Ana Sayfa Blog Sayfa 518

[Seçim Günlüğü] İYİ Parti adayları: Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş, futbolcu Gökhan Zan

İYİ Parti, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için belirlediği listeyi Yüksek Seçim Kurulu‘na teslim etti.

MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in kızı Ayyüce Türkeş, Adana 1’inci sıradan milletvekili adayı oldu. İYİ Parti’nin eski İstanbul il başkanı Buğra Kavuncu İstanbul 2’nci bölge 1’inci sıradan, futbolcu Gökhan Zan Hatay 2’nci sıradan aday gösterildi.

Uğur Poyraz, Ümit Özlale, Turhan Çömez, Küşat Zorlu, İdris Naim Şahin, Sevinç Atabay, Ünal Karaman, Erhan Usta, Ahmet Eşref Fakıbaba gibi isimler, aday listelerinde üst sıralarda yer alıyor.

İYİ Parti, 9 ilde CHP ile ortaklığa giderek aday çıkarmadı.

Ayyüce Türkeş,

İYİ Parti’den aday listesi şöyle:

Adana

AYYÜCE TÜRKEŞ
BİLAL BİLİCİ
GÖKTÜRK BOYVADAOĞLU
MEHMET SERTAÇ DURAK
ŞULE GÖK TÜDEŞ
REMZİ OĞUZ YILMAZ
BURAK YİĞENOĞLU
İSA AYANOĞLU
BAHADIR CEYHANLI
ERDİNÇ ANTEPÜZÜMÜ
NİHAL AĞCA
ERKAN CAN
ERCAN ATALAY
SİNEM ULUDAMAR
HÜLYA AKKÖZ

ADAY GÖSTERİLMEDİ

Afyon

HAKAN ŞEREF OLGUN
MUSTAFA ENİS ARABACI
SAFFET ACAR
OKŞAN ULUSOY EFE
GÖNÜL AR GÜNGÖR
İBRAHİM ACAR

ÖZHAN KOÇİNTAR
METİN AYDEMİR
KENAN KAÇMAZ
ÇAĞDAŞ ÇELİK

İBRAHİM MERMER
MEHMET KİP
HİKMET RUŞEN MENEKŞE

KORAY AYDIN
AHMET EŞREF FAKIBABA
KEVSER OFLUOĞLU
YETKİN ÖZTÜRK
MİNE BAŞ
BURÇİN ÇİÇEK
METEHAN ERDEM
OSMAN TOPAL
ONUR HONDOROĞLU
ECE ÖZEN AKAN
AHMET ALTIPARMAK
AHMET ERENOĞLU
MUHAMMET ECEL

ADNAN BEKER
SEDAT AKSAKALLI
UĞURHAN FERUDUN BERAT TİRYAKİ
FATMA ÖZKAN
MUHARREM BEŞİR
RAMAZAN DEĞERLİ
ERDOĞAN YILDIRIM
FATMA GÜLÜMSER BİROL
NADİR ÇETİNKAYA
ÖZCAN DAĞGEÇ
ELMAS YAĞMUR

Ankara 3. Bölge 

YÜKSEL ARSLAN
KÜRŞAD ZORLU
FATİH KOCA
SEVİN ÇAĞLAYAN
TAMER KAYAALP
SERDAR SARGIN
MEHMET ARSLAN
KADRİYE ÜNLER
BERNA ŞAHİN
SEVGİ YALAV
MUSTAFA TOLGA ÖZTÜRK
MEHTAP DEMİRHAN ÖZDEMİR

UĞUR POYRAZ
AYKUT KAYA
ALİ ADNAN KAYA
AYŞEN KURT
SERKAN TETİK
İLHAMİ OKUDAN
MEHMET BAŞARAN
NESRİN ÜNAL
MUSA ERTUĞAN
MESUT YILMAZ
DURMUŞ KAPLAN
ARİF KOCABIYIK
BAŞAK KARATAŞ
DURMUŞ ALİ ARSLAN
NEŞE TOKER
LEVENT ÖZDEMİR
HATİCE AVCI

HAMZA GEZMİŞ
HÜSEYİN IŞIK

Aydın 

ÖMER KARAKAŞ
AHMET ERTÜRK
TUĞÇE CANPOLAT YILMAZ
ERHAN ALGAN
SEMRA YÜCEL
FEVZİ KÖSE
CEMAL SARI
PINAR ÖNCER

TURHAN ÇÖMEZ
ÖZLEM URAL
NEDİM TUNA
KAMİL GÜLTEKİN ÖZTÜRK
NİLGÜN BAŞARAN
MUSTAFA LEMİ AYTEKİN
METİN ÖZGÜR
KEMAL GİRGİN
MEHMET ÇALIK

HALİL AYDOĞDU
EREN GÜVEN

HASAN KIZILBOĞA
SEMA TANİN
AHMET ARPA

EDİP SAFTER GAYDALI
LEVENT NASIR
MAŞALLAH ASLAN

AHMET ÖRNEKBAŞ
İRFAN BAYAR
SUAT ORHAN

FARUK ERKAN
SAFA SÖNMEZ
MEHMET YAVAŞ

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU
SEVİNÇ ATABAY
YÜKSEL YILMAZ
ŞEYDA ŞAHİN
YAHYA BAHADIR
BİRGÜL YILDIZ GÜNAY
RESÜL KAPLAN
ÖZGÜR ŞİMŞEK
EVREN ŞAHİN
FEYZA TEMEL

HASAN TOKTAŞ
İBRAHİM ALAGÖZ
ORHAN ÖZER
SERMİN CAN ÖZENSOY
ERDAL AY
HATİCE DENİZ
ZAFER MİLLİ
OSMAN ATALAY AKMAN
ENVER YENİÇERİ
DİLEK DURAK

RIDVAN UZ
CENGİZ YALÇIN
ZİŞAN ÖZAYDIN
MEVLÜT İNANÇ

MEHMET ALİ KARAMEMİŞ
OYA YAKIN

Aday gösterilmedi. 

YASİN ÖZTÜRK
İBRAHİM ŞENEL
KADİR TATIK
ŞEBNEM BABABALIM YAĞCI
UĞUR ÇİZMECİOĞLU
VEYSEL KARAÇOR
NAZLI YAŞATÜRK

Diyarbakır

VEJDİN ENSARİOĞLU
MUSTAFA ŞENAY CANORUÇ
ERDAL YILMAZ
HÜSEYİN GÜRAN
SEÇİL AKIN
MEHMET EMİN EKİN
AHMET BAŞARİ
KENAN KAYA
EMRULLAH ÇERİ
YAKUP ÖZKAYA
NAZIM KAYA
ERKAN YILMAZ

MEHMET AKALIN
DİLEK KIRMIZI
HASAN HAKAN ŞAHİN
HÜSEYİN ERKİN

İRFAN SÖNMEZ
YÜKSEL ERCAN
ABDULKERİM EFLATUN
ŞENAY ALADAĞ DEMİREL
NAHİT BAYKARA

Aday gösterilmedi.

ZEKAİ KAYA
MELİH KIRKPINAR
FATMA CANAN UÇAR
FATİH ARAS
FATİH KARATAŞ
ESRA AKPINAR

İDRİS NEBİ HATİPOĞLU
ÖZLEM AYRANCI
MELİH AYDIN
ÖMER İBRAHİM SAYIN
HAKAN KAYMAK
YAĞMUR GÜRSÖĞÜT

MEHMET MUSTAFA GÜRBAN
MEHMET AY
MEHMET ÖZBERK
MEDİNE İLAY YILDIRIM
MUSTAFA ALTUNBAŞ
MEHMET MURAT YAPRAK
MESUT NİZİPLİOĞLU
SEMA ALBAYRAM
MEHMET ALİ YILDIRIM
TİBET EKİNCİ
OKTAY İYİSARAÇ
NERMİN TUZCU
HASAN ALPDOĞAN
ABUBEKİR TEK

Giresun

ÜNZİLE YÜKSEL
HAKAN BEKTAŞ
KAYA YILDIZ
MUSTAFA DİZDAR

MUZAFFER ALTIPARMAK
BEDRİ AĞAÇ

Hakkari

Aday gösterilmedi. 

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN
GÖKHAN ZAN
GÜLÜMSER CEYLAN KÖLE
SARPER DAVUT
İLYAS UYGUR
MEHMET OĞUZ TURAN
AYLİN ANIL ARSLAN
OSMAN AĞCA
ÇAĞATAY KARAMANOĞLU
MUHAMMET MUSTAFA BALCI
TUNA EBRU ÖZDEMİR

AYLİN CESUR
TİMUÇİN KODAMAN
İSMET YILMAZ
FARUK TORUN

BURHANETTİN KOCAMAZ
AYDIN ENES SEYDANLIOĞLU
ALİ ER
ESRA KAHRAMAN
ÖZER ÖZEL
MEHMET TURGUT
YÜKSEL ÇELİK
ESİN ERKOÇ
ALİ RIZA ÖZDENİZ
MEHMET TÜRE
MEHMET YUNUS SEVEN
MUSTAFA ATEŞ
HİLAL USTA

NİMET ÖZDEMİR
BURAK AKBURAK
MUSTAFA CİHAN PAÇACI
BAVER MİROĞLU
DURSUN ÇOLAK
TAHA ORHUN ERTÜRKMEN
ALİ COŞKUN
EMİNE KÜÇÜKALİ
RAŞİT EMİR SÜER
MURAT KARAMAN
VEDAT BAYRAM
YÜCEL COŞKUN
OĞUZHAN HASAR
HATİCE DİLRUBA OĞULCUKLU
CEVAT SARAÇ
YÜCEL AYDIN
MERAL ALEMDAR
AHMET ÇELEBİ
AHMET SELÇUK CAN
İHSAN ÖNDER ALBAYRAK
AYSEL KIRALİ
HÜLYA ARICI
UĞUR HÜSEYİN HASANÇEBİ
BARIŞ TAVLAŞOĞLU
KADİR KÜRŞAT ARSLAN
BÜLENT ASLAN
RAMAZAN UĞURAL
MEHMET ERİŞEN
ARİF TEVETOĞLU
AYŞE KIRAÇ
ERDAL DEMİR
SEDAT GÜRKAN
SEVİM DEMİR
CELAL MAHMUT SOLAK
NAZLI YURDUSEVEN

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU
SALİM ENSARİOĞLU
BAHATTİN BAHADIR ERDEM
ECE GÜNER
HATİCE CEREN YILMAZ
HATİCE KAYALI
MÜJDAT ÖZTÜRK
MUSTAFA YAZICI
ABDULLAH ŞALCI
ALİ ÇELİK
FİSUN MEHLİKA TOCA
İSMET KOÇAK
ALİ AKGÜN
ERİŞ CESUR
BARBAROS HAYRETTİN MAHİROĞULLARI
ERHAN ÖZKAN
BİLAL UZUN
GÖKHAN KARGI
HASAN HOŞBEN
RAİF GÜLER
ASLIHAN ELİBOL
YILMAZ DAĞDELEN
MUSTAFA ALKAN KÜÇÜKLER
NAZLI ASPAY ŞENER
AFFAN MAHMUT KEÇECİ
ARZU BAŞKAN
ÖMER LÜTFİ ÖZENÇ

İstanbul 3. Bölge

ERSİN BEYAZ
SEYİTHAN İZSİZ
AYŞE SİBEL YANIKÖMEROĞLU
ŞÜKRÜ KULEYİN
CELAL KARAPINAR
HAMZA YURTSEVER
ALİ KIDIK
MEHTAP NAZAN GÖKTAŞ
METİN BOZKURT
FEVZİ FATİH OĞUZ
ETHEM BAYKAL
ÜLKÜ AYAYDIN
DOĞAN AVCI
ADNAN SİNAN ÇAKIROĞLU
AYHAN BÖLÜKBAŞI
METE KOCA
SURURİ KARABAL
NAZMİYE İZGİN
SEVİNÇ GÜMÜŞ
MEHMET ALİ UYKUR
ZEKİ BULGAN
ARZU ÖNŞEN
ŞULE AĞAÇAYAK ERSOY
HÜRANA GÜNGÖR
MELİHA APAYDIN
ARZU ŞİMŞEK
BUSE ALBAYRAK
MERYEM TANRIVERDİ GÖKTAŞ
ATAKAN ÖZKAN
HASAN KAYA
ŞEREF TAMTÜRK
ASİYE KÜÇÜKYILMAZ
BURAK USTALI
KÜRŞAT ÖZER
SELMA SARICIOĞLU ÇALIŞKAN
FİLİZ ÇELİK

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU
ÜMİT ÖZLALE
ÖZTÜRK KESKİN
ÜLKÜ DOĞAN
ALİ TOPÇU
FİGEN YILDIRIM
LÜTFİ İLTERİŞ ÖNEY
İSMAİL AYBARS AKSOY
ASLAN SEZGİN
GİZEM ALBAŞ
KAAN ALTINDAĞ
MURAT ÇAKAR
HASAN YILDIZ
GÜLŞAH SAKAR

