Bilim-Teknolojiİklim KriziManşet

İklim kriziyle mücadele için ‘karbonu yakalamak’ çözüm mü?

0

İklim krizinin önüne geçebilmek için karbondioksit salımlarının muazzam ölçülerde azaltılması gerektiği bir gerçek. Ancak halihazırda atmosferde bulunan karbon miktarı öyle yüksek ki, bazı uzmanlar, negatif emisyon yani karbon yakalama ve depolama teknolojileri olmadan bir denge sağlanamayacağını öngörüyor.

Doğal şartlarda ortaya çıkan karbondioksit emisyonları, okyanuslar ve yutak alanlar tarafından absorbe edilip atmosferdeki sera gazı miktarı dengede tutulabiliyor. Ancak doğa, günümüzde karbonun atmosfere yayıldığı hıza yetişemiyor.

Konuya ilişkin The State of Carbon Dioxide Removal başlıklı yeni bir rapor, küresel ısınmayı iki dereceyle sınırlamak ve azaltmak için küresel emisyonların hızla azaltılması gerektiğini söylüyor.

Raporu hazırlayanlardan Oxford Üniversitesi‘nden Dr. Steve Smith, şunları kaydediyor:

Karbondioksitin yakalanması hızla gündemlere giriyor. Ancak artan ilgi ve yatırıma rağmen, iklim çözümüyle ilgili bilgilerde büyük boşluklar var. Ancak bu çalışmamızın tespitleri, karbon yakalama yöntemlerini artırmamız gerektiğini de gösteriyor. Bu yönde potansiyeli olan çok sayıda teknoloji bulunuyor.

‣ Karbon yakalama teknoloji gelişirse kömürden çıkmayız
‣ Petrol endüstrisinin iklim değişikliğine yeni çözüm önerisi: Daha fazla boru hattı
‣ İngiltere’nin karbon yakalama endüstrisi potansiyeli 35 trilyon sterlin

2021’de 33 milyar ton karbon emisyonu

Salınan ve bertaraf edilen karbondioksit miktarını eşitleyerek net sıfır hedefine ulaşılana kadar küresel sıcaklıklar artmaya devam edecek. Net sıfır hedefine ulaşmak için ise iddialı adımlar atmak gerekiyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘nin (IPCC) son raporu, net sıfıra ulaşmamız yolunda, karbon salımını kolayca sıfırlayamayacak olan bazı sektörlerin açığını kapatmak için karbon yakalama teknolojilerine ihtiyaç duyulacağına dikkati çekiyor.

Doğal yutak alanlarının yalnızca iki milyar ton karbon yakalama kapasitesi varken, 2021’de atmosfere yaklaşık 33 milyar ton karbon salımı yapıldığı tahmin ediliyor.

Ayrıca fosil yakıtlar ve çimentodan kaynaklanan mevcut 36,6 milyar tonluk karbondioksit emisyonları ile kıyaslandığında, yakalanan karbondioksitin çok ufak bir miktar olduğu dikkat çekiyor.

Paris Anlaşması’nda öngörüldüğü gibi, küresel ısınmayı iki derecenin oldukça altında sınırlamak için 2050 yılına kadar yaklaşık 1300 kat daha fazla karbondioksitin hem yeni teknolojilerle hem de ağaçlar ve toprak tarafından yakalanması gerekiyor.

Bugüne kadar, başarılı karbon yakalamanın yüzde 99,9’u, bilim insanlarının “karada geleneksel karbon yakalama” olarak adlandırdıkları yöntemle sağlandı. Bu yöntem, yeni ormanlar yaratmayı, daha önce ormansızlaştırılmış alanları eski haline getirmeyi, toprakları daha iyi yönetmeyi ve daha dayanıklı ahşap ürünler kullanmayı içeriyor.

Öte yandan karbon yakalama ve depolama özellikli biyoenerji, biyokömür ve doğrudan hava karbon yakalama ve depolama gibi “yeni” karbon yakalama yöntemleri, mevcut yakalanan karbon miktarının yalnızca yüzde 0,1’ine tekabül ediyor.

Bu teknolojiler gerçekleşmeden test etmek imkansız olsa da, araştırmacılar ayrıca yeni karbon yakalama yöntemlerinin ağaçlardan ve topraktan daha dayanıklı depolama sunabileceğini belirtiyor.

Ayrıca, küresel ısınmayı 1,5 ila iki dereceyle sınırlamaya giden tüm yollar, 2020 ile 2100 yılları arasında karbon yakalama seviyelerinde 450 ila 1100 milyar ton karbondioksit arasında değişen büyük bir artış içeriyor.

Yeni teknolojiler

Uzmanlar, küresel sıcaklık artışını sınırlamak ve düşürmek için yeni teknolojilere yatırım yapılması gerektiğini aktarıyor. Ancak oldukça yeni olan bu teknolojilerin henüz çok azı kullanımda ve geliştirilmelerinin yıllar sürebileceği tahmin ediliyor.

Bu teknolojilerden biri olan Biyoenerji ile Karbon Yakalama ve Depolama (BECCS) karbon depolayan toprak ve odun peleti gibi organik maddelerin yakılarak enerji üretmesi ile karbon yakalamayı birleştiriyor.

Bazı diğer seçenekler arasında karbonun toprakta depolanmadan önce havadan çekildiği dev tesisler; karbonu hapseden, özel olarak işlenmiş kömür kullanımı ve “gelişmiş kaya ayrışması” diye adlandırılan, kabaca doğal erozyonla meydana gelen karbon giderme yöntemi bulunuyor.

İklim krizi için ‘sihirli değnek’ değil

Ancak iklim bilimcilerin önemli bölümü ve aktivistler bu yöntemlere şüpheyle yaklaşıyor. Ana endişeleri, karbon yakalama teknolojilerinin, emisyonu azaltmaktansa hızlı çözüm yollarına odaklanıyor olması.

Rapor, karbon yakalama teknolojilerinin iklim değişikliğiyle mücadele etmek için “sihirli bir değnek” olarak görülmemesi gerektiğini, ancak BM’nin iklim hedeflerine ulaşma yolunda sera gazı seviyelerinin düşürülmesi için doğanın yanı sıra teknolojinin de gerekli olacağını vurguluyor.

Tüm bu senaryolar, çok sayıda iklim zirvesinde taahhüt edildiği gibi, fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel karbon emisyonlarının hızla düşeceğini varsayıyor. Ancak şimdiye kadar yıllık emisyonlarda düşüş eğilimine de girilmiş değil.

You may also like

Comments

Comments are closed.