Ana Sayfa Blog Sayfa 411

Kılıçdaroğlu, direnişin beşinci gününde Akbelen’de: Kömür yeraltında kalmalı

Muğla‘nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanı’nda, genişletilmek istenen kömür madeni için yeniden ağaç kesiminin başlamasına karşı direnişin beşinci gününde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet Akbelen’i ziyaret etti.

Kesime karşı, günlerdir ormanda mücadele eden vatandaşlar, Kılıçdaroğlu’nu “Direne direne kazanacağız” sloganı ile karşıladı.

CHP lideri, önce buradaki halkı dinledi; ardından da şunları söyledi:

“Sizi ve verdiğini mücadeleyi takip ediyorum. Buraya geliş nedenim davayı yeni öğrendiğim için değil, sizin derdinizi anlatmanıza imkan tanımak için… Benim Ankara‘da konuşmamın bir önemi yok, sizin burada konuşmanız önemli, sizin derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi yaşayan sizlersiniz, sorunu yaşayan sizsiniz, mağdur olan sizsiniz.

Bu ağaçlar 85 milyonun

“Bu ağaç, bu çam sadece sizin ağacınız değil, 85 milyonun ağacıdır bu ağaç… Bu ağacın ömrü bizden çok daha fazladır. Ama bu ülkede ormanda ne olduğunu, ormanda yaşamanın ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim.

Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz. Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor. Ben boşuna mı beşli çete diyordum. Boşuna mı ‘Bu beşli çeteler milletin kanını emiyor’ diyordum. Bunun için söylüyordum.”

‘Tekrar geleceğim’

“Size sözüm söz, ben bu davayı sonuna kadar izleyeceğim. Ayrıca hukukçu milletvekillerimizi bu konuda görevlendireceğim.

Sanmayın ki sadece burada oluyor bunlar. Türkiye’nin hangi coğrafyasına gitseniz benzer olaylar var ama siz direndiniz, direniyorsunuz. Kemal kardeşiniz de yanınızda, hiç merak etmeyin. Sonuna kadar direneceğiz.

‘Kömür yeraltında kalmalı’

“Davalarınız hangi aşamada olduğunu da çok iyi biliyorum. AİHM’nin lehinize verdiği kararları da biliyorum. O kararların yeterince uygulanmadığını da biliyorum. Bunları ben değil, sizin dilinizden sizin ağzınızdan bütün dünyanın öğrenmesi gerekiyor.

Mısır’daki sağır sultanın da öğrenmesi gerekiyor. İnşallah öğrenirler. Televizyonlar, yayın organlarının bütün bunları anlatması lazım. Ben dilim döndüğü kadar anlatacağım.

Sizin sorununuz, bir dünya sorunudur. Güneş enerjisi varken o kullanılmıyor, onun yerine kömür, doğalgaz kullanılıyor. Çünkü şirketlere, birilerine para lazım. Onun da mücadelesini yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Kömür yerin altında değerli olarak kalacak, biz ağırlığı güneş enerjisine vereceğiz.

Beraber mücadele edeceğiz. Hepinize selamlarımı sunuyorum, hiç endişe etmeyin, sizin davanızın sonuna kadar yanında olacağım. Ben olacağım, milletvekillerimiz olacak, belediye başkanlarımız olacak. Hepimiz sizinle beraber ortak mücadele edeceğiz. Buraya tekrar geleceğim.”

Protesto: Arabaya değil barikata!

Konuşmasını bitiren Kılıçdaroğlu’nun kesim alanına gitmemesi üzerine halk tepki gösterdi. Ona yönelik “Arabaya değil barikata’ sloganları atan halk, daha sonra ‘Katil Limak Akbelen’den defol’ sloganları ile jandarma barikatına dayandı.

Tepkiler üzerine Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet, kesim alanına gitti. Jandarma heyetin içeri girmesine izin verirken arkasından girmek isteyen halka cop ve biber gazı ile müdahale etti.

Akbelen’de kıyımın ve direnişin beşinci günü: Her saniye bir ağaç düşüyor!
‣ Termik santrali işçilerine Akbelen çağrısı: İşçinin yeri toprağı için direnen köylülerin yanıdır!
‣ Akbelen’den muhalefete çağrı: Devlet-Limak ortaklığıyla devam eden yok edişin önünde durun!
‣ İkizköylüler destek çağrısı yapmıştı: CHP heyeti yarın Akbelen Ormanı’na gidiyor
‣ Bakan Yumaklı’ya soru önergesi: Akbelen’de yaşananlardan haberdar mısınız?
‣ Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti
‣ Akbelen Ormanı’nda sabaha karşı testere sesleri: Maden için ağaç kesimine başlandı
‣ Akbelen’de ağaçları savunanlara cop, kalkan, biber gazlı jandarma müdahalesi: Gözaltılar var
‣ İkizköylü Esra Işık’tan kolluk kuvvetine: Gözüme bakamıyorsunuz çünkü gerçeği biliyorsunuz
‣ Akbelen’de köylülere ikinci saldırı: Tomalar kullanıldı, 65 yaşındaki kadın hastanelik oldu
‣ Akbelen’de son gelişmeler: İkizköylü kadınlar oturma eylemi başlattı
‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi
‣ Akbelen’de doğa savunucularından ağaçlara sarılarak sivil itaatsizlik eylemi: Gözaltılar var

 

BM; Kadınların yüzde birinden azı cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir ülkede yaşıyor

UN Women ve UNDP’nin “Women Deliver Konferansı’nda yayımladıkları son rapora göre, dünyada kadınların yalnızca yüzde birinden azı, cinsiyet ayrımcılığının çok daha az hissedildiği, kadının güçlü olmasına izin verilen ülkelerde yaşıyor.

Raporda, dünyadaki 3 milyar 100 bin kadının cinsiyet ayrımını derinden hissettiği, kadınların yüzde 90’ının cinsiyet eşitliğinin az ve yetersiz olduğu ülkelerde yaşamak zorunda olduğu açıklandı.

