2023 KAHRAMANMARAŞ DEPREMİEditörün SeçtikleriEkolojiManşetVideo

Malatya: Asbestli molozlar tarım alanlarına, meralara yığılıyor

0

Video haber: Fırat BULUT

*

Maraş merkezli depremlerin etkilediği illerden Malatya’da enkaz kaldırma çalışmaları devam ediyor.

Yıkılan binaların molozları şehir merkezine 10-15 km uzaklıkta bulunan Fırıncı köyü ile Mamurek köyleri (Büyükşehir Yasası ile Beydağı mahallesi olan 3 köy ve mezraları) arasındaki alana dökülüyor. İnönü Üniversitesi yerleşkesinin hemen bitişiğindeki hazine arazisi statüsündeki bu alan aynı zamanda köylülerin mera olarak kullandığı bir bölge.

Alanın çevresindeki köy (mahalle) ve mezraların toplam nüfusu 3-4 bin civarı. Köylerin tamamında hayvancılık, kayısı üreticiliği ve sebze yetiştiriciliği yapılıyor.

‘Sağlığımız ile oynamasınlar’

Mamurek’te yaşayan Abuzer Onay deprem sonrası oluşan moloz yığınlarının kendi yörelerinin yakınlarına dökülmesine tepki gösterdi. Onay molozların asbest içerdiğini ve bunun kanserojen madde olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Bizim sağlığımızı etkileyecektir. Biz tarım yapıyoruz yapacağımız tarım da sağlıksız olacaktır. Hayvancılık yapıyoruz, bahçelerimiz var; sebze bahçeleri, meyve bahçeleri. Bu bahçelerimizin hepsini etkileyeceğini, rüzgarın etkisiyle de bütün her yere yayılacağını biliyoruz. Onun için buradaki belediyeden, devlet yönetiminden, Malatya Valiliğinden ricamız bunları göz önünde bulundurmaları ve bizim sağlığımızı dikkate almalarını istiyoruz. Bütün bu ahalinin sağlıkları ile oynamamalarını rica ediyoruz.”

‣Malatya’da enkaz, köylerin ortasına dökülüyor: Asbeste maruz kalan köylüler yol kapattı 

‘Çocuklarımız, kaynak sularımız, ektiğimiz ürünler gözden çıkarılmış durumda’

Rüştü Onay ise moloz yığınlarının Bilkent Okulları‘na 100 – 200 metre uzaklıkta, hemen altındaki Fırıncı mahallesine 500 metre mesafede bulunduğuna dikkat çekti. Onay buradaki halkın resmen gözden çıkarıldığını ifade ederek “Ektiğimiz ürünler, kaynak sularımız, hayvanlarımız, çocuklarımız, yaşlılarımız hepsi gözden çıkarılmış durumda” dedi.

Molozların bölgeye dökülmesinin çok ciddi bir sorun olduğunu belirten Onay, yetkililere ulaşmaya çalıştıklarını ancak netice alamadıklarını söyledi.

‘Asbest kayısıyı da etkileyecek’

Molozların köylerine getirilerek dökülüp ayıklanarak kaldırılacağını aktaran Onay şöyle konuştu:

“Biz bütün zehiri aldıktan sonra bir anlamı kalmıyor. Çok acil bir şekilde müdahale edilmesi lazım. Bütün kaynak sularımız zehirlenecek. Burada çok büyük bir kayısı üretimi var. Yani neredeyse bütün bahçelerimiz kayısı. Bu kayısıların hepsi asbestli olacak. Sadece sağlığımız değil. Bu ürünler yurtdışına da çıkıyor. Orada ihracat sağlık kriterlerine takılıp geri dönebilir. Bu nedenle bir an önce buranın sesini, mağduriyetini duyurmak lazım. Çok ciddi bir sorundur, her geçen gün aleyhimize işliyor gereğinin büyük bir ciddiyetle yapılmasını istiyoruz.”

‘Bir tarafta güneş santrali, bir tarafta taş ocağı; şimdi de enkaz molozu’

Mamurek köyünden Nazife Öğretmen ise depremden sonra bir aydır enkazların bu bölgeye taşındığını belirterek bölgenin tamamen yerleşim alanı olduğuna dikkat çekti.

Nazife Öğretmen bölgenin iktidar partisinin ve belediyelerinin gözdesi haline geldiğini ifade ederek şöyle konuştu:

“Boş bir alanımız bile yok. Her tarafta ya sebze ekiliyor ya kayısı üretiliyor, ya hayvancılık yapılıyor. Enkazların dökülmesi ile birlikte gördüğümüz gibi neredeyse bir kilometreye kadar yol boyunca çekim yaptık, çok uzun bir alan. Zaten yukarıya taş ocağı getirdiler. Taş ocağını bir şekilde dayattılar, onu engelleyemedik. Bir tarafta güneş enerjisi. Zaten bilimsel olarak da netleşti güneş enerjisi panelleri kuraklığa yol açıyor. O da bizim tarımımıza etki ediyor.”

‘Halkın tepkisizliğinden cesaret aldılar’

Kuraklık nedeniyle tek geçim kaynakları olan tarımın da zaten etkilendiğine dikkat çeken Nazife Öğretmen şöyle devam etti:

“Her şeyi kabul ettik varsayalım yani engel olamadık. En son baktılar galiba halkın tepkisizliği üzerine bundan cesaret alarak Malatya’da yıkılan bütün binaların enkazı bir aydır buraya taşınıyor. Ve şu da bilimsel bir gerçek asbest bütün binalarda var. Özellikle Türkiye’de yasaklanmadı, 2010 yılından sonra mevzuata girdi ne kadar uygulandı meçhul. Avrupa ülkelerinde de birçok örneği var uluslar arası araştırma merkezleri asbesti artık birinci grupta yer alan kanser yapıcı madde olarak görüyor.”

“Halk bundan ciddi anlamda rahatsız” diyen Nazife Öğretmen, halkın şimdiye kadar tepkisiz kalmasının nedeni olarak durumun bilincinde olmaması ve sadece bir enkaz olarak görmesi olduğunu dile getirdi.

Alanın sahibi AKP’li Öznur Çalık mı?

Yetkililere ulaşmaya çalıştıklarını ancak seslerini duyuramadıklarını belirten Nazife Öğretmen, “Bir türlü sesimizi duyuramıyoruz. Öznur Çalık buranın sahibiymiş diye biliyoruz. Bunu teyit etmek için de ulaşmaya çalıştık, ulaşamadık. Bu güneş panellerinin sahibi de oymuş. Bu bölgeye nasıl izin veriyorlar. Belediye nasıl izin veriyor, AFAD nasıl burayı uygun gördü? Kesinlikle akla mantığa, ahlaka uygun değil” diye konuştu.

”İlk kazmayı vurduk, konutlara başladık’ diye reklam yapıyorlar’

Molozların bölgeye dökülmesinin durdurulmasını isteyen Nazife Öğretmen devamında “Deprem konusunda pek çok şeyi reddediyorlar ama göz göre göre tüm uzmanların uyarılarına rağmen buraya bu enkazın dökülmesi masum değil. Biz bunun altında ciddi olarak bir kasıt olduğunu düşünüyoruz. Ya bizim sağlığımıza kastediyorlar ya da gerçekten kar gözlerini kör etmiş bir şekilde. Şu anda ‘ilk kazmayı vurduk, konutlara başladık’ diye bunun reklamını yapıyorlar ama bir yandan da halkı zehirlendiklerini, tarımı bitirdiklerini hiçbir şekilde duyurmuyorlar. Halk ciddi anlamda bundan rahatsız” dedi.

Güneş santralleri, taş ocağı, bir de enkaz üçgenine sıkıştıklarını söyleyen Nazife Öğretmen, Bilkent Üniversitesi Okulları’na ve İnönü Üniversitesi hocalarına seslenerek “Buraya enkazları döküp sonra hiçbir şey olmamış gibi halk çocuklarını buraya davet edip burada ‘sağlıklı, doğal ortam’ diye reklamını yapacaklar. Burada doğal bir ortam kalmadı, ciddi bir kanser tehlikesi ile başbaşayız” dedi.

Enkazların 100 metre ilerisinde evi bulunan bir köylü ise geçmişten bu yana burada yaşadıklarını belirterek “Köyümüz burası. Buraya molozun dökülmesi hayvan alanlarını daralttı. Hayvanımız çıkıyordu buraya gidiyordu, burası otlanma yerleri. Otlamaya kestiler burada artık hayvanın gideceği yer yok. Toz duman komple bize geldi, içinde bir hastalık varsa o da çala çocuğumuz dışarı çıkamayacak. İnsanlar hasta olacak” ifadelerini kullandı.

Molozların döküldüğü alanın çevresinde Fırıncı, Balıkdere, Söğüt, Elmalı, Bulgurlu köyleri bulunuyor. Alanın 20 metre yakınında Özel Harekat Şube Müdürlüğü inşaatı devam ediyor. Muhtarlar, yetkililer ile görüştüklerini, yetkililerin kendilerine “Molozlar burada ayıklandıktan sonra kaldırılacak” yanıtı verdiğini söylüyor.

‘Milyonlarca kişi etkilendi’

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari çok büyük bir felaket yaşandığını belirterek asbestin yol açacağı sağlık risklerini anlattı. Ensari şöyle konuştu:

“Biz afetlerden sonrası toparlanma sürecinde ikincil afetlerden korkarız. İkincil afetler nedir? Bu yapıların bir anda toz bulutu haline gelmesi ve bu yapıların içinde en önemli madde olan asbestin çok olması. Tabi başka kimyasallar da var, ağır metaller de var; kurşun, civa, küf mantarı, PBB, PCB, radon gazı… Dolayısıyla bu partiküller bir anda ortama yayılıyor. Bu molozları kirletiyor. Biz göre bu molozların hepsi tehlikeli atıktır. Çünkü artık tehlikeli atıklar karışmış durumda.”

Ensari, arama kurtarma faaliyetleri yürütenlerin, ilk yardım ekiplerinin, gazetecilerin depremin ilk anlarında şok içerisinde olduklarını belirterek “Maske bile takmadıklarını gördük. O tozlardan onları koruyacak tek şey, onları solumamaktı. Ama ne yazık ki maruz kaldılar. Bu maruz kalmanın büyümemesi için biz hemen 7 şubatta açıklama yaptık. ‘Muhakkak maske, muhakkak düzgün sulama’ dedik. Bu molozları ıslatırsanız tozumayı önlersiniz” dedi.

Molozların kesinlikle tarım arazileri, baraj gölleri ve yeraltı sularına karışma ihtimalinden hareketle buralardan uzak yerlere dökülmesi gerektiğini söyleyen Ensari “Mümkünse serilerek tepeleme değil, sererek ya da bir dolgu yeri bularak dökülmesini söyledik. Çünkü üst tabakadaki zehirli maddeler alt tabakadaki maddeleri hapseder. Hatta bunları serdikten sonra bunların üzerine başka bir toprak malzemesi serip bunları hapsetmek lazım. Zira rüzgar ile birlikte bu tozlar tekrardan yayılır. Nasıl ki çöl tozları taa çölün ordan ülkemize geliyorsa bu tozların da yerleşim yerlerine yayılması mümkün” diyerek molozların nasıl kaldırılması gerektiğini anlattı.

Molozların yol açacağı risklere dikkat çeken Ensari şunları aktardı:

“Asbesti soluduğumuz zaman hemen hasta etmez; vücuda yerleşir yavaş yavaş, ciğerlerimizi teslim alır. Bir ilerleme süresi var. Çok maruz kalırsanız beş senede, ortalama 20 sene, hatta 50 sene önce soluduğunuz asbest sizi kanser yapar. Acı çektirerek ölüme götüren bir hastalıktan bahsediyoruz asbeste bağlı hastalıklar.

Mümkün mertebe o molozların yakınından çocukları uzaklaştıralım. Çocukların maruz kalması ile bizim maruz kalmamız da farklı. Bir gelecek nesli kaybetmeyelim orada.

Asbest iğnemsi bir toz. Soluduğun zaman bu ciğerine gelir saplanır, bağışıklık sistemini parçalar geçer. Günde 10 kutu bağışıklık güçlendirici iç, bir tane asbest lifini yenemezsin. Kimyasal değil, fiziksel bir şey. Asbestin aşısı yoktur.”

‘İsteyen dava açsın…’

Ekolojik bir felaketin söz konusu olduğuna vurgu yapan Ensari şöyle devam etti:

“İkincil felaket olarak tanımladık. Bu kimyasalları, tozları, zehirleri kontrol altına almamız lazım. Deprem sonrası güç olduğunu biliyoruz. Hatta biz dedik ‘asbestin uzmanları olarak gelelim, molozların içinden asbestli parçaları alıp ayrı bir kenara koyalım. Bunları ayırıp geçici depolama alanlarına götürelim…’ Deprem bölgesinde çalışan operatörler hepsi, tamamı kanser olur. İddialı konuşuyorum, isteyen dava açsın. Sağlık Bakanı [Fahrettin Koca] ‘tıbbi maske dağıttık‘ dedi, tıbbi maske dağıtmışlar; işe yaramaz. Bizim dediğimiz toz maskesi. Bir haftadır bekliyorduk AFAD’dan onay aldık, bölgeye maske getireceğiz, başka türlü o insanları kaybedeceğiz. Bilim bunu söylüyor.”

‘Ne yazık ki yetkililerimizde, yöneticilerimizde akıl tutulması var’

Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) gittiğini ve çalışanlar için endişelerini ilettiklerini söyleyen Ensari, “Bu insanlara (çalışanlara) eğitim verilmesini söyledik. ‘Endişelerimize kulak verin, projemi geliştireceğiz biz hazırız’ dedik. Ne yazık ki yetkililerimizde, yöneticilerimizde akıl tutulması var. Afet yönetimi çok ayrı bir şey. Tamam biz birinci afeti yaşadık ama neden ikinci afeti yaşayalım? Malatya’nın kayısısı, Adıyaman’ın tütünü, Hatay’ın tarım ürünleri ne olacak? Bunlara karışmasına sebep olursanız bu ikincil afettir. Çadır kentin dibine moloz dökülür mü? Çok ciddi bir bilgisizlik, liyakatsizlik var. Önce aklımızı başımıza toplamalıyız. Valilere söylüyorum; ilk önce aklınızı başınıza toplayın. Bilmiyorsanız bizi çağırın, hazırız gelelim. Çünkü afet yönetimi valilerdedir” diye konuştu.

Deprem bölgelerinde yaşananın ikincil afet olduğuna dikkat çeken Ensari “Milyonlarca kişi asbeste maruz kaldı. Yaşanan ikincil afettir. Bunun yol açacağı sağlık riski çok ileri boyuttadır” ifadelerini kullandı.

You may also like

Comments

Comments are closed.