz.”

Buzulların depresif rekoru: Alpler’den Arktik’e buzullar küçülüyor

Uluslararası bir bilim ekibi tarafından yapılan yeni bir çalışma, tropik bölgelerdeki buzulların beklenenden daha hızlı eridiğini ve araştırmacıların yıllarca görmeyi beklemediği boyutlara kadar gerilediğini ortaya koyuyor.

“Bu durum bizi gerçekten şaşırttı,” diyor California Üniversitesi, Berkeley’den paleoklimatolog Andrew Gorin ve ekliyor:

 “Bu, dünyanın en az bir bölgesinin, insan uygarlığının gelişimini destekleyen elverişli iklim koşullarını artık aştığının açık bir kanıtı.”

Sciencealert’ten Tessa Koumoundouros’un aktardığına göre; Gorin ve ekibi, And Dağları’ndaki buzulların çevresindeki minerallerde beklenmedik şekilde düşük seviyede berilyum-10 ve karbon-14 izotopları buldu. Bu, bu kayaların en son 11 bin 700 yıl önce güneşin ısısını hissettiğini gösteriyor. Bu durum, bu dağlık bölgenin Holosen döneminden beri böyle düşük bir buzullaşma seviyesini görmediği anlamına geliyor.

Buzullar, kış boyunca kar formunda su toplar ve yazın eriyerek bu suyu serbest bırakır, bu da milyarlarca insan için su kaynağı sağlar. Ancak buzullar geri çekildikçe, bu tatlı su kaynakları da azalıyor. And bölgesi, bu durumun bir sonucu olarak rekor kıran kuraklıklar ve su sıkıntıları yaşıyor, aynı zamanda eriyen buzulların oluşturduğu havuzların patlaması sonucu ölümcül sellere maruz kalıyor.

Ancak bu sorun yalnızca Andlarla sınırlı değil. Himalayalar‘dan Alaska‘ya kadar hızlanan buzul erimesi daha önceki araştırmalarda da tespit edilmişti.

Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden yer bilimci Shaun Marcott, “Buzullar, bulundukları iklim sistemine çok duyarlıdır” diyor ve ekliyor:

“Bu buzullara bakarak, Batı Amerika Birleşik Devletleri gibi yerlerde buzulsuz bir gelecekte nelerle karşılaşabileceğimizi hayal edebilirsiniz.”

Geri çekilen buzullardan azalan eriyik suyu ve yükselen denizlerden gelen tuzlu su istilası nedeniyle, Magdalena ve Ganj gibi büyük nehirlerin akışlarında yıkıcı düşüşler yaşanması bekleniyor. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres de bu durumun, su arayışıyla büyük nüfusların göç etmesine neden olabileceği yönünde uyarıda bulundu.

Himalayalar’dan kaynaklanan 10 büyük nehrin 1,3 milyar insanın tatlı su ihtiyacını karşıladığına dikkat çeken Guterres, iklim değişikliğinin etkilerinin giderek artacağına işaret ediyor.

Yakın zamanda yapılan başka bir çalışma, yerel çevrenin buzsuz bir ortamda ne kadar hızlı değişebileceğini ortaya koydu. Monash Üniversitesi’nden buzulbilimci Levan Tielidze liderliğindeki bir araştırma ekibi, buzulların geri çekilmesiyle yeni yaşam formlarının hızla eski türlerin yerini aldığını buldu. Ancak bu kaybın ve yeni türlerin kurduğu etkileşimlerin sonuçları henüz net değil.

Tielidze buzulların geri çekilmesinin, iklim değişikliğinin en belirgin işaretlerinden biri olduğunu belirterek “Alpler’den Arktik’e kadar, dünya çapında buzullar küçülüyor ve bu, dağlık bölgelerde ve kutup buzullarının etrafında giderek daha geniş alanların açığa çıkmasına neden oluyor” diyor.

Milas’ta orman yangınında ikinci gün: Bir köy boşaltıldı

Muğla‘nın Milas ilçesinde, kırsal Sekköy Mahallesi’ndeki ormanda dün öğle saatlerinde başlayan yangına havadan ve karadan müdahale sürüyor.

Yangına ilk etapta havadan sekiz helikopter ve dört uçak ile müdahale edilirken, karadan 32 arazöz, 160 orman işçisi, jandarmaya bağlı üç TOMA, Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı 10 itfaiye aracı, yedi su tankeri, beş ilk müdahale aracı, üç dozer, Yeniköy- Kemerköy Termik Santrali’ne bağlı yedi itfaiye aracı ve çok sayıda gönüllü ile müdahale edildi.