Türkiye yoğun ayrımcılık yapılan ülkeler arasında

Çalışma için Türkiye’nin de bulunduğu 114 ülkede cinsiyet ayrımcılığıyla ilgili kapsamlı araştırma ve anketlere göre, bu ülkelerin hiç birinin tam olarak cinsiyet eşitliğine ulaşamadığı tespit edildi. Türkiye, kadına karşı ayrımcılığın yoğun yaşandığı ülkeler arasında yer aldı.

Raporda yayımlanan Kadınların Güçlenmesi Endeksi (WEI), kadınların seçim yapma ve fırsatları değerlendirme şansını ve özgürlüğünü; sağlık, eğitim, katılım, karar verme ve kadına yönelik şiddet başlıklarında değerlendirdi. Küresel Cinsiyet Eşitliği Endeksi‘nde (GGPI) ise kadın ve kız  çocuklarının sağlık, eğitim, katılım ve karar verme gibi insani gelişmenin temel boyutlarında maruz kaldığı eşitsizlikler ele alındı.

Raporun bulgularını yorumlayan BM Kadın Birimi İcra Direktörü Sima Bahous şunları söyledi:

“Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile küresel toplum toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi konusunda güçlü bir taahhütte bulunmuştur. Ancak, bu yeni endekslerle ülkeler arasında kadınların tam potansiyelinin gerçekleştirilemediği, büyük toplumsal cinsiyet uçurumların yaygın olmaya devam ettiği, dolayısıyla tüm Hedeflerin gerçekleştirilmesi yönünde ilerlemenin engellendiği ve yavaşlatıldığı açıkça görülmüştür. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliği vaadinin yerine getirilmesi, kadınların ve kız çocuklarının insan haklarının güvence altına alınması ve temel özgürlüklerinin tam olarak gerçekleştirilmesi için sürekli çaba sarf edilmesi gerekmektedir.”

Hükümetlere öneriler

Raporda, cinsiyet ayrımcılığının azaltılması konusunda hükümetlere verilen tavsiyeler de şöyle:

  • Eğitimde eşitlik: Dijital çağda kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmek için beceri ve eğitim kalitesindeki farkları kapatın.
  • İş, yaşam dengesi ve ailelere destek: Uygun fiyatlı kaliteli çocuk bakım hizmetleri, ebeveyn izni programları ve esnek çalışma düzenlemeleri dahil olmak üzere iş ve yaşam dengesini ele alan politika ve hizmetlere yatırım yapın.
  • Kadınların eşit katılımı: Kamusal hayatın her alanında cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik hedefler, eylem planları belirleyin. Kadınların geride kalmasına neden olan ayrımcı yasa ve düzenlemeleri ortadan kaldırın.
  • Kadına yönelik şiddet: Şiddeti önlemeye, sosyal normları değiştirmeye, ayrımcılık yapan yasaları ve politikaları ortadan kaldırmaya odaklanan kapsamlı önlemler uygulayın.

Akbelen Ormanları’nı katleden LİMAK’ın patronu WWF-Türkiye üyesiymiş

Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy mahallesindeki Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding’in ortak iştiraki YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için başlattığı ağaç katliamı ve kolluk güçlerinin direnen vatandaşlara sert müdahalesi günlerdir sürerken, Limak Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye şubesi’nin (WWF Türkiye) Mütevelli Heyeti üyesi olduğu ortaya çıktı.

1975 yılından beri Türkiye’de doğal hayatı koruma mücadelesi veren vakıf konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “Eru Özdemir’in profesyonel faaliyetlerinin vakfın ilkeleri ile uyuşmadığı nı ve Özdemir’in mütevelli heyeti üyeliğinden resmi olarak ayrılma işlemlerinin başlatıldığını” duyurdu.

‘Yöre halkının mücadelesinin yanındayız’

Vakfın açıklamasında şunlar denildi:

“Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in profesyonel faaliyetlerinin vakfımızın ilkeleri ile uyuşmaması ve vakıf tüzüğümüze aykırı olması sebebiyle mütevelli heyeti üyeliğinden resmi olarak ayrılma işlemleri devam etmektedir. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak İkizköy-Akbelen Ormanı’nda sürmekte olan maden sahası açma çalışmalarına karşı, sivil toplum paydaşları ve yöre halkının verdiği mücadelenin yanındayız. Maden sahası açma faaliyetlerinin acilen sona erdirilmesi için yetkililerden taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verildi.

Yunanistan’daki orman yangınları rekor seviyede karbon emisyonuna yol açtı

Yunanistan’da günlerdir devam eden orman yangınları, bir megatonun üzerinde karbon emisyonuna yol açtı. Bu, önceki yıllarda kıyaslandığında rekor anlamına geliyor.

Avrupa Birliği (AB) Kopernik Atmosfer Gözlem Servisi’nden (CAMS) yapılan açıklamaya göre, ülkenin 17 Temmuz’dan bu yana mücadele ettiği orman yangınları, ülkenin son 20 yıl içinde, temmuz ayında yaşadığı en büyük yangınlar olarak kayda geçti.

Başkent Atina‘nın batısında yer alan Rodos Adası’nda 17 Temmuz’da başlayan yangınlar nedeniyle bugüne kadar yaklaşık 20 bin kişi tehdit altındaki bölgelerden tahliye edilirken, bu sayı, ülke tarihinde yangın kaynaklı tahliyelerin en büyüğü oldu.

CAMS’a bağlı Küresel Yangın Asimilasyon Sistemi (GFAS) tarafından sağlanan veriler, ülkede yangın kaynaklı emisyonun 25 Temmuz itibarıyla bir megatonun üstüne çıktığını, bunun da şimdiye kadarki en yüksek yıllık miktardan bile fazla olduğunu ortaya koydu.

Yunanistan’ın Rodos Adası’nda geçtiğimiz hafta başlayan orman yangını kontrolsüz şekilde yayılmaya devam ediyor. Yetkililer, adadaki yangınların ülke genelindekilerin en tehlikelisi olduğuna işaret ederken, söndürme çalışmaları aralıksız devam ediyor. ( Fotoğraf: Damianidis Eleftherios/AA) 
Yunan adalarında orman yangını: Rodos, Korfu ve Eğriboz’dan binlerce kişi tahliye edildi
Yunanistan’daki yangınlar kontrol altına alınamıyor

Ülkede daha önce yangın kaynaklı en yüksek yıllık emisyon yaklaşık 0,5 megatonla 2007’deki orman yangınları sırasında meydana gelmişti.