HÜSMEN KIRKPINAR
YİĞİT KARAKIŞ
ARZU YILDIRIM
TAMER CÜCÜ
DİNÇER IŞIKTAŞ
MÜJDE HARPUT APAK
MÜMİN YALÇINKAYA
YELİZ ÇULHA
BÜLENT UYGUR
MİRAN BACGEROĞLU
MUSTAFA NURİ DENİZ
NAZLI BUKET KARASU
MEHMET HALİS KÖSE
MEHMET EMİN CANTÜRK

AHMET ÇABUKEL
NESLİHAN KOCA CENGİZ
ZİYA DUMLUPINAR
BURAK SERT
ŞEYMA AYTEMİZ ARSLANTÜRK
İRFAN MERTYIKAN
EMİNE LEBLEBİCİ
SERDAL KURTOĞLU

Kars

ALPASLAN YÜCE
AYTAÇ ERMAN KESGİN
AYŞE TARLAK YILMAZ

AHMET KATAR
METİN ATEŞ
MUSTAFA GÜVENÇ

DURSUN ATAŞ
ABDULLAH İLKER SUNGUR
HÜSEYİN CENGİZ GÜRBÜZ
BETÜL TOSUN
KAZIM YÜCEL
SERAP DURMUŞ
SÜLEYMAN BOZKURT
MEHMET SEBATİ ATAMAN
SEDAT KILINÇ
BELGÜZAR KILIÇ

TÜRKER YÖRÜKÇÜOĞLU
SİBEL PİŞKİN
HİLMİ KAHRAMAN

TURAN YILDIRIM
ASAF KAYAOĞLU

Kocaeli

LÜTFÜ TÜRKKAN
ŞANBAZ YILDIZ
MEHMET KAMİL ŞİRİN
PELİN FİLİZ COŞTUR
NESLİ GÖKÇE KONDU ÇAĞLAYAN
ALİPAŞA NAİPOĞLU
ABDULKADİR ERBAĞCI
YÜKSEL ERCAN
ÖZHAN AŞKIN ÖZTÜRK
HASAN SIR
SEDA BÜYÜKKARA
GÜZİN AŞKIN ALPARSLAN ATALI
AŞKIN ÖZÖN
SAVAŞ EMİNOĞLU

ÜNAL KARAMAN
FAHRETTİN YOKUŞ
SELİN TOZOĞLU
OSMAN FEDAİ
SÜLEYMAN ŞENOL
YAŞAR YAMAN
TOLUNAY ÖZÇELİK
ESRA TOTAN
NURİ ÜNALAN
ERHAN GÖKMEN
HASAN HÜSEYİN HADİMLİ
ADNAN AYYILDIZ
İSMAİL AFŞAR
İBRAHİM ÇALIŞKAN
SEMA VADİ

ORHAN ÖZATİK
SEYDİ KARAKUŞ
EROL ERTÜRK
NURCAN DUYGU
TANSU COŞKUN

Malatya
ATİLLA ŞAHİN
ELİF APOHAN
SELÇUK HAN
METİN KAPIDERE
MENİJE NUR ÖZCAN
Manisa

ŞENOL SUNAT
HASAN ERYILMAZ
FİLİZ TUĞÇE AYRANCI İPLİKÇİ
MEHMET KOÇ
GÜRHAN ÖZCAN
ORKUN ŞIKTAŞLI
ASLI ÖZ
KAZIM ÖZSOY
BİRGÜL BOZKURT
MEHMET DOĞAN

Mardin

ENVER ABEŞ
SONGÜL SADİOĞLU
ABDULLAH KARAKEÇİ
ABDULMUTALİP IRMAK
ŞEYHMUS MUSAOĞLU
AZİZ ARDAUĞUR

Muğla

METİN ERGUN
BEHÇET SAATCI
MEHMET TOSUN
GÜLGÜN ÇOLAKOĞLU
AYFER İLHAN ÖÇER
TULGAY HASAR
ÖMER KAYA

Muş
Nevşehir

RASİM ARI
MESUT ERDOĞAN
AYŞE GÖL MIHÇI

Niğde 

MÜMİN İNAN
OLGUN EYTEMİŞ
FETDAH GÜLTEKİN

Ordu
İDRİS NAİM ŞAHİN
ONUR ŞAHİN
ÇİĞDEM ÇELENK KARAKAYA
MURAT VARDAL
EBRUAVCI BAŞARAN
FEYZA NURYALÇIN ÖNER
Rize 

Aday gösterilmedi. 

ÜMİT DİKBAYIR
SELÇUK KILIÇASLAN
ARZU AKÇALIŞKAN
EDİZ SERDİP DOKUMACI
DUYGU ÇETİNKAYA ACAR
YUNUS AYDEMİR
ALPER ALPAY
HAKAN BAYKAL

Samsun 

ERHAN USTA
İMREN NİLAY TÜFEKÇİ
AHMET KARKUCAK
YUNUS GÜN
BİRSEN ÖZTÜRK
HALİL İBRAHİM YALGIN
EFE AYDIN
UFUK GÜLŞEN
KAZIM CAN ŞEN

Siirt

İLHAN YİĞİT
SERVET TARDUŞ
ABDULMECİT NAS

Sinop 

YILMAZ ŞANLAN
BAKİ TAŞKIRAN

Sivas

CELAL DAĞGEZA
AHMET BOZDOĞAN
SERAP BOZPOLAT AYAN
MERVE YILDIZ YARAY
TOLGA SAY

EMİN YETİM
MUHAMMET ALİ ARUSOĞLU
MUSA MANGAL
MAHMUT SUBAŞI
CEM KARAKEÇİLİ
MEHMET ŞAHİN GÜLEL
MEHMET EMİN GÜVENÇ
MUSTAFA DİRİER
HÜSEYİN SİRHAN GÖKDOĞAN
GÜLCAN CENGİZ
MEHMET HAMCAN
MEHMET YILDIRIM
ÖMER FARUK AİŞEOĞLU
İHSAN KAYA

Tekirdağ

SELCAN HAMŞIOĞLU
SERTAÇ ALKAYA
HAZIM TAMER DODURKA
ZEKİ UZUN
AYNUR ÇEŞMELİLER
ŞERAFETDİN TERZİ
MEHMET İLKER ATASEVER
CEM CAVCAR

FATİH DEMİRKOL
MURAT TOYCAN
SELÇUK ALİ KARACA
ŞADAN İPKİN
MUHAMMET ALPEREN ELDEMİR

Trabzon 

YAVUZ AYDIN
ASLAN GÜNER
SERPİL AKÇAY
TAHSİN AKYÜZ
AKIN ÇELİK
BÜLENT ARSLAN

Tunceli
Uşak

MUHAMMET GÜR
DALYAN ÖZDEMİR
TOLGA PİRİNÇCİ

Van

Aday gösterilmedi

Zonguldak

EVRİM BALBALOĞLU
TOLGA GÖREN
MEHMET BATU MÜFTÜOĞLU
MUSTAFA ADİL ÖZKAN
RENDA OKAY

Aksaray

TURAN YALDIR
ALİ ABBAS ERTÜRK
NACİYE AKKUŞ TÜRK
GÜRSEL KESKİN

Bayburt

KARABEY KADRİ KARAOĞLU

ATİLA ZORLU
ZİHNİ KOCAERKEK
FADİME HARMANİZİ

Kırıkkale 

BÜLENT ŞÜKRÜ ALTINIŞIK
ORHAN KILIÇ
SEVİM PEHLİVANLI ÖZBEK

Batman 

Aday gösterilmedi. 

ADİL ÖZÇINAR
NURETTİN İLÇİ
OSMAN FERFOOĞLU
DOĞUKAN YAYCI

Bartın

Aday gösterilmedi

AYTEKİN KAYA
NABİRE REÇBER

Iğdır 

KEREM AKBULUT
TAMER BAŞARAN

Yalova

AYHAN KÜÇÜK
ERSİN AKYÜZ
ELİF AKYOL TOSUN

Karabük

KÜBRA DURSUN
İSMAİL YALAV
OZAN CANYURT

Kilis

MUSTAFA ARAZ
MUSTAFA POLAT

Osmaniye

ELİF LOĞOĞLU
MEHMET DEMİR
ADEM KIDIK
FATİH KILINÇ

Düzce 

Aday gösterilmedi.

[Seçim Günlüğü] AKP’de sağlık, turizm ve aile bakanları dışında hepsi aday: Dört Hüda-Par’lı da listede

AKP‘de kesinleşen milletvekili aday listesi saat 17.00’de Yüksek Seçim Kurulu‘na (YSK) teslim edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle aday olan bakanlar ve seçim bölgeleri şöyle:

  • Fuat Oktay (Cumhurbaşkanı Yardımcısı): Ankara 3. Bölge 1. Sıra
  • Bekir Bozdağ (Adalet Bakanı): Urfa 1. Sıra
  • Vedat Bilgin (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı): Ankara 2. Bölge 1. Sıra
  • Murat Kurum (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı): İstanbul 1. Bölge 1. Sıra
  • Mevlüt Çavuşoğlu (Dışişleri Bakanı): Antalya 1. Sıra
  • Fatih Dönmez (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı): Eskişehir 1. Sıra
  • Mehmet Kasapoğlu (Gençlik ve Spor Bakanı): İzmir 1. Bölge 1. Sıra
  • Nureddin Nebati (Hazine ve Maliye Bakanı): Mersin 1. Sıra
  • Süleyman Soylu (İçişleri Bakanı): İstanbul 2. Bölge 1. Sıra
  • Mahmut Özer (Milli Eğitim Bakanı): Ordu 1. Sıra
  • Hulusi Akar (Milli Savunma Bakanı): Kayseri 1. Sıra
  • Mustafa Varank (Sanayi ve Teknoloji Bakanı): Bursa 2. Bölge 1. Sıra
  • Vahit Kirişçi (Tarım ve Orman Bakanı): Maraş 1. Sıra
  • Mehmet Muş (Ticaret Bakanı): Samsun 1. Sıra
  • Adil Karaismailoğlu (Ulaştırma ve Altyapı Bakanı): Trabzon 1. Sıra

Üç dönem kuralı nedeniyle milletvekili aday listesinde büyük bir değişim yaşanan partide 27. Dönem’de görev alan milletvekillerinin yüzde 70’i değişti. Kendi isteğiyle aday olmak istemeyen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca aday yapılmadı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise liste dışı kaldı.

HÜDA Par ve DSP adayları da listede

Cumhur İttifakı’na resmen katılmayan ancak Recep Tayyip Erdoğan’a desteğini açıklayan Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) ve Demokratik Sol Parti (DSP) ise AK Parti listelerinden seçime girecek.

HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal AKP’den İstanbul milletvekili adayı oldu. Toplamda HÜDA-PAR’dan dört, DSP’dense üç isim AKP listelerinden seçime girecek.

Melih Gökçek’in oğlu da aday

Ankara’da 23.5 yıl belediye başkanlığı yaptıktan sonra istifa ederek görevi bırakan Melih Gökçek’in oğlu Osman Gökçek de Ankara 2. Bölge’den 5. Sıra adayı gösterildi.

2018 seçimlerinde İYİ Parti’den milletvekili seçildikten sonra AKP’ye katılan  İsmail Ok Balıkesir’den 1. Sıra adayı, Tuba Vural Çokal ise Antalya 3. Sıra adayı oldu.

Ensarioğlu ve Savcı Sayan listede

AKP’den 24. ve 26. Dönem Diyarbakır milletvekilliği yapan Galip Ensarioğlu Diyarbakır’dan ilk sırada aday gösterildi. Milletvekilliği için Ağrı Belediye Başkanlığı görevinden istifa eden Savcı Sayan, İzmir 1. Bölge 6. sıradan aday oldu. 

Bülent Arınç’ın oğlu Mücahit Arınç da yeniden listeye girdi ama ili değişti. Arınç, Manisa 4. Sıradan aday yapıldı.

Gazeteci adaylar: Cevizoğlu, Bursalı, Kökçe

AKP listelerinde çok sayıda gazeteci de milletvekili adayı olarak yer aldı. Bunlar arasında; Hulki Cevizoğlu İstanbul 1. Bölge 6. Sıradan, A Haber’den Şebnem Bursalı İzmir 1. Bölge 3. Sıradan, Star Gazetesi yazarı Halime Kökçe İstanbul 3. Bölgeden 15. Sırada aday olarak yer aldı.