Havanın kararmasıyla birlikte iki gece görüşlü helikopter kullanıma alındı. Muğla Valisi İdris Akbıyık ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, yangın bölgesine gelerek incelemelerde bulundu.

Yeşil NoktaBakanlık uyardı: Sıcaklık artışıyla birlikte orman yangını riski de artıyor

Çakıralan köyü boşaltıldı

Yangının yerleşim yerlerine yaklaşmasıyla Çakıralan köyü tedbir amaçlı boşaltıldı. 60 haneli ve 350 nüfuslu köyde bir ahır zarar görürken, alevler bölgedeki mezarlığa kadar ulaştı.

Yangının elektrik tellerinden çıkmış olabileceği sanılıyor.

Havanın aydınlanmasıyla birlikte, yangına uçak ve helikopter ile müdahale yeniden başladı. Yangının kontrol altına alınabilmesi için havadan ve karadan müdahale devam ediyor. Yangının etrafının çevrildiği belirtildi.

Ormanlar neden yanıyor, sonuçları neler?

Belirli bir bölgedeki yangın için doğrudan iklim değişikliğini sorumlu tutmak zor. Ancak, son aylarda Türkiye’nin de içinde bulunduğu; iklim değişikliğine bağlı aşırı sıcaklık artışlarının kuruttuğu otların toprağı kurutması, ormanların yangınlara daha dayanıksız hale getiriyor.  Diğer yandan yağış miktarının düşmesi de kuraklığı tetikliyor ve bitki örtüsünü kurutuyor.

Orman yangınlarıyla beraber, ağaçlar hapsettikleri karbondioksiti de geri bırakıyor ve bu, atmosferde sera gazının birikmesi döngüsüne olumsuz katkıda bulunuyor.

Yangınlar sırasında havaya saçılan partiküller ise kilometrelerce uzağa taşınabiliyor. Hava kalitesini düşüren bu durum, organlara zarar verebiliyor.

‘İklim krizi dünya genelinde gece ısınmasında tehlikeli bir artışa yol açıyor’

Kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasıyla ortaya çıkan iklim değişikliği, küresel ölçekte milyarlarca insan için gece sıcaklıklarının artmasına yol açarken, uzmanlar aşırı sıcaklar ve uyku bozuklukları nedeniyle halk sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşabileceği uyarısında bulunuyor

Climate Central tarafından yapılan yeni bir analize göre, iklim değişikliği dünya genelinde gece ısınmasında tehlikeli bir artışa yol açıyor. Yılda yaklaşık 2,4 milyar insan, iklim değişikliği nedeniyle minimum sıcaklıkların 25°C’nin üzerinde olduğu en az iki hafta daha yaşıyor. Giderek daha fazla gecenin konforlu ve güvenli sıcaklıkların üzerine çıkmasıyla birlikte, sağlık uzmanları iklim kaynaklı uyku yoksunluğu, akut ve kronik hastalıklar ve ruh sağlığı sorunları salgını konusunda uyarıda bulunuyor.

Kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtların yakılması ve ormanların kesilmesi sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği nedeniyle dünya ısındıkça gece sıcaklıkları gündüz sıcaklıklarından daha da hızlı arttı.

Kanıtlar, 25°C ve 20°C’nin, hatta 18°C’nin üzerindeki gecelerin uyku ve sağlığı olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor. Climate Central, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bu sıcak geceleri nasıl artırdığını ve 2014-2023 yılları arasında her yıl kaç kişinin etkilendiğini analiz etti. Analiz sonucunda ortalama olarak;

  • Yılda yaklaşık 2,4 milyar insan, iklim değişikliği nedeniyle en az 2 hafta daha 25°C’nin üzerinde gece yaşıyor.

  • 1,3 milyardan fazla insan, iklim değişikliği nedeniyle gece sıcaklıklarının 20°C’yi aştığı yılda en az 2 hafta daha yaşadı.

Araştırmaya göre; yüksek gece sıcaklıkları, vücudun soğumasını ve gündüz sıcağından kurtulmasını engellediği için özellikle tehlikeli. Bu durum felç, diğer kardiyovasküler rahatsızlıklar ve ölüm riskini artırıyor. Sıcak geceler aynı zamanda dünya genelinde uyku kalitesini ve süresini de düşürüyor; bu da fiziksel ve zihinsel sağlık, bilişsel işlevsellik ve çocukların beyin gelişimi ve öğrenmesi üzerinde çok çeşitli olumsuz etkilere sahip. Kısa ve kalitesiz uyku aynı zamanda beklenen yaşam süresini kısaltabilir ve kaza ve yaralanma risklerini artırabilir.

