Kömür, petrol ve doğal gazın yakılmasıyla ortaya çıkan iklim değişikliği, küresel ölçekte milyarlarca insan için gece sıcaklıklarının artmasına yol açarken, uzmanlar aşırı sıcaklar ve uyku bozuklukları nedeniyle halk sağlığı üzerinde ciddi etkiler oluşabileceği uyarısında bulunuyor
Climate Central tarafından yapılan yeni bir analize göre, iklim değişikliği dünya genelinde gece ısınmasında tehlikeli bir artışa yol açıyor. Yılda yaklaşık 2,4 milyar insan, iklim değişikliği nedeniyle minimum sıcaklıkların 25°C’nin üzerinde olduğu en az iki hafta daha yaşıyor. Giderek daha fazla gecenin konforlu ve güvenli sıcaklıkların üzerine çıkmasıyla birlikte, sağlık uzmanları iklim kaynaklı uyku yoksunluğu, akut ve kronik hastalıklar ve ruh sağlığı sorunları salgını konusunda uyarıda bulunuyor.
Kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtların yakılması ve ormanların kesilmesi sonucu ortaya çıkan iklim değişikliği nedeniyle dünya ısındıkça gece sıcaklıkları gündüz sıcaklıklarından daha da hızlı arttı.
Kanıtlar, 25°C ve 20°C’nin, hatta 18°C’nin üzerindeki gecelerin uyku ve sağlığı olumsuz etkileyebileceğini gösteriyor. Climate Central, insan kaynaklı iklim değişikliğinin bu sıcak geceleri nasıl artırdığını ve 2014-2023 yılları arasında her yıl kaç kişinin etkilendiğini analiz etti. Analiz sonucunda ortalama olarak;
-
Yılda yaklaşık 2,4 milyar insan, iklim değişikliği nedeniyle en az 2 hafta daha 25°C’nin üzerinde gece yaşıyor.
-
1,3 milyardan fazla insan, iklim değişikliği nedeniyle gece sıcaklıklarının 20°C’yi aştığı yılda en az 2 hafta daha yaşadı.
Araştırmaya göre; yüksek gece sıcaklıkları, vücudun soğumasını ve gündüz sıcağından kurtulmasını engellediği için özellikle tehlikeli. Bu durum felç, diğer kardiyovasküler rahatsızlıklar ve ölüm riskini artırıyor. Sıcak geceler aynı zamanda dünya genelinde uyku kalitesini ve süresini de düşürüyor; bu da fiziksel ve zihinsel sağlık, bilişsel işlevsellik ve çocukların beyin gelişimi ve öğrenmesi üzerinde çok çeşitli olumsuz etkilere sahip. Kısa ve kalitesiz uyku aynı zamanda beklenen yaşam süresini kısaltabilir ve kaza ve yaralanma risklerini artırabilir.
Sıcak geceler, bebekler, yaşlılar ve hamile kadınlar da dahil olmak üzere daha hassas gruplar üzerinde orantısız etkilere sahip. Yüksek gece sıcaklıklarının etkileri ülkeler arasında ve içinde de farklılık gösterirken kısmen konut kalitesi ve klimaya erişimdeki farklılıklar nedeniyle düşük gelirli nüfus orantısız bir şekilde etkileniyor. Sıcak gecelerin etkileri, kentsel alanlarda çevrelerine kıyasla önemli ölçüde daha yüksek sıcaklıklara yol açabilen ısı adası etkileri nedeniyle şehirlerde daha da kötüleşebilir.
Bu analizde binaların içinden ziyade dışarıda ölçülen sıcaklıklar kullanılıyor. Dışarıdaki 20°C veya 25°C’lik bir sıcaklık, aşırı ısınmaya daha yatkın konut tipleri, havalandırma eksikliği ve sıkışmış ısı gibi bir dizi faktör nedeniyle insanların evlerinde daha da sıcak hissedilebilir.
