Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

[Dünya Hali] Finans şirketlerinin ikiyüzlü iklim politikaları dünyayı zehirliyor: BlackRock örneği

0

BlackRock, merkezi New York‘da bulunan ABD merkezli bir global yatırım  ve yönetim şirketidir. 1988 yılında kurulan şirketin kurucusu ve 2023 yılından beri CEO’su Laurence D. Fink‘dir .

Firma, 1988 yılında 88 milyar dolarlık sermayesi ile New York’ta önemli bir kuruluş olan Blackstone Group’a bağlı olarak finans ve yatırım amaçlı kuruldu. Kurucuları Larry Fink, Ralph Schlosstein ve Keith Anderson 1992 yılında Blackstone’den ayrılarak kurdukları BlackRock’ın hisselerini, 1999 yılında halka açtı. Firma başarı trendini yakalayınca 1995’te  PNC tarafından devralındı.  2006 yılında BlackRock, Merrill Lynch firması ile resmen birleşti. Bu birleşme sonucu ortaya 1.357 Milyar dolarlık dev bir yatırım şirketi çıktı.

BlackRock, risk yönetimi ve sabit gelir kurumsal varlık yöneticisi olarak faaliyet göstermeye başladığı yıl gelirini 10 trilyon dolara ulaştırdı. 2023 yılı itibarıyla ise  dünyanın en büyük varlık yöneticisi konumuna geldi. Halen 30 ülkede 70 ofisi ve 100 ülkedeki müşterisiyle dünya çapında faaliyet gösteriyor. Gücü ve finansal varlıklarının ve faaliyetlerinin büyüklüğü ve kapsamı nedeniyle de dünyanın en büyük “gölge bankası” olarak adlandırılıyor. Hisseleri, büyük sermaye grupları PNC Financial Services ve Merrill Lynch’in de yüzde 80 hisselerinin bulunduğu New York Stock Exchange’da(NYSE)  kayıtlı olan şirketin Merrill Lynch Investment Managers‘a ait hisse senetleri Almanca konuşulan ülkeler olan Almanya ve Avusturya’da 200’den fazla, İsviçre‘de ise yaklaşık 50 kuruluş tarafından biriktiriliyor. Meksika, Avustralya, Birleşik Krallık, ABD, Japonya, Malezya, Fransa, Latin Amerika, Filipinler ve bir çok ülkede kurumsal çalışma alanı mevcut. Ayrıca danışmanlık hizmeti de veriyorlar.

İklim’le ne ilgisi var?

BlackRock gibi şirketler için sadece ekonomik krizler değil, iklim krizi de değerli bir yatırım fırsatı. Hükümetlerin politikalarından bağımsız şekilde kendilerini her durumda para kazanacak şekilde konumlandırdıkları için, bu son krizden “fırsat yaratmak” için ellerinden geleni yapıyorlar.

Başkanı ve CEO’su Larry Fink, 2020 yılında büyük şirketlerin CEO’larına yazdığı mektubunda  “iklim riskinin yatırım riski olduğunu” ilan etmişti.

BlackRock başkanı ve CEO’su Larry Fink, 2020’de Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısının bir oturumuna katıldı.

G20 ülkelerinin temsilcileri, 2021 yılında Uluslararası İklim Değişikliği Konferansı için Venedik‘te bir araya  gelmişti. Bu ülkeler küresel servetin yüzde 80’inden fazlasını temsil ediyor ve  benzer oranda sera gazı emisyonu üretiyor. Fink, maliye bakanları, merkez bankacıları ve diğer hükümet yetkilileriyle birlikte toplantıya katıldı. Bu durum şaşırtıcı  değildi. O dönemde şirketi 9,5 trilyon dolarlık yatırımdan sorumluydu . Eğer yönetimi altındaki varlıkları bir ülkenin gayri safi milli hasılası olsaydı, BlackRock dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olmakla övünebilirdi. Ancak Fink’in sahnedeki yerini güvence altına alan yalnızca BlackRock’ın mali gücü değildi. Son yıllarda firma farklı bir güç kaynağını başarıyla geliştirdi: Sosyal ve çevresel konularda liderlik konusunda artan itibarı söz konusuydu .

Fink’in “iklim değişikliği ve finansal sistem” konulu bir panele konuşmaya davet edildiği Venedik’te, yanında oturan konuşmacılar arasında ise Avrupa‘nın en güçlü mali düzenleyicilerinden ikisi vardı: Avrupa Merkez Bankası başkanı Christine Lagarde ve Avrupa Komisyonu‘nun ekonomiden sorumlu üyesi Paolo Gentiloni.