Tam liste

AKP milletvekili adaylarının tam listesi şöyle:

Adana

ÖMER ÇELİK
AHMET ZENBİLCİ
SUNAY KARAMIK
ABDULLAH DOĞRU
FARUK AYTEK
MUSTAFA YILDIZ
HASAN HÜSEYİN KUŞCU
EROL KAHRAMAN
KASIM PAMUK
FATİME YURDUSEVEN
DİNÇER DİNÇ
MELİKE DOĞAN
RAMAZAN ÇIRAK
OĞUZHAN GÜRHANİ
MEHMET KURTARAN

RESUL KURT
İSHAK ŞAN
MUSTAFA ALKAYIŞ
HÜSEYİN ÖZHAN
ZİYA POLAT

ALİ ÖZKAYA
İBRAHİM YURDUNUSEVEN
HASAN ARSLAN
FERDA ERTÜRK
HAKKI ÖZTÜRK
ETHEM KARAHAN

RUKEN KİLERCİ
ABBAS AYDIN
MEHMET ALİ BİLGİLİ
ŞABAN POLAT

HALUK İPEK
HASAN ÇİLEZ
ABDULKERİM BUĞRA ŞİMŞEK

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ
JÜLİDE SARIEROĞLU
MURAT ALPARSLAN
ZEHRANUR AYDEMİR
MUSTAFA HASGÜL
EBRU KURBAN YALDIZ
MUHAMMED ABDULLAH ÖZER
OSMAN KARAASLAN
HASAN ERÇELEBİ
EYÜP GÖKHAN ÖZEKİN
EDİBE SİNEM ERSOY
İLHAMİ TEKE
MUHAMMET TARIK KUYRUKCU

VEDAT BİLGİN
LÜTFİYE SELVA ÇAM
ORHAN YEGİN
ZEYNEP YILDIZ
OSMAN GÖKÇEK
KURTCAN ÇELEBİ
ABDULVAHAP ŞAHİN
CİHAN ANKARA
EJDER ONURSAL
SERVET TÜRKAYIK
BURCU GÖKALP

FUAT OKTAY
LEYLA ŞAHİN USTA
ÖMER İLERİ
ASUMAN ERDOĞAN
AHMET FETHAN BAYKOÇ
REMZİ ALBASAN
HALİSE ÇİFTCİ
AHMET ÇOTUK
AHMET GÜL
ERTUNÇ GÜNGÖR
HALİL HOTAMAN
CANSIN YILMAZ YAŞAR

MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
MUSTAFA KÖSE
TUBA VURAL ÇOKAL
KEMAL ÇELİK
ATAY USLU
İBRAHİM ETHEM TAŞ
KUDDUSİ MÜFTÜOĞLU
İZZETTİN SULTANYAR
TÜLAY BEŞKONAK ÖZÇAY
YUSUF MAYISLAR
BETÜL DEMİROK
RÜŞTÜ PEKER
FERAH NUR ÜNAL
ÖZCAN YILDIRIM
MEHMET UYSAL
YAHYA TURGUT
İBRAHİM BAYUK

FARUK ÇELİK
AHMET ERDEM

MUSTAFA SAVAŞ
SEDA SARIBAŞ
ÖMER ÖZMEN
MUSTAFA ABAK
MEHMET UMUT TUNCER
DUYGU GÖĞDE
MURAT GÜN
MEHMET ARKUN

İSMAİL OK
BELGİN UYGUR
MUSTAFA CANBEY
ALİ TAYLAN ÖZTAYLAN
PAKİZE MUTLU AYDEMİR
MEHMET AYDEMİR
AHMET GÜR
EŞREF USLU
FATİH GÜNGÖR

HALİL ELDEMİR
HÜSNÜ ERSOY

FEYZİ BERDİBEK
ZEKİ KORKUTATA
FURKAN UFUK COŞKUN

TURAN BEDİRHANOĞLU
MUAZ ERGEZEN
CEBRAİL YAKIŞIR

YÜKSEL COŞKUNYÜREK
ARZU AYDIN
KAZIM KONAK

ADEM KORKMAZ
MUSTAFA OĞUZ
VOLKAN MENGİ

EFKAN ALA
REFİK ÖZEN
AHMET KILIÇ
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ
MUSTAFA YAVUZ
AHMET YILDIZ
İRFAN AKKAYA
ÖMER FARUK TEMİZTÜRK
SEMİH PEKSERT
MİHRİMAH KOCABIYIK

MUSTAFA VARANK
AYHAN SALMAN
OSMAN MESTEN
EMEL GÖZÜKARA DURMAZ
MUHAMMET MÜFİT AYDIN
MUSTAFA YILDIRIM
FUAT ALPASLAN
SÜLEYMAN ÇELİK
ASUMAN AKÇAY SAKALLI
MUSTAFA KAYA

AYHAN GİDER
JÜLİDE İSKENDEROĞLU
NAZIM HİKMET KESKİNER
HALİL ZAHİT MERT

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
SALİM ÇİVİTCİOĞLU

YUSUF AHLATCI
OĞUZHAN KAYA
ZEKİ GÜL
RAMAZAN KELEPİRCİOĞLU

CAHİT ÖZKAN
ŞAHİN TİN
NİLGÜN ÖK
EKREM BAŞER
OSMAN YÜCELİŞ
BİRTAN ŞAHAN
FERİDE KABADAYILAR

MEHMET GALİP ENSARİOĞLU
MEHMET SAİD YAZ
SUNA KEPOLU ATAMAN
AYŞEGÜL BİÇER
AZİZ ALPER BİTEN
ABDULVAHİT GÜVENSEN
FEYZULLAH ŞİMŞEK
HATİCE SEYDAOĞLU
ABDURRAHMAN KİKİZADE
TAHSİN ARSLAN
MUHAMMED AHMET MAHSUM MELİKOĞLU
SEYİD KUTUP YILDIRIM

FATMA AKSAL
TARIK HATİPLER
ERDİNÇ ÇEKİÇ
SEVDA NUR KURBAN

EROL KELEŞ
EJDER AÇIKKAPI
MAHMUT RIDVAN NAZIRLI
MÜCAHİT YANILMAZ
HASAN MURAT ÖZ

SÜLEYMAN KARAMAN
MEHMET CAVİT ŞİRECİ

SELAMİ ALTINOK
FATMA ÖNCÜ
MEHMET EMİN ÖZ
ABDURRAHİM FIRAT
AYŞE DENİZ ÇELİK
MUHAMMED GÖKBERK KOCAALİLER

FATİH DÖNMEZ
AYŞEN GÜRCAN
ALİ DEMİREL
HAKAN ÇİZMELİOĞLU
PINAR TURHANOĞLU GÜCÜYENER
DERYA ÇIRAKLI

ABDULHAMİT GÜL
MEHMET EYUP ÖZKEÇECİ
ALİ ŞAHİN
DERYA BAKBAK
MESUT BOZATLI
ŞEHZADE DEMİR
İRFAN ÇELİKASLAN
BÜNYAMİN BOZGEYİK
FERAY YILMAZ
MUHAMMED HAKAN TANRIÖVER
HASAN TEKE
ABDULLAH DURDU
CUMA REYHAN
ABDULLAH KORKMAZ

NAZIM ELMAS
ALİ TEMÜR
TOLGA ERENER
BERRİN AYDIN

CELALETTİN KÖSE
ÜNAL YILMAZ

ABDULMUTTALİP ÖZBEK
MEHMET BUDAK
HİKMET YAŞAR

ADEM YEŞİLDAL
ABDULKADİR ÖZEL
HÜSEYİN YAYMAN
KEMAL KARAHAN
ZEHRA EREN
CENGİZ YILDIZ
FİLİZ ÖZÇÖREKÇİ
AHMET ALPER SOYLU
MEHMET HAKAN YILMAZ
HALİL ERSEN DOĞAN
NECMİDDİN ÇİTO

Isparta

MEHMET UĞUR GÖKGÖZ
OSMAN ZABUN
YAKUP KÜTÜK
NESRİN SEMİZ

NUREDDİN NEBATİ
ALİ KIRATLI
HAVVA SİBEL SÖYLEMEZ
FARUK DİNÇ
MEHMET AKDOĞAN
ALİ İHSAN GÖK
SERKAN TANRIKULU
HAKKI MENİZ
FATİH DÖLEK
MUSTAFA ERİM
FİRDEVS AKTÜRK
HALİT PEKDURAN
SEÇKİN TAŞ

MURAT KURUM
ERKAN KANDEMİR
HASAN TURAN
MÜŞERREF PERVİN TUBA DURGUT
HULUSİ ŞENTÜRK
MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU
TUĞBA IŞIK ERCAN
İSMAİL ERDEM
YAHYA ÇELİK
BEHİYE EKER
SERKAN BAYRAM
ÜMMÜGÜLŞEN ÖZTÜRK
AZMİ EKİNCİ
NURETTİN ALAN
FATİH SÜLEYMAN DENİZOLGUN
LEMAN YENİGÜN
ESMA ERSİN
UMUT ARMAN SONAY
ALİ SEVİNÇ
MAHMUT EMİNMOLLAOĞLU
RÜSTEM KABİL
ALİ YAZLI
AYDOĞAN AHIAKIN
ZEYNETTİN AYDIN
CEMAL DONAT
EBRU SARACOĞLU
AYŞEGÜL ESRA ATİK
FATİH ÖGÜN
ZEYNEP BAYIR
MURAT AÇIK
VELİ ARSLAN
YUNUS FIRAT AYDIN
MUSTAFA NAİM YAĞCI
FURKAN GÖKGÖZ
NURETTİN ALAGÖZ

SÜLEYMAN SOYLU
HALİT YEREBAKAN
RABİA KALENDER İLHAN
MEHMET ÖNDER AKSAKAL
MUSTAFA DEMİR
İSMAİL EMRAH KARAYEL
ZAFER SIRAKAYA
BÜŞRA PAKER
SEVAN SIVACIOĞLU
DERYA AYAYDIN
ADEM YILDIRIM
SENA NUR ÇELİK
AHMET BİLAL KIYMAZ
HÜSEYİN EROĞLU
ENES EMİNOĞLU
AHMET HAMDİ ÇAMLI
EMRE USTAOSMANOĞLU
ŞEVKİ ŞAR
CAHİT ALTUNAY
ÖMER FUAT GÜNDAY
ORHAN NARİN
SELÇUK KAR
KEMAL OĞUZ KIDİL
FERŞAT YILDIRIM
ECRİN NAZLI İNAN
NAZİF BARIŞ ÇİFTÇİOĞLU
BEŞİR AÇIKÇA

NUMAN KURTULMUŞ
ÖZLEM ZENGİN
CÜNEYT YÜKSEL
ZEKERİYA YAPICIOĞLU
HALİS DALKILIÇ
RÜMEYSA KADAK
OĞUZ ÜÇÜNCÜ
NECMİ KADIOĞLU
ŞAMİL AYRIM
SEDA GÖREN BÖLÜK
NİLHAN AYAN
YILDIZ KONAL SÜSLÜ
ŞENGÜL KARSLI
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI
HALİME KÖKCE
MEHMET SARI
NEVZAT ŞATIROĞLU
EKREM GÖRÇEKER
NECATİ KARAGÖZ
RASİM ERDOĞMUŞ
YUSUF ASLAN
MUSTAFA KORKUT
MUTLU BOZOĞLU
FETİ AHMET BALIN
OKTAY ŞAMDANLI
MEHMET YILDIZ
YILMAZ DURMUŞ
NEVİN MİNE VURAL
MEMET YALÇIN
NAZİF ÇETİN
RAMAZAN ARKAN
HARUN ÇELİK
RASİM YAĞAR
CEMAL TOPTANCI
RECEP SEYYAR
ALİ ÇİÇEK

MEHMET KASAPOĞU
MAHMUT ATİLLA KAYA
ŞEBNEM BURSALI
MEHMET ALİ ÇELEBİ
CEMAL BEKLE
SAVCI SAYAN
ENES EFENDİOĞLU
ÖMÜR ŞANLI
MEHMET SADIK TUNÇ
NİSA ALPTEKİN
MEHMET SAİD BAŞDAŞ
SELAHATTİN SERDAR MUÇAY
BERKAN YILDIZHAN
HATİCE YELİZ KARATAŞ

EYYÜP KADİR İNAN
FEHMİ ALPAY ÖZALAN
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
YAŞAR KIRKPINAR
KEREM ALİ SÜREKLİ
MUHAMMET DOĞAN
DİLEK YILDIZ
İSMAİL HANCI
AHMET CAN ÇELİK
GÜLŞEN GEZİCİ
HALİL POLAT
VEYSEL GÜLDOĞAN
GÜVEN DEMİRAĞ
YASİN DEMİREL

ADEM ÇALKIN
YUNUS KILIÇ
SERKANT AYKUL

HALİL ULUAY
FATMA SERAP EKMEKCİ
MEHMET UMUR

HULUSİ AKAR
AYŞE BÖHÜRLER
ŞABAN ÇOPUROĞLU
MURAT CAHİD CINGI
SAYIN BAYAR ÖZSOY
MAHMUT GÜRCAN
EMİNE TİMUÇİN
HÜSEYİN CAHİT ÖZDEN
HÜSEYİN OKANDAN
DENİZ MUSTAFA ÇAĞAN