Durumun hızla kötüye gittiği bildirilen açıklamada, geçen günlerde İtalya’nın Sicilya Adası‘nda da 50’ye yakın orman yangını meydana geldiği hatırlatılarak bölgeden karbon emisyonuna dair yeterli veri elde edilemediği, buna karşın CAMS küresel modellerinden gelecek günlerde elde edilecek verilerde kayda değer bir karbon emisyonu gerçekleşmesinin beklendiği kaydedildi.

CAMS üst düzey uzmanı Mark Parrington, Yunanistan’daki durum göz önünde bulundurulduğunda sonuçların kendileri için sürpriz olmadığını söyledi:

“Gözlenen yoğunluk ve emisyonu, son 20 yıllık verilerle karşılaştırdığımızda orman yangınlarının ölçeğinin ne kadar olağanüstü olduğunu görüyoruz. Verilerimiz 2007 ve 2021’deki büyük yangınların, sıcak dalgası koşulları altında ve daha çok ağustos ayında meydana geldiğini gösteriyor. Yunanistan ve Akdeniz genelinde orman yangınlarının neden olduğu emisyonları yaz sonuna kadar yakından takip edeceğiz.”

 

Akbelen’de kıyımın ve direnişin beşinci günü: Her saniye bir ağaç düşüyor!

Muğla‘nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı‘nda, Limak Holding ve İÇTAŞ Enerji ortaklığı olan YK Enerji’nin Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür sağlamak için ormanın içinde kömür madeni açmak istemesine karşı direniş sürerken, ağaç kesimi de büyük bir hızla devam ediyor.

24 Temmuz’da başlayan kesimler beşinci gününe girdi. Beş gündür jandarma ve polis baskısına, biber gazı, tazyikli suyla yapılan müdahalelere, gözaltılara rağmen ormandan ayrılmayan yöre halkının avukatları ‘yürütmenin durdurulmasına” ilişkin ardı ardına davalar açarken, Akbelenliler tüm Türkiye’den destek bekliyor.

Kesimin durdurulduğu dedikodularının yalan olduğunu, 28 Temmuz 2023 saat 07.00’den itibaren kesimlerin devam ettiğini belirten vatandaşlar, “derhal yaptırım uygulanmasını istedi.

Açılan davaların avukatlarından Arif Ali Cangı da ağaç kesimi sürerken halkı biber gazı, cop ve tazyikli su ile engelleyen jandarmaya şöyle seslendi: “Siz bu yurttaşın verdiği yetkiyle görev yapıyorsunuz. Bak görün, vicdanınız el veriyor mu? Yok mu içinizde bir köylü çocuğu? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Gitti kaç yıllık ağaç…”

Guterres: Küresel ısınma çağı bitti, küresel kaynama çağına girdik

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antònio Guterres, küresel ısınma çağının sona erdiğini, bunun yerine “küresel kaynama çağının” başladığını söyledi. Guterres, sıcaklık artışını sınırlamak ve iklim değişikliğinin zararlı sonuçlarından kaçınmak için dünyaya acil önlem çağrısında bulundu.

İklim değişikliğinin korkutucu bir gerçek olarak yaşandığını ve bunun sadece başlangıç olduğunu dile getiren BM Genel Sekreteri, fosil yakıt şirketlerinin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapması gerektiğini vurguladı.

Guterres, göz boyama taktiklerinin artık sona ermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

BM Genel Sekreteri’nin kullandığı bu ifade uluslararası terminolojide “greenwashing” olarak biliniyor. Türkçe’ye “yeşil badana” ya da “yeşil aklama” olarak da çevrilmiş ifade, çevre konusunda yeşil olduğunu iddia eden büyük şirketlerin göz boyama taktiklerini tanımlıyor.

New York‘taki basın toplantısında konuşan Guterres, G20 üyesi ülkelerin yeni ulusal emisyon azaltım hedeflerinin bir gereklilik olduğunu dile getirirken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri için elektrik üretiminde kömür kullanımını sona erdirmesini istedi, bunun için de 2030 yılına kadar inandırıcı planlara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Guterres, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için finans kuruluşlarına da rol düştüğünü belirtti ve fosil yakıtların kredilendirilmesini, sigortalanmasını ve yatırımlarını sonlandırarak yenilenebilir enerjiye yöneltmeleri gerektiğini söyledi.

“Olabileceklerin en kötüsünü durdurabiliriz” diyen Guterres, sözlerine şöyle devam etti:

“Ancak bunu yapmak için yakıcı sıcaklıklarla geçen bir yılı, yakıcı bir hırs yılına dönüştürmeli ve iklim eylemini hemen şimdi hızlandırmalıyız.”

‣ Guterres: İklim alanında kaybedecek bir dakikamız bile kalmadı
‣ BM Genel Sekreteri: İklim krizine karşı ya topluca harekete geçecek ya da topluca intihar edeceğiz

‘Tüm dünya için bir felaket’

Guterres’e göre iklim değişikliğinin sonuçları oldukça açık ve hatta trajik:

“Muson yağmurlarının sürüklediği çocuklar, alevlerden kaçan aileler. Yanıcı sıcaklıkta mahvolan işçiler. Kuzey Amerika, Asya, Afrika ve Avrupa‘nın büyük bölgeleri için acımasız bir yaz. Tüm dünya için bir felaket.”

Fotoğraf: EPA

BM Genel Sekreteri António Guterres, BM’nin başındaki bir lider olarak iklim değişikliği konusunda güçlü konuşmalar yapmasıyla tanınıyor.

Ancak onun standartlarına göre bile, bugünkü yorumları son derece güçlüydü.

BBC İklim Muhabiri Esme Stallard‘ın aktardığına göre, zaman zaman  Guterres’in öfkelendiği görülüyordu. İklim değişikliğinin etkilerini bildikleri halde hükümetlerin emisyonlarını azaltma konusundaki eylemsizliğine öfkeliydi.

