[İklim Masası] Sözde ‘yeşil’ Paris Olimpiyatları en sürdürülebilir olamadı

Olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceleyen bir araştırmaya göre en sürdürülebilir olmak için fazla büyük olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nın en yeşil olma taahhütlerini sözde kaldı. Olimpiyat Komitesi'nin öne çıkardığı sürdürülebilir girişimler ise şüpheyle yaklaşılması gereken pazarlama söylemlerinden ibaret.

Son 30 yılda düzenlenen 16 olimpiyat oyununun ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceyen bir araştırma, ‘yeşil’ söylemlerinin arttığını ama olimpiyatların giderek daha az sürdürülebilir hale geldiğini buldu.

2024 Paris Olimpiyat Oyunları, tarihin en çevreci/yeşil olimpiyatlarını düzenleyeceklerini iddia ediyor. Olimpiyatlar henüz bitmemiş olsa da yeni araştırma, Paris’in en sürdürülebilir olmadığını söylüyor. Bunun en önemli sebebi ise olimpiyat oyunlarının giderek büyümesi.

Karton yataklardan geri dönüştürülmüş plastikten koltuklara: Paris Olimpiyat Oyunları ‘en çevreci’ olmak için neler yaptı?
2024 Paris: Olimpiyatların iklim dostu olması mümkün mü?
Paris’in ünlü bulvarı Champs-Elysées, 2024 Olimpiyatları öncesinde ‘yeşil dönüşüme’ giriyor

Bugün (26 Temmuz) başlayan ve 11 Ağustos’a kadar devam edecek olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları, en yeşil olma iddiası doğrultusunda yeni inşaatlardan kaçınarak mevcut stadyumları, spor salonlarını ve altyapıyı kullanmak gibi adımlar attı. Olimpiyat Köyü‘nde ve sus sporları merkezi gibi inşaatlarda ise karbon emisyonu metrekare başına yüzde 30 azaltıldı.

Ancak oyunlara 200 ülkeden atletler, görevliler ve 13 milyona yakın izleyici katılıyor. Olimpiyatların ölçeği giderek büyürken daha yeşil veya sürdürülebilir olma iddiaları ise sözde kalıyor.

Fotoğraf: Lewis Joly

Paris en sürdürülebilir olamayacak

İsviçre‘deki Lozan Üniversitesi‘nden Dr. Martin Müller ve arkadaşları, 2021 yılında yayınlanan bir çalışmada son 30 yılda düzenlenen olimpiyatların ne kadar sürdürülebilir olduğunu inceledi. Araştırmacılar, 1990’lardan beri ‘yeşil’ söylemlerinin arttığını ancak olimpiyatların daha sürdürülebilir hale gelemediğine dikkat çekti.

Müller, ” Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin ve organizatörlerin söylediklerine inanırsanız, olimpiyatların giderek daha sürdürülebilir hale geldiklerini düşünebilirsiniz. Fakat aslında eğilim aşağı doğru” dedi.

Araştırma, sürdürülebilirliği ekolojik göstergelere indirgemeden sosyal ve ekonomik boyutlarıyla ele aldı. Olimpiyatların sürdürülebilirliği için ekolojik etkiler altında yeni inşaatlar, izleyicilerin emisyonları ve olimpiyatların büyüklüğü hesaba katılırken sosyal etkiler için toplumsal destek, güvenlik ve hukukun üstünlüğü; ekonomik etkiler için bütçe yönetimi, finansal riskler ve yeni inşaatların uzun vadeli kullanımı göz önünde bulunduruldu.

Analize göre 1992-2020 yılları arasında düzen 16 oyundan en sürdürülebilir olanı 2022 yılında ABD-Salt Lake City‘de düzenlenen oyunlardı. İkinci sıradaysa Fransa-Albertville’de 1992 yılında gerçekleşen olimpiyatlar yer aldı. İlk iki sırayı kış olimpiyatları alırken en sürdürülebilir yaz oyunları ise 1992 yılında İspanya-Barcelona‘da düzenlenen olimpiyatlar oldu.