AHMET GÖKHAN SARIÇAM
HÜSEYİN TUZCU
NEŞE KİRAZ

Kırşehir 

NECMETTİN ERKAN
OSMAN ARSLAN

SADETTİN HÜLAGÜ
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU
VEYSAL TİPİOĞLU
MEHMET AKİF YILMAZ
CEMİL YAMAN
SAMİ ÇAKIR
YASEMİN ÖZDEMİR
MEHMET ELLİBEŞ
ALİ GÜNEY
BERNA ABİŞ
HASAN SOBA
ERKAN AKSOY
GÜLAY ARTUT
İBRAHİM EFE

TAHİR AKYÜREK
ORHAN ERDEM
SELMAN ÖZBOYACI
MERYEM GÖKA
ABDULLAH AĞRALI
MEHMET BAYKAN
ZİYA ALTUNYALDIZ
LATİF SELVİ
MUSTAFA HAKAN ÖZER
FARUK ÖZÇELİK
BURHANETTİN SEVENCAN
SAADET ARMAĞAN GÜLEÇ KORUMAZ
ERCAN USLU
HÜMEYRA SAÇKESEN
MUHAMMED ZEREN

ADİL BİÇER
İSMAİL ÇAĞLAR BAYIRCI
MEHMET DEMİR
ESRA ÖZBEK BALCI
MUSTAFA ALTUĞ ATALAY

BÜLENT TÜFENKCİ
İHSAN KOCA
İNANÇ SİRAÇ KARA ÖLMEZTOPRAK
ABDURRAHMAN BABACAN
VAHİT ATALAN
RAMAZAN ÖZCAN

BAHADIR YENİŞEHİRLİOĞLU
MURAT BAYBATUR
TAMER AKKAL
AHMET MÜCAHİT ARINÇ
MEHMET ALİ ÖZKAN
AYŞE NEVİN SERT
MÜRŞİT GEDİZLİ
FATİH KATIÖZ
AHMET PALABIYIK
YAŞAR DEMİREL

VAHİT KİRİŞÇİ
ÖMER ORUÇ BİLAL DEBGİCİ
MEVLÜT KURT
TUBA KÖKSAL
MEHMET ŞAHİN
HASAN GEZGİNÇ
KORAY KIRAÇ
RAMAZAN GÜRBAK

FARUK KILIÇ
MUHAMMED ADAK
MEHMET AKİF NUHOĞLU
ABDULVAHAP ARBAĞ
MEHMET SAMSA
AYHAN ASLAN

KADEM METE
YAKUP OTGÖZ
EYLEM TAN
TURGAY ÖZTÜRK
ALİ METE KARAGÖZ
HAKAN FEVZİ İLHAN
ALİ TEKİN

MEHMET EMİN ŞİMŞEK
NUR AHMET KILIÇASLAN
MUHAMMED BAHADDİN İŞIK

SÜLEYMAN ÖZGÜN
EMRE ÇALIŞKAN
MUSTAFA RAUF YANAR

CEVAHİR UZKURT
YAVUZ ERGUN
İBRAHİM BALOĞLU

MAHMUT ÖZER
İBRAHİM UFUK KAYNAK
MUSTAFA HAMARAT
İSA YÜKSEL
İSA GÜL
SAMET ÖZDEMİR

MUHAMMED AVCI
HARUN MERTOĞLU
YILMAZ KATMER

LÜTFİ BAYRAKTAR
ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK
ALİ İNCİ
ERTUĞRUL KOCACIK
MURAT KAYA
AKİF ADNAN DİZERKÜRŞAT KILIÇ
RAHMİ CAN ŞEŞEN

MEHMET MUŞ
ÇİĞDEM KARAASLAN
YUSUF ZİYA YILMAZ
ORHAN KIRCALI
ERSAN AKSU
MÜCAHİT YILMAZ
HAVVA ŞEN SAYGIN
KADİR KAYAN
İRFAN ŞENOCAK

MERVAN GÜL
FEYZİ SEVGİLİ
LOKMAN ÖZCAN

NAZIM MAVİŞ
SEYİT ALİ ÇETİN

ABDULLAH GÜLER
HAKAN AKSU
RUKİYE TOY
RÜSTEM YÜCE
SERDAR ÖKSÜM

MESTAN ÖZCAN
GÖKHAN DİKTAŞ
ÇİĞDEM KONCAGÜL
HAKAN SUNAL
ABDULLAH ÖĞE
AKIN YILMAZ
MÜGE YILDIZ TOPAK
DEFNE GEZER

YUSUF BEYAZIT
MUSTAFA ARSLAN
CÜNEYT ALDEMİR
ADEM DİZER
MEHMET CAN

ADİL KARAİSMAİLOĞLU
MUSTAFA ŞEN
YILMAZ BÜYÜKAYDIN
VEHBİ KOÇ
MERYEM SÜRMEN
ZAFER OFLUOĞLU

HAKAN ÖZER

BEKİR BOZDAĞ
ABDULKADİR EMİN ÖNEN
ABDÜRRAHİM DUSAK
MEHMET ALİ CEVHERİ
CEVAHİR ASUMAN YAZMACI
İBRAHİM EYYÜPOĞLU
HİKMET BAŞAK
MEHMET FARUK PINARBAŞI
MAHMUT KAÇAR
NİHAT KILIÇ
EMRE KARAÇİZMELİ
MEHMET İLHAMİ GÜNBEGİ
ABDULLAH AKSAK
ABDURRAHİM TORU

İSMAİL GÜNEŞ
FAHRETTİN TUĞRUL
HİLAL SABANCI

BURHAN KAYATÜRK
KAYHAN TÜRKMENOĞLU
ABDULAHAT ARVAS
AZAD KARTAL
SELMA BİÇEK
MUHAMMED ÇALAĞAN
ÖMER FARUK KARAKURT
MUHAMMED AFFAN ORHAN

ABDULKADİR AKGÜL
SÜLEYMAN ŞAHAN
İSKENDER MİNAR
YUSUF İBİŞ

MUAMMER AVCI
SAFFET BOZKURT
AHMET ÇOLAKOĞLU
NEJDET TISKAOĞLU
DİLEK KAYA

CENGİZ AYDOĞDU
HÜSEYİN ALTINSOY
SEVİNÇ KASAL
SİNAN ÖZKAN

ORHAN ATEŞ

SELMAN OĞUZHAN ESER
OSMAN SAĞLAM
FATMA ÇOŞTU

MUSTAFA KAPLAN
ERGÜN TEKİN
MUHAMMET EMİN AVUNDUKLUOĞLU

FERHAT NASIROĞLU
SERKAN RAMANLI
MURAT GÜNEŞTEKİN
MUHSİNE BOZKURT
FIRAT TUNÇ

ASLAN TATAR
HATİCE ATAN
BEDİRHAN ŞIK
ABDULKERİM GÜNDÜZ

YUSUF ZİYA ALDATMAZ
TURHAN KALAYCI

KAAN KOÇ
GÜVEN KARAKOYUN

CANTÜRK ALAGÖZ
AHMET TUTULMAZ

AHMET BÜYÜKGÜMÜŞ
MELİHA AKYOL
ERHAN DEDE

CEM ŞAHİN
DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ
HÜSEYİN GÜNDOĞDU

AHMET SALİH DAL
FAZIL ARISOY

DERYA YANIK
SEYDİ GÜLSOY
İLYAS YİĞİT
MESUT TOKUR

AYŞE KEŞİR
ERCAN ÖZTÜRK
HAKAN KUŞÇUOĞLU

[Seçime Doğru] Ali Kemal İpek: Gündemimin ilk maddesi Nurettin Baransel Kışlası olacak

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisinin üçüncü konuğu, Yeşil ve Sol Parti listelerinden aday adayı olan Ali Kemal İpekMaltepe Cevizli’de başlayan ekoloji mücadelesini halen sürdüren İpek, sosyalistler olarak geçmişte kadın ve çevre hareketi gibi mücadeleleri küçümsemekle hata yaptıkları söylüyor. 

*

Ne kadardır ekoloji hareketinin içindesiniz?

Beyza Hoca‘nın (Üstün) deyimiyle biz de bu HES’ler falan sürerken televizyondan izliyorduk çok da canımızı yakmıyordu doğrusu. Ancak ne zamanki bölgemizde aynı sorunla karşı karşıya kaldık; Cevizli Tekel alanı ve Maltepe sahil dolgusu olunca ve orada HES’lerdeki vatandaşlarımız gibi bizim de canımız yanmaya başlayınca sorunu kavramaya başladık. 2009’dan beri ekoloji ve çevre mücadelesinin aktif olarak içindeyim.

Neden aday oldunuz?

1977’den beri yani 46 yıldır toplumsal bir hareketin, sosyalist mücadelenin içindeyim. Liseli yıllarda başladım mücadeleye. Daha sonra işte üniversite yıllarında devam etti. 12 Eylül gelince aranma durumu, işte kaçaklık, sonra mahpusluk. Çıkınca yine toplumsal mücadele aynı yerden devam etti. Benim açımdan asıl olan sınıf mücadelesidir, sınıf mücadelesi bizi ekolojik mücadeleyle ve çevre mücadeleleriyle buluşturdu. Ben ikisinin de yani ekolojik mücadelenin ve çevre mücadelelerinin de sınıf mücadelesi olduğunu düşünüyorum. Ve bu mücadelenin de yerellere çok şey katacağını, özlediğimiz bir sistemin kurulmasında bu örgütlenmelerin çok işe yarayacağını düşünüyorum.

2009’dan beri aktif şekilde önce Ceviz Tekel mücadelesi verdik. Başarılı olamadık, önce orada Ahmet Davutoğlu üniversite yaptı, sonra el koydular. Şu anda Marmara Üniversitesi’nin himayesinde devam ediyor öğretime.

Neden aday olduğuma gelince, çevreden teşvikler oldu, arkadaşlar yaptıklarımızın toplumda bir karşılığı olduğunu söylediler, bu sesleri mecliste duyurabilirsin dediler. Haydarpaşa’da halen mücadele eden arkadaşların deyimiyle ‘sokağın sesi’ olacağımı düşünüyorum.

Meclis’te bütün ‘ötekiler’ temsil edilmeli

Peki neden Yeşiller Sol?

Bu coğrafyada ciddi bir Kürt sorunu var, sosyalist olmanın gereğinin enternasyonalist olmak gerektiğine inandığım için uzun süredir HDP’nin içindeyim. Vicdanen de burada olmam gerektiğine inanıyorum. Zaten düzen partileri de bana sıcak bakmazdı.

Sizce çevre ekoloji hareketinin temsilcileri neden Meclis’te olmalı?

Biz geçmişte bu mücadelelerin hepsini küçümsedik, sosyalistler olarak. Kadın hareketini, çevre hareketini hepsini. Sosyalizm gelecek, çözülecek dedik. Ama son yıllarda özellikle kadına hareketinin yükselmesiyle, çevre hareketinin yükselmesiyle bugünden bunlar için mücadele etmenin gerekliliği ortaya çıktı. Mücadelenin içinden gelenlerin Meclis’te olması gerektiğini düşünüyorum, bütün ötekiler temsil edilmeli.

Meclis’e giderseniz nelerin takipçisi olacaksınız?

Bu coğrafyada sadece AKP‘yle değil, ondan önce de rantsal dönüşümler olduğunu biliyoruz, son 20 yılı konuşmaya ise hiç gerek yok. Çok kötü. Birçok yeri kaybettik. Şimdi özellikle askeri alanları imara açmaya çalışıyorlar, en önemli öncelik de Nurettin Baransel Kışlası. Biz orada mücadele etmeye başladık.

Meclis’e gidersem, ilk olarak Nurettin Baransel Kışlası’nı gündeme getirmek isterim. Kışla; dört ilçeyi kapsıyor; Maltepe, Kartal, Sancaktepe, Sultanbeyli sınırları içinde 11 milyon metrekarelik bir alandan bahsediyoruz. İktidar bunun 125 bin metrekaresini Fenerbahçe’ye verdi, Maltepe Belediyesi’ne fuar alanı vereceğini de söylüyor. Bu şekilde toplumsal muhalefeti zayıflatmaya çalışıyorlar. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz ama meclise gidersem ilk işim burayla ilgili önerge vermek olacak.

[Seçime doğru] Prof. Kayıhan Pala: Aday oldum, çünkü Türkiye’ye ve emekçi sınıfa borcum var

Video Röportaj: Müjgan HALİS

CHP’den Bursa’dan aday adaylığını koyan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Seçime Doğru” dizimizin üçüncü konuğu oldu. Pala, “Meclis’te gündeme getireceğim ilk iki şey; sağlıktaki katkı payları ve PM2.5’un ulusal sınır değerine çekilmesi için mücadele etmek olacak” dedi. 