Ancak Fink konuşmasında iklim değişikliğini çözmenin önemini överken bile şirketi de aynı anda petrol, gaz ve kömüre olan bağlılığını pekiştiriyordu. O yıl  BlackRock’un dünya çapında fosil yakıtlara 259 milyar dolarlık yatırımı olduğu biliniyor. 25’ten fazla STK tarafından hazırlanan yakın tarihli bir rapora göre şirket, yaptığı yaklaşık 109 milyar dolarla kömürdeki en büyük kurumsal yatırımcı olmaya devam ediyor.

Firmanın dış ilişkiler başkanının, petrol ve gaza olan ilgilerinin devam ettiğini vurgulayan bir mektubunda da BlackRock’un “belki de en iyisi” olduğunu belirtiyor ve fosil yakıt şirketlerine para akıtan dünyanın en büyük yatırımcısı olarak onları desteklemeye devam edeceğine” söz veriyor. Mektupta, “Müşterilerimize nasıl yatırım yapacakları konusunda seçenek sunuyoruz” deniliyor. Yani, bir yatırımcı parasını akla gelebilecek en çıkarcı ve karbon yoğun şirketlere yatırmak isterse BlackRock bunu sağlayacak. Ancak fosil yakıtlardan arınmış olduğunu iddia eden bir fon istiyen olursa, “BlackRock bunu da memnuniyetle sağlayacaktır” diye yazılmış.

En büyük destekçisi Fransa

Avrupa bankaları ve finans sektörü, dünya çapında büyük petrol ve gaz çıkarma projelerini büyük miktarda finanse ederek iklim krizinde kilit bir rol oynuyor.  Manevralar  Brüksel’de kapalı kapılar ardında yapılıyor. Avrupa kurumları aslında Üye Devletler tarafından ulaşılacak hedefleri belirleyen bir metnin kabul edilmesi konusunda pazarlık yapıyor.

2017 yılında yürürlüğe giren Fransız yasasını takip eden ve üye devletler tarafından tartışılan, ulaşılacak hedefleri belirleyen bu metin, Avrupa’da kurulmuş veya faaliyet gösteren bankalar da dahil olmak üzere çok uluslu şirketlerin insan hakları ihlallerini ve neden oldukları zararları önlemelerini ve durdurmalarını zorunlu kılarak faaliyetlerinin daha iyi düzenlenmesini mümkün kılmayı amaçlıyor. Buna göre, bu faaliyetlerden etkilenenlere adalet sağlanacak ve onlara Avrupa mahkemelerine erişim olanağı sağlanacak.

Avrupa Birleşik Sol grubunun eş başkanı Fransız milletvekili Manon Aubry, “Para zamanı”ndayız (her şeyin tehlikede olduğu an)” diye özetliyor durumu. Nihai metnin 2023 yılı sonuna kadar hazır olması ümit ediliyor.

Brüksel'de Fransa finansı koruyor

Fransa, BlackRock’un taleplerine açık. Hükümet, Dünyanın en büyük yatırım fonu, finans sektörünün tedbir yükümlülüğünün dışında tutulmasını istiyor.

Avrupa kurumlarının, daha önce Fransa’nın yasa olarak kabul ettiği taslak metnin şimdilik üç versiyonu var: Komisyon tarafından Şubat 2022’de yayınlanan metin, Aralık 2022’de Konsey tarafından değiştirilen metin ve son olarak Haziran 2023’te Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen daha iddialı metin.

Ancak bundan önce bazı çetrefilli soruların çözülmesi gerekecek. Bunlar arasında, mali hizmetlerin direktif kapsamına dahil edilip edilmemesi de var. Başka bir deyişle AB; bankalar, yatırım fonları, sigortacılar ve emeklilik fonları gibi finansal kuruluşların, paralarının işletmeler tarafından nasıl kullanıldığı konusunda sorumlu olup olmayacağı. Avrupa Parlamentosu’nun çoğunluğu bu düzenlemeye “evet” diyor. Fransa ise bu görüşe kesinlikle katılmıyor ve Avrupa Konseyi’ndeki en uzlaşmaz ülke sıfatını taşıyor.

Kasım 2022’de AB Konseyi, taslak direktife ilişkin görüşünü açıklamak üzereyken, bir üye devlet, finansal hizmetlerin bu alana dahil edilmemesini talep etti . Fransız heyetinden gizli bir not alan Mediapart’ın ortaya çıkardığına göre bu ülke Fransa’ydı .