Liderlerin kalplerine dokunarak, konuyu ele almak için daha fazla para talep ederken, “alevlerden kaçan aileleri düşünmeleri” için onlara çağrı yaptı.

Şimdiye kadar daha zengin ülkeler iklim değişikliğinin etkilerinden nispeten korunmuş olsalar da Guterres, Avrupa ve ABD‘nin bazı bölgelerinde yaşanan son bir aydaki sıcaklık dalgaları ve orman yangınlarının ülkeleri harekete geçirebileceğini umuyor olabilir.

‣ BM Genel Sekreteri Guterres: İklim değişikliği insanlık için en büyük tehdit
‣ Guterres Davos’ta: Küresel sıcaklık artışını 1,5C ile sınırlandırma taahhüdü heba oluyor

Akbelen’de kıyım yapan şirketle OGM arasında 6 milyon liralık protokol imzalanmış

Muğla’nın Milas ilçesinde maden sahasını genişletmek için Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesmeye başlayan Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Şirketi (YK Enerji) ile Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında ‘Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü’ olduğu ortaya çıktı.

Protokole göre şirket üç yılda Amasya, Sivas, Bingöl’de toplam bir milyon fidan dikimi için 6 milyon 100 bin lira ödeme yapmayı taahhüt etti.

ANKA‘dan Tamer Ardan Erşin‘in aktardığına göre, ağaçları kesen şirket YK Enerji ile Orman Genel Müdürlüğü arasında ‘Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü’ olduğu ortaya çıktı. 18 Aralık 2019 tarihinde imzalanan protokolle; şirket 2020 yılında 300 bin, 2021 yılında 300 bin ve 2022 yılında 400 bin olmak üzere 3 yılda 1 milyon fidan dikimi için maddi katkı sağlamayı taahhüt etti.

Protokole göre, Orman Genel Müdürlüğü fidanların dikimini gerçekleştirecek ve üç yıl boyunca fidanları koruyacak, şirket ise fidan dikimi ve bakımı için Orman Genel Müdürlüğü’ne ödeme yapacaktı. Protokoldeki ödeme tablosuna göre şirket 1 milyon fidan için 6 milyon 100 bin lira ödeyecekti. İş birliği protokolünde şirketin Amasya’da dikilecek 390 bin fidan için 2 milyon 370 bin lira, Sivas’ta dikilecek 370 bin fidan için 2 milyon 260 bin lira ve Bingöl’de dikilecek 240 bin fidan için 1 milyon 470 bin lira para ödemesi hükmü yer alıyor.

Akbelen

Limak Holding de imzalamış

Öte yandan YK Enerji’nin ortaklarından Limak Holding’in de 2020 yılında Orman Genel Müdürlüğü ile ağaçlandırma iş birliği protokolü imzaladığı ortaya çıktı. Limak Holding’in faaliyet raporunda “2020 yılında imzalanan “Ağaçlandırma İş birliği Protokolü” kapsamında ülke genelinde 2022 yıl sonu itibarıyla 2 milyon fidan dikimi gerçekleştirilmiş olup nihai hedef bu sayıyı 2025 yılı sonuna kadar 5 milyona çıkarmaktır” ifadeleri yer aldı.

Akbelen

‘350 binden fazla ağaç kesilecek, karbon yutak alanı yok oluyor’

Akbelen’deki direnişe destek veren köylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal, şunları söyledi:

“300- 350 bin civarında ağaç kesilecek. 760 bin metrekarelik alan. Her 2 metre kareye 1 ağaç desek 350 bin ağaç yapar. Bu ağaçların arasında 180 yaşında ağaç var. Ormandaki ağaçlar 150- 200 civarında. Karbondioksit emisyonu açısından kestiği bir ağacın sera gazı alma yeteneği ile yeni dikilen fidanın aynı değil. Yeni dikilen fidanın sera gazı alma yeteneği 30’da 1 civarında. Bir ağaç diktikleri fidanın 50 kat daha fazla sera gazını emiyor, iklimi düzenliyor. Bir fidan tutarsa 20 yılda ağaç olur. Akbelen’deki orman doğal orman. Ben orada taşı delmiş filizleriyle çıkmış ağaç gördüm.”

‘1995’te mahkeme kapattı, hükümet sorumluluğu üstlenerek açtı’

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi akademisyenlerinden Prof. Dr. Doğan Kantarcı, protokole ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Açık ocak işletmeleri yapan şirketler Orman Genel Müdürlüğü’nün ilgili işletmesi ile bir protokol ve taahhütname yaparlar. ‘Şu kadar ağaç kesilecek. Belirli bir süre için kesilen ağaçların artımından Orman İşletmesi’nin kaybı ile alanın ağaçlandırılması için gerekleri ağaçlandırma masrafı şirket tarafından orman işletmesine ödenir. Sözünü ettiğiniz protokol budur. Ancak kömür çıkarmak için Sekköy’den bu yana açılan daha eski çukurlarda, fidan dikilmiş, ağaçlandırılmış yer var mı? Açtıkları yer taş çukuru. Taşın üstüne fidan dikilseydi. Kayalık dağların hepsini ağaçlandırmıştık. Kazdıkları kireçtaşı materyalini yığıyorlar ya, bu materyal kaya parçaları. Kaya parçaları yığıyorlar. Kayalar 1,000 sene sonra toprak olursa, Allah da onlara 1,000 sene ömür verirse ağaçlandırdıkları ormanı görürler inşallah.

Orman Genel Müdürlüğü ile yapılmış açık ocak işletmelerinden birkaçı hariç, genelinde işletmeci firma ağaçlandırma yaptı mı? Halk orada ne olduğunu görmüyorum. Açtıkları taş çukurlarına, yığdıkları taş materyaline fidan dikip, orman yetiştirecekler öyle mi? 1983’den beri bunların peşindeyim. Üç termik santralin bilirkişi raporunu hazırladık. Daha 1995 yılında ‘Kapatın bunları’ dedik. Aydın İdare Mahkemesi kapattı. Hükümet sorumluluğu üstlenerek açtı. Pekiyi o zamandan beri oluşan zararlar için dava açsak, kim ödeyecek? Düşünün kaç sene geçmiş. Ben ve çalışma arkadaşlarım 40 yıldır 50 küsür araştırma yayımladık.”