*

Neden aday oldunuz?

Ben aslında beş yıl önce aday adaylığı girişiminde bulunmuş ve üniversiteden istifa etmiştim. Temel iki nedeni vardı. Bir tanesi artık üniversitede çalışma olanağım ortadan kaldırılmıştı. Yeni gelen ve seçimle gelmeyen rektörler, bizim gibi bağımsız bilim insanlarının çalışma koşullarını epeyce sıkıntıya sokacak girişimlerde bulunmuştu. Böyle liyakate dayanmayan atama girişimlerine karşı açtığım davalar, soruşturma süreçleri; bunun yanı sıra öğrenci ve asistan yetiştirmekte karşılaştığımız zorluklar, artık üniversitede benim alanımı daraltmaya başlamıştı. Bu nedenle karar vericileri bir bilim insanı olarak etkilemenin yanı sıra, karar verme süreçlerinde daha ön sıralarda yer almak gerektiğini düşünmüştüm.

 

İkinci nedenim ise Türkiye özellikle eşitsizliklerin çok büyük oranda arttığı, eğitimde fırsat eşitliğinin neredeyse ortadan kaldırıldığı, sağlık hizmetlerinde eşitsizliklerin ciddi bir şekilde karşımıza çıktığı, kamu yönetiminin büyük bir çöküntü gösterdiği bir atmosfere doğru ilerliyordu. O seçimde seçilemedim.

Bu seçimde tekrar böyle bir girişimde bulunmamın en önemli nedenlerinden birisi, az önce sıraladığım gerekçelere ek olarak artık kamu yönetiminin kötü durumda olduğunu değil iflas ettiğini gözlemek oldu.

Dolayısıyla bir değişimin zorunluluğu beni bu süreçte elimden geleni yapmaya yöneltti diyebilirim.

Biz aynı zamanda emekçi sınıfların çocuklarıyız. Yani benim babam devlet memuru, annem, ev kadınıydı. Biz üç kardeş üniversiteyi kamu okullarında nitelikli bir şekilde okuyarak, belli bir refah düzeyine eriştik. Bugün emekçi sınıflarının çocuklarının bu refah düzeyine erişmesi mümkün görünmüyor. Dolayısıyla benim aynı zamanda bu emekçi sınıfların çocuklarına ve bu ülkeye borcum da var. Bir biçimde eğer yapabilirsem bunu da ödemeye çalışacağım.

‘Sis çanı’ görevinin ötesinde düzeni değiştirecek mekanizmaya ihtiyacımız var’

Neden Cumhuriyet Halk Partisi’ni tercih ettiniz?

Cumhuriyet Halk Partisi‘ni tercih etmemdeki en önemli nedenlerden birisi zaten uzun yıllardır parti içerisinde, üye olmamış olsam da yürüttüğüm etkinliklerdi. Ayrıca benim açımdan en önemli olan nokta Cumhuriyet Halk Partisi’nin mevcut yönetsel durumundan ziyade özellikle tüzüğünün bana çok uygun olmasıdır. Tüzüğündeki ikinci maddeye baktığımızda bu ülkede ben nasıl yaşamak istiyorsam o ikinci maddenin büyük ölçüde bunu kapsadığını görmem mümkün.

Bizim artık geldiğimiz noktada ana akım partilerde karar verme düzeylerini yukarı çıkartarak az önce söylediğimiz eşitsizlikleri büyük ölçüde azaltabilmek için çaba göstermemiz gerekir. Ana akım olmayan partilerin çabalarını da çok değerli buluyorum. Hatta zaman zaman onlar toplumun önünde bir sis çanı görevi de üstleniyorlar. Ama sis çanının görevinin ötesinde bu düzeni değiştirebilecek bir mekanizmaya da ihtiyacımız var. Bunu ancak ana akım partilerin yapabileceği kanısındayım.

Mecliste neden çevre-ekoloji hareketlerinin temsilcileri olmalı?

Çok ayrıntılı konuşabiliriz ama ben makro çerçeveden yanıtımı şöyle vereyim: 24 Ocak 1980 kararlarından sonra devlet büyük ölçüde sermayenin bir aygıtı biçimine dönüştürüldü. Oysa bizim devleti yurttaşlarının iyiliği, refahı için çalıştıran çalışan bir örgüte dönüştürme sorumluluğumuz var. Eğer başarabilirsek biz 14 Mayıs’tan sonra o devlet yapısını her yerde sermaye lehine çalışan bir yapıdan uzaklaştırıp, bütün yurttaşlarının farklılıklarını bilen ama farklılıkları bir zenginlik olarak algılayıp, herkesin eşit yurttaşlık ilişkisine sahip olduğu, dolayısıyla yurttaşlarının refahını önceleyen bir devlet örgütü yaratmak niyetindeyiz.

Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu iki noktayı çok sıklıkla vurguluyor. İlki diyor ki, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bunun arkasında tartışabileceğimiz, aile destekleri sigortası da içinde olmak üzere çok kapsamlı bir yaklaşım var. Bu aynı zamanda okullarda bir öğün iyi beslenmenin ve kamu tarafından ücretsiz sunulacağı bir yaklaşımı beraberinde getiriyor. Bugün ikisinden de yoksunuz. İkincisi yine Kemal Bey’in söylemiyle hiçbir kadını erkeğe muhtaç etmeyecek bir düzeni inşa etmekten söz ediyor. Bu aile destekleri sigortasıyla finansal olarak sağlanacak ama bunun yanı sıra kadın hareketinin uzun zamandır önemsediği bu toplumsal cinsiyet eşitliğini hayata geçirebilmek açısından İstanbul Sözleşmesi de içinde olmak üzere pek çok değişimin, pek çok yasal arka planın gündeme getirilmesinin de bir çerçevesi olacak.

Özetle devlet dediğimiz örgütsel yapıyı sermaye için değil, halk için çalışan bir yapıya dönüştürmekle ilgili bir çaba içerisinde olmak amacındayım. Benim temel yaklaşımım budur.

Önceliğim sağlık sistemi ve ekoloji

Meclise ilk neleri gündeme getireceksiniz?

Türkiye’de sorunlar o kadar fazla ki. Yani gençlerin durumundan kadının istihdamındaki sıkıntılara kadar uzanan çok geniş bir yelpaze var ama biliyorsunuz benim uzmanlık alanım ağırlıklı olarak sağlık sistemi ve ekoloji. Dolayısıyla buradan baktığımızda kısa, orta ve uzun erimli hedefler var. İlk yapmayı isteyeceğim şeylerden bir tanesi, sağlık hizmetine erişim sırasında yurttaşların katkı ve katılım paylarının ortadan kaldırılması için çaba göstermek. Genel sağlık sigortasında toplanan paranın AKP tarafından kanuna aykırı olarak sigorta fonuna aktarılmasını engellesek, orada toplanan parayla kimse bir doktora gittiğinde muayene için ek bir ücret, eczaneye gittiğinde ilaç için katkı payı, hatta gözlüklerimiz için bir katkı payı ödemek zorunda kalmayabilir.

Çevreyle ilgili de size bir şey söyleyeyim. Bugün halen Türkiye’de hava kirleticileri içerisinde en ölümcül olarak tanımlanan PM2.5’in bir ulusal sınır değeri yok. Partiküler maddenin 2.5 mikron çapındakinin bir ulusal sınır değeri olmamasının utancını kısa sürede ortadan kaldırmak isterim. Elbette sorun yalnızca ulusal sınır değeri koymakla ilgili değil, ulusal sınır değerin, Dünya Sağlık Örgütü‘nün önerdiği düzeye çekilebilmesi ve buna uyulmasının sağlanması da oldukça önemli. Örneğin kömürden çıkışı bir an önce kolaylaştıracak, fosil yakıtlardan uzaklaştırılacak bir enerji politikasını destekleyecek, bu arada da ivedi olarak kömürlü termik santrallerin atmosfere birtakım gazları atmasını engelleyecek bir sistemin takipçisi olmak ilk yapmayı düşündüğüm işler arasında yer alıyor.

Bursa ekoloji mücadelesinin de de içindesiniz. Bursa’yla ilgili projeleriniz var mı?

Bursa’da ilk yapmamız gereken işlerden birisi, Bursa Şehir Hastanesi açılırken kapatılan şehir merkezindeki hastanelerin açılması ve şehir merkezine yeni kamu hastanelerinin yapılması olacak. Bursa’da şehir hastanesi açılırken şehrin merkezindeki, Muradiye’deki devlet hastanesini, Çekirge’deki çocuk hastanesini, yine Çekirge’deki Zübeyde Hanım Doğum Evi’ni ve Yıldırım‘daki Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ni kapattılar. Bu bölgede hastane bırakmadılar. Ve şehir hastanesi de belki bilmiyor olabilirsiniz, İzmir-İstanbul otoyolunun kenarına, şehrin oldukça uzağına götürüldü. Bursa özelinde bu şehir hastanesine raylı sistemin götürülebilmesi için açılan ihale sonucunda ihaleyi alanlara 2 milyar TL civarında bir ödeme yapılması kararlaştırıldı. Bu 2 milyarla, yani o raylı sistemi oraya götürmenin bedeliyle şehrin içine altı yüz yataklı üç hastane yapmak mümkündü. 1800 yataklı bir hastane yapabilecek parayı, 1355 yataklı şehir hastanesine yalnızca raylı sistemi götürebilmek için harcayan bir yönetsel anlayış var.

[Bir şarkının hikayesi] Fool’s Overture/ Supertramp

En büyük başarılarını 1979 yılında çıkardıkları Breakfast in America albümü ile kazanan Supertramp, 1970 yılında kurulmuş bir İngiliz rock grubu idi. Başlangıçta progresif rock türünde müzik yapan grup, zaman içerisinde pop ağırlıklı albümler çıkarmaya başlamıştı.

1977 yılında yayınlanan Even In the Quietes Moments albümünün single’ı olarak çıkarılan Give a Little Bit, grubun “Dreamer”dan sonra bilboard listesine giren ikinci “hit” parçası olmuştu. Şarkı grubun kurucularından ve itici gücü olan Roger Hodgson tarafından 19 yaşında iken yazılmış ve ancak yedi yıl sonra grubun repertuarına girmişti. Albümde, “Even In the Quietest Moments”, “Babaji” gibi hit parçalar da bulunuyordu ancak albümün final şarkısı diğerlerinden oldukça farklı idi.

10,5 dakikalık “Fool’s Overture”un kompozisyonu Roger Hudgson’un tam beş yılını almıştı ve sanatçının deyimiyle “üç farklı müzik parçasının mucizevi ve mükemmel bir şekilde bir araya getirilmesi” ile ortaya çıkan bu epik şarkı tam bir sanat şahaseriydi.

“Fool’s Overture”, progresif enstrümantasyon, ses örneklerinin kolajı ve kayıt tekniği ile diğer Supertramp parçalarından ayrışıyor ve Rodger Hodgson’u müzikal anlamda virtüözlük mertebesine taşıyordu.

Parça duygusal bir piyano girişi açılıyor, sonrasında İngiliz besteci Gustav Holst’un Venüs’ünden “sample”lanan bir flüt sesi yavaşça yükseliyordu. Bu huzurlu melodi, polis sirenleri ve Londra’daki ünlü saat kulesi Big Ben‘in sesi arasında kayboluyor ve arka planda Birleşik Krallık Başbakanı Winston Churchill’in 1940’taki meşhur konuşması “Asla Teslim Olmayacağız”ın bir bölümü duyuluyordu: “Sonuna kadar gideceğiz, denizlerde ve okyanuslarda savaşacağız, adamızı koruyacağız, bedeli ne olursa olsun asla teslim olmayacağız.”

İngilizlerin ‘gayriresmi milli marşı’na selam!

Şarkıda ünlü İngiliz Şair William Blake’in şiiri “And Did Those Feet in Ancient Times”tan bir bölüm de örneklenmişti. Hubert Pary’nin müziği ile bir ilahiye dönüşen ve “Jerusalem” olarak bilinen bu şiirin, İngilizlerin gayrıresmi milli marşı gibi kabul edildiğini de not düşmek gerekiyor.

Hodgson’un 2004 yılında Paris’teki Night Of The Proms konserlerinde, Antwerp Filarmoni Orkestrası ve koro eşliğindeki yorumu, parçanın en iyi yorumlarından biri olarak biliniyor.

 

Birçok tarihsel öğeyi müziğine kolajlayan Hudgson, elbette bir veya birkaç mesaj vermek istiyordu ancak bunlar o kadar da net değildi. Sanatçı, bilinçli olarak sözlerin manasını dinleyicinin hayal gücüne bırakmıştı. Şarkının ilk mısralarında sanatçı, 2. Dünya Savaşı‘na ve insanlığın düşüşüne değiniyordu:

“Tarih hatırlıyor, düşüşün ne kadar büyük olabileceğini
Herkes uyurken tekneler denize açılıyor.”