Kış Olimpiyatları ne kadar sürdürülebilir? -Doç. Cenk Demiroğlu
Pekin Kış Oyunları’nın karbon nötr ilk olimpiyat olması ne anlama geliyor?

Paris’in ne kadar sürdürülebilir olacağına dair henüz veri yok. Ancak Müller, şimdiden Paris’in en sürdürülebilir olmadığının haberini veriyor. Her ne kadar gereksiz inşaatlardan kaçınılmış olsa da Paris’e akın edecek 13 milyon ziyaretçi ve organizasyon sürecindeki toplumsal hak ihlalleri oyunların sürdürülebilirlik puanını düşürüyor.

Tahminlere göre Paris, listenin başlarında bile olmayacak. Ancak yeni inşaatlardan kaçınılması ve mevcut ulaşım altyapısının kullanılması nedeniyle Londra‘dan biraz daha iyi durumda olabilir.

Paris 2024 Olimpiyat Oyunları için binlerce göçmen otobüslerle sınır dışı edildi

Sürdürülebilir olmak için çok büyük

Olimpiyatların sürdürülebilir olamamasının nedenlerinden biri organizasyonların giderek büyümesi. Yalnızca emisyon boyutuna bakıldığında bile dünyanın her yerinden uçaklarla gelen izleyicilerin karbon salımı bile olimpiyatların neden ‘sürdürülebilir’ olamayacağını açıklamaya yetiyor.

Daha fazla spor, stadyum, seyirci, uçak, otel, ulaşım kapasitesi derken olimpiyatlar büyüdükçe kaynak tüketimi de artıyor.

Diğer yandan olimpiyat oyunları düzenlenirken ev sahibi ülkeler olağanüstü hal benzeri bir durum ilan ederek kanunlarda istisna yapabiliyor, insanları yerinden edebiliyor ve bunlar da sürdürülebilirliğin sosyal boyutunu olumsuz etkiliyor.

Ancak sürdürülebilirliğin ekonomik boyutunda düşüş trendi gözlemlenmiyor ve Müller ekonomik boyut sürdürülebilirliğin en önemsiz boyutu olduğu için bu eğilimin ilginç olduğuna dikkat çekiyor.

Şüpheyle yaklaşılması gereken bir pazarlama söylemi

Her oyunun ev sahibinin bir önceki ev sahibinden iyi olma çabası var. Ancak en yeşil veya en sürdürülebilir olma iddialarının bir pazarlama söylemi olduğunu belirten Müller, bu söylemlere şüpheyle yaklaşmak gerektiğini söylüyor.

Müller, yeşil olmak için vegan ve vejetearyen yemek seçeneklerini arttırmak gibi girişimler için “Görünürlüğü yüksek örnekler veriyorlar. Ne var ki bunların genel performansa etkisi düşük, bir fark yaratabilecek düzeyde değil” dedi.

Büyük vaatlerle sunulan uygulamaları ‘sürdürülebilirlik gösterisi’ olarak nitelendiren Müller, “Sürdürülebilirliği ekranlar için ve mümkün olduğunca görünür şekilde yapıyorlar. Çok istisnai bir çalışma gibi sunuluyor ve pazarlanıyor ama günün sonunda kayda değer bir etkisi yok” diyerek sürdürülebilirlik pazarlamasının genellikle ‘görünür’ konulara odaklanarak ekran başındaki izleyiciyi etkilemeye yönelik olduğuna dikkat çekti.

Paris Anlaşması doğrultusunda somut hedefler belirlenmeli

Müller, Paris Anlaşması‘nda kabul edilen taahhütlerin yerine getirilebilmesi için olimpiyatların küçük organizasyonlar olarak düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin de Paris Anlaşması hedefleri doğrultusunda emisyon hedefleri belirlemesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar hiçbir oyun uçuş emisyonlarını odağına almadı.

Emisyonların büyük çoğunluğunun atletlerden ziyade izleyicilerden kaynaklandığını belirten Müller, “Eğer olimpiyat oyunlarının çekirdeği olan atletleri ve antrenörler, medya gibi bazı temel unsurları tutarsanız, aynı etkinliği ve yarışmaları düzenleyebilirsiniz ve aynı zamanda çok daha sağlam bir organizasyon yapmış olursunuz” dedi.

Paris Olimpiyatları’nın hedefi 1,6 milyon ton olmalıydı

Paris Olimpiyatları’nın emisyon hedeflerinin net olmamasını eleştiren Müller, “Uzunca bir süre Londra Olimpiyatları’ndaki emisyonların yarısı kadar salıma sebep olacaklarını söylediler. Ardından buna Rio eklendi; Londra ve Rio’nun ortalamasının yarısı kadar, dediler. Böyle olunca hedef epey kolaylaşıyor çünkü Rio’nun emisyonları oldukça yüksekti” dedi. Bu hedef değişikliği ise Paris’in emisyonlarını yüzde 20 arttırabilmesine imkan sağladı, yani hedeften geri adım atıldı.

Müller’in yaptığı hesaba göre Olimpiyat Komitesi’nin Paris Anlaşması doğrultusunda Paris Olimpiyatları için belirleyeceği emisyon hedefi 1,6 milyon ton karbondioksit olmalı ki bu da açıklanan ilk hedefe tekabül ediyor.

Paris’in ardından ise gözler 2028 Los Angeles-ABD ve 2032 Brisbane-Avustralya oyunlarına çevrilecek. Müller, dünyanın neresinde olursanız olun bu şehirler için uçağa binmek gerekeceğini ve emisyon hedeflerinin gerçekleştirilmesinin oldukça zor olduğuna dikkat çekti.

Ateş halkaları: İklim değişikliği Olimpiyat Oyunları’nı tehdit ediyor
İklim uzmanları: Yükselen kış sıcaklıkları kış olimpiyatlarının geleceğini tehdit ediyor

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Şirketlerin toplumsal sorumluluğu

Türk şirketleri kurumsal sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik uygulamalarında batılı benzerleri kadar başarılı değil. Ancak bu sadece şirketlerden kaynaklanmıyor, 'öngörülemezlik ortamı' ve toplumsal baskının eksikliği de bunda etkili. 

‘Qou vadis-2’: Ülke nüfusu

Geleceği ile ilgili derin kaygılar duymakta olan nüfus kesimlerinin, Türkiye’nin her yerinde giderek artmakta olduğu bir ortamdayız. Ne kent nüfusu kentte kalabilecek uzun erimli bir gelecek görüyor, ne de kır nüfusu kırda kalabilecek bir durum algılıyor.

[Bir şarkının hikayesi] San Francisco/ Scott McKenzie

Scott McKenzie’nin Hippi kültürünü konu alan 'San Francisco (Saçınıza Çiçek Taktığınızdan Emin Olun)' şarkısı, Beatles’ın 'All You Need is Love'ı ile beraber, 'Summer of Love'ın belirleyici şarkılarından biri olarak kabul edilir.

Yandı Çukurova yandı

Türkiye’de tarımın geldiği yer içler acısı. Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler isyan halinde. Diğer taraftan en fazla artış gıda fiyatlarında. Dikkate alınması gereken ciddi bir dengesizlik var.

[Çocuklar için Yeşil Kitaplar] Bir güvercini sevmekle başlayacak her şey

Maalesef sorun yarattığı var sayılanlara karşı empati yoksunu, sadece kendi refahını gözeten adaletsiz çözümler üretmek yalnızca 'Güvercin Kakası' kitabındaki kasaba halkına mahsus değil. Katliam Yasası'nı unutmadınız değil mi?

EN ÇOK OKUNANLAR