Analiz: Barınma imkanı olmayanlar için durum çok daha kötü
Barınma imkanı olmayanlar, ülke içinde yerinden edilmiş insanlar, mülteci kamplarında ve çatışma bölgelerinde yaşayanlar için geceleri iklimin neden olduğu aşırı sıcaklar, zaten güvencesiz ve tehlikeli olan yaşam koşullarını daha da kötüleştiriyor, pek çok kişi derme çatma çadırlarda veya ısıyı hapseden yapılarda uyuyor.
Bu bulgular, başta fosil yakıtların neden olduğu iklim değişikliğinin daha aşırı ve daha olası hale getirdiği, dünya çapında devam eden rekor kıran sıcak dalgalarının arka planında ortaya çıkıyor.
Haziran 2024, küresel sıcaklıkların 1850 yılına göre 1,5°C daha yüksek olduğu on bir ayın ardından, sanayi öncesi seviyelerin 1,6°C üzerine çıkarak üst üste en sıcak on üçüncü ay olarak kayıtlara geçti. Temmuz ayında bir hafta içinde iki kez rekor kırılarak 120 bin yılı aşkın bir süredir dünyanın en sıcak günü yaşandı.
Climate Central İklim Etkileri Araştırma Görevlisi Michelle Young şunları söyledi:
“Analizimiz, Endonezya‘dan Irak‘a ve İtalya‘ya, iklim değişikliğinin gece sıcaklıklarının artmasına yol açtığını ve son on yılda iklim değişikliği nedeniyle 2,4 milyar insanın yılda en az 2 hafta daha 25°C’nin üzerinde geceler yaşadığını gösteriyor.
Bu bulgular, iklimin neden olduğu gece sıcağı, uyku yoksunluğu ve beraberinde gelen fiziksel ve ruhsal sağlık etkileri nedeniyle bozulan pek çok yaşamla birlikte, ısınan bir dünyanın insan üzerindeki etkilerini bir kez daha hatırlatıyor.
2024 yılının kayıtlara geçen en sıcak yıl olacağı düşünüldüğünde, küresel sıcaklıkların daha da artmasını önlemek için petrol, kömür ve gaz gibi fosil yakıtların yakılmasını durdurmak ve ormanları korumak hiç bu kadar önemli olmamıştı.”
Çocuk Doktoru ve Tıp Topluluğu İklim ve Sağlık Konsorsiyumu İcra Direktörü Lisa Patel, bu analizin, iklim krizinin aynı zamanda ölümcül sonuçları olan bir halk sağlığı krizi olduğunu vurgulayarak şunları dile getirdi:
“Dünya geceleri gündüz olduğundan daha hızlı ısınıyor ve bedenlerimiz buna ayak uyduramıyor. Yüksek gece sıcaklıklarının, günün sıcağından kurtulmamızı ve her ikisi de insan sağlığı ve refahı için gerekli olan düzgün bir gece uykusu almamızı engellediğini biliyoruz.
İklim değişikliğinin neden olduğu sıcak ve uykusuz geceler, geceleri ölümcül aşırı ısınma riski daha yüksek olan bebek veya büyükanne-babadan, doğum öncesinde, sırasında veya sonrasında sorun yaşama olasılığı daha yüksek olan anne adayına ve evde geceleri serinletecek kliması olmadığı için haftalarca okulda uyanık kalamayan çocuğa kadar bir dizi olumsuz etkiye sahiptir.
Çocuklarımıza daha sağlıklı, daha güvenli ve daha adil bir gelecek inşa etmek için fosil yakıt çağını acilen sona erdirmeli, halk sağlığını iklim politikasına dahil etmeli ve sağlık sistemlerimizi iklim değişikliğinin halihazırda neden olduğu ciddi etkilerle başa çıkmaya hazırlamalıyız.”