Akbelen

İkizköy’de neler oluyor?

İkizköy yakınındaki maden sahasını genişletmek isteyen YK Enerji’nin Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesmek istemesi karşısında İkizköylüler toplamda dört yılı aşkın bir süredir mücadele ederken, iki yıldan fazla süredir de çadırlı nöbet direnişi gerçekleştiriyordu.

Şirket 24 Temmuz’da ormandaki ağaçları kesmek için çalışmalara başladı. Ağaçların kesilmesine karşı çıkan İkizköylüler ve ekoloji aktivistlerine ise polis ve jandarma müdahale etti. Köylülerin ve aktivistlerin bazıları gözaltına alınırken, ormanda da ağaçlar kesilmeye başlandı.

Türkiye’nin dört bir yanından ormanı, havayı, toprağı ve iklimi savunan aktivistler Akbelen’e akın etti. Birçok ilde ormandaki ağaç kıyımının sonlandırılması için protestolar ve basın açıklamaları düzenlendi.

İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık, dün (28 Temmuz) Muğla Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasında herkese Akbelen için dayanışma çağrısı yaparak ağaç kesiminin başlaması nedeniyle mücadelenin henüz bitmiş olmadığını, daha savunulacak on binlerce ağaç ve İkizköy’ün toprakları olduğuna dikkat çekti.

‣ Termik santrali işçilerine Akbelen çağrısı: İşçinin yeri toprağı için direnen köylülerin yanıdır!
‣ Akbelen’den muhalefete çağrı: Devlet-Limak ortaklığıyla devam eden yok edişin önünde durun!
‣ İkizköylüler destek çağrısı yapmıştı: CHP heyeti yarın Akbelen Ormanı’na gidiyor
‣ Bakan Yumaklı’ya soru önergesi: Akbelen’de yaşananlardan haberdar mısınız?
‣ Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti
‣ Akbelen Ormanı’nda sabaha karşı testere sesleri: Maden için ağaç kesimine başlandı
‣ Akbelen’de ağaçları savunanlara cop, kalkan, biber gazlı jandarma müdahalesi: Gözaltılar var
‣ İkizköylü Esra Işık’tan kolluk kuvvetine: Gözüme bakamıyorsunuz çünkü gerçeği biliyorsunuz
‣ Akbelen’de köylülere ikinci saldırı: Tomalar kullanıldı, 65 yaşındaki kadın hastanelik oldu
‣ Akbelen’de son gelişmeler: İkizköylü kadınlar oturma eylemi başlattı
‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi
‣ Akbelen’de doğa savunucularından ağaçlara sarılarak sivil itaatsizlik eylemi: Gözaltılar var

İkizköylüler, Muğla Adliyesi önünde buluştu: Akbelen için adalet istiyoruz, hemen, şimdi!

Muğla’nın Milas ilçesindeki İkizköy’e bağlı Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji‘ye ait kömür madeninin genişletilmesi için gerçekleştirilen ağaç kesimine karşı çıkan köylüler ve aktivistler, Akbelen için adalet istedi.

Ormandaki ağaç kesiminin hızla durdurulması talebinde bulunan ve açılan davaların bir an önce adil bir şekilde sonuçlanmasını talep eden doğa savunucuları Muğla Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Akbelen Ormanı’na ilişkin davaları yürüten avukatlardan İsmail Hakkı Atal, dün (26 Temmuz) ağaç kesiminin durdurulması istemiyle açılan davaya ilişkin bilgi verdi:

“Dedik ki haklarında soruşturma yürütülen bir bilirkişi heyetinin raporuna dayanılarak şu anda Akbelen Ormanı’nda anayasal suç işleniyor. Bu yanlıştan bir an önce dönülsün ve burada hem adalet hem de toplumsal düzen, kamu düzeni tekrar tesis edilsin. Şu anda kamu düzeninin tesis edilmesi için Muğla 1’inci İdare Mahkemesi‘nin tekrar yürütmenin durdurulması kararı vermesini talep ediyoruz. Bu bizim anayasal hakkımızdır. Burada bizim yıllardır orada sürdürdüğümüz direniş meşru, anayasal ve hukukidir. Olayın hukuksal boyutu budur” açıklamasında bulundu.

‘Darpa, baskıya rağmen ormanımızı, toprağımızı korumaktan vazgeçmeyeceğiz’

İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık, yaptığı açıklamada İkizköylülerin ormanlarından ve topraklarından vazgeçmeyeceğini, ağaçların her bir dalı için mücadele etmeye devam edeceğini bildirdi.

Necla Işık, şunları söyledi:

“Dört gündür Akbelen Ormanları’nı savunan köylülere darp var, şiddet var, baskı var; oradaki yaşam savunucularına, oraya gelen insanlara engellemeler var, evet. Ama dört gündür orada çok büyük bir irade var. Çok büyük bir birliktelik var. Bugün buraya toplanıp geldiniz. Akbelen için adalet için bize destek için. Çok sağ olun. Bu örgütlü kötülüğe dur demek için, hemen şimdi adalet istemek için. Mahvolduk, dört gündür sanki dört yüz gün görmüş gibiyiz hepimiz. Ciğerlerimiz yanıyor. Kolumuz, kanadımız kırık. Her kesilen bir ağaç değil, her kesilen bir dal için bizim etlerimiz parça parça oldu orada.

‘Hemen şimdi adalet’ diyoruz. Dört senedir mücadele var İkizköy’de topraklar için, hava için, zeytin için. 70-80 senesini o toprağa adamış insanları görmüyorlar. 93 yaşında insanların gözlerine biber gazları sıktılar. 88 yaşındaki ağaçlara sarılan ninemizi ağaçlardan uzaklaştırdılar. Yangın mevsimi; [ormana giriş] bize yasak, ağacı koruyana yasak; kesene yasak yok. Girene ceza kesiyorlar. Umurumuzda değil.

