Akbelen DirenişiDoğa MücadelesiEditörün SeçtikleriEkolojiManşet

Dört yıllık ‘ağaç nöbeti’nin bedeli, memleketinden sürülmek mi?

0
Gümüşel-Milas-ağaç

Muğla‘nın Milas ilçesinde yer alan Akbelen Ormanı‘nın korunmasında dört yıldır en yoğun emeği veren ekoloji savunucularından biri olan ve yargı kararıyla Milas’a girişinin engellenmesi nedeniyle zorunlu olarak Ankara‘ya dönen Deniz Gümüşel, Akbelen’e destek vermeye başkentten devam ediyor.

Aktivist, Çevre ve İklim Politikaları Kıdemli Danışmanı ve çevre mühendisi  Gümüşel, gerek sahada yürüttüğü bilimsel araştırmalar, gerekse atölyeler ve çadır nöbeti ile dört yıldır İkizköylülere destek olarak Akbelen Ormanı’nın korunmasında önemli bir rol üstlendi.

Ancak 24 Temmuz’da İkizköy’ün yanıbaşında kilometreler boyu uzanan ve daha önce sekiz köyü yok etmiş olan kömür madeni, “sıra Akbelen ve İkizköy’de” diyerek hukuksuz ağaç kesimine başladı.

Ankara‘da ikamet eden Gümüşel, aynı gün Tarım ve Orman Bakanlığı‘nın önünde düzenlenen basın açıklamasında Bakan İbrahim Yumaklı‘ya şöyle çağrıda bulunmuştu: “Bu artık sadece üç beş ağaç meselesi değildir. Bu bizim bugün yaşam hakkı mücadelemizdir. Bu aynı zamanda çocuklarımızın ve torunlarımızın yaşam hakkı mücadelesidir. İkizköylülerin doğada, tarımla üreterek, onurlarıyla yaşama mücadelesidir. Bu mücadele hepimizin geleceği için bir mücadeledir. Hızlı bir şekilde Tarım ve Orman Bakanı’ndan bu iznin iptal edilmesini ve şu anda ormanda bulunan kesim işleminin acilen durdurulmasını talep ediyoruz.”

24 Temmuz’da Akbelen Ormanı’nda hukuksuz ağaç kesiminin başlamasının ardından Gümüşel, ekoloji aktivistleri ve milletvekilleri Tarım ve Orman Bakanlığı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirerek kesimin durdurulması çağrısında bulundu.

‣ Ekoloji savunucuları ve vekillerden Orman Bakanına çağrı: Akbelen’de kesimi durdurun

Açıklamanın ardından yola çıkarak yaşam alanı savunusuna Milas’taki Akbelen Ormanı’nda devam eden Gümüşel, 26 Temmuz’un erken saatlerinde gözaltına alındı. Saatler sonra Milas ilçe sınırlarına giriş, yurtdışına çıkış yasakları verilerek imza kontrolü ile serbest bırakıldı.

‣ Akbelen Ormanı’nı savunan Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel’e ilçeye giriş yasağı getirildi

Gümüşel ile avukatları Leyla Bilgen ve Arman Atılgan, kente giriş  yasağını ve süreç boyunca yapılan hukuksuzlukları Yeşil Gazete‘ye değerlendirdi.

‘Bir kişi gider, 10 kişi gelir’

Deniz Gümüşel, Milas’a giriş yasağının kendisi için anlamını şu sözlerle aktarıyor:

“Milas ilçe sınırlarına girişim engellendi. Milas benim memleketim, kütüğümün olduğu yer. Ailem yıllarca Milas’ta oturdu ve şimdi Bodrum‘da. Benim ailemin yanına gidebilmem için Milas’tan geçmem gerekiyor. Dört yıldır yoldaşlık yaptığım için İkizköylüler ve Akbelen Ormanı burada. Dolayısıyla bu benim için oldukça can sıkıcı bir karar oldu.”

Kararın nedenine dair yorumunu sorduğumuz Gümüşel, “Bence şunu yapmaya çalışıyorlar” diyor:

Akbelen Ormanı’na gönül vermiş insanlar tek tek alandan uzaklaştırabileceklerini düşünüyorlar ama böyle bir şey mümkün değil. Bir kişi gider 10 kişi gelir. Bu hafta boyunca bizi yalnız bırakmayan Akbelen dostları da bunun bir göstergesidir. Bunun bir yıldırma politikası olarak işe yaramayacağını çok net bir şekilde söyleyebiliriz.”

ağaç

Aktivist ve Çevre Mühendisi Deniz Gümüşel

‘Korktukları için’

Deniz Gümüşel ve avukatları karara “hukuki dayanağı yok” gerekçesiyle itiraz etti: “Avukatlarımız bu kararı kanun maddesinin geniş bir yorumlaması olarak değerlendiriyor. Ormana girişimin engellenmesine yönelik bu kararın iptalini talep ediyoruz avukatlarımla birlikte.”