Sıcak geceler, bebekler, yaşlılar ve hamile kadınlar da dahil olmak üzere daha hassas gruplar üzerinde orantısız etkilere sahip. Yüksek gece sıcaklıklarının etkileri ülkeler arasında ve içinde de farklılık gösterirken kısmen konut kalitesi ve klimaya erişimdeki farklılıklar nedeniyle düşük gelirli nüfus orantısız bir şekilde etkileniyor. Sıcak gecelerin etkileri, kentsel alanlarda çevrelerine kıyasla önemli ölçüde daha yüksek sıcaklıklara yol açabilen ısı adası etkileri nedeniyle şehirlerde daha da kötüleşebilir.

Bu analizde binaların içinden ziyade dışarıda ölçülen sıcaklıklar kullanılıyor. Dışarıdaki 20°C veya 25°C’lik bir sıcaklık, aşırı ısınmaya daha yatkın konut tipleri, havalandırma eksikliği ve sıkışmış ısı gibi bir dizi faktör nedeniyle insanların evlerinde daha da sıcak hissedilebilir.

Analiz: Barınma imkanı olmayanlar için durum çok daha kötü

Barınma imkanı olmayanlar, ülke içinde yerinden edilmiş insanlar, mülteci kamplarında ve çatışma bölgelerinde yaşayanlar için geceleri iklimin neden olduğu aşırı sıcaklar, zaten güvencesiz ve tehlikeli olan yaşam koşullarını daha da kötüleştiriyor, pek çok kişi derme çatma çadırlarda veya ısıyı hapseden yapılarda uyuyor.

Bu bulgular, başta fosil yakıtların neden olduğu iklim değişikliğinin daha aşırı ve daha olası hale getirdiği, dünya çapında devam eden rekor kıran sıcak dalgalarının arka planında ortaya çıkıyor.

Haziran 2024, küresel sıcaklıkların 1850 yılına göre 1,5°C daha yüksek olduğu on bir ayın ardından, sanayi öncesi seviyelerin 1,6°C üzerine çıkarak üst üste en sıcak on üçüncü ay olarak kayıtlara geçti. Temmuz ayında bir hafta içinde iki kez rekor kırılarak 120 bin yılı aşkın bir süredir dünyanın en sıcak günü yaşandı.

Climate Central İklim Etkileri Araştırma Görevlisi Michelle Young şunları söyledi:

“Analizimiz, Endonezya‘dan Irak‘a ve İtalya‘ya, iklim değişikliğinin gece sıcaklıklarının artmasına yol açtığını ve son on yılda iklim değişikliği nedeniyle 2,4 milyar insanın yılda en az 2 hafta daha 25°C’nin üzerinde geceler yaşadığını gösteriyor.

Bu bulgular, iklimin neden olduğu gece sıcağı, uyku yoksunluğu ve beraberinde gelen fiziksel ve ruhsal sağlık etkileri nedeniyle bozulan pek çok yaşamla birlikte, ısınan bir dünyanın insan üzerindeki etkilerini bir kez daha hatırlatıyor.

2024 yılının kayıtlara geçen en sıcak yıl olacağı düşünüldüğünde, küresel sıcaklıkların daha da artmasını önlemek için petrol, kömür ve gaz gibi fosil yakıtların yakılmasını durdurmak ve ormanları korumak hiç bu kadar önemli olmamıştı.”

Çocuk Doktoru ve Tıp Topluluğu İklim ve Sağlık Konsorsiyumu İcra Direktörü Lisa Patel, bu analizin, iklim krizinin aynı zamanda ölümcül sonuçları olan bir halk sağlığı krizi olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi:

“Dünya geceleri gündüz olduğundan daha hızlı ısınıyor ve bedenlerimiz buna ayak uyduramıyor. Yüksek gece sıcaklıklarının, günün sıcağından kurtulmamızı ve her ikisi de insan sağlığı ve refahı için gerekli olan düzgün bir gece uykusu almamızı engellediğini biliyoruz.