Akbelen

Gözaltına aldılar onlarca arkadaşımızı. Milas’a giriş yasağı koydular. Avukatlarımıza soruşturma açtılar iki senelik süreç içerisinde. Tüm baskılara rağmen, şirketin baskılarına rağmen kendi askerimiz dediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız dediğimiz ülkemizde işgalci. durumundayız dört gündür. Ama her şeye rağmen kanımızı son damlasına kadar ormanımızı da toprağımızı da koruyacağız, korumaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu böyle biline İkizköylüler olarak. Her zaman en önde duracağız ve siz yaşam savunucularımız da zaten iki senedir her zaman yanımızdasınız. Adalet istiyoruz; bugün hemen, şimdi!

Karar vericiler, Akbelen Ormanı’ndaki katliamı durduracak haberin bizi hemen uçursunlar. Akbelen dört gündür kesiliyor bitti diye düşünenler yanlış düşünür. Daha çok ağacımız var orada korunacak. Daha madene teslim etmeyecek toprağımız var. Yanan yerleri niye koruyoruz? Yanan yerler tekrar kendini geliştiriyor. Ama maden girerse geri dönüşü, tahribatı… Çok kötü şeyler olacak. Söylememe gerek yok, siz zaten biliyorsunuz. Benim sesim buraya. Madene verecek toprağımız yok artık.

Ormanı ve tarım alanlarını yok etmeye değmez. İnanın. 2005 yılında verilen bir karar var. Kapatma kararını artık ne zaman uygulayacaklar? İnsanlar yok olduktan, tüm canlılar yok olduktan sonra mı? Bu kararları hemen uygulasınlar.”

‘Kurtarın çamlarımızı, ne olur’

İkizköylü Melahat Çulha da “Adalet istiyoruz biz” diyerek yargıya seslendi:

“Çamlarımız sökülmesin istiyoruz. Dört-beş güne bitiyor çamlarımız. Kurtarın çamlarımızı, durdurun şu kesimi ne olursunuz!”

‘Ormanın korunmasından, köyümüzde kalmaktan başka derdimiz yok’

İkizköylü Esra Işık, Akbelen Ormanı’nı savunan insanların uzun süredir verdiği mücadeleye vurgu yaparak “Topraklarını, havalarını, sularını, ormanlarını korumak için dört senedir varlarını yoklarını bıraktılar, her şeylerini buna adadılar. Buna rağmen bu karşımızdaki şirketin yoğun baskısı bugüne kadar devam etti. Dört gündür had safhaya ulaştı” diye konuştu.

Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu insanlar darp edildi. Biber gazı yedi. Cop yedi. Buna rağmen hâlâ daha 80-90 yaşındaki teyzeler, dedeler de dahil olmak üzere orada nöbet tutuyor. Ama nasıl tutuyorlar? O ağaçların devrilişini duyarak, kesim seslerini duyarak, ağlayarak devam ediyorlar. Büyük bir psikolojik baskı var. Büyük bir fiziksel baskı var. Buna rağmen bu yürekli insanlar bu mücadeleyi bırakmıyor, bırakmayacaklar da. Buradan adaletin tecelli etmesi için sesleniyoruz.

Akbelen

Ama şunu bilin, bilsinler. Bu mücadele sonuna kadar devam edecek. Ne olursa olsun istedikleri şekilde bizi baskılamaya çalışsınlar, sesimizi kısmaya çalışsınlar şimdi olduğu gibi; kısılmayacak, kısmayacağız! Sonuna kadar hakkımızı aramaya Akbelen’i savunmaya devam edeceğiz. Bizim adalet istemekten başka derdimiz yok. Bizim ormanın korunmasından başka derdimiz yok. Köyümüzde kalmaktan başka derdimiz yok. Köylüye bulaşmayın! Köylüyü rahat bırakın! Akbelen’i rahat bırakın!

‘Muhtarlar bizi temsil etmiyor, muhtarlar değişir’

Maalesef karşımızdaki şirket kendi gücünü çok farklı şekillerde de kullanıyor. Örneğin köylerdeki muhtarları bir şekilde ele geçirmiş durumda. Önümüzde yerel seçimler var. Bu muhtarları değiştirmek bizim elimizde. Muhtarları kullanarak, sanki köylünün sesiymiş gibi kamuoyuna yansıtmaya çalışıyor. Termik santralin gerekli olduğuna dair, işçileri kullanarak, muhtarları kullanarak bizim üzerimizde bir baskı kullanmaya çalışıyor. Onlara sesleniyoruz: Muhtarları seçen bu köylülerdir. O muhtarlar da değişir, onu da göreceğiz. O muhtarlar bizi temsil etmiyorlar. Bunu da en kısa sürede görecekler. Burada bakmanız gereken kişiler, bu muhtarlar değil, o muhtarları seçen bu halktır, burada olan köylülerdir. Biz Akbelen Ormanı’nı sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.”

‘Su bir kişiye değil, her canlıya lazım’

Bir İkizköylü, çocukluğunun geçtiği yerdeki su kaynaklarına yakın yerde bir değirmen olduğunu, çocukluğunda bu değirmende un öğüttüğünü, ancak kömür madeninin işlemesinin ardından su kaynaklarının tükendiğini anlatarak şunları ekledi:

“Elektrik geldi. Elektrik hep bir şeylere ihtiyaç duydu, yani bir şeyleri tahrip etmeye başladı. O değirmenler kapandı. Ondan sonra kuyularımız vardı, kapandı. En sonunda o suları da kuruttular. Şimdi Akbelen, yıllardır belki bu yerler de talan ediliyor ve geri dönüşü yok. Doğa kendini tamamlıyor, ağaçlar da bir sene ölüyor, tohumu da bitmeyecek, ekolojik düzen de olmayacak orada. 

Burada kömür ağacını, bu çamların kesilmesini istemiyoruz. Sebep; yer altı su kaynakları oradan geçiyor. Bodrum, Güllük, Karacahisar, Ova, Ağaçlıhöyük bölgelerini o sular besliyor. Vaktiyle, şimdi bu ormanların kesilmesinin kesinlikle yasaklanması lazım. Su bir kişiye değil, herkese lazım, her canlıya lazım.”

