Farklıyız, aynıyız, eşitiz…

Farklılıklardan bahsederken, biraz da aynılıktan, eşitlikten, kardeşlikten bahsetsek; aynılığımızın farkındalığına varsak? Empatiyi baş tacımız yapsak?...

Bu çağda farklılıklar herkesin diline pelesenk olmuş bir sözcük. Sanki çocukken yaptığımız legolar gibi, çıkmasın diye parçaları birbirine zorla tutkalla yapıştırılmış bir mozaik gibi ‘farklılıkların bir aradalığından’ söz edilip duruluyor. Muhakkak tabiattaki biyoçeşitlilik nasıl tabiatı tabiat yapan şey ise, insanlar da farklılıklarıyla varlar. Farklılıkların inkârı insanın kimliğinin, benliğinin inkârı…  

Ama içimden bir ses bana diyor ki; farklı olduğumuz kadar aynı olduğumuzu;  hayvanlarla, bitkilerle, insanlar olarak birbirimizle ne kadar benzediğimizi de kabul etsek sanki daha kolay ve daha çok yol alacağız. Kafamızı kaldırıp birbirimize baksak, “benim saçım sarı, seninki siyah ama duygularımız, gülüşümüz aynı… Ne kadar da benziyoruz birbirimize” diyebilsek… Farklılıklardan bahsederken, biraz da aynılıktan, eşitlikten, kardeşlikten bahsetsek… Aynılığımızın farkındalığına varsak? Empatiyi baş tacımız yapsak… Ne de güzel bir dünya kurmuş oluruz değil mi?

Eğer Zülfü Livaneli’nin Ada şarkısının sözlerindeki gibi dünyayı güzellik kurtaracaksa, işte benim gözümde Feridun Oral’ın yazıp resimlediği Farklı ama Aynı kitabı da bu ütopya için bir adım.

Hikâyemizin kahramanlarından çobanın gönlü, arka bacakları tutmayan bir keçi yavrusunu öyle bırakmaya razı olmuyor. Çaldığı kavalın yürüyüp koşabilme düşleri kurdurduğu küçük keçi için bir yürüteç yapıyor. Hikâyemiz bu kadar basit ama Feridun Oral, hikâyenin ‘hissederek’ yazılmış bir hikâye olduğunu buram buram hissettiren masalsı diliyle, okurun gözlerinin ve yüreğinin önüne çok şey anlatan bir duygu yoğunluğunu seriyor. Tıpkı engelli hayvanlar için ücretsiz yürüteç yapan “Hayat Tamircisi” Hasan Kızıl gibi basit hikâyelerden bir dünya kuruyor. Zaten büyük sırlar küçük hikâyelerde saklı değil midir?

Bu yazıyı bana koşulsuz sevmeyi öğreten, ne kadar farklı ve aynı olduğumuzu, insan türü olarak kurduğumuz uygarlık ne kadar reddetse de ne kadar ‘hayvan’ olduğumuzu, nasıl da aynı yıldız tozundan savrulup buraya vardığımızı fark etmemi sağlayan engelli kedi-oğlum Misket ile, onun bana öğrettikleriyle birlikte yazdım.  Ve şair Erich Fried’in dizelerini ona adıyorum:

“Belki hayat daha kolay olurdu,

Sana rastlamasaydım eğer.

Ama benim hayatım olmazdı sadece.”

 

*

KÜNYE

Yazan: Feridun Oral

Resimleyen: Feridun Oral

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Yayın yılı: 2016

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

İklim krizi: Florida’yı vuran Helene Kasırgası’nda en az 95 kişi öldü

ABD'nin Florida eyaletinde altı kenti vuran Helene Kasırgası'nda yollar, köprüler çöktü yüzlerce ev sular altında kaldı, milyonlarca kişi elektriksiz.

Avusturya seçimleri: Nazilerin kurduğu aşırı sağcı Özgürlük Partisi birinci oldu

Avusturya genel seçimlerini, eski Nazi ve SS subaylarının kurduğu, iklim değişikliği, LGBTİ+, göç karşıtı aşırı sağcı Özgürlük Partisi kazandı.

Beyşehir Gölü’ndeki Çeçen Adası satılığa çıkarıldı: Metrekaresi 310 TL

Konya'daki tek ada olan Çeçen Adası 550 dönüm büyüklüğünde. Hayvancılık ve tarım yapılan adanın bedeli ise 165 milyon lira civarında.

Sanayi devrimini başlatan Birleşik Krallık son kömürlü termik santrali kapatıyor

Birleşik Krallık, on yılın sonuna kadar kara rüzgarını iki katına, güneş enerjisini üç katına ve açık deniz rüzgarını dört katına çıkarmayı hedefliyor.

Katliam yasası’na karşı hak savunucuları bir kez daha meydanda: Biz bitti demeden bitmez!

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla'da yapılan eş zamanlı mitinglerde, AYM'ye seslenildi: Yasayı iptal et!

EN ÇOK OKUNANLAR