Ekoloji aktivisti; yargının toplumun tepkisinden korktuğu için Akbelen direnişinin gücünü zayıflatmak amacıyla bu tür bir yola başvurduğunu kaydediyor:

Çok ciddi bir tepki örgütlendi tabii, toplum ciddi bir tepki içerisinde Akbelen Ormanı’na yapılan müdahaleye karşı. Dolayısıyla buranın gücünü zayıflatmak istiyorlar. Aslına bakarsanız, korktukları için bizleri alandan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.”

ağaç

Gümüşel, 24 Temmuz’da başlayan kesimin ardından yetkililere, Akbelen Ormanı’nın yok edilmesinin İkizköylülerin yanı sıra insanlar ve diğer binlerce canlının yaşam alanların yasaya aykırı bir şekilde yok edilmesi anlamına geldiğini söylüyor.

‘Bir Sulh Ceza hakimi de kararı hukuksuz buldu’

Milas’a giriş yasağının hukukta yeri olmadığına vurgu yapan Av. Leyla Bilgen de Gümüşel Milaslı olduğu için böyle bir karar verilemeyeceğini anlatıyor:

Ancak çok açık ki orada Milas sınırları içerisindeki Akbelen Ormanı’na giriş yasağı her şeyden bağımsız, Limak’ı korumak amaçlı düzenlenmiştir. Bu nedenle kabul edilemez.”

Verilen karara yönelik itirazların yapıldığını aktaran Av. Bilgen, bu süreçte Gümüşel’in ikinci kez göz altına alındığını, bir kez daha Sulh Ceza’ya sevk edildiğini hatırlatıyor.

Savcının Gümüşel’i bir kez daha Milas’a giriş yasağıyla, yurt dışına çıkış ve imza kontrolüyle sevk ettiğini bildiren Bilgen şunları kaydediyor:

“Lakin bu sefer Sulh Ceza kMahkemesi bu talebi kabul etmedi. Hatta bir başka Sulh Ceza hakimi verilen ‘Milas’a giriş yasağı hukuksuzdur’ kararı verdi. Yapılmak istenseydi tutuklamayla da sevk edilebilirdi Deniz Gümüşel, çünkü adli kontrol hükümlerini aslında yok saydığını, uymadığını gösteriyordu.  Bunu, yapılanların hukuksuzluğu açıkça aleniyet kazandığı için yapmadıklarını sanıyorum.”

‘Hukuk, Limak için esnetiliyor’

Deniz Gümüşel, Akbelen direnişinde Milas’a giriş yasağı verilen ilk kişi olsa da son olmadı. Gümüşel’den bir gün sonra, 27 Temmuz’da aktivistlerden Selahattin Daşlı ve Çınar Altan da yurtdışına çıkış yasağı, Milas’a giriş yasağı ve haftada iki gün imza yükümlülüğü ile serbest bırakıldı.

ağaç

Deniz Gümüşel, Akbelen Ormanı’ndaki nöbet alanında.

Avukat Bilgen, yasaklarla ilgili “Yurtdışına çıkış yasağı, imza kontrolü ve Milas’a giriş yasağı aslında Akbelen’de yapılan orman kıyımının önüne geçilmesini ve daha fazla gündem olmasını engellemek amacıyla yapılan bir şey” değerlendirmesinde bulunuyor:

Bunun bir dayanağı yok, yani bir yere giriş çıkış yasağı şeklinde bir adli kontrol hükmü verilemez. Lakin burada hukukun şirket lehine esnetildiğini görüyoruz hem hakimler hem de savcılar tarafından.

Burada çok açık bir hukuksuzluk mevcut. Çünkü orada yaptığımız eylem hukuka uygun, asıl kesim hukuka aykırı.”

‘Ağaç kesimi de yasal değil’

Ormandaki ağaç kesimlerinin hukuka aykırılığına ilişkin Bilgen’in verdiği bilgiler de şöyle:

“Açık maden üretimi izninin iptaline ilişkin olarak halihazırda süren bir dava var. Zaten ormanlık alanların kesimine dair izinleri de 2021 yılında iptal edilmiş. Keza kesimin başlamasıyla birlikte yeni bir idari işlem doğduğundan dolayı hem iptal hem de yürütmeyi durdurma talepli yeni bir dava daha açıldı. Davanın esası o iznin iptali ve ormanlık alanın kesilmesinin önlenmesine ilişkinken buna dair bir karar verilmedi, verilmemişken de kesim yapılması hukuka aykırı.”