İklim değişikliğinin neden olduğu sıcak ve uykusuz geceler, geceleri ölümcül aşırı ısınma riski daha yüksek olan bebek veya büyükanne-babadan, doğum öncesinde, sırasında veya sonrasında sorun yaşama olasılığı daha yüksek olan anne adayına ve evde geceleri serinletecek kliması olmadığı için haftalarca okulda uyanık kalamayan çocuğa kadar bir dizi olumsuz etkiye sahiptir.

Çocuklarımıza daha sağlıklı, daha güvenli ve daha adil bir gelecek inşa etmek için fosil yakıt çağını acilen sona erdirmeli, halk sağlığını iklim politikasına dahil etmeli ve sağlık sistemlerimizi iklim değişikliğinin halihazırda neden olduğu ciddi etkilerle başa çıkmaya hazırlamalıyız.”

Uluslararası Hemşireler Konseyi’nden Hemşirelik ve Sağlık Politikası Analisti Dr Gill Adynski, “Hemşireler olarak, iklim değişikliğinin bireylerin sağlığı ve refahı üzerindeki önemli etkilerine ilk elden tanık oluyoruz. Artan gece sıcaklıkları uykuyu bozuyor ve özellikle kırılgan nüfuslarda uzun vadeli sağlık sorunlarına katkıda bulunuyor. Bu, hemşirelerin her gün gördüğü iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerine bir örnek daha” dedi ve ekledi:

“Hemşireler iklimle ilgili felaketlerde ön saflarda yer almakta, bakım sağlamakta ve ülkeler arasında var olan iklim adaletsizliklerine tanıklık etmektedir. Hem iklim değişikliğini azaltacak hem de değişen dünyaya hazırlanacaksak, bu değişikliklerle ve iklim değişikliğiyle ilgili sağlık sorunlarıyla yüzleşen ön saflardaki sağlık çalışanlarının seslerini temsil edecek liderlik pozisyonlarında hemşirelere ihtiyacımız var.”

Son olarak Laureate Beyin Araştırmaları Enstitüsü’nde Çevresel Ruh Sağlığından Sorumlu Baş Bilim İnsanı Nick Obradovich ise “Bilimsel araştırmalarımız, daha yüksek gece sıcaklıklarının uykuya zarar verdiğini ortaya koydu” diyerek Climate Central’ın yeni küresel raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

“Geceleri ısının bu şekilde yükselmesi – buna bağlı uyku kaybıyla birlikte – bir dizi fiziksel ve ruhsal sağlık riskini de beraberinde getiriyor. Düşük gelirli insanlar ve yaşlılar gibi bazı demografik gruplar ve gruplar özellikle kötü etkileniyor. Uyku, refahın kritik bir bileşenidir ve bunu korumak için insanların daha sıcak gece sıcaklıklarına uyum sağlamalarına yardımcı olurken, gelecekte bu sıcaklıkların zaman içinde artma derecesini azaltmaya çalışmamız gerekecek.” 

Analizde üç sıcaklık eşiği kullanıldı

Üç sıcaklık eşiği kullanılarak gerçekleştirilen analizde;

Latmos’da zeytinlik alana yapılmak istenen tesis yargıya taşındı

Aydın ve Muğla sınırları içine yayılan Latmos Dağları’na yönelik taş ocağı tehditi her geçen gün daha da büyüyor.

Dağın yanı başında, kapladıkları alan gittikçe artan ocaklar bölgenin tarihine, kültürüne, jeolojik yapısına ve canlı yaşamına geri dönülmez zararlar veriyor.

Son olarak 8 bin 500 yıllık kaya resimlerinin bulunduğu dünyadaki ender jeolojik yapılardan birisine sahip Latmos’un eteklerinde bu sefer taş ocağı kırma tesisi kurulması için onay verilmişti.

Yeşil NoktaLatmos’ta büyük buluşma: Halk Sakarkaya’da maden şirketine karşı bir araya geldi
Yeşil NoktaLatmos Dağları’nda maden tehdidine karşı halk harekete geçti
Yeşil NoktaLatmos Dağı’na iyi haber: Mahkeme maden şirketinin izinlerini iptal etti
Yeşil NoktaLatmos Dağı’nda maden tehdidi büyüyor: Çörlen’e kepçeler girdi
Yeşil NoktaDünyanın hayran kaldığı “Latmos” yeni bir tehdit altında

Latmos Platformu projeyi yargıya taşıdı. Aydın İdare Mahkemesi‘nde açılan davada, bölge için verilen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali istendi.