Uluslararası Hemşireler Konseyi’nden Hemşirelik ve Sağlık Politikası Analisti Dr Gill Adynski, “Hemşireler olarak, iklim değişikliğinin bireylerin sağlığı ve refahı üzerindeki önemli etkilerine ilk elden tanık oluyoruz. Artan gece sıcaklıkları uykuyu bozuyor ve özellikle kırılgan nüfuslarda uzun vadeli sağlık sorunlarına katkıda bulunuyor. Bu, hemşirelerin her gün gördüğü iklim değişikliğinin sağlık üzerindeki etkilerine bir örnek daha” dedi ve ekledi:
“Hemşireler iklimle ilgili felaketlerde ön saflarda yer almakta, bakım sağlamakta ve ülkeler arasında var olan iklim adaletsizliklerine tanıklık etmektedir. Hem iklim değişikliğini azaltacak hem de değişen dünyaya hazırlanacaksak, bu değişikliklerle ve iklim değişikliğiyle ilgili sağlık sorunlarıyla yüzleşen ön saflardaki sağlık çalışanlarının seslerini temsil edecek liderlik pozisyonlarında hemşirelere ihtiyacımız var.”
Son olarak Laureate Beyin Araştırmaları Enstitüsü’nde Çevresel Ruh Sağlığından Sorumlu Baş Bilim İnsanı Nick Obradovich ise “Bilimsel araştırmalarımız, daha yüksek gece sıcaklıklarının uykuya zarar verdiğini ortaya koydu” diyerek Climate Central’ın yeni küresel raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
“Geceleri ısının bu şekilde yükselmesi – buna bağlı uyku kaybıyla birlikte – bir dizi fiziksel ve ruhsal sağlık riskini de beraberinde getiriyor. Düşük gelirli insanlar ve yaşlılar gibi bazı demografik gruplar ve gruplar özellikle kötü etkileniyor. Uyku, refahın kritik bir bileşenidir ve bunu korumak için insanların daha sıcak gece sıcaklıklarına uyum sağlamalarına yardımcı olurken, gelecekte bu sıcaklıkların zaman içinde artma derecesini azaltmaya çalışmamız gerekecek.”
Analizde üç sıcaklık eşiği kullanıldı
Üç sıcaklık eşiği kullanılarak gerçekleştirilen analizde;
- 18°C: Bu sıcaklıkta veya civarında uyumanın uyku süresi ve kalitesi için ideal olduğuna dair kanıtlar var. Örneğin, İngiltere’deki The Sleep Charity, uyku için ideal yatak odası sıcaklığını 16°C ile 18°C arasında tanımlıyor.
- 20°C: İklim Değişikliği Tespit ve Endeksleri Uzman Ekibi (ETCCDI) Tropik Geceleri günlük minimum sıcaklığın 20°C’yi aştığı zamanlar olarak tanımlıyor. Bu eşik Avrupa’daki çeşitli meteoroloji kurumları tarafından kullanılmıştır (İspanya, Fransa, İsviçre, Almanya, İrlanda, Birleşik Krallık dahil). Buna ek olarak, Avrupa Çevre Ajansı’nın “Tropik Geceler endeksi“, gece boyunca vücut sıcaklığının soğumasını engelleyerek fizyolojik rahatsızlığa neden olan ve insan sağlığını etkileyen minimum gece sıcaklığının en az 20°C olduğu yıllık gün sayısı olarak tanımlanıyor. ABD’de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri geceleri oda sıcaklığının 18,3°C ila 20°C (65 ila 68°F) arasında tutulmasını önerirken, Ulusal Uyku Vakfı 15,6°C ila 19,4°C (60 ila 67°F) arasının en uygun sıcaklık olduğunu belirtiyor.
- 25°C: Bu yüksek eşik, daha yüksek gece sıcaklıklarına sahip ülkeleri hesaba katıyor. Örneğin Japonya‘da tropikal geceler 25°C’nin üzerinde olarak tanımlanıyor. Diğer çalışmalar, uyku kalitesinin bu eşiğin üzerinde ciddi şekilde bozulduğunu gösteriyor. Yakın zamanda yapılan bir çalışma, “ortalamadan daha yüksek sıcaklıkların insan uykusunu aşındırdığına dair gezegen ölçeğinde ilk kanıtı” sunuyor. Araştırma, 25°C’den yüksek gece minimum sıcaklıklarının, tahmini optimum minimum gece sıcaklığına kıyasla yedi saatten az uyuma olasılığını yüzde 3,5 puan artırdığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü de oda sıcaklığının gece boyunca 24°C’de tutulmasını öneriyor.