Akbelen direnişinde yer alan insanların da hukuka aykırılığı önlemek amacıyla hukuka uygun bir eylem sürdürdüğüne vurgu yapan Bilgen, Jandarma’nın kesimler sırasında şirketin özel güvenliği gibi kullanılması hatırlatarak,  sadece kolluk güçlerinin değil, tüm bürokrasinin Limak lehine çalışıyor olmasının vahametine işaret ediyor.

ağaç

Deniz Gümüşel, Akbelen Ormanı’ndaki nöbet alanında İkizköylüler ve ekoloji aktivistleri ile birlikte.

‘İnsanları Akbelen’den uzaklaştırmaya yönelik bir karar’

Avukat Arman Atılgan ise Anayasa‘ya aykırı ağaç kesiminin başladığı 24 Temmuz’da yedi kişinin kolluk güçleri tarafından gözaltına alınmasının ardından bu durumun yetkililerce “gözaltı değil” olarak nitelendiğini hatırlatıyor.

Buna göre izinsiz ağaç kesiminin başlamasından bu yana Akbelen direnişinde resmi olarak gözaltına alınan ilk kişinin Gümüşel olduğunu belirten Atılgan, “Tamamen Deniz’i ve insanları Akbelen’den uzaklaştırmaya yönelik olarak ilk uygulamada da direkt savcılığa sevk edilip böyle bir yöntem denendi, öyle sonuçlandı” diyor.

‘Hukuksuzluk, gözaltından cezaya dek sürüyor’

Gümüşel’in gözaltına alınmasını gerektirecek bir eylemde bulunmadığını açıklayan Av. Atılgan, karar için “tamamen aktivizmiyle, orada direnmesiyle alakalı” değerlendirmesini yapıyor:

“Normalde adli kontrol hükümleri tutukluluk hükümleri olduğu koşullarda gerçekleşebilecek bir şeydir. Çınar’ın ve Selahattin’in durumunda da aynı şekilde, hukuki bir tartışmaya lüzum görmeksizin zaten kararlarını vermişlerdi. Eş güdümlü bir şekilde hareket ediliyordu: Jandarma yakalama yapıyor, fiili bir şekilde gözaltı yapıyor, akabinde gözaltı kararı bekliyorlar. Yani karar verip vermeyeceklerine o anda, yakalamayı yaptıktan sonra karar veriyorlar. Daha sonra sevk edildikleri savcılıkta da usulen bir ifade alınıyor.

Orada mukavemet gören polis değil aksine Deniz Hanım’dı. Yerde sürüklendi, vücudunda darp izleri mevcut.

Ancak her aşamada bir tartışmaya girmeniz gerekiyor. Biz darp raporu teslim etmekte sıkıntı yaşadık. Başhekimle tartışmak zorunda kaldım vs. Süreç içinde  Türk Tabipler Birliği (TTB) ile görüşüldü, onların girişimiyle rapor alabildik.

Mahkemede ise bu kez tutukluluk tartışması yapmamız gerekiyor. Burada da  boşuna anlatıyor gibisiniz, savcılıktan gelen talep yönünde bir karar verileceğini biliyorsunuz.”

ağaç

Gümüşel, yaptığı bilimsel çalışmalarla kömürün Muğla kentinde onbinlerce ölüm ve geçim kaynaklarının yok olduğuna dikkati çekerek, yaşamın sürdürülebilir kılınması için Muğla’da kömür madenlerinin ve termik santrallerin kapatılması gerektiğinin altını çiziyor.

‘Gümüşel’in memleketinden sürülmesi politik bir karar’

Atılgan, özellikle de Milaslı bir vatandaşın Milas’a girişini engelleme kararının hukuki değil politik temelli olduğuna dikkati çekiyor:

Burada da aslında Milas’a giriş yasağı koymanın tek bir anlamı var. ‘Seni bu eylemde görmek istemiyorum’ demektir bu ve aynı zamanda bir çeşit gözdağı anlamı da taşır. Yani ‘Bakın siz buna devam ederseniz ben sizi Milas’tan atacağım. Hatta Deniz Hanım’ın Milaslı olması, memleketinden uzaklaştırılması, sürülmesi çok daha manidar. Bunun da hukuki değil politik bir karar olduğu belli.

Deniz Gümüşel ve Selahattin Daşlı’dan sonra Çınar Altan’a aynı yasak getirildi,  ancak Altan’dan sonra altı kişi gözaltına alınarak savcı veya nöbetçi savcıya sevk edilse de başka birine kente giriş yasağı konulmadı.

Arman Atılgan, “Neden verdikleri belli bir şey” diyor: “Biraz tuhaf da bir uygulama… Ama biz de Çınar’ın, Selahattin’in ve Deniz’in itirazlarını yaptık.”

You may also like

Comments

Comments are closed.