Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Her geçen gün 1.5⁰C sınırına artan bir hızla yaklaşıyoruz

0

17 Mayıs’ta yayımlanan Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yeni raporuna göre, yıllık küresel ortalama sıcaklığın önümüzdeki beş yıllık süre içinde sanayi öncesi sıcaklıkların 1,5 ºC üzerine çıkma olasılığı yüzde 66’ya yükselmiş. Önümüzdeki beş yıl içinde 1,5 ºC’lik ısınmaya ulaşmak, 2022 yılında sanayi öncesi dönemden yaklaşık 1.15 ºC daha sıcak olan gezegenimiz için korkutucu bir dönüm noktası olacak. Oysa daha önce yapılan tahminler bu sınıra 2030 yılından sonra ulaşılabileceğini gösteriyordu.

Herkesin adeta ezberlediği ve maksimum sınır olarak kabul edilen 1,5⁰C rakamı, 2015 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Paris İklim Değişikliği Anlaşması‘ndan kaynaklanıyor. Ülkemizin ancak 7 Ekim 2021’de onayladığı bu anlaşmaya göre küresel ortalama sıcaklığı, sanayi öncesi döneme göre 2ºC’nin çok altında tutma hedefi bulunuyor ve bu anlaşmaya göre tercih edilen sınır da 1,5 ºC. Ancak Paris Anlaşması, 1,5 ºC’lik sürekli bir gezegen ortalamasına atıfta bulunuyor. Yani anlaşmaya göre tek bir yılın veya mevsimin ortalama sıcaklığının sanayi öncesi döneme göre 1,5⁰C geçmesi sınırın aşıldığı anlamına gelmiyor.

Ama anlaşmada bu sürenin kaç yıl olabileceği net olarak yok. Bu noktada Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin (IPCC) belgelerine bakmakta yarar var. 2021 yılında yayınlanan IPCC’nin son raporu, ortalama küresel yüzey hava sıcaklığının 1850-1900 ortalamasından 1,5 ºC daha sıcak olduğu ilk 20 yıllık dönemin orta noktası anlamına geldiğini açıklığa kavuşturuyor. Kısa bir süre önce, 2018 yılında, 1.5 ºC ısınma ile ilgili yayınlanan başka bir IPCC raporunda, dünyanın 2030 ve 2052 yılları arasında bir aşamada muhtemelen 1.5 ºC eşiğine ulaşacağı tahmin edilmişti. Şimdi ise Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yeni raporuna göre bu sürenin daha da kısalabileceği görülüyor.

Ne kadar düşük o kadar iyi…

Küresel ortalama sıcaklık artışını günümüzde sanayi öncesi döneme göre 1,5ºC ile sınırlama gıda güvencesi ve güvenliği, aşırı hava olaylarının önüne geçilebilmesi gibi küresel iklim değişikliğine bağlı faktörler dikkate alınarak belirlendi. Bununla birlikte IPCC uzmanları yıllardır dünya liderlerini 1,5ºC’nin altında her şeyin yolunda gideceği düşüncesine karşı uyarıyor ve ortalama sıcaklıklardaki artışın ne kadar düşük seviyede tutulabilirse o kadar iyi olduğunu belirtiyor.  IPCC’ye göre “sıcaklık artışı ne kadar yüksek olursa, sonuç o kadar kötü olur.” Örgütün 1,5⁰C ısınma ile ilgili 2018 raporu bu eşiğe ulaşmanın etkilerinin şunları içerebileceğini belirtiyor:

  • Sanayi öncesi dönemden daha sıcak olan orta enlemlerde aşırı sıcak günler artacak.
  • Bunun sonucunda da bu bölgelerde yer yer 75 cm’e varan deniz yükselmeleri görülecek; bu bölgedeki bitkilerin yüzde 8’i ve omurgalıların yüzde 4’ü için canlı habitatın yarısından fazlasının kaybı yaşanacak.
  • Ayrıca tarımsal üretimin düşmesinin yanı sıra yıllık avlanan küresel balıkçılık miktarında 1,5 milyon tonluk bir azalma olacak. Bu durum gıda güvencesizliğini daha da artıracak.
  • IPCC’nin raporunda ayrıca, küresel ısınmanın yıldan yıla, hatta mevsimden mevsime değişmesi, yani düzensiz olması nedeniyle dünya nüfusunun beşte birinden fazlasının şu anda en az bir mevsimde ısınmanın 1,5ºC’ı aşmış bölgelerde yaşadığı belirtiliyor. Bu durum iklim değişikliğine bağlı küresel boyutta göçlerin günümüzde ortaya çıkmasına ve giderek artmasına da neden oluyor.

IPCC’nin farklı emisyon senaryoları altında 2021 küresel sıcaklık projeksiyonlarına göre, dünya o zamana kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşabilirse ortalama sıcaklık artışı 2050 civarında sanayi devrimi öncesi döneme göre 1.6ºC’da tutulabilecek.  Örgütün projeksiyonlarına göre 2100 yılına kadar ise ortalama sıcaklık artışı, net sıfır emisyon hedefine bağlı kalarak 1.4ºC’ye düşürülebilir.  Rapora göre net sıfır emisyon hedefine ulaşamazsak ve emisyonlar tırmanmaya devam ederse 2100 yılında ortalama sıcaklık artışı 4.4ºC ile zirveye ulaşıyor. Bu durum dünyada insan yaşamının bitmesi, tüm dünyanın çölleşmesi anlamına geliyor. Bu felaket senaryosunun ilk ipucu da, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 17 Mayıs’ta yayımladığı yeni raporu ile ortaya çıktı.

Peki, dünya net sıfır emisyon hedefine 2050’li yıllara kadar ulaşabilecek mi? Bunu gerçekleştirebilmek için 2035 yılına kadar mevcut emisyonların yarı yarıya azaltılması şart. Bunun için ise her şeyden önce fosil yakıtların kullanımının bir an önce yasaklanması gerekiyor. Bırakın tüm fosil yakıtları, 2035 yılına kadar fosil yakıtların en vahşisi olan kömürün kullanımını bile yasaklayamayan bir dünyada yaşıyoruz ve 2050 yıllarına gelindiğinde net sıfır emisyon hedefinin tutturulabileceğini düşünmek ise neredeyse imkansız. Üstelik bu yıl içinde yapılacak 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP28) petrol üreticisi Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde olması fosil yakıtlar için gerçek adımların atılmayacağını atılamayacağını adeta ispatlıyor.

Umarım yanılıyorumdur; aksi halde torunlarımızın yaşayacağı bir dünya olmayacak.

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.