Aktivistler Doğu Afrika’da Total’in Eacop projesine karşıı çıkıyor. Stop Eacop koalisyonunun baskısı altında aralarında üç Fransız bankasının da bulunduğu çok sayıda banka projeyi finanse etmekten vazgeçti

Belgeye göre, Paris tüm sektörlerin değer zincirinin “alt kısmını”, yani mallarla bağlantılı dolaylı sera gazı emisyonlarını muaf tutmasını istedi ve bunlar arasında müşterilere satılan “hizmetler” de bulunuyor:

“Fransa, bankaların dikkatli olma yükümlülüklerinin üretime yönelik olarak kısıtlanması gerektiğini düşünüyor. Örneğin, kredi kartlarını hazırlarken plastiğin menşeini kontrol etmek gibi. Öte yandan, bankaların büyük şirketlere sağladığı, ancak yine de insan hakları ihlalleri veya iklim değişikliğiyle bağlantılı faaliyetlerini durdurmayı mümkün kılacak farklı türde finansal hizmetlerin onaylanmasını içermiyor.”

Fransa Ekonomi Bakanlığı’ndan yalanlama

İklim aktivisti ve kampanyası Juliette Renaud şunları söylüyor: “Bunun hiçbir anlamı yok , çünkü bu yükümlülükler Fransız hukukunda zaten mevcut. Bankalar ayrıca finansmanlarını ve yatırımlarını kapsayan ihtiyat planları da yayınlıyor. Fransa’nın geri adımı ve bunun Avrupa düzeyine yayılmasını istemesi kabul edilemez.”

Bu açıklamaların ardından Fransız temsilciler ” yanlış bilgi”yi kınayan bir inkar kampanyası başlattı. Reporterre”nin sorularını yanıtlayan Ekonomi Bakanlığı yetkilileri, finans sektörünü “muaf tutmak” istediklerini reddettti ve “Biz sadece tüm sektörlere aynı şekilde davranılmasını istiyoruz” yanıtını verdi.

Bankalar 2022’de kömür, petrol ve gaz üreticilerine 673 milyar dolar finansman sağladı.( Wikimedia)

Avrupa Kurumsal Adalet Koalisyonu siyasi misyon yöneticisi Marion Lupin,  En sorunlu sektörlerin finansmanında sektörün önemi göz önüne alındığında, bu ihmal çok büyük” dedi.  STK’lar tarafından hazırlanan yıllık “ İklim Kaosuna Karşı Bankacılık  raporunun yakın zamanda gösterdiği gibi, dünyanın en büyük 60 bankası 2022’de kömür, petrol ve gaz üreticilerine 673 milyar dolar finansman sağladı; bu, Fransa’nın bütçesinin iki katından fazla.

Yokoluş İsyanı aktivistleri, Eacop petrol boru hattı projesi için TotalÉnergies’i finanse etmekle suçlanan üç bankayı boya atarak protesto etmişti.  (Mayıs 2023, Paris).

Dünyanın en büyük, en güçlü ve küresel anlamda en entegre şirketlerinden bazıları için iklim krizi bir kazanç kapısı  durumunu oluşturuyor. Hükümetler  harekete geçmez ve adımlar atmazsa bu şirketler kazanç elde etmeye  devam edecek. “Yeşil-miş” gibi gösterilen endüstrilere ve teknolojilere yatırım yapacak ve paralarının nasıl para kazandırdığı konusunda daha iyi hissetmek  isteyenlere “çevresel, sosyal ve yönetimsel”  yatırım ürünlerini satacaklar. Ancak bu firmalar aynı zamanda petrol, gaz ve kömüre yatırım yapmaya ve kirli endüstrileri kapsayan yatırım hizmetleri sunmaya devam edecek.

BlackRock gibi firmalar kendilerini iklim eylemi için tavsiyesi ve onayı gereken sorumlu aktörler olarak göstererek kazanacak, hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların hangi çözümleri uygulayacağını ve hangilerinin masa dışında kalacağını etkileyebilecek. Hükümetler ve vergi mükellefleri riskin çoğunu üstlenirken, onlar “yeşil endüstrilere ve teknolojilere” yapılan kamu yatırımlarından trilyonlarca dolar kazanabilecek.

Bu firmalar, fosil yakıtlara yönelik coşkularını yeşil yatırımcılara yönelik rahatlatıcı vaatlerin arkasına saklanarak, yalnızca dikkatleri anlamlı eylemlerin aciliyetinden uzaklaştırmaya hizmet ediyor ve dolayısıyla zaten zorlu olan mücadeleyi daha da zorlaşıyor.

En azından kısa vadede bu finans devlerinin kaybetmeyeceği görülüyor. Ancak dünyanın birçok yerindeki iklim aktivistleri de Blackstone ve finansal banka kuruluşlarını iklim konusunda vaatler vererek dünyayı kandırdıklarını söyleyerek eylemlerine devam ediyor.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.