İklim KriziManşet

Küresel ticaret, iklim hareketine öncülük etmeli

0

The Guardian‘da Laurent Fabius ve Christiana Figueres imzası ile yayınlanan makaleyi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Aslıhan Ulu‘nun çevirisi ile paylaşıyoruz

* * *

Büyüme ve istihdam olanaklarını arttırmak ve iyi konumlandırılmış işletmeler oluşturmaya önayak olmak için Yeşil Yatırım tarafından Paris’te İklim ve Ticaret Zirvesi gerçekleştirildi.

Ticaret ve İkim Zirvesi kapsamında önde gelen iş liderleri geçtiğimiz hafta Paris’te bir araya geldi. COP21*’den altı ay önce gerçekleşen bu konferansın amacı, bilindiği üzere, endüstrileşme öncesi dönemlerin üzerinde olan ortalama küresel sıcaklık artışını 2 C° ile sınırlandırmak için evrensel bir anlaşmaya varmak.

29

Yakın zamana kadar, iklim değişikliğine karşı eylemler bir çeşit kısır döngüye girmişti: Birçok işletme harekete geçmeden önce siyasi kararları bekliyordu, bu sırada hükümetler de, kendileri için özel sektörün harekete geçmesini bekliyordu.

Şimdilerde ise bu durum değişiyor ve artık çoğu hükümet sorumluluk üstleniyor.

Bugüne kadar, neredeyse 40 ülke –28 Avrupa Birliği ülkesi dâhil, Amerika Birleşik Devletleri, Meksika, Gabon vs.-  kendi ulusal katkısını sundu. Yani bu ülkeler, kendilerine düşen sera gazı emisyonunu azaltma ve ilkim değişikliğine adapte olma sorumluluğunu gösterdi. Beklentimiz, son tarih olarak belirlenen 30 Ekimden önce, tüm ülkelerin bu müşterek çabaya dâhil olması ve katkılarını sunması yönünde.

Tüm bunların yanında artık çoğu işletme, iklim hareketine kendi uzun vadeli stratejileri ve günlük faaliyetleriyle dâhil oluyor. General Motors, Google, Amazon, Apple yenilenebilir enerji kullanımı anlaşmasında yer alan temel maddeleri imzalamış bulunuyor. Birkaç hafta önce, 150’yi aşkın ülkede yer alan farklı şirketlere bağlı 43 yönetici sürdürülebilir kalkınmaya olan desteğini ve bu konuda üzerine düşen sorumluluğu beyan etti.

Ikea, Toshiba, Akzo Nobel, Enel, Hindustan Yapı Şirketi, ING Grup, Marks & Spencer, Suez gibi diğer büyük ve orta ölçekli işletmeler de kendilerinin çevreye olan etkilerini azaltmayı hedefleri arasına ekleyerek, sera gazı emisyonunu ve enerji tüketimini en aza indireceklerini taahhüt ettiler. Ayrıca bu konuyla ilgili yenilikçi teknolojik gelişmeleri destekleyeceklerini ve karar alma süreçlerine iklim sigortasını dâhil edeceklerinin güvencesini verdiler. Tüm bu olumlu gelişmeleri, iklim değişikliği hareketine olan genel farkındalığın ve yapılan ticari yatırımların artması ile açıklayabiliriz.

Son derece açık şekilde görülüyor ki, yeşil büyümeye yatırım yapmak geleceğin büyümesi anlamına gelir; bu da istihdam ve kâr için kaynak teşkil edebilir. Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project) raporuna göre, iklim meselesine yatırım yapmayan işletmelere kıyasla aktif olarak bu meseleyi göz önünde bulunduran işletmeler, yatırımlarında %18 oranında daha fazla geri dönüş alıyor.

Uzun bir müddet iklim hareketi fırsat olarak görülmek yerine ekstra maliyet olarak görüldü. Ama bugün, tartışmaların merkezinde hiçbir eylemde bulunmamanın bedeli bulunuyor. Bazı hesaplamalara göre, iklim değişikliğine karşı verilen mücadelede hareketsiz kalmanın bedeli 2050’lerde küresel olarak 28 trilyon doları bulabilir.

COP21’e doğru yol alırken tüm dünyadaki işadamlarından beklentimiz, daha elle tutulur politikalar aracılığıyla bu müşterek çabaya somut bir şekilde katılmalarıdır. Mesela bunun için, %100 yenilenebilir enerji kullanımı ya da ileriye yönelik emisyon azaltma gibi hedefleri kendilerine amaç edinebilirler.

İşletmelerin bu çabaları –şehirler, bölgeler ve sivil toplumla beraber- devlet tarafından alınması gereken elzem önlemlerin yerine konamaz, zira devletin yapacakları belirleyici bir özellik taşırken, işletmelerde bahsettiğimiz önlemler güçlendirici bir özelliğe sahip olabilir. Temel ve adil olan düşünce, devletlerin iklim değişikliğiyle mücadele eden tek kurum olmaması gerektiği yönündedir.

Üzerinde aktif olarak çalıştığımız Paris iklim antlaşması, iklim değişikliği problemine kısa sürede çözüm sunacak bir anlaşma olmamasına rağmen uzun vadede bunu başarabilecek potansiyele sahiptir. Biz bunun hiç değilse çözüme ulaştıracak bir yol geliştirmede etkili bir araç olabileceğini düşünüyoruz.

Artık şunu söyleyebiliriz ki, sürdürülebilir daha iyi bir dünya inşa etmek için çok sayıda kamu sektörü ve özel sektör, kendilerine özgü yollarla, üzerlerine düşen sorumluluğu almaya hazır. Zaman, iklim hareketi için bir şeyler yapma zamanıdır, bu nedenle de işletmeler kendi paylarına düşen kısmı eksiksiz bir şekilde ortaya koymalıdır.

* Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Sözleşmesi Taraflar Konferansı (The United Nations Climate Change Conference)

 

Haberin İngilizce Orijinali

Yazı: Laurent Fabius ve Christiana Figueres

Yeşil Gazete için çeviren: Aslıhan Ulu

(Yeşil Gazete, The Guardian)

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.