Kimi yorumcuların iddia ettiği gibi şarkıda, Winston Churchill’den önce başbakan olan Neville Chamberlain’a bir gönderme yapılıp yapılmadığını tartışabilmek için 2. Dünya Savaşı öncesindeki Münih Anlaşması’na göz atmakta fayda var.

Hitler’i taviz vererek ‘yatıştırmak’

1938 yılında Adolf Hitler’in liderliğindeki Nazi Almanyası, 2.5 Milyon Almanca konuşan nüfusa sahip olan Südet bölgesini topraklarına katmak istiyordu. Ülkesinin yeni bir savaşa hazır olmadığının farkında olan İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain, geleceğin başbakanı Winston Churcill’in ve İşçi Partisi‘nin sert muhalefetine rağmen “Yatıştırma” politikasını izleyerek Hitler’le bir anlaşmaya varabileceğini düşünüyordu.

29 Eylül 1938 ‘de Münih’te, Hitler, Mussolini, Fransa başbakanı Edouard Daladier ve Birleşik Krallık Başbakanı Neville Chamberlain bir anlaşmaya vararak Südetlerin kontrolünü Almanya’ya verdi. Çeklere göre bu bir anlaşma değil bir “ihanet” idi.

Kimi akademisyenler ve politikacılar bu anlaşmayı “Münih Dersi” olarak adlandırarak, Hitler’in güçlenmesine müsaade edildiği şeklinde eleştirdi.  Anlaşma sadece bir yıl sürmüş ve İngiltere, Almanya ile savaşa girmişti. Ağır eleştiriler karşısında Chamberlain başbakanlık görevinden istifa etmiş ve birkaç ay sonra da ölmüştü.

Netflix’te gösterimde olan ve yarı belgesel tadındaki Munich The Edge Of War‘da bu tarihi anlaşma süreci çok iyi anlatılmış. Filmde de Hitler’e güvenmekle yanılmış olabileceğini düşünen Chamberlain, İngiltere’ye dönerken ”Aptal konumuna düşmem, ödenecek en küçük bedeldir” diyor.

Şarkıya dönersek, ikinci kıtadaki sözlerle Hudgson, sanki savaştan kaçınmaya çalışan Chamberlain’in bu açmazını anlatıyordu.

“Aptal yerine koyduğu adamın gururunu elinden aldı,
Öldüğü güne kadar herkes ona gülüyordu”

“Fool’s Overture”ün üç müzik parçasının bir araya getirilmesi ile oluşan kompozisyonu gibi, farklı olaylardan esinlenerek yazıldığı anlaşılan sözlerini de bir “kolaj” olarak yorumlayabiliriz. Sonraki kıtalarda sanatçı belki de insanlığa hitaben, barışı elde etmenin ne kadar zor olduğunu bildiğini anlatıyor ve bunun için bizleri tembel olmayarak aksiyon almaya ve katkıda bulunmaya davet ediyor.

“Bana onu büyütmenin ne kadar zor olduğunu söylüyorsun,
Evet biliyorum, biliyorum, biliyorum
Ve bana ekecek çok tohum olduğunu söylüyorsun
Evet biliyorum, biliyorum, biliyorum”

Roger Hodgson “Fool’s Overture”ün yazdığı en iyi parçalardan biri olduğunu söylemişti. Şarkıyı yazdığında, bir orkestra ile çalmayı hayal eden sanatçı, 90’lardan itibaren konserlerinde orkestralarla çalmaya başlayınca, bunun onu çok heyecanlandırdığını ve her seferinde tüylerinin diken diken olduğunu ifade etmişti.

Covid-19 nedeniyle 2021’deki “Breakfast In America” konserlerini iptal etmek zorunda kalan sanatçının 2024 yılında konserlerine devam etmesi bekleniyor.

Kaynakça:

  • Lindsay T.,Fool’s Overture, A Musical Masterpeace, 21.03.2020
  • Songfacts, Fool’s Overture
  • Doug Helvering, Classical Composer Reacts To Fool’s Overture, 10.11.2021
  • Wikipedia, Supertramp, Roger Hodgson, Münih Antlaşması,

Yapay zeka, kentler ve demokrasi

[email protected]

Türkiye çok yakın bir gelecekte kendi geleceğini belirleyecek ve bu gelecek aynı zamanda kentlerin de geleceği bakımından etkili olacak (ya da olabilir).

Doğal olarak, bu geleceğin nasıl olacağı ve kurulacağı üzerinde birçok tartışma yapılmakta. Gelecek (ve elbette geleceğin bir karşıtı ya da kaynağı olarak geçmiş/ tarih) tartışmaları zaten her zaman yapılır. Ancak dünyanın belki de II. Dünya Savaşı etkisiyle içine girdiği hızlı ve gerçekten devrimci olan teknolojik gelişmeler çağı o kadar büyük bir hızla ivmelenerek gelişiyor ki teknolojinin kullanımı/kötüye kullanımı ve yarattığı avantajlar ve sorunlar giderek daha ön plana geçmeye başladı.

Bunun en son örneği, yapay zeka (AI) ile ilgili araştırmaların altı aylık bir süre için durdurulması… Tartışmaların ana konusunun bu teknolojileri kullanmanın sonuçlarının giderek öngörülemez/kestirilemez olması ya da AI ile geliştirilen robotların geleceği ve insanlığın yarattığı bütün değerler ve etik, kültür ve vicdan bakımından alacağı ve uygulayacağı kararların öngörülemezliğinin yaratacağı risk, vb. gibi başlıklar olduğu söylenebilir.

Kent planlamasında yapay zekanın rolü

AI belki yeni bir konu değil. AI kullanımının yaygınlaştığını birçok üretim veya meslek konusunda zaten görüyoruz. Belki AI desteği olmaksızın artık astronomi, fizik, belki jeoloji ve mühendisliğin birçok alanında kuramın geliştirilmesi, en önemlisi, savaş teknolojilerinin üretimi düşünülemez bile. Ancak AI kentlerin geleceği bakımından da giderek daha çok tartışılan alanlardan biri haline geldi. Aynı düşünceyi başka türlü ifade edecek olursak, kent planlaması ile yapay zeka ilişkilerinin irdelenmesi gerekiyor.

Bu gereklilik bir bakıma gelişen teknolojilerle ve daha önce kullanmaya başladığımız “akıllı kentler” terimiyle birlikte ortaya çıkmıştı. Ancak yeni durum birçok bakımdan farklı ve yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Tartışmaya önce güncelleşmeye başladığı alanlarla girelim. Böylece, tartışmayı genişletmek ve yeni olanı söylenmiş olanlarla sınamak daha kolay olacak.

Depremin, bu büyük felaket ve yıkımın hemen ertesinde (yaklaşan seçime sağlayabileceği propaganda gücü de düşünülerek) başlatılan çok savruk “yeniden inşa ve imar” uygulamaları, AI için duyulabilecek gereksinimi ister istemez düşündürüyor. Ama belki daha da önemlisi savaşın yıktığı kentlerin (özellikle Irak ve Suriye’de ve daha yakın zamanda da Ukrayna’da vb.) yeniden yaşamaya başlamasında AI kullanımı dikkate alınan düşünceler arasında… Sorunu, deprem ya da başka türlü afetler ya da savaş gibi nedenler dolayısıyla ele aldığımızda AI makul, hatta olmazsa-olamaz diyebileceğimiz kadar ön plana geçen bir fikir oluyor. Çok büyük bir hızla yıkıma uğramış kentlerin/yerleşimlerin yine çok büyük bir hızla, üstelik olabileceği kadar iyi hesaplanmış bir maliyetle yeniden üretimi için AI, çok büyük olanaklar sağlıyor.

AI, yıkıma uğramış kentlere nasıl katkı sunabilir?

Suriye ve Irak’ta yıkıma uğramış kentlerin, yıkımın yanı sıra olağanüstü tarihsel zenginliği veya geçmişle ilgili taşıdıkları kültürel mirası kaybetmesi (ya da tarihi mirasın/mekansal ve kültürel değerinin hem korunması hem de geleceğin kentine uyumlaştırılması) gibi sorunları AI’nin yardımıyla hızla ve kabul edilebilir bir maliyetle çözebilme vaadi çok göz alıcı duruyor.

Belki Antakya gibi depremle büyük bir yıkıma uğramış veya Halep gibi geçmişini yaşayarak sürdürmeyi yakın zaman kadar başarmış ama savaşla nerdeyse dümdüz edilmiş kentler üzerinden düşünürsek “AI iyi bir öneri olabilir” diyebiliriz. Ancak bu kentler, çeşitli nedenlerle yerel toplumunun bir ölçüde kenti terk ettiği veya içinde bulunulan travmanın nedeniyle sosyal-psikolojik olarak çok sarsılmış ve birçok konuda demokratik işleyişler için kaygı duyabilecek durumda olmayan, küçülmüş nüfuslara sahip olan kentler…

Kentlerin yerel nüfusları dağılmış ve küçülmüş olsa da kentlilerin kararlarının yerine geçecek teknolojik ve otomasyona bağlı (belki çok daha iyi boyutlandırılmış ve irdelenmiş, maliyetleri iyi hesaplanmış) hızlı kararların kuracağı kentin daha yaşanabilir ve daha konforlu, daha “iyi” olabileceğini düşünmek yine de oldukça zor… Buradaki “iyi”nin ne olduğunu ve zorlukların neler olacağını ve nerelerden kaynaklanabileceğini biraz daha açmak gerekiyor. Bu kısa yazı kuşkusuz “AI ve kentlerin geleceği” sorusunu bütünüyle aydınlatmak için yeterli olmayacak. Ancak düşünmeye başlamak veya tartışmanın boyutlarına dair bazı öngörüler için fikir verebilir…

Başlangıç olarak, AI tartışmasının (Elon Musk dahil, bu teknolojiyle ilgili veya bu teknolojileri geliştirmekte olanların yazdığı deklarasyonun güncelliğini de dikkate alarak) ulaştığı yerde şu soruları sorabiliriz: AI teknolojisinin sağladığı olanaklarla çok büyük (sonsuz diyebileceğimiz kadar büyük) veriyi toplayabilen, sınıflandıran ve depolayabilen, bu veriyi analiz edebilen ve analizlerden çıkan sonuçlara göre seçenek geliştiren, karar alabilen, (seçim yapan ve) kendiliğinden davranabilen dijital bir süreç, bilginin (ve elbette bu bilginin oluşumunu/elde dilmesini sağlayan her türlü özel ve kamusal verinin) aşırı derecede merkezileşmesi anlamına gelmez mi?

Gelişen teknoloji sayesinde merkezileşen “büyük veri” ve bilgi eğer devletler ya da özel şirketler (tekeller) tarafından bilinebilir/kullanılabilir haldeyse, bu soruna karşı toplum, kentliler, en alt düzeydeki küçük yerel topluluklar ve birey kendisini nasıl koruyabilecek?

Aynı soruyu eğer bu büyük işlem kapasitesine sahip olan (software ve hardware) yazılımların ve makinelerin (belki robotların da diyebiliriz) kendi geliştirdikleri yeteneklerle bu kararları üretiyor olmaları ve uygulamaları durumunda kendimizi nasıl koruyabileceğimiz bakımından da sorabiliriz.

Bu sorular, asıl sorunun “büyük veri” toplama ve elleçleme/analiz etme ve karar üretiminin giderek aşırı merkezileşmesinde olduğunu gösteriyor. Bu aşırı merkezileşmiş güç ve iktidar karşısında küçük ülkeler ve firmalar, kentler ve yerel topluluklar ve birey kendi adem-i merkezi konumlarını koruyabilecek mi? Hatta artık böyle bir konum kalabilecek mi? Bu konumun yitmesiyle birlikte, özgürlükler ve ortak kararlar üretmek istediğimizde gereksinim duyduğumuz/duyacağımız demokratik işleyişler, kurallar ve kurumlar vb. olabilecek mi?

Özgürlük ve demokrasi kavramları ne olacak?

Teknolojinin, özellikle iletişim ve taşıma teknolojilerin ve bu gelişmiş teknolojik olanaklardan yararlanarak geliştirilen kitle imha silahlarının bulunduğu dünyada sadece kentler için değil bütün insanlık için bir gelecek var mı? Ya da bu geleceğin içinde özgürlük/demokrasi vb. gibi kavramların herhangi gerçek bir yeri olacak mı?