‘Acil, Türkiye’yi yanımıza çağırıyorum’

Bir başka köylü de İkizköy’ün yok olmaktan kurtarılması için tüm Türkiye‘ye beraberlik çağrısı yaptı:
“Köyde yaşamak için uğraşıyoruz. Bizim yaşam alanlarımız yok olmasın; ekmek-sularımızı, havalarımızı ellerimizden yok etmesinler. Herkesi, köylüleri şehirlere göç etmeye mecbur yaptılar. Şu termik santrallerin bacalarından, zeytinlerimizi, ovalarımızı yakmaktan, yok etmekten vazgeçsin. Termik santrallere de esleniyorum, başka yetkililere de sesleniyorum. Acil, Türkiye’yi yanımıza çağırıyorum. Lütfen herkes bizimle beraber olsun!”

‣ Termik santrali işçilerine Akbelen çağrısı: İşçinin yeri toprağı için direnen köylülerin yanıdır!
‣ Akbelen’den muhalefete çağrı: Devlet-Limak ortaklığıyla devam eden yok edişin önünde durun!
‣ İkizköylüler destek çağrısı yapmıştı: CHP heyeti yarın Akbelen Ormanı’na gidiyor
‣ Bakan Yumaklı’ya soru önergesi: Akbelen’de yaşananlardan haberdar mısınız?
‣ Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti
‣ Akbelen Ormanı’nda sabaha karşı testere sesleri: Maden için ağaç kesimine başlandı
‣ Akbelen’de ağaçları savunanlara cop, kalkan, biber gazlı jandarma müdahalesi: Gözaltılar var
‣ İkizköylü Esra Işık’tan kolluk kuvvetine: Gözüme bakamıyorsunuz çünkü gerçeği biliyorsunuz
‣ Akbelen’de köylülere ikinci saldırı: Tomalar kullanıldı, 65 yaşındaki kadın hastanelik oldu
‣ Akbelen’de son gelişmeler: İkizköylü kadınlar oturma eylemi başlattı
‣ Akbelen Ormanı’nda ekokırım: Jandarma barikatının ötesinde binlerce ağaç katledildi
‣ Akbelen’de doğa savunucularından ağaçlara sarılarak sivil itaatsizlik eylemi: Gözaltılar var

Termik santrali işçilerine Akbelen çağrısı: İşçinin yeri toprağı için direnen köylülerin yanıdır!

Muğla‘nın Milas ilçesinde, Limak Holding ve IC İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji‘ye ait kömür madeni sahasının genişletilmesi için Akbelen Ormanı‘nda yapılan doğa kıyımına karşı Yeniköy Termik Santrali önünde bir eylem gerçekleştirilerek, santral işçilerini daha iyi koşullar ve daha yaşanabilir bir dünya için orman savunusuna destek verme çağrısı yapıldı.

İkizköy Hasan Yorulmaz ‘‘Bu termik santraller kurulurken biz sevinmiştik; bu kadar zararlı olacağını bilmiyorduk. Ama yıllar geçti doğamızın büyük bölümünü kaybettik ve kaybetmeye devam ediyoruz. Akbelen ormanını da kaybetmek istemiyoruz’’ dedi. 

‘Dokuz köyü yutan santral şimdi gözünü İkizköy’e dikti’

Ekoloji aktivistlerine ve topraklarını korumayı amaçlayan İkizköylülere destek vermek üzere eyleme katılan EMEK Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, termik santralin işçilerine doğa savunusu çağrısı yaparak, “İşçi sınıfının yeri doğası, ormanı, toprağı için direnen köylülerin yanıdır” dedi.

Karaca, şunları söyledi:

Bugün Akbelen’de Akbelen ormanlarını korumak için iki yıldır direnen İkizköylülerle birlikte ormanlarımızı, toprağımızı korumak için yan yanayız. Seçim bitti. Seçim biter bitmez. Ormanları, toprağı, doğayı talan etmek isteyenler hemen sivri dişlerini gösterdiler. Şu an görüyorsunuz Yeniköy termik santralinde santralinin önündeyiz. Dokuz köyü yutan bu santral şimdi gözünü İkizköy’e dikmiş durumda. Ve İkizköyle birlikte aynı zamanda buradaki bütün alanları yıkıma, yağmaya, talana, ranta açmak istiyor Limak şirketi.

‘Limak; doğaya, toprağa, insanlığa karşı işlenmiş suçların müsebbibisiniz’

Buradan Limak şirketine sesleniyoruz:

Siz binbir türlü suçun, işçi haklarına karşı işlenmiş suçların, doğaya karşı işlenmiş suçların, toprağa, insanlığa karşı işlenmiş suçların müsebbibisiniz. Dokuz köyü yuttunuz, onuncu köye izin vermemek için halk direniyor, köylüler direniyor.

‘İşçiler; sizin de topraklarınız ranta açıldığı için kötü koşullarda çalışıyorsunuz’

Buradan bu termik santralin işçilerine seslenmek istiyoruz:

Sizi ekmeğinizle, aşınızla, çocuklarınızın karnının doyup doymamasıyla ikna etmeye çalışıyorlar. Burada asgari ücretin altında, açlık sınırının altında ücretlere mahkum edilip aynı zamanda en kötü koşullarda çalıştırılan işçiler, köylülerle ve komşularıyla karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor.

Siz topraklarınız elinizden alındığı için, ormanlarınız, suyunuz, toprağınız, ranta açıldığı için, doğduğunuz yerde doyamadığınız çin bu madenlerde işçi olmak, ölümle burun buruna çalışmak zorunda bırakıldınız. Üç kuruş paralar için, ücretler için her gün akşam eve dönüp dönmeyeceğinizin kaygısıyla çalışmak zorunda bırakıldınız. Bu toprakların, doğanın, ormanın korunması, köylülerin olduğu kadar işçilerin de görevidir. Buradan doyuyoruz, şirketlerin rantlarının da işçilere tırnak ucu kadar yararının olmadığını çok iyi biliyoruz.

İşçilere tekrar sesleniyorum: Maden alanlarının ormanların talanı açılmasının en büyük zararını köylüler kadar işçiler de yaşayacak. Buna izin vermemelisiniz.

