Ekolojiİklim KriziManşetTürkiye

Erdoğan 34 yeni HES yapılacağını açıkladı: Peki HES’lerin çevresel etkileri neler?

0

ANKARA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi‘nde DSİ tarafından yapımı tamamlanan 34 hidroelektrik santralinin (HES) açılış töreninde konuştu.

Erdoğan konuşmasında, bu yıl içinde kamu-özel sektör işbirliğiyle 20 farklı ilde 34 hidroelektrik santrali hizmete gireceğini söyledi.

İktidarda oldukları son 20 yılda 605 yeni HES yaptıklarını, toplam rakamı 730’a ulaştırdıklarını ve toplam baraj sayısının da 930’u bulduğunu açıklayan Erdoğan, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Yerli enerji üretimimizde en önemli kaynağımız su. Hidroelektrik santralleri pek çok imkan sağlıyor. Sudan elektrik üretimi çevre kirliliğine yol açmayan özelliğiyle öne çıkmaktadır. Ülkemizde üç lambadan birinin elektriği su kaynaklarımızdan gelmektedir. Su depolama kapasitesini yükselttiğimiz için kuraklık sıkıntısı yaşamıyoruz.”

Türkiye’de bugün Erdoğan’ın açıkladığı üzere ülkenin her bölgesinde kurulu 730 HES’in yanı sıra, hala inşası süren veya planlanan yüzlerce proje de bulunuyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın verilerine göre 2018 yıl sonu itibarıyle işletmede bulunan 28.291 MW’lık kurulu güce sahip 653 adet HES, Türkiye toplam kurulu gücünün yüzde 31,9’una karşılık geliyordu. Bu değer 2019 Ağustos sonu itibariyle 28.437 MW değerine ulaşmıştı.Türkiye, 2020’de Çin’den sonra en yüksek hidroelektrik kapasitesini devreye alan ülke olmuştu ve 2021 temmuz sonu itibariyle dünyadaki ilk 10 ülke arasına girerek kurulu gücünü 31 bin 436 megavata çıkarmıştı.

Güneş ve rüzgar enerjisi, maliyetinin hızlı düşüşü ve küresel büyümesi nedeniyle 21’inci yüzyılın yenilenebilir süper yıldızları olurken hidroelektrik üretimi halen açık arayla en büyük toplam ‘yenilenebilir’ enerji kaynağı olmaya devam ediyor ve bir süre daha öyle kalacak. IEA, 2025’te hala dünya elektrik üretiminin yüzde 16’sını karşılamasını bekliyor.

Peki hidrolik elektrik üretimi, Türkiye’deki dahil dünyadaki bazı devlet enerji kurumlarının savunduğu gibi doğa dostu ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı mı?

Pek çok uzman ve araştırma genel olarak HES emisyonlarının fosil yakıt tesisleriyle karşılaştırıldığında görece iyi; ancak rüzgar, güneş enerjisinden daha kötü olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak bazı araştırmalar, bazı hidroelektrik santrallerinin fosil yakıt santralleriyle karşılaştırılabilir emisyonlara sahip olabileceğine ve nehir akışı ve ekosistemler üzerindeki etkilerden yerel halkın yerinden edilmesine kadar teknolojiyle ilgili bir dizi diğer soruna işaret ediyor.

Hidroelektrik Birliği, hidroelektrikten elde edilen elektriğin kömür tarafından sağlanması durumunda fosil yakıtlardan ve endüstriden kaynaklanan küresel emisyonların yaklaşık yüzde 10 daha yüksek olacağını iddia ediyor.

Ancak bazı durumlarda, hidroelektrik santrallerinden kaynaklanan metan ve diğer biyojenik karbon kaynakları, kömür santrallerinden kaynaklanan emisyonlarla karşılaştırılabilir hale gelebiliyor.

Hidroelektriğin karbon ayak izi, barajlar, malzemelerin tedariki ve nakliyesi ve inşaat için yol açmak için ormanların yok edilmesinden kaynaklanıyor, ancak bununla sınırlı değil.

Rezervuarda bekleyen sular altında kalan bitki örtüsünden üretilen metan gazı, özellikle kısa vadede başka bir ana kaynak daha olabiliyor.

Bu nedenlerden kaynaklanan iklim etkisi, bir barajın işletilmesinin ilk on yılında en yüksek oluyor.

İklim etkisi hidroelektrikle ilgili birçok çevresel kaygıdan sadece biri

Hidroelektrik enerjisinin balıklar, vahşi yaşam, sulak alanlar ve hayatta kalabilmek için sağlıklı akan nehirlere bağımlı olan sayısız diğer türler üzerindeki yıkıcı etkileri var.

Taşkın kontrolü, hidroelektrik üretimi , sulama, su depolama veya navigasyon amaçlarıyla nehirlere baraj yapılması, büyük miktarda çevresel hasara neden oluyor.

Baraj inşaatları, çıkarılması gereken ve inşaat sırasında yerel kirliliğe neden olabilecek çok sayıda çelik ve çimento gerektiriyor. Bu çalışmaların ayrıca tatlı su nehir balıkları üzerindeki yıkıcı etkilerini belgeleyen çalışmalar mevcut: Amazon, Kongo, Salween ve Mekong su havzaları – gelişmekte olan ülkelerde inşa edilen büyük hidroelektrik barajlarının son trendleri arasında yer alan kilit yerler – dahil olmak üzere dünyanın önemli biyoçeşitlilik noktaları, bu inşaatlarla sert darbeler aldı.

Bu hasarın en belirgin kısmı yerel flora ve faunada görülüyor. Ancak bunun yanı sıra  yerel nüfusun yer değiştirmek zorunda kalması gibi pek çok olumsuz sonucu da beraberinde getirebiliyor.

Türkiye’nin hemen her bölgesinde, hatta bazı bölgelerinde birden fazla HES’in inşası ile insanların tarım arazileri ve suları kirleniyor, su kaynakları azalıyor, bağlı oldukları ekosistem, türler, bitki örtüsü değişiyor.

Giresun’da vatandaşlar Çanakçı’da yapılmak istenen beşinci HES’e karşı yürüdü
Köyüne HES yaptırmak istemeyen Fındıklılara ‘jandarmaya direnme’ davası
Zilan’ın gösterdikleri: Hukuk, doğaya hep geç kalıyor

Öte yandan Türkiye’nin planlanmakta veya işletilmekta olan pek çok HES projesi ya çok düşük eneji ürettiği için bu çevresel maliyetini karşılayabilir durumda değil. Hatta bazıları tamamen atıl durumda bir beton çöplüğüne dönüşmüş durumda, ancak bunlara dair şeffaf bilgiler sunulmuyor.

Bu konuya ilişkin HDP milletvekili Ali Kenanoğlu, Meclis’te atıl kalan HES’lerin kapanma nedenini sormak için bir soru önergesi vermiş; soru Türkiye’de yenilenebilir enerjinin payını yükseltmenin ‘akarsuları yok eden HES’lerle değil, güneş ve rüzgar gibi alternatiflerin tercih edilmesiyle mümkün olacağını’ söylemişti.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.