Distopik bütün edebiyatta (bir bakıma belki Jules Verne’den başlayan gelecekçi edebiyatta) bu sorular zaten çoktan beri sorulmakta ve tartışılmakta. Bizler de kentler ve kentlerin geleceğindeki demokrasinin, özellikle katılımcı bir demokrasinin olumsallığı/olabilirliği üzerine bir süredir tartışıyoruz. Üstelik ülke yakında bir seçim yapacak ve belki kendi tarihinde bir dönüm noktası yaratacak biçimde daha özgürlükçü ve demokratik bir toplumsal yapıyı gerçekleştirme arayışı içinde olacak…

Biliyorum, tam da toplumun böylesine heyecanlı ve yaşanan afetler savaşlar nedeniyle iyice endişeli olduğu dönemde bu tür sorular üzerinde durmanın zamanı değil… Ama yine de bu deklarasyonu gördük hepimiz. Hepimiz bu teknolojileri belli bir düzeyde kullanıyoruz ve onları sürekli yeniliyoruz. Gelişmelerin getirdiği konforlara alışığız ve robotlarla sohbet etmeye başlıyoruz…

Galiba bu tür tartışmalar için ne erken ne de geç olmayan bir dönemdeyiz.

Yeşiller’in adayı Kılıçdaroğlu

Yüksek Seçim Kurulu‘nun objektif olup sadece okuma yazma bilmesi gereken herkesin anladığının tersine Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın üçüncü kere aday olmasına izin vermesinden sonra Cumhurbaşkanı adayları kesinleşmiş oldu. Seçimin nasıl geçeceği ve değişimin nasıl da hayati olduğunu bize anlatması açısından sadece bu örnek bile yeter de artar. Aklımızla dalga geçilen bir dönemden geçiyoruz ve aklımızla dalga geçilmesine bir son vermemiz lazım.

Bir metrekarelik seccadede kopartılan fırtına da bu dalga geçmenin sonucu. Deprem bölgesinde hala enkazlardan cansız bedenler çıkıyor. Depremzedelerin sorunları ikinci aya girerken hafifletilmiş dahi değil. Bir tek soğan 7 TL’ye satılıyor. Üniversite eğitimi karman çorman olmuş durumda. İstanbul Sözleşmesi‘nden çıkılırken övülen 6284‘ü bile kaldırmak istiyorlar. Karşı çıkan AKP’li siyasetçiler tehdit ediliyor. Her parti destek açıklaması yapıyor. Bir tek AKP destek açıklaması yapmıyor. Sona geldiğini anlayan hükümet, ne kopartırsak kardır görüşüyle doğal alanlara saldırıyor. Peki bizden ne konuşmamız isteniyor? Seccade… Yine dini duyguların istismarı ile bir seçim götürülmek isteniyor. Fakat artık özel durumlarda değiliz. Pandemide “hayat eve sığar” diye bir slogan mantıklı olabilirdi ama artık Türkiye bir seccadeye sığmaz. Sorunlar da bir seccadenin altına saklanamaz.

İşte Yeşiller Partisi olarak biz de bu sebeple Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir tavır aldık. Fikri, kütlesinden büyük bir parti olarak aldığımız bu tavır belki anketlerde çok fazla hissedilmeyecek ama fikirlerimizin yeniden kurulacak bir Türkiye’de oldukça önemli bir yer kaplayacağını biliyoruz. Yavaş yavaş açıklanan Seçim Beyannameleri‘ne bir göz atın isterseniz. 2010’de Yeşiller Partisi’nin söylediği, belki söylendiğinde biraz uçuk gelen ama şimdi gereklilik olan ifadelerle dolu olacak o beyannameler. Ne kadarının arkasında durulacak bilemiyoruz tabi ama bu hem bizim hem de benzer sorunları dert edenlerin bir göre.

Eleştiriler seçimden sonra…

Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir tavır aldık ve Millet İttifakı‘nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu‘na desteğimizi açıkladık. Bizler;  “Yeşiller Partisi olarak, bu çoklu kriz ortamını aşmanın, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun şekilde denge ve denetleme mekanizmalarının güçlendirilmesiyle ve doğanın, insanın sömürülmediği bir düzen kurmak üzere demokrasi güçlerinin yan yana durmasıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz.”

Bu yüzden de demokrasi güçleriyle birlikte net bir tavır alıyoruz. Seçim bittikten ve kazandıktan sonra her anlamda daha ideali yakalamak için eleştirilerimiz, önerilerimiz olacak ama o zamana kadar desteğimiz Kılıçdaroğlu ile…

Yeşil Düşünce Derneği’nden Batı Karadeniz’de İklim Okulu

Yeşil Düşünce Derneği’nin düzenlediği “Batı Karadeniz’de İklim Hareketinin Güçlendirilmesi” projesi başladı.

Proje kapsamında gerçekleştirilecek İklim Okulu ve forum etkinlikleri ile yerel yönetim, sivil toplum, devlet kurumları ve halk, iklim adaleti için bir araya gelecek.

Dernek, 2009 yılından beri iklim krizi ve sebepleri ile iklim krizini önlemek için çözüm önerileri, iklim afetleri ve etkileri ile iklim adaleti konularında çalışmalar sürdürüyor.

Bu kapsamda, 2021 yılının ağustos ayında Kastamonu’da meydana gelen sel felaketinin Bozkurt ilçesinde  yarattığı tahribat ve bunun iklim adaleti bağlamında değerlendirilmesine yönelik saha çalışması ve rapor sunumu gerçekleştirildi. Bu yıl da bölgedeki iklim afetleri konusunda çalışmalarını derinleştiren dernek iklim krizinin sonucunda medyada gelen afetlere karşı kırılganlığı giderek artan Batı Karadeniz Bölgesi’nde, iklim krizi ve iklim adaleti konularının görünürlük kazanmasına destek olmak için Fransız Büyükelçiliği’nin desteği ile “Kimseyi Arkada Bırakmadan: Batı Karadeniz’de İklim Hareketinin Güçlendirilmesi” projesini yürütüyor.

Proje kapsamında 29 Nisan’da Zonguldak’ta, 30 Nisan’da Kastamonu’da, birer gün sürecek bir ‘İklim Okulu’ gerçekleştirilecek.

Kastamonu ve Zonguldak’ta iklim krizine adaptasyon ve dayanıklılık kazanma süreçlerinde sivil toplumun katılımının sağlanmasına destek olması planlanan proje ile, sivil toplum ve yerel yönetim paydaşlarının iklim krizi ve etkilerine dair bilimsel verilerin paylaşılması da amaçlanıyor. Projede, hak temelli sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve yerel yönetimlerin iklim değişikliği adaptasyonu ve dirençliliği konularında iş üretmesinin, iklim adaleti konusunda bilgi ve
deneyim aktarımı sağlanmasının önemi vurgulanıyor.

29-30 Nisan’daki İklim Okulu’na nasıl katılacaksınız?

29 Nisan’da Zonguldak TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda, 30 Nisan’da Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda, 10:00 – 17:30 saatleri arasında gerçekleşecek İklim Okulu’na katılmak isteyenlerin buradaki başvuru formunu doldurması yeterli.

Proje hakkında detaylı bilgi edinmek ve için derneğin sosyal medya hesapları takip edilebilir veya derneğin internet sayfası ziyaret edilebilir.

Batı Karadeniz’de iklim değişikliği ve etkileri

İklim değişikliği Akdeniz Bölgesi’nde kendini yangınlarla gösterirken, Karadeniz’de aşırı yağış ve sel felaketleri olarak gözleniyor. 2021’de Kastamonu’da, 6 Şubat depremlerinden sonra Şanlıurfa’da yaşanan sel felaketi gibi felaketlerin ana kaynağı, iklimin değişmesi sebebiyle ortaya çıkan sıcak hava dalgaları ile gelen kuraklık ve sonrasında gerçekleşen aşırı yağışlar.

Ormanlık alanlarla tarım arazilerinin tahribi, dere yataklarının daraltılması ve betonlaştırılması, dere yataklarında kentleşme gibi insan kaynaklı eylemler, aşırı yağışların felakete neden olmasını sağlar. Değişen iklim, gerçekleşen sel ve kuraklık gibi afetlerin sıklığını arttırarak toparlanma süresini daraltır.

2019’daki planlama hayata geçirilmedi

Aşırı yağışlara ve kuraklığa dayanıklı kent planlamaları ile doğru arazi ve havza kullanımı ile onarıcı planlamalar yapılarak felaketlerin boyutları, can ve mal kaybı en aza indirilebilir.

Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve tek yararlanıcısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olan İklimİn projesi kapsamında ‘İklim Değişikliğinin Bilimsel Temelleri ve Türkiye’ye Etkileri’ adlı çalışma gerçekleşti. Bu çalışma ardından Bakan Murat Kurum 12 Temmuz 2019 tarihinde ‘Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı’kamuoyu ile paylaştı ve “6 ay içinde tüm hazırlıkların tamamlanacağını ve kamuoyu ile paylaşılacağını” bildirdi .

Ancak üzerinden iki sene geçtiği halde hiç bir plan yürürlüğe konmadan sel Kastamonu’yu vurdu. Adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değişen bakanlık sayfalarında ya da çalışmaları arasında, iklim eylem planı çalışmaları hala kamuoyu ile paylaşılmış değil.

[Seçime Doğru] Suat Özçelebi: Yüzde 10’luk kitle Araf’ta, ittifaklar hesabını iyi yapmalı

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisiyle, vatandaşların oy tercihleri belirleme süreçlerinin daha sağlıklı yürüyebilmesini umuyoruz.  İkinci konuğumuz SİTA Politik Danışmanlık‘tan Suat Özçelebi. 

Özçelebi ile yeni seçim sistemini, ittifakları ve partilerin stratejilerini konuştuk.

*

Muharrem İnce’nin Millet İttifakı’na etkisi hakkında yorumunuz nedir?

Millet İttifakı’na bir İnce etkisi tabii ki olabilir ama onun tartışmaya açtığı konuları tartışmayı sürdürürseniz bu etki daha da artacaktır. Özellikle genç kitlede ya da İYİ Parti‘den bir biçimde çözülmüş bir kitlede, kendisini çekim noktası olarak gören birtakım insanların kendisine teveccühü söz konusu. Yapılması gereken şey Sayın İnce’nin ne söylediği ya da neyi söylemediği değil, bu seçmen kitlesine bir biçimde Millet İttifakı’nın bileşenlerinin ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ulaşmaya çalışması ve Sayın İnce’yi tercihleriyle ilgili bir analizin sonucunda bunu gerçekleştirmesi. Bunun için şu anda hala yeterli zaman var. Dolayısıyla burada sayın İnce ile yapılacak tartışmaya değil, seçmen tabanına seslenmeye ihtiyaç var.

 

Tiktok’ta bence çok gecikerek açılan bir hesap söz konusu mesela. Peki bu her şeyi halleder mi? Tabii ki halletmez çünkü burada önemli olan o mecrada o kitlenin beklentilerine yanıt verebilmek, o kitlenin soru işaretlerini gidermek. Şu anda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve iletişim ekibinin toplamda da Millet İttifakı ve bileşenlerinin bu seçmen kitlesiyle ilgili belli bir strateji doğrultusunda çalışması gerekiyor. O seçmen kitlesini ikna etmek zorundasınız ki bu sandıkta bir oya dönüşsün ya da o pazar günü evinden çıkıp Kemal Kılıçdaroğlu dışında birine vermeyecekse, evinden çıkmasın.”

Millet İttifakı’nın içindeki özellikle muhafazakâr tabanlı üç partinin Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve DEVA’nın ittifak içinde ittifak tartışmaları vardı, DEVA’nın buna sıcak bakmadığını öğrendik. Doğru yöntem ne olmalı?

Doğru yöntem, hatta tek yöntem ortak liste. Ortak listede il il çalışılması gerekiyor. Yani bu ortak listeden kastedilen büyük partilerin listesine girsinler değil. Millet İtitfakı’nın tüm bileşenlerinin aynı zamanda diğer ittifakların da mesela Emek Özgürlük İttifakı için de bu geçerli, hangi ilde kim ne kadar güçlü ve milletvekili çıkarabiliyor diye bakmaları gerek. Hiçbir komplekse kapılmadan parlamentoda çoğunluğu sağlama hedefli bir ittifak listesi hazırlanmalıdır.

Bazı partiler tek başına girmek, kendini ispat etmek ya da bazı kişiler kendisinden kaynaklı bir biçimde seçileceğine kendisinin bir çekim noktası olduğunu düşünüyor. Burada düşünülmesi gereken, kendisinin seçilebileceği ya da partisinin o ilde daha fazla alıp alamayacağı değil, ittifakın milletvekili sayısının ne kadar artıracağı. Bu ne demek? Parlamentoda birinci baraj olan 301 milletvekili çıkarabiliyor muyum? İkinci hedef 36 milletvekili, neden 360 çünkü güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için bu bir anahtar sayı. Bu sayıya ulaşamazsanız temel rejim bazlı vaadinizi gerçekleştirme şansınız neredeyse yok. Üçüncü baraj 400, 400 ne demek? Anayasa değişikliğini referanduma sunmadan parlamentoda yapabilmek demek. Bu en uzak hedef, gerçekleşebilir mi, bence imkansıza yakın ama siyasette her şey mümkün. Dolayısıyla parlamentoda çoğunluğu sağlamak için il il iyi hesaplanmış bir ortak liste politikasının 9 Nisan’a kadar yaptınız yaptınız, ondan sonra bu stratejiyle ilgili bir şey yapma şansınız yok.”

‘Ünlü adaylarla oy hesabı seçim sonuçlarını olumsuz etkileyebilir’

Anladığım kadarıyla siz TİP’in ayrı girme kararının, tekrar düşünülmesi gereken bir karar olduğunu düşünüyorsunuz.

Kesinlikle tekrar düşünülmesi gereken bir karar. TİP’in büyük iller dışında alacağı düşük oylarla milletvekili çıkarma şansının olmadığını, o milletvekillerinin başka bir partiye yani ittifak dışı bir partiye, en çok da Cumhur İttifakı’nı yarayabileceğinin analizini yapmak zorunda. Sayın Erkan Baş açıklama yapmış, illeri saymış, bunların içinde gerçekten HDP ‘in çok güçlü olduğu iller var. Orada bir oy bölmesi yapmayacağını söylüyor. Fakat bu büyük iller için de geçerli. Örneğin İstanbul’da yüzde 12 civarında HDP’nin oyu var. İstanbul’da 30-25 milletvekilinin seçildiği bölgelerden 1-2 milletvekili çıkarabilirler ama buradaki maliyetin ne olduğu çok ciddi hesaplanmalı. Kimse Türkiye İşçi Partisi’ne kendisini yok sayın demiyor. Hesap doğru yapılmalı diyoruz, oturup Emek ve Özgürlük ittifakıyla bu hesabı doğru yapıyorlarsa İstanbul’da girsinler, İzmir‘de girsinler ama bu hesapta bir risk varsa o risk Emek ve Özgürlük İttifakı’nın hatta Millet İttifakı’nın daha az sayıda milletvekili çıkartması demek. Yapılan araştırmalar ve anketlerde, hâlâ Cumhur İttifakı’nın yüzde 40 seviyesindeki bir oyla parlamentoda çoğunluğu sağlama olasılığı söz konusu. Eğer burada sadece biz yüzde 3 barajını aşmak zorundayız diye büyükşehirlerden birtakım sanatçıları, şarkıcıları ya da yazı yazarları, gazetecileri aday göstererek maliyetli bir hesap yapıyorlarsa bu seçimin sonucuna doğrudan etki edecektir ve bu da büyük bir olasılıkla negatif olacaktır.

Cumhur İttifakı’na HÜDA-Par ve Yeniden Refah Partisi’nin (YRP) katılmasının seçmemdeki karşılığı nedir?

YRP’nin yüzde 3 lere doğru tırmandığını düşündüğümüz çeşitli araştırmalarda çıkan bir sonuç vardı. Fakat bu oran, YRP’nin muhalefette olduğu dönemin oranı, şimdi o oranı doğrudan Cumhur İttifakı’nın oyuna ekleyemiyoruz. Peki buradaki hesap ne? Buradaki asıl mesaj, tamamen bu partinin simgelediği aynen Saadet Partisi‘nin Millet İttifakı’na kattığı değer gibi.”

HÜDA-PAR’lı kadroların parlamentoya taşınması durumunda da demokrasi, kadın hakları, temel hak ve özgürlükler ve anayasanın çizdiği genel çerçeve konusunda endişelerim var.”

İkinci tur, Millet İttifakı’nı zora sokar

Yarışta durum ne? Ve ekonomik krize rağmen Cumhur İttifakı’nın oyları neden erimiyor sizce?

Yarış baştan beri 60’a 40. Yani muhalefet 60, iktidar ve ittifak bileşenleri 40’ta. Bunu artı-eksi üç puanla düşünebilirsiniz. Fakat muhalefet tek başına bir blok değil. Yani Millet İttifakı’nın genel toplamı yüzde 40’lar seviyesinde aynı Cumhur İttifakı gibi. Dolayısıyla burada Emek ve Özgürlük İttifakı’nın özelde HDP’nin ve seçime yansıyan biçimiyle Yeşil Sol Parti‘nin nasıl bir tutum takınacağı burada çok önemli. Ama şu anda denkleme Muharrem İnce de katıldı. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimini baz aldığında denklem Sayın İnce’nin ne kadar oy alacağına bağlı olarak, ikinci tura kalabilir. Bu sürdürülebilir mi? Ben seçime kadar sürdürülemeyeceğini düşünüyorum.

İkinci tura kalması durumunda, çoğunluğun oranı Cumhurbaşkanlığı seçimini de belirleyecektir, çünkü Türk toplumu istikrar hastası bir toplum. Parlamentoda eğer AK Parti’nin yine birinci çıktığını görürse, cumhurbaşkanlığında da tercihini buna göre kullanır.

Ekonomik kriz sorunuza gelince; bu oranların korunmasının en önemli nedeni kutuplaşma. Çünkü toplum ekonomik bazlı değil, kültürel kimlik bazlı, etnik bazlı, dinsel bazlı bir aidiyet geliştirmiş durumda. Türk seçmeninin özellikle sayın cumhurbaşkanıyla da kurduğu bir duygusal bağ var. Yani ne yaparsa yapar mutlaka bunun bir nedeni vardır, şu anda anlamıyor olabilirim ama mutlaka haklı bir sebebi vardır diye düşünüyor.

İkinci en büyük sebep ise kimin gerçekten sorunlarına yanıt vereceği konusunun muhalefette karşılığını tam bulamamış olması. Yani bizim araftaki yüzde 10 kitle diye nitelediğimiz kitle bu yüzden hâlâ yüzde 10 ve Araf’ta duruyor.”

Malatya Mamurekliler asbeste karşı yaşam nöbeti başlattı

Video haber: Fırat BULUT
*

Malatya’nın Battalgazi ilçesine bağlı Beydağı Mahallesi’ne (Mamurek bölgesi) dökülen molozlara karşı köylüler nöbet eylemi başlattı. Sol Parti temsilcileri ile birlikte açıklama yapan Mamurek Dayanışma Platformu bölgedeki asbest tehlikesine dikkat çekti.

Maraş merkezli depremlerin büyük yıkıma yol açtığı Malatya’da yıkılan binaların molozu bölge halkının tepkilerine rağmen Mamurek bölgesine dökülüyor.

Defalarca basın açıklaması ve protesto eylemi düzenleyerek seslerini duyurmaya çalışan köylüler Mamurek Dayanışma Platformu’nu kurarak asbest tehlikesine karşı mücadele ediyor.

Mamurek Dayanışma Platformu bugün molozların döküldüğü alanda Sol Parti Malatya temsilcilerinin de desteği ile bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Fotoğraf: Fırat Bulut
‣ İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Mamurek, Samandağ, Deştin ve Akkuyu’daki direnişlere destek

‘Depremin yaralarını saramadığımız gibi asbest tehlikesiyle karşı karşıyayız’

Platform adına konuşan Nazife Onay depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen depremin yaralarını saramadıklarını ve bunun yanında bir de asbest tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını söyledi.

Bölgede binlerce yurttaşın yaşadığını söyleyen Onay tüm girişimlerine rağmen sonuç alamadıklarını belirterek şöyle konuştu:

“Yetkililere sesimizi ulaştırmaya çalıştık, yasal yollara başvurduk. Dilekçelerimizi verdik, vermeye devam ediyoruz. Ama görünen o ki; iki gün sonra tekrar unutulabiliyoruz. Ama biz o iki gün içinde nice nice asbest tozu soluyabiliyoruz. Ağır metaller o sırada toprağımıza suyumuza karışıyor. Çocuklarımızın yarınlarımızın geleceği tehlikeye atılabiliyor. Ne seçimler bu gündemi değiştirebilir ne de iktidarın rant hesapları. Unutturmamak için burada bir nöbet başlatmış bulunuyoruz. Bize ölüm ve deprem arasında ya da ölüm ile kölelik arasında bir dayatmada bulunuluyor. Bunu kabul etmeyeceğiz.”

Fotoğraf: Fırat Bulut
‣ Malatya: Asbestli molozlar tarım alanlarına, meralara yığılıyor

Köylüler asbeste karşı nöbet başlattı

Yıllarca toprakta kalacak olan kimyasallarla bir yaşamlarının olmayacağını bildiklerini belirten platform üyeleri haftada üç gün bölgede nöbet tutacaklarını duyurdu.

Nazife Onay açıklamanın devamında şunları söyledi:

“Pazartesi, çarşamba ve cuma günleri saat 13:00 ve 16:00 arası burada olacağız. Depremin bedelini biz ödedik, şimdi yeniden bu kimyasalların bedellerini de biz ödeyen olmak istemiyoruz. Biz çevreye duyarlı kişiler ve kurumlar olarak bir sorumluluğumuz var. Hem doğamıza , yaşam hakkımıza sahip çıkacağız hem halkımızın yaşam hakkına sahip çıkıcağız. Bütün demokratik kitle örgütlerini, duyarlı olan herkesi sesimiz olmaya davet ediyoruz.”

Fotoğraf: Fırat Bulut
‣ Asbest kabusu: Kontrolsüzce doğaya bırakılan molozlar 11 ilde yaşamı tehdit ediyor

Sol Parti Malatya İl Örgütü köylülere destek verdi

İlk nöbetlerinde Sol Parti’nin yanlarında olduklarını belirten Onay, asbest sorununun sadece Mamurek’in sorunu değil bütün Malatya’nın, depremden etkilenen 11 şehrin ve bütün ülkenin sorunu olduğunu söyledi.

Sol Parti İl Örgütü adına konuşan Ali Osman İzci ise Mamurek köyü ve civar köylerinin enkaz yığınlarından kaynaklı sağlık konusundaki endişelerinden dolayı nöbete destek verdiklerini söyledi. İktidarı eleştiren İzci, sağlık koşullarının ön planda tutulmadığını ve yeni sağlık sorunlarına davetiye çıkardığına dikkat çekti. İzci, hiçbir önlem alınmadan yüzlerce ton enkazın civar köylere döküldüğünü belirterek şunları kaydetti:

“Kuvvetle muhtemel yakın bir yer olduğu için tercih edilmiş gibi görünüyor. Fakat insanların tarım arazilerinin olduğu, çok yakın civarda evlerin olduğu bir bölge burası.”

Fotoğraf: Fırat Bulut
‣ Malatya’da enkaz, köylerin ortasına dökülüyor: Asbeste maruz kalan köylüler yol kapattı

‘Molozlar başka bir bölgeye yönlendirilsin’

Bölgedeki insanların asbestle, kanserle yüz yüze kalacağına dikkat çeken İzci,  enkaz dökme çalışmalarının sonlandırılması ve bölgeye dökülen enkazların bir an önce kaldırılmasını istedi:

“Molozların tarım arazilerine, insanlara zarar vermeyeceği başka bir bölgeye yönlendirilmesini talep ediyoruz. Bu dayanışma faaliyetlerini yürüten, burada eylemselliği hayata geçiren, buradaki köylerin sağlık sorunu ile ilgili uzun erimli bir çalışmayı önlerine koyan Mamurek halkına teşekkür ediyoruz. Her zaman yanlarında olacağız. Bu sorun, bu tehlike devam ettiği sürece biz de yanlarına olacağız.”

Fotoğraf: Fırat Bulut

Malatya Çevre Platformu (MAL-ÇEP) da daha önce bölgedeki asbest sorununa ilişkin Yeşil Gazete’ye açıklamalarda bulunmuştu. Molozların döküldüğü alanın yerleşim yerlerine uzaklığına ilişkin açıklama yapan MAL-ÇEP şunları söylemişti:

“Malatya ilinde enkazlar ve hafriyatlar Yeşilyurt ilçesine baglı Mamurek köyüne dökülmektedir. Enkaz alanı, Bulgurlu Köyü‘ne 4,94 kilometre, Yukarı Balıkdere‘ye mesafesi 4,69 km, Hacıhalil Çiftliği‘ne 3,54 km, Yenice‘ye 3,73 km , Yaygın’a 4,40 km, Elmalı‘ya 3,97 km, Söğüt‘e 3,01 km, Onaylar Küme Evleri‘ne 1,86 km, Tilkidere’ye 2,23 km, Sarıtaşlar Sokak‘a 1,70 km, Afetevleri Beydağı 2. Sokak’a 1,12 km, Kızılmağara‘ya 1,29 km, Pesenler Küme Evleri‘ne 490 metre, Yapraklıpınar’a 1,57 km, İnönü Üniversitesi Kampüsü‘ne 3,78 km, Üzümlü‘ye 1,92 km, Üzümlü Küme Evleri‘ne 667 metre mesafededir.”

Fotoğraf: Fırat Bulut