Akbelen

‘Sendikalar; seçimden sonra ne oldu da şirketin arkasına dizildiniz?’

Daha geçtiğimiz yıllarda buraların madenlerinin özelleştirilmesine karşı çıkan sendikalar bugün ne oldu da şirketin arkasına dizildiniz? Soruyoruz size buradan.

Daha dün özelleştirmelerin bu toprağa, bu halka, köylülere, işçilere zarar verdiğini, vereceğini, ülke ekonomisine zarar vereceğini söylerken, bugün ne oldu da şirketin arkasına dizilip işçilerin ekmeğiyle oynanacağına ilişkin açıklamalar yapıp, şirketin bu yıkımını meşru kılmaya çalışıyorsunuz?

Size söyleyelim: İşçilerin de, işçi sendikalarının da faydası, şirketin, rantçı şirketlerin arkasına dizilmek değildir.

Sendikalara tekrar çağrımız var: Eğer işçilerin ekmeğini düşünüyorsanız, eğer işçilerin geleceğini düşünüyorsanız işte bu termik santraldeki patronların değil, işçilerin en büyük müttefiki olan köylülerin yanında durmak zorundasınız. Çünkü sizin işçilerimiz aynı zamanda yoksulluk açlık sınırının altındaki ücretlere mahkum edildiği için bu topraklardan doyuyor. Bu topraklarda yıllık izinlerini geçirip ürün elde etmeye çalışıyorlar. Ailelerinin onlara ayıracağı bir türlü erzak için bir paket ürün için aynı zamanda beklemek durumunda kalıyorlar.

‘İşçiler; doğamıza, geleceğimize, işimize, aşımıza birlikte sahip çıkalım’

İşçi sınıfının yeri, doğası için, ormanı için, toprağı için direnen köylülerin yanıdır. Bütün termik santral işçilerine, maden işçilerine sesleniyoruz buradan: Gelin doğamıza ve geleceğimize, işimize ve aşımıza birlikte mücadele ederek yan yana durarak sahip çıkalım. Akbelen bizimdir diyelim.

Basın açıklamasının ardından ‘‘Kömürsüz Muğla için Akbelen için Adalet’’ pankartı açan grup, ‘‘Akbelen Ormanını vermeyeceğiz’’, ‘‘Ormanlar, nehirler, dereler sermaye değiller’’, ‘‘Her yer Akbelen her yer direniş’’ sloganları attı.

24 Temmuz günü sabah saatelerinde jandarma eşliğinde ağaç kesim ekipleri Akbelen Ormanı’na girerek ağaç kesimine başladı. Halkın, Akbelen Ormanı’nın kömür sağlamak amacıyla YK Enerji’ye tahsisinin iptali için açtığı davada karar çıkması bekleniyor.

Ağaçları korumak için dört gündür mücadele eden Akbelen savunucularına jandarma gaz ve su sıkarak karşılık veriyor. Hukuksuz ağaç kesiminin başladığı 24 Temmuz’da yürütmenin ivedilikle durdurulması için mahkemeye başvurulmasına rağmen, ağaç kesimi devam ediyor.

‣ Akbelen’den muhalefete çağrı: Devlet-Limak ortaklığıyla devam eden yok edişin önünde durun!
‣ İkizköylüler destek çağrısı yapmıştı: CHP heyeti yarın Akbelen Ormanı’na gidiyor
‣ Bakan Yumaklı’ya soru önergesi: Akbelen’de yaşananlardan haberdar mısınız?
‣ Akbelen’de milletvekilleri TOMAlı, biber gazlı müdahale sonrası oturma eylemine geçti

İkizköylüler destek çağrısı yapmıştı: CHP heyeti yarın Akbelen Ormanı’na gidiyor

Muğla‘nın Milas ilçesi İkizköy Mahallesi’nde yer alan Akbelen Ormanı’nda yeniden ağaç kesiminin başlaması üzerine başlayan direniş dördüncü gününde.  Köylülerin avukatları, yürütmeyi durdurma kararı için dava üzerine dava açarken, hızla devam eden kesimlere engel olmak isteyen halka da jandarma ve polis engellemeleri ve saldırıları sürüyor.

Bugün, sabah saatlerinde iki yılı aşkın bir süredir çadır nöbetiyle ormanı korumaya çalışan hak, muhalefet partilerine seslenerek, yaşanan ekokırıma dur demeye çağırmıştı. ormanı savunanlar muhalefet partilerine seslenerek ekokırıma dur demeye çağırdı.

Akbelen’den muhalefete çağrı: Devlet-Limak ortaklığıyla devam eden yok edişin önünde durun!

Muhalefet partilerinden sadece Yeşil Sol Parti  ve TİP milletvekilleri, mücadele eden Akbelenlilerin yanında fiziki olarak yer aldı. Diğer muhalefet partileri ise açıklama yapmakla yetindi. Ana muhalefet partisi CHP, bölgeye gitmediği için eleştirilenlerin başında geliyordu.

Çağrılara bugün yanıt veren CHP’nin grup başkanı Özgür Özel, 10’a yakın milletvekili ile direnişe destek vermek için yarın Akbelen’e gideceklerini açıkladı.  Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu‘nun gidip gitmeyeceği ise henüz belli değil.

‘CHP, kimin yanında olması gerekiyorsa, orada olacak’

Özgür Özel konuya ilişkin Cumhuriyet‘e yaptığı açıklamada, “AKP ‘Seçimi kazandım. 5 yıl boyunca Meclis ayağıma dolanmasın. Sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri olmasın her şeyi bildiğimiz gibi yapalım’ istiyor. Hem Meclis’te direndik, hem de sahada direneceğiz. Yarın Akbelen’de olacağız, direnişe destek vereceğiz” dedi.

“Kimse kendisini yalnız hissetmesin, biz buradayız” diyen Özel, “CHP grubu kimin yanında olması gerekiyorsa onun yanında olacak. Nerede olması gerekiyorsa orada olacak. Sokaktan da meydandan da korkmadan Meclis’teki mücadeleyi de bırakmadan devam edecek